diorex
sampiyon

Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 - Cüneyd Suavi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 kimin eseri? Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 kitabının yazarı kimdir? Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 konusu ve anafikri nedir? Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 kitabı ne anlatıyor? Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 PDF indirme linki var mı? Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 kitabının yazarı Cüneyd Suavi kimdir? İşte Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 25.03.2022 20:00
Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 - Cüneyd Suavi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Cüneyd Suavi

Yayın Evi: Genç Timaş Yayınları

İSBN: 9786050827958

Sayfa Sayısı: 216

Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Küçükken yatağımdan her kalkışta, yerde birçok minder görüp annemin onları neden toplamadığına şaşıp kalırdım.

Büyüdüm, evlendim ve yaramaz bir erkek çocuk sahibi oldum.

Oğlum da herhâlde bana benzemiş olmalı ki, geceleri kıpır kıpır döndüğü için, ikide bir yatağından düşüyor.

Ve şimdi ben, rahmetli anacığıma Fatihalar okuyarak oğlumun düştüğü yere minderler seriyorum.

Bir öyküden beklenenler sadece bir çırpıda veriliyor ve kalpleri yumuşatırken gönül pusulalarını manevî güzelliklere çeviriyorsa; üstelik de bunları, sıcak bir tebessüm veya birkaç damla gözyaşıyla gerçekleştiriyorsa, biliniz ki bu öyküler ‘HAYATIN İÇİNDEN’dir.

80’li yıllardan beri elden ele dolaşarak gönülleri fetheden bu kitapta, kendi hayatınızdan sayfalar bulacaksınız.

Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 Alıntıları - Sözleri

  • Sadece dıştan bakarak insanlara değer biçmek,tedavisi imkansız bir hastalık sanki.
  • Aynı kim ve nefreti, neden gerçek düşmanlara duyamıyorduk?
  • Sadece dıştan bakarak insanlara değer biçmek,tedavisi imkânsız bir hastalık sanki.
  • Benim bütün tesellim artık rüyalarımda... Misketlerim kayboldu,gitti tahta arabam Elimden tutanlar yok,şimdiki bayramlarda Ne melek yüzlü annem,ne de nur yüzlü babam O bayramlar ki artık benden çok uzaklaşmış Beni kucaklayalar,toprakla kucaklamış. Yola koyulmak gerek,fazla kaldım bu handa Kuşlar!söyleyin bana!sevdiklerim ne yanda?
  • YEŞİL ELBİSE Yolda karşılaştığımızda, ezan okunuyordu. –Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun. Daha önceki tekliflerimi de reddettiği için: –Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi. Boşuna ısrar etme. –Peki, dedim. Neden direniyorsun? –Ne bileyim olmuyor işte, diye karşılık verdi. Belki çevrenin de tesiri var. Hem pantolonumun ütüsü bozulup dizleri aşınır diye endişe ediyorum. İster istemez gülerek: –Herhalde şaka yapıyorsun, dedim. Bunun için cami terkedilir mi? –Ciddi söylüyorum, dedi. Giyimime ve özellikle "yeşil"e çok düşkün olduğumu bilirsin. Gerçekten de öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı. –Hayatında hiç camiye gitmedin mi, dedim. –Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim, diye cevap verdi. Fakat artık gitmeye niyetim yok. Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti. Daha sonra el sıkışıp ayrıldık. Onunla konuşmamızdan iki ay sonra, kendisinin camide olduğunu söylediler. Hemen gittim. Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı. Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle: –Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin? Hiç sesini çıkartmadı. Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu."
  • GÜNCEL BİR KIYAFET Orta yaşlı bir hanım, şehrin en lüks mağazasında beğendiği döpiyesi giyip ayna karşısında bir kaç defa döndükten sonra: –Ben, üniversitede öğretim üyesiyim, dedi. Modern bir kıyafet almak ve özgürce giyinmenin tadına varmak istiyorum. Kadınla ilgilenen tezgâhtar kız: –Sizi iyi tanıyorum efendim, dedi. Çok şık giyindiğinizi de biliyorum. Fakat Fransız modasına göre elbisenizi eşarpla tamamlamalısınız. Kadın: –Eşarp mı? diye burun kıvırdı. Demek güncel ha!... Ama Fransa gibi bir moda merkezinden geliyorsa, dedikleri doğrudur. Tezgâhtar kız, raftaki eşarpları müşterisinin önüne dedikten sonra: –Pahalı olmasına rağmen en modern mallarımız bunlar, dedi. Size yakışacaktır. Kadın, eşarpları tek tek incelerken: –Hepsi de birbirinden güzel ama ben sizin başınızdakini beğendim,dedi. Şimdi hatırlamıyorum ama, geçen gün aynı eşarbı birinde daha görmüştüm. Genç kız, saygılı bir ifadeyle: –O gördüğünüz bendim hocam, diye gülümsedi. Gece bölümünde öğrencinizim. Kıyafetimden dolayı beni dersinizden atarken, başımda bu eşarp vardı."
  • BAHŞİŞ Yaşlı adam, delikanlının cebine bir şeyler bırakırken: –Allah senden razı olsun evladım, dedi. Bu ihtiyarı yeniden doğmuş gibi sevindirdin. Şu ufak hediyemi alırsan, daha da sevindireceksin. Delikanlı, yapmış olduğu iyiliğin makbule geçeceğini daha işin başındayken biliyordu. Yol kenarında ağlayan dört beş yaşlarındaki çocuğun kaybolduğunu anlamış ve onun nereden geldiğini soruşturduktan sonra, bir taksiye bindirip evine getirmişti. Fakat delikanlı, aradığı evi bulduğunda büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Yol boyunca gözü önünde canlandırdığı yüzme havuzlu ve uydu antenli villanın yerine, karşısında derme çatma bir gecekondu duruyordu. Üstelik kapıyı da çocuğun dedesi açmış ve torununa hasretle sarıldıktan sonra,kendisine teşekkür edip cebine bir kaç kuruş bırakmıştı. Delikanlı, sohbet sırasında çocuğun anne ve babasının kaza sonucunda vefat ettiğini öğrenmiş ve yaşlı adamın bir ara ağlamasından istifade ederek cebine konulanları kontrol etmeyi becermişti. Üç beş tane bozuk , koskoca ceket cebinin köşesini bile doldurmuyordu. Evin haline bakılırsa, yaşlı adam oldukça fakirdi. Ama hiç olmazsa taksi parasını karşılayacak kadar bir bahşiş veremez miydi? Delikanlının yüklü bir hediyeyle"yolunu bulma" hayalleri yıkılmış ve içinde bir şeyler kıpırdanmaya başlamıştı. Anlaşılan tahammül edilemeyecek derecede cimri bir ihtiyar ile karşı karşıyaydı ve ona mutlaka bir ders vermesi gerekiyordu. Yaşlı adamın yüzüne dik dik bakarken cebindeki bozukları avuçladı ve çocuğun ayakları dibine fırlatarak: –Git de kendine oyuncak ufaklık, dedi. Böylelikle cömertlik nedir öğrenmiş olursun. Yavrucak yere eğilerek paraları topladığında, delikanlının gözleri yerinden çıkacak gibi oldu. Çocuğun küçücük avuçlarında, dört beş tane altın parıldıyordu."
  • HASRET Ona, teravih namazına giderken rastladım. Sevinçten âdeta uçar gibiydi. Aceleyle koşuşturup dururken: –Hayrola Ömer, dedim. Bu ne telaş böyle? Nefes nefese: –Babam geliyormuş, diye gülümsedi. Bayramı burada geçirecekmiş. Duyduğuma göre anne ve babası, Ömer,henüz bebekken ayrılmıştı. Yavrucağızın yüzünü bile hatırlayamadığı babası kısa süre sonra Almanya'ya yerleşmiş, annesi ise çocuğuna bakmak için bir işe girmek zorunda kalmıştı. Şimdi beş–altı yaşlarında olan Ömer, yıllar boyu süren hasretini unutmuş görünürken: –Babam geliyor, diye tekrarladı. Herkes onun dönmesini bekliyor. Şimdiden hazırlığa başlamışlar. Tüy gibi vücudunu eğilip kucakladım. Kalbi, fırlayacakmış gibi çarpıyordu. Bir öpücükten sonra: –Anlayamadım, dedim. Kimler bekliyormuş bakalım onu? –Herkeees, diye cevap verdi. Sağa sola birçok yazı asmışlar. Bir tanesi de ileride duruyor. Meraka kapılmıştım. Saatime bir göz atıp: –Daha namaza çok var, dedim. Eğer uzak değilse, bana gösterir misin? Böyle bir teklifi beklediği için hiç nazlanmadı. Küçücük avucunu avucuna saklayıp ilerlemeye, biraz sonra da onun zoruyla koşuşmaya başladık. İki sokak aşıp caddeye çıktığımızda, büyük bir gururla parmağını uzatarak: –Bak işte! dedi. Hem de ne kadar kocaman yazmışlar. Ömer'in gösterdiği yere baktığımda, o ana kadar yaşamadığım, belki de yaşadığım halde unuttuğum duygularla sarsıldım. Gözlerini ayırmadığı yazıda babasının adı geçen Ömer, karşımızdaki muhteşem caminin minareleri arasına gerilmiş olan mahyayı gösteriyordu. Işıklı yazıları birlikte heceledik: –"Hoşgeldin Ramazan" yazıyordu.
  • SEVGİ Küçük kız, annesiyle yürürken birden durdu. Yağmur damlacıklarıyla ıslanan gözlüğünü çıkartarak baktığı şey, babasıyla birlikte bisiklette giden bir başka kız çocuğuydu. Bisikletin arka tarafındaki minder üzerinde oturan kız, düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve soğuktan pembeleşen yanaklarını onun sırtına dayamıştı. Adamın ara sıra yana dönerek söylediği sözler, küçük kızı kıkır kıkır güldürüyordu. Kaldırımdaki kız bisikletin arkasından bakarken, annesi durumu farkedip: –Evdekiler yetmiyormuş gibi gözün hâlâ bisikletlerde, diye çıkıştı. Ama eğer beğendiysen, baban ondan da alır. Küçük kız, yumuşak bir sesle: –Bisiklete değil kıza bakmıştım, dedi. Babası o vaziyette bile kendisiyle sohbet ediyor da... Annesi, küçük kızı hiç duymamış gibiydi. Onun kürklerle çevrili şapkasını düzeltirken: –Arkadaşların, bu havada bile okula yürüyerek geliyor, dedi. Hâlbuki baban, işe giderken de olsa, birkaç dakikasını ayırıp seni mersedesiyle getiriyor. Kızın gözü yine bisikletteydi. Kadın, alaycı bir ifadeyle: –İstersen baban da seni bisikletle getirsin, diye devam etti. Ne de güzel yakışır değil mi? Küçük kız, inci taneleri gibi süzülen gözyaşlarını annesinden saklamaya çalışırken: –Çok isterdim, diye cevap verdi. Belki de öylelikle, babama sarılırdım.
  • Anlayamadı hiç kimse, Çöldeki üç beş çiçeğin nasıl yaşadığını. . . bilemediler nedense, Çiçeklerin arasında bir şehit yattığını. . . ♡
  • Anlayamadı hiç kimse, Çöldeki üç-beş çiçeğin nasıl yaşadığını... Bilemediler nedense, Çiçeklerin arasında bir şehit yattığını...
  • Boğazda bir yalıcık Küçücük bir bahçesi, Olta atacak kadar... Kıyıda bir masacık Yanında bir salıncak, Sohbet edecek kadar... Küçük bir ıhlamurcuk Çiçeklere bürünmüş, Çaya yetecek kadar... Sadece bir saatçik O yalı benim olsun Hayal kuracak kadar...
  • Anlayamadı hiç kimse, Çöldeki 3-5 çiçeğin nasıl yaşadığını... Bilemediler nedense, Çiçeklerin arasında bir şehit yattığını...
  • "Çal davulcu çal!" dedim. "Rabbimizin kudretini her tarafa ilan et! Yıldızlarla zerreleri aynı kolaylıkla idare eden kudret, senin küçük kalbini de idare etmeye elbette muktedidir."
  • Vasiyet yoluyla hayır yapmak yanlıştır. Aksi hâlde kardeşler birbirine düşer, hayatları mahkemede geçer.

Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 PDF indirme linki var mı?

Cüneyd Suavi - Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cüneyd Suavi Kimdir?

1948 Yılında Adapazarı'nda doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. Daha sonra, günümüzde Mimar Sinan Üniversitesi olarak bilinen Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni yüksek mimar ünvanıyla bitirip Sakarya Üniversitesi'nde asistanlığa başladı. İleriki yıllarda profesörlüğe kadar yükselen Cüneyd Suavi, evli ve üç çocuk babasıdır.

Zafer Dergisi'nde 1982 yılından beri hikayeleri yayınlanan yazarın en tanınmış eseri, Hayatın İçinden adlı hikaye kitabıdır. Türk insanı tarafından büyük bir rağbet gören bu eserin tamamı Korece'ye; bir bölümü de İngilizce, Almanca, Rusça, Arapça, Arnavutça, Tatarca, Özbekçe ve Makedonca'ya çevrilerek dünyanın dört bir yanına ulaşmıştır. Bu eserin devamı olan Hayatın İçinden-2 adlı kitap da, 2003 yılında basılmıştır.

Cüneyd Suavi'nin Kırk Gram Tebessüm, Mucizeler, Bilmeceler ve Çocuklar İçin Peygamberler Tarihi adlı eserleri dışında, .ocuklar için yazdığı İki Çuval Altın, Huzur Ormanı, Gökten İnen Balık, Cennete Davet ve Sevgi Marketi adlarını verdiği beş hikaye kitabı daha bulunmaktadır.

Cüneyd Suavi Kitapları - Eserleri

  • Hayatın İçinden 1
  • Hayatın İçinden 2
  • Kırk Gram Tebessüm
  • Hayatın İçinden - Sevgi Hikayeleri 3
  • İmdat Aşık Oldum
  • İki Cihan Güneşi Peygamberimiz
  • Hazır Cevaplar 1
  • Hayatın İçinden
  • Kesilen Gitar
  • Ali'nin Seccadesi
  • Hazır Cevaplar-2
  • Hazır Cevaplar-3
  • Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1
  • Hayatın İçinden
  • Peygamberimizin Mucizeleri
  • Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 2
  • Allah Resulü
  • Gençler için - Peygamber Efendimiz
  • Peygamberler Tarihi
  • Cennetin Elçileri Peygamberler Tarihi
  • Baldan Tatlı Öyküler-2
  • Baldan Tatlı Öyküler 1
  • İki Çuval Altın
  • Zeka Pınarından Hazır Cevaplar
  • Hayatın İçinden
  • Küçük Boydaki Adamlara Büyük Boyda Bilmeceler
  • Gül Kokulu Resulden Mucizeler
  • Mucizeler
  • Çiçek Bahçesi
  • Baldan Tatlı Öyküler 3
  • Gençler İçin Peygamberler Tarihi
  • Hayatın İçinden
  • Bir Günde Devrialem
  • 40 Hikaye
  • Hayatın İçinden Senaryolar
  • Esrarengiz Program
  • Dur ve Düşün

Cüneyd Suavi Alıntıları - Sözleri

  • Sadece dıştan bakarak insanlara değer biçmek,tedavisi imkânsız bir hastalık sanki. (Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1)
  • Anlayamadı hiç kimse, Çöldeki üç beş çiçeğin nasıl yaşadığını. . . bilemediler nedense, Çiçeklerin arasında bir şehit yattığını. . . ♡ (Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1)
  • Hayvanlar, belki de bizimle konuşabilecek yetenektedir. Ama başlarına gelecekleri bildiklerinden, susuyor olmalılar. (Kırk Gram Tebessüm)
  • İnsan kendi değerini kendi belirler. Bizleri değerli kılan Allah yolunda attığımız adımlardır. Onun yolunda gidenler elmas gibi nurlanır, edebi bir güzelliğe kavuşur. Aksi halde sahip olduğunuz güzellik bir daha geri dönmemek üzere söner... (İmdat Aşık Oldum)
  • Peygamberimiz, Hz. Ebu Bekir'in İslam'ı seçmesinden bahsederken: "İslam'a davet ettiğim kişilerin arasında bazıları nazlandı, bazıları uzun uzun düşündü. Fakat Ebu Bekir hiç gecikmedi, bir an bile beklemedi." demişti (İki Cihan Güneşi Peygamberimiz)
  • "Çünkü siz, bir insanın kalbini fethetmeyi, bir zirveyi fethetmekten önemli görmüştünüz." (Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 2)
  • Allah Resulü 'nün amcası'nın ciğerini yiyen Hind in Tevbesi : amcasının bu şekilde şehit edilmesi ile perişan olmuştu. fakat şimdi karşısında o işi planlayan kadın vardı .Hz Ömer iki cihan güneşi nin vereceği cevabı merakla beklerken, Peygamberimiz o kadına seslenerek :Demek sen ut be nin kızı Hint'sin ha dedi Hint bu sözler üzerine peçesini kaldırıp "Evet ya resulallah utbenin kızı hind'im kendi arzum ile İslamiyeti seçtim ve İşlediğim günahların affedilmesi için senden dua almaya geldim !dedi" Peygamberimiz inanılmaz bir nezaket gösterip:" Ey Hint Hoş geldin !"diyerek tebessüm evtti .Bu incelik karşısında Hint sanki damla damla eriyordu. Ya Resulallah !daha birkaç güne kadar sana ve yakınlarına düşmandım ve yeryüzünde hiç kimseye böyle bir kin duymazdım .Ama bugün senden fazla sevdiğim biri yoktur diyerek ağlamaya başladı. Peygamberimiz :Ey Hint! islamiyetten önce işlenen günahlar Müslüman olduktan sonra silinir gider diyerek onu teselli etti. (Allah Resulü)
  • Küçük çocuk ve babası, gittikleri parkta bir banka oturmuşlar, tatlı bir sohbete başlamışlardı. Mayıs ayı geldiğinden her taraf yemyeşildi. Dört bir yandan güzel kokular yükseliyor, kuş sesleri bir an bile kesilmiyordu. Küçük çocuk altı yaşına bastığından, bir şey hariç aklı her şeye eriyordu. O şey de babasının sertliğiydi. Çünkü babası, hiçbir sebep yokken bir anda sinirlenir, kulağına yapışarak onu azarlar, daha sonra da gönlünü almaya yanaşmazdı. Sessizce ağlardı çocuk, ağlamaktan yorgun düşene kadar. Daha sonra içine, küçücük dünyasına kapanırdı. Allah’tan ki ara sıra birlikte gezerlerdi, bugünkü gibi... Çocuk nefes alırdı o günlerde, kırılmış kalbine rağmen her şeyi unuturdu. Biraz önce aldıkları simitleri yerlerken, babası kendisine çıkışarak: "Daha önce defalarca söyledim” dedi. “Koskoca adam oldun. Yerlere kırık dökme! Böyle bir şeyi sadece aptallar yapar.” Küçük çocuk sesini çıkartmadı. Babasını canı gibi sevdiği için, onu gücendirmekten korkuyordu. Ama elinde değildi simidin susamlarını, hatta bazı parçalarını düşürmemek. Zaten simit gevrekti. Böyle bir şey son derece normal sayılmalıydı. En iyisi babası başka tarafa bakarken, simidinden küçük ısırıklar almaktı. Ufaklık bu işi yapmaya çalışırken, babası onun kulağına yapışarak: “Anlaşılan kafana laf girmiyor” dedi. “Simidinin yarısını yerlere döktün. Yürü hemen gidiyoruz! Bir daha da gelirsek iki olsun.” Adam, çocuğun elinden simidini alarak yanlarında getirdiği poşete koydu. Ve hızlı adımlarla parktan dışarı çıktı. Oğlu nasıl olsa korkuya kapılacak, ister istemez peşinden yarışacaktı. Fakat çocuk, böyle bir şey yapmadı. Gözlerinden süzülen yaşları silerken, papatyalarla süslenen taze çimenlerin üzerine eğildi ve oradaki karıncalara doğru dönüp: “Biliyorum karnınız çok aç” dedi. “Ama babam simidimi aldı elimden. Şimdilik attıklarımla idare edin.” (Hayatın İçinden - Sevgi Hikayeleri 3)
  • Dermansız dert yoktur, buna inanın. (İmdat Aşık Oldum)
  • Kendi kıyametimizi kendi elimizle hazırlıyoruz. Hem de üç-beş kuruşluk bir menfaat için. (Kesilen Gitar)
  • Şunu sakın unutma! Yaşanılan her olay, sıkıntılı olsa bile inanılmaz güzellikte meyveler verir. Bu hâdise seni olgunlaştıracaktır, bundan emin ol. Şimdi yüreğini yakan bu acı hâdiseler, son derece tatlı nimetlerden farksızdır. Yeter ki o tuzakları fark edip düşme! Tuzakları görebilen basiret sahipleri, o tuzakları bilmeyen sayısız insanı kur tarabilir. Bir zamanlar benim de yaşadığım gibi, sen de çok zor bir eğitimden geçiyorsun. Başkasının dertlerine derman olmanın en kısa yolu bu olsa gerek. (İmdat Aşık Oldum)
  • Zorluklar çoğaldıkça ibadetler daha kıymetli hale gelir ve Allah her zorluktan sonra inanılmaz derecede kolaylık verir. (Ali'nin Seccadesi)
  • Niyazi Beki Hoca: ' Allah beni yaratırken, bana niye sormadı?' diyen birine şu cevabı vermiş: -Sen yoktun ki, sana sorsun. (Hazır Cevaplar-2)
  • Şöhret, kalbi öldüren zehirli bir bala benzer. (Kırk Gram Tebessüm)
  • Bütün zorluklara rağmen namaz kılanlar daha fazla takdir edilip alkışlanır. (Ali'nin Seccadesi)
  • "Hiçbir insan yıldızlara gidemez , çünkü buna ömrü yetmez." (Hayatın İçinden 2)
  • Allah'ı tanıyıp ona itaat eden, zindanda olsa bile bahtiyardır. Onu unutanlar da, saraylarda olsa bile zindanlardadır, hepsi bedbahttır. (Hayatın İçinden - Sevgi Hikayeleri 3)
  • "Bedir gününde ,gökyüzünden aşağıya bir gölge (bulut )indi.Ben onu İlk bakışta bütün ufku kaplayan bir kilimden farksız gördüm .Daha sonra fark ettim ki onlar karınca sürüsü gibi melekmiş. Anladım ki Allah resulüne yardım geliyor. (Allah Resulü)
  • Yahudinin biri imtihan etmek gayesiyle Efendimizin (Sav) yanına gelmiş ve elindeki yiyeceği göstererek: -"Ey İslam Peygamberi," diye sormuştu. "Bu benim rızkım mıdır?" Yahudi, 'evet' cevabını alsa, elindekini yemeyerek atacak; 'hayır' cevabında ise onu yiyerek sözde akılılık etmiş olacaktı. Yahudinin bu düşünce ile sorduğu soruya, Peygamber Efendimiz hiç tereddüt etmeden cevap verdi: - "Yersen, rızkındır!.." (Hazır Cevaplar-3)
  • "Zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve layık değildir." Bediüzzaman (İmdat Aşık Oldum)

Yorum Yaz