İnsanın Acısını İnsan Alır - Şükrü Erbaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İnsanın Acısını İnsan Alır kimin eseri? İnsanın Acısını İnsan Alır kitabının yazarı kimdir? İnsanın Acısını İnsan Alır konusu ve anafikri nedir? İnsanın Acısını İnsan Alır kitabı ne anlatıyor? İnsanın Acısını İnsan Alır PDF indirme linki var mı? İnsanın Acısını İnsan Alır kitabının yazarı Şükrü Erbaş kimdir? İşte İnsanın Acısını İnsan Alır kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Şükrü Erbaş
Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi
İSBN: 9786054927531
Sayfa Sayısı: 256
İnsanın Acısını İnsan Alır Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık. Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde kendi sesiyle silinmek. Birdenbire büyümesi, gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun. İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi. Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde. Saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin. Parmaklarını sözüne pınar edememek. Uzaklarda bir adamın üşümesi, bir kadın dağlara daldıkça. Işıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. Evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması... Ayrılık o küçük ölüm, usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.”
İnsanın Acısını İnsan Alır Alıntıları - Sözleri
- Ölenler ölümü bilmez, ölüm kalanlar içindir.
- kim birazcık ona benziyorsa gizlice seviyordum.
- Bir gönül kırgınlığının acısını dindirecek bir yolculuk yapılmadı henüz.
- Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben.
- Namusu cinsel organlara indirgeyen adamların mutsuz kadınları, bedenlerini soğuk yataklara çarpa çarpa tiksintiyi ve şiddeti doğuruyor.
- 'Gelmen iyiliktir.' diyeceğim. Yüreğimden başka yanıtım olmayacak.
- Ya sen bu ülkede doğmasaydın ya ben aşkı herkes gibi bilseydim.
İnsanın Acısını İnsan Alır İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İnsanın Acısını İnsan Alır - Ş. ERBAŞ (İçtenliğimizden Yaralıyız!): "Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben." Kitabı eline alır, incelersin. Sayfaları şöyle bir açar koklar, kitabın kokusunu içine çekersin. Ben çok severim mesela kitap kokusunu. Yeni basılmış ya da sararmış bir kitapsa muhteşem bir kokusu olur. Açar bir göz atarsın içine. Olur ya ilk cümle olarak böyle bir cümle çarpar gözüne. Hadi gel de okuma şimdi bu kitabı! "Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını." (s. 7) Şükrü Erbaş! Nasıl bilirsiniz? Ben çok iyi bilirim mesela, hele ki şiirlerini... Zamanında az can çekişmedim dizelerinde. Aralara serpilmiş satırlar da şiirlere güzellik katıyordu adeta. Satır demişken orada duralım! Ele aldığımız eser şairin düzyazı şeklinde kaleme alınmış bir eseri. Şiirlerine o kadar alışmıştım ki biraz yadırgamadım değil. Ama okudukça çekti içine. Hele bir de onun kaleminden imzalıydı. Okumadan duramazdım. Yeniden teşekkürü borç biliyorum buradan bana bu kitabı imzalı olarak ulaştıran arkadaşa. 1000Kitap deyip geçmeyin, nice güzel yürekler barındırıyor içinde! "Farkında mısınız bilmem, kimse kendi acısını bile duymuyor artık." (s. 132) "İyi günler bile acı vermeye başlamıştı." (s. 126) "Garip değil mi, yaşadığı acıları bile özlüyor insan." (s. 95) Sahi, acıyla ilgili ne kadar cümle var içinde. İçimizde de ne kadar acı var değil mi? Hangisini paylaşsam o kadar ilgi gördü ki... Biliyorum bolca acı var içinizde. Belki de acılarımız yakınlaştıyor bizi birbirimize. Yıllarca tartışıldı; sanat sanat için yok efendim toplum için. Sanatçının topluma karşı görevleri vs. Kendi hayat görüşünü açık açık yansıtmış eserinde Şükrü Erbaş. Hatta bazı cümleler o kadar gerçeği yüzümüze çarpar nitelikte ki neden toplum olarak bu halde olduğumuzu açıklıyor adeta. "Namusu cinsel organlara indirgeyen adamların mutsuz kadınları, bedenlerini soğuk yataklara çarpa çarpa tiksintiyi ve şiddeti doğuruyor." (s. 101) Birkaç bölüme ayırabiliriz eseri: Yazarın dünya görüşünü yansıttığı, siyaset, özgürlük, toplumun yaşayışı ve hayata bakışı, bir coğrafyanın kendine özgü yapısı ve karşılaştıkları güçlükler ilk bölümü oluşturuyor. Sonraki bölüm daha çok sanat ile ilgili, edebiyat, şiire dair düşünceler yer alıyor. Bu bölümde en çok beğendiğim şairin farklı edebiyatçıların düşüncelerinden yararlanmış olması. Esere doluluk, nitelik kazandırmış bu durum. Kimler yok ki... Sartre, Canetti, Dostoyevski, Camus... Hepsi de çok sevdiğim sanatçılar. Öyle olunca daha bir ilgiyle okudum o bölümleri. Aksi takdirde biraz sıkıcı gelebilirdi. Nihayet son bölüm kıymetli sanatçılara ayrılmış: Nazım Hikmet Pablo Neruda Cahit Külebi Ceyhun Atuf Kansu Orhan Veli Gülten Akın ve daha niceleri Onlarla ilgili bilgiler, yapıtlarından alıntılar... Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da/ Hatta aşk yüzünden ölmek de. (s. 186) Bu eseri mi yoksa şiirleri mi derseniz hiç düşünmeden şiirleri derim. Düşünürsem yine şiirleri derim. Ama yine de okumaya ziyadesiyle değer bir eser diye düşünüyorum. Her cümlesi alıp götürüyor uzaklara. Gelmeniz uzun zaman alıyor. Okurken yer yer boğuldum. Yer yer yıprandım. O da yetmedi sizi de yıprattım. İncelemelerim ne kadar uzun olursa olsun beni sonuna kadar okuyanlar var biliyorum. Onlar iyi ki var. Şimdi de paylaşarak daha çok kişiye ulaşmasını sağlarsınız beni mutlu edersiniz. (Mikail Balcı)
Barıştan, aşktan, özgürlükten ve güzellikten ümidi kesmek yok !: Hayatım bir kitap olsaydı Önsöz'ü kesinlikle Sayın Erbaş'ın şu cümlesi olurdu: "İnsanlık ne kadar büyük bir yalnızlığı, yabancılaşmayı, sevgisizliği ve yıkımı yaşıyor olursa olsun, dünyanın herhangi bir yerinde şiir yazan birisi varsa ve onu okuyan bir başkası varsa, barıştan, aşktan, özgürlükten ve güzellikten umudu kesmeye yer yoktur." Şükrü Erbaş mükemmel bir insan, mükemmelliği yaptığı işte başarılı olmasında değil tanımadığı yüreklere dokunabilmesinde saklı. İki yüzlü insanlarla dolu, herkesin kendi menfaati peşinde koşarak ömrünü tükettiği bu yaşamak kavgasında, benim hayata daha sıkı tutunmamı sağlayan bir isim. Yüreği güzel insanların azalmaması dileğiyle, şiirle kalın.. Güncelleme: Şiirle sınırlandırdığım hayatı anlayabilme ve onu insanca yaşayabilme hevesime düz yazı türünü de eklememi sağlayan güzellikler bütünü bir eser. (Tek Umut Barış)
İnsanın Acısını İnsan Alır PDF indirme linki var mı?
Şükrü Erbaş - İnsanın Acısını İnsan Alır kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İnsanın Acısını İnsan Alır PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Şükrü Erbaş Kimdir?
7 Eylül 1953 tarihinde, Yozgat'ta dünyaya geldi. Annesi, Lalezar Hanım; babası Doğan Erbaş'tır. İlk ve orta öğrenimini Yozgat'ta tamamladı.
Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilimler Bölümü'nden 1978'de mezun oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi'nde memurluk ve yöneticilik yaptı, bu kurumdan emekli oldu.
1984 yılında başladığı edebiyat hayatının ilk yıllarında, Yarın dergisinde kurul üyesi olarak yer aldı. Edebiyatçılar Derneği'nde 1993-1995 yılları arasında genel sekreterlik, 1998-1999 yılları arasında başkanlık yaptı. İlk şiiri 1978 yılında, Varlık Dergisi'nde yayımlanan sanatçı; "Yolculuk" adlı şiir kitabıyla, 1987'de Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülüne layık görüldü. Şiir dışında deneme ve antoloji dallarında da eser veren Erbaş, halen PEN Yazarlar Derneği üyesidir.
Yarın dergisi yazı kurulunda görev yaptı (1984). Edebiyatçılar Derneği'nde yöneticilik görevinde bulundu (1993-1999). Şair, halen Antalya'da yaşamaktadır.
Şükrü Erbaş, ilk şiirini Varlık dergisinde, 1978 yılında yayınlandı. "Yolculuk" adlı şiir kitabıyla, 1987 Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülüne değer görüldü. Ayrıca, "Dicle Üstü Ay Bulanık" şiir kitabıyla1996 Orhon Murat Arıburnu şiir ödülünü, "Üç Nokta Beş Harf" şiir kitabıyla 2002 Ahmed Arif şiir ödülünü ve "Gölge Masalı" adlı şiir kitabı ile de 2005 Ömer Asım Aksoy şiir ödülünü kazandı.
Şiir, edebiyat ve yaşam üzerine denemeler yazdı. Denemelerini "İnsanın Acısını İnsan Alır" (1995) ve "Bir Gün Ölümden Önce" (1999) adlı kitaplarında toplayan Şükrü Erbaş'ın, "Gülün Sesi Gül Kokar" (1998) adlı düzyazılarından oluşan bir kitabı da vardır.
Şükrü Erbaş Kitapları - Eserleri
- Bağbozumu Şarkıları
- Bütün Şiirleri 1
- Bütün Şiirleri 2
- Şairlerden Kürt Sorununa Çözüm Önerileri
- Çekilme Suları
- Unutma Defteri
- Bir Çınlama Boşlukta
- Bütün Şiirleri 3
- Pervane
- Gülün Sesi Gül Kokar
- Aykırı Yaşamak
- Eşik Burcu
- İnsanın Acısını İnsan Alır
- Kül Uzun Sürer / Derin Kesik
- Üç Nokta Beş Harf / Yalnızlık Heceleri
- Yolculuk / Kimliksiz Değişim
- Bütün Mevsimler Güz / Dicle Üstü Ay Bulanık
- Sarkacın Kalbi
- Sonsuzun Uçları
- Cam û Kevîr - Cam ile Taş
- Bir Gün Ölümden Önce
- Gölge Masalı
- Yaşıyoruz Sessizce
- Kum ile Su
- Kuş Uçar Kanat Ağlar
- Küçük Acılar
- Yolculuk
- Kimliksiz Değişim
- Dicle Üstü Ay Bulanık
- Bütün Mevsimler Güz
- Kül Uzun Sürer
- Derin Kesik
- Üç Nokta Beş Harf
- Yalnızlık Heceleri
- Toplu Şiirler 1
- Seçilmiş Şiirler
- Eşikler Kirpikler
- Otların Uğultusu Altında
- Çekilme Suları
- Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya
- Bütün Şiirleri 4
- Toplu Şiirler 2
- İnsan Bir Eksik Sözdür
Şükrü Erbaş Alıntıları - Sözleri
- Dünyayı hafife almak kendi ağırlığını, şiiri hafife almak sözün ağırlığını bilmemektir. (Gülün Sesi Gül Kokar)
- Sahi yaşlılık, bir derin iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür Hanım? (Dicle Üstü Ay Bulanık)
- Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil... (Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya)
- ".. Sevmeyi özledim biliyor musunuz ? Kayıtsız şartsız bir gülüşü ..."~~°° (Bir Gün Ölümden Önce)
- Durmadan dinleyip anlamadan konuşuyoruz Hepimiz ayrı ayrı kendi kıyılarında Öyle kolay anlaşıyoruz ki… (Kum ile Su)
- "Yüzünü camlardan toplayıp dönmüştün uzun yolculuğundan. (Sonsuzun Uçları)
- Sesini öperim çocuk Yüreğinin, kirpiklerinden sızan O dilsiz ince türküsünü Öyle mahzun durma ne olur. (Kimliksiz Değişim)
- Yapilacak iş elbette yılmak değil, bilgi sahibi olmak. Hemen bir yığın kitap getirip okumaya, adam olmaya çalışacağım. (Gülün Sesi Gül Kokar)
- Kimse düşlerine yetişemez ve kimse geçemez gerçeğini bir adım bile; bu yüzden sıkıntı verir zaman, kısa kalır, sonsuz olur, insanın küçücük ömrü karşısında. (Dicle Üstü Ay Bulanık)
- Yüreğimin kanatları terli bir kumru Uçup Uçup kirpiğinin ucuna konuyorum... (Bütün Mevsimler Güz)
- Ölüm... Hepimiz senin için yaşıyoruz… (Otların Uğultusu Altında)
- Yazmasaydım Borçlu ölürdüm aşka. (Derin Kesik)
- kiminin kültürü yoksun ahlaktan kimi de ahlaktan yoksun kültüründe. (Çekilme Suları)
- 'İçim dışım uzaklık. kimseye anı olmadan geçtim.' (Yalnızlık Heceleri)
- Hiçbir sevgi tutsaklıkta yeşermez. (Bir Gün Ölümden Önce)
- İnsan bütün hayatını, sonunda yalnız kalmak için yaşıyor sanırım. (Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya)
- Bir kapı önündeyim Girsem suç Gitsem ayaz (Kül Uzun Sürer)
- Canı cehenneme başkasının yangınıyla evini ısıtıp yemeğini pişirenin. (Kum ile Su)
- Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne cepler de tren tarifesi, ne de turna katarı gökte. "İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!" (Eşikler Kirpikler)
- Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu; Toprağı rüzgârı denizi göğü O her zaman bir insanla anlamlı Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların Ve ucuz korkuların kör kuyularına Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz. Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan. Kurulmuş saatler gibi gün boyu çalışıp tekdüze Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz Unuttunuz başkalarının acısını duymayı Küçük çıkarların büyük kurnazları Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst Dışa vurmayı duygularınızı Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış. Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim -Ki bu en büyük kötülüktür size- Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde İnsanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz. Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim Koşaradım Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde.. (Bütün Şiirleri 1)