diorex
ARTUKBEY

İlkçağ Felsefe Tarihi 1 - Ahmet Arslan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İlkçağ Felsefe Tarihi 1 kimin eseri? İlkçağ Felsefe Tarihi 1 kitabının yazarı kimdir? İlkçağ Felsefe Tarihi 1 konusu ve anafikri nedir? İlkçağ Felsefe Tarihi 1 kitabı ne anlatıyor? İlkçağ Felsefe Tarihi 1 PDF indirme linki var mı? İlkçağ Felsefe Tarihi 1 kitabının yazarı Ahmet Arslan kimdir? İşte İlkçağ Felsefe Tarihi 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.12.2022 06:00
İlkçağ Felsefe Tarihi 1 - Ahmet Arslan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Arslan

Yayın Evi: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

İSBN: 9789756176603

Sayfa Sayısı: 350

İlkçağ Felsefe Tarihi 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yunan felsefesi ve buna dayanarak biçimlenen düşüncenin insanlık tarihine yaptığı en büyük katkı "zihnin keşfedilmesi"dir.

Bu "keşfin" sonucunda oluşan düşünceleri, onları temsil eden filozofları, kuramlarını ve bunların arkalarında yatan sistematik yöntemleri bilmeden ilkçağ felsefesinin doğru bir biçimde kavranamayacağı açık bir gerçektir.

İşte buradan hareketle beş ciltlik bu eserin yazarı Prof. Dr. Ahmet Arslan kitabı yazarken izlemeye çalıştığı yöntemin "filozofların kendi eserlerine, birincil kaynaklara dayanmak" olduğunu ve böylelikle okurun "filozofun metniyle doğrudan karşılaşma" imkânına sahip olacağını dile getiriyor.

Ahmet Arslan İlkçağ Felsefe Tarihi’nin Sokrates öncesi Yunan felsefesinin konu edildiği ilk cildinde,Yunan felsefesinin ortaya çıkışını, gelişimini ve Thales’ten Demokritos’a kadar belli başlı temsilcilerinin düşüncelerini ele alıyor. Yazar ikinci ciltte ise Sofistlerden başlayarak Sokrates ve Platon’u; üçüncü ciltte tek başına Aristoteles’i; dördüncü ciltte Hellenistik ve Roma Dönemi felsefesini ve beşinci ciltte ise Ortaçağ Felsefe Tarihi adı altında Ortaçağ’da biçimlenen İslâm felsefesini incelemektedir.

-THALES, ANAKSİMANDROS, ANAKSİMENES, PYTHAGORAS, KSENOPHANES, HERAKLEİTOS, PARMENİDES, ELEA’LI ZENON, EMPEDOKLES, ANAKSAGORAS, LEUKİPPOS, DEMOKRİTOS-

İlkçağ Felsefe Tarihi 1 Alıntıları - Sözleri

  • “Çok şey bilmek, aklı eğitmez; eğer eğitseydi Hesiodos, Pythagoras, Ksenophanes ve Hekaitos’u eğitirdi”
  • Daha önceki Doğa Filozofları şüphesiz hareket, oluş ve yokoluş sürecini gözlemlemekteydiler. Onların asıl amaçları da bu hareket, oluş ve yokoluş süreci içinde bulunan, onun altında yatan şeyi, yani varlığı bulmaktı. Oysa Herakleitos bunun tersine bu sürecin altında bir varlık bulunmadığını, varlığın kendisinin yalnızca oluş olduğunu veya yalnızca oluşun varolduğunu söylemek ister gibidir. Daha açık bir deyişle o, varlığı oluşa indirgemek ister gibidir.
  • Zaman, dama oynayan bir cocuktur; hükümdarlık gücü, bir çocuğun gücüdür.
  • Zaman, dama oynayan bir çocuktur; hükümdarlık gücü, bir çocu­ğun gücüdür"
  • Felsefe, kendisini akla dayanan nedenlerle, gerekçelerle meşrulaştırmaya çalışan bireysel, eleştirisel, refleksif, bütüncü ve tutarlı bir düşünme faaliyetidir
  • Dünya bir tepsi değil, genişliği yüksekliğinin üç katı olan bir silindir biçimindedir (DK. A 10; B 5) ve güneş batıda battıktan sonra bu silindirin altından dolaşarak ertesi günü tekrar doğudan doğar. Ancak bu, dünyanın bir altı veya dayandığı şey olmadığı, havada, boşlukta durduğu veya yüzdüğü görüşünü içermez mi? Anaksimandros’un hiç çekinmeden bu sonucu da kabul ettiğini görmekteyiz. Ona göre, başımızın üzerinde gördüğümüz gök kubbesinin bir benzeri dünyanın altında bulunmaktadır. Ama o zaman, dünyanın hiçbir yere dayanmaksızın, havada veya boşlukta durmasını nasıl açıklayabiliriz sorusu ortaya çıkmaktadır.
  • Tanrı için her şey adil, doğru ve iyidir. Ama insanlar bazı şeyleri kötü, bazı şeyleri iyi diye kabul ederler" (DK. B 102).
  • ⟨‹ Biz de çağımızdaki birçok felsefe tarihçisiyle birlikte ortada bir felsefe tarihi veya felsefenin tarihinden çok felsefeler tarihi, felsefi düşünceler tarihi, hatta filozoflar tarihi olduğuna inanıyoruz. ›⟩

İlkçağ Felsefe Tarihi 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ne felsefe tarihiydi ama! :)): Son zamanlarda okumalarıma felsefe ağırlıklı kitaplara yer verdiğimi ve bu minvalde bazı noktalarda bilgisiz ve anlama zorluğu yaşadığımı fark edip felsefenin ilk nerede varolduğunu, tanrıların filozofların, teogoni ve kozmogonilerini, felsefelerini, arkhesinin ne olduğunu, daha net ve anlaşılır bir tanımını öğrenmem gerektiğine karar vererek Ahmet Arslan'ın kitabına başlamayı uygun buldum. Sokrates öncesi felsefe tarihinde ve dahi Thales'ten önceki gerekçelenmelerin akıl dışı yapılması yeterli olmuyordu, Thales ile birlikte tanımlamalar akılcı bir şekle dayandırılarak çözümlenmesi felsefenin kurucu unsuru olmuş. İnsanlık tarihinde ne kadar geriye gidersek gidelim her zaman insanın kendisini çevreleyen dünya hakkında bir takım empirik, pratik bilgiler yanında bazı tasavvurlara da sahip olduğu görülmektedir. Oldukça derin anlatımların olduğu ve her detayına inilerek filozofların arkhesi, felsefe anlayışı, hayatı ve kişiliği, var ise astronomi görüşleri, ruh öğretileri ve dahi genel değerlendirmesi kapsamlı donanımlı bir şekilde ele alınmıştır. Felsefenin ilk ortaya çıkmasında iki etken var olmuş. İçsel ve dışsal olmak üzere. Yunanlıların diğer ülkelerden medeniyetlerden yararlandıkları şeyler dışsal ;siyasi, coğrafi, dini etkenler ise içsel etkenlerdendir. Yunanlılar içsel etkenlerden yola çıkarak topraklarının verimli olmamasından dolayı denizi kullanarak ticaret yapmışlardır ;bu da diğer etken olan dışsal etkinin varolmasına sebebiyet vererek sadece mal takası değil de düşünce, bilimsel buluşlar ve kültür alışverişi de yapılmıştır. Yunan politikası site devletine sahip bir anlayıştadır. Bu bağlamda fikir uyuşmazlığında ki bireyler başka siteye geçiş yapabiliyorlar. Kitapta buna dair tavsiye olarak Platon'un Devlet kitabını önermektedir. İnsanların özgürce düşünmesini sağlayan otoriter dogmatik bir din anlayışı olmadığından farklılıklar mevcut olmuştur. Varlık, evren, doğa hakkında yeni fikirlerin sonsuz öğretisi etkisini göstermiştir. Kitapta ki Thales ve sonrasındaki filozoflara değinecek olursam ; Thales 'in günümüze kadar gelen ve ilk elden çıkan bir eseri bulunmamaktadır. Buna vesile olan Aristoteles, Heredot, Diogenes' tir. Platon Thales için ;yıldızları seyrederken önünü göremeyip bir kuyuya düşecek kadar dalgın... Aristoteles ise; zeytinler üzerinden karaborsa yapan başarılı bir iş adamı olarak tanımlar. Küçük ayı takım yıldızını kullanarak gemicilerin yön bulmasına, geometri alanında ki teoremleri ve Mısır piramitlerinin boyunu ölçmek için güneş ışınlarından faydalanarak gölgesinden bulmasına kadar birçok öğretisi olmuştur. Arkhesi Su'dur. Ve "her şey tanrılarla doludur." demiştir. O'na göre dünya Su içinde yüzen bir tepsi gibidir... Anaksimandros; "Varolan şeylerin ilkesi apeirondur. Şeyler ondan meydana gelir ve yine zorunlu olarak onda ortadan kalkarlar, çünkü onlar zamanın sırasına uygun olarak birbirlerine karşı işledikleri suçun cezasını öderler." Thales'in öğrencisi olan filozofumuz tıpkı onun gibi çok yönlüdür. İlk yer ve gök haritasını yapan, Thales'in kozmoloji anlayışına daha net fikirler sunmuştur. Doğanın varlığına Anaksimandros ileri seviyede bir felsefe anlayışı öne sürmüştür. Thales'e göre dünyanın şekline Anaksimandros karşıt olarak dünyayı bir silindir olarak tasvir etmiştir. Dünyayı evrenin merkezi olarak görüyor ve her yöne eşit mesafede görüşünü ortaya atıyor. Eliptiğin eğilimini bulmuştur. Arkhesi apeirondur. (belirsiz-sınırsız ) Kargaşa ve çekişmenin insanlık tarihinde her daim ortaya çıkacağını ve bunun nasıl yani belirsiz, ne zaman yani sınırsız olduğunu kabul etmiştir. Thales'in arkhesi olan suya karşıt olarak ;su ateş üzerinde buharlaşıp yağmur olarak ateşi söndürür öğretisi zıtlar felsefesinde bir çekişmeyi ortaya atar. Sıcak soğuğu, soğuk sıcağı yok etmekteydi. Anaksimenes "Dünyayı görmek için bir kum tanesinde /ve cenneti bir yaban çiçeğinde/yakala sonsuzluğu avucunun içinde /ve bir saatin içinde, ebediyeti." Anaksimenes 'in düşüncelerini Aristoteles, Diogenes ve Laertios'tan öğreniyoruz. Astronomi dalında birçok öğretiyi öne sürmüştür. Örneğin; gezegenlerle sabit yıldızlar arasında ki ilk ayrımı yapan filozoftur. Güneş ve Ay kendi ışıklarına sahiptir. Buna istinaden kendi ışıklarını yansıtamadıklarında tutulmaların gerçekleştiğini açıklamıştır. Arkhesi havadır. Rivayete göre Anaksimenes dudaklarını büzüp avucunun içine üflediğinde soğuk, aralayıp üflediğinde sıcak hava olduğunu gözlemlemiştir. "Nasıl ki hava olan ruhumuz bizi tutmaktaysa soluk ve hava da bütün dünyayı çevrelemektedir. Pythagoras Bir filozof olmakla birlikte aynı zamanda bir cemaat lideriydi. Mısıra giderek ruh göçü öğretisini öne sürmüştür. Pisagor teoremini de ortaya atmıştır. Yunan dünyasına aritmetiği getiren ilk kişidir. Pythagoras cemaatinden fikirler kişi bazında değil ve bu nedenle ona ait ilk elden çıkmış eseri yoktur. Ruh kavramını Platon da daha kapsamlıdır. Fakat ilk olarak felsefi düzlemde pythagoras tarafından ortaya atılmıştır. Batıl bir inanç olarak et yemeleri yasaklanmıştır. Çünkü ruhların bir başka varlığa gittiklerinde o çok sevdikleri bedene ait olmasından kaynaklanıyor olmasıdır. Ksenophanes Aydınlanma zihniyetini temsil eden ilk filozoftur. Yunan kültürünü sorguladığı için eleştirilir ve o ise hiciv şeklinde karşılık verir yapılan eleştirilere. İçli, duygulu şiirlerle yergi(hiciv) şiirleri yazmıştır. Öğretisi ise din felsefesine ait görüşlerini pozitif - negatif şeklinde inceler. Negatif olarak Homeros Hesiedosçu insan biçimci çok tanrıcılık anlayışına yönelttiği eleştirileri ve bu eleştirdiği tanrı anlayışı yerine geçirmek istediği kendi öğretisi Tanrı'nın varlığını ve teolojik düşüncelerini içeren kendi pozitif nitelendirmesidir. Herakleitos "Aynı nehirlere iki defa inemezsin"... "Çünkü aynı nehirlere inenlerin üzerine her zaman yeni sular gelir." Yunan felsefe dünyasında çok ayrı bir yere sahiptir. Nietzsche, Hegel gibi birçok düşünürde onun hem düşünce hem de üslubundan etkilenmiştir. Belirli bir kesime değil herkese ve hayata dair düşünceleri vardır.Nietzsche' nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabındaki poetik düz yazı ve üslubu onun Herakleitos'tan etkilendiğinin bir ispatı gibidir. "Altın arayanlar toprağı çokca kazarlar, fakat çok az miktarda altın bulurlar." Bu düşüncesinden yola çıkarak felsefede belirli uğraşlar sonunda kendini azar azar sunduğu çıkarımını elde ederiz. Arkhesi ise ateştir. Öncelikle ateşe baktığımız zaman ateşin içindeki canlılığı ve hareketliliği çok basit bir şekilde görebilir. Ateşe düşen yine ateş olurdu, o değişir ama ateş "ateş" olarak kalırdı. Parmenides Onu anlamak oldukça zordur. Varlığın olmadığı oluşun varolduğu ve her şeyin oluş içinde bulunduğu görüşüne karşı çıkarak, varlığın varolduğu buna karşılık oluşun olmadığı çünkü mümkün olmadığı görüşünü kesin ve bilinçli bir biçimde ortaya atan ilk filozoftur. (sf. 237) Salt bir akıl ile mantıksal akıl yürütme yaparak açıklama vermiştir. Varlık ve oluş önemlidir. O varlığı kabul ederken oluşu inkar etmektedir. Gerçeklik, yani varlık mutlak anlamda birdir. Kalıcıdır yok edilemez, o ezeli ve ebedidir, onda hareket ve değişme yoktur. Felsefesini yer altı dünyasının Tanrıçası Tartaros 'dan aldığı söylenmiştir. Tanrıça Parmenides için şu sözleri kullanmıştır. "Hoşgeldin ölümsüz sürücülerin kendisiyle ilgililendiği ve yolculuğunda seni bulunduğumuz yere kısrakların taşıdığı genç adam, bu yolda seni bekleyen kötü kader yok ve bu yol insanların genelinin hak ve adalet dışında çıktığı bir yol da değil. Burada her şeyi içinde, hiçbir doğru inancın olmadığı ölümlülerin hakikat ve görüşlerinin etrafında dolaştığı sarsılmaz kalbi bulacaksın." Elea'lı Zenon " Eğer çok iseler a) ne kadar iseler ondan daha çok veya daha az olmamaları, oldukları kadar çok olmaları gerekir. Eğer çok iseler b) onlar sayı bakımından sonduzdurlar. Çünkü varolan şeyler arasında her zaman başka şeyler ve bu şeyler arasında da daha başka şeyler vardır. Empedokles "Ölümlü OLAN hiçbir şeyin ne varlığa gelmesi, ne de her şeyi alıp götüren ölümle son bulması vardır." Anaksagoras "Küçük olan şeyler içinde bir en son küçüklük derecesi yoktur. Tersine daima bir daha küçük vardır. Çünkü varolanın bölme yoluyla varlıktan kesilmesi mümkün değildir." Leukippos ve Demokritos "Hiçbir şey rastlantıyla meydana gelmez." "Talih cömert, fakat dönektir." İncelememin sonlarına doğru birkaç filozofun sadece sözlerini paylaşmak istedim, lakin benim için yorucu bir inceleme oldu :)) sonuna kadar okumuş olan arkadaşlarıma teşekkür ederim. Benim için zor ve eğlenceli bir kitaptı. Çok kez başa dönüp okudum, paragrafı çok kez baştan aldım ve dahi tekrar tekrar okunulası farklı notların alınası bir kitap oldu benim için. Uzun inceleme ama bir o kadar da uzun olabilecek bir kitaptır kendileri. Yıllarca felsefe okuyanlara fazlaca hak verdim ve gıpta ettim doğrusu. Felsefe öğrenmek isteyen her öğretide yeni bir şey öğrenmek istiyor, anlam veremeyince kafayı yiyor. Anladığı takdirde de tadından yenmeyen bir haz veriyor biz okurlara. Okur kalın Felsefe ile kalın Okuyun okutun, tavsiye edilecek bir yapıt... (Ayfer)

Ahmet Arslan Ilkçağ Felsefe Tarihi: Arkadaşlar temel felsefeye giriş bakımından Nigel warburton'dan sonra okuduğum en iyi öğreti serisi olarak Ahmet Arslan hocanın İlkçağ Felsefe Tarihi seridir. Üniversitelerdeki ağır felsefe öğretisi ve bu serinin üniversitelerde kullanılıyor olması gözünüzü korkutmasın. Sistematik bir okuma ve çalışma nihayetinde bol bol meyvelerini yiyebileceğiniz bir seridir. Nigel Warburton'un bütün kitaplarından sonra, konuya tam anlamıyla asılmak için tavsiyedir. (MrSpinoza)

İlkçağ Felsefe Tarihi 1 PDF indirme linki var mı?

Ahmet Arslan - İlkçağ Felsefe Tarihi 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İlkçağ Felsefe Tarihi 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Arslan Kimdir?

Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü (1966) mezunu. Aynı bölümde doktora (1973) ve doçentlik (1978) çalışmalarını tamamladı. 1978’de Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünde doçent, 1987’de profesör oldu. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü kurarak (o zamanki adı Sosyal Bilimler Fakültesi) 1998 yılına kadar bu bölümün başkanlığını üstlendi. Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürü olarak görev yaptı. 2011 yılında emekliye ayrılmıştır. İngilizce, Fransızca, Almanca ve Arapça bilmektedir. Osmanlı Kelam düşüncesi, Ortaçağ İslam Felsefesi ve İlkçağ Yunan felsefesi alanlarında kitap ve makaleleri bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli Batı dilleri ve Arapça'dan yaptığı çok sayıda çevirisi vardır.

Tanıl Bora, Ahmet Arslan'ın "bütün dinsel düşünüş tarihiyle ilgili muazzam bir külliyat" ürettiğini belirtmiş, Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünün de Arslan'ın düşünce dünyası doğrultusunda, "felsefeden İslam'a bakma" ilgisine sahip olduğunu ifade etmiş ve bunu Ankara İlahiyat Fakültesinin yaklaşımının tersi olarak nitelemiştir. Arslan'dan etkilenenler arasında öğrencisi Zerrin Kurtoğlu ve onun İslam Düşüncesinin Siyasal Ufku kitabı bulunmaktadır. Arslan, felsefi denemelerinde İslam'ın temel hak ve özgürlüklerle uyumlu bir okumasını yaparak hoşgörü konusunu işlemiş; dinî hukukun bile "insan elinden çıkma", "akılsal" olduğunu ifade edip din yorumunda çağdaşlaşma olanağı bulunduğunu savunmuştur.

İslam felsefesine ilişkin İslamî filozofların asıl işlevinin antik düşünceyi Batı'ya tekrar ulaştırmak olduğu ve İslam felsefesinin "evrensel felsefenin gelişmesinde önemli bir anı temsil etmediği", özgün görüşleri bulunmadığı yönündeki görüşü reddeder. Bu bağlamda T. J. de Boer gibi oryantalistlerin görüşüne katılmaz.

Eserleri

-Kemalpaşazade’nin Tehafüt Haşiyesi, 1987

-Haşiye Ala Tehafüt Tahlili, 1987

-İbn Haldun, 2002

-Felsefeye Giriş, 2005

-İslam Felsefesi Üzerine, 1999

-İslam, Demokrasi ve Türkiye, 1999

-İlkçağ Felsefe Tarihi, 1995

-Metafizik (Aristoteles’den çev.), 1996

-Erken İslam’da Mizah (Rosenthal’den çev.), 1997

-F.A.Lange, Materyalizmin Tarihi ve Günümüzdeki Anlamının Eleştirisi, İstanbul 1998

-İdeal Devlet (Farabi’den çev.), 1997

-İlimlerin Sayımı, 1999

-Mutluluğun Kazanılması (Tahsilus-Seda), 1999

-Felsefe Ders Kitabı, 2004

-İslam Hümanizmi (Goodman’dan çev.), 2006.

-İlkçağ Felsefe Tarihi 2, 2006

-İlkçağ Felsefe Tarihi 3,Aristoteles, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2007

-İlkçağ Felsefe Tarihi 4, Hellenistik Dönem Felsefesi, Epikurosçular, Stoacılar, Septikler, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2008

-İlkçağ Felsefe Tarihi 5, Plotinos, Yeni Platoncular ve Erken Dönem Hristiyan Felsefesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2010

Ahmet Arslan Kitapları - Eserleri

  • Felsefeye Giriş
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 1
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 2
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 3
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 4
  • Bir Ömür Düşünmek
  • İlkçağ Felsefe Tarihi 5
  • İslam Felsefesi Üzerine
  • İbni Haldun
  • İslam, Demokrasi ve Türkiye
  • Ayakları Havada Yürümek
  • İslam Felsefesi Üzerine

Ahmet Arslan Alıntıları - Sözleri

  • Siyaset artık yalnızca siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. (Felsefeye Giriş)
  • Algı, algılayan kişinin zatının dışında bulunan şeylere dair kendi zatında mevcut olan bilinçtir. (İslam Felsefesi Üzerine)
  • Bir varlığın bir duvar üzerine dü­şen gölgesi bu varlığa ne kadar benzerse duyusal dünyadaki şeyler de İdealarına o kadar benzerdirler. (İlkçağ Felsefe Tarihi 2)
  • Beden ruh için bir zindandır. O kabuğuna yapışmış bir istiridye gibi ruhun içine hapsolduğu bir hapishanedir (İlkçağ Felsefe Tarihi 2)
  • KÖTÜLÜK YAPMAKTANSA KÖTÜLÜGE UĞRAMAYI TERCiH EDERiM." (İlkçağ Felsefe Tarihi 2)
  • İsa'yı 'Tanrı'nın ağzı' olarak tanımlayacaktır (İlkçağ Felsefe Tarihi 5)
  • Gerçekten İslam dünyası laik devleti kadın erkek eşitliğini insan haklarını demokrasiyi kabul edemez bir tarihsellik ve kültürel yerellik özelliğine mi sahiptir? (İslam, Demokrasi ve Türkiye)
  • Gazali ve İbn Rüşt bizce İslam'da felsefenin kötürümleşmesi olayının devamını önleyebilecek iki büyük düşünür idiler ; fakat onlar istisnadırlar ve verdikleri örnek anlaşılmamıştır. Belki onların kendileri de getirdikleri şeyin öneminin tam olarak farkında olmamışlardır (İslam Felsefesi Üzerine)
  • Tek bir şey biliyorsam, o da hiçbir şey bilmediğimdir. (Felsefeye Giriş)
  • Zaman, dama oynayan bir çocuktur; hükümdarlık gücü, bir çocu­ğun gücüdür" (İlkçağ Felsefe Tarihi 1)
  • Anlayabileceğine inan, anlamak için inan. İnan ve anlamayı ümit et. (İlkçağ Felsefe Tarihi 5)
  • Tanrı olmasaydı, onu yaratmak gerekirdi (İlkçağ Felsefe Tarihi 2)
  • İslam çağdaşlığa aykırıdır. (İslam, Demokrasi ve Türkiye)
  • Muhammed’in tarihin görmüş olduğu en büyük siyasi dehalardan biri olduğuna şüphe yoktur. (İslam, Demokrasi ve Türkiye)
  • şerh, çok canlı bir düşüncenin kaynağı olabilir (İslam Felsefesi Üzerine)
  • ⟨‹ Biz de çağımızdaki birçok felsefe tarihçisiyle birlikte ortada bir felsefe tarihi veya felsefenin tarihinden çok felsefeler tarihi, felsefi düşünceler tarihi, hatta filozoflar tarihi olduğuna inanıyoruz. ›⟩ (İlkçağ Felsefe Tarihi 1)
  • "Benim bir okul arkadaşım, Ahmet Arslan var İzmir'de, onu tanır mısın?" Mehmet, "Ben Ahmet Bey'in asistanıyım," deyince adam seviniyor ama sonra içini çekiyor: "Yazık oldu ona; akıllı bir çocuktu," diyor. ...Mehmet'e bana niçin yazık olduğunu açıklamak ihtiyacını duyuyor ve şunları söylüyor: "Ünlü bir doktor veya avukat olabilecekken gidip bir felsefeci oldu." (Bir Ömür Düşünmek)
  • Zaman, dama oynayan bir cocuktur; hükümdarlık gücü, bir çocuğun gücüdür. (İlkçağ Felsefe Tarihi 1)
  • "Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zira zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin yeter." (İbni Haldun)
  • Dünya bir tepsi değil, genişliği yüksekliğinin üç katı olan bir silindir biçimindedir (DK. A 10; B 5) ve güneş batıda battıktan sonra bu silindirin altından dolaşarak ertesi günü tekrar doğudan doğar. Ancak bu, dünyanın bir altı veya dayandığı şey olmadığı, havada, boşlukta durduğu veya yüzdüğü görüşünü içermez mi? Anaksimandros’un hiç çekinmeden bu sonucu da kabul ettiğini görmekteyiz. Ona göre, başımızın üzerinde gördüğümüz gök kubbesinin bir benzeri dünyanın altında bulunmaktadır. Ama o zaman, dünyanın hiçbir yere dayanmaksızın, havada veya boşlukta durmasını nasıl açıklayabiliriz sorusu ortaya çıkmaktadır. (İlkçağ Felsefe Tarihi 1)

Yorum Yaz