diorex
sampiyon

Hikâyeler - Orhan Veli Kanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hikâyeler kimin eseri? Hikâyeler kitabının yazarı kimdir? Hikâyeler konusu ve anafikri nedir? Hikâyeler kitabı ne anlatıyor? Hikâyeler PDF indirme linki var mı? Hikâyeler kitabının yazarı Orhan Veli Kanık kimdir? İşte Hikâyeler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.03.2022 18:00
Hikâyeler - Orhan Veli Kanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Veli Kanık

Editör: Enis Batur

Derleyen: Tahsin Yıldırım

Derleyen: Necati Tonga

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İSBN: 9786052987520

Sayfa Sayısı: 112

Hikâyeler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türk şiirinde tüm taşları yerinden oynatan ve sadece şiirleriyle değil, yazıları, hikâyeleri ve tüm çevirileriyle kendinden sonraki Türk edebiyatının bütününe etki etmiş bir isim Orhan Veli. Bütün eserleriyle Kırmızı Kedi’de.

Külliyatın bu cildi Hikâyeler, İlk Nesirler, Çeviri Hikâyeler, Orhan Veli’nin ilk nesir örneklerinden, telif ve çeviri hikâyelerinden oluşuyor. Necati Tonga ve Tahsin Yıldırım’ın hazırladığı kitabın ilk bölümünde şairin gençlik döneminde kaleme aldığı biri piyes denemesi olmak üzere düzyazı formundaki dört yazısı yer alıyor ve bu metinler ilk defa kitaplaşıyor. İkinci bölümü Orhan Veli’nin daha önce çeşitli adlarla kitaplaştırılan hikâyelerinden, üçüncü bölüm ise biri –yine ilk defa kitaplaşan– Stendhal’den diğeri William Saroyan’dan olmak üzere iki çeviri hikâyeden oluşuyor.

Artık Orhan Veli’yi eksiksiz okuyabileceksiniz.

Hikâyeler Alıntıları - Sözleri

  • ...öyle ya, ben bu kambur kızdan hoşlanmışsam, onu sevmişsem neden ona kötü gözle bakmış olayım? Büsbütün tersine, iyi gözle bakmışım ki sevmişim.
  • Aşk benim için de, benim gibiler için de biraz fazla. Fazla güzel bir şey. Ne uçmak geliyor içimden ne de ötmek.
  • En küçük yalanı, düpedüz yalan söylediğimiz zaman söyleriz. Ya söylemediklerimiz? Korkunç?
  • Kimi adamlar derki aşk insanı güzelleştiriyormuş.
  • ...içimde bir burkulma vardı, ama biliyordum ki bu geçecek, geçti de.
  • Onların dünyası bu. Kendi dünyalarının içindeler. Bütün rahatsızlıklar, insanların kendi dünyalarının dışında kalmalarından geliyor.
  • Sonunda karşı sırtların ardından güneş battı. Keşke batmasaydı; ne güzel bir gündü!
  • Küçük burjuvanın hayatını anlatan, onun zaaflarını onun adiliklerini, dünyanın en büyük kahramanlıkları en asil heyecanları gibi gösteren hikayelerden illallah ettik artık. Bütün ıstıraplar aşktan doğuyor. Oysaki öte yanda milyonların, milyarların ıstırabı var. Ama ne yazık ki biz o insanı tanımıyoruz. Girmişiz küçük burjuvanın içine yuvarlanıp gidiyoruz, başka cemiyetlerin başka sınıfların adamı olduğumuzu bile bile..
  • Saadet nedir? Herkes saadeti tanımış mıdır bu dünyada? Bu meseleler üzerine uzun uzun konuşmak mümkün. Kim bilir belki o zaman ben de bu söylediğim sözden vazgeçerim.
  • Aşk saçma bir şey. Hep öyle olmuştur zaten; daima da öyle olacaktır. Gerçi, tek var olan şey; ama saçma. Kuşlardan gayrı hiçbir mahluka göre değil; kuşlara göre. Çünkü kuşlar, yaşamak için, insanlar gibi birtakım aşağılık işlerle uğraşmaya mahkûm edilmemişler. Elbise giyen, dünyada oturan, çalışması, para kazanması gereken, havayla, suyla yaşayamayan mahluklar için aşk, fazla güzel bir şey. Konuşan hayvanlar için bu biraz fazla.
  • Bütün rahatsızlıklar insanların kendi dünyalarının dışında kalmalarından geliyor.
  • Bir yanda bir sürü insan soğuktan kırılır durur öte yanda üç beş kişi kunduralarının kirlenmemesi için kömürü yerlere döker. Böyledir bu iş değişmez dünyanın her tarafında böyle..
  • Bugün ki dünyada, çoğunluğu fakir halk teşkil ediyor. Demek ki edebiyatta onların edebiyatı olacaktır.
  • Tolstoy’un, “Sanat nedir?” eserinde tarif ettiği dekadan sanat tam da bu işte! Saçma sapan bir karalama!

Hikâyeler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Tadı damakta kalan, nooldun niye bittin diye isyan ettiren, içten mi içten bir anlatımla yazılmış Orhan Veli kitabı. Şiirlerini dönüp dönüp okurdum, hikayelerini ilk defa dinledim, keşkeler koydum cebime. Girmişiz küçük burjuvanın içine yuvarlanıp gidiyoruz” demiş bir yerde, bir zamanlar da “Bir garip Orhan Veliyim” diyen bu adam. Sonra sohbet ettiği biri için şunları: “Benim şair Orhan Veli olduğumu öğrenmemeliydi...Varsın o rahat konuşsun. Desin ki, Orhan Veli mi, onlar da mı şair? Bırak şu bobstilleri Allahaşkına.” (Emel Keleş)

Orhan Veli okumalarımın ilk eserini teşkil eden bu tadımlık kitap, bahsi geçen yazarımızın dili, yazarın edebiyatta seçtiği yolu, yaşam tarzını ve çevresindeki insanların sadeliği üzerine bize birkaç ipucu veriyor. Burjuvazi hayatın edebiyatı nasıl bunalttığını, sadeliğin ve gündelik yaşamın aslında öz olması gerektiğini, şiiri sanat kısmına, roman hikaye gibi diğer türlerin de edebiyattan sayılması gerektiğini hikayeleri arasında bizlere anlatır. Çok özenli sanatlı yazacağım diye ne okuyucusunu ne de kendisini bunlatmıştır. seçtiği yola kendimi de yakın hissediyorum, çünkü kendisinin de ifade ettiği üzere halk çoğunluktur ve çoğunluğa göre eserler üretilmelidir. (Zeynep Sude Boğa)

Orhan Veli okumak bilmem ki nasıl tarif edilir. Kim anlar ? Gariplerin dilini konuşur Orhan Veli. Ezilenlerin derdini yazar, saray şakşakçılığı değil. yazar/orhan-kemal 'lerin , yazar/yasar-kemal 'lerin yolunun yoldaşıdır Orhan Veli. En sevdiğim yazarlardan biridir benim için de. Hikayeleri de yazıları da şiirleri de çok güzel. Bir yazarın sadece şiir türünde eserlerini okumak APTALLIKTIR. Popüler kültür etkisi ile alınıp burada iki üç alıntı paylaşmak için Orhan Veli , Nazım Hikmet okunmaz. Tüm eserlerini bitirmek istiyorum bu yazarın. Umarım Allah uzun ömür verir. (Radikalizmin Mistik Önderi)

Hikâyeler PDF indirme linki var mı?

Orhan Veli Kanık - Hikâyeler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hikâyeler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Orhan Veli Kanık Kimdir?

Orhan Veli Kanık (d. 13 Nisan 1914, İstanbul - ö.14 Kasım 1950, İstanbul), daha çok Orhan Veli olarak bilinen Türk şair. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı.

Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkan Kanık'ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Yalın bir anlatımı benimseyerek şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. 1941 yılında, arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu. Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı. Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir.

Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Sait Faik Abasıyanık da Orhan Veli'nin bu yönüne dikkat çekerek onu "üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair" olarak tanımladı.

Her ne kadar Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.

Orhan Veli Kanık Kitapları - Eserleri

  • Şevket Rado'ya Mektuplar
  • Bütün Şiirleri
  • Hoşgör Köftecisi
  • Yalnız Seni Arıyorum
  • Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti
  • Sakın Şaşırma
  • Nasrettin Hoca Hikayeleri
  • Garip
  • Sevdaya mı Tutuldum?
  • Seçme Şiirler
  • Şairin İşi
  • La Fontaine'in Masalları
  • Fransız Şiiri Antolojisi
  • Bütün Yazıları
  • Bindiğimiz Dal
  • Denize Doğru
  • Batıdan Şiirler
  • Karşı
  • Vazgeçemediğim
  • Destan Gibi
  • Bütün Şiirleri
  • Çeviri Şiirler
  • Sanat ve Edebiyat Dünyamız
  • Nesir Yazıları
  • Çocuk Yüreklerde Orhan Veli Kanık Şiirleri
  • Şiirler
  • Çeviri Tiyatrolar
  • Mektuplar Anketler Mülakatlar
  • Hikâyeler
  • Bir Takvim Yaprağında
  • Baharın Etkileri
  • Bütün Hikâyeleri
  • Şiirler
  • Şiirler
  • İstanbul’u Dinliyorum
  • Ben Orhan Veli
  • Yazılar ve Konuşmalar
  • Yaprak
  • İnsanları Uyandırmak
  • Dünyalar Vardır
  • Birdenbire
  • Yazılar
  • İşsizlik
  • Nasrettin Hoca Hikayeleri
  • Şiirde Aydınlık
  • Hoşgör Köftecisi

Orhan Veli Kanık Alıntıları - Sözleri

  • Nasrettin Hoca bir gün rüyasında şeytanı görmüş. Görür görmez de sakalına yapışmış ve var gücüyle çekiştirmeye başlamış. Şeytan acıdan feryat figan bağırmış, Hoca ise, "Bu hissettiğin acı, doğru yoldan çıkardığın ölümlülere çektirdiğin acının yanında hiç bir şey" demiş. Daha da kuvvetli çekmeye başlamış. Sakalı öyle bir çekmiş ki can acısından bağırarak uyanmış. Ancak o zaman, elinde tutmakta olduğu sakalın kendi sakalı olduğunu anlamış. (Nasrettin Hoca Hikayeleri)
  • Sa­adet ne­dir? Her­kes sa­ade­ti ta­nı­mış mı­dır bu dün­ya­da? (Hoşgör Köftecisi)
  • Tuvalete koyduğu bir abajurun üstüne de Refik Halit'in Bir Avuç Saçma adlı eserinden bir parça yazmış. Güzel bir buluş, değil mi? Gelgelelim Şinasi memnun değil. Diyor ki : " Her içeriye giren Refik Halit'in yazısına dalıyor. Dışarıda da bir sürü insan sıra bekliyor. " Şinasi'nin ticari bakımdan hoşnutsuzluğuna sebep olan bu hal edebiyat namına [adına] beni sevindirdi. Demek ki halkımız edebiyatla da meşgul oluyor [uğraşıyor, ilgileniyor] . (Sanat ve Edebiyat Dünyamız)
  • İSTANBUL'U DİNLİYORUM İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Birşey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum.   Orhan VELİ (Şairin İşi)
  • Bir gün bıkıp uzanıp kurbağalar, Demokrat bir şekilde yaşamaktan, hep bir ağızdan haykırıp ağlar başlarına bir kral isterler tanrılarından gökyüzünden cansız kocaman bir kral düşer pek büyük bir gürültü çıkarır düşerken de öyle ki kurbağalar üçer beşer korkudan ödleri kopmuş bir halde kaçışırlar deli olmuşçasına Gölün içindeki kamışlar, sazlar, kolluklar, bataklıklar arasına uzun zaman kralın yüzüne bakamazlar Onun korkunç bir dev olduğunu zannederler Oysa aksine tamamen sulhperver İlkin fazlaca korkarlarsa da sonra sonra İçlerinden biri cesaretlenir kovuğundan çıkmaya niyetlenir Yavaş yavaş yaklaşır krala peşi sıra bir tane daha sonra bir daha meydana gelir kocaman bir katar sonunda iyice yüz göz olurlar Kral ile omuzlarına başına çıkarlar iyi kalpli Kral gık bile demez sabreder Kurbağalar "bize kımıldayan Kral gönder bunu istemeyiz" derler o zaman Tanrı zalim bir turna kuşu yollar havadan turna kuşu bunları teker teker aklına estikçe yakalayıp yer Kurbağalar yine şikayet eder o vakit tanrıları der ki "siz çok oldunuz hep keyfinizle mi iş göreceksiniz? Pekala bir hükümet kurmuşsunuz onu muhafaza edeceksiniz, etmediniz! Hiç olmazsa ilk kralınız ne halin Selim kraldı Yetinnmediniz ya siz şimdi buna razı olun yine düşmemek için daha beterine (La Fontaine'in Masalları)
  • Hiçbirine bağlanmadım Ona bağlandığım kadar. (Bütün Şiirleri)
  • Ve ihtimal sen Yine beni sevmeyeceksin. (Vazgeçemediğim)
  • Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbire oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu. Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire. (Birdenbire)
  • Yok maddedeki değişiklik yetmezmiş de ruh değişikliği gerekmiş, yok şapka giymek iş değilmiş de gerçekten Batılı olmak gerekmiş; biz kulak asmıyoruz bu sözlere şapka giymeseydik, çarşafı atmasaydık, latin harflerini almasaydık, o harfleri aldıktan sonra dili türkçeleştirmenin şart olduğunu anlamasaydık, medreselerle tekkeleri kapatmasaydık, okka yerine kiloyu, arşın yerine metreyi kabul etmeseydik, okullarda din derslerini kaldırmasaydık -ne çare ki yeniden kondu- bugünkü yaşayış seviyesine ulaşabilir miydik ? (Şiirde Aydınlık)
  • Ölürüz diye mi üzülüyoruz? Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada… (Destan Gibi)
  • Açsam rüzgâra yelkenimi; Dolaşsam ben de deniz deniz Ve bir sabah vakti, kimsesiz Bir limanda bulsam kendimi. (Karşı)
  • Ama za­man za­man ben de ken­di­mi me­sut san­sam ne çı­kar? Bü­yük sa­adet­ler­den hiç­bir va­kit na­si­bim ol­ma­ya­ca­ğı­na gö­re bun­lar­la avu­na­yım ba­ri. (Hoşgör Köftecisi)
  • Deli eder insanı bu dünya;  Bu gece, bu yıldızlar, bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç. (Sevdaya mı Tutuldum?)
  • İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken, Uyanır bakarsınız mavi. (Çocuk Yüreklerde Orhan Veli Kanık Şiirleri)
  • Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın... (Sakın Şaşırma)
  • Bu öyle bir şey ki anlamak istemediğin vakit kitaplar yazsam faydası yok. Anlamak istediğin vakit de tamamen aksine... (Mektuplar Anketler Mülakatlar)
  • Bugün, Avrupa'da tanınan bir tek şairimiz var: Nâzım Hikmet. O da bize rağmen tanınıyor. Biz, " Aman kimse duymasın! " diyoruz. Ama faydası yok; duymuşlar. Nazım Hikmet'i bize onlar kabul ettirmeye çalışıyorlar. Adını, lehimize değil aleyhimize kullanıyorlar. Bizi, büyük şairler yetiştiren bir millet olarak değil, büyük şairleri hapislerde süründüren bir millet olarak tanıtıyorlar. (Şairin İşi)
  • Sevişmek! hep sevişmek! akıp giden saatin Kadrini bilmeliyiz! İnsan için liman yok; sahil yok zaman için, O geçer, biz göçeriz! (Fransız Şiiri Antolojisi)
  • Korkum şu ki artık bir hatıradan, Bir resimden başka bir şey değilim; Yahut arta kalmış, bir maceradan; Bir kokuyum belki, bilmem ki neyim? (Batıdan Şiirler)
  • "Yüz kelimelik bir şiirde yüz tane güzellik arayan insan vardır. Halbuki bin kelimelik bir şiir bile bir tek güzellik için yazılır." (Şairin İşi)

Yorum Yaz