Göstergeler İmparatorluğu - Roland Barthes Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Göstergeler İmparatorluğu kimin eseri? Göstergeler İmparatorluğu kitabının yazarı kimdir? Göstergeler İmparatorluğu konusu ve anafikri nedir? Göstergeler İmparatorluğu kitabı ne anlatıyor? Göstergeler İmparatorluğu PDF indirme linki var mı? Göstergeler İmparatorluğu kitabının yazarı Roland Barthes kimdir? İşte Göstergeler İmparatorluğu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Roland Barthes
Çevirmen: Tahsin Yücel
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789753635265
Sayfa Sayısı: 115
Göstergeler İmparatorluğu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Göstergebilimsel Serüven, büyük düşünce ve yazı ustası Roland Barthes'ın özellikle seminerleri ve konferansları için kaleme almış olduğu kuramsal nitelikli metinleri içeriyor.
Avrupa göstergebiliminin (semiyoloji, semiyotik) kurucularından Roland Barthes bu metinlerde kendi yaşadığı özgün ve özgür araştırma serüvenini sergilerken, insanı kuşatan yoğun ve karmaşık anlatılar evrenini daha iyi kavramamızı sağlayacak temel ilke ve kavramları ortaya atıyor, anlatı çözümleme yönteminin başlıca aşamalarını gösteriyor ve yazın, reklam, şehircilik, tıp, gündelik yaşamdaki nesneler gibi çok değişik alanlara ilişkin yaklaşım örnekleri sunuyor.
Göstergeler İmparatorluğu Alıntıları - Sözleri
- Oysa, yolculuk etmek nedir? Karşılaşmak.
- Yürüdüğün zaman yürümekle yetin", der bir Zen ustası: "Oturduğun zaman oturmakla yetin. Ama sakın kararsızlığa düşme!"
- Fazla hiçbir şey, başka hiçbir şey, hiç.
- Gösterge ancak bir başka göstergenin yüzüne açılan bir çatlaktır.
- Yüz bir alıntı değil de nedir ki?
- Çiçek açmış kiraz ağaçlarının bulutu: Çan. Ueo'nunki mi.? Asakusa'nınki mi.?
- "Kusursuz insanın tini ayna gibidir. Hiçbir şeyi tutmaz, ama hiçbir şeyi de geri çevirmez. Alır, ama saklamaz", der bir Tao ustası; ayna ancak başka aynaları yakalar ve bu sonsuz yansıma boşluğun ta kendisidir; boşluk da, bilindiği gibi, biçimdir.
- Hayku, güzel bir saç lülesi gibi kendi üzerine kıvrılır, göstergenin çizilmiş gibi görünen izi silinir: hiçbir şey elde edilmemiştir, sözcüğün taşı boşuna atılmıştır: anlamdan ne bir dalga kalır, ne bir akış.
- Bilinmeyen bir dilin uğultulu kitlesi çok hoş bir koruma oluşturur, yabancıyı (ülkenin ona düşman olmaması koşuluyla) ana dilin tüm sapmalarını: konuşan kişinin bölgesel ve toplumsal kökenini, ekin, akıl, beğeni düzeyini, içinde kendi kendini kişi olarak kurduğu ve sizden onaylamanızı istediği imgeyi kulaklarında durduran bir sesli zarla sarar. Bu nedenle, yabancı ülkede ne kadar rahattır insan! Budalalığa, bayağılığa, gurura, kibar çevre düşkünlüğüne, ulusallığa, normalliğe karşı korunurum burada. Her şeye karşın soluğunu, havalanmasını, tek sözcükle tüm anlamsallığını kavradığım "bilinmeyen" dil, ben yer değiştirdikçe, çevremde hafif bir baş dönmesi oluşturur, yalnız benim için gerçekleşen, yapay boşluğuna sürükler beni: her türlü dolu anlamdan sıyrılmış durumda, "ara yerde" yaşarım.
- Hayku, güzel bir saç lülesi gibi kendi üzerine kıvrılır, göstergenin çizilmiş gibi görünen izi silinir: hiçbir şey elde edilmemiştir, sözcüğün taşı boşuna atılmıştır: anlamdan ne bir dalga kalır, ne bir akış.
- İlk karı gördüm. Unuttum bu sabah Yüzümü yıkamayı.
- Japonya'da -benim Japonya diye adlandırdığım bu ülkede- cinsellik cinseldedir başka hiçbir yerde değildir, Amerika Birleşik Devletleri'nde, tam tersini görürüz cinsel, cinsellik dışında her yerdedir.
- Hayku kıskandırır.
- Yüz bir alıntı değil de nedir ki?
- Armağan yalnızdır: ne cömertlik, ne minnet dokunur ona, armağana ruh bulaşmaz.
Göstergeler İmparatorluğu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bana sorarsanız sadece sanatla ilgilenen değil, gördüğü şeyi anlamanın önemini bilen herkesin okuması gereken kitaplardan biri. Çok derin bir kaynak kitap niteliğinde değil fakat derleyip sunduğu şey oldukça etkileyici. (Dila)
Barthes, yabancı bir uygarlığın (japonya) gündelik yaşamını ve değerlerini göstergeler bağlamında anlatıyor. Bu kitaptan edindiğim yeni kavramlar, Haiku, Bunraku, Tempura, Paşenko. (Murat)
Japon kültürünün göstergebilimsel batı bakacından bir yansıması. Zira ayna batıda bireydir(Narsist), Japonyada yokluktur, hiçliktir. Barthes'in deyimiyle Japon kültürü bütün göstergeleri, dolayısı ile anlamı askıda bırakır, havada, boşlukta... Bir arayış ya da anlamlandırma çabasının kendisi bile hiçliğin içinde anlamsızlaşır, figürler, eylemler, oluşlar... Hiçlik olağanın bir tezahürüne dönüşür. (Mustafa Kılıçer)
Göstergeler İmparatorluğu PDF indirme linki var mı?
Roland Barthes - Göstergeler İmparatorluğu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Göstergeler İmparatorluğu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Roland Barthes Kimdir?
Sorbonne'da öğrenim gördü. Fransız Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi'de çalıştı. Collége de France'ta göstergebilim dersleri verdi.
Göstergebilimin kurucu isimlerinden birisidir. Aynı zamanda, postmodern düşüncenin de kurucu öncülerinden sayılır.
Barthes'ın düşünce evrimini sınıflandırmak kolay değildir. Çünkü onun yapısalcılık'tan postyapısalcılık'a uzanan düşünsel serüveni kolayca sınıflandırmaya elverişli değildir. Onu hem postmodern felsefe'nin oluşturucuları arasında saymak, hem de bizzat postmodern düşüncenin en özgün kuramsal uygulayıcılarından biri olarak anmak gerekir. Düşünsel serüvenini anlamak için çalışmalarının seyri izlenebilir.
1950'li yıllar Barthes'ın yazın çalışmalarının başlangıç yıllarıdır. Bu yıllardan itibaren, dilbilimle, edebiyatla, müzikle, göstergebilimin bir bilim olarak kuruluşuyla uğraşacak, giderek boyut değiştiren ve derinlik gösteren bir yönde yapıtları ortaya çıkacaktır.
Barthes, dilbilim'in (Saussure'cü Dilbilim) tezlerini göstergebilimine taşımaya çalışır. Çünkü belli bir noktadan sonra onun için her şey gösterge dizgeleri olarak okunabilecek bir görünüm alır. Günlük hayattaki rastgele öğelerden yüksek sanat yapıtlarına her şey bir gösterge olarak analiz edilebilir ve edilmelidir. Onun göstergebilim anlayışı bu noktada bu gösterge dizgelerini anlamak, işleyiş yapılarını çözmek ve dolayısıyla anlam dünyasının yapısını açıklamak çabasından ileri gelir. Roland Barthes geçirdiği trafik kazası sonucu 65 yaşında Paris 'te öldü.
Roland Barthes Kitapları - Eserleri
- Camera Lucida (Fotoğraf Üzerine Düşünceler)
- Bir Aşk Söyleminden Parçalar
- Yas Günlüğü
- Göstergeler İmparatorluğu
- Çağdaş Söylenler
- Yazının Sıfır Derecesi
- Göstergebilimsel Serüven
- Eleştiri ve Hakikat
- Yazı ve Yorum
- S/Z
- Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi
- Yazı Üzerine Çeşitlemeler
- Ara Olaylar
- Roland Barthes
- Göstergebilim İlkeleri
- Görüntünün Retoriği, Sanat ve Müzik
- Eleştirel Denemeler
- Dilin Çalışma Sesi
- Romanın Hazırlanışı 1
- Sesin Rengi: Söyleşiler
- Mythologies
- Romanın Hazırlanışı 2
- Nasıl Birlikte Yaşanır?
- Anlatıların Yapısal Çözümlemesine Giriş
- Yazı Nedir?
- Çin Yolculuğu Defterleri
- Moda Sistemi
- Yazarlar ve Yazanlar
- Yazma Arzusu
- The Language of Fashion
Roland Barthes Alıntıları - Sözleri
- "Demek ki eğer yaşamak istiyorsam bedenimin tarihsel olduğunu unutmalıyım. Artık geçmişte kalmış kendi bedenimin değil de şu anki genç bedenlerin çağdaşı olduğum hayaline kapılmalıyım, kısacası dönem dönem, yeniden doğmalıyım, kendimi olduğumdan daha genç kılmalıyım." (Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi)
- Ne yazık ki insan dilinin dışı yoktur: Dil, kapalı bir kutudur. (Yazı Üzerine Çeşitlemeler)
- Politikaya dar bir alan bırakılır. Bir yanda Fransa vardır, öbür yanda politika. Kuzey Afrika işleri, Fransa'yla ilgili oldukları zaman, politika alanına girmez. İşler ciddileştiği zaman, Politika'yı bırakıp Millet'e geliyormuş gibi yapalım. Sağdaki kişilere göre, Politika Sol'dur: kendileriyse, Fransa. (Çağdaş Söylenler)
- Kopya Eskiden öğrencileri cezalandırmak için bazı tümceleri, fiil çekimlerini defalarca yazmaları, kopyalamaları istenirdi; yazı yazmak ağır bir yüktü; ama öte yandan, kimileri yazı yazmaktan çok zevk alır ("alırdı" mı demeliyim?), tüyü kâğıt üzerinde kaydırmak, sözcüklerin desenlerini çizmek hoşlarına gider ve söylenmek istenene hiç önem vermezler (...) (Yazı Üzerine Çeşitlemeler)
- "Böyledir yaşam Düşersin, yedi kez Kalkarsın sekiz kez" (Bir Aşk Söyleminden Parçalar)
- Aklımda hep kadın başlı olağanüstü bir canavar olacak; bu canavar gelip benim tüm erkekçe duygularıma pençelerini geçirecek ve diğer tüm kadınlara bir kusurluluk damgası vuracak. Canavar! Sen, hiçbir şeye hayat veremeyen sen benim için dünyadaki tüm kadınlan sildin. (S/Z)
- Maymunlar arasında maymun gibi davranmak daha iyi değil midir? (Roland Barthes)
- korumam gereken politik hak, bir özne olma hakkıdır. (Camera Lucida (Fotoğraf Üzerine Düşünceler))
- Bu asık yüzlü çölde ansızın bir fotoğraf bana doğru uzanır; beni canlandırır; ben de onu canlandırırım. O zaman onun var olmasını sağlayan çekiciliği böyle adlandırmalıyım: bir canlandırma. Fotoğraf'ın kendisi hiçbir biçimde canlandırılmış değildir ("canlı gibi" fotoğraflara inanmam), ama beni canlandırır: her serüveni yaratan da budur zaten. (Camera Lucida (Fotoğraf Üzerine Düşünceler))
- Biftek de tıpkı şarap gibi kan söylenselinde yer alır. Etin yüreğidir biftek, arı durumda ettir, biftek yiyen boğa gücünü bedenine sindirmiş olur. Hiç kuşkusuz, bifteğin çekiciliği neredeyse çiğ olmasından gelir: biftekte kan görünür; doğal, yoğun, hem sıkı, hem bölünebilir durumdadır; diş altında hem kaynak gücünü, hem insanın kendi kanı¬na boşalmadaki yumuşaklığını iyice duyuracak biçimde azalan bu ağır madde türü eskil "tanrılar yemeği"ni çok güzel anıştırır. Kanlılık bifteğin var olma nedenidir: pişme dereceleri ısı birimleriyle değil, kan görüntüleriyle dile getirilir: biftek kanlı (o zaman boğazlanmış hayvanın atardamar akışını anımsatır) ya da mavi'dir (burada da kırmızının aşırı durumu olan morumsunun aracılığıyla damarların dopdolu kanı esinlenir) (Çağdaş Söylenler)
- Yazmak zaten dünyaya belli bir düzen vermek, zaten düşünmek anlamına gelir (bir dil öğrenmek, bu dilde nasıl düşünüldüğünü öğrenmektir). (Eleştiri ve Hakikat)
- Yeniden okumayı savsaklayanlar her yerde aynı öyküyü okumak zorunda kalırlar. Yine yalnızca o, metni kendi çeşitliliği ve çoğulluğu içinde çoğaltır. (S/Z)
- Fotoğraf, kendimin, bir başkası olarak ortaya çıkması, bilincin özdeşlikten kurnazca ayrılışıdır. (Camera Lucida (Fotoğraf Üzerine Düşünceler))
- Eğer düzanlamlı bildiri "iyi" ise, reklam zenginleştirir; "kötü" ise reklam zarar verir. Peki ama, bir reklam bildirisi için "iyi" ya da "kötü" olmak ne demektir? Olayı, bir sloganın etkili olmasına bağlamak soruya yanıt vermek değildir, çünkü bu etkililiğin yolları belirsizdir: Bir slogan inandırıcı olmadan "ayartabilir" ve bir tek bu ayartmayla da insanı satın almaya yönlendirebilir. Bildirinin dilsel boyutuyla yetinerek şöyle diyebiliriz: "İyi" reklam bildirisi kendinde en zengin retoriği yoğun olarak taşır, insanlığın büyük düşsel temalarına kesin bir biçimde (çoğu kez de bir tek sözcükle) ulaşır ve böylece şiirin tanımını sağlayacak imgelerin büyük özgürlüğünü (ya da imgelerle ulaşılan büyük öz- gürlüğü) gerçekleştirmiş olur. Bir başka deyişle, reklam dilinin ölçütleri doğrudan doğruya şiir dilinin ölçütleridir: Söz sanatları, eğretilemeler, sözcük oyunları, işte atalardan kalma bütün bu ikili göstergeler, dili gizli gösterilenlere doğru genişletir ve bunları algılayan insana, bu yolla, doğrudan doğruya bir bütünsellik deneyiminin gücünü verir. Kısaca belirtecek olursak, bir reklam tümcesi ne kadar çok ikilik içerirse, ya da (terimlerde bir çelişkiye düşmemek için şöyle de diyebiliriz) ne kadar çok fazla kattan oluşuyorsa, yananlam bildirisi işlevini de o kadar daha iyi yerine getirir: Bir dondurmanın "zevkten erime" ye yol açması gibi tutumlu bir sözce altında, eriyen bir maddenin (mükemmelliği de erime ritminden kaynaklanır) gerçek tasarımı ile büyük insanlık temalarından biri olan zevkten bitip yok olmanın biraraya geldiğini; bir yemek pişirmenin de altın gibi olması deyişinde, değeri biçilemeyecek bir fiyat fikri ile kıtır kıtır bir madde fikrinin bir araya geldiği görülür. Reklam göstereninin mükemmelliği, okurunu en çok sayıda olası "dünya" ya ulaştırabilme gücüne (bu gücü de ona vermeyi bilmek gerekir) bağlıdır. Burada dünya sözcüğünü şu anlamda kullanıyorum: Çok eski imgelerin deneyimi (Göstergebilimsel Serüven)
- Yazar rahibe benzer, yazman notere: birinin sözü geçişsiz bir edim (yani bir bakıma bir devini), ötekinin sözü bir etkinliktir. Aykırılık toplumun geçişli bir sözü geçişsiz bir sözden çok daha büyük bir çekinceyle tüketmesindedir: yazmanların pek çok olduğu günümüzde bile, yazmanın durumu yazarınkinden çok daha zordur. Bu da önce somut bir veriden ileri gelir: yazarın sözü yüz yıllık yollara göre pazara sürülen bir maldır, yalnız kendisi için oluşturulmuş bir kurumun: "yazın"ın tek nesnesidir; yazmanın sözüyse, tersine, başlangıçta dili değerlendirmekten tümüyle başka bir işlevi bulunan kurumların gölgesinde üretilip tüketilmektedir. (Yazı ve Yorum)
- Zafer söylemlerini hiç sevmez O. Hiç kimsenin küçük düşürülmesine katlanamaz, bir yerde bir zafer ortaya çıktı mı hemen başka yere gitmek gelir içinden (kendisi tanrı olmuş olaydı, zaferleri sürekli tersine çevirirdi - Tanrı da zaten bunu yapar!). En yerinde olan zafer bile, söylem düzlemine geçtiğinde, kötü bir dilsel değer, bir küçümseme haline gelir. (Roland Barthes)
- (...) belki biraz fazla yedi; ne var ki yemek düşkünlüğünün kadınlarda bir zarafet olduğu söylenir. (S/Z)
- Dilbilimde nedenlilik yalnız bileştirme ve türetmeyle sınırlıdır. Oysa göstergebilim düzleminde daha genel sorunlar yaratacak bu olgu. Bir yandan, dil dışında büyük ölçüde nedenli dizgeler bulunması olasılığı var: Bu durumda, şimdiye değin anlamlama için zorunlu görülen kesintililikle benzerliğin nasıl olup da bağdaştığını, sonra, gösterenler benzer öğelerden oluş tuğunda dizisel bütünlerin (az ve sonlu sayıda öğe kapsayan bütünler demektir bu) nasıl ortaya çıktığını belirlemek gerekir. Kuşkusuz «görüntüler» bu türlü bir özellik sunar, ama belirtilen nedenlerden ötürü, bunların göstergebilimsel nitelikleri ortaya konulmuş olmaktan uzaktır. Öte yandan, göstergebilimsel dökümün katışık dizgelerin varlığını gözler önüne sermesi de çok olasıdır: Ya çok gevşek nedenlilikler içeren ya da -çoğu kez gösterge, nedeliyle nedensizin çatışma alanıymış gibi bir görünüm alır- sanki ikincil nedensizliklerle yüklü nedenlilikler kapsayan dizgeler olacaktır bunlar. Dilin en «nedenli» bölgesinde, yansımalar bölümünde de biraz bu duruma rastlanır. (Göstergebilim İlkeleri)
- Estetik bir ürün değil, anlam aktarıcı bir kılgıdır; bir yapı değil, bir yapılanmadır; bir nesne değil, bir çalışma ve bir oyundur (Göstergebilimsel Serüven)
- Yine de annemin bu fotoğraflarında her zaman kenara ayrılmış,saklanmış ve korunmuş bir yer vardı:gözlerinin parlaklığı. (Camera Lucida (Fotoğraf Üzerine Düşünceler))