dedas
Turkcella

Hippolütos - Euripides Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hippolütos kimin eseri? Hippolütos kitabının yazarı kimdir? Hippolütos konusu ve anafikri nedir? Hippolütos kitabı ne anlatıyor? Hippolütos PDF indirme linki var mı? Hippolütos kitabının yazarı Euripides kimdir? İşte Hippolütos kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 26.07.2022 04:00
Hippolütos - Euripides Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Euripides

Çevirmen: Yılmaz Onay

Yayın Evi: Mitos Boyut Yayınları

İSBN: 9786055127688

Sayfa Sayısı: 80

Hippolütos Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Euripides, oyunlarıyla yaşadığı dönemin sorunlarını ve insan ilişkilerini en gerçekçi biçimde yorumladığından,üç ünlü antik Yunan tragedya yazarı arasında,"insanı olduğu gibi" anlatan biri olarak kabul edilen bir tragedya yazarıdır.

IÖ 428 yılındaki Tragedya Yarışmasında Birincilik kazanmış Hippolütos adlı oyunu,Kraliçe Faedra'nın üvey oğluna olan karşılıksız tutkulu aşkının tragedyasıdır.

İnsani bir aşk, antik tragedyalar içinde ilk kez bu eserde bütün öteki duyguların önüne geçerek öykünün ana temasını oluşturmuştur.

Hippolütos Alıntıları - Sözleri

  • Bak sevgili kızım, bu kibirden vazgeç. Kibir, Tanrılardan da daha üstte olmayı istemektir.
  • İnsan olmak düpedüz işkencedir, Ve sıkıntıdan kurtulmak yoktur hiçbir yerde.
  • HİPPOLÜTOS A h Zeus, sen ne yaptın da, Bu kışkırtıcı belayı, bu kadın cinsini Dünyaya, güneşin ışığına gönderdin? Tamam, insanlığın devamı için Bir şey gerekliydi, ama bunun bize, Kadınlar yoluyla sağlanması hiç hoş değil. ...
  • Aşk böyle korkunç ve tatlıdır işte, Arıya, balı iğne ile birlikte verir.
  • Hayır, senin sözde dindarlığına inanmıyorum. Senin gevezeliğine bakıp, bir Tanrının böylesine Akıl mahrumu olduğunu da sanmıyorum. Sen şimdi Git, kutsallarını satın almaya çalış. Yalnızca sebzeyle Beslenmenden dolayı, ustan Orfeus'a hayranlığını bildir, Kalın kitaplardan peygamberlerin sözlerini oku. Ne yaparsan yap, çıktın sen artık açığa! Böylelerine karşı herkesi uyarıyorum: Bunların softaca sözleri, tuzak yemidir, Asıl korkunç hedefleri ise onun ardında gizlidir.
  • Kısacası, aza kanaat edinin, Derim ben, mutluluk için aşırı zorlanmayın!
  • İyi de Beni ne zaman sarıp, koyacaklar mezara? Uzun yaşadım, çok şey öğrendim.
  • Dünyada aşk denen şey, ne durumda?
  • PHAİDRA Bildiğim tek şey var: Şu andaki acının içinde, Hiç duraksamadan ölmek, tek çıkış yolu bu.
  • İntihar! Yaşamla hesap kesmek için…
  • Senin ey Afrodite, senindir, Tüm evrenin hükümranlığı
  • Ah, insanı inleten acılar, acılı hastalık, ah!
  • Ey insanlar, salt acı çekmek için doğmuşsunuz!
  • Niyetin ne senin, kesin kararını verdin mi yani? Phaidra: Ölmek elbette. Nasıl olacağı ise, benim sorunum.
  • Başına buyruk kibirlilikten kimse hoşlanmaz.

Hippolütos İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hippolytos ya da Phaidra: Euripides'in tragedya yarışmalarında iki büyük rakibi Sophokles ve Aiskhylos'u devirip birincilik kazandığı Hippolütos adlı eserini incelemek son derece güç. Nereden başlayacağımı bilemesem de nerede sonlanacağımı kestirebiliyorum. Aklımda kocaman bir soru var; 'Bu kimin hikâyesi?' Antik Yunan tragedyaları her okurun mutlaka okuması gereken, edebiyat ve düşünce tarihinin en eski ürünleridir. Ancak okumadan evvel pek çoğu için mitolojik temel gerekir. Eğer bu temel ya da yetkinlik yoksa da mutlaka uzun araştırmalarla tanrılar ve varlıkların incelenmesinde fayda vardır. Tragedyaların metin boyutu olarak dar bir alan kaplaması genellikle hızla tüketilmesine neden oluyor. Bir tragedya muhakkak ki yalnız değildir ve ardından başkalarına koşuyorsanız anlamı yakalamak arzunuza erişeceğiniz kesindir. Hippolütos trajedisi, merkezine yalnız insani bir aşkı konu edindiği için özel bir yere sahiptir. Eserin ismi ise trajediyi ifadede yetersizdir. Günlerdir bu trajedinin asıl sahibini aradım ve yanıtım pek çoktu. Diğer tragedyalarda olduğu gibi üç birlik esasından muaf derğerlendirilmesi gerekir Hippolütos'un belki de. Çünkü hikayenin başladığı yer değil bittiği yerdir ona adını veren. Hippolütos... Atina Kralı Theseus ve Amazon Antiope ya da bir diğer ismi ile Hippolüte'nin oğludur Hippolytos. Baba Theseus Amazonlara Herakles ile birlikte yaptığı bir sefer sonucu Antiope'a aşık olmuş, onu Atina'ya getirmiş ve onunla evlenmiştir. Theseus... Bana kalırsa trajedinin en önemli karakteridir Theseus. Ünlü Atina Kralı Egeus'un oğlu,  yoksa Poseidon'un oğlu mu demeli? Karmakarışık bir yaşam. Zannımca kısır olan Egeus'un birçok evliliğinde çocuk sahibi olamayışı onu yeni bir evliliğe sürükler. Troezen kralının kızı Ethra, ona bir errkkekk evlat verir. Evet Ethra denizde yüzerken bir evlat rahmine düşmüştür, düşüren ise Poseidon'dur belki de. Egeus doğumu beklemeden Atina'ya döner ama geride antik DNA testi araçlarını bırakmayı ihmal etmez. Kocaman bir kayanın altına kılıcını ve sandaletini bırakır, onlara sahip olan soybağını ispatlamış olacaktır Battal Gazi'nin oğlu gibi. Theseus kılıcın da sandaletin de sahibi olduğunda kimliğinin de sahibi olur ve babasına Atina'ya doğru yola koyulur. Yol demek macera demektir Antik Yunan'da karşınıza mutlaka bir şeyler çıkar ve mücadele gerektir. Theseus'un hayatı böyledir esasında. Yola ilk çıktığında Skiron, Sinis, bir de Prokrustes adlı haydutları yok eder. Atina'ya ulaştığında üvey annesi Medea'nın oyunlarıyla hayatta kalmaya çalışır bu sırada kimliğini açık etmez. Medea'nın isteği üzerine Maraton boğasını öldürür. Yetmez Medea oğlu Medus'un taht rakibi gördüğü Theseus'u zehirlemek ister ancak sonunda babası sandalet ve kılıcı sayesinde oğlunun varlığını anlayıp Medea ve oğlu Medus'tan kurtulur. İlk aşk : Ariadne... Atinalılar Girit Kralı Minos'a yenik düşmüş ve bir barış anlaşması yapmışlardır. Dokuz yılda bir, yedi kız ve erkeği minator canavarına kurban etmektedirler. Theseus bu talihsizliğe bir son vermek için Minator'u yok etmek için Girit'e gittiğinde Minos'un kızı Ariadne Theseus'a aşık olur. Onun canavarla mücadele edip labirentten kurtulmasına yardımcı olmak için bir yumak verir. Ve Ariadne sayesinde minator'u öldürüp gençleri kurtaran Theseus babasına beyaz bayraklı gemi ile zaferini ilan edeceği yolculuğuna kollarında Ariadne ile başlar. Ancak yolda bazı söylentilere göre yitirir bazılarına göre unutur sevdiği kadını Theseus ve yalnız döner Atina'ya. Üstelik unuttuğu bir şey daha var ki babasının ölümü ile sonuçlanır. Ak yelkeni göremeyen baba oğlunu yitirdiği düşüncesiyle kendini bırakır denizin derinliklerne. Evet Ege Denizi de bu isimden gelir. Theseus'un hayatında önemli bir isimdir Ariadne, ilk aşk ve son aşkın bağı. Amazon kraliçesi Antiope ile evliliği, Hippolytos'un doğumu ardından bir savaşta Antiope'u yitiren Theseus,  Ariadne'nin kardeşi Phaidra ile evlenir. Evet iki kızkardeşle evlenir Theseus... Tanrılar... Hippolytos trajedisinde iki önemli tanrının savaşı ile birlikteyiz. Artemis ve Afrodit. Birbirine zıt bu iki kadının mücadelesinin kanlı biteceği aşikar. Şimdi trajedinin kalbine girebiliriz. Günahkâr bir üvey anne Phaidra! Giritli  Parlak Prenses... Literatürde olmasa da Phaidra trajedisini ilk işleyenin Sophokles olduğu var sayılır. Ancak bilindiği üzere tragedyanın bu en yetkin isminin pek az oyunu günümüze kadar gelebilmiştir. Euripides'in Hippolytos'unda en çok sesini duyduğumuz, tiratlarıyla eşsiz bir şiirsellik ortaya koyduğu bu kadın, üvey oğlu Hippolytos'tan yıllarca uzak yaşamıştır. Hippolytos yıllarca Trozien'de dedesiyle büyümüştür çünkü. Phaidra Theseus'un bir suç yüzünden sürgünüyle birlikte üvey oğluyla aynı evde yaşamak durumunda kalır. Ve ilk karşılaştığı zaman ona aşık olup kendini kaybeder... Afrodit... Phaidra'nın aşkı onun iradesiyle değildir Euripides'e göre, bu aşkın müsebbibi Afrodit'tir çünkü onu tanımayan Hippolytos,  Adrodite yani aşka tam anlamıyla düşmandır. Onun taptığı Artemistir çünkü taptığı avcılık ve doğanın güçlü tanrıçası, aynı zamanda bekaretin sonsuz temsilcisidir. Hippolytos'tan intikam almak ister güya Afrodit, bu kadın düşmanına bir ders vermek için Phaidra'yı kullanır. Araçtır Phaidra, Euripides'in kadınları gibi bir araç... Burada bir çelişki yok mudur diye sormadan edemiyorum,  niçin cupid okunu Hippolytos'a atıp bu yasak aşkı ona yüklemedi de Phaidra'yı yaktı? Bir kadını harcamak daha kolay olduğu için mi? Bir kadını lekelemenin de daha kolay olacağı gibi... Kadının kadına düşmanlığının en güzel örneklerinden birini süt annenin dilinden duyarız,  Hippolytos bir amazon oğlu olduğu için bir piçtir. Hippolytos da bir amazon oğlu olmasına rağmen kadınları yerden yere vurar. Aşkını içinde taşıyamayan Phaidra bunu dile getirdiğinde aldığı tepkilerle intihara karar verir. Bu karardan dönmesi aşkına bir karşılık bulması için çabalar etrafındakiler ancak Hippolytos'un bu aşkı öğrenince verdiği tepki, yasak bir arzunun da ötesinde herhangi bir kadın dahi olsa onu yerden yere vurmasıyla sonuçlanacak büyük bir kadın düşmanlığını gösterir. Hoşgeldin Antik Yunan'da kadın... Phaidra yediremez bunu kendine ve gelinliğiyle asar kendini, Hippolytos'un kendini iğfal ettiği bir mektup da bırakarak... Phaidra yitip gittiğinde ardında korkunç bir lanet bırakmıştır. Baba ve oğulun arasına koyulmuş bir bıçak. Birbirlerine yaklaşmalırını sonsuza dek engelleyecek... Theseus öğrendiğinde paramparça olur. Sevdiği üçüncü kadını da yitiren kral oğluna lanetler yağdırır. Karısına inanmıştır çünkü bir kadına inanmıştır. Euripides'i bunca kadın düşmanlığına rağmen okumaktan ve irdelemekten vazgeçmeme nedenim bundan kaynaklı olsa gerek. Medea'yı koyar önümüze Euripides,  Phaidra'yı... Canı yanmış kadınların lanetlerini. Onları her hali ile koyar ve yargıla der bize... Ve biz yargılayamayız... Theseus'a oğlunu lanetleten de Euripides ... İyi ve kötüyü seçtiremeyen... Sürülür Hippolytos, Poseidon'un kollarında savrulur yitmek üzereyken babasına yaklaştırır Euripides son kez, Afrodit kazanmıştır şekilde ama bu kez konuşan Artemis'tir gerçeği anlatır Theseus'a pişmanlığı tattırır ama yitmiştir o da babası gibi Poseidon'un kollarında... Hippolytos'ta en az sesini duyduğumuz Theseus'tur. Biz aşık oluşa denk gelmeyiz, Alevin tam ortasında yakalanırız trajediye, Phaidra'yı duyarız en çok, Euripides'in kötü kadınlarından birini. Yasak, platonik bir aşkın prototipi Phaidra'da vücut bulmuştur. Ama yanan Hippolytos olmuştur bu yüzden belki de Euripides için bu Hippolytos'un hikayesidir. Eseri boyunca aşk ve erdem ilişkisini sorgular ozan, her zaman olduğu gibi tanrıları da yargılar esasında. Bu düşünen ozan,  tanrılarla uğraştığından sürülmüştür belki de toprağından... Phaidra meselesi yahut Hippolytos tarihte çok kez yeniden işlenmiştir. Bunlara değinmeden evvel Yılmaz Onay'ın şu notunu ilginç ve değinilmesi gerektiği için ekliyorum: "Bu  oyunu  çevirirken yaptığımız  bir  gezi  sırasında,  Yatağan  -Milas  yolu  çıkışında 1.  km.' de  Eskihisar  köyü  ile  neredeyse  iç  içe  olan  Stratonikea  kenti  kalıntılarını  gezdikten  sonra  otobüse  tekrar bindiğimizde  rehberimiz  Güler  Bener  Hanımefendinin  anlattığına  göre,  kent  MÖ  3.  yüzyıldan  önce  kurulmuştur.  O yıllarda  Suriye  kralı  olan  1.  Selevkos'un  eşi  Stratonike  ile üvey  oğlu  Antiokhos  birbirlerine  aşık  olmuşlardır.  Bu  aşkı kimse  "dehşet  verici"  diye  karşılamamış  olacak  ki,  Selevkos da,  önce  rahatsızlık  duymuş  olmasına  karşın,  oğlunun,  aş kından  ölümcül  derecede  hasta  olması  üzerine  ikisini  ev lendirmiştir.  Dahası,  Antiokhos,  eşi  olan  Stratonike  adına Stratonikea  kentini  kurmuştur.  Hatta  çobanların  anlattığına göre  aşıklar,  önce  (bugün  kalıntıları  Stratonikea'nın  yakı nında  bulunan)  bir  kente  kaçarlar,  sonra  evlenmeleri  müm kün  olunca  Antiokhos,  eşi  Stratonike  adına  Stratonikea  ken tini  kurar.  Bu  anlatı  hem  akla  daha  yakın  geliyor,  hem  de kralın  ve  halkın  toleransını  daha  güzel  açığa  çıkarıyor. Kadının  sokağa  çıkmasını  bile  kabul  etmeyen  Yunan  top lumunun,  M.Ö.  5.  yüzyılda,  tiyatroların  doruğunu  yaşadığı ve  M.Ö.  428'de  oynanan  bu  oyunun  hiç  de  garipsenmediği, tam  tersine  1.  Ödülü  aldığı  düşünülürse,  çok  yakın  bir  tarih olan  3.  yüzyıl  öncesinde  bu  kültür  seviyesi  farkını,  uygarlık ların  karşılaştırılması  olarak  da  değerlendirmek  gerekiyor. Burada  elbette,  Atina' daki  aşırı  erkek-egemen  toplum  ile gerek Anadolu' da,  gerekse  Girit  adası  ve  Ortadoğu' da  henüz kadın-egemen  toplum  yapısının  izlerinin  sürüyor  olması  da etkindir  besbelli!" Yılmaz Onay'ın sık sık üzerinde durduğu üzere bu oyun Atina'da kadın olmanın ne anlama geldiğinin bir yansımasıdır. Phaidra, tavsip ettiğim bir tip değildir. Bireylerin cinsiyet farketmeksizin karşı cinsten aşk talep edip karşılık bulamadığında çirkinleşmesi korkunçtur haliyle. Ama bu oyunun asıl önemli yanı Hippolytos'un kadına bakışı ve bağırışı tartıldığında anlaşılır... Roma ve Fransa; Seneca ve Racine. İki aşık olduğum dev... İkisinin de bu konuyu işlediği tragedyaların tadına Euripides'den önce bakmıştım, varmıştım. Genelde tersini yapsam da bu kez ilk eseri sonradan okumuş oldum. Seneca Euripides ile aynı doğrultuda işlerken trajediyi Phaidra ve Hippolytos'u karşı karşıya getirir ve reddi daha net hissettir. Çiğdem Dürüşken'in bize yaptığı iyiliklerden biridir bu çeviri son derece lezzetlidir. Ya Racine! Racine bu trajedinin kaderini değiştirmiştir. Phaidra suçunu itiraf eder onun oyununda. Hippolytos barışmıştır Afrodit'le bir de Arisi vardır ki... Racine'nin Phaidra'sını MEB yayınlarından okumuştum, harika bir çeviriydi... Phaidra pek az okunmuş ya da az işlenmiş desek yeri... Oysa düşününce akla bir Bovarizm'i getirmiyor mu? Yahut bir Aşk-Memnu'yu işte aşırı yorum zamanı, bu örnekler pek karşılamıyor Phaidra'yı belki de benimse trajediyi üçüncü kez okurken aklıma başka bir şey takıldı. Orhan Pamuk'un Kırmızı Saçlı Kadın'ı.... Görece az sevilse de benim için çok özel bir romandı... Hep kuyu imgesinden, Rüstem ve Sohrab ile oğulu öldürmek, Oidipus ile babayı öldürmek mitleri ile doğuyla batıyı aynı beşikte sallayan Pamuk'un Oidipus'u tam yansıtamadığı eserinde aslında belki de Phaidra'ya yaklaştığını düşünebilir miyiz? Kırmızı Saçlı Kadın öz bir anne değildi ama burada da aşk ve platoniklik tarafları değişiyor galiba... Böylece aşırı yorumun aşırı uzun bir incelemenin sonuna geldim galiba. Oysa o kadar çok şey varki sığdıramadığım... Benim için en güzel Phaidra yorumlarından biri olan Racine'in oyununda alışık olmadığımız bir karakterin tiradını bırakmak istiyorum... İskit/ Amazon oğlu Hippolytos'un sevdiği kadın: Arisi: Benim gönlüm yüksektir, koşamam binbir kula Sunulmuş bir sevginin emeksiz zaferine. Dört yanı açık kalbe girmenin değeri ne? Dik başlı bir yüreğe, fakat, boyun eğdirmek, Hele hissiz bir ruha ıstırabı getirmek, Boş yere çabalamış bir esiri tutarak Zevkine şaşacağı zincirlere bağlamak ... Teşekkür ederim. (Psyche)

Hippolütos PDF indirme linki var mı?

Euripides - Hippolütos kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hippolütos PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Euripides Kimdir?

Euripides (Yunanca: Ευριπίδης) (MÖ 480 - MÖ 406), Eshilos ve Sofokles'ten sonra Atina'nın yetiştirdiği üçüncü büyük trajedi şairidir. Düşünce adamı, Atina’lı oyun yazarlarının en büyüğü olan, insanları bekleyen gerçek ve zorlu sorunları ortaya koyarak insanları düşünmeye zorladı. Bernard Shaw gibi Euripides de insanları tedirgin etmiş ve kızdırmıştır. Kutsal değerlere saygısızlık ve kadın düşmanlığıyla suçlanmıştır. Ama yine de üstün şiirsellikle anlatılan düşünceleri dinlenmiştir. Vatanı olan Atina’yı terkedinceye kadar da bu taşlama ve lanetlemelerin ardı arkası kesilmemiştir. Fakat ölümünden sonra bütün tragedya yazarlarının en ünlüsü, en arananı olmuş ve o çağdan bu yana adı ölmez yazarlar arasında yer almıştır.

Euripides, M.Ö. 480 yılında Salamis’de doğdu. O tarihte Yunanlarla Pers İmparatorluğu arasında amansız savaşlar yaşanıyordu. Euripides’in anne ve babasına birçok kötü yakıştırma yapılmasına rağmen gerçekte, babası Apollon tapınağı ile ilgili bir görevin mirasçısı zengin bir soydan geliyordu. Kaynaklara göre annesi de soylu bir ailenin kızıydı. Evripides gençliğinde resim üzerine çalışmış ve sanatını sürdürme amacında olmasına rağmen yirmi beş yaşında, tragedya ve şiir yazmak için resmi bırakmıştır. İlk oyunu olan ”Pelias’ın Kızları”, MÖ 455 yılında sahneye konmuş ve Atina halkı o an gökyüzünden yeni bir yıldızın inmekte olduğunun farkına varmıştı. Bu yeni şairin tiyatronun tumturaklı ve ağdalı dilinden çok uzak yalın ve güçlü bir deyişi ve yeni fikirleri de beraberinde getirdiğini anlamıştı.

Euripides’in yenilikçi ve korkusuz bir yanı vardı. İlginç olayları anlatırken yeni teknik buluşlar kullanıyordu. En güçlü yönü de gerilim sahnelerindeki başarısı ve her sahnede üstün bir şiirsellik yaratmasıydı. MÖ 438'de Truva Savaşı'nda Akhilleus’un mızrağıyla yaralanan Telephus’un hikâyesini anlattığı oyunda geçen olaylar dizisi ve bunların sahneye uygulanışı Evripides’in gücünü ortaya koyar. Bu oyun, eski Yunan sahne geleneklerine indirdiği darbe nedeniyle de büyük önem taşır. Bir dilenci ilk defa sahici paçavralarla sahneye çıkmıştı. Bu o zamanki izleyici üzerinde şok etkisi yaratmıştı. Oyunun sahneye konmasındaki gerçekçilik, Euripides’in en acımasız eleştirmeni ve Yunan tiyatrosunun en büyük komedi ustası Aristophanes’in saldırı nedenlerinin başında gelir.”Thesmosphoriazusae” adlı komedisinde Aristophanes, Yunan kadınlara, oyunlarında kadın kişilerini sevimsiz gösterdiğinden ötürü Euripides’den intikam almak üzere komplo hazırlatır.

Fakat Euripides’in kadınları, tutkularına kapılsalar da, hiçbir zaman sevimsiz değillerdir. Sadece idealleştirilmelerinin yanında yaşayan birer insan oldukları gerçeğini vurgularlar. Euripides ayrıca geçmişin ulu tanrılarının, nasıl yeri geldiğinde hiç de tanrısal olmayan hilelere başvurduklarını açık seçik sahnede ortaya koydu. Bu, çoğu kimsenin tanrılara hakaret olarak algıladığı bir bakış açısıydı.

Euripides bir demokrattı, fakat demagoglardan ,büyük bürokratlardan, halkına savaş ve felaket getiren kayıtsız ve kaygısız önderlerden nefret ederdi. ”Yakaranlar” ve ”Truvalı Kadınlar” adlı oyunlarında Sparta ile süregelen savaşın iç karartan izleri görülür. Bu ünlü tragedya yazarının hayatı üzerine söylenebilecek çok az şey olmasına rağmen, Salamis’deki topraklarında yaşadı ve şiirlerini denize bakan bir mağarada yazardı. Mümkün olduğu kadar topluma az karışan, ağırbaşlı ve somurtkan bir adamdı. İnsanlardan uzak seçtiği bu yalnız yaşam, onun tanrılardan nefret eden, toplumla ilişkilerini kesmiş, huysuz, hırçın ve kuşkucu bir kişi olarak tanınmasına yol açmıştır.

Euripides bir Atina vatandaşı olarak kendini toplum hayatından büsbütün ayrı tutmamıştır. Orduda görev almış, Magnesia konsüllüğü yapmış ve devlete parasal yardımlarda bulunmuştur. MÖ 408 yılında tanrılara saygısızlık ettiği gerekçesiyle komedi yazarlarının ve halkın saldırılarına maruz kalarak Atina’yı terk etmiş Makedonya kralı Archelaus’a sığınmıştır. Kral tarafından çok iyi karşılanmış ve ölmeden önceki bu on sekiz ayını huzur ve barış içinde yaşamıştır. Ölüm nedeni çelişkilidir , kimi söylentilere göre saraydaki kıskanç kişiler tarafından av köpeklerine parçalatılmıştır. ”Bacchae” adlı oyunu ölümden sonra sahnelenmiş ve ödül almıştır.

Euripides’in kendi izinden giden üç oyun yazarı oğlu ölümünden sonra babalarının oyunlarını sahnelemişlerdir. Euripides’in 80-90 tragedyası olduğu bilinmesine rağmen günümüze yalnız 18 tanesi erişebilmiştir.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Euripides

Euripides Kitapları - Eserleri

  • Medea
  • Bakkhalar
  • Yakarıcılar
  • Resos
  • Kyklops
  • Andromakhe
  • İphigenia Aulis’te
  • İphigenia Tauris’te
  • Herakles
  • Troyalı Kadınlar
  • Orestes
  • Elektra
  • Alkestis - Medeia - Elektra
  • Alkestis
  • Hippolütos
  • Helena
  • Hekabe
  • İon
  • Medea and Other Plays
  • The Children of Herakles
  • The Phoenician Women

Euripides Alıntıları - Sözleri

  • eğer hak, haksızlığın önünde eğilirse, tanrılara inanan kalmazdı. (Elektra)
  • git ve anlat onlara, kadınları öldürmek marifet değildir. (Hekabe)
  • KORO Bir kadınla evlenmek: Şans oyunu! Çünkü bakıyorum, İnsanların yansına zar iyi geliyorsa, yarısına da kötü geliyor (Elektra)
  • Yazıklar olsun bana. Nereye "benim yerim" diyorum ki. (Troyalı Kadınlar)
  • Ama toprağa girdiğinde bir beden, Neye yarar onu kutsamak? -Parıltıyla gömülse de. Yattığı yer yine toprak. (Andromakhe)
  • Hiçbir şey hayat kadar kıymetli değildir; senden rica edeceğim şey hayatımın yerini tutamaz. (Alkestis - Medeia - Elektra)
  • Bazen susmak konuşmaktan iyidir, bazen de konuşmak sessizliğe tercih edilir. (Orestes)
  • Benim ıstırabıma yeni ıstıraplar ekleme. Çünkü Zaten yeterinden fazla sıkıntı ve üzüntü içindeyim! (Alkestis)
  • Derler ki tanrıların başa sardığı hiçbir kötülük, hiçbir bela ve hiçbir dert yokmuş insan doğasının katlanamayacağı. (Orestes)
  • Akıllı davranıp kimseye güvenmeyeceksin, En faydalısı bu, bugüne bugün! (Helena)
  • (..) Aşağılık kazançlar peşinde koşanlar felaketlerle cezalandırılır. (Kyklops)
  • Hiçbir inanç, hiçbir umut kalmadı ki bizden geriye, Bir an için bile yaşama gücü versindi bize. (Hekabe)
  • “İyiler daima azdır.” (Resos)
  • Ah ne kadar uzağım Bana sundukları o güzel hayallerden. (Andromakhe)
  • ODYSSEUS Ne diyorsun ? İnsan eti mi yiyorlar ? SİLENOS Buraya kimler ayak bastıysa hepsini kesip yediler. (Kyklops)
  • Yaşamın rengi kısadır. Bunu da kederlerle değil, olabildiğince mutlu sürmek gerekir. (Yakarıcılar)
  • Kurtuldunuz işte dertlerinizden, Refah içinde olacak geleceğiniz. (İon)
  • Orada uzakta mutluydu, ama kendi evinde.. (Elektra)
  • Kader insanı beklemediği yerlere sürükler. (İphigenia Tauris’te)
  • Bilgelik açık konuşmadadır, imalarda değil! (Orestes)

Yorum Yaz