İmparator - Erol Toy Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İmparator kimin eseri? İmparator kitabının yazarı kimdir? İmparator konusu ve anafikri nedir? İmparator kitabı ne anlatıyor? İmparator PDF indirme linki var mı? İmparator kitabının yazarı Erol Toy kimdir? İşte İmparator kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Erol Toy
Yayın Evi: Doğu Kitabevi
İSBN: 9786059093385
Sayfa Sayısı: 314
İmparator Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İmparator, güncelliği kaybolmayan, yabancısı olmadığımız bir egemenlik oyunudur. Bakkallıktan imparatorluğa yükselişin öyküsüdür.
Çokzade Fehmi, 1920 Ankara'sında çiçeği burnunda bir bakkal olarak oyuna girdiğinde, Türkiye Cumhuriyeti de kuruluş günlerini yaşamaktadır.
Roman, bir küçük dükkandan ekonomik-politik bir imparatorluğa uzanışın ekseninde, uluslararası güçlerle ilişkileri, ülke ve toplumun içinden geçtiği politik dönemeçlerin, grev, yürüyüş ve miting gibi eylemlerin tarihsel gelişiminin destansı öyküsüdür. Kısacası cumhuriyetin bir başka yüzünün hikayesidir. Cumhuriyet tarihine ilgi duyanların, özellikle genç neslin mutlaka okuması gereken kitap. Yazar Erol Toy'un uzun süredir yayınlanamayan ve beklenen kitabı nihayet okuyucuyla buluşuyor.
Ankara başkent olduğunda ne durumda idi?
Türkiye İş Bankası ne amaçla kuruldu, ticaret ve snayileşmede nasıl bir rol oynadı?
Patronlar Doğan Avcıoğlu ve Yön Dergisi'nden neden çekiniyorlardı?
Demirel nasıl Adalet Partisi'nin başına getirildi?
15-16 Haziran olayları nasıl hazırlandı ve ne tür siyasal sonuçlara yol açtı?
Solu ezme planı nasıl hayata geçirildi?
Ecevit CHP'nin başına nasıl getirildi, amaçlanan neydi?
12 Mart darbesi nasıl hazırlandı, beklenen sonuca ulaştı mı?
TÜSİAD nasıl kuruldu ve siyasal gelişmelerde nasıl rol oynadı?
Sağ-Sol çatışmasını körüklemek için, gizli ögüte ne işlev verildi?
Turhan Feyzioğlu ve Sadettin Bilgiç'e siyasal gelişmeleri yönlendirmek için ne rol verildi?
İmparator kitabı okunması için neden Tayyip Erdoğan'a önerildi?
Daha onlarca sorunun sürükleyici yanıtları İmparator'da...
İmparator Alıntıları - Sözleri
- "Kitaplar, dede, - diyor ... - Kitaplar her şeyi yazıyor. Öğrenmesini bilen, onlardan her şeyi alabilir."
- Kitaplarda okudum ben. İşçi dayanışmasının korkunç bir şey olduğunu bilirdim. Ama, görmedikçe inanmıyor insan. Nasıl çabuk toparlanıyorlar. Nasıl korkunç bir güç haline geliveriyorlar. Peygamberlerine hak verdim. Gerçekten bir araya geldiklerinde dünyanın en büyük gücü onlar. Bereket Asker'in hemen işe karışması, yatıştırdı.
- Öyle ya, politika da ticaret gibi.vurmadın mı,vurulursun.acıdın mı, acınacak durumda olursun.
- "Şurda oy bilincine sahip, yarım milyon kişi ya çıkar ya çıkmaz ülkemizde. Bunlar da ne iktidar ne muhalefet olmakta ağırlık değil."
- Siz de çok iyi bilirsiniz ki , fikir önlemek mümkün değildir. Ve hiç bir zaman, fikri yasalarla kısıtlanamamıştır. Üstelik hep aykırı olmuştur kısıtlamalara. Cezalandırılmıştır fikri söyleyenler. Ama fikir, egemenliğini yürütmüştür.
- "Öyle ya, politika da ticaret gibi. Vurmadın mı vurulursun."
- Hükümet bunca geniş hoşgörü içinde davranırken, amansız bir vergi kaçakçılığının alıp yürümesinden yakınıyor. Verginin dargelirliler diye bilinen ücretli kitlesinden, santimine değin alınmasına karşın, tüccar ve sanayicilerin hep zarar göstermesi , eşitlik ilkesini bozuyor.
- Gönül kimi severse güzel odur, demezler mi? Derler...
- "Her insan zaman zaman tükenmişliğini duyar."
- "Kişinin bir amacının olması, ona güç verir."
- "Politikanın kişide bıraktığı bir kirdir içtensizlik."
- "Bir kelimenin kitaplara yazılması ayıp olmuyordu da, anlamının açıklanması neden ayıp oluyordu acaba?"
- "Yıllarca okumaya ara verip, yeniden başlayınca, aklı bulanır kişinin. Her okuduğunu gerçek sanmaya başlar."
- "Bir kez köprünün altından geçen su geri dönmez."
- Emek, güçlünün karını arttırır. Güçsüzün zararını…
İmparator İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Çok uzatmayacağım… Dünya değişti, şartlar değişti, Türkiye değişti, sistemler değişti… hasılı her şey durmaksızın değişim içinde. Ancak, bizler bu değişimin içinde rutin, günlük yaşarken değişimin içini ve perde arkadını çoğu zaman bilemiyor, göremiyoruz. Demem o ki, Erol Toy’un bu kitabının ilk baskısı yanılmıyorsam 1974 yılında piyasada raflarda yerini aldı. Bu kitabı o zaman okumamakla Türkiyede ki bir çok siyasi, ekonomik, kültürel değişimi yakından takip ettiğimi sanan ben, bu kitapta ileri sürülen bazı fikirlerin, Türkiyedeki değişimin perde arkasını atlamışım. Şimdi diyorum ki o zaman okumuş olsaydım bu kitabı çok farklı gözlükle bakardım çok şeye… yazık geç kalmışım. Ama bu günden yarına daha iyi tahliller yapmak için bu günün olaylarında “acaba” sorusunu daima önde tutmaya anahtar olacak bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar… (Halil Yavuz KAYA)
Erol Toy, Koç ailesinin gelişimini cumhuriyetin ilk zamanlarından başlayarak akıcı bir şekilde ele alıyor. Günümüzde Cumhuriyetçi ve Atatürkçü kesimin gıpta ile baktığı Koç Ailesinin aslında Cumhuriyetin değerlerinin lağvedilmesinde nasıl büyük bir katıkısının olduğunu anlamak için okunması gereken bir kitap. Sermaye sınıfının nihai hedefi kazanacağı paradır, isterse şeriat gelsin onlar kazanacakları paraya bakarlar! (Çavo)
Sadece Fehmi Çok adıyla anlatılan Vehbi Koç’un değil, 1920 Ankarasında kurulan yeni devletin gelişmesini, ekonomisinin kurulmasını, İş Bankası girişimini, sermaye-asker-sol-ABD arasındaki girift ilişkinin hikayesi. Kitapta Rober diye anlatılan karakterin Bernar Nahum, Sabit’in Sakıp Sabancı, Reşat’ın Nejat Eczacıbaşı olduğunu düşünüyorum. Mahir ile Saadet’in kimler olduğu zaten isim benzerliklerinden anlaşılıyor. Kitaba ismini veren imparator benzetmesi de çok güzel kurulmuş. Öneririm kitabı. (Yusuf Atay)
İmparator PDF indirme linki var mı?
Erol Toy - İmparator kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İmparator PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Erol Toy Kimdir?
1 Ekim 1936'da Manisa'da doğdu. 1951'de ortaokulu bitirdikten sonra İzmir'de önce kol emeğine dayalı işler, daha sonra sigortacılık ve banka memurluğu yaptı. Ortaokul mezunu olan Toy, çocukluğundan itibaren çalışarak yaşamaya başladı. Fırıncılık, bankacılık, vurgun yiyen süngercileri sigortalama gibi işlerde çalıştıktan sonra, İstanbul'a yerleşti. Bank-İş sendikasının kurucuları arasında yer alarak sendikacılığa başladı. Yönetim kurulu başkanlığını da yaptığı Yazko'nun çıkardığı Somut dergisini yönetti. Halen İstanbul'da yaşamakta. İlk öyküsü 1952'de İzmir'de Çınar dergisinde çıktı. Akşam, Yön, May, Cumhuriyet, Milliyet, Barış ve Yeni Ortam dergi ve gazetelerinde yayımlanan fıkra, inceleme ve makaleleriyle tanındı. Romanlarında Osmanlı Devleti'nin beyliklerle ilişkileri, yükselme ve zayıflama dönemleri, I. Dünya Savaşı, Demokrat Parti'nin iktidar yılları, Türkiye'de sermaye gücünün ve işçi sınıfının gelişimi, 1971'deki askeri müdahale dönemi gibi Türkiye'nin tarihsel ve toplumsal gelişme sürecindeki önemli evreleri ele aldı. Romanlarında belgeselliğe özen göstererek yaşanan çelişkileri, olguları toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla yansıttı. Iğrıp adlı romanı dışında, klasik öyküleme tekniğine bağlı kaldı. İşadamı Vehbi Koç'u anlatan İmparator adlı romanı en çok baskı yapan kitabı oldu. Öykü, roman, deneme ve eleştiri yazılarının dışında sahnelenmiş tiyatro oyunları da bulunan Erol Toy, 1962 Ali Naci Karacan Üçüncülük Ödülü sahibidir.
Erol Toy Kitapları - Eserleri
- İmparator
- Azap Ortakları
- Acı Para
- Toprak Acıkınca
- Gözbağı
- Kördüğüm
- Kuzgunlar ve Leşler
- Obadan Ulusa
- Azap Ortakları 2
- Bal Tutanlar
- Ulustan Devlete
- İlk Kırılma
- Son Seçim
- Fareler Cumhuriyeti
- Hoca Efendi
- Azap Ortakları 3
- Doruktaki Öfke
- Yitik Ülkü
- Yenilgi
- Avcı Kekliği
- Iğrıp
- Altın Saray
- Sır Küpü
- Türk Gerilla Tarihi
- Kilit Taşı
- O'na Katılmak
- Toplu Oyunları 2 / Lozan - Pir Sultan Abdal
- Zor Oyunu
- Yazko'nun Öyküsü
- Ordu ve Politika
- Günü Gününe
- Aydınımız İnsanımız Devletimiz
- Meclisler ve Partiler
- Aliş ile Koşka
- Son Çağrı
- Arinna'nın Gölgesi
Erol Toy Alıntıları - Sözleri
- Çünkü, milli kurtuluş savaşları, öncelikle insanlarda, insanların birey olarak bilinçlenmesiyle başlar. Özgürlüğün, bağımsızlığın tadını bir kez kendi düşüncesinde yudumlayan kişi, bunu eyleme dönüştürdüğü an, kendisi silahlaşır. Ve bu silah, o ulus üstüne emperyalist emellerini sürdürmek isteyenlerin tam alnına çevrilerek işler artık. Giderek çoğalır, güçlenir .. . Ve mutlaka, ama, mutlaka, çevrildiği düzeni yıkar. Değiştirir. Bir bireyin düşüncesinde kıvılcımlanan bağımsızlık, bireylere, bireylerden topluma, toplurnlara ulaşır. Büyür, genişler . . . Ve silah çoğaldıkça, emperyalist için yenilgi kaçınılmazdır. Tehlike burdadır emperyalist için. Korku burdadır . . . (Türk Gerilla Tarihi)
- “Biline ki,zulümle iktidar olunur ama asla iktidarda kalınmaz.” (Ulustan Devlete)
- Seferihisar dolaylarında, ovada düzenli bir biçimde başlayan savaş, Börklüce'nin silah zayıflığı yüzünden, ilk ağızda erimesiyle sonuçlanmıştır. Dede Sultan, yöresinde kalanlarla, Urla üzerinden Karaburun'a çekilmiştir. Çevredeki dağların gölgesine sığınarak, yeniden gerilla savaşlarına dönmüştür. (Türk Gerilla Tarihi)
- Dede Korkut'dan Tapduk'a, Koca Yunus'tan. Baba Tonus'a bunca yır belledim, yine de senin gibisine bir türlü ulaşamadım. (Azap Ortakları)
- İnsan insana kardeşse, kardeş kardeşi vurur mu? Vuruyor, yazık!.. (Hoca Efendi)
- “Bilgi fikri de,duyguyu da pekiştirir.Bütün inançlar için geçerli”Sana kötü geleni,başkalarına yapma”gerçeğinin özüne erişilir.” (Ulustan Devlete)
- Demek istiyorum ki, biz bilgin adayları olarak, her bilginim diyene kul köle olamayız. Eğer olursak, öğrenmenin kurallarını yok etmiş sayılırız. Her bilgiyi eleştirmek, incelemek ve doğrusunu eğrisinden ayıklamak zorunluğundayız. Bilgi, ancak bunu yapabilenin elinde bir değerdir. Ve ancak o zaman insanlığın gelişmesine yararlı olur. Yoksa donmuş bilginin, anlamsız saygının kimseye bir yararı olmaz... Ama yararsız bilgi kamuya öyle zarar verir ki, kimse açılan yarayı kapatamaz... (Azap Ortakları)
- Şimdi sardırdık kitaplara. Okudukça, yepyeni evrenlerin, evrimini anlıyor kişi. Öğrettikçe, öğrenme isteği çiçeklenip gelişiyor içinde. Görüyorsun ki, ardında bir pala, alınmış birkaç kale bırakmaktan yeğdir, bir iki okumuş bırakmak... (Azap Ortakları)
- Gönül kimi severse güzel odur, demezler mi? Derler... (İmparator)
- "Bilginin yaşı yoktur. Kim ki doğruyu bilir, hiç sakınmadan, eğri söyleyene anlatmalıdır. Ne rütbe, ne yaş bilgiyi bağlamamalı...." (Azap Ortakları)
- Hırs. İnsan ve Şeytan. Birlikte yuğrulmuş bunlar. (Acı Para)
- -Ben ne olsa köylüyüm.Kavgada salt yüreğin yetmediğini bilirim.Hem de en yakından.Babamdan...Küçük yaşta,büyük olaylar yaşamak zorunda kaldım.O yüzden, kavgaya girmeden iyice kollarım çevremi.Her zaman öyle yaptım.Ben akla inanırım kavgada.Yürek sopa yemekten öte bir şey getirmez... (Kördüğüm)
- Yaratmak önemli değil. Yaratığının güzelliğine inanmak. Bunu bir başkasına aşılamak önemli. (Acı Para)
- Demek Edirne Medresesinecek uzandı elleri ol zındıkların. Yazık...Üzüldüm Molla karındaşım. Başka anlamlar vermeye hiç gerek yok. Nereye gittimse, o Sokrates imansızının fikirleriyle savaşmayı kendime borç bildim... Her gittiğim yerde, Aristo, Demosten gibi Hristiyanlıktan bile önce, insanları kendilerinin Tanrılığına inandırmak istemiş birkaç fersudeye dayandıklarını gördüm... Anlattım onlara ki, bu bilimler, Kur'an yeryüzüne indirildikten sonra geçmiştir. Hiçbir değeri kalmamıştır... (Azap Ortakları)
- Er kısmı mali hülyaya neden düşer? Zamanı gelmiştir artık da ondan. (Acı Para)
- Bir gecenin sevincini çalmak isterlerken, tüm yaşamın mutluluğunu kaçırmak zorunda kalırlardı. (Doruktaki Öfke)
- Toprak ana tohum sancıları içindeyken ne kadar güzeldi. (Acı Para)
- Bir kez hak, bireysel güce dayandı mı, artık vuran kazanır. Ve bu durumun bulunduğu yörede, bölgede, ülkede dağ yasası egemen olur... (Türk Gerilla Tarihi)
- "Her insan zaman zaman tükenmişliğini duyar." (İmparator)
- Ben senin kadarken büyük harp yeni bittiydi. Her harpte olduğu gibi oda köyde, ne ekmeklik bir dane, ne bineklik, ne süreklik ne yemeklik hayvan bırakmıştı. Ardından İstiklal harbi geldi. Adı üstünde oda harp!. Her harp gibi kıyım ve kırım. Küpte kilerde, torbada sepette, teknede senitte kalanı da o kazıdı.. (Hoca Efendi)