İnce Memed 1 - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İnce Memed 1 kimin eseri? İnce Memed 1 kitabının yazarı kimdir? İnce Memed 1 konusu ve anafikri nedir? İnce Memed 1 kitabı ne anlatıyor? İnce Memed 1 kitabının yazarı Yaşar Kemal kimdir? İşte İnce Memed 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yaşar Kemal
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750807146
Sayfa Sayısı: 438
İnce Memed 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü düzene başkaldıran Memed'in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova'nın öyküsüdür. Yaşar Kemal'in söyleyişiyle ''içinde başkaldırma kurduysa doğmuş'' bir insanın, ''mecbur adam''ın romanı.
Abdi Ağa'nın zulmüyle köyünü terk etmek zorunda kalan Memed, Ağa'nın yeğeniyle evlendirilmek üzere olan Hatçe'yi kaçırır. Abdi Ağa'yı yaralayan, yeğenini de öldüren Memed eşkıya Deli Durdu'ya katılır, ancak kıyıcılığına katlanamadığı Deli Durdu'dan iki arkadaşıyla birlikte ayrılır. Memed, sıradan bir köy çocuğuyken, zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir kurtarıcıya dönüşür.
"Bir yaşam biçimini bir halkın portresi olarak böylesine veren bu romandan daha iyisi yazılamazdı."
- The New York Times Book Review, (A.B.D.)
"Şaşırtıcı, orijinal bir kitap."
- Sunday Times, (İngiltere)
"Epik boyutlara ulaşan ve muhteşem bir sona ulaşmak için hız kazanan öyküye kendinizi kaptırıyorsunuz."
- Sunday Times, (İngiltere)
''Yaşar Kemal, şaşılacak ölçüde yaratıcı''
-The Booksell, (İngiltere)
''Yaşar Kemal, karakterlerini unutulmaz, seçkin ve gerçek hayattan daha da gerçekçi kılan detay zenginliği ile Rus Edebiyatının kalitesine ulaşıyor.''
-Sunday Telegraph, (İngiltere)
İnce Memed 1 Alıntıları - Sözleri
- "Kanun kağıtlarda kaldı . Böyle yaz..."
- İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
- İşte bunu yapmamalı. İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
- İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
- Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.
- Akşam oldu, çiftçilerin hepsi çiftten döndü. İnce Memed gelmedi. Gün battı. İnce Memed gelmedi. Karanlık kavuştu, gene İnce Memed gelmedi.
- İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
- "Kırdığımı bitiştirmeye çalışıyorum ben."
- İşte bunu yapmamalı.İnsanlarla oynamamalı.Bir yerleri var, ince bir yerleri, işte oraya değmemeli.
- Memed, sıcak çorba tasını eline alınca, yıllar önce aynı ocağın, aynı köşesinde gene böyle üşürken çorba içişini anımsadı. O zaman yalnızdı. O zaman korkuyordu. Her şeyden korkuyordu. Orman üstüne üstüne geliyordu. Korkuyordu. Şimdi cesur. Karar vermiş. Dünyası yırtılmış, geniş. Hür olmanın tadını tadıyor. Yaptığından hiç de pişman değil.
- İnsanları sözleriyle değil, davranışlarıyla ölç.
- " Kanun kağıtlarda kaldı. Böyle yaz... "
- Hangi günü gördük akşam olmamış.
- İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Her kötülüğü yapar, her iyiliği de yaptığı gibi.
İnce Memed 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Vay anam vay! Ben böyle roman okumadım kardaş. Böylesine güzel betimlemeylen, bu kadar güzel içine alan cümleleriylen hikâyesini yaşattıran, hissettirebilen bir roman okumadım. Hele romanı bitirdikten sonra yüzümü yudum da öyle kendime geldim, birçok sayfasında duygularımlan yaşadım da okudum işte. İpil ipil ışık gibi parlıyor kitabın cümleleri, ipil ipil parlayarak oluşturuyor kelimeler cümleleri. Epey zamandır okuyacaktım emme nedense bekletir dururdum Yaşar Kemal gibi kalem efendisinin bu eserini. Daha zamanı değil, daha çok yaşayacağım daha çok içine girebileceğim zamanı beklerdim ve bu zamanlarda da okumak nasip oldu işte. Her bir sayfasında her bir paragrafında romanı, karakterleri ve hikâyeyi yaşadım. Yaşadım ya, öyle bir yazmış ki Yaşar Kemal Allah billah yaşatıyor yazdıklarını, kâh güldürüyor kâh sinirlendiriyor veya hüzne boğuyor, hepten ise sizi köylerde, dağlarda yaşatıyor. Hele o çakırdikenleri yok mu, vay anam vay, itin dölü nasıl da her bir toprakta yetişiyor öyle, her bir toprakta bitmiş de her bir sayfamızda her bir paragrafımızda ayaklarımıza, üstümüze başımıza dalıyor kardaş. Vay anam vay, yok kardaş yok bu çakırdikenlerin olduğu yerde tarla mı sürülür, davar mı sürülürmüş. Yaşar emmi diyor zaten bu çakırdikeni en pis, en kıraç toprakta biter diye. Ot bitmez, ağaç bitmez, eşek inciri bile bitmez, işte orada çakırdikeni keyifle serile serpile biter de büyür gelişir. Bir metreye bulur bu çakırdikeninin boyu kardaş, dalar da pisler üstünü başını, canlıdır ya mübarek ama sanki de hareketli bir canlı gibi dalar, parçalayıverir üstünü başını. Vay anam vay, Allah billah görmedim ben böyle bir şey, gördüysem de te bu kadar büyüğünü görmedim de duymadım kardaş, vay anam vay. Ne bilinsin çakırdikeni ne menem bir beladır. Abdi ağalar var oldukça da İnce Memedler var olacak deriz ya, bak emmi bu Abdi ağa gavuru yok mu, az gavur değildir hin oğlu hin. İnsanların yaşamını kolaysız yapar da rahat ettirmez kimseyi. Ölümünü gözümle görmek istediğim gavurlardan biridir işte. Dikenlidüzü içindeki ahan da bu beş köyün hepisi bu gavur Abdi’nindir işte. He bu Dikenlidüzü dediğim yer de adından belli olacağı üzere çakırdikenlerinden bolca olduğu düzlüklerden biridir. Üstleri ağır kokulu mersin ağaçlarıyla kaplı olan tepeler geçildikten sonra kayalar birden başlar ki işte tam da bu vakit insan birden korkuverir. Kayalarla birlikte çam ağaçları da başlar. Billur parıltısında sakızları çamların buralarda toprağa sızar kardaş. İlk beriki çamlar geçildikten sonra, gene bu sefer düzlüklere varılır. Boz topraktır işte buralar, verimsiz ve kıraç. Dikenlidüzü insanları dünyanın dışında, kendine göre kanunları, töresi olan bir dünyadır. Köylerinden gayrı bir yer buraların insanları, bileni de çok azdır zaten. Gavur Abdi ağa da istemez zaten insanların bilmelerini, kasabalarına gitmeleri bile Abdi ağayı rahatsız eder. Hal bu şekil olunca kardaş dışardakiler de pek bilmez Dikenlidüzü insanlarını. Hani köylünün ayaklarına çakırdikeni batar da bacaklarına üstüne başına dalar ya, bu keçi sakallı Abdi gavuru da bütün bu köyün halkına, insanına çakırdikeni gibi batar, hayatlarına dalar da hayatlarına batıverir. Te yakılır o çakırdikenleri, yakılır da çatır çatır, cayır cayır yanarlar ve sonrası yok edilirler, haliyle elbet o gavur Abdi de göçertilecektir. Alınacaktır canı da toprağa gönderiliverilecektir gavur Abdi. İnce Memed, düzene karşı ses çıkartan, baş kaldıran, kişisel davasından insanın, insan olabilmenin sesi olan Memed’in zorda kalan mecburi destanıdır. Toplumsal olaylar işleniyor ama cumhuriyetin ilk yıllarından ötürü oluşan karışıklıklardan da maalesef toplumsal olaylara toplumsal çözüm getirilemiyor. Aksine de yöneticilerin, ağaların köylüyü sömürdüğü, köylünün de kendi kaderine terk edilip sömürünün daha da büyüdüğü dönemler. Köyün, köylünün geri kalmışlığı, sefaletin hâkim olduğu yaşamı içindeki düzene başkaldırının destansı öyküsü. İnsanlığın, insan olmanın kitabı gerçekten. Zulme, haksızlığa karşı olmanın, sessiz kalmayıp da ses çıkarmanın insan onurunun en büyük göstergesi olduğunun güzel bir örneği, edebiyatımızın ise şüphesiz en iyi örneği. Görkemli bir yapıt. Hele ki iki giriş bölümündeki olan betimlemeler ne kadar da güzeldir öyle. Ne çok fazla olup kelimelere çok yük bindirir, ne de çok az olup kelimelerin gücünün az gösterildiği cinsten. Tam kıvamında olup da uzundurlar aslında. Uzar ve uzar da bir toprak parçasından başlayıp, böceklerden ota, ottan çiçeğe, çiçeklerden ağaca, ağaçlardan dağın zirvesine ve gökyüzüne gider de yörenin her bir ayrıntısına hâkim eder bizi. Demem o ki ağa betimlemeler cuk oturmuştur kitaba. Diyaloglar da çok güzel ve başarılıdır. Köy halkının şivesini, sesinin rengini duyarız adeta. Konuşmuş olduğumuz Türkçemizi bile sorgularız, çünkü bu kadar güzel gelir bu şiveli diyaloglar, bu kadar içine alır da etkisi altında tutar bu güzelim betimlemeler. Okuyun bu kitabı, bu efsaneyi okuyun tabii, içiniz ısınsın da okurken seve seve okuyun. Hele bi okumaya başlayın da şimdi ısınır içiniz, ısınır ya beğenirsiniz kolayca. Hiç küşüm çekmeyin de rahatça okuyun ve yaşayın bu destanı. https://www.youtube.com/watch?v=nHWIv-aWny4&list=RDMMnHWIv-aWny4&start_radio=1 (mithrandir21 / Uğur)
YANDIM Anam ! ! !: ✒ Hatçe.. Yazgısı kara, gün görmemiş, kara sevdalara düşmüş, mahpus yatmış, ölmüş ölmüş dirilmiş.. Dağı taşı yurt bellemiş, yazgısını terk etmemiş peşinden sürüklenip ahh etmemiş.. Bitlere karmış, aç kalmış, yol gözlemiş ses etmemiş.. Gebe kalmış ana olmadan yanmış, yitmiş Hatçem.. Analığımdan mıdır nedir, avratların çilesi taş oldu oturdu böğrüme, lokma oldu takıldı kaldı kursağımda yitmedi... Hatçe'ye mi yanayım Iraz anaya mı diz döveyim? Dertlerini dert belledim, gözüm yaşı aktıkça silmedim. Döndüm Hürü ana oldum sövgüyü kelam eyledim. Döndüm Iraz anaya dert söyledim derman bekledim. " Her tepeden bir gün doğar, " "Sabreyle kızım, sabreyle." dedi Iraz ana, pustum sükut eyledim... ✒ Mert.. Yiğit.. Karayağız.. Civan Memed.. İnce Memed.. İnce Memedimiz.. Yüreği yangılı, öksüz, fıkara.. Emme gözü kara, kanı deli, vicdanı Toroslar kadar böyük.. Köpeoğullarına aman vermeyen adil, cesur, yağız mı yağız.. Tepeden tırnağa yürek Memedim.. Gayri daha yazamam. " Yandım Anam " didim ya.. Hee..hakkat yandım. Ama her yanışta küllerimden doğdum. Umut hiç tükenmedi hiç bitmeyesiye her gönülde tekrar tekrar yeşerdi. " Hangi günü gördük akşam olmamış." dimedi mi Memed ? Göynüne tohum ekip filizlendirmedi mi? ✒ "Aslanım," didim, " Şahinim.. Bre İnce Memedim.. " Eşkıya dünyaya," didim " hiç hükümdar olur mu ? " var git yoluna.. Uğurola... (emine)
Kitabın Yazarı Yaşar Kemal Kimdir?
Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli,] 1923; Gökçedam, Osmaniye), Kürt asıllı Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Türk edebiyatının en önde gelen kalemlerinden biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.
Çocukluğu
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
Sanat hayatı
1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan seri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
Siyaset
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.
Temalar
« Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum. »
Yaşar Kemal'im edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarıda halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.
Yaşar Kemal Kitapları - Eserleri
- Teneke
- Çakırcalı Efe
- İnce Memed 1
- İnce Memed 2
- İnce Memed 3
- İnce Memed 4
- Ağacın Çürüğü
- Ağıtlar
- Ağrıdağı Efsanesi
- Al Gözüm Seyreyle Salih
- Yılanı Öldürseler
- Çıplak Deniz Çıplak Ada
- Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
- Karıncanın Su İçtiği
- Tanyeri Horozları
- Demirciler Çarşısı Cinayeti
- Yusufçuk Yusuf
- Allahın Askerleri
- Hüyükteki Nar Ağacı
- Zulmün Artsın
- Üç Anadolu Efsanesi
- Binboğalar Efsanesi
- Ortadirek
- Denizler Kurudu
- Kuşlar da Gitti
- Deniz Küstü
- Tek Kanatlı Bir Kuş
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
- Yağmurcuk Kuşu
- Kale Kapısı
- Kanın Sesi
- Ölmez Otu
- Yer Demir Gök Bakır
- Gökyüzü Mavi Kaldı
- Sarı Sıcak
- Yanan Ormanlarda Elli Gün
- Nuhun Gemisi
- Peri Bacaları
- Bir Bulut Kaynıyor
- Neredesin Arkadaşım
- Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne
- Baldaki Tuz
- Bugünlerde Bahar İndi
- Yolda
- Yağmurla Gelen
- Binbir Çiçekli Bahçe
- Pis Hikaye
- Kalemler
- Ustadır Arı
- Bu Bir Çağrıdır
- Yüzler
- Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
- Dağın Öte Yüzü
- Beyaz Pantolon
- Sarı Defterdekiler
- Don Quijote ve Roman Sanatı
- Bu Diyar Baştan Başa
- Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
- Yeşil Kertenkele
- İnce Memed
- Taş Çatlasa
- Çukurova Yana Yana
- Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler
- Bütün Hikayeler
- Memed, mein Falke
- Van
Yaşar Kemal Alıntıları - Sözleri
- " Keşke zelzelede ölseydik de bu hallere düşmeseydik." (Nuhun Gemisi)
- İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geldi. Yapamadı. (Beyaz Pantolon)
- Kaçamıyordu kimseden, kendini yitirip gitmişti. (Yılanı Öldürseler)
- Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini buradan götürür... (Kuşlar da Gitti)
- Ve sonra Sait Faik… Yeşil, çocuksu gözleri vardı. Onulmaz öfkesi vardı. Hikayeleri kadar da, kendi kişiliğinin tadı vardı. Küfürleri vardı. Ve İstanbul Sait Faiksiz edemezdi. (Peri Bacaları)
- "Oğlum, diyordu.Sen sen ol görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür..." (Teneke)
- Şu insanoğluna akıl ermez. (Ağrıdağı Efsanesi)
- Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek. (Üç Anadolu Efsanesi)
- İnsana ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, insan umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir. (Çıplak Deniz Çıplak Ada)
- Korku, insanın yerleşmiş, büyük duygularından bir tanesi… Bana göre, insanlar korkuyu inkar ettikçe korkuyorlar. (Ağacın Çürüğü)
- İnsan doğar, büyür ve ölür. Sınıf da doğar, büyür ve ölür. Ama büyük insanlık ölmez. Doğada da böyle bir oluşum var. Doğanın parçaları da doğar, büyür, ölürler. (Binbir Çiçekli Bahçe)
- Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır. (Yolda)
- insanın katlandığına dağlar katlanmaz. (Bu Bir Çağrıdır)
- "Benim Ustam," dedi, "benim ustamda böyle yapardı.Emek varsa yemek vardır" (Yağmurla Gelen)
- “Bir insan ne kadar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar korkaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan ancak seksenine gelince anlar.” (İnce Memed 2)
- "Bugünlerde öğretmenlik, doğru dürüst vicdanlı öğretmenlik bir kahramanlık değil mi, bu kadar kıyımdan, sürgünden, zulümden sonra… Ve aldıkları para ayın on beşine kadar yetmezken… Baskı, baskı, baskı… Bugünlerde öğretmenlik yapılır mı?" (Baldaki Tuz)
- Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir.. (Tek Kanatlı Bir Kuş)
- "Susmak sövmektir." (İnce Memed 4)
- Çok özlem çeken insanlardır çocuklar (Neredesin Arkadaşım)
- Umutsuzluk,kötülüğe karşı savasma gücünü yokeden, kıran en büyük silahtır. (Taş Çatlasa)