diorex
sampiyon

Hababam Sınıfı - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hababam Sınıfı kimin eseri? Hababam Sınıfı kitabının yazarı kimdir? Hababam Sınıfı konusu ve anafikri nedir? Hababam Sınıfı kitabı ne anlatıyor? Hababam Sınıfı kitabının yazarı Rıfat Ilgaz kimdir? İşte Hababam Sınıfı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 17.02.2022 04:00
Hababam Sınıfı - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Rıfat Ilgaz

Yayın Evi: Çınar Yayınları

İSBN: 9789753482639

Sayfa Sayısı: 520

Hababam Sınıfı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Edebiyatımızın “Koca Çınar”ı Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı,

topluma tutulmuş müthiş bir aynadır.

Kel Mahmut, İnek Şaban, Güdük Necmi, Hafize Ana, Tulum Hayri, Kalem Şakir, Domdom Ali, Hayta İsmail, Badi Ekrem ve diğerleri… İşte Hababam Sınıfı’nın unutulmaz kadrosu.

Kendisi de uzun yıllar yatılı okullarda okumuş ve öğretmenlik yapmış olan Rıfat Ilgaz’ın, anılarından yola çıkarak yazdığı Hababam Sınıfı ve bu sınıfın karakterleri, yıllardır yediden yetmişe herkesi kimi zaman güldürdü kimi zaman ağlattı. Ilgaz, eğitim sistemindeki bozukluğu, yöneticilerin ve eğitimcilerin halini öğrencilerin bakış açısıyla anlattı bizlere.

Öğretmenleri tarafından tembel, yaramaz, kopyacı diye suçlanan bu sınıfın parasız yatılı öğrencileri, otoriter eğitim sistemine uyum sağlayamayıp kendilerini farklı yollarla ifade ettiler. Onların istedikleri, sevgi ve anlayıştan başka bir şey değildi. Bir türlü değişmek bilmeyen bu sistemle mücadelenin sembolü olan Hababam Sınıfı’nda hepimizin ortak anıları var.

Bu sınıf, hepimizin sınıfı…

Hababam Sınıfı Alıntıları - Sözleri

  • Biz Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni , kartonsuz da okuruz, hem de tek yanlışsız ! İmza:' Hababam Sınıfı
  • Bir sabah, Kel Mahmut, Tulum Hayri’yle Kalem Şakir’i aldı. Haydarpaşa İstasyonu’na kadar götürdü. Ertesi sabah Refüze’yle Güdük Necmi’yi yolcu etti. Her sabah böyle ikimizi, üçümüzü istasyona bırakıyor, ıslak gözlerle dönüyordu. Bu işin ona, çok ağır geldiği belliydi. Hababam Sınıfı‘nın genel merkezi işte böylece kapatılmış oluyordu. Genel Merkez kapatılmıştı ama, Bütün Anadolu liselerinde teker teker Hababam Sınıfı‘nın şubeleri açılmıştı.
  • "[...] Hay sen çok yaşayasın hocam ! Bu Hababam Sınıfı, adamın gözünü açar ama, kulağını açacağını hiç bilmiyordum !"
  • “Sen de arkadaşın gibi ezberlemişe benziyorsun?” “Hayır efendim, ben arkadaşım gibi ezberlemedim!” “Ya nasıl ezberledin?” “Kendim gibi!” “Demek kendin gibi ezberledin! Nasıl oluyor bu, anlayamadım?” “Atatürk’ü herkes kendisi gibi ezberler, kendi algıladığı gibi… Yani içinden geldiği gibi demek istiyorum. Sonra… İçinden geldiği gibi de okur!”
  • “Atatürk’ü herkes kendisi gibi ezberler, kendi algıladığı gibi… Yani içinden geldiği gibi demek istiyorum. Sonra… İçinden geldiği gibi de okur!"
  • Namussuz, bir tane bile koklatmadı bana. Leblebi gibi herif, çifte kavrulmuş
  • Hababam Sınıfı'nın genel merkezi işte böylece kapatılmış oluyordu. Genel Merkez kapatılmıştı ama bütün Anadolu liselerinde teker teker Hababam Sınıfı'nın şubeleri açılmıştı.
  • “Siz Kemal Paşa’yı seviyorsunuz haaa?” “Seviyoruz!” “Siz Kemal Paşa’yı sayıyorsunuz haaa?” “Sayıyoruz!”
  • "Bakın şu miskinlere, Hababam Sınıfı değil, Hababam Taburu be !"
  • Deveye sormuşlar, bir şikâyetin var mı hâlinden, diye... "Hiçbir şikâyetim yok, yük taşımaktan bile yakınmıyorum, yalnız bu Merzifon eşeğinin önümde kılavuzluk etmesi yok mu, çok koyuyor bana," demiş.
  • "Elim birine değsin Isıtayım üşüdüyse Boşa gitmesin son sıcaklığım !"
  • — Çok güzel… Anlat bakalım Lale Devri’ni… — Lale soğanının bir tanesi bir altına satılmaya başlamıştı o zamanlar… Kel Mahmut’un bugün keyfi yerindeydi: — Belediye narh koymamış mı? — Belediye başkanı yokmuş, o zamanlar! — Kim varmış ya! — Damat İbrahim Paşa! Lale soğanının bir tanesi bir altına gidince. — Eee? — Adi soğanın da bir tanesi bir mecidiyeye yükselmiş! — Git, defol!
  • Piyale'nin kan beynine fırlamıştı: "Haşim sizin aynada gördüğünüzü duvarda görmüş... Haşim tabiatı bir tül perde arkasından seyretmiş... Haşim bir tül perde arkasından tüm evreni...
  • +Ne fark var arasında. Anlat hadi! - Neyi? + Birinci Viyana muhasarasını! - Merzifonlu Kara Mustafa Paşa.. +Merzifonlu senin babandır, eşek herif!Ne işi var Merzifonlunun Kanuni devrinde?..
  • Gözünü sevdiğimin kopyası... Ne doktorlar, ne avukatlar, ne mühendisler yetiştirmişti şimdiye kadar.

Hababam Sınıfı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Rıfat Ilgaz, Hababam Sınıfı kitabıyla ilgili bir röportaj verirken “Nasıl bu kadar güldüre bildiniz?” sorusuna şöyle cevap verir: “Eskiden idamlar sabaha karşı yapılırmış. Belli bir süre sonra idam yaklaştığında tüm dükkanlar açılmaya, esnaf satış yapmak için bağırıp çağırmaya başlarmış. Bunun üzerine aileler de o saatte sokağa çıkmaya başlamış ve idam vakitleri panayır havasında bürünmüş. Sonuçta da ölen bir adama bakarak gülen bir halk görüntüsü oluşurmuş. Ben de çöken eğitim sistemini anlattım. Hepimiz ölen bu sisteme bakarak güldük.” (•Onur Özkan•)

Çoğu insan gibi ben de önce yeşilçam filmlerini defalarca izlemiş kitabını sonra okumuş biriyim. Kesinlikle kıyaslama yoluna gidip o daha iyi bu daha iyi diyemem ikisi farklı türdeler ve kesinlikle ikisinde kendi alanlarında hakkını veriyor. kitabı okurken karakterleri oyuncuların kimliğiyle hayalinizde canlandırıyorsunuz orası ayrı ama kesinlikle tavsiye ederim filmi seyrederken gülüyorsanız kitabı da okurken güleceksiniz emin olun =) (Halil Alan)

Mizah ince zeka, söz ustalığı gerektirir. Mizahta argo kullanılacaksa aleni bir küfür yerine söyleme şirinlik katacak bir özdeyişle ve incitmeden tatlılıkla karşıya aktarılması gerekir. Ve Hababam Sınıfı'nda Rıfat Ilgaz namıdiğer "Stepne" mizahi zekâsını muhteşem bir şekilde kullanmış. Hayranlıkla okuyacağınıza eminin. Geçmişe yolculuk yapacak, öğrencilik yıllarınıza  yeniden gideceksiniz. Kendinizi herhangi bir karakterle özdeşleştirip, sonraki sahneden yeniden farklı bir kimliğe bürüneceksiniz. Dili anlaşılır ve okuyucuyu yormayacak sadelikte. Şunu özellikle belirtmeliyim ki (bu kitap adına söylüyorum) sinemaya aktarılan Hababam Sınıfıyla tek ortak noktası kısmi konular. Eminim ki roman daha uçuk, daha sıradışı olayları barındırıyor. Her alt başlık yeni bir hikâyenin başlangıcı gibi keyifli ve yüzünüzden tebessümün bir an olsun silinmesine izin vermiyor. Rıfat Ilgaz'ın her eserini mutlaka okuyun. Okutturun. Kütüphanenizde bulundurun. Kitapla kalın (Göksel Özdemir)

Kitabın Yazarı Rıfat Ilgaz Kimdir?

1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu.7 Temmuz 1993 tarihinde öldü.Rıfat Ilgaz 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. 1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27 Temmuz 1927 ‘de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü sebebiyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu.

Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın, yazı ve şiirleri dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de "Sınıf" adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. 1945’te Gün Dergisi çıktı. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946’da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisi’ni Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar. Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanatoryumunda yattı. Şubat 1947’de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz’un çıkardığı Marko Paşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu. 1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler.

1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-musahhih ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne "Stepne" takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı olması nedeniyle "Stepne" (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı. Rıfat Ilgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organlarında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazdı. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı. 1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşadı. Bu olaylar "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" adlı kitabında anlatılır. Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına rağmen onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993 günü öldü.

Rıfat Ilgaz Kitapları - Eserleri

  • Karartma Geceleri
  • Halime Kaptan
  • Hababam Sınıfı
  • Sarı Yazma
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor
  • Apartıman Çocukları

  • Şeker Kutusu
  • Nerde O Eski Usturalar
  • Meşrutiyet Kıraathanesi
  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
  • Pijamalılar
  • Hababam Sınıfı İcraatın İçinde
  • Garibin Horozu

  • Hababam Sınıfı Baskında
  • Karadeniz'in Kıyıcığında
  • Don Kişot İstanbul'da
  • Yıldız Karayel
  • Bacaksız Okulda
  • Sınıf
  • Bacaksız Paralı Atlet

  • Bacaksız Kamyon Sürücüsü
  • Bütün Şiirleri 1927-1991
  • Dördüncü Bölük
  • Yokuş Yukarı
  • Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
  • Bacaksız Tatil Köyünde
  • Sosyal Kadınlar Partisi

  • Bacaksız Sigara Kaçakçısı
  • Kumdan Betona
  • Yaşadıkça
  • Hoca Nasrettin ve Çömezleri
  • Çalış Osman Çiftlik Senin
  • Radarın Anahtarı
  • Öksüz Civciv

  • Yarenlik
  • Rüşvetin Alamancası
  • Nerede Kalmıştık
  • Cankurtaran Yılmaz
  • Devam - Şiirler 1953
  • Cart Curt
  • Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler

  • Satılmışlar
  • Ocak Katırı Alagöz
  • Soluk Soluğa/ Karakılçık/ Uzak Değil
  • Kulağımız Kirişte
  • Güvercinim Uyur mu
  • Üsküdar’da Sabah Oldu
  • Küçükçekmece Okyanusu

  • Haydi Yolunuz Açık Olsun
  • Uzak Değil
  • Durmak Yok
  • Bunadı Bu Adam
  • Fedailer Mangası
  • Krallar ve Kurallar
  • Şevket Ustanın Kedisi

  • Çocuk Bahçesi
  • Altın Ekicisi
  • Bütün Şiirleri 1937-1983
  • Çok Küçüğüm Daha Ben
  • Kesmeli Bunları

Rıfat Ilgaz Alıntıları - Sözleri

  • Bizim memlekette zeytin o kadar boldur ki... Ama arayınca tanesini bulamazsınız! Yağını dostlarımıza satarlar, çekirdeğini de bize yuttururlar. (Sosyal Kadınlar Partisi)
  • Topladığımız gönül çiçekleri Kucağımızda sararıp solar Utanır da veremeyiz Sunamayız dilimiz dolaşır Oysa neler düşlemişizdir geceden. (Ocak Katırı Alagöz)
  • "Bakın şu miskinlere, Hababam Sınıfı değil, Hababam Taburu be !" (Hababam Sınıfı)
  • Sait ne zaman Haluk’la ikimizi bir arada görse süzerdi onu: "İşte benim ustam!" derdi. "Bana gazeteciliği öğreten ilk adam!" (Yokuş Yukarı)
  • Annem kahve! Emrini alinca, hemen sürerdi cezve yi kahve gelince bos zamanlarinda sardığı sigaralardan birini çıkarır hanım ateş.. Emrini verirdi. Ben kibriti kapıp koşarsam beni terslerdi. Annem karşısında süzüm süzüldukce keyiften bayilirdi. Zevk sahibiydi babam Sandalcı Hamit. (Nerde O Eski Usturalar)
  • Ben ölmedim Beni öldürmediler de Yaşıyorum yaşıyorum işte At kıçında sinek gibi Tööbe töbe (Uzak Değil)

  • Neyimize gerek bizim siyaset.! (Haydi Yolunuz Açık Olsun)
  • Doğru! Dünyanın parası var İsviç­re'de. Bizimkilerin paraları bile orda! (Hababam Sınıfı Baskında)
  • "...Ben bugüne kadar tavuk bile kesmedim. Hep bizim büyük hanım keser tavukları." "Tavuğu kadına mı kestiriyorsun?" "Kime kestireyim ya?" "Yenmez kadının kestiği tavuk." "Pişirdiği pilav yenir de kestiği tavuk mu yenmez,haaa?" "Asla yenmez." "Ben yedim oldu Muhzır Efendi. Sana buyur edersem yeme!" (Hoca Nasrettin ve Çömezleri)
  • Ben kaçıyorum anladın mı, resmen kaçıyorum insanlardan. (Şeker Kutusu)
  • Poker denilen oyun da particilik gibi… Cebin dolu oldu mu, salla sallayabildiğin kadar. Bu oyunun aslı esası palavra! (Şeker Kutusu)
  • Gel, değmeden birbirine ellerimiz, sen günlük işlerinden konuş, ben sana masallar anlatayım gelecek günlere dair. (Yarenlik)
  • "-Sanat gösterisi yapmıyormuşuz da biz ne yapıyormuşuz? -Gövde gösterisi..." (Dördüncü Bölük)

  • Açlık ,ekmeğin katığıydı … (Karadeniz'in Kıyıcığında)
  • Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine? (Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler)
  • "Okuyamadığım kitaplardan kitaplıklar düzdüm." (Sosyal Kadınlar Partisi)
  • ...Aynı bunalımlı günleri birlikte yaşadığımız halde adımı ancak kaşıntılı günlerinde anımsayan dostlara inat! (Yokuş Yukarı)
  • ..Yağlı güreşteki dinç güreşçilere benziyordu balık.Ele,avuca sığmıyordu... (Küçükçekmece Okyanusu)
  • Allah, bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar. (Apartıman Çocukları)
  • ... değişen hiçbir şey yoktu eğitim, öğretim alanında. Her şey olduğu gibi, bütün düzensizliğiyle sürüp gidiyordu. (Hababam Sınıfı Baskında)

Yorum Yaz