İman ve Salih Amel - Abdulhamid Bilali Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İman ve Salih Amel kimin eseri? İman ve Salih Amel kitabının yazarı kimdir? İman ve Salih Amel konusu ve anafikri nedir? İman ve Salih Amel kitabı ne anlatıyor? İman ve Salih Amel kitabının yazarı Abdulhamid Bilali kimdir? İşte İman ve Salih Amel kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Abdulhamid Bilali

Yayın Evi: Buruc Yayınları

İSBN: 0174330400

Sayfa Sayısı: 203

İman ve Salih Amel Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dünyevileşmenin geçer akçe olduğu bir dönemde; müslümanların dünyayı ahiretin tarlası görerek cennete götürecek amelleri işlemeleri, küfür sistemlerini sarsabilir. İslâmî mücadelernin esasını salih iman ve salih amel teşkil eder. İnançta boşluk, amelde gevşeklik müslümanlara zarar verir. Bilali, kitabında imanın muhafazasının salih amelle ilişkisini belirtiyor. Salih amelin sonucunu da cennete götüren yegane yol olduğunu vurguluyor.

İman ve Salih Amel Alıntıları - Sözleri

  • Mesruk şöyle der: "Allah'a secde etmek dışında bu dünyada hiç bir şeyi (kaybetmekten dolayı) üzülmem."
  • İnsanın her tilavet secdesi yapışında şeytan Adem (as) İle olan kıssasında secde emrine karşı çıkışını hatırlar ve öfkelenir. Ağlayarak büyük pişmanlık duyar. Ancak bu pişmanlık, isyan etmeyi terkettirecek bir sebattan yoksundur. Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Rasulullah şöyle buyurmuştur: "İnsanoğlu secde âyeti okuyup da secde edince şeytan ağlayarak kaçar ve; vay başıma gelenler, Adem'e secde emredildi de secde etti, ona cennet verilecektir. Bana secde emredildi, bense kaçındım, bana da cehennem verilecektir, der. (Muslim,Iman,133) Kendisine insanlardan pek çoğunu aldatabilecek güçler verilen şeytan işte böyledir. Kendisi yüzünden çok kişinin cehenneme girdiği şeytanın bir müslümanın tilavet secdesi yapınca zayıfladığını, küçüldüğünü aşağılandığını ve ağladığını görürüz. O halde müslümana düşen, şeytanın öfkesini ve ağlamasını arttırmak için çokça secde etmesidir.
  • "İşte bunlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği Adem'in soyundan, Nuh ile (gemide) taşıdıklarımızın soyundan, İbrahim ve İsmail soyundan olan peygamberlerdendir. Bizim hak yola ilettiğimiz ve seçtiklerimizdendir. Onlara Rahman'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı." (Meryem,58) ... Ömer b. Hattab (ra) Meryem Sûresi'ni okudu ardından secde etti ve şöyle dedi: İşte secde... Ama nerede ağlayabilmek?"
  • Huzeyfe'nin Ölüme Seslenişi Rasulullah (sav)in sırdaşı Huzeyfe b. el-Yeman ölüm döşeğindeyken, ölümden sonrasına hazırlananın ölümü seveceği gerçeğine, şöyle temas etmiştir: "Zorla zorlayabildiğin kadar, şiddetlen şiddetlenebildiğin kadar ey ölüm! Kalbim senden başkasını sevmiyor. Hayat senden sonra rahata erecek. Ey ölüm, fakirlik ve muhtaçlığın ardından gelen bir sevgili gibisin. İçimde hiçbir pişmanlık duymuyorum. Geride bıraktıklarımı bilmiyor muyum? Allah'a şükürler olsun ki ölüm bana, fitneler zuhur etmeden geldi.” (165) Ölümü sevmesinin sebebi, ahirete yönelik salih ameller işlediğini bilmesi ve dünya lezzetlerinin tamamının ahiret lezzetlerinden birine dahi denk olmadığına inanmasıdır. Bu sebeple ölüme hitaben: "Senden sonra hayat rahata erecek" demiştir. Ölümden hoşlanmasının diğer bir sebebi de, hiç kimsenin ayağının kayıp kaymayacağından emin olmadığı fitnelerin zuhurundan önce ölmesidir.
  • Bu değer ellibin kişiyi geçmeyen bir orduyu İran ve Bizans imparatorluklarına karşı savaşa itmişti. Bu iki imparatorluk bugünkü tabirle, zamanlarının birer süper gücü durumundaydılar. Yine bu değer İslâm'ın Avrupa'ya kadar ulaşmasını sağlamıştı. Eğer iman değerinden uzaklaşmak ve dünyaya yönelmek Olmasaydı İslâm neredeyse bütün Avrupa'yı kaplayacaktı. İslâm'ın altın çağından günümüze değin tarihi süreci inceleyen bir araştırmacı bütün yenilgilerimizin en büyük sebeblerinden birinin maddi değerlere yönelmemiz olduğunu görecektir. Bu duruma Uhud ve Huneyn gazvelerini ve günümüzde yahudilerle yaptığımız savaşları delil göstermeye sanırım gerek yoktur. Iman değeri, Filistinli çocukları göğüslerini kurşunlara siper ederek ölüme koşmaya sevk etmiştir. Onlar yahudileri toplarla değil taşlarla korkutabilmektedirler. İman değeri, Afganlı mücahidlerin dünyanın en büyük ordusu olan, Rus ordusuna ağır hasarlar vermesini ve Afganistan'ın ingilizler'den sonra Ruslar'a mezar olmasını sağlamış, Rusları mücahidlerden aldığı darbeler karşısında geri çekilmeye sevk etmişti. Bu değer, alimlerimizin geçmişte azgın ve zalim sultanlar karşısında durup Allah'tan başka hiç kimseden korkmadan, bazen herkesin önünde bazen o sultanlarla başbaşa kaldıklarında onlara karşı çıkabilmelerini sağlamıştır. Bu değer İslâm'ın her nesilden davetçilerine Allah yolunda olduğu sürece kamçıları ve her türlü işkenceyi tatlı göstermiştir. Onlar çağdaş materyalizmin çocuklarının anlayamayacağı bir kararlılıkla ölüme gülümseyebilmişlerdir. İşte bütün bunlardan dolayı, davetçilerin, çağdaş toplumun bünyesindeki bu iman eksikliğine yönelmeleri, imani değerleri kaybetmesinden dolayı şahsiyetini de kaybeden bu ümmetin şeref ve önderliğine geri dönebilmesi için gayretle çalışmaları gerekmektedir.
  • Tazimle bir şeyin karşısında eğilen herkes secde etmiş olmaktadır.
  • Rasûlallah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmaktadır: Kıyamet gününde ümmetimden tanıyamayacağım hiç kimse olmayacaktır." Ona;  "Ey Allah'ın Rasulü, o kadar çok kimse arasından onları nasıl tanıyacaksın?" diye sorduklarında onlara:  "Eğer siz bir haraya girseniz ve orada kara yağız atlar ile alınları ve ayakları ak atlar görseniz bunları ayırd etmez misiniz?" diye sorar. Onlar: "Elbette ayırd edebiliriz" dediklerinde şöyle buyurmuştur. - "Benim ümmetimin de secdenin etkisi ile alınları parlak, abdestin etkisi ile ayakları aktır." (75) Hz. Muhammed (sav)'in ümmetinin secdenin etkisiyle diğer ümmetlerden ayrılabilmesi ne büyük şereftir. Yüzlerindeki karanlık, çokça ağlamaları ve bu zorlu günde fayda vermeyen pişmanlıklar dışında kendilerini diğerlerinden ayırdedecek bir özellikleri olmayan kafirler gibi, büyüklenerek alınlarını yere değdirmeyen namazsızların hüsran ve ziyanı ne büyüktür. Övünç ise, secdenin etkisiyle alınları parlayan kimselere aittir. Onlar dünyada iken başlarını Allah için eğmiş, Allah da ahiret gününde o başları bütün başlardan üstün kılmış ve onlara cennet ihsan etmiştir.
  • İman Etmenin Değeri İçinde yaşadığımız çağın başlıca eğilimi maddeciliktir. Bu akım sosyal, ekonomik ve siyasi hayatın bütün kısımlarına dağılmış, madde, herkesin ortak dili haline gelmiştir. Günlük hayatımızda oldukça önemli bir yeri olan ve dinimizden kaynaklanan imanın değeri ise üzerinde pek durulmayan bir değer haline gelmiştir. Bir zamanlar Amerika yalnızca maddi değerleri kullanma ve yasaklamalar koyma suretiyle içki tüketimini azaltmak istemiş ve bunun için milyonlarca dolar harcamış ancak başarılı olamamıştır. Daha sonra Rusya da aynı çabayı göstermiş, alkollü içkiler yerine diğer içeceklerin tüketimini yaygınlaştırmak istemiş ancak o da aynı şekilde başarılı olamamıştı. Oysa İslâm toplumuna içkiyi yasaklayan bir tek âyet inip de "Ondan kaçınınız” emri verilince Medine sokakları ve civarı yerlere dökülüp de diğer atık sularla karışan içkilerle dolmuş ve Islâm toplumunda o günden sonra içkiye dönülmemişti. İmanın değeri insanın Allah'ın kendisine emanet olarak verdiği güç ve enerjisini harekete geçiren bir etkendir. İman değeri dışında insanın gizli enerjisini ortaya çıkarıp harekete geçirebilen başka bir değer var mıdır?
  • Dünya denizine bakıp, dalgaların nasıl buluştuğunu görerek zorlu günlerin karşı koyuşuna nasıl sabredileceğini öğrenen ,sıkıntıları büyütmez . Rahatlık karşısında da sevinmez .
  • Öldükten sonra anılanlar ; yalnızca arkasından iyi iş bırakanlardır.

İman ve Salih Amel İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Mukemel bir eser huşu dan huşuya sokuyor insanı. Rabbim abdulhamid bilaliye rahmet eylesin. InşaAllah tekrar okuyacağım. Herkese tavsiye ederim kitabın içinde secdenın ne kadar önemli ve insanın derecesini ne kadar yükselttiğini göreceğiz. (ihsanullah34)

Yazar iman ve salih amel bağlantısını ilginç ve güzel örneklerle açıklamış. "Müminin secdesi en güzel amelidir. İmanının zirve göstergesidir." diyerek secdeyi anlatmış. Bununla beraber ölüm, ölümden sonraki durum, Allah'a tevekkül konularını ele almış olan yazar imanla ilgili okunması gereken eserler tavsiyesi ile kitabı noktalamış. Okunması tavsiye edilir. . (Nurten Güzel)

Kitabın Yazarı Abdulhamid Bilali Kimdir?

İlk ve orta öğreniminden sonra, 1971 yılında Endüstri Mühendisliği eğitimi gördü. İlmi araştırmalar için gittiği İngiltere'nin Burmas Üniversitesi'nde 1978 yılında Elektrik Mühendisi oldu.

Daha sonra gittiği ABD'nin Dayton Üniversitesi'nde Elektronik Mühendisliği eğitimini tamamlayarak 1990 yılında ülkesine döndü. Ülkesinde yeni yeni gelişen teknik konularda öncülük etti.

Öğrenciliğinden beri davet çalışmalarında aktif rol alan Bilali, çeşitli konferanslar verdi, hutbeler okudu, değişik gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Bir çok radyo ve televizyon programlarına katıldı, programlar düzenledi. Araştırmacı yazar olarak tanındı.

Hasan el Benna'nın açtığı yoldan yürümeye çalıştı, cemaatte aktif görevler aldı. Ülkesinde ıslahı en zor olan alanı seçti ve uyuşturucu bağımlılarını iyileştirme amacıyla "Beşairu'l Hayr" adında bir cemiyetin kuruluşunda bulundu ve aynı cemiyetin başkanı oldu, halen bu görevi yürütmektedir.

Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak rol almaktadır.

İslami mücadelede, kültür, eğitim, ahlak, davet eğitimi gibi alanlarda çokça kitaplar yazdı. Yazdığı kitaplar; Türkçe, İngilizce, Fransızca, Farsça, Urduca, Malayca dillerine tercüme edildi.

Abdulhamid Bilali Kitapları - Eserleri

  • Arınma Yolu 2
  • Şeytandan Korunmanın Yolu
  • İman ve Salih Amel
  • Arınma Yolu 1
  • Davet Ahlakı
  • Fecirle Gelen Hakikatler

  • Gerçek Hayattan Hikmetli Kıssalar
  • Örtülü Olmayan Hanımlara
  • Davetçi Eğitimi ve Ahlakı
  • Eğitici Dersler
  • Rasulullah'ın Hayatından Eğitici Dersler
  • Kötülükten Sakındırma Yolu
  • Edeb ve Sekinet

  • Resulullah'ın Hayatından Eğitici Dersler
  • Arınma Yolu

Abdulhamid Bilali Alıntıları - Sözleri

  • "Ölümün tufanı geldi, takva gemilerine bin." (Arınma Yolu 2)
  • Bismillahirrahmanirrahim Ebu Hureyre (r.a.)’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.) şöyle buyurmaktadır: “Bir kimse bir mü'minin dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da o kimsenin kıyamet gününün sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Bir kimse, darda bulunan bir kimseye kolaylık gösterirse, Allah da o kimsenin dünya ve ahiret darlıklarında kolaylık verir.” [Müslim, Zikr 38 (2699); Ebu Davud, Edeb 60 (4946)] Kaynak: Bir mü'minin dünya sıkıntısını gideren (Gerçek Hayattan Hikmetli Kıssalar)
  • İngiltere dışişleri bakanı Kurson, Türkiye Cumhuriyeti ile vuku bulanları anlatmak için İngiltere Avvam kamara’sına geldiğinde bazı İngiliz parlementerler, Kurson’a şiddetle saldırdılar ve Türkiye’nin istiklalini nasıl tanımış olabileceğini garipsediler. Çünkü Türkiye, İslam devletlerini etrafına toplayıp ikinci bir kez batıya hücuma geçebilirdi. Kurson bunlara verdiği cevapta; Türkiye bungünden sonra hiçbir şekilde İslam ittifakı kuramayacak, çünkü biz ellerindeki iki kozu aldık. Bu iki koz da İslam ve Hilafettir. (Eğitici Dersler)
  • Tabiin ulemasindan birini avamdan biri birgün onu aşağılar.Arkadaşlarindan biri adama karşılık vermek ister, âlim onu engeller ve kıbleye dönerek gözlerini semaya diker ve şöyle dua eder:"Allah'ım! Şu adamın bana musallat olmasına sebep kıldığın günahımı bağışla." (Davetçi Eğitimi ve Ahlakı)
  • "...Eğer kalpleriniz temizlenseydi, Allah azze ve celle kelamına doyamazdınız..." (Arınma Yolu 2)
  • Bütün bir ümmet haktan sapıyor. Hoş kokulu güzel çiçekleri toplamaya koşuyor fakat çiçeklerin altındaki dikenden habersiz... (Şeytandan Korunmanın Yolu)

  • "Güçlü kimse, çabuk davranan demek değildir. Asıl güçlü, ofkelendigi zaman kendine hâkim olan kimse demektir." (Davetçi Eğitimi ve Ahlakı)
  • Huzeyfe'nin Ölüme Seslenişi Rasulullah (sav)in sırdaşı Huzeyfe b. el-Yeman ölüm döşeğindeyken, ölümden sonrasına hazırlananın ölümü seveceği gerçeğine, şöyle temas etmiştir: "Zorla zorlayabildiğin kadar, şiddetlen şiddetlenebildiğin kadar ey ölüm! Kalbim senden başkasını sevmiyor. Hayat senden sonra rahata erecek. Ey ölüm, fakirlik ve muhtaçlığın ardından gelen bir sevgili gibisin. İçimde hiçbir pişmanlık duymuyorum. Geride bıraktıklarımı bilmiyor muyum? Allah'a şükürler olsun ki ölüm bana, fitneler zuhur etmeden geldi.” (165) Ölümü sevmesinin sebebi, ahirete yönelik salih ameller işlediğini bilmesi ve dünya lezzetlerinin tamamının ahiret lezzetlerinden birine dahi denk olmadığına inanmasıdır. Bu sebeple ölüme hitaben: "Senden sonra hayat rahata erecek" demiştir. Ölümden hoşlanmasının diğer bir sebebi de, hiç kimsenin ayağının kayıp kaymayacağından emin olmadığı fitnelerin zuhurundan önce ölmesidir. (İman ve Salih Amel)
  • "İşte bunlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği Adem'in soyundan, Nuh ile (gemide) taşıdıklarımızın soyundan, İbrahim ve İsmail soyundan olan peygamberlerdendir. Bizim hak yola ilettiğimiz ve seçtiklerimizdendir. Onlara Rahman'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı." (Meryem,58) ... Ömer b. Hattab (ra) Meryem Sûresi'ni okudu ardından secde etti ve şöyle dedi: İşte secde... Ama nerede ağlayabilmek?" (İman ve Salih Amel)
  • "Bizi , bir göz açıp kapama anı kadar dahi olsa nefsimizle baş başa bırakma..." (Davetçi Eğitimi ve Ahlakı)
  • Her insanın övgüyle bahse dilebilecek güzel bir yanı, iyi bir huyu vardır. Fakat içimizdeki sevgi tohumları büyümeden, bunları göremeyiz ve keşfedemeyiz. (Arınma Yolu 1)
  • “Göz kalbin elçisidir.” (Davet Ahlakı)
  • İhlâs, kişinin açık ve gizli amellerden aynı olmasıdır. Riya ise, açık amellerin gizli amellerden daha iyi olmasıdır. (Davetçi Eğitimi ve Ahlakı)

  • Bu değer ellibin kişiyi geçmeyen bir orduyu İran ve Bizans imparatorluklarına karşı savaşa itmişti. Bu iki imparatorluk bugünkü tabirle, zamanlarının birer süper gücü durumundaydılar. Yine bu değer İslâm'ın Avrupa'ya kadar ulaşmasını sağlamıştı. Eğer iman değerinden uzaklaşmak ve dünyaya yönelmek Olmasaydı İslâm neredeyse bütün Avrupa'yı kaplayacaktı. İslâm'ın altın çağından günümüze değin tarihi süreci inceleyen bir araştırmacı bütün yenilgilerimizin en büyük sebeblerinden birinin maddi değerlere yönelmemiz olduğunu görecektir. Bu duruma Uhud ve Huneyn gazvelerini ve günümüzde yahudilerle yaptığımız savaşları delil göstermeye sanırım gerek yoktur. Iman değeri, Filistinli çocukları göğüslerini kurşunlara siper ederek ölüme koşmaya sevk etmiştir. Onlar yahudileri toplarla değil taşlarla korkutabilmektedirler. İman değeri, Afganlı mücahidlerin dünyanın en büyük ordusu olan, Rus ordusuna ağır hasarlar vermesini ve Afganistan'ın ingilizler'den sonra Ruslar'a mezar olmasını sağlamış, Rusları mücahidlerden aldığı darbeler karşısında geri çekilmeye sevk etmişti. Bu değer, alimlerimizin geçmişte azgın ve zalim sultanlar karşısında durup Allah'tan başka hiç kimseden korkmadan, bazen herkesin önünde bazen o sultanlarla başbaşa kaldıklarında onlara karşı çıkabilmelerini sağlamıştır. Bu değer İslâm'ın her nesilden davetçilerine Allah yolunda olduğu sürece kamçıları ve her türlü işkenceyi tatlı göstermiştir. Onlar çağdaş materyalizmin çocuklarının anlayamayacağı bir kararlılıkla ölüme gülümseyebilmişlerdir. İşte bütün bunlardan dolayı, davetçilerin, çağdaş toplumun bünyesindeki bu iman eksikliğine yönelmeleri, imani değerleri kaybetmesinden dolayı şahsiyetini de kaybeden bu ümmetin şeref ve önderliğine geri dönebilmesi için gayretle çalışmaları gerekmektedir. (İman ve Salih Amel)
  • Denilir ki, Allah'ı anmayı unutmak ölümdür. (Şeytandan Korunmanın Yolu)
  • Halkların kendi başlarına gerçekleri anlamaya çalışması , tağutlar için tehlike arz eder ve kendilerini batılların içerisinde nasıl boğduklarını ortaya çıkarır. Çünkü tağutlar ancak halkları batılların içerisinde boğarak yaşamlarını devam ettirirler. (Arınma Yolu 1)
  • Üsâme b. Zeyd"in işitip naklettiğine göre…, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü bir adam getirilip cehenneme atılır ve bağırsakları dışarı fırlar. O kişi, eşeğin değirmen taşı ile döndüğü gibi bağırsaklarıyla birlikte dönmeye başlar. Derken etrafına cehennemlikler toplanır ve "Ey falan, ne bu hâl? Sen iyiliği emredip, kötülükten alıkoymaz mıydın?" derler. O da, "Evet, ben iyiliği emrederdim, ama onu kendim yapmazdım. Kötülükten alıkoyardım, ama onu kendim yapardım." diye karşılık verir.” (M7483 Müslim, Zühd, 51) (Arınma Yolu 1)
  • Dünya denizine bakıp, dalgaların nasıl buluştuğunu görerek zorlu günlerin karşı koyuşuna nasıl sabredileceğini öğrenen ,sıkıntıları büyütmez . Rahatlık karşısında da sevinmez . (İman ve Salih Amel)
  • Bazen fecir vaktinden biraz önce uyanırsın. Uykun kaçmış bir kere, ne yapsan kâr etmiyor. Bu saatler aslında bir müslümanın hayatında ki en değerli ve en önemli saatlerdir. Çünkü yüce Allah bu vakitler ilk semaya iner ve şöyle seslenir:" Bir şey isteyen yok mu vereyim... Tevbe eden yok mu tevbesini kabul edeyim." (Fecirle Gelen Hakikatler)
  • Şeytanın günümüz insanına telkin ettiği en büyük şer, Hakk'ın muhakemesini terkedip tağutlar önünde muhakeme olunmak; batılla hükmetmek ve beşerin vazettiği kanunlara yapışmaktır. (Şeytandan Korunmanın Yolu)