akademi
diorex
Turkcella
ARTUKBEY

Jane Eyre - Charlotte Brontë Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Jane Eyre kimin eseri? Jane Eyre kitabının yazarı kimdir? Jane Eyre konusu ve anafikri nedir? Jane Eyre kitabı ne anlatıyor? Jane Eyre kitabının yazarı Charlotte Brontë kimdir? İşte Jane Eyre kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.03.2022 16:00
Jane Eyre - Charlotte Brontë Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Charlotte Brontë

Çevirmen: Nihal Yeğinobalı

Orijinal Adı: Jane Eyre

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750708268

Sayfa Sayısı: 626

Jane Eyre Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

On yaşında öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen, ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Gönderildiği katı kuralları olan yatılı okulda (aslında Charlotte Brontë'nin bir yılını geçirdiği Lancashire'daki okuldur) kötü günler geçirir. Ancak Jane Eyre, Charlotte Brontë kadar şanslı değildir; okulda on yıl kalır ve öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester'ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester'e âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir.

XIX. yüzyıl İngilteresi'nde, her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victoria döneminde geçen Jane Eyre, birçoklarınca kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontë'nin yaşamından izler de taşıyan roman, hayatın sillesini yiyen yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür.

Jane Eyre, yalnızca kadının erkek egemen toplumdaki konumuna gözüpek yaklaşımıyla değil, güçlü ve tutkulu anlatımıyla da edebiyata yenilikler getirmiş bir öncü kitaptır.

Jane Eyre Alıntıları - Sözleri

  • Gönül kimi severse güzel odur.
  • İnsan yaradılışı kusurludur. En parlak yıldızların bile üzerinde lekeler vardır. Miss Scatcherd'inki gibi gözler yıldızların parlaklığını görmezler de ancak bu ufak tefek lekeleri seçerler.
  • Sanki sol kaburgamın altında bir yerde bir ip varmış da bu ip senin sol kaburgana sımsıkı bir kördüğümle bağlanmış. Öyle sanıyorum ki aramıza dağlar, denizler girerse bizi birbirimize bağlayan bu ip kopacak. O zaman da için için kanlarım akacakmış gibi bir kuruntuya kapılıyorum. Sana gelince... Sen hemen unutursun beni!
  • Göğsüme saplanmış dikenli bir ok var sanki. Ben çıkarmaya çalıştıkça içimi parçalıyor. Anılar onu daha derine batırdıkça acısı dayanılmaz oluyor.
  • Sanki sol kaburgamın altında bir yerde bir ip varmış da bu ip senin sol kaburgana sımsıkı bir kördüğümle bağlanmış. ️
  • Senin mevkin benim gönlümdür.
  • Bence yaşam çok kısa. Günlerimizi kin gütmekle, bize yapılan kötülüklerin çetelesini tutmakla geçirirsek çok yazık!
  • Gönül kimi severse güzel odur.
  • Beklediğim bir şey yok. Geceler gündüzden, gündüzler geceden farksız.
  • Birçok kişiler insanlık, sevgi, ruh yüceliği gibi duyguları önemsemezler, bunu bilirim.
  • Vicdan azabı bir zehirdir.
  • Uzun zaman özlemle beklenilen çoğu lütuf gibi… çok geç kalmıştı.

Jane Eyre İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Herkese merhaba. Lütfen toplanın çünkü hem ilginç bilgiler vereceğim sizlere yani bilgilendirici bir inceleme olacak hem de oldukça eğlenceli... İşin bilgilendirici kısmından başlayalım. Bu yaz İngiltere Edebiyatı'na bir hayli aşina olmaya başladım, özellikle Victoria Dönemi diye geçen 19.yy kitaplarına. Bu dönemde en göze çarpan özellik, toplumda kadınlara oldukça kötü ve sıradan gözlerle bakılması. Dönemin düşünce anlayışına göre kadınlar sadece yemek yapar, çocuk yapar, iş yapar ama asla kitap falan yazamazlar. Jane Eyre kitabının yazarı Charlotte Bronte ile Uğultulu Tepeler'in yazarı Emily Bronte kardeşler. Bir de Anne Bronte adında kardeşleri var. 3 kız kardeş o dönemde bir şiir kitabı çıkarmışlar ancak kadın oldukları için ve dolayısıyla kimsenin okumayacağını düşündükleri için kitabın yazar kısmına erkek isimleri koymuşlar ve isimlerini baş harfleri aynı kalacak şekilde Currer,Ellis ve Acton olarak değiştirmişler. Bu enteresan durum beni gerçekten çok etkiledi, üstüne şiir kitaplarının da başarıyla yorumlandığını öğrendiğim zaman iki kat mutlu oldum. Uğultulu Tepeler ile ilgili fikirlerimi zaten kitabın incelemesinde belirtmiştim, hayran olduğum kalemleri Bronte kardeşler arasında genetik sanırım, zira Charlotte olağanüstü hikaye becerisiyle beni benden aldı... Kitaba gelelim, yazarın yazdıklarını yaşadığı, etkisinde kaldığı çok belli. Jane Eyre isimli bir kız annesiz babasız kaldıktan sonra teyzesinin ve onun 3 şımarık çocuğunun kaldığı eve sığıntı olarak yerleşiyor. Bir süre sonra yatılı okula giderek kendini geliştiriyor ve öğretmen oluyor. Okulda sıkılınca kendisine daha iyi bir iş arıyor ve bir konakta küçük bir kıza eğitim vermek üzere işe başlıyor. Konağın efendisine aşık oluyor ve her şey burada başlıyor... 626 sayfalık bu muhteşem kitabın her sayfasını yaşadım, her satırına gülümsedim. İngiliz Edebiyatı'nın o mükemmel betimleme gücü beni yine etkisi altına aldı ve Bronte'un kaleminin büyüsüne kapıldım. Kitap o kadar akıcı ki eğer bir gün 60 saat olsaydı 60 saatimi ayırıp bitirirdim mutlaka. Kitabın içinde o konakta yaşadım resmen. Ben Mr.Rochester oldum ve bana ait Jane Eyre'i aradım o güzel kasabanın içinde... Teşekkürler Charlotte Bronte... ''Yakınımda olduğun zamanlar...Sanki sol kaburgamın altında bir yerde bir ip varmış da bu ip senin sol kaburgana sımsıkı bir kördüğümle bağlanmış .'' (Kaan)

Uzun ama faydalı bir inceleme oldu bence: Kitap incelemesine başlamadan önce yazarın hayatı, eserin yazıldığı dönem ve o dönemde kadının rolü hakkında bilgi vermek istiyorum çünkü bu bilgiler olmadan kitabı olduğu kadar iyi anlayamayız diye düşünüyorum. VİCTORİA DÖNEMİ EDEBİYATI Victoria Dönemi Edebiyatı, ismini İngiltere Kraliçesi Victoria’nın hüküm sürdüğü yıllardan almış, 1837-1901 yılları arasında edebiyata denmektedir. Aynı zamanda İngiliz romanının en parlak dönemlerinden biridir. Bu dönemde yazılan romanlar gerçekçiydi ve bir sürü karaktere ev sahipliği yapıyorlardı. Aynı zamanda hacim olarak da bir hayli uzun romanlardı. Victoria Dönemi, kendi içerisinde birçok çelişki bulunan romantik bir dönemdi. Çağın entelektüelleri ve sanatçıları ise toplumdaki bu çatışmalara sessiz kalmadılar. Bir kısmı için bolluk, diğer bir kısmı içinse bariz eşitsizlik anlamına gelen bu dönem, İngiltere’de Charles Dickens (dönemin en iyi romancısı kabul edilir) Thomas Hardy, Henry James, Jane Austen, Bronte Kardeşler(Bahsedeceğim eserin yazarı dahil 3 kız kardeş) Lewis Carroll gibi büyük yazarları ortaya çıkarttı. VİCTORİA DÖNEMİNDE KADIN Victoria’nın İngiltere’sinde kadınların yapabileceği meslekler sınırlı olmakla birlikte, daha çok çocuk bakıcılığıydı. Genelde erkekler dışarıda çalışır, kadınlar ise evde çocuk bakımı ve ev işlerini üstlenirdi. Ancak öğretmenlik ve hemşirelik gibi işlerde çalışabilirlerdi. O dönemin zihniyetine göre kadınların iki seçeneği vardı; ya sokağa düşüp “kötü kadın” olacak ya da ev hayatını sürdürüp “iffetli kadın” olacaktı. Kadınlar ataerkil zihniyetin ortaya attığı ve adına “görgü kuralı” dediği hareketler bütününe uymak zorundaydı. Kadınların 21 yaşında evlenip çocuk sahibi olmaları bekleniyordu. Tek çalışma alanları evlilik, eşleri ise patronlarıymış gibi görülüyordu. Hem iş hayatında hem de evde zor koşullarla karşılaşan kadınların itiraz etmeye başlamaları çok uzun sürmedi. 1840 yılının sonlarında kadın hareketinin ilk örgütlenmesi oluşmaya başladı.Orta sınıf kadının başlattığı bu harekete, işçi sınıfı kadınlarından çok geçmeden destek geldi. Zira zor koşullar altında çalışan bu kadınlar aynı zamanda cinsiyetleri yüzünden de aşağılanıp sömürülüyorlardı. Aslında bu kısım çok daha uzun ama ben kısa tutmak istiyorum. VİCTORİA DÖNEMİ KADIN YAZARLARI Bu dönemde kadının susanı makbul olduğundan kadın yazarların çok okunmayacağını anlamış olmanız gerek. Fakat gariptir ki buna rağmen en iyi kadın yazarlarda yine bu döneme denk gelmiş ve hepsi de çokça okunmuştur. Bu kadın yazarların hepsinden uzun uzun bahsedemem, o yüzden gelelim kitabımızın yazarına. Jane Eyre kitabının yazarı Charlotte Bronte ile Uğultulu Tepeler'in yazarı Emily Bronte 6 kardeşten ikisi. 2 kardeşini çok küçük yaşlarda kaybeden bu dört kardeşten ikisi yazar, biri şair ve bir diğeri de ressam. Şair olan Anne Bronte ile beraber bu üç kız kardeş o dönemde bir şiir kitabı çıkarır fakat kadın oldukları ve bu yüzden kimsenin okumayacağını düşündükleri için kitabın yazar kısmına erkek isimleri koyarlar. “Currer Bell”, “Elise Bell” ve “Acton Bell” isimlerini kullanarak ortaklaşa “Poems by Currer, Elise and Acton Bell” ismiyle çıkarttıkları kitap sadece 2 adet satarak büyük bir hayal kırıklığı yaratır. JANE EYRE O dönemde, çocukluğundan itibaren çeşitli engellerle karşılaşıp üstesinden gelebilmiş bir yaşamı anlatan kitaplarda karakterler her zaman erkek olurdu çünkü sadece erkeklerin karmaşık iç özelliklere sahip olduğu düşünülmekteydi. Ta ki Charlotte Bronte’nin Jane Eyre’si yayınlanıncaya kadar…Romanın ana karakteri, zorlu bir çocukluk geçirdikten sonra öğretmen olan ve toplumda kadına yakıştırılan edilgin rolü oynamayı reddeden Jane Eyre’dir. Jane Eyre, erkek egemen bir toplumda kadının tek başına ayakta kalabileceğini kanıtlamak için savaşan biridir. KİTABIN KONUSU Küçük yaşta öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Katı kurallarla yönetilen bir yatılı okula gönderilince, bu kez hayatın başka zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Okulda geçirdiği on yılın ardından öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester’ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester’a âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir. Romanda kullanılan dil, gerçekçi bir düzyazıdır. Karakterin hikâyesi birinci tekil şahıstan anlatılmaktadır. Eser romantizm akımının en önemli örneklerindendir. SON OLARAK *Jane Eyre, bir çoklarınca kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Aynı zamanda romantizm akımının en önemli örneklerinden biridir. *Yazarı Charlotte Brontë’nin yaşamından izler de taşıyan roman, zorlu bir yaşam süren yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür. (Yazarın hayatını okumuş biri olarak söyleyebilirim ki kitaptaki karakter ile yazarın hayatı oldukça benzer) *Jane Eyre, yalnızca kadının erkek egemen toplumdaki konumuna gözüpek yaklaşımıyla değil, şiirsel duygusallığı çağdaş bir gerçekçilikle harmanladığı anlatımıyla da öncü olmayı başarmış klasik bir başyapıttır. (K)

Bu platformda ilk kez kitap incelemesi yapıyorum. Öncelikle yazardan bahsetmek istiyorum. Kitabın yazarı Charlotte Bronte. Yazar kendi hayatından bazı parçaları bu kurgu yoluyla bizlere aktarmakta. Yazarın kız kardeşi Emily Bronte'nin Uğultulu Tepeler klasiğini hepiniz duymuşsunuzdur. Bahsettiğim yazarlar üç kız kardeş, hepsi yazar ve o dönemde -yine- erkek egemenliği baskın görüldüğü için kendi kitaplarının okunmayacağı düşüncesiyle, takma erkek isimleriyle eserlerini yayınlamışlar. Kitabın konusuna gelirsek; aşk klasiklerinin baş yapıtlarından biri. Romantizm ve Viktorya Dönemi kendini baskın olarak gösteriyor. Adından da anlaşıldığı üzere baş karakterin ismi Jane Eyre ve bu karakterimiz zorluklarla, öksüz bir çocuk olarak büyüyor. Olayların ayrıntılarına girerek kitabın tadını kaçırmak istemiyorum ama Jane, Bay Rochester'in evine mürebbiyelik yapmak için gittiğinde; zorluklardan sonra gelen mutluluğu, aşkı burada bulur. Kitabın ana fikrine gelecek olursak; erkeklerin kadınlardan üstün olmadığını, kadınların ise gerekli durumlarda seslerinin çıkması gerektiğini, zorlukların üstesinden bazı güzel ve önemli tesadüflerin gelebileceğini, dış görünüşün hiçbir zaman önemli olmadığını, üzgün olduğumuz zamanlarda illa ki mutlu rolü yapmamız gerekmediğinin ve duygularımızı gizlemeyip açıklığa kavuşturduğumuzda bir şey kaybetmeyeceğimizi okuyucuya iyi aktarıyor. Benim gibi klasikleri seven biriyseniz, kesinlikle bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. (İlkay Güner)

Jane Eyre PDF indirme linki var mı?

Charlotte Brontë - Jane Eyre kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Jane Eyre PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Charlotte Brontë Kimdir?

Charlotte Brontë, 1816 doğumlu İngiliz yazar. İngiliz Edebiyatı’nın klasikleri arasına yerleşmiş eserleriyle tanınan 3 kardeşin (Charlotte Brontë, Emily Brontë, Anne Brontë) en büyüğü. En ünlü eseri “Jane Eyre”, bir asırdan fazla geçmişiyle halen büyük ilgi görüyor. Ayrıca ailenin kısa ve acıklı hayat hikâyesi de birçok esere konu oluyor.

Charlotte Brontë, 21 Nisan 1816’da Yorkshire, İngiltere’de doğdu. Annesi Maria Branwell idi. Babası Partick Brontë, İrlandalı bir rahipti. Charlotte Brontë, çiftin 6 çocuğundan 3. olanıydı. Nisan 1820’de aile Haworth’a taşındı. Anneleri Maria, 15 Eylül 1821’de kanserden ölünce, 5 kız ve bir erkek çocuğuna bakma görevi teyzeleri Elizabeth Branwell’e düştü. 1824 yılında 3 kız kardeşiyle birlikte Clergy Daughters’ adlı okula başlayan Brontë, buradaki sağlıksız koşullar dolayısıyla okuldan hiç hoşlanmadı. Yazarın sağlığı bozuldu, hatta kardeşleri 1814 doğumlu Maria’yı ve 1815 doğumlu Elizabeth’i de okuldaki koşullar yüzünden 1825’te tüberküloza kurban verdi. Bir yıl sonra okuldan ayrıldı. Gençlik yıllarında, sağ kalan 4 kardeş; Charlotte, Branwell, Emily ve Anne, babalarının kütüphanesinde bolca vakit geçirmeye başladılar. Kurgusal krallıklar kuruyorlar ve bu krallıklarla ilgili hikâyeler ve şiirler yazıyorlardı. Edebiyata karşı ilgileri de bu yıllarda başlamış, hayal güçleri kardeşlerin tümüne ileride geliştirecekleri araçlar sunmuştu.

Brontë, eğitimine Mirfield’daki Roe Head adlı okulda devam etti. 1831 ve 1832 yıllarında burada okudu ve bu okul, en iyi arkadaşları Ellen Nussey ve Mary Taylor ile tanıştığı yer oldu. Eğitimini tamamladıktan sonra bu okula öğretmen olarak döndü ve 1835 – 1838 yılları arasında burada öğretmenlik yaptı.

1839’da Yorkshire’daki birçok ailenin evinde mürebbiyeliğe başladı ve 1841’e kadar bu işle uğraştı. 1842’de kardeşi Emily’yle Brüksel’e, Constantin Heger ve karısı tarafından işletilen okulda Almanca ve işletme dersleri almaya ve çalışmaya gitti. Önceleri öğrenci olarak katıldıkları okulda daha sonra bir miktar para ve kalacak yer karşılığında Brontë İngilizce, Emily de müzik öğretmenliği yapmaya başladı. Ancak Brüksel’de yeni kurdukları bu hayat, teyzelerinin ölümüyle yarıda kesildi. 1842’de bu yüzden İngiltere’ye döndüler ancak Brontë, 1843’te tekrar Brüksel’e gitmeye karar verdi. Brüksel’deki serüveninin 2. yarısı yazar için pek de iyi geçmedi. Yalnız kalmıştı, evine ve kardeşlerine karşı büyük bir özlem duyuyordu ve okulun sahibi Constantin Heger’e aşık olmuştu. Burada geçirdiği günleri, kitapları “The Professor” ve “Villette”ye ilham kaynağı oldu. Yazar, Ocak 1844’te İngiltere’ye geri döndü.

1846’da 3 kız kardeş Charlotte, Emily ve Anne, “Currer Bell”, “Elise Bell” ve “Acton Bell” isimlerini kullanarak ortaklaşa “Poems by Currer, Elise and Acton Bell” isimli bir şiir kitabı çıkarttı. Kitap sadece 2 adet satarak büyük bir hayal kırıklığı yaratsa da kardeşler yılmadı ve ilk romanlarını yazmak için kolları sıvadı. Charlotte Brontë, ilk iki romanında “Currer Bell” ismini kullanmaya devam etti.

Ailenin tek oğlu olan Branwell, 1848’de bronşit yüzünden öldü. Aynı yıl Emily Brontë ve 1849’da Anne Brontë tüberkülozdan hayatını kaybetti. Charlotte Brontë, babasıyla kalmıştı. “Jane Eyre”in gördüğü büyük ilgi üzerine bir yayıncı, yazarı sık sık Londra’ya davet ediyordu. Bu ziyaretler sırasında Brontë geniş bir sosyal çevre edinmiş, Harriet Martineau, Elizabeth Gaskell gibi isimlerle tanışmıştı. Ancak sürekli olarak yaşlı babasının yanında olmak istediğinden Londra seyahatlerini birkaç haftadan daha uzun tutmadı.

Haziran 1854’te Charlotte Brontë, babasının yardımcısı Arthur Bell Nichollsla evlendi. Hamileliğinin dokuzuncu ayında, 31 Mart 1855’te öldü. Ölüm nedeni tam olarak bilinmese de tüberküloz, tifüs ya da hamileliğin ilk safhalarındaki bir rahatsızlıktan dolayı öldüğü sanılıyor. Brontë’nin eserleri halen büyük ilgi görüyor ve İngiliz Edebiyatı’nın klasikleri arasında sayılıyor. Aynı zamanda “On the Death of Anne” ve “Brontë” isimli iki şiir kitabı bulunuyor.

Charlotte Brontë Kitapları - Eserleri

  • Profesör
  • Villette
  • Shirley
  • Jane Eyre
  • Jane Eyre (2.Cilt)
  • Jane Eyre
  • The Green Dwarf

Charlotte Brontë Alıntıları - Sözleri

  • Çıldırsan seni deli gömleğine değil kollarımla sararım. (Jane Eyre (2.Cilt))
  • Hakikati saklamak suçtur. Fazla atılganlık da suç sayılır ve ikisi de insanın canını sıkmak için birebirdir. Fakat aşk öyle mi ya? Meleklerin en masumu bile sevdiği için utancından kızarmamalı... Bir erkeğin yahut kadının aşkı utanılacak bir şey addettiklerini duyduğum zaman onların zihinlerinde başka kötülüklerin mevcut olduğunu ve bunu aşk zannettiklerini anlıyorum. Aşk kelimesini yüzleri kızarmadan ağızlarına alamayan erkek ve kadınların zihinlerinin aşağılık hislerle meşgul olduğuna kanaat getiriyorum. Bu mevzuda tam mânâsıyla budalaca fikirlere saklanırlar, her şeyi soğuk karşılarlar ve teşebbüse geçmekten korkarlar. Bu tip insanlar hiç sevmemişlerdir ve üstelik hiç sevilmezler de. (Shirley)
  • Bütün ıstıraplarına rağmen, hayat gene de devam ediyordu; gözlerimiz, kulaklarımız bizimleydi ve onları mutlu eden tamamen geri çekilmiş, teselli eden ses susmuş olsa bile işlevlerini sürdürüyorlardı. (Villette)
  • " Özgürlüğe giden tek yol ölümün kapılarından geçse de o kapılardan geçilmelidir..." (Profesör)
  • Hayat çok kısadır.Kin beslemeye, haksızlıkların sayısını tutmaya değmez.Bu dünyada her birimiz ve hepimiz kusurlarla yüklüyüz. (Jane Eyre (2.Cilt))
  • Gönül kimi severse güzel odur. (Jane Eyre)

  • Allah seni şeytana uydurtmasın; hep öyle masum ve mesut yaşa... Tabiî masumiyet derken bizim ölçülerimize göre bir masumiyetten bahsediyorum; yoksa Allah'ın nazarında hiç kimse masum kalmamıştır. (Shirley)
  • Yaşam öyle bir şekilde inşa edilmiştir ki olaylar beklentilere uymaz, uyamaz ve uymayacaktır. (Villette)
  • Niteliksiz kitaplar ne kadar zekice ve övgüye layık olurlarsa olsunlar beni mutlaka yoruyordu. (Villette)
  • Bazı konularda bizimle aynı düşünen birine rastlamak o kadar nadirdir ki böyle biriyle karşılaştığınızda sanki bir mucize gibi gelir. (Villette)
  • Hissetmek ve birinin ne hissettiğini anlamak farklı özelliklerdir; çok az insan ikisine de sahiptir, bazıları ise hiçbirine. (Villette)
  • Aşk, adilikten başka her şeyi affeder; fakat adilik aşkı öldürür, hatta tabiî muhabbeti bile aksatır. (Shirley)
  • Umut, Gayret'e gülümser! (Profesör)

  • . Doğam değişkendir. Bir saatlik ruh hali bazen bir sonrakinin alay konusu olur. ... (Villette)
  • İnsan yaradılışı kusurludur. En parlak yıldızların bile üzerinde lekeler vardır. Miss Scatcherd'inki gibi gözler yıldızların parlaklığını görmezler de ancak bu ufak tefek lekeleri seçerler. (Jane Eyre)
  • Benim mizacım onun mizacı değildi, işaretleri de onun için bilmediği bir dilin sözcükleri gibiydi. (Profesör)
  • "... bir eşin doğası, evlendiği adamınkinden tiksiniyorsa, evlilik bir kölelik olmalı..." (Profesör)
  • Bu dünyadaki hiçbir saçmalık, bana mutluluğu beslememin söylenmesi kadar boş gelmiyordu. Böyle bir öğüdün anlamı ne olabilir? Mutluluk toprağa ekilip, gübrelenen patates değil ki. Mutluluk, Cennet'ten üzerimize serpilen bir ışıktır. O, bir yaz sabahında bir goncadan ve Cennet'i altın meyvelerinden ruha düşen bir çiğ damlasıdır. (Villette)
  • Bazı insanlar, diğerlerinin ulaşılmaz gördüğü noktaya giden yolu nasıl kısaltabiliyorlar! (Villette)
  • Ah, demek beni kalbinle muhakeme ediyorsun? Hâlbuki kafanla muhakeme etmen lâzımdı. (Shirley)

Yorum Yaz