Halime Kaptan - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Halime Kaptan kimin eseri? Halime Kaptan kitabının yazarı kimdir? Halime Kaptan konusu ve anafikri nedir? Halime Kaptan kitabı ne anlatıyor? Halime Kaptan kitabının yazarı Rıfat Ilgaz kimdir? İşte Halime Kaptan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Rıfat Ilgaz
Yayın Evi: Çınar Yayınları
İSBN: 9789753482561
Sayfa Sayısı: 168
Halime Kaptan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
100 Temel Eser listesinde de yer alan Halime Kaptan’ı
bugün bu ülkede yaşayan herkesin okuması gerekir…
Rıfat Ilgaz’ın unutulmaz eseri Halime Kaptan, yeni kapak tasarımı ve gözden geçirilmiş yeni baskısıyla Çınar Yayınları’nca yeniden yayımlandı.
Rıfat Ilgaz, tarihte örneğine az rastlanan bir kahramanın hikâyesini anlatıyor Halime Kaptan’da. Bir kadın kaptanın fırtınalar, azgın dalgalar ve korsanlarla mücadele ederek İnebolu’ya cephane taşımasının romanıdır bu.
Kurtuluş Savaşı yılları… Eli silah tutan bütün erkekler cepheye gönderilmiştir.
Köyde yalnızca yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kalmıştır. Herkesin tuza, şekere, ekmeğe hasret kaldığı o günlerde Halime geçimini sağlamak için sandalla Karadeniz’e açılır. Erkek kılığına girerek oğlu ve iki tayfasıyla çıktığı ilk seferinde bin bir zorlukla mücadele eder. Bu zorluklar onu yıldırmaz; Karadeniz’e tutkuyla bağlanır Halime…
Halime Kaptan, Türk kadınının ülkesi için denizlerde verdiği mücadelenin ve Kurtuluş Savaşı’na cephane kadar, dalga dalga “umut” taşımasının da bir belgeselidir.
Halime Kaptan Alıntıları - Sözleri
- İnsanların en namussuzu kimdir bilir misin? Herkes toprağı için cephelerde dövüşürken düşmana arkasını dönüp kaçandır. Düşmanların düşmanı da budur, namussuzların namussuzu da... Yani asker kaçaklarıdır.
- -Vatan hainlerine acımak yok!
- Dilerim bu yaştaki çocuklar cephelerde ziyan olmasın da bu topraklar ekicisiz, biçicisiz, bu denizler gemicisiz kalmasın.
- Eğer bu savaş kazanılacaksa böyle kazanılacaktı. Erkeklerine cephelerde, tutkulu siyaset adamları tarafından yüzyıllardır kıyılan bir memleketin kurtuluş savaşına kadınlar da karışmalıydı.
- Memleketimizi bölmek isterlermiş. Bir sürü de eşkıya varmış askerden kaçan. Düşman dediğin nerde var, nerde yok belli olmuyor ki!
- Güzel miydi? Böyle kendine güvenen, güzelliğe alışılagelen önemi vermeyen bir kadının güzelliği olup olmadığını düşünmek bile yersizdi.
- -İtler cirit atıyor buralarda.
- -Seymenlerin Raziye, çok para var kaçakçılıkta, diyor.
- Bu kış nasıl geçecekti, yokluk, yoksulluk içinde...
- Tuz bile yoktu memlekette. Çanakkale Boğazı kapanmış, Ege Denizi'nden tuz gelmez olmuştu
- İnsanların en namussuzu kimdir bilir misin ? Herkes toprağı için cephelerde dövüşürken , düşmana arkasını dönüp kaçandır .
- Köpeksiz köyü bulmuş da çomaksız geziyor.
- İnsanların en namussuzu kimdir bilir misin? Herkes toprağı için cephelerde savaşırken düşmana arkasını dönüp kaçandır... Düşmanların düşmanı da budur namussuzun namussuzu da
- Niçin savaşacaktı cephede? Namusu için, değil mi? Bu namusa ha karşısındaki düşmanları göz dikmiş, ha cephe gerisindeki asker kaçakları...
- Mustafa Kemal'i görmemişti, ama onun birçok iyi şeyler yapacağına inancı vardı.
Halime Kaptan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kocası askerde, kayınbabası vefat eden genç bir kadının hayatın akışı içinde nasıl kaptan olduğu ve yine kendi iradesi dışında gelişen olaylar sonucu kuva-i milli uğruna yaptıkları anlatılıyor. Kitabı okurken Nâzım Hikmet'in "Memleketimde insan manzaraları " eserinde yer alan "Kuva-i Milliye" eserinde yer alan Arhavili Ismail'in öyküsünü anımsadım. Usta yazar gerçekten kalemini konuşturmuş. O günlerdeki anadoluyu, asker kaçaklarını, kadınların kurtuş savaşındaki rolü ve önemini çok anlarmış. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından önerilen eserler arasında. Mutlaka okunmalı. (İstiklâl soysal)
İyi Günler! Alışmışız Rıfat Ilgaz olunca gülmeye. Fedailer Mangası hep ötelenmiş, hep kötülenmiş. Şimdi nasıl kahramanlık hikayesi yazar, Kurtuluş Savaşı yıllarını nasıl ele alıp kahramanca savunur. Nasıl olur bu? Olamaz hayır! Güzel bir cevap vermiş yazar, kendisi hakkındaki eleştirilere. Okuyucularına da etkileyici bir hikaye daha bırakmış tabi. Halime Kaptan, yine Cide üzerinden ilerleyen hikayede, Temel Reis’in gelinidir. Kurtuluş Savaşı başlamış ve eli silah tutan bütün erkekler harbe çağrılmıştır. Yaşlılar, kadınlar ve çocuklar ise köyde kalan topluluktur. Oldukça yaşlı olan ve evin temel gıda ihtiyaçlarını (tuz, şeker, ekmek) karşılamak için denize açılan Temel Reis vefat eder. Halime, oğluyla yalnız kalmış ve geçinmek için denize açılmaya karar vermiştir. Ve bunları yaparken erkek kılığına girmesi de toplumsal bir mesajdır. Yoksa Halime yalnız başına denizlere açılıyor, vay alçak vay kötü kadın denecektir, ne işi var denecektir. Bunları diyenler aynı insanlara bir ekmeği bile çok görenlerdir, buraya dikkat. İlerlediğimiz bölümlerde Sabri yani Halime’nin eşinin askerden kaçıp geldiğini göreceğiz lakin arada fark var çünkü başka bir asker kaçağı daha çıkacak ortaya. Sabri daha sonradan gerek tepkiler, karısı bile eve almaz onu, gerekse de Muhtar Ali Efendi sayesinde kaçak olmayı bırakıp askere geri dönecektir. Aynı zamanda dönüşünden önce köyde Halit adında biri belirir. Hal-it diyeceğim olmayacak şimdi ama azılı bir asker kaçağıdır. Silahıyla herkesi tehdit ettiği gibi kadınları da taciz etmektedir. Köy korucusu olan Çipil Reşit ve Halime’nin eşi Sabri tarafından sonunda öldürülür de kurtulunur bu karakterden. Denizlerde Rus tehlikesi, karada Yunan çeteleriyle geçen mücadeleyi de anlatmayı ihmal etmez yazar. Halkına verilen zararı görmezden gelip şiirler yazıp geçiştirmek yerine o kısma da odaklandığını görürüz. Bir bütün olarak bakıldığında Epik olarak öne çıkarılabilecek özelliklere sahiptir kitap. Hepimize iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
~KONUSU; 1.Dünya harbinde ülkenin her yeri gibi Karadenizde'de yokluk vardı.Halime kaptan bu yoklukta önce ailesini düşündü ve kaptanlığa girişti sonradan her şeyiyle vatanı için yelken açtı,kürek salladı.Cepheye mühimmat sağladı.Karadeniz Güneyiyle Kuzeyiyle onundu.İstanbuldan Kırıma hem ticaret hemde askerî katkılarla Ankara hükümetini güçlendirdi ve düşmanın vatandan atılmasına büyük yardımcı oldu.Yani kısacası Eski Türk kadınlarının güçlü ve fedakâr karakterini bir kez daha gözler önüne seren bir kitap. ~YORUMUM; Benim büyük zevkle okuduğum bir kitap oldu.Ve dili akıcı olan bir kitap.Çok gururlanarak okudum halime kaptanı.Gerçi gururlanmamak elde değil kiGerçekten gurur verici bir olay.Eski Türk kadınlarının böyle güçlü ayakları yere basan erkek işi diye nitelendirilen bir işi yapmak vatanına büyük hizmetler yapmak insanı gururlandırıyor.İyi ki olmuşlar böyle gurur duyulan kadınlar.Üstelik bunu yanında çocuğu ile yapmak.Mükemmel bir detay.Sadece sizi rahatsız eden şey kitap gemicilik üzerine yazılan bir kitap olduğu için gemicilik terimleri ağır basıyor.Gerçi bazı terimlerin açıklaması vardı kitapta ama siz yine de kitaba başlamadan önce gemicilik hakkında araştırma yapıp öyle başlayın okumaya.Ve şey iyi ki okuduğum dediğim kitap oldu benim için.Sizlere de kesinlikle tavsiye ederim Kitapla kalın efenimm ️ (birokuriceee)
Kitabın Yazarı Rıfat Ilgaz Kimdir?
1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu.7 Temmuz 1993 tarihinde öldü.Rıfat Ilgaz 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. 1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27 Temmuz 1927 ‘de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü sebebiyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu.
Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın, yazı ve şiirleri dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de "Sınıf" adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. 1945’te Gün Dergisi çıktı. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946’da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisi’ni Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar. Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanatoryumunda yattı. Şubat 1947’de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz’un çıkardığı Marko Paşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu. 1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler.
1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-musahhih ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne "Stepne" takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı olması nedeniyle "Stepne" (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı. Rıfat Ilgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organlarında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazdı. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı. 1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşadı. Bu olaylar "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" adlı kitabında anlatılır. Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına rağmen onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993 günü öldü.
Rıfat Ilgaz Kitapları - Eserleri
- Karartma Geceleri
- Halime Kaptan
- Hababam Sınıfı
- Sarı Yazma
- Hababam Sınıfı Uyanıyor
- Apartıman Çocukları
- Şeker Kutusu
- Nerde O Eski Usturalar
- Meşrutiyet Kıraathanesi
- Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
- Pijamalılar
- Hababam Sınıfı İcraatın İçinde
- Garibin Horozu
- Hababam Sınıfı Baskında
- Karadeniz'in Kıyıcığında
- Don Kişot İstanbul'da
- Yıldız Karayel
- Bacaksız Okulda
- Sınıf
- Bacaksız Paralı Atlet
- Bacaksız Kamyon Sürücüsü
- Bütün Şiirleri 1927-1991
- Dördüncü Bölük
- Yokuş Yukarı
- Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
- Bacaksız Tatil Köyünde
- Sosyal Kadınlar Partisi
- Bacaksız Sigara Kaçakçısı
- Kumdan Betona
- Yaşadıkça
- Hoca Nasrettin ve Çömezleri
- Çalış Osman Çiftlik Senin
- Radarın Anahtarı
- Öksüz Civciv
- Yarenlik
- Rüşvetin Alamancası
- Nerede Kalmıştık
- Cankurtaran Yılmaz
- Devam - Şiirler 1953
- Cart Curt
- Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler
- Satılmışlar
- Ocak Katırı Alagöz
- Soluk Soluğa/ Karakılçık/ Uzak Değil
- Kulağımız Kirişte
- Güvercinim Uyur mu
- Üsküdar’da Sabah Oldu
- Küçükçekmece Okyanusu
- Haydi Yolunuz Açık Olsun
- Uzak Değil
- Durmak Yok
- Bunadı Bu Adam
- Fedailer Mangası
- Krallar ve Kurallar
- Şevket Ustanın Kedisi
- Çocuk Bahçesi
- Altın Ekicisi
- Bütün Şiirleri 1937-1983
- Çok Küçüğüm Daha Ben
- Kesmeli Bunları
Rıfat Ilgaz Alıntıları - Sözleri
- Bizim memlekette zeytin o kadar boldur ki... Ama arayınca tanesini bulamazsınız! Yağını dostlarımıza satarlar, çekirdeğini de bize yuttururlar. (Sosyal Kadınlar Partisi)
- Topladığımız gönül çiçekleri Kucağımızda sararıp solar Utanır da veremeyiz Sunamayız dilimiz dolaşır Oysa neler düşlemişizdir geceden. (Ocak Katırı Alagöz)
- "Bakın şu miskinlere, Hababam Sınıfı değil, Hababam Taburu be !" (Hababam Sınıfı)
- Sait ne zaman Haluk’la ikimizi bir arada görse süzerdi onu: "İşte benim ustam!" derdi. "Bana gazeteciliği öğreten ilk adam!" (Yokuş Yukarı)
- Annem kahve! Emrini alinca, hemen sürerdi cezve yi kahve gelince bos zamanlarinda sardığı sigaralardan birini çıkarır hanım ateş.. Emrini verirdi. Ben kibriti kapıp koşarsam beni terslerdi. Annem karşısında süzüm süzüldukce keyiften bayilirdi. Zevk sahibiydi babam Sandalcı Hamit. (Nerde O Eski Usturalar)
- Ben ölmedim Beni öldürmediler de Yaşıyorum yaşıyorum işte At kıçında sinek gibi Tööbe töbe (Uzak Değil)
- Neyimize gerek bizim siyaset.! (Haydi Yolunuz Açık Olsun)
- Doğru! Dünyanın parası var İsviçre'de. Bizimkilerin paraları bile orda! (Hababam Sınıfı Baskında)
- "...Ben bugüne kadar tavuk bile kesmedim. Hep bizim büyük hanım keser tavukları." "Tavuğu kadına mı kestiriyorsun?" "Kime kestireyim ya?" "Yenmez kadının kestiği tavuk." "Pişirdiği pilav yenir de kestiği tavuk mu yenmez,haaa?" "Asla yenmez." "Ben yedim oldu Muhzır Efendi. Sana buyur edersem yeme!" (Hoca Nasrettin ve Çömezleri)
- Ben kaçıyorum anladın mı, resmen kaçıyorum insanlardan. (Şeker Kutusu)
- Poker denilen oyun da particilik gibi… Cebin dolu oldu mu, salla sallayabildiğin kadar. Bu oyunun aslı esası palavra! (Şeker Kutusu)
- Gel, değmeden birbirine ellerimiz, sen günlük işlerinden konuş, ben sana masallar anlatayım gelecek günlere dair. (Yarenlik)
- "-Sanat gösterisi yapmıyormuşuz da biz ne yapıyormuşuz? -Gövde gösterisi..." (Dördüncü Bölük)
- Açlık ,ekmeğin katığıydı … (Karadeniz'in Kıyıcığında)
- Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine? (Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler)
- "Okuyamadığım kitaplardan kitaplıklar düzdüm." (Sosyal Kadınlar Partisi)
- ...Aynı bunalımlı günleri birlikte yaşadığımız halde adımı ancak kaşıntılı günlerinde anımsayan dostlara inat! (Yokuş Yukarı)
- ..Yağlı güreşteki dinç güreşçilere benziyordu balık.Ele,avuca sığmıyordu... (Küçükçekmece Okyanusu)
- Allah, bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar. (Apartıman Çocukları)
- ... değişen hiçbir şey yoktu eğitim, öğretim alanında. Her şey olduğu gibi, bütün düzensizliğiyle sürüp gidiyordu. (Hababam Sınıfı Baskında)
Editör: Nasrettin Güneş