İstanbul Gezi Rehberi - Murat Belge Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

İstanbul Gezi Rehberi kimin eseri? İstanbul Gezi Rehberi kitabının yazarı kimdir? İstanbul Gezi Rehberi konusu ve anafikri nedir? İstanbul Gezi Rehberi kitabı ne anlatıyor? İstanbul Gezi Rehberi PDF indirme linki var mı? İstanbul Gezi Rehberi kitabının yazarı Murat Belge kimdir? İşte İstanbul Gezi Rehberi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Murat Belge

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789750504730

Sayfa Sayısı: 424 Sayfa, 40 İllüstrasyon

İstanbul Gezi Rehberi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nisan 2007 de Tarih Vakfı tarafından da basılmıştır.

Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan İstanbul, tarih boyunca içinden çeşitli medeniyetler geçen; Bizans, Osmanlı gibi büyük imparatorluklara başkentlik yapmış olağanüstü tarihî dokuya sahip bir kent. Ve bugünkü İstanbul’da, bu yaşam keşmekeşinin içinde gözümüzden kaçan, haberimizin bile olmadığı bu müthiş tarihî zenginlik hâlâ yerli yerinde duruyor. Savaşlardan, yangınlardan, depremlerden sağ kurtulmuş, yaralı çıkmış birçok bina hızla yenilenen kentin dinamiğine direnerek bir kenarda sessiz sedasız varlığını sürdürüyor.

Murat Belge bu rehber kitapta İstanbul’un eşsiz zenginliğini, o kendine has üslûbuyla, aralara serpiştirdiği ilginç hikâyeler ve tarihî “dedikodularla”, Pera, tarihî yarımada, Boğaziçi, Üsküdar gibi eski yerleşim merkezlerinin yanı sıra Pendik’e, Florya’ya, Küçükçekmece’ye, Kilyos’a, hatta Polonezköy’e kadar uzanan bir güzergâhta gözler önüne seriyor.

İstanbul Gezi Rehberi Alıntıları - Sözleri

  • “İtalyan Belcanto'sundan "kanto" adı verilen eğlendirici bir müzik tarzı çıkarılır ve her tiyatro asıl temsilden önce bir kanto gösterisi yapar.”
  • “Eskiden İstanbullu aileler normal olarak haftada bir kere hamama giderlerdi. Bu, aile hayatında geleneksel ve özel bir gündü. Temiz çamaşırlar, havlular hazırlanıp paketlenir, hizmetkârlara yüklenir, hamama gidilir ve gene alay halinde eve dönülürdü”
  • 19. yüzyıldan başlayarak, Pera, Osmanlı devletinin büyük “gümrük kapısı” haline geldi. Yalnızca malların geldiği gümrük değil İngilizcedeki “customs” kelimesinin öbür anlamıyla âdetlerin de geldiği kapı.
  • “Tabhane, yolculuk yapan dervişlerin, din adamlarının konaklaması için camilerin kanatlarına yapılan ve cami iç mekanıyla birleşmeyen, bir tür dini oteldi.”
  • Bugünki Fener semtinin bulunduğu kayalık dik yokuşa Petrion yani kayalık bölge denilmekteydi. Bizans döneminde bu bölge Petrion kalesi olarak anılmaktaydı.
  • “İlk yapılan köprü Galata değil, Unkapanı'dır; 1836'da, II. Mahmut zamanında buraya ahşap bir köprü yapıldı ve adı Hayratiye kondu. Unkapanı, Haliç'te ticari limanın bittiği yerdir.”
  • “Batının Santa Claus'u olan Aya Nikola, çeşitli marifetlerinin yanı sıra denizcilerin de koruyucu aziziydi. Bu nedenle Ortodoks kültüründe Aya Nikola kiliseleri genellikle denize yakın yerlerde yapılır, denizciler de azize şükranlarını dile getiren armağanlarını bu kiliselere bırakırlardı. ”
  • “Türkçe'de yiyecek gelen hanlardan üçüne "kapan” denir: Yağkapanı, Unkapanı, Balkapanı…ve bu isimlerde Hanlar vardır.
  • 1980’lerde Evren darbesiyle, Türkiye’de “gelecek” denen şeyin anlamı değişince, “kaybolan zaman” birdenbire değer kazandı, “nostalji” başladı. Hepimiz Proust’laştık.
  • “Olacak bir kişinin bahtı kavi, talihi yar, Kehlesi dahi mahallinde onun işine yarar.”
  • “Gecekondu" olgusu üstüne kısaca birkaç şey söylenebilir. Bu konut tipinin adı, Türkiye yasalarının bazı özelliklerini yansıtıyor: Çatısı konmuş bir evi yıkmanın prosedürü daha güç. Dolayısıyla adam gelip bir gecede çatıyı konduracak biçimde evini yapıyor, geri kalanını sonra bitiriyor.
  • “Eyüp Sultan'da kılıç kuşanma töreninden sonra padişahlar dönüşte genellikle Fatih'in Fatih camiindeki türbesini de ziyaret ederdi.”
  • “Abdülmecit'in bütün çocuklarıyla aynı türbeye sığması mümkün değildi, çünkü 42 çocuğu olmuştu.”
  • "...Nitekim İustinianos kilise'nin resmi açılışında heyecana kapılmış ve "Seni geçtim,Süleyman" diye haykırmıştı."
  • "Çoğu kişi yaşadığı kenti az tanır.Bunun anlaşılır bir nedeni vardır."Nasıl olsa burdayım,bir gün gider görürüm" tavrı.Ama söz konusu tavır İstanbul olunca buna başka etkenler ekleniyor."

İstanbul Gezi Rehberi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Okuması keyifli bir rehber gerçekten. İstanbul'u gezmeye başlamadan hiç değilse giriş kısmının okunup şehrin genel tarihi hakkında fikir edinmek önemli. Sokak sokak gezecek şekilde hazırlanmış bir kitap ancak zaman zaman eklemeler yapılsa da neticede ilk basımı 1993 yılında yapılmış. Haliyle bahsedilen ayrıntıların bir çoğu şu anda değişmiş durumda olması muhtemel. Tabi şehrin 25 yıl önceki halinden bahsediyor oluşu o günlere de ışık tutuyor aslında. Aralarda yapılan espri dilli göndermeler de okumaya keyif katıyor. Herkese rahatlıkla tavsiye edebileceğim, sadece sıradan bir rehber değil aynı zamanda konuşma havasında yazılmış keyifli bir kitap. (Fatma)

İstanbul Tarihi: İstanbul'u okurken, Murat Hoca ile gezerken aynı zamanda tarihte de bir yolculuk yapıyor; sanki 500 sene öncesinin sokaklarında geziyormuş gibi tahayyül ediyorsunuz. İstanbul'u, Bursa'yı, Edirne'yi, Trabzon'u, Diyarbakır'ı ve tüm şehirlerimizi anlamak demek, tarihi anlamak demek.. Okuyun ve o yıllara dönüp, istanbul'u gezin; sokak sokak.. (Serkan Zaman)

İstanbul Gezi Rehberi PDF indirme linki var mı?

Murat Belge - İstanbul Gezi Rehberi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İstanbul Gezi Rehberi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Murat Belge Kimdir?

Belge, Türkiye'nin en tanınmış sol görüşlü aydınlarından biridir.

Ankara'da, iş adamı ve Demokrat Parti milletvekili Burhan Belge'nin oğlu olarak doğdu. Yazar Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun yeğenidir. Nişantaşı'nda High School'da yatılı öğrenim gördü ve AFS ile Amerika'da Massachusetts eyaletine değişim öğrencisi olarak gitti. 1966'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Asistanlık ve doktorasını aynı bölümde yapmıştır. Tezi Marksist düşünür Christopher Caudwell üzerinedir. Aynı dönemde William Faulkner ve James Joyce çevirilerini yaptı.

12 Mart döneminde iki yıl cezaevinde kaldı. Bu dönemde Veli Küçük'ün Ziverbey köşkünde kendisine işkence yaptığını söylemiştir. 1974 yılında üniversiteye döndü. Berna Moran, Mina Urgan ve Akşit Göktürk ile aynı üniversite ortamında yetişmiştir. 1970'de Halkın Dostları, 1975'de Birikim dergilerinin kurucuları arasında yer aldı. Bu dergilerde sosyalist teori ve siyasete ilişkin yazılar yazdı. Fransız düşünürü Althusser’in görüşlerini savundu. 1980'de doçent oldu. 1981'de YÖK yasasının çıkmasından sonra üniversiteden ayrıldı. Demokrat ve Cumhuriyet gazetelerinde yazılar yazdı. 1983'te Yeni Gündem dergisinin ve İletişim Yayınları'nın genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Yeni Gündem dergisinde bir dönem Sadık Özben takma adıyla mizah yazıları yazdı.

İlerleyen yıllarda İstanbul'un tarihi bölgelerinde, Boğaziçi'nde düzenlediği kültür turlarıyla tanındı; yemek ve mutfak kültürü ve gezilerine ilişkin kitaplar, bir gezi rehberi ve popüler tarih kitaplarına imzasını attı. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Türkiye'nin ilk Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünün bölüm başkanlığını kurulduğu yıl olan 1996'dan beri sürdürmekte ve bölümde edebiyat dersleri vermeye devam etmektedir. 24 Mayıs 2008'e kadar köşe yazılarını sürdürdüğü Radikal gazetesinden ayrılıp, Taraf gazetesinde yazmaya başladı. Açık Radyo'da ve NTV'de yayınlanan Gerçek Orada Bir Yerde programlarında yer aldı. Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin aktif üyelerinden biridir. Halen Taraf gazetesinde yazarlık yapmaktadır.

Murat Belge Kitapları - Eserleri

  • İstanbul Gezi Rehberi
  • Militarist Modernleşme
  • Başka Kentler, Başka Denizler
  • Sanat ve Edebiyat Yazıları
  • Tarih Boyunca Yemek Kültürü
  • Milliyetçilik
  • Step ve Bozkır
  • Edebiyat Üstüne Yazılar
  • Şairaneden Şiirsele
  • Genesis
  • "Siz isterseniz..."
  • Başka Kentler, Başka Denizler 2
  • Tarihten Güncelliğe
  • Başka Kentler, Başka Denizler 3
  • Sanat ve Edebiyat Yazıları - II
  • Türkiye Dünyanın Neresinde?
  • Türkiye'de Dil Tartışmaları
  • 12 Yıl Sonra 12 Eylül
  • Marksist Estetik
  • Şirket Dağılırken
  • Sosyalizm Türkiye ve Gelecek
  • Başka Kentler, Başka Denizler 4
  • Türkler ve Kürtler Nereden Nereye
  • Türkiye'nin Halleri
  • Boğaziçi'nde Yalılar, İnsanlar
  • Edebiyatta Ermeniler
  • Tarih Boyunca Yemek Kültürü
  • İslamiyet ve Barış Tartışması
  • Osmanlı'da Kurumlar ve Kültür
  • 12 Yıl Sonra 12 Eylül
  • Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu?
  • Sadık Özben'in Toplu Eserleri I
  • İstanbul'u Gezerken
  • İstanbul'un Sayfaları

Murat Belge Alıntıları - Sözleri

  • Cumhuriyet'in kuruluşundan ya da 2.Meşrutiyet'in ilanından beri kurum olarak herkesten önce ordunun yönetimi altında yaşamış bu toplum, ancak, 21.yüzyılın ilk onyılı içinde, bu vesayeti sona erdirmek üzere bir şeyler yapmaya başladı. Demek ki vesayeti sona erdirecek iç ve dış koşullarda bir olgunlaşma var. (Militarist Modernleşme)
  • Kanmaz en uzun buseye, öptükçe susuzdur. Zira susatan zevk o dudaklardaki tuzdur. (Şairaneden Şiirsele)
  • Gazeteci Hırant Dink, aslında Ermeniler'i hedef al­dığı yazısının maksatlı yorumlanması sonucu Türklüğe hakaret ettiği' gerekçesiyle altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Dink'in ceza­sı ertelenirken bu kez Orhan Pamuk mahkeme salonunda yerini aldı. Suçu, 2005 Şubat'ında lsviçre'de yayımlanan Das Magazin isimli haftalık bir dergiye verdiği röportajda, "Bu topraklarda 1 milyon Ermeni, 30 bin de Kürt öldürüldü," demekti. Orhan Pa­muk hakkında TCK'nın 301. maddesi uyarınca 'Türklüğü alenen aşağılama' suçlamasıyla üç yıla kadar hapis cezası istendi, ama dava düştü. (Milliyetçilik)
  • Kenan Evren'in elinde Atatürkçülük "Batı" ya karşı bir ideoloji'ye dönüştürüldü. (Militarist Modernleşme)
  • Militarizmin bence şaşmaz özelliği, "askeri değerler" dediğimiz şeyleri, veya askeri norm ve kuralları, toplumun tamamına, yani asker olmayan kesime de kabul ettirmeyi amaç edinmiş bir zihniyettir. (Militarist Modernleşme)
  • "Türkiye'de bu ihtiyacı duyarak roman yazanların başında Kemal Tahir'i hatırlayabiliriz. Kemal Tahir genç bir komünist yazar . olarak roman ve . hikaye yazmaya başlamıştı. Türkiye hayatında gördüğü, gözlemlediği şeyleri Marksist dünya görüşünün ölçülerine göre değerlendiriyor, roman malzemesine dönüştürüyordu: Göl Insanları, esir Şehir'lerden Köyün Kamburu'na kadar genellikle böyle bir çizgi izledi. Ancak zamanla bu teorik çerçeve Kemal Tahir'e yetersiz görünmeye başladı. Marksizm'in geliştirdiği tarihi maddecilik yöntemi daha çok Batı'nın toplumsal evrimi gözetilerek kurulmuştu ve Kemal Tahir'e göre Osmanlı tarihini açıklamakta yetersiz kalıyordu. Marksizm'in klasik önermelerinin dışında kalan Asya Üretim Tarzı'na da el attı Kemal Tahir, ama burada da aradığını bulamamış olmalı ki, onunla pek bağdaşmayan değerlendirmelere yöneldi." Murat Belge (edebiyat üzerine yazılar) (Sanat ve Edebiyat Yazıları)
  • ...Komünizmden ötürü bir sorunumuz vardır, demokrasi ertelenir; Kürtlerden dolayı bir sorunumuz vardır, demokrasi ertelenir; islamcılık, şeriat mesele olur, demokrasi ertelenir. Bizim kafamızda demokrasi adeta bugün sorunları çözdükten sonra varılacak nirvana gibi bir yerdedir. ...Halbuki demokrasi sorunlar çözülünce varılacak bir yer değil, sorun çözmek için uygulanacak bir yöntemdir. (Milliyetçilik)
  • 12 Eylül toplumu yatay, dikey, her türlü militarize etti. (Militarist Modernleşme)
  • “İlk yapılan köprü Galata değil, Unkapanı'dır; 1836'da, II. Mahmut zamanında buraya ahşap bir köprü yapıldı ve adı Hayratiye kondu. Unkapanı, Haliç'te ticari limanın bittiği yerdir.” (İstanbul Gezi Rehberi)
  • Marie Antoinette'in, "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözü, dolayısıyla, her bakımdan aydınlatıcıdır. Olup bitenleri bütün çelişkileriyle anlatır. Tek kusuru, bir durumu kusursuz özetleyen çoğu söz gibi, aslında söylenmemiş olmasıdır. Kraliçe "brioche" demişti. Bu, pasta gibi pahalı bir şey değil, mayalı bir ekmek cinsiydi. (Tarih Boyunca Yemek Kültürü)
  • Demokrat Parti'nin yeşerttiği "kapitalizm" ortamında ise "lokomotif" işlevini artık başka güçlerin üstlenmesi gerekiyordu: girişimciler. (Militarist Modernleşme)
  • "...Çünkü sonunda mücadeleyi kilisenin, köyün papazının dediğini yapacak olan köylü kazanacaktır. Dolayısıyla, en başından itibaren kilise ile seküler aydınlar arasında böyle bir ittifak oldu..." (Milliyetçilik)
  • “Batının Santa Claus'u olan Aya Nikola, çeşitli marifetlerinin yanı sıra denizcilerin de koruyucu aziziydi. Bu nedenle Ortodoks kültüründe Aya Nikola kiliseleri genellikle denize yakın yerlerde yapılır, denizciler de azize şükranlarını dile getiren armağanlarını bu kiliselere bırakırlardı. ” (İstanbul Gezi Rehberi)
  • "Bir yaşımızdan sonra dağdan taştan bile hüzün fışkırıyor." (Şairaneden Şiirsele)
  • ...toplumları elitleri biçimlendirir. (Milliyetçilik)
  • AŞK ŞİİRİ İLE MİSTİK ŞİİR "Antik çağın çoktanrıcı dinlerine oranla, tektanrıcı dinler, cinsellikle günahı daha fazla özdeşlemişlerdir. Bu dinlerin açtığı yeni manevî evren, fizikselliği toptan yadsımayı gerektiyordu. 'Ruh' ve 'madde' arasında böylece açılan bu yapay uçurum, cinselliği doğal olarak en büyük günahlar arasına koyuyordu. Cinselliğin çekiciliği, 'kışkırtıcılığı', dindar insanın kendini koruması gereken başlıca tuzaklardan biri hâline geldi. 'Madde' ve 'ruh' kavramlarının birbirinden kopması, 'cinsellik' ile 'aşk' arasına da bir duvar ördü. Katı kuralların cinselliği ezmesi, sınırlaması, aileyi 'yararlılık' çerçevesine hapsetmesi, 'aşk' kavramının alabildiğine abartılmasına yol açtı. Bu eğilim, Ortaçağ'da hem İslâm, hem de Hıristiyan uygarlıklarında açık seçik gözlemlenebilir. Kötülenen cinsellik, insan hayatının en güçlü dürtülerinden biri olma özelliğini kaybetmemişti elbette. O zaman, hayalî bir düzeye aktarılan cinsellik, yüceltilmiş bir aşka dönüştürülerek, baskının getirdiği gerilim burada giderilmeye, boşaltılmaya çalışılır. Dolayısıyla, yüceltilmiş 'aşk' da, çeşitli alegorilerle yarı yarıya gizlenir. Gerek doğuda gerekse batıda, aşk şiiri ile mistik dinî şiirin birbirinden kolay kolay ayırdedilememesinin nedenlerinden biri budur." (Murat Belge, "Doğu Toplumlarında Cinselliğin İkilemi", 1982 ["Tarihten Güncelliğe" içinde: s.200]) (Tarihten Güncelliğe)
  • Türkiye'de birçok şeyin ilkinin asker olduğu söylenir ve bu doğrudur. Açılmış ilk müze "Askeri Müze"dir; ilk" ressamlar, ilk "haritacılar" askerdir. İlk "mühendisler" de askeri sayılabilir, bütün dünyada "mühendislik" Sanayi Devrimi"ne sıkı sıkıya bağlı bir kavram ve kariyedir. (Militarist Modernleşme)
  • Yaşar Kemal de birçoklarının gözünde köy romancısıydı ama o kendisini böyle görmez, böyle görülmekten de hoşlanmazdı. (Step ve Bozkır)
  • Falan olay oldu haberi hayatımıza tek başına girmiyor. O olay hakkında ne düşünmemiz gerektiği talimatıyla birlikte giriyor. ("Siz isterseniz...")
  • Demokrat Parti'nin ilk on yılı, Türkiye'de kapitalizmin altyapısının serpilmesine ciddi katkılarda bulundu (Militarist Modernleşme)