Güneş de Doğar - Ernest Hemingway Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Güneş de Doğar kimin eseri? Güneş de Doğar kitabının yazarı kimdir? Güneş de Doğar konusu ve anafikri nedir? Güneş de Doğar kitabı ne anlatıyor? Güneş de Doğar kitabının yazarı Ernest Hemingway kimdir? İşte Güneş de Doğar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 10.03.2022 08:00
Güneş de Doğar - Ernest Hemingway Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ernest Hemingway

Çevirmen: Orhan Azizoğlu

Orijinal Adı: The Sun Also Rises

Yayın Evi: Bilgi Yayınevi

İSBN: 9789752202801

Sayfa Sayısı: 240

Güneş de Doğar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Aşklarındaki, yaşamlarındaki düş kırıklıklarını eğlenerek, bohem hayatı yaşayarak ve başka mutluluklar arayarak unutmaya çalışan insanları anlatan Hemingway, yaşamı, ister av, ister savaş alanında, isterse arenada, düş kırıklıklarıyla dolu bir savaş gibi algılar. Yaşadıklarına gözlemlerini de katınca her biri ötekinden güzel, inandırıcı ve dünyanın dört bir yanındaki okuyucuya seslenen dev yapıtlar ortaya çıkar. 

Güneş de Doğar Alıntıları - Sözleri

  • Bütün istediğim nasıl yaşanılacağını öğrenmekti. Belki insan nasıl yaşanılacağını öğrenebilirse, nedenini de öğrenebilirdi.
  • Bir yerden bir yere gitmekle kendinden, içindeki o şeyden kurtulamazsın. Boşuna bütün bunlar.
  • Başka bir ülkeye gitmen zerre kadar fark etmez. Ben kendimde denedim bunu. Bir yerden bir yere gitmekle kendinden, içindeki o şeyden kurtulamazsın.
  • ''Ne kötü değil mi? Seni sevdiğimi söylemem hiçbir işe yaramıyor.''
  • . Hayatımın bu kadar hızlı gittiğini düşünmeye dayanamıyorum ve gerçekten yaşamıyorum. ...
  • “Seviyoruz sessizliği”. Tıpkı sizin gürültüyü sevdiğiniz gibi dostum.
  • "Birlikte ne güzel vakit geçirebilirdik." ... "Evet" dedim. "Böyle düşünmek ne güzel, değil mi?"
  • Her yerde haksızlık.
  • Ben kendimde denedim bunu. Bir yerden bir yere gitmekle kendinden, içindeki o şeyden kurtulamazsın.
  • Hayatım bu kadar hızlı ilerlerken, aslında onu yaşamadığım düşüncesine katlanamıyorum.
  • Gündüzleri her şeye kaskatı bakmak çok kolay, ama geceleri bambaşka oluyor insan..
  • Herkes kötü davranır dedi jake,hele eline bir fırsat geçsin. Sen kötü davranmazdin dedi brett...
  • Her şeyin karşılığını ödemek zorunda kalıyoruz sonunda.
  • . O zamana kadar iyi ve kötü her şeyin durduğunda bir boşluk bıraktığını biliyordum. Ama eğer kötüyse, boşluk kendiliğinden doldu. İyi olsaydı, ancak daha iyi bir şey bularak doldurabilirdin. ...
  • . O çok güzel ve çok korkunç. O benim tarzım. ...

Güneş de Doğar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

The Sun Also Rises: Hemingway'in ilk eseridir, üslubu diğer kitaplarından farksız geldi bana. Savaş sonrası ruhsal yıkımı aşmak için günlerini alkolle, dansla, şenliklerle ve avcılık gibi faaliyetlerle geçiren fakat bunlardan doyum sağlayamayan arkadaş grubunu anlatıyor yazar. Amerikan edebiyatında the lost generation (kayıp nesil) kategorisinin en iyi örneklerindendir. Gerek kadınların özgürlüklerini kazanması, saçlarını kısacık kestirmesi gerekse amerikan ekonomisinin avrupa ülkelerinde lüks şekilde yaşayacak kadar güçlü olması fakat doyum sağlayamaması kayıp nesil romanlarına örnek olarak gösterilebilir. (persephone)

Savaştan çıksanız hayatınızı nasıl yaşarsınız? Daha mı düzenli yoksa daha mı boşvermiş? Bir arkadaş grubunun anlam arayışını okuyoruz kitapta ben çok keyif aldım tavsiye ederim. (Ebru)

Heminway Yazıldığı gibi Okunmaz Sıradan bir yazar güzellemesi değil bu, asla olamaz da zaten. Hemingway uslubunun sadeliği ve dilinin akıcılığıyla anlatılabilecek bir yazar değildir. Onun konuyu kafanızda nasıl da muhteşem bir şekilde canlandırdığını anlatıp bırakamazsınız. Bu kadar basit değildir. Hemingway böyle anlatılmaz. Onu okumak sadece edebiyattan çok daha fazlasıdır. Onunla beraber gerçekten boks yaparsınız, gazetecilik yaparsınız, İspanya İç Savaşında başınızın üzerinden mermiler geçerken siz sadece bir köylü kızıyla çalılıkların içinde sevişmek istersiniz, binlerce kişinin önünde kızgın boğalarla güreşen bir matadora dönüşürsünüz… Yaparsınız bunların hepsini, ya da en azından yapmış kadar olursunuz. Onlarca yazar bir avuç bohem karakter alır ve onların amaçsız hayatlarına konuk eder sizi. Bu tip eserlerle varoluşsal sıkıntılarınızı doyurabileceğiniz tonla yazar bulursunuz. Hemingway ise sizi bu karakterlerle bizzat tanıştırır. Bohem görünmeye çalışanları, sanatsever entelleri, sözde macera meraklılıarını, üzerine eğretilik sinen tüm yaşamları lanetleyerek yerin dibine sokar. Yumuşacık alelade kelimelerden öyle yoğun ve sert bir bütün yaratır ki nutkunuz tutulur. “Güneş De Doğar” yazarın ilk romanı ancak en etkileyicilerinden birisi. Bakmasını bilirseniz onda çok şey görürsünüz. Bilmezseniz de bir grup bohem insanın sıradan hayatını konu alan, gündelik zevkler ve insan ilişkileri çerçevesinde geçen amaçsız ve iddiasız bir kitaptır. Kitaba asıl şeklini veren sizin zekanız ve Hemingway ile kurduğunuz bağdır. Onu sadece bir yazar olarak değil etten ve kemikten bir insan olarak ne kadar tanırsanız kitabı da o kadar güzel sindirirsiniz. Bohem olmayı öven ve yaşamın basitliğine sığ eleştiriler düzen ve her şeyi anlamsız bulan silik ve aykırı tiplere rastlamazsınız. Onun karakterleri hayatın tam göbeğindedirler, yaşarlar, doğalarına uygun hareket ederler ve gerçekten de bohemdirler. En azından Jake, Bill ve Brett için bunu söyleyebilirim. Robert Cohn aslında kitabın en şahsiyetsiz ve de en önemli karakteridir. Cohn yazar olmayı hayal eder, maceraya atılır, sevdiği kadının peşinden gider, kovalar ve amaçlar, bir yandan da bohem gözükmeye çalışır. Hemingway de onu vicdanı olan herhangi bir okurun yüreğini sızlatacak bir sertlikte ezer ve paramparça eder. İddialı ve süslü lafları sevmez, gösterişsiz ve pürüssüz bir dili vardır ancak bunu nasıl kullanacağını çok iyi bilir. “Güneş De Doğar” yazarın en iddiasız ve silik görünen eseridir. Öyle beylik laflar, iddialı ve sert aforizmalar bulamazsınız. Ağdalı laf oyunu tutkunlarına göre değildir. Hemingay gerçek bir adamdır,sıkıdır, serttir ve korkusuzca yaşar. Yazarken de öyledir. Cümleler bir araya geldiğinde tek tek ifade ettiği anlamlardan çok daha fazlasını ifade eder. Hemingway’i okumak onu tanıma arzusu doğurur ki bu gerçekten çok ender karşılaşılır bir meziyettir. Onun kitaplarını okumaktansa karşılıklı oturup iki tek atmak istersiniz. Tepkisel bir dürtüdür bu, içten gelir pek de öyle kolayca karşı konulamaz.Onu okumak lezzetli bir yemeğin kokusunu almak gibidir. Tadını almak istersiniz ancak onun için okumak yetmez yaşamak gerekir. Hemingway sizi yaşamaya davet eder. Ustalıkla yapar bunu. Sizi içine çeker ve yalın dünyasında hapseder. O, güçlü karakterleri sever, onları yazmayı da onlar gibi yaşamayı da… Umursamazdır, tuttuğunu kopartır ve baş kaldırır. Her zaman böyledir. Onu okurken onun için yaşayabilmenin başka bir yolunun olmadığını çok iyi anlarsınız. Gül bahçesi vaat etmez, hayatın mücadelesinden korkup kaçıp köşeye saklanıp yenilgiyi kabul ederek inzivaya çekilmeyi hazmedemez, aşırı tutkulu olup nesnelere ve kişilere abartılı anlamlar yüklemeyi yadırgar. Dövüşmeyi sever, rekabeti de ancak sonucundan değil süreçten aldığı bir hazla yapar bunu. İyi dövüşür Hemingway, sıkı boksördür ve okurken bir şekilde midenizdeki kasılmalardan zaten bunu hissedersiniz. Erkektir, dili erildir ancak ilkel bir maçoluk göremezsiniz. Erkekçe yazar çünkü öyledir, başka türlü yazamaz, eğreti durur. Tanıdıkça demlenen uyarıcı satırları vardır Hemingway’in. Alıp bir çırpıda okumak gerekir. Üzerine kafa yormak değil, hissetmek gerekir. Hemingway asla öyle bir iddiası olmasa da size yaşamasını öğretebilir. Saçmalıklarınızla yüzleşmenizi sağlar. Size gerçek hayatlar sunar. Romantik vaatler ve hayal ürünü sahte kahramanlıklarla laf ebeliği yapmaz. Yumuşacık uslubuyla betona çivi çakar gibi çakar kelimelerinizi ve herhangi bir romanını bitirdikten sonra en azından bir müddet koltuğunuzda oturmaya devam etmek isteyebilirsiniz. Saçma vaatlerden ve gerçeküstü reçetelerden uzak yazar. Yaşamadan yazmaz ve bunu iliklerinizde hissedersiniz. Olağanüstü gücü karşısında ezilmeden dik durabilmek çok zordur ve her seferinde yine onun galip geleceğini bile bile okur durusunuz. Hemingway’in her kitabı aynı sert tesiri yaratır ancak Güneş De Doğar bir yönüyle diğerlerinden ayrılır. Bu sefer karakterlerin boğuşması gereken havşi hayvanlar veya faşistler yoktur. Mücadele edilerek yenilecek şeyler yoktur bu ilk kitabında. Tek düşman karakterlerin kendileridir. İnsanın en kadim ve en amansız düşmanı… Kendileriyle savaşan ve sürekli çelişen bir avuç hergelenin oradan oraya sürüklenen sıradan ve kaotik yaşamıdır Güneş De Doğar. Bunu süslemez, yüceltmez, özendirmez. Kendinizle yüzleşmeye hazır olmadan okumayınız… (Burak Erdoğdu)

Güneş de Doğar PDF indirme linki var mı?

Ernest Hemingway - Güneş de Doğar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Güneş de Doğar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ernest Hemingway Kimdir?

Oak Park, İllinois'de doğdu. Hemingway, beş çocuklu ailesinin iki erkek çocuğundan birisiydi. Adını, babası ve de amcasının adlarından almıştı. Çocukluğunda eski bir müzisyen olan annesinden müzik dersleri aldı.

İlk makalelerini lise yıllarında okul gazetesi olan Trapeze'de yayınladı. Yazılarında daha çok Ring Lardner etkisi gözlemleniyordu. 1917 yılında liseyi bitirdi. Lisenin ardından ailesinin isteğinin tersine üniversiteye gitmek yerine Kansas City Star adlı gazetede muhabir olarak göreve başladı. Hemingway'in liseden mezun olduğu bu yıllarda Avrupa'da I. Dünya Savaşı başlamıştı.

ABD o yıllarda savaş konusunda tarafsız kalsa da daha sonra Nisan 1917 de savaşa girmesinin ardından Hemingway de orduya katılmak için başvurdu. Fakat Hemingway sol gözündeki bozukluktan dolayı orduya alınamadı. Ardından 1917 sonlarına doğru Kızılhaç'ın da gönüllü aldığını duyduğunda ilk başvuranlar arasındaydı. Ocak 1918'de Hemingway'in başvurusu kabul edildi ve ambulans şoförü olarak göreve alındı.

Kızılhaç'ta çalışmaya başlar başlamaz gazetedeki işinden ayrıldı. Gazetede kaldığı kısa zaman içerisinde birçok yöntem ve de teknik öğrendi. Daha sonraki yıllarda o günleri "Gazetecilik yıllarında öğrendiğim kurallar en güzelleri idi ve de tüm yazarlık hayatım boyunca onları unutamadım" şeklinde hatırlayacaktı.

Avrupa'da ilk olarak vardığı şehir Paris oldu. Orduda bir süre normal bir görevli olarak çalışmasının ardından ambulans şoförlüğüne geçti. 8 Haziran 1918 de birkaç adım ilerisinde patlayan bir Avusturya topu yüzünden ağır şekilde yaralandı. Yardım etmeye çalıştığı İtalyanlardan bir tanesi ölürken diğeri bacaklarını kaybetti. Aynı olay esnasında başka yaralı bir İtalyan askerini cepheye taşımaya çalışırken bacaklarından yaralandı. Yaşananların ardından İtalyan gazetelerinde kahraman olarak ilan edilip, İtalyan hükümeti tarafından Gümüş Onur Madalyası ile ödüllendirildi. Hemingway bu olayı bir mektubunda arkadaşına şu şekilde anlatıyordu: "Bazen savaşta ön saflarda büyük bir gürültü duyarsın, ben de aynı gürültüyü duydum; ardından ruhumun sanki bir mendilin cepten çekilişi gibi benden çekildiğini hissettim. Son olarak ise ruhumun bir bütün halinde tekrar bedenime döndüğünü fark ettim ve de o andan itibaren benim için ölüm yoktu."

Hemingway bu olayların ardından Milan’da bir hastanede tedavisini tamamlarken hemşire Agnes von Kurawsky ile tanıştı. Bu da onun ölümsüz eserlerinden olan "Silahlara Veda" (A Farewell to Arms) adlı eserini yazmasını sağladı. Tekrar ABD'ye dönen yazar ailesinin iş bulması için yaptığı baskılara rağmen sakatlığından dolayı ordunun verdiği parayla bir yıl kadar işsiz olarak yaşadı. Daha sonra 1921 yılında eşi Hadley Richardson ile tanıştı ve evlendi. Aynı yıl içerisinde Chicago'ya göçtü. Toronto'da bulunan Daily Star adlı gazetede yazmaya başladı. Gazetede iş bulduktan sonra ilk iş olarak Paris'e taşındı. Paris yıllarında birçok yazarla tanıştı.

Kendisine yavaş yavaş da olsa bir isim yapmaya çalıştı ama 1923 yılında eşinin hamile olduğunu fark edince çocuklarının Kuzey Amerika'da doğması için Amerika'ya döndüler. 1924 yılında ilk çocukları doğdu. Hemingway ailesi 1924'te tekrar Paris'e döndü.

1925-1929 yılına kadar olan dönemde Hemingway kendi yazarlık yıllarının en güzel örneklerini verdi. Bu yıllarda hiç tanınmayan bir yazarken birden bire dünyanın en ünlü yazarları arasında girdi. İlk basılan romanı olan "Güneş de Doğar" adlı kitabı bu yıllarda basıldı. "Güneş de Doğar" adlı eserinde savaş yorgunu bir askerin anılarını anlatan Hemingway 1929 yılında basılan "Silahlara Veda" adlı eseri ile çok büyük yol kaydetti. "Silahlara Veda"da yaralı bir askerin savaşta bir hemşireye duyduğu aşkı dile getiriyordu. Hemingway böylelikle savaşında anlamsızlığına değinmeyi amaçlıyordu.

1931'de Avrupa anılarından olan İspanya yıllarına dair "Öğleden Sonra Ölüm" adlı kitabını yazdı. Afrika'da yaptığı turla ilgili yazılarını ise Afrika'nın Yeşil Tepeleri adlı kitabında topladı. 1940 yılında ise en başarılı eserlerinden olan "Çanlar Kimin için Çalıyor" adlı eserini yazdı ve mesleğinde artık zirveye ulaştı. 1942'de Amerikan Deniz Kuvvetleri'ne girdi. 1944'te Fransa çıkartmasına katıldı ve de Paris'in kurtuluşuna şahit oldu.

1950'de çok da başarılı olmayan "Irmaktan Öteye ve Ağaçların İçine" adlı eserlerini yazdı. 1952'de gerçek başyapıtı olan "Yaşlı Adam ve Deniz" adlı eserini yazdı. Bu kitapta insanın yaşama nasıl bağlanması gerektiği ve de aslında insan yaşamında her şeyin boş olduğuna dair olan fikirlerini belirtti. 1953'te aynı eseri ile Pulitzer Ödülünü aldı. 1954'te ise Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Hemingway tutkulu bir yaşamın ardından 1961 yılında Ketchum/Idaho'da kendini av tüfeği ile vurarak yaşamına son verdi.

Fidel Castro ile kurduğu dostluk ve Castro'nun kişiliği onu çok etkilemiştir. Fidel Castro Hemingway'in ölümünün ardından, başkent Havana'da adına bir anıt yaptırmıştır.

Ernest Hemingway Kitapları - Eserleri

  • Silahlara Veda
  • Yaşlı Adam ve Deniz
  • Çanlar Kimin İçin Çalıyor
  • Güneş de Doğar
  • Kilimanjaro'nun Karları
  • Öyküler
  • Tehlikeli Yaz
  • Kadınsız Erkekler
  • Afrika'nın Yeşil Tepeleri
  • Ya Hep Ya Hiç
  • Kazanana Ödül Yok
  • Akıntı Adaları
  • İşgal İstanbulu ve İki Dünya Savaşından Mektuplar
  • Paris Bir Şenliktir
  • Yazmak Üzerine
  • İzmir Rıhtımında ve Diğer Öyküler
  • Yenilmeyen Adam
  • Irmağı Geçmek
  • Cennet Bahçesi
  • Denizin Değiştirdiği
  • Günün İlk Işığında Gerçek
  • Tüm Öyküleri
  • Beşinci Kol ve İspanya İç Savaşı'nın Dört Öyküsü
  • Nick Adams Öyküleri
  • Askerin Dönüşü
  • 50.000 Dolar
  • Yaşlı Adam ve Deniz - Nehrin Ötesinde
  • Hekayələr
  • Hemingway'in Mektupları
  • Cat in the Rain
  • Hills Like White Elephants
  • The Short Happy Life of Francis Macomber
  • The Short Stories of Ernest Hemingway
  • Seçilmiş Əsərləri
  • A Canary For One
  • Ernest Hemingway ve Savaş Şiirleri
  • A Clean Well Lighted Place
  • The Killers

Ernest Hemingway Alıntıları - Sözleri

  • . Derin nefes almayı, yemek yerken gerçekten yemek yemeyi ve uyurken gerçekten uyumayı öğrenmeye çalışın. Mümkün olduğunca tüm gücünüzle tamamen hayatta olmaya çalışın ve güldüğünüzde cehennem gibi gülün. Ve sinirlendiğinde, iyi ve sinirlen. Hayatta kalmaya çalışın. Yakında öleceksin. . (Seçilmiş Əsərləri)
  • "Bana artık bunlardan söz etme. Artık bir şey anlatma çünkü nefretim taşıyamayacağım kadar ağırlaştı." (Çanlar Kimin İçin Çalıyor)
  • . Kendiniz dışında yaşamaya başladığınızda, her şey tehlikelidir. ... (Cennet Bahçesi)
  • Üzülecek daha iyi bir şey bulmalısın. (Hemingway'in Mektupları)
  • "..., bizi birbirimize bağlayan bir şey vardı, bunun ne olduğunu anlamıyordu bizi sevmeyenler." (Kadınsız Erkekler)
  • Şakacılık kendine güvenen insanın huyuydu. (Yenilmeyen Adam)

  • Belki de balıkçı olmamalıydım, diye düşündü. Ama bunun için doğmuşum ben. (Yaşlı Adam ve Deniz)
  • Kimi yazarlar yalnızca, baika bir yazarın tek bir cümle yazmasına yardım etmek için dünyaya gelmiştir. (Afrika'nın Yeşil Tepeleri)
  • Arkalarından git çavuş. En önden gidip, arkanı döndüğünde kimsenin peşinden gelmediğini görmenin bir anlamı yok. (Kilimanjaro'nun Karları)
  • Hep hiç gelmeyen bir şeyi bekleriz (Akıntı Adaları)
  • Hiçbir zaman durum ümitsiz değildir. Ama ben bazen ümit edemiyorum.. (Silahlara Veda)
  • Eğer burada kazanırsak, her yerde kazanırız. Dünya uğrunda savaşmaya değecek güzel bir yer ve buradan ayrılmaktan nefret ediyorum. (Çanlar Kimin İçin Çalıyor)
  • "Herşey not almaya değmezdi" (Kadınsız Erkekler)

  • Düşünecek yeni bir şey bulmuştum; karanlıkta, gözlerim açık uzanmış yatarken, tanıdığım bütün kızları aklıma getirdim, ne biçim karı olacaklarını düşünmeye çalıştım. Çok ilgi çekici bir konuydu, bir süre alabalık avını unutturdu bana, dualarıma karışmaya başladı. Ama sonunda, alabalık avına döndüm yine, bütün dereleri hatırlayabiliyordum çünkü, hep yeni şeyler bulabiliyordum dereler konusunda, kızlara gelince, birkaç kere düşündükten sonra bulanıklaşıyorlardı, sonunda hepsi birbirine karıştı, ben de kızları düşünmeyi bıraktım. Dua etmeyi bırakmadım ama geceleri John için de sık sık dua ettim; John, ekim saldırısından önce geri hizmete alındı. Cephede olmadığına sevindim, onu çok merak edecektim çünkü. Birkaç ay sonra, Milano'ya geldi, hastanede beni ziyarete. Daha evlenmemiştim, hâlâ evli olmadığımı bir öğrense çok üzülür herhalde. Amerika'ya dönüyordu, çok güveniyordu evliliğe, evliliğin her şeyi düzelteceğini sanıyordu. (Kadınsız Erkekler)
  • Her şey bizim olabilirdi; ama her geçen gün daha da imkânsız kılıyoruz bunu. (Kadınsız Erkekler)
  • Ben kendimde denedim bunu. Bir yerden bir yere gitmekle kendinden, içindeki o şeyden kurtulamazsın. (Güneş de Doğar)
  • "Doğru dürüst yaşamak için para kazanacak hiçbir iş yok." (Ya Hep Ya Hiç)
  • “Gittiğin yere kendini de götürdüğünü unutma” (Akıntı Adaları)
  • ...ve eğer yapabileceğinden daha iyisini elde etmek için uğraşıyorsan kolaylaşmasını da bekleyemezsin. (Yazmak Üzerine)
  • "Benim de yüksek rütbeli bir subay olmamı ister miydin?" "Hayır, sevgilim. Beni bir lokantaya götürecek rütben varsa bu benim için yeter." (Silahlara Veda)

Yorum Yaz