diorex
sampiyon

Havari - Gerhart Hauptmann Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Havari kimin eseri? Havari kitabının yazarı kimdir? Havari konusu ve anafikri nedir? Havari kitabı ne anlatıyor? Havari PDF indirme linki var mı? Havari kitabının yazarı Gerhart Hauptmann kimdir? İşte Havari kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.09.2022 20:00
Havari - Gerhart Hauptmann Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Gerhart Hauptmann

Yayın Evi: Cem Yayınevi

İSBN: 9786257163125

Sayfa Sayısı: 158

Havari Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Natüralizmin öncü yazarlarından olan Gerhart Hauptmann, akımın en seçkin örneklerinden birini tiyatro alanında vermiş, Dokumacılar oyunuyla ün kazanmıştır.

Hauptmann tiyatro metinlerinin yanısıra öyküler de kaleme almıştır. Gündelik yaşamda gizli dünya gerçekliğine sürekli vurgu yapan Hauptmann öyküleri, natüralizmin seçkin örnekleridir.

Hauptmann 1912 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştür.

Havari Alıntıları - Sözleri

  • İnsanın en tehlikeli zararlı böcek olduğunu kavradı. Evet, buna hiç kuşku yoktu: kentler çibanlardan daha iyi değillerdi, uygarlığın tümörleriydi. Kente bakmak içini bulandırıyor ve acı veriyordu.
  • “Görünüşe göre dış dünya onu pek etkilemiyordu: Sanki içinde, kendisine yaptığı bütün kötülükleri iyi şeylerle fazlasıyla telafi eden bir güç vardı”
  • “Yeryüzüne ışık tufanı boca edilmiş gibiydi. Havada insanın yüreğine kadar nüfuz eden bir tazelik vardı...”
  • Yukarı çıkarken canlı olan herhangi bir şeye zarar vermekten, hele öldürmekten özenle kaçınıyordu. En küçük böceğin etrafından geçiyor, sırnaşık yaban arasına dikkatlice kovuyordu. Sivrisinekleri ve sinekleri kardeşçe seviyordu; öldürmek (en sıradan lahana kelebeği bile olsa) kendisine tüm suçların en ağırı olarak görünüyordu.
  • Hiçbir şey daha kolay anlaşılamazdı...
  • İçinde her şeye kadir bir güç vardı: Hakikatin her şeye kadirliği.
  • Bir sözcük, pırlanta gibi değerli tek bir harika sözcük vardır: Barış!
  • İnancın hasta ettiği, siyah sert bakışlı gözleri olan erkekler, kadınlar ve çocuklar.
  • ... öldürmek (en sıradan lahana kelebeği bile olsa) kendisine tüm suçların en ağırı olarak görünüyordu.
  • Kendisinin çektiği azıcık ıstırabın önemi yoktu. Kendisini korkakça biraz iğnelemişlerdi. Bu yüzden mahvolan bir muhallebi çocuğuydu!

Havari İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Gerhart Hauptmann 'in kaleminden çıkan Havari, öykü türünde yazılmış bir kitaptır. Kitapta toplam üç tane öykü vardır ve her biri konu olarak birbirlerinden farklıdır. Hauptmann öykülerinde inanç bağına ve toplumsal sorunlara değinmiştir. Üç öyküyü de çok sevdim ama favorim kesinlikle Hat Bekçisi Theil oldu, beni derinden etkilediğini belirtmek isterim. Üç öyküde de naturalizm esintilerini sonuna kadar hissediyoruz. Ayrıca Gerhart 1912 yılında Nobel Edebiyat ödülüne de layık görülmüştur. Kitabın dili biraz ağır gelebilir özellikle Havari öyküsünde bunu hissettim diyebilirim. Ama okumaktan çok keyif aldığımi belirtmek isterim. Hikaye kitaplarını seven herkese tavsiye ederiz. (Vadideki Okurlar)

Herkese merhaba Öncelikle size yazardan bahsetmek istiyorum. Gerhart Hauptmann, natüralizmin öncü yazarlarından biridir. 1912 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür. Bu kitap 3 adet öyküden oluşuyor. 1-Hat bekçisi Thiel, 2-Havari 3-Soana'nın Kafiri. Bütün öykülerde natüralizmi iliklerime kadar hissettim diyebilirim. Doğayla ilgili betimlemeler oldukça fazla. Toplumdaki olumsuzluklar usta bir dille işlenmiş. Fakirlik, işçilik, köylüler, kafirlik... Bana soracak olursanız 1. ve 3. öyküyü çok sevdim. Kitaba ismini veren öyküyü okumak beni biraz zorladı. Ağır ama güzeldi. Nobel ve daha bir sürü ödüllü yazarın dilini anlatmaya gerek yok sanırım. Okuduğunuza değer, başarılı bir kitap. Tavsiye ederim, okuyun. (Aysun Kocadağ)

Merhabalar . Bugün cemyayinevi 'nden çıkan Leyla Uslu çevirisi olan  güzel bir kitapla geldim. Kitap 3 öyküden oluşuyor ama her biri ayrı güzel, ayrı bir düşündürücü. Kitapta ilk olarak yazarın hayatı anlatılıyor. Benim gibi yazarla tanışmayan, tanımayan biri için güzel bir başlık oldu. Diğer 3 öykümüzle ilgili de kısa bilgiler yazacağım. Ilk öykümüz Hat bekçisi Thiel harikaydı ve beni derinden etkiledi. Thiel eşinin ölümünden sonra bir erkek çocuğuyla yalnız kalır ve yeniden evlenmeye karar verir. Ne yazık ki evliliği hüsranla biter. Ah küçük çocuğa nasıl acıdım, nasıl üzüldüm. Bir daha anladım ki uveylik çok zor. Thiel in yaşadıkları zordu. Insan yaşadıkları sonucunda cinnet geçirebilir. Ikinci öykümüz ismini kitaba da vermiş Havari oldu. O da güzeldi. Bir rüya üzerinden mesajları veriyordu. Üçüncü ve sonuncu öykümüz olan Soana'nin Kafiri de çok güzeldi. Öyküde geçen doğa betimlemeleri harikaydı. Ben betimlemeleri çok sevmem ama Yaşar Kemal betimlemelerin ve Hauptmann betimlemelerin sevdim. Insanların dini inanislari, bir ailenin kendilerinden ayırdıkları öyle güzel işlenmiş ki. Hele aşk  ayrı bir güzel işlenmiş. Ben severek okuduk ve tavsiye ederim... Kitapla huzurla kalın... . . . #havari #gerharthauptmann #cemyayınevi #modernklasikler #ilkaneninkitapları #kitapkurdu  #kitapaşkı #bookphotography #books #keşfet #bookstagrammer (İlkane Susam)

Havari PDF indirme linki var mı?

Gerhart Hauptmann - Havari kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Havari PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Gerhart Hauptmann Kimdir?

Gerhart Johann Robert Hauptmann (* 15 Kasım 1862 Szczawno Zdrój; ö. 6 Haziran 1946 Jagniątków), Alman dramatist ve oyun yazarı olup, Natüralizm akımının en önemli Alman temsilcisi olarak bilinir. Ancak çalışmalarında başka tarzlarla da bütünleşmiştir. 1912 yılında Nobel Edebiyat Ödülüne lâyık görülmüştür.

Hayatı

Çocukluğu ve Gençliği

Gerhart Hauptmann 15 Kasım 1862'de Aşağı Silezya'nın Obersalzbrunn şehrinde doğdu. Ebeveyni, yörede bir otel işleten Robert ve Marie (Straehler) Hauptmann çiftiydi. Hauptmann'ın kendinden büyük üç kardeşi vardı: Georg (1853–1899), Johanna (1856–1943) ve Carl (1858–1921). Genç Hauptmann muhitte masalcı olarak tanınıyordu.

1868'de köy okuluna başladı. 10 Nisan 1874'te Breslau'da ön yeterlilik sınavını geçtiği liseye yazıldı. Hauptmann büyükşehirde gördüğü yeni çevreye alışmakta zorluklar yaşadı. Bir papazın yanında barınmadan önce, ağabeyi Carl'la birlikte perişan bir öğrenci pansiyonunda kaldı. Bundan başka, okulu ona problemler çıkardı. Okulda onu en çok rahatsız eden şey öğretmenlerinin ona karşı sert, soylu ailelerin çocuklarına karşı ise iyi davranmasıydı. Kendinde bu sebeplerle isteksizlik ve yakalndığı hastalıklar nedeniyle derslere katılamadığından ilk yılını tekrarlamak zorunda kaldı. Hauptmann 1878 baharında amcası Gustav Schubert'in Udanin'deki çiftliğinde tarım öğrenmek için ortaokuldan ayrıldı. Bir buçuk yıl sonra bu öğrenimi tamamlamak zorunda kaldı. Fiziksel açıdan yetersizdi ve onu 20 yıl boyunca ölümle burun buruna getirecek olan bir akciğer hastalığına yakalanmıştı.

1880 yılında Breslau Sanat Enstitüsünde heykeltıraşçılık eğitimi alan Hauptmann 1883 yılında heykeltıraş olarak Roma’ya yerleşir. İki yıl sonra zengin bir işadamının kızı olan Marie Thielmann ile evlenir ve çiftin üç çocuğu olur. Berlin yakınlarında Erkner semtine yerleşirler ve Hauptmann natüralist düşünceye sahip şairlerin derneği olan “Durch” ile iletişime geçer. Hauptmann 1889 yılında “Freie Bühne” (Serbest Sahne) isimli derneği kurar ve birçok eseri burada sahnelenir. “Vor Sonnenaufgang” (Güneşin doğuşu) isimli ilk yapıtının prömiyesi bu sahnede yapılır. Böylelikle modern çağın dramasının ileri gelen temsilcisi olur. Gerhart Hauptmann 1904 yılında eşinden boşandıktan sonra müzisyen öğrencisi Margarete Marschalke ile evlenir. İkinci eşinden bir oğlu dünyaya gelir. “Die Ratten” (Fareler) yapıtının prömiyesi 1911 yılında Berlin’de bulunan Lessing tiyatrosunda sahnelenir. Birçok ödüle layık görülen Hauptmann, 1918 yılında Alman Cumhuriyetinin kuruluşunda da aktif olur. Nasyonal sosyalizm’e bir beyanatta bulunmayan Hauptmann 1933 de kamu hayatından çekilir. 6 Haziran 1946 yılında 84 yaşında Agnetendorf’ da hayata veda eden Hauptmann’ın Yahudilere uygulanan tatbikatı anlatan öyküsü “Die Finsternisse” (Karanlıklar) ölümünden sonra yayınlanır. Türkçeye çevrilmiş eserinin adı "Dokumacılar"dır.

wikipedia

Gerhart Hauptmann Kitapları - Eserleri

  • Sevgili Wanda
  • Dokumacılar
  • Havari
  • Atlantis
  • Fareler
  • Hat Bekçisi Thiel
  • Rose Bernd
  • Yalnız insanlar
  • Güneş Batarken
  • Kunduz Kürk
  • Suana'lı Münkir
  • Elga

Gerhart Hauptmann Alıntıları - Sözleri

  • İnsanın en tehlikeli zararlı böcek olduğunu kavradı. Evet, buna hiç kuşku yoktu: kentler çibanlardan daha iyi değillerdi, uygarlığın tümörleriydi. Kente bakmak içini bulandırıyor ve acı veriyordu. (Havari)
  • "Sevgili Tanrım, beni dindar bir insan et. Eğer böyle olmazsam beni yeryüzünden al." (Yalnız insanlar)
  • ... öldürmek (en sıradan lahana kelebeği bile olsa) kendisine tüm suçların en ağırı olarak görünüyordu. (Havari)
  • Çok şey yitiririz… (Sevgili Wanda)
  • İnancın hasta ettiği, siyah sert bakışlı gözleri olan erkekler, kadınlar ve çocuklar. (Havari)
  • İçinde her şeye kadir bir güç vardı: Hakikatin her şeye kadirliği. (Havari)
  • “Dış alêm ona pek tesir etmiyor gibiydi. Sanki içinde bir kuvvet, karısının ona yaptığı her kötülüğü hem de fazlasiyle iyiliğe çeviriyordu.” (Hat Bekçisi Thiel)
  • Sanki benliğinin gözleri ile geçmişe değil de geleceğindeki yazgısına bakıyordu. (Sevgili Wanda)
  • İnsan birazcık olsun ölmek istiyor artık! (Dokumacılar)
  • Tahmin et bakalım, karnımda ne var? Soylu bir insanın yediği şeyler var karnımda. İnsan mutlu olmalı, o zaman şampanya içer, tavşan kızartması yersin. (Dokumacılar)
  • "Yalnızca uzaklaşmak istiyorum. Beni kimsenin tanımayacağı yerlere..." (Yalnız insanlar)
  • "Artık birlikte, seyahat eden, can yoldaşlığı eden pek kimse kalmadı,"dedi. Nedendir bilmem. Belki de herkes birbirinden korkuyor bu dünya da." (Fareler)
  • Ya şimdi ne yapıyorum? Seni sürüklüyorum peşimden! Sen bir işte tutunamazsın, hangi işe girsem, kaybettirirsin yerimi bana. İşin gücün yok, dört bir tarafa sürtüyorsun beni. Bu kadarla kalsa neyse. Başını da belaya sokarsın hep. Bir salozluk edersin, bana düşer pirincin taşını ayıklamak." (Fareler)
  • “Görünüşe göre dış dünya onu pek etkilemiyordu: Sanki içinde, kendisine yaptığı bütün kötülükleri iyi şeylerle fazlasıyla telafi eden bir güç vardı” (Havari)
  • "Beni seviyorsanız rahatsız etmeyin. İçimde neler oluyor, haberiniz yok." (Yalnız insanlar)
  • İnsan yaşamında bir şeyler yapmak istiyor, bir şeylere bağlanmak istiyor. Dinin bunda çok önemli bir rolü var. (Sevgili Wanda)
  • Hiçbir şey daha kolay anlaşılamazdı... (Havari)
  • Büyük kadın reformcular, kadınları görünüşte erkek gibi davranmaya zorlayanlar değil, erkeklerin -en kudretlisinin bile- kadından doğma olduğunun farkında olanlardır. (Atlantis)
  • İnsan mutlu olmalı, Gustav. İnsan mutlu olmalı! (Dokumacılar)
  • "Yalnızlık uzun müddet çekilmiyor. İnsan yalnız yaşayamaz. Mutlaka iki kişi olmalı." (Yalnız insanlar)

Yorum Yaz