diorex
sampiyon

İçimizdeki Çocuk - Doğan Cüceloğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İçimizdeki Çocuk kimin eseri? İçimizdeki Çocuk kitabının yazarı kimdir? İçimizdeki Çocuk konusu ve anafikri nedir? İçimizdeki Çocuk kitabı ne anlatıyor? İçimizdeki Çocuk kitabının yazarı Doğan Cüceloğlu kimdir? İşte İçimizdeki Çocuk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.02.2022 14:00
İçimizdeki Çocuk - Doğan Cüceloğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Doğan Cüceloğlu

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751403643

Sayfa Sayısı: 254

İçimizdeki Çocuk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

... "İçimizdeki Çocuk", yaşamımıza yön veren güçlü bir varlıktır. İçimizdeki Çocuk ve İçimizdeki Ana-Baba, duygu, düşünüş ve davranışlarımızı sürekli yönlendirdiği halde, çoğu kez onların varlığından bile haberdar olmayız.

Bu kitap, içinde yetiştiğiniz ailenin ve yakın çevrenin sizin iç dünyanızı ve şimdiki duygu, düşünüş ve davranışınızı nasıl etkilediğini incelemektedir.

(Arka Kapak)

İçimizdeki Çocuk Alıntıları - Sözleri

  • Esasında kimseye kızmaya hakkım yok; bütün öfkem kendime..
  • Okumuş yobaz, belirli bir düşünüş biçimini ideolojiyi eleştirisiz kabul eder ve onun ötesinde hiçbir düşünceyle ilgilenmez. Bunlar “tek yol” culardır.
  • Olgun insan kendini değerli bulur, kendine saygısı vardır ve kendini olduğu gibi kabul eder.
  • Olgun insan şu özelliklere sahiptir: (1) iyi belirlenmiş benlik sınırları vardır; (2) kendini değerli bulur; (3) yaşamın değişik yönleri arasında denge kurar; (4) duygularını tanır ve ifade eder.
  • Herkesi memnun etmenin oldukça ağır bir bedeli vardır. Herkesi memnun etmeye yönelen bir kişinin kendine özgü bir düşünce ve görüşü yoktur.
  • Çocuğa olan sevginin ve değerin açık seçik ifadelerinden biri de, onu dikkatle ve ilgiyle dinleyebilmektir.
  • Okumuş yobaz, belirli bir düşünüş biçimini ideolojiyi eleştirisiz kabul eder ve onun ötesinde hiçbir düşünceyle ilgilenmez. Bunlar “tek yol” culardır.
  • Kendimizi doğal olarak kabul edebilmek için kendimizle sağlıklı bir ilişki içinde olmamız gerekir. ♡
  • Kötü alışkanlıkları, korkuları, bağlantıları bırakıp daha özgür, daha bilinçli ve daha gerçekçi olma yoluna girdiğimiz zaman yaşamımızın olumsuz yönlerini olumluya dönüştürmeye başlarız. ♡☆♡
  • Başkalarından saklanmak için kullanılan maskeler , bir süre sonra kişiyi kendi gözünden de saklar.
  • Eksik kimseler, kendileri gibi diğer eksik kimselerle evlenirler.
  • Kötü alışkanlıkları, korkuları, bağlantıları bırakıp daha özgür, daha bilinçli ve daha gerçekçi olma yoluna girdiğimiz zaman yaşamımızın olumsuz yönlerini olumluya dönüştürmeye başlarız.
  • Ahlâk konusunda sık sık yargılama yapanların, yani ahlakçıların, kişilik yapılarında mutlaka büyük bir aksama vardır.
  • Uyanış, olduğu gibi kabul ettiğimiz dünyanın, düşündüğümüzden farklı olabileceğini anlamakla başlar.
  • "Esasında kimseye kızmaya hakkım yok; bütün öfkem kendime."

İçimizdeki Çocuk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Xwedî zarok bûn ne zehmetê lê zaroka xwedî derketin pirr bi zehmet e. Şaşîtîyên civatê ên di cîh de rûnîştî hene, em gelek caran van şaşîtîya dibînin jî wê hêzê di xwe de nabînim ku van şaşîtîyan biguherînin. Civat bi van şaşîtîyên xwe bandorê li ser malbata dike, malbat bi çavên kor bê xwe rexne kirin heman bandorê li ser zarokên xwe dikin, bipirranî dibêjin; me jî ji malbatên xwe wisa dît an jî me nedît bila zarokên me bibînin (bo nimûne; bav dibêje min 10 salê xwe de destbi xebatê kir bila kurê min jî zû bikeve jiyana xebatê an jî em nebûn bijîşk,endezyar bila zarokên me bibin...) her du nêrîn jî çewt in. Bingeha pirsgirêkên me bi pirranî ji zaroktîyê tê, kesên psîkopat,diz,kujer... hertim pirsgrêk ewqas ne ber çav in lê xwebawer nekirin, pixût bûn, zêde şermok bûyîn, bo her tiştî xwe suçdar kirin... Hemî ji malbatên bê tendurist tên. Dema bingeha van pirsgrêka dinêrin xuya dike ku di malbatên xwe de şideta fîzîkî an jî a psîkolojîk dîtine. Doğan Cüceloğlu dibêje ku; di hundirê me de du deng hene, dengê zaroktîya me û dengê dê û bavên me. Ku dê û bav di zaroktiyê de çiqas bandor ji zarokên xwe kiribin ev herdu deng ewqas dûrê hev dikevin. Lewma dema em li ser yek mijarî biryar didin, yekê zêdetir fikir ji me re bimantiq tên. Dengê dê û bavê resen difikire, ji bo pêşeroja difikire; dengê zaroktîya me xiyalperest e, afirîner e. Divê dengê van herduyan wekhev bin, yek li ser a din bikeve pirsgrêk derdikevin holê. Her ku mirov mezin dibin dengê zaroktîya wê/î kêm dibe kêm dibe û winda dibe. Divê em dengê zaroktîya xwe winda nekin,hay ji wê hebin ku bikarin pirsgirêkên xwe çareser bikin. Ku mirov sedema pirsgirêkên xwe peyda bike dikare hêsantir çareser jî bike. Pirtûk qala mijarê biçûk dike, ewqas biçûk in ku mirov gelek caran pişt guh dike lê herwiha ev pirtûka nîşa dide ku xirabîyên biçûk û bê qîmet dibin sedema pirsgirêkên çiqas mezin. Xebateke bi qimet e ev pirtûka, li gorî min divê herkes xebatên wiha bixwîne ku xwe nas bike,civatê nas bike û jiyana xwe bi xwe bi aqilê xwe biafirîne. Dengê zaroka di hundirê xwe de guhdarî bikin.. (hevrîn)

Doğan Cüceloğlu’nun bir çok kitabını okudum. Bir platformda “çocuk kalan ebeveynler” sözünü duyunca bu kitabı okumaya karar verdim, dün bitirdim. Bu arada çok beğendim. Yazarın dili son derece yalın ve akıcı. Kitap insan manzaralarıyla başlıyor. Sonra soru ve cevaplarla içinizdeki çocukla tanışıyorsunuz. Kuşkusuz kişiliğimizin oluşmasında aile çok önemlidir. Bu kurum sayesinde güven ve dayanışmayı öğrenir, değerli olduğumuzu hissederiz. Peki, sağlıksız bir ailede büyürsek ne olur? Cüceloğlu bu davranış biçimleri ve kişilik tiplerini teker teker sıralıyor. Bunlar, sürekli olarak çevrelerindeki insanları ve yaşamı denetlerler. Son derece mükemmelliyetçi kişilerdir. Denetlemeden yapılan her davranışı eleştirirler. Mükemmel değilseniz sizi suçlarlar. Çabuk kırılır, öfkelenirler, sonra da bunu sürdürürler. Kimseye güvenmezler, yeri geldiğinde başkalarının isteklerine göre hareket ederler. Bunun yanı sıra, yaşamda iletişimi sağlıksız yapan davranış biçimleri vardır. Bunlardan biri genellemedir. İkincisi neden sonuç arasındaki bozukluk, üçüncüsü ise aklından geçenleri okumadır. Yazar, ilerleyen bölümde utanç ve mahcubiyet duygusunu ele alıyor. Sağlıklı utançtan, zehirli bir duygu olan utanç duygusuna geçiyor. İnsanın kendini değersiz görmesinin temelinde ne vardır? Yazara göre, model alınan kişiler, terk edilme, belleğe kaydedilen anılar sağlıksız utanç duygusunun gelişmesine neden olur. Bu arada utanç ve suçluluk duygusu arasındaki farklara değiniyor. Utanç duygusunun altında kişinin özbenliğiyle ilgili yetersizlik olduğu halde suçluluk duygusunda kişi kendi davranışlarına odaklanır. Narsist ve paranoid kişilik bozukluklukları kişideki değersizlik duygusundan dolayı oluşur. Bir ailede kişi bedenen ve duygusal olarak terk edilirse o çocukta güven ve değerli olma duygusu gelişmez. Cüceloğlu’na göre, en büyük gereksinmelerimiz kendini değerli görme, kucaklanma , sevilme, övülme, yüreklendirme, zor bir zamanımızda çevremizdekilerin yardıma koşması, kendini rahatça ifade etme, ailede özdeşim kurabileceğimiz ve model alabileceğimizin kişilerin olmasıdır. Bunlardan bazıları eksikse tamamlanmamış olursunuz. Yetişkin çocuk kavramına yazar burada değiniyor. Beden büyür ama psikolojik olarak çocuk kalırsınız. İçinizde bir boşluk vardır. Hep dışınızdaki kişi ve nesnelere bağlanırsınız. Mutluluğu onlarda bulmaya çalışırsınız. Doğduğunuz kültür içinde sizlere verilen rolleri bilinçsizce oynarsınız. Kendini değersiz gören ve bilinci körelen kişi, bu aşamadan sonra kimi savunma mekanizmaları geliştirir. Yadsıma, bastırma, çözülme, yön değiştirme, dönüşme, yansıtma, ket vurma, karşıt tepki oluşturma, duygusal yalıtım, kendine zarar verme; utanca boğulan kişilerin başvurdukları yöntemlerdir. Bu tür insanların özellikleri nedir peki? Böyle kişiler, çevresindekilerin tüm davranışlarını kontrol etmek isterler. Böylece kendilerini güvende hissederler. Aynı zamanda iyi konum elde ederler. Böylece kudret sahibi olurlar. Mükemmelliyetçidirler, kendilerine ve başkalarına hata hakkı tanımazlar. Öfkeli ve alaycıdırlar, kendi değersizliklerini kibir ve gurur maskesiyle kapatmaya çalışırlar, kendilerinde olan utanç duygusunu eleştirme ve suçlamayla çocuklarına aktarırlar, ahlaklaştırma yoluyla kendilerini sürekli üste koyar, başkalarını aşağı görür, bir diğerini onun izni olmadan koruma altına alır, namına kararlar alır, böylece kendilerini güçlü hissederler, sürekli diğerlerine yardım ederek değer kazanmaya çaba harcar, çevresindeki insanlara hoş görünmeye çalışır, sahte bir dostluk havası yaratırlar, başkalarının başarılarını kıskanır ve haset duyarlar. Bu kişiler, kimi kez hüzne/dine kimi kez sigaraya ya da alkole kimi kez ise öfke ve korkuya sığınır. Bundan sonra yazar sizi özbenliğinizle konuşmaya davet ediyor. Çeşitli sorular soruyor. İçinizde kaç ses var? Ana baba yanınız mı yoksa çocuk yanınız mı ağır basıyor? İkisi arasında bir çatışmayı nasıl çözümleriz gibi bir çok konuyu masaya yatırıyor. Daha fazla bilgi vermeyeyim. Bu soru ve cevaplarla kendinizle yüzleşiyorsunuz. Gerçekten de çocuk yetiştirmek bir sanat. Bence bu kitabı tüm ebeveyn ve öğretmenlerin okuması gerek. Kendi kendini tanımak isteyen tüm kişilere de öneriyorum. (Satı İlen)

Kitap bana fazla ütopik geldi. BelkiTürkiye şartlarında kadın olduğum için böyle düşünüyorum. Ne katarsam hayatıma fayda diyerek okudum. Hayatın siyah ve beyazda oluşmadığını grilerinde olduğunu söyleyen Doğan Cüceloğlu kitabında çok net cevaplar vermemizi istemiş. Kendiyle çelişmiş gibi hissettim. Okurken annemi babamı kendimi çokça sorguladım. Bazı acı gerçekleri kabullenmek düşünmek gerekli. (Pirus)

Kitabın Yazarı Doğan Cüceloğlu Kimdir?

Cüceloğlu'nun dilinden...

On bir çocuklu bir ailenin on birinci çocuğu olarak Mersin'in Silifke kasabasında doğmuşum. On yaşındayken annemi kaybettim ve ölümün ne demek olduğunu anladım: artık onu bir daha hiç göremeyecek, dokunamayacak, naz edemeyecektim.

Silifke'de en yüksek dereceli okul olan ortaokulu bitirdikten sonra subay olan ağabeylerimin yanında Ankara ve Kırklareli'nde okudum ve Kırklareli Lisesi'nden mezun oldum. Kırklareli Lisesi'nde ilk aşk şiirimi yazdım.

Ankara Atatürk Lisesi'nde edebiyat ve kompozisyon öğretmenim olan Cahit Okurer bir gün ne olmak istediğim sordu; mühendis olmak istediğimi söyledim. Bilim adamı olmak istemez misin, dedi. Onun etkisi altında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne yazıldım ve oradan mezun olduktan sonra ABD'de Illinois Üniversitesi'nde doktoramı yaptım. Uzmanlık alanım iletişim psikolojisidir.

Amerika'da doktora öğrencisiyken, benim gibi doktora öğrencisi olan Kaliforniya'da doğmuş büyümüş Emily ile tanıştım ve evlendim. On bir yıl süren evliliğimizde üç çocuğumuz oldu: Ayşen, Elif ve Timur.

Evlendiğimde ne kendimi tanıyormuşum, ne de evliliğin ne olduğunu. Silifke'de büyürken çevremde gördüğüm evlilik, koca, baba modelleriyle Kaliforniya'da büyümüş feminist bir Amerikalı kıza kocalık yapmaya çalıştım. Sonuç: hem ben çok ıstırap çektim hem de Emily'ye acı çektirdim. Benim şimdi yüreğimi en çok yakan çocuklarıma verdiğim acılar. Onlardan dört yıl ayrı yaşadım.

Yaşadığım acılar her şeyi bilmediğimi, öğrenmem gereken çok şey olduğunu gösterdi ve yalnız bilgi yönünden değil, insan olarak gelişmem gerektiğine ikna oldum.

Kendimi geliştirme süreci içinde kitap yazmaya başladım; ilk kitabım İnsan İnsana bu sürecin ilk ürünüdür. Gelişim süreci içinde kazandıklarımı kitaplar yoluyla paylaşmaya devam ediyorum.

Amerika'daki görevimden emekli olup ayrıldıktan sonra Türkiye'de kitap yazmayı sürdürdüm. Kitap yazmanın yanı sıra konferanslar ve seminerler verdim, televizyon programlarına başladım.

Şu devrede önceliğim kitap yazmak.

Ünlü psikolog 16 Şubat 2021 tarihinde İstanbul Beşiktaş 'taki evinde hayatını kaybetmiştir.

Doğan Cüceloğlu Kitapları - Eserleri

  • İletişim Donanımları
  • Mış Gibi Yaşamlar
  • Bir Kadın Bir Ses
  • İçimizdeki Çocuk
  • İnsan İnsana
  • Savaşçı

  • Öğretmen Olmak
  • Onlar Benim Kahramanım
  • İçimizdeki Biz
  • Başarıya Götüren Aile
  • Damdan Düşen Psikolog
  • Korku Kültürü
  • Mış Gibi Yetişkinler

  • Gerçek Özgürlük
  • İnsan İnsana Sohbetler 1
  • Derviş'in Aklı
  • Geliştiren Anne-Baba
  • Evlenmeden Önce
  • Öğretmenim Bir Bakar mısın?
  • İletişim ve Etkili Yaşam Semineri

  • İnsan ve Davranışı
  • Var mısın?

Doğan Cüceloğlu Alıntıları - Sözleri

  • Olgun insan şu özelliklere sahiptir: (1) iyi belirlenmiş benlik sınırları vardır; (2) kendini değerli bulur; (3) yaşamın değişik yönleri arasında denge kurar; (4) duygularını tanır ve ifade eder. (İçimizdeki Çocuk)
  • Yarın dağların yerini değiştireceğini hayal ediyorsan, bugünden küçük taşları kaldırmaya başlamalısın. (Onlar Benim Kahramanım)
  • "Ama ben hiç akıllanmadım... Yok sayılmışlığın farkında bir deliyim hâlâ..." (Bir Kadın Bir Ses)
  • Kitabın ilk hâlini değerlendirmesini istediğim Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürüten değerli bir eğitimci dostum bana şöyle yazmış: "Öğretmen, aslında her biri saklı, potansiyel bir rezerv olan öğrencilerini açığa çıkaran bir maden mühendisi olmalı. Sınıfın en akıllı ve en yaramaz çocukları bilinir, diğer rezervler hep saklı kalır. İşte öğretmen asıl bu öğrencileri ortaya çıkaran olmalıdır!" Çok güzel bir benzetme : Toprağın altında gömülü, saklı maden rezervini ortaya çıkaran bir mühendis olmak! (Öğretmenim Bir Bakar mısın?)
  • “Kim olduğun o kadar bağırıyor ki ne dediğini duyamıyorum.” (Var mısın?)
  • "Özgürlüğünün sorumluluğunu alan ve bu sorumluluğun gereğini yapan insan benim gözümde bir kahramandır." (Onlar Benim Kahramanım)

  • Hüznünüzü kaybetmeyin. Acınızı ucuza satmayın. (Gerçek Özgürlük)
  • Hayallerimiz kendimiz için beslediğimiz umutlardır; hayaller kaybolduğunda umutlar kaybolur. (Geliştiren Anne-Baba)
  • Öyle yorgunum ki.. . . (Bir Kadın Bir Ses)
  • İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın çok yaklaşma yanarsın SADİ ŞİRAZİ (İletişim Donanımları)
  • Genetik yapının çalışma şekli evrenseldir. (İnsan ve Davranışı)
  • Bir nazlı kuşa benzer Çocuk dediğin. Ev ister, ekmek ister Öpülmek okşanmak ister. Cahit Külebi (Başarıya Götüren Aile)
  • Bence bir ülkenin bir numaralı sorunu , her öğrencinin yetenekleri doğrultusunda tırmanabileceği yere kadar tırmanmasına imkan sağlamaktır. (Derviş'in Aklı)

  • "Bence dünyada öğretmenlik gibi hiçbir meslek yok ki sadece bir saatlik bir dersle bile bir insanın kaderini etkileyebirsin". (Öğretmen Olmak)
  • “Sevgi ve anlayışla hareket eden hiç kimse kaybetmez; veren de kazanır, alan da!” (Öğretmenim Bir Bakar mısın?)
  • Korku ortamına alışmış bu insanlar, korku ortadan kalkınca, iyi muamele eden kişiyi zayıf olarak görürler. (İletişim Donanımları)
  • "Ruhen çöken insanın şevki kaybolur. Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük budur." (İçimizdeki Biz)
  • Hepimizin içinde güzel söz ve gülümseme bekleyen bir çocuk var... (Geliştiren Anne-Baba)
  • Kendini bil ve çıkabildiğin yere kadar çık. (Derviş'in Aklı)
  • Her din, kendi tarihi içinde belirli devrelerde yozlaştırılmış ve yobazların hakimiyeti altında kalmıştır. (İnsan İnsana)

Yorum Yaz