diorex
sampiyon

Hayatın Sessizliğinde - Aslı Erdoğan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayatın Sessizliğinde kimin eseri? Hayatın Sessizliğinde kitabının yazarı kimdir? Hayatın Sessizliğinde konusu ve anafikri nedir? Hayatın Sessizliğinde kitabı ne anlatıyor? Hayatın Sessizliğinde PDF indirme linki var mı? Hayatın Sessizliğinde kitabının yazarı Aslı Erdoğan kimdir? İşte Hayatın Sessizliğinde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 28.03.2022 08:00
Hayatın Sessizliğinde - Aslı Erdoğan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Aslı Erdoğan

Tasarımcı: Utku Lomlu

Orijinal Adı: Hayatın Sessizliğinde

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752894143

Sayfa Sayısı: 175

Hayatın Sessizliğinde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Aslı Erdoğan'ın en deneysel kitaplarından biri olan Hayatın Sessizliğinde, Türkçe edebiyatta eşine ender rastlanan bir metinler toplamı.

Diyarbakır'da, Paris'te, İstanbul Bienali'nde sergi duvarlarında sergilenen, fotoğraflara eşlik eden, dans tiyatrosuna dönüşerek sahnelenen bu metinler aracılığıyla Erdoğan, kendine özgü sesini başka disiplinlerin, seslerin, sanatçıların sesleriyle bir araya getiriyor; sözcüklere, bedenlere, mekânlara yepyeni boyutlar kazandırıyor.

"Buradayım-, gecede-, bir çadıra girercesine girdiğim kendi gecemde... Çiğ ampul ışığıyla aydınlanan amber rengi bir oda burası-, her yer kâğıtla kaplı. Kâğıt, sözcük, harf, işaret, ikona, simge...”

Hayatın Sessizliğinde Alıntıları - Sözleri

  • Bana verilmiş ve verilmemiş her şeyin toplamıyım ben, yitirdiklerimle yitireceklerimin, sözcüklerin kanıyla suskunlukların...
  • Defalarca kendimi aramaya girecek, bulduğumda, ardım sıra bırakmak zorunda kalacaktım, geriye dönebilmek için.
  • Kaleme mürekkep doldurur gibi “kendi"mi dolduruyorum. İmgelerle, sözcüklerle, yaşanmış ve yaşanmamışla, biten ve hiç bitmeyenle... “Kendim diyebileceğim her şeyle..
  • Yalnızlığımın tam ortasında konuşuyorum, ben ki yalnızlıktan daha uzun süren bir şey tanımadım.
  • Benim sesimle dünyanın sesinin çarpıştığı bir savaş alanı sanki bedenim.
  • Ne kadar çok yitirmişsindir kısacık hayatında, yitirmenin ya da sahip olmanın kendisini bile.
  • Bense sessizce bir sözcükten ötekine düşüyorum, her seferinde, ölümle hayat arasında etten bir kütle gibi hissederek bedenimi.
  • Avuçlarımı ter basıyor, önemli olan şeylerin başlaması, benim susmam gerekiyor. Ben biraz sussam ve onlar, kendiliğinden başlasa artık!
  • Zamanın durdurulamayan akışından, sürekli "bu an" ın geçmiş oluşundan duyduğum o iç sızısını anlatıyorum.
  • Üzerine tam oturan bir giysi gibidir yalnızlığın.
  • İşte böyle başlıyor bir varoluş öyküsü, kararsızca, üzerine ağ gibi atılmış boşluğa yakalanan sözcüklerin bedenleşmesiyle ve elbet düş kırıklığıyla...
  • Gündüzleri ölülere mektuplar yazardım, Geceleri düşlerimde yanıtlarlardı beni..
  • Duvarlar örüyorum sözcüklerden hayatın gediklerini kapasın diye.
  • İnsanın içindeki, yaşamdan daha yakındır ona. Ama nedir ki insan bir yankıdan başka?

Hayatın Sessizliğinde İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazı yazmakla ilgilenen insanların aşina olduklarını düşündüğüm bi' nefesle yaklaştı bu kitap bana. Kitabı okurken sık sık ne iç fikirler diye düşündüm, bunları karşındakinin anlayacağını düşünmek de ne cesaret diye düşündüm, kendi iç dünyanı olduğu gibi, doğrudan doğruya insanlara açmak, bi' tür delilik diye düşündüm. Hayatın Sessizliğinde, Aslı Erdoğan'ın farklı zamanlarda yazmış olduğu çok boyutlu yazılardan oluşuyor. Kiminde öykümsü, kiminde denememsi tarzlarla ele alınan bu metinler konu olarak varoluşsal, yaşamsal dertlerle dolu. Yine de farklı boyutlarıyla çeşitlendirilmiş, ayrıntılarındırılmış bu yazın noktaları kalın bi' keçeli kalemle birleştirilirse, görülebilir ki hepsi genelce bi' hissi yüklenmiş: yalnızlık. Ben bunu hissettim çokça. İnsanlarıyla çoğalan kimi yazılarda bile, bahsedilmeyen yalnızlık etkiledi beni en çok. Sanki ısrarla bakılmayan tarafın kişiyi asıl etkileyen yön olması gibi. Noktalar birleştirildiğinde görülebilir ki, bu yazılar olaydan mekandan oldukça soyut, düşünsel bi' düzlemi yurt edinmişler. "Hayatın Sessizliğinde"ki bi' anda yazılmış gibi tüm yazılar. Susmaksızın süren hayatta, yazarın da sık sık anlatırken bi' girizgah olarak bahsettiği gibi, beyaz kağıdı, sigarası ve kahvesiyle kendi iç sessizliğine bürünüyor yazar. Ve aslında susmayan hayatı, kendi yarattığı sessizlikle yorumluyor.. kendi melankolik, içli, anısal, uç cümleleriyle. Kitabı bir öykü derlemesi zannederek almıştım elime.. ama kısa kısa yazılmış olan bu metinler bi' öykü kitabından çok daha karmaşık ve derin geldi bana. Kitabı okumayı düşünen herkese "doğru" bi' zamanlamayla başlamalarını, kendi sessizliklerine bürünebilecekleri anı yakalayıp o şekilde okumalarını öneririm. (meltem şen)

UYARI: Bu inceleme en koyu yalnızlıkların diplerinde el yordamıyla birbirini bulan okur-yazar dostluğunu, bu sayede okurun yazara karşı resmiyetsiz hitaplarını, sadece duygularla yoğrulmuş harfleri ve gecenin en derin hislerini barındırır. -Kulaklıklarınızı takınız: https://youtu.be/s5FPC3nSn1E -Ve derin bir nefes aldığınızdan emin olunuz.- Bilirsiniz, insan hayatında yıkılma, kırılma ve dönüm noktaları vardır. Bununla birlikte her kitabın da bir zamanı oluyor. Ruhun dinginliği, öfkenin şiddeti, çekilen acılar ve yaşanan mutlulukları kapsayan hayatımızın odalarında duygularla birlikte onlara denk düşen kitaplar da yerlerini alıyor böylelikle. Ellerimiz o anları yakalayarak cümleleri seçerken aynalara bakarız aynı zamanda. Kendi yansımamızı ararız sürekli, hislerimizi paylaşmak isteriz. “Kabuk Adam”dan sonra Aslı’yla ikinci buluşmamın daha yoğun duygular içermesi işte bu yüzden. Elimi atıp okumak istediğim hiçbir kitabı okuyamamanın getirdiği üzüntüyle raflara geri döndüğüm, aklımın en ufak bir sözcüğü ve cümleyi kabul etmediği böyle bir dönemde seslendi çünkü bana. Okumaktan çok yazmanın iyi geldiği zamanlarda her kitap, kalem olamıyor. Bu sesleniş, yazamadıklarımı bir kenara iterek kitaba yönelmemi sağladı. Kurmuş olduğum bu bağdan sonra gelen dostluk hissinden dolayı ismiyle hitap ediyorum artık kendisine. Kendimi kendime bile anlatamazken, kötü gün dostluklarının temsili niteliğinde bir çağrıyla hayatıma girip karşılıklı olarak duygularımızı paylaştığımızı hissettirdiği için. En çokta yalnızlığı paylaşarak Özdemir Asaf’ın yanılabildiğini bana gösterdiği için… Yazılmasının beş yıldan uzun bir süre olduğunu söylediği kitabın içinde yirmi dokuz metin bulunuyor. Ne bir kahraman ne bir hikaye. Sadece arayış var metinlerinde, kendini, insanları, dünyayı, en sevdiği ve seveceği adamı belki. Onun deyişiyle “hedefsiz bir yolculuk”. Zekasının ince kıvrımlarıyla tanıştım bu kitabında “Kabuk Adam”dan daha farklı olarak. Sözlerinin inceliğiyle ve çığlıkla karışık suskunluklarıyla. Dili sade olmasına rağmen su gibi akıp giden cümlelere sahip değil. Metinlerden bazılarını tekrar tekrar okudum. Bazen anlayamadığım, bazense çok sevdiğim için. Konsantre duygular ve cümleler barındırıyor tamamen. O açıdan zor kitap kategorisine konulabilir. Nasıl okunması gerektiğini ise kitap isminde gizleyen, aslında gizlemeyip açıkça belli eden kitaplardan biri “Hayatın Sessizliğinde”. Doğru zamanda doğru insanla karşılaşır gibi karşılaştığım bu kitabı zaman çarkımın farklı bir anına denk gelseydi bu kadar sever miydim? Emin değilim. Daha kısa sürede biter miydi? Kesinlikle evet. Peki anlamlandırabilir miydim? Kısmen evet. Çiğneyip yutabilir miydim metinlerini? Kesinlikle hayır. Bittikten sonra savaştan çıkmış gibi hissettim kendimi. O açıdan kendinizi çok iyi hissettiğiniz günlerde bu kitabı elinize almak, oksijen tüpü olmadan suya dalan bir dalgıcın, okyanusun derinlerindeki güzelliği keşfedemeden amaçsız bir çırpınmayla yüzeye çıkma isteğine dönüşecek tahminimce. Anlamaya çalışmadan geçmeyi okumaktan saymayanlar için bu kısmı ön hatırlatma olarak kabul edebiliriz. Okurken kendimi hem rahatsız hem de rahatlamış hissettim. Sesim oldu Aslı. Suların en derininde ve gökyüzünün en üstünde buluştuk. Önce gecenin yıkımını hissettiren tüm duyguları yaşadık ardından sabahı bekledik. Umutsuzluğun en derinini yaşarken birlikte umuda çıkan yolda yürüdük. Vurgun yemek kendi yalnızlığınla konuşmaktan daha öte bir şey değildi, onu gördüm bir kez daha. Ruhun çığlıklarının duyulmadığı sessizlikte bir sırdaş ararken bulduğum isim oldu. “Dışarı çık! Yaşam dışarıda ve onun kendisini yeterince ciddiye almayanlara nasıl öfkelendiğini öğrenmiş olmalısın” sözü yankılandı kulağımda kitap bittikten sonra. Nefes alma ihtiyacı yaratan kitaplardan biriyle birlikte su yüzeyine ulaştım, ciğerlerime derin bir hava doldurarak dışarı çıktım. Elimde beni soluksuz bırakan bir kitap ve bu sayede edindiğim bir dost var artık. "İşte böyle başlıyor bir varoluş öyküsü, kararsızca, üzerine ağ gibi atılmış boşluğa yakalanan sözcüklerin bedenleşmesiyle ve elbet düş kırıklığıyla… Bu benim öyküm olsun mu?" (Kıvılcım Y.)

Hayatın Sessizliğinde bana ses olduğun için teşekkürler notu ile bir arkadaşıma hediye etmiştim bu kitabı. Son 3 yıldır konuşmadığım bir arkadaşıma. Sonra baskısı tükendiği için gidip paşa paşa nadir kitaptan istetmiştim. Hayatın Sessizliğinde kimse bize ses olmayacak en azından kalıcı bir ses. Yine de hayat sessizlikle de güzel. Aslı Erdoğan'ın metinleri var bu kitapta. Ne öykü ne de deneme kitabı denebilir Hayatın Sessizliğinde için. Söylenebilir olan tek şey belki fazla edebi olması. Ki yazarın kalemi bu şekilde. İlk kez Aslı Erdoğan okuyanlar Kabuk Adam'dan başlasın bence, Hayatın Sessizliğinde biraz ağır gelebilir. Yıllar önce ilk kez okuduğumda çok etkilendiğim ve o zamanlar bir şeyler çiziktirdiğim defterin ilk sayfasına yazdığım cümle bu: "Bugüne değin yüzümü peçesiz gören olmamıştır." Sahi, hangimiz yüzümüzü peçesiz gösterebildik ki karşımızdakine. Böylesi daha iyi zaten. Siz siz olun yüzünüzü peçesiz göstermeyin. (Samet Güzel)

Hayatın Sessizliğinde PDF indirme linki var mı?

Aslı Erdoğan - Hayatın Sessizliğinde kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hayatın Sessizliğinde PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Aslı Erdoğan Kimdir?

1967 İstanbul doğumlu. Bilgisayar mühendisliği ve fizik okudu, yüksek lisansını CERN'de (Avrupa Yüksek Enerji Fiziği Laboratuvarı) hazırladı. Rio de Janeiro'da başladığı fizik doktorasını yarıda bırakarak yazmayı seçti, iki yıl Güney Amerika'da yaşadı.

İlk romanı Kabuk Adam 1994'te, öykü kitabı Mucizevi Mandarin 1996'da yayınlandı. Tahta Kuşlar adlı öyküsü, Deustche Welle Ödülü kazandı, dokuz dile çevrildi. İkinci romanı Kırmızı Pelerinli Kent (1998), Fransızca, Norveççe'ye çevrilerek Astes Sud tarafından yayınlandı, Gyldendal Yayınları'nın 'Marg' (Omurilik) Serisi'ne seçildi. Radikal'de yazdığı köşe yazıları Bir Delinin Güncesi ve Bir Kez Daha adlı kitaplarında toplandı.

Şu anda beş dile çevrilmekte olan Aslı Erdoğan, 'Geleceğin 50 Yazarı' arasında gösterildi. 2004'te Hayatın Sessizliği adlı çalışması yayınlandı. 2009'da çıkardığı son kitabı ise Taş Bina ve Diğerleri.

Aslı Erdoğan Kitapları - Eserleri

  • Kabuk Adam
  • Mucizevi Mandarin
  • Kırmızı Pelerinli Kent
  • Taş Bina ve Diğerleri
  • Bir Delinin Güncesi
  • Hayatın Sessizliğinde
  • Bir Kez Daha
  • Artık Sessizlik Bile Senin Değil
  • Bir Yolculuk Ne Zaman Biter
  • Kendi İçinden De Geçip Gitti Mi Uzaklara?
  • Avahiya Keviri ü En Din

Aslı Erdoğan Alıntıları - Sözleri

  • Defalarca kendimi aramaya girecek, bulduğumda, ardım sıra bırakmak zorunda kalacaktım, geriye dönebilmek için. (Hayatın Sessizliğinde)
  • Yalnızlığımız çok fazla can yaktığında, acıyı kaptan kaba aktarıyor, aslında zerre kadar anlam içermeyen hayata ne derinliklerine yüklüyoruz! (Kırmızı Pelerinli Kent)
  • Bütün sesleri yutan kentin ortasında, şarkı söylemeye çalışan bir dilsiz gibi hissediyordum. (Bir Delinin Güncesi)
  • — Bir insan ne kadar kötü dövülürse dövülsün, içeriden ya da dışarıdan, bedeni ya da ruhun ne kadar incinmiş olursa olsun, yaşamı yeniden sevebilir. Yeter ki kafasını hep aynı duvarlara vurmaktan vazgeçsin. (Mucizevi Mandarin)
  • “Herkes bir öyküde başrol kapmış ama kimse kendi öyküsünü anlatmıyor.” (Bir Yolculuk Ne Zaman Biter)
  • Son iki yüzyıla dek çok az kadın yazar-şair çıkmasında şaşılacak bir yan yoktu. Asıl mucizemsi görünen, hemcinslerimizin sonunda anonimlikten çıkıp metinlerinin altına imza atışıydı (Bir Kez Daha)
  • Yaşam başka yerlerde, başkalarının, onu koparıp ala­bilenlerin elindeydi. (Kırmızı Pelerinli Kent)
  • "Taşlar mı suskun, insanlar mı sağır?" (Artık Sessizlik Bile Senin Değil)
  • "İstanbul, yorgun ve alımlı bir kadın." diye düşündüm, "onca hor kullanılmış olmasına karşın güzel kalmayı başarmış, kalbi yaralı bir yosma. Değerini hiç bilmeyen erkeklerle yatmış; güzelliğini, her defasında azar azar yitirerek sunmuş onlara ve hep bağışlamış. Kolayca ele geçirilen ama hiç ulaşılamayan mağrur, benzersiz bir kadın." (Mucizevi Mandarin)
  • Avuçlarımı ter basıyor, önemli olan şeylerin başlaması, benim susmam gerekiyor. Ben biraz sussam ve onlar, kendiliğinden başlasa artık! (Hayatın Sessizliğinde)
  • Bir şehir, ancak içinde sevdiğiniz biri olunca yaşamaya başlar. (Mucizevi Mandarin)
  • Gömülme vakti gelmiş bir ölüye sarılır gibi sarılıyorum sana. (Kendi İçinden De Geçip Gitti Mi Uzaklara?)
  • Yalnızlığımı bir zırh gibi ku­şanıp okyanuslara açıldım. (Kırmızı Pelerinli Kent)
  • Bana kalırsa, kişisel tarihimin tek bir teması vardı; hayal kırıklığı (Kabuk Adam)
  • Cesurca kovaladığı gerçek, acımasızca yakalar onu. (Bir Delinin Güncesi)
  • ...beden tüylerine karşı girişilen Sisyphos'vari anlamsız savaşı. Yere serdi­ği gazeteye düşen kıllar gibi hissediyordu kendini; doğal, zararsız ve nedense istenmeyen. (Kırmızı Pelerinli Kent)
  • Sanki söyleyecek çok sözümüz var ama sesimiz kalmamış gibi. (Artık Sessizlik Bile Senin Değil)
  • Onun varlığı, insan üzerine uzun bir şiirdir. (Taş Bina ve Diğerleri)
  • bir şehir ancak içinde sevdiğiniz biri varsa yaşamaya başlıyor (Mucizevi Mandarin)
  • Yoksa biz dünyaya hep böyle mi bakıyoruz, kitap kapaklarına bakar gibi? (Bir Kez Daha)

Yorum Yaz