Güzel Eleni - Ahmet Rasim Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Güzel Eleni kimin eseri? Güzel Eleni kitabının yazarı kimdir? Güzel Eleni konusu ve anafikri nedir? Güzel Eleni kitabı ne anlatıyor? Güzel Eleni PDF indirme linki var mı? Güzel Eleni kitabının yazarı Ahmet Rasim kimdir? İşte Güzel Eleni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Rasim
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750705229
Sayfa Sayısı: 64
Güzel Eleni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Türk edebiyatının en özgün kalemlerinden Ahmet Rasim’in (1865-1932) İstanbul’la ilgili anı ve gözlemlerini dile getirdiği yapıtları, sayısı 140’ı bulan kitapları arasında özel bir yer tutar. Aynı zamanda çoğunun güftesi kendine ait 60’tan fazla şarkı bestelemiş olan Ahmet Rasim’in ilk kez 1900’de yayınlanan Güzel Eleni adlı öyküsü, günümüz İstanbul sokaklarında geçiyormuşçasına canlılığını koruyor. Yazarın bu ‘güzel günahkârı’nın hüzünlü aşk hikâyesini, Sevengül Sönmez’in sadeleştirmesiyle sunuyoruz.
Güzel Eleni Alıntıları - Sözleri
- iki sefilin bakışları , birbirlerine tesadüf etmesi gönül alıcı hasretleri olan birtakım mutluluk manzaraları anlattı. Fakat hayalleri o kadar safça , o kadar çocukçaydı ki bu özel vaziyet ancak bu çağdaki masum kalplere vergidir.
- Fakat öyle kalpler vardır ki onlardaki üzüntü girdibanın derinliği bilinemez. Orası bir çıkmazdır.
- Fakat öyle kalpler vardır ki onlardaki üzüntü girdabının derinliği bilinemez. Orası bir çıkmazdır. Oraya düşen sonsuz bir etkiyle yuvarlanır. O gizlenme yerinde sürekli susan duygular, yok oluşun büyüklüğünü bir kere gösterecek olsa gören gözleri kederinden ağlatır.
- Öyle bir hal ki insan bakışların yöneldiği bazı yerlerde gördüğü bu sefalet ve sefahatten iğrenir; her saf kalp, o dik merdivenli kökü kötü kokulu balozlardan dışarı çıkan ve hakikatte ölüm havasından farkı olmayan sarhoş nefeslerinden ani bir nefret ile çekinir.
- İki damla keder gözyaşı, göz pınarlarından fışkırarak yanaklarına serpildi.
- Sokağın soğuk havası, önceki zalimliğiyle onu karşıladı.
- Fakat öyle kalpler vardır ki onlardaki üzüntü girdabının derinliği bilinemez.
- Yine merdiven çıkıyor. Zavallı çocuk...
- Her kalbe tesir eden o zalim perde!
- Halinden öyle anlaşılıyor ki hayatı şu masum zamanları ona iki şey düşündürmekte idi Bu iki şeyin bir geçim şekli, diğeri de sefalet arkadaşı idi.
- O hayat arkadaşına Allah'ın lütfu diye bakıyordu. Yüzünde bir parça hüzün görse ağlar, mutluluk görse sevincinden neşe dolardı. Güya o, onun düşüncelerinin aynasıydı.
- Düşünüyor, üzülüyor mümkün değil rahat edemiyordu.
- Fakat hayalleri o kadar safça, o kadar çocukçaydı ki bu özel vaziyet ancak bu çağdaki masum kalplere vergidir.
- Yüzündeki tebessüm âdeta solmuştu.
- Belalar görmüş iki çift göz talihleri için ağladı. İki sefil kalp dünyadaki ıstırabın bitmeyeceğine emin olduklarını birbirine anlattı.
Güzel Eleni İncelemesi - Şahsi Yorumlar
TAT KAÇIRAN (SPOİLER) Kahramanlarımız İstanbul sokaklarında yaşayan Eleni ve Yani. Sokak hayatından kurtulmak sıcak bir yuvaya kavuşmak için para biriktirip bu arzularına kavuşurlar. Eleni artık hiç dışarıya çıkmaz Yani ayakkabı boyacılığı yapmaya başlar. Aradan 2 yıl geçmesine rağmen Eleni sosyete hayatına alışmaya, Yani ise içki ve gece hayatına. Yani hapse düşer Eleni gazinoda şarkıcılığa başlar. Yani arkadaşını öldü biliyordur ancak çıktığı gece tekrar onu görür. Gazinoda birbirlerini görürler. Kız oğlanı yanına çağırtır sarılıp konuşmak için ama oğlumuz ona gösterilen ilgiyi kıskanır. Kızımız kollarını açar sarılmak için ancak bıçağın karnına saplandığını hisseder. İstanbul sokaklarını anlatan bir kitap. Aşk,kıskançlık ve fakirlik ön planda. Kısa sürede okuyabileceğiniz bir eser. (EMRE YAMAN)
Tarih tekerrürden ibarettir!: Güzel Eleni ve Yani nin dokunaklı, sefalet içindeki kısa hikayesi. Sokakta yaşayan iki kimsesiz çocuk ve evlerinde yaşadıkları ev sahibesi etrafında gelişiyor. Yani Eleniyi kız kardeşi gibi görmektedir fakat yıllar geçtikçe Eleni güzelleşir ve Yani gözlerini ondan alamaz. Bir gün Yani kamasıyla bir cinayet işler, eleni yüzünden hapse atılır. Çıktığı zamanda ise Eleni kötü yollara düşmüş onu aldatmıştır. Bunu öğrenen Yani kamasını kaptığı gibi Güzel Eleni 'nin karnına saplar. Yıllar önce Eleninin annesi de kocasını aldattığı için kocası onu kamayla öldürmüştü. Ne yazık ki Eleni de annesinin kaderini yaşar..... (YᗴᖇᗪᗴKIᘜÖKYᑌ̈ᘔᑌ̈)
Eleni ve Yani evsiz, sokaklarda yaşayan iki çocuk. Biraz para biriktirince tek gözlü bir oda tutarlar. Yani boyacı sandığı alarak boyacılık yapar, Elani' de bir terzinin yanında çalışmaya başlar. Ama Yani' nin bir adam öldürüp hapse düşmesiyle bu küçük mutlulukları sona erecektir. (İLKNUR ZEYBEK)
Güzel Eleni PDF indirme linki var mı?
Ahmet Rasim - Güzel Eleni kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Güzel Eleni PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ahmet Rasim Kimdir?
Kendine özgü bir üslupla kaleme aldığı eserleri geniş bir okur kitlesi tarafından okunan, mutlakiyet, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerine tanıklık etmiş bir yazardır. 50 yılı bulan yazı hayatında farklı edebi türlerde ve çok sayıda eser verdi. Dönemin İstanbul hayatının ayrıntıları üzerinde durduğu fıkralarıyla tanındı.3.ve 4. Dönem TBMM'de İstanbul milletvekili olarak yer aldı. Tanınmış bestekar Osman Nihat Akın'ın dedesidir.
Darüşşafaka mezunudur. Muharrirlik, Yazarlık, Bestekârlık, Posta Telgraf İdaresi Memurluğu, Tercümanı Hakikat, Saadet, İkdam, Sabah, Malumat, Servet, Tanin, Hak ve Tasvir-i Efkar gazeteleri yazarlıkları, Güneş, Gülsen, Sebat, Say ve Servet-i Fünun, Resimli Gazete, Musavvar ve Malumat dergileri yazarlıkları, TBMM III. ve IV. Dönem İstanbul Milletvekilliği ve III. Dönem Kütüphane Encümeni Reisliği yapmıştır. Evli ve altı çocuk babasıdır.
Yaşamı
1864'te İstanbul'da Fatih'in Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Babası Menteşeoğulları'ndan Kıbrıslı Bahaeddin Efendi, annesi Nevbahar Hanım'dır. Babası kendisi doğmadan evvel ailesini terk ettiği için Nevbahar Hanım onu tek başına yetiştirdi. 1875 yılında başladığı Darüşşafaka'da edebiyatla tanıştı. Bu okulda bestekâr Mehmet Zekai Dede'den müzik dersleri de aldı. Kendi çabasıyla Fransızca öğrendi. Eğitimini 1883 yılında birincilikle bitirdi.
Okulu bitirdikten sonra diğer Darüşşafaka mezunları gibi Posta ve Telgraf Nezareti'nde memur oldu. Bu kurumda kısa bir süre kâtiplik yaptı. Memuriyet hayatının ilk aylarında Sadberk Hanım ile evlendi; 1902'de eşinin ölümüne kadar süren bu evlilikten dört oğlu, iki kızı oldu.
Memuriyet hayatını benimsemeyen ve hayatını yazar olarak kazanmak isteyen Ahmet Rasim'in ilk yazısı Ahmet Mithat Efendi'nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlandı. Bu, 'Yolcu' başlıklı bir tercüme yazı idi. Ardından dönemin ünlü gazetecisi Baba Tahir vasıtasıyla Ceride-i Havadis'te fenni konularla ilgili yazı ve tercümeler yayımlamaya başladı. Bir süre Mekteb-i Behrami adlı okulda ve Komonto Musevi okulunda öğretmenlik yaptı. Ahmet Mithat'tan gördüğü teşvik sayesinde 1885'ten sonra kendisini tamamen gazeteciliğe verdi.
Yayın hayatına 1891'de başlayan Servet-i Fünun dergisinde fen konularındaki yazılarının yanında, tefrik halinde romanlarını da çıkarma imkanı buldu. Leyal-i Izdırap, Meşak-ı Hayat ve Afife burada yayınlandı. Ancak Servet-i Fünun yazarlarının genel edebi çizgisini benimsemedi. O, Ahmet Cevdet Paşa ve Ahmet Mithat Efendi'nin doğu ve batı edebiyatının olumlu yanlarını sentez haline getirmeyi amaçlayan edebi anlayışını benimsemişti.
1908'de Hüseyin Rahmi ile birlikte 37 sayı süren 'Boşboğaz ile Güllâbi' adlı bir mizah gazetesi çıkaran Ahmet Rasim, gazeteciliği Malumat, Sabah, Sebat, Güneş, Maarif, Resimli Gazete, Mecmuai Ebüzziya, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Resimli Ay, İkdam, Boşboğaz, Basiret, Tasvir-i Efkar, Vakit, Akşam, Cumhuriyet gazete ve dergilerindeki yazılarıyla sürdürdü. Bunun yanında Gülşen, Sebât, Hamiyyet, Şafak, Servet, Tanin, Envâr-ı Zekâ, Maarif, Resimli Gazete, Hazine-i Fünun, Mektep, Pul, Fen ve Edep, İrtika, Surâ-yı Ümmet, Donanma, Resimli Kitap, Musavver, Muhit gibi dergilere gerçek adıyla, Hanımlara Mahsus Malumât'ta ise 'Leyla Feride" adını kullanarak yazılar göndermiştir.
1898'de Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Suriye gezisi sırasında Malumat gazetesi tarafından Suriye'ye, 1916'da da Sabah gazetesince harp muhabiri olarak Romanya cephesine gönderildi.
Bu arada okullar için yazdığı tarih, dil bilgisi, imlâ ve aritmetik gibi çeşitli konulardaki eserlerini kitap halinde bastırdı. Menâkıb-ı İslâm adlı kitabı dolayısıyla II. Abdülhamit'ten Mecidi nişanı aldı. Şiir, hikaye ve roman alanlarında eserler verdiyse de onu günümüze ulaştıran "Şehir Mektupları", "Eşkâl-i Zaman", "Cidd-ü Mizah", "Gülüp Ağladıklarım" gibi inceleme, araştırma ve gözleme dayanan yazıları oldu.
Müzik alanında da eserler veren sanatçı, besteleri de kendisine ait olan pek çok şarkı sözü yazdı. Yakın dostu müzisyen Tatyos Efendi'nin bestelediği uşşak makamındaki 'Bu akşam gün batarken / Sakın geç kalma, erken gel' dizeleri ile başlayan güftesi günümüze kadar gelen eserlerindendir.
1927'de Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'in referansıyla İstanbul milletvekili oldu ve TBMM'nin üçüncü ve dördüncü dönemlerinde milletvekilliği yaptı. Ancak sağlık sorunları yüzünden meclis oturumlarına bile katılmadı. 1932'de Heybeliada'daki evinde hayatını yitirdi, Heybeliada'daki Abbaspaşa Mezarlığı'na gömüldü.
İstanbul Fatih Karagümrük'te 1938-1939 öğretim yılında kurulan Karagümrük Ortaokulu'nun adı 1965-1966'da Ahmet Rasim Ortaokulu olarak değiştirilmiştir. Okul 1988-1989'dan itibaren Ahmet Rasim Lisesi adını almıştır.
Ahmet Rasim Kitapları - Eserleri
- Falaka
- Şehir Mektupları
- Gecelerim ve Falaka
- Leyal-i Iztırab
- Meşakk-ı Hayat
- Hamamcı Ülfet
- Güzel Eleni
- Eski İstanbul'da Hovardalık
- İki Güzel Günahkar
- Ramazan Sohbetleri
- Eserlerinden Seçmeler
- Osmanlı Tarihi
- Eşkal-i Zaman
- Eski Fuhuş Hayatı Fuhş-i Atik
- İstanbul'da Eğlence Hayatı
- Muharrir Bu Ya
- Kitabe-i Gam
- Şehir Mektupları
- Asabi Kız Sabiha
- Gecelerim
- Falaka
- Meşakk-ı Hayat
- Ameli ve Nazari Talim-İ Lisan-ı Osmani
- Söz ve Çizgi Ustalarımız
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Reform Çabaları İçinde Batış Evreleri
- Ahmet Rasim Kitaplığı 1: İlk Sevgi
- Asker Oğlu
- Hanım
- Osmanlı Tarihi
- Gülüp Ağladıklarım
- Romanya Mektupları
- Ramazan Karşılaması - Sohbetler
- Osmanlı Tarihi
- Anılar ve Söyleşiler
- İki Hatırat Üç Şahsiyet
Ahmet Rasim Alıntıları - Sözleri
- Bir kıyafet, bir eda hiç olmazsa hoş bir seda. (Eşkal-i Zaman)
- Ben seninim, sen benimsin Göz önünde durma,kaçıl (Şehir Mektupları)
- Bizde siyasete karışmayan, karıştırılmayan ne vardır? (Eski Fuhuş Hayatı Fuhş-i Atik)
- Fuhuş, çıplak ve perişan sokak ortalarına, duvar diplerine, viranelere, ıssız yerlere, deniz kenarlarına, ağaç altlarına, gölgeliklerle doldu, tabir mazur görülsün, çoluk çocuk maskarası ve belki bir kat daha rezil ve rüsva oldu! (Eski Fuhuş Hayatı Fuhş-i Atik)
- İşte insanlık böyle... Karanlık, muzlim, müphem vaziyete girmedikçe: “Ben neredeyim? Demez." (İstanbul'da Eğlence Hayatı)
- Görmek neye yarar? Hissetmeliyim, bu bana yeter. (Gecelerim ve Falaka)
- İnsanın tahammülden ziyade neye ihtiyacı var ? (Kitabe-i Gam)
- Meğer tutku kederle ümit arasında yatıp kalktıkça serpilir, tazelenirmiş. (Hamamcı Ülfet)
- Güler gibi ağlarım. Yok. Ağlar gibi gülerim. Ah! Tarif edemedim. (Gecelerim)
- Dayak atıldığını izlemek de hemen hemen dayak yemektir. (Gecelerim ve Falaka)
- iki sefilin bakışları , birbirlerine tesadüf etmesi gönül alıcı hasretleri olan birtakım mutluluk manzaraları anlattı. Fakat hayalleri o kadar safça , o kadar çocukçaydı ki bu özel vaziyet ancak bu çağdaki masum kalplere vergidir. (Güzel Eleni)
- “İhtiyarlık ne yaman dert…” (İstanbul'da Eğlence Hayatı)
- Zaman ne olursa olsun hızını değiştirir mi? (Hamamcı Ülfet)
- Öldürdü beni zaman (İstanbul'da Eğlence Hayatı)
- Fakat öyle kalpler vardır ki onlardaki üzüntü girdibanın derinliği bilinemez. Orası bir çıkmazdır. (Güzel Eleni)
- Siması, fotoğraf amatörlerini bile hayrette bırakacak doğaüstü bir profil çizer. (Eşkal-i Zaman)
- Kamuoyu üzerinde hükmünü yürütmek istersen, yaz. (Gürültülü sesler...) Ama bâzıları yazdıklarına saçma, sayıklama diyeceklermiş, bunlar azınlık partisidir. Senin mensûb olduğun parti ise, çoğunluktur. Kısım kısım değiş-tokuş yap, araştırıcı gâvurları kov, gerçekleri bulup ortaya çıkan günahkârlara yüz verme.(*) * Ahmet Rasim, burada; düşünmeden, aklına nasıl gelirse öyle yazan kimselere taş atmaktadır. Anlatmak istediği şey şudur: Böylelerinin gözünde gerçek araştırıcılar ve bilginler değersizdir, kötüdür. (Muharrir Bu Ya)
- Okul herhâlde evden daha eğlenceliydi. Hiç olmazsa kaçamak olarak leblebiyle; tek mi, çift mi, iplikten su yolu, almaca, ten ten, el el üstünde kimin eli var, vay benim köse sakalım, evelenme develenme, devekuşu kovalama, parmak ayırmaca, yokuş aşağı, seke seke ben geldim, çıngırağım hoş geldin, fış fış kayıkçı, duvarda top, cevizle vurup almaca, beş taş oynardık. Mahallede ise bir arkadaşımla kapı dibinde olsun, bir kaydırak oynayamaz, bahçemize; çiçekler bozulur, toz toprak olur derler diye, kimseyi çağıramazdım. Oyunsuz çocuk ise, karnına dokundukça, vık vık! eden kukla bebeklerden başka bir şey değildir. (Eserlerinden Seçmeler)
- Ben Galata'nın kendisini sevmiştim. Burada korkunç olduğu kadar eğlendirici bir hayat vardı. Hâlbuki insan etraflıca düşünecek olursa bu dünyanın ne tarafı korkunç değil? (Eski Fuhuş Hayatı Fuhş-i Atik)
- Senden uzağa gitmek de mümkün değil.Azmediyorum.Takatim kesiliyor.Duruyorum.Senden sakınıyorum.Anlıyorsun ya.Seni hem görmek,hem görmemek istiyorum. (Kitabe-i Gam)