ergul
diorex

Hayali Cemaatler - Benedict Anderson Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayali Cemaatler kimin eseri? Hayali Cemaatler kitabının yazarı kimdir? Hayali Cemaatler konusu ve anafikri nedir? Hayali Cemaatler kitabı ne anlatıyor? Hayali Cemaatler PDF indirme linki var mı? Hayali Cemaatler kitabının yazarı Benedict Anderson kimdir? İşte Hayali Cemaatler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 09.09.2022 22:00
Hayali Cemaatler - Benedict Anderson Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Benedict Anderson

Çevirmen: İskender Savaşır

Orijinal Adı: Imagined Communities Reflections on the Origins and Spread of Nationalism

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753420266

Sayfa Sayısı: 272

Hayali Cemaatler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bugün içinde yaşadığımız dünya bir uluslar sistemidir. Çok değil, yalnızca 150 yıl önce, bugün varolan ulusal devletlerin yarısı bile henüz ortada yoktu. Son iki yüzyıldır milyonlarca insan, kendi uluslarına olan bağlılıkları nedeniyle başkalarına kin ve düşmanlık besledi, farklı ulustan insanları katletti. Bu bir yana, insanları bile bile ölüme gidecek kadar fedakâr kılan bu bağlılığı, bir ulusa ait olma duygusunu nasıl anlayabiliriz?

Benedict Anderson, milliyetçi siyasal hareketler üzerine yapılmış çoğu çalışmanın sormadığı bir soruya yanıt arıyor: Ulusların doğuşunu ve gelişimini, dinsel cemaatlerle, hanedanlıkların çöküşüyle, kapitalizm ve yayıncılığın gelişmesi, resmi devlet dillerinin oluşumu ve "zaman" kavrayışımızın değişmesiyle ilişkilendiriyor. Ulusu, kan bağı ve din gibi eski tip cemaatlerin yerini alan hayal edilmiş bir topluluk olarak ele alan yazar, milliyetçiliğin, ilk kez Amerika'da ortaya çıktıktan sonra, önce Avrupa'daki halk hareketleri, sonra emperyalist güçler ve nihayet Üçüncü Dünya'nın anti-emperyalist mücadeleleri tarafından kopyalanıp çoğaltılabilir bir model oluşturduğunu savunuyor.

İnsanlığı ve coğrafyayı ulusal sınırlara bölerek, herbiri kendinin "en eski ve en köklü olduğunu" iddia eden ve sürekli "dış düşmanlara" karşı bir "biz" kimliğiyle kendilerini meşrulaştıran ulus-devletlerden kurtulmak mümkün mü? Anderson, ulus ve milliyetçilik üzerine, resmi-tarihten gelen önyargılarımızı ve inançlarımızı sarsacak ve yeniden düşünmemizi sağlayacak tezleriyle, ilgiyle okunacak bir tarih sunuyor bize...

Hayali Cemaatler, ilk kez yayımlandığı 1983’ten günümüze, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal bilimler literatürünü derinden etkiledi, birçok çalışma alanına esin kaynağı oldu ve açılım yarattı.

Hayali Cemaatler Alıntıları - Sözleri

  • Milliyetçiliğin büyüsü, rastlantıyı yazgıya dönüştürmesidir.
  • Birinci Dünya Savaşı hanedanlığın altın çağını sona erdirdi. 1922' de Habsburglar, Hohenzollernler, Romanovlar ve Osmanlılar ar­tık yoktu. Berlin Kongresi'nin yerini Avrupalı olmayanların dış­lanmadığı Milletler Birliği almıştı.
  • İnsanın başka dillere ulaşmasının önündeki engel onların yüz vermezliği değil, kendi faniliğidir. Her dilin biraz özel ve mahrem olması bu yüzden.
  • Şu sararmış fotoğrafta halıya ya da beşiğe uzanmış yatan bebeğin siz olduğunuzu öğrenmek için bir başkasının yardımına muhtaç olmak ne tuhaf.
  • İslami gelenekte Kuran yakın zamana kadar, kelimenin tam anlamıyla çevrilemez olarak tasarlanıyordu (dolayısıyla da çevrilmiyordu); çünkü Allah'ın hakikatine ancak Arapça'da yazılmış işaretlerle ulaşmak mümkündü ve bunların yerine başka bir şey konamazdı.
  • Milli bay­ramlarda söylenen milli marşları alın örneğin. Sözler ne kadar bayağı, ezgi ne kadar sıradan olursa olsun, bu marşların söylen­mesinde bir eşzamanlılık deneyimi vardır. Böyle anlarda birbirle­rine tamamen yabancı insanlar aynı ezginin eşliğinde aynı dizeleri okur.
  • Kişi anababasının genle­rinden ve toplumsal koşullardan, ölümüne kadar bir rol oynamak üzere kısa süreli bir tarihsel sahneye çıkar.
  • Neden bu insan benim yapmakta olduğum şeyleri yapıyor, birbirimizle konuşmadığımız halde benim telaffuz ettiğim kelimeleri telaffuz ediyor?

Hayali Cemaatler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Milliyetçiliğin Arkeolojisi için bir kaynak: “Ulus” kavramını “hayali cemaat” olarak tanımlayan Anderson, Asya tarihi ve toplumu hakkında uzmanlaşmış bir politikbilimcidir. Öncelikle belirtmem gerekir ki bu kitabı okumadan önce veya okurken “eleştirel rasyonalizmin tek kişilik ordusu” olarak kabul edilen Ernest Gellner’ın, “Uluslar ve Ulusculuk” kitabı okunmalıdır. Ayrıca Hayali Cemaatler kitabının 1993 basımını tavsiye ederim kapak resmi olarak daha otantik ve ilgi çekici. Benedict Anderson, milliyetçiliği şu şekilde izah eder: “Milliyetçilik modern kalkınma tarihinin patolojisidir; tıpkı bireylerdeki nevroz gibi o da kaçınılmazdır. Köklerini, toplumlar için çocuksuluğun dengi olan ve dünyanın büyük bir kısmına dayatılan çaresizliğin ikilemlerinde bulur ve tıpkı nevroz gibi o da asli bir muğlaklıkla yüklüdür. İçinde demantia’ya doğru benzer bir ağırlaşma eğilimi barındırır ve tedavisi büyük ölçüde imkansızdır. O halde antropolojik bir ruhla, ulus hakkında şu tanımı öneriyorum: Ulus hayal edilmiş bir siyasal topluluktur. Kendisine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaattir.” Ernest Gellner ise biraz daha vahşice şu şekilde ekleme yapar: “ Milliyetçilik ulusların kendi öz-bilinçlerine uyanma süreci değildir; ulusların varolmadığı yerde onları icat etmektir.” Bu iki yazarın ulus mistisizmine yönelik tahlillerine, bilinçdışı süreçleri ve kitle psikolojisini dahil ederek konuyu irdelemek adına Wilhelm Reich’ın “Faşizmin Kitle Psikolojisi” kitabı oldukça yerinde bir tercih olacaktır. (özgür koç)

Hayali Cemaatler: Anderson, kitabında, ulusların doğuşunu ve gelişimini, dinsel cemaatler ve hanedanlıkların çöküşünü, kapitalizm ile yayıncılığın gelişimini, resmi devlet dillerinin oluşumunu, zaman kavramının değişimi ile ilişkilendirmektedir. Kitap, yabancı olan birçok ülkenin (birçok sömürge devleti) geçmişi ve bu ülkelerdeki milliyetçiliğin gelişim aşamaları hakkında bilgiler veriyor. Bu ülkeler hakkında bilgi sahibi olmadan okunması pek yararlı olmayabilir. Yazar milliyetçiliğin çok eski temelleri olmadığını ve 19. Yüzyılda uydurulduğunu kitap boyunca anlatıyor. Bunun yanında kitabın kapağındaki resim Türkiye hakkında bilgiler verileceği izlenimi yaratsa da ne Türkiye hakkında ne de Türk milliyetçiliği hakkında bilgi yok… Anderson , Hayali Cemaatler adlı kitabında ulus kavramı için şu tanımı önerir: "Ulus hayal edilmiş bir siyasal topluluktur, kendisine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaattir." Kavramdaki "hayal edilebilirlik" üzerinde önemle durulması gereken bir vurgudur çünkü milliyetçiliği etnik geçmişten koparıp modernist bir indirgemeciliğe hapseder. Ona göre modernist anlayış, sürekliliği sağlamak için bir takım inşa çabaları içerisine girer ancak bu inşa bir icat değildir tam tersine hayal edilebilir olması hasebiyle kabul edilme oranı yüksektir. Anderson, ulus milliyetçilik üzerine, resmi tarihten gelen önyargımızı ve inançlarımızı sarsacak ve yeniden düşünmemizi sağlayacak tezleriyle , ilgiyle okunacak bir tarih sunuyor bize. (Z.K)

Hayali Cemaatler PDF indirme linki var mı?

Benedict Anderson - Hayali Cemaatler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hayali Cemaatler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Benedict Anderson Kimdir?

Benedict Richard O’Gorman Anderson (26 Ağustos 1936) İngiliz-İrlanda kökenli ABD'li politikbilimci. Cornell Üniversitesinde profesör olarak çalışmaktadır. Ulus kavramını "hayali cemaat" olarak tanımlamasıyla ünlenmiştir.

Anderson, ulusçuluğun ve 'hayali cemaatlerin' oluşumunun ana nedeni olarak, monarşilere karşı yükselen hareketleri ve kapitalizmin gelişmeye başlaması ile ortaya çıkanmatbaanın elyazmalarına ulaşım ayrıcalığını ortadan kaldırmasını gösterir (Anderson buna basılı kapitalizm "print-capitalism" der).

Anderson ulusçuluk çerçevesindeki ulus kavramının ortaya çıkışını 18. yüzyılın sonuna yerleştirir. Ernest Gellner, ulusçuluğun ortaya çıkışını Batı Avrupa'nın endüstrileşmesine bağlar (ki bu yaklaşım Doğu Avrupa'daki endüstrileşmemiş ülkelerde ulusçuluğun gelişmesini yeterince açıklamaz). Elie Kedourie ise Fransız devrimi ile merkezi Fransız devletinin kurulmasında katkıda bulunan aydınlanma düşüncelerini ulusçuluğun ortaya çıkmasında etkili görür. Anderson ise baska bir alana yoğunlasir. Anderson'a göre Avrupa devletlerinin okyanus ötesinde yarattığı sömürgelerde yaşayan diasporada, özellikle Amerika kitasindaki yeni kolonilerde gelisen bir kavramdir.

Andersona göre "ulus" yapay olarak inşa edilen birşeydir. 1778 ile 1838 arasinda Kuzey ve Güney Amerika'da ortaya çıkan elit bir kesimin bilinçli şekilde kendilerini bir "ulus" olarak tanımladıklarını ve ilk ulus-devlet modellerinin bu şekilde ortaya çıktığını ileri sürer. Buna göre, zaten var olan "ulus" bir "ulus-devlet" insa etmez, "ulusalcılık düşüncesi", ulusu ve ulus-devleti birlikte inşa eder. Anderson, Fransa ve Amerika örnekleri üzerinden "ulus" inşasının nasıl geliştiğini gösterir. Anderson, bu ilk dalga ulusalcılığı, yurttaş ulusalcılığı olarak adlandırırken, daha sonra gelişen ikinci dalga ulusalcılığı etnik ulusalcılık olarak niteler.

Anderson, ulus teorisinde yazılı edebiyata ve onun yayılmasına merkezi bir rol verir. Ulusalcılığın gelişmesi basılı kitaplarin sayısının artmasi ve matbaa teknolojisinin gelişimiyle birebir ilişkilidir.

Anderson'a göre bir ulusun inşasinda "ulus"un antik dönemlere bağlanmasi önem taşır, hatta bunu bir zorunluluk gibi görür. Bu noktada Anthony D.Smith'den bazı kavramları ödünç alir. Ulus inşası için gerçek öykülerden cok efsanelere ve fantastik anlatılara dayanıldığını vurgular.

Benedict Anderson Kitapları - Eserleri

  • Hayali Cemaatler
  • Sınırları Aşarak Yaşamak
  • Üç Bayrak Altında

Benedict Anderson Alıntıları - Sözleri

  • Milli bay­ramlarda söylenen milli marşları alın örneğin. Sözler ne kadar bayağı, ezgi ne kadar sıradan olursa olsun, bu marşların söylen­mesinde bir eşzamanlılık deneyimi vardır. Böyle anlarda birbirle­rine tamamen yabancı insanlar aynı ezginin eşliğinde aynı dizeleri okur. (Hayali Cemaatler)
  • Milliyetçiliğin büyüsü, rastlantıyı yazgıya dönüştürmesidir. (Hayali Cemaatler)
  • "İnci, sancılar çeken bir istiridyenin eseridir, dizüstü bilgisayarı olan bir istiridyenin değil." (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • " Bu yüzyılın büyük savaşlarını olağandışı kılan şey, öldürülmelerine izin verdiği insan sayısının emsalsizliği değil, ne kadar çok sayıda insanı canlarını vermeye ikna edebildiğidir" (Üç Bayrak Altında)
  • İslami gelenekte Kuran yakın zamana kadar, kelimenin tam anlamıyla çevrilemez olarak tasarlanıyordu (dolayısıyla da çevrilmiyordu); çünkü Allah'ın hakikatine ancak Arapça'da yazılmış işaretlerle ulaşmak mümkündü ve bunların yerine başka bir şey konamazdı. (Hayali Cemaatler)
  • Özgürlük yolunda savaşan kurbağalar, kasvetli, yarım hindistan cevizi kabuklarının altında büzüldükçe kaybetmekten başka şansları yok! Dünyanın bütün kurbağaları birleşin birleşin! (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • Kişi anababasının genle­rinden ve toplumsal koşullardan, ölümüne kadar bir rol oynamak üzere kısa süreli bir tarihsel sahneye çıkar. (Hayali Cemaatler)
  • İnsanın başka dillere ulaşmasının önündeki engel onların yüz vermezliği değil, kendi faniliğidir. Her dilin biraz özel ve mahrem olması bu yüzden. (Hayali Cemaatler)
  • "Şans çoğunlukla beklenmedik fırsatlar şeklinde ayağımıza gelir. Hızla gelip geçtiği anda onu yakalamak için yeterince cesur ya da çılgın olmak gerekir." (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • "Altı ay gündelik hayata karışmak, üç yıl dil dersi almaya bedeldir." (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • Şu sararmış fotoğrafta halıya ya da beşiğe uzanmış yatan bebeğin siz olduğunuzu öğrenmek için bir başkasının yardımına muhtaç olmak ne tuhaf. (Hayali Cemaatler)
  • Annem ve babamın dört dörtlük entelektüel olduklarını söylemek doğru olmayabilir. Ama bize yaşadığımız şehirde benzeri bulunmayan bir "kütüphane" verdiklerini söylemeliyim. Yine onların teşvikleri sayesinde dil, sınıf, bölge ve tarihsel dönem bakımından farklı insanların deneyim ve düşüncelerini konu alan kitaplar "okuma alışkanlığı" edindik. Hem annem hem de babam fotoğraf çekmeye düşkün olduğu için evimiz fotoğraf albümleriyle doluydu. Çoğu, zaman zaman tatile gittikleri Çin'de ve Fransız sömürgesi Vietnam'da çektikleri fotoğraflardı (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • Chance often comes to us in the form of unexpected opportunities,which one has to be brave or foolhardy enough to seize as they flash by (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • Neden bu insan benim yapmakta olduğum şeyleri yapıyor, birbirimizle konuşmadığımız halde benim telaffuz ettiğim kelimeleri telaffuz ediyor? (Hayali Cemaatler)
  • Birinci Dünya Savaşı hanedanlığın altın çağını sona erdirdi. 1922' de Habsburglar, Hohenzollernler, Romanovlar ve Osmanlılar ar­tık yoktu. Berlin Kongresi'nin yerini Avrupalı olmayanların dış­lanmadığı Milletler Birliği almıştı. (Hayali Cemaatler)
  • "Üretken bir akademik hayat için macera ruhu bence şarttır." (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • "Daha geç doğmuş olsaydım, televizyon müptelası olabilir, tiyatroya gitmeye üşenebilirdim." (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • "Bu kurbağa hayatı boyunca yarım bir hindistancevizinin kabuğu altında yaşar. Kabuğun altında hareketsiz oturan kurbağa, çok geçmeden hindistancevizinin tüm evreni kapsadığına inanmaya başlar." (Sınırları Aşarak Yaşamak)

Yorum Yaz