Görmek, José Saramago kitap özeti - Kitap konusu ve incelemesi
Görmek kimin eseri? Görmek kitabının yazarı kimdir? Görmek konusu ve anafikri nedir? Görmek kitabı ne anlatıyor? Görmek kitabının yazarı José Saramago kimdir? İşte Görmek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: José Saramago
Çevirmen: Işık Ergüden
Orijinal Adı: Ensaio sobre a Lucidez
Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınları
İSBN: 9786052981320
Sayfa Sayısı: 324
Görmek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Körlük’ün adı bilinmeyen ülkenin adı bilinmeyen kentindeyiz yine. Üstelik yaşanan trajedinin üzerinden çok da geçmemiş, uyandırdığı dehşetin hatırası taze, mağdurları da hâlâ sağken yeni bir felaket, daha doğrusu olağandışı bir hal geliyor kentin başına. Seçim yapılıyor, sandıklar kuruluyor.
Ancak beklenmedik bir şey oluyor ve oyların büyük çoğunluğu boş çıkıyor. Hükümet bir komplo şüphesiyle derhal teyakkuza geçerek bu beklenmedik durumu siyasal düzenin çarkları içinde öğütmeye çalışıyor; sonuç alamayınca da çareyi sıkıyönetim ilan ederek kenti terk etmekte buluyor. Fakat beklentinin aksine, düzenin yokluğunda düzensizlik baş göstermeyince, onu çıkarmak da yine siyasal erke düşüyor.
Saramago, hiciv ile alegoriyi derin bir kavrayış ve keskin bir görüyle harmanladığı, o muazzam dil cambazlığıyla devamlı eşeleyerek zihnimizde karıncalanmadık yer bırakmadığı bu unutulmaz eserinde, hamaset denen düşünce fukaralığının ve onun kovuklarında yuvalanan güç saplantısının ipliğini pazara çıkarıyor. Fars hiç bu kadar trajik anlatılmamıştı.
(Tanıtım Bülteninden)
Görmek Alıntıları - Sözleri
- + Sanırım yolda kayboldular, - Kimler, + Mutlu günler...
- Herkesin kör olduğu bir ülkede, tek gözlü olanlar kral olur.
- Kedimin dediği gibi, bütün saatler yatmaya uygundur...
- +Sanırım yolda kayboldular. -Kimler? +Mutlu günler.
- aptalca sorular sormanız için size ne maaş veriyorlar?
- ... İnsanoğlunun kafası, içinde yaşadığı dünyayla her zaman tam uyum içinde olmaz, ...
- - Zaman daima boldur. + Hayır, asla yetmez...
- ... sizin yerinizde olsaydım –bunu içtenlikle söylüyorum–, evime gider yorganı başıma çekerdim, uyuyunca her şeyi unutur insan, ...
- Çöktüklerinde bile yürümeye devam eden insanlar vardır
- “Kadere meydan okumanın çok çeşitli yolları vardır ve neredeyse hepsi de boşunadır ve en kötüsünün olacağını düşünmeye mecbur kalırken en iyisinin olacağına inanmak ise bu yolların en sıradanlarındandır, bu dikkate değer bir teşebbüs olabilir fakat mevcut durumda hiç sonuç vermeyecektir.”
- “Çöktüklerinde bile yürümeye devam eden insanlar var.”
- “Kedimin dediği gibi, bütün saatler yatmaya uygundur.”
- En berbat düşman daima en yakında olandır.
- Kedimin dediği gibi, bütün saatler yatmaya uygundur.
Görmek İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yine Saramago, yine bitmeyen virgüller, yine adı bilinmeyen bir yer ve adı bilinmeyen insanlar.. Körlük ile başlayan macerama, Saramago etkinliği dolayısıyla Görmek ile devam ettim. Yaklaşık üç buçuk saat süren bir okuma serüveniydi ve çok iyiydi. (O virgüller olmasa daha iyi olurdu tabi :D) Her zaman olduğu gibi fazla ayrıntıya girmeden konudan bahsedeceğim. Adı bilinmeyen ülkenin başkentinde seçim olacaktır. Ancak o gün şiddetli bir yağmur vardır başkentte. Bu nedenle halkın büyük çoğunluğu oy kullanmaya gelmemiştir. Sandık kurulu bu 'zor şartta' bile görev aşkıyla erkenden görev yerlerine gelirken, halk ne cürretle gelmemiştir oy kullanmaya. Yağmur nedeniyle mi gelmezler, yoksa bu bir 'isyan' mıdır? İsyansa eğer; bu isyan hangi partiyedir, ya da halkın 'gözü mü açılmıştır' , cevap evet ise onları kim örgütlemiştir? Görevliler bunları düşünmekle zaman geçirirken saat dörtte seçmenler sözleşmiş gibi oy kullanmaya gelirler. Bu duruma sevinen siyaset ahalisi sonuçları beklemeye başlamıştır artık. Ama hesaba katmadıkları bir şeyle karşılaşırlar; oyların çoğunluğu 'beyaz oy'dur. Halkın neredeyse tamamı boş oy atmıştır. Peki siyasiler şimdi ne yapacaktır; geçerli oylar mıdır önemli olan yoksa yüzde seksen üç 'beyaz oy' mudur? Bu olanların 'beyaz körlük' ile alakası var mıdır? Seçim sonucu neleri değiştirecektir, halkın bu kararlı duruşu siyasilere hatalarından ders almayı ögretecek midir? Kendi tercihini yapan halkı korkutarak, tehdit ederek, ellerinden haklarını alarak getirilen demokrasinin ne derece etkili olabileceğini ve panikleyen iktidarın yapabileceklerini okuyunca hayret edeceksiniz.. Saramago; hükümetlerin neden halktan korkmaları gerektiğini gözler önüne sermiş, demokrasi bekçisi olduklarını söylerken halka korku salmak adına kanunsuzluklar yapan yöneticileri anlatmayı da ihmal etmemiştir. Okurken sürekli ülkemizdeki seçimleri düşünecek, yöneticiler tarafından ortaya atılan her fikirde bizden bir şeyler bulacaksınız. Saramago'nun okuduğum ikinci romanını da beğenmenin verdiği sevinçle, etkinlik boyunca tüm eserleri bitirme hedefimi yineliyorum :) (fazi)
Uluyalım, diyor köpek. Portekizli yazarımız Josè Saramago; ilk kitabı olan ''Körlük'' ile ''Nobel Edebiyat Ödülü'' kazanmış ve dünya çapında bir okur kitlesine ulaşmıştır. Yazarımız bu kez bu kitabın devamı olan ''Görmek'' adlı kitabını yazmak için kollarını sıvamış ve okurlarını hikayenin devamına çağırmıştır. 2004 yılında okurlarıyla buluşan bu kitap Distopik roman kategorisinde dünyanın en güçlü eserleri arasında gösterilecek bir yapıttır. Kitap hakkında ki düşüncelerim olumlu olma yönünde geldi gitti. Çünkü ilk kitabı olan ''Körlük'' kitabından sonra beklentilerimi fazla karşılamadı. Kitabı yarım bırakmak gibi bir fikir aklıma gelmedi değil. Olay örgüsü ve karakterlere baktığımızda, ilk kitabında ki karakterlerimiz başlarında bizi karşılamadı. Aksine karşımızda halk ve bir devlet olayı vardı. Kitabın ortalarına doğru geldiğimizde ise bizi asıl karakterler karşılamaya başlıyor. Sanırım bu yüzden düşüncelerimi sizlerle burada paylaşmakta bulunuyorum. Siyaseti oldum olası sevmeyen birisi olarak kitabın başlarında çok bunalma derecesine geldim diyebilirim. Yazarımız siyaseti, kitabın ortalarına kadar aşırı derecede kullanmış. Yazdığı bir cümleyi farklı sayfalarda da aynı şekilde kullanması gözümden kaçmadı değil. İlk kitabında noktalama işaretlerinden dolayı puan kırdığım yazarın; bu kitabında kırmadım. Evet nokta ve virgül ile olan sempatisini burada da ortaya koymuş. Ama anladığım kadarıyla yazarın; kendine has bir yazım stili ya da yazım biçimi diyebiliriz. Gelelim kitap hakkında ki incelememize: Adı bilinmeyen ülkenin ve onun bilinmeyen kentindeyiz yine. İlk kitabında yaşanan ''Beyaz Körlük'' salgınından sonra insanlar kör olmuştu ve daha sonrasında görmeye başlamıştı. Bunun ardından aradan 4 sene geçmişti. Daha bu olan salgının dehşet verici hatıraları tazeyken bir felaket daha ortaya çıkıyor. Seçim yapılıyor, sandıklar kuruluyor. Beklenmedik bir olayla karşılaşılıyor ve oyların neredeyse %83'ü boş çıkıyor. Hükümet bir komplo olduğundan şüphelenerek ayaklanmaya geçiyor ve halkın arasına gizli ajanlar sokuyor. Bunlar haber yapan muhabirler. Olan biteni öğrenmek için bir çok yola başvuruluyor. Ama başarısız olan hükümet en son çareyi sıkıyönetim ilan ederek ve kenti terk etmekte buluyor. Polissiz, askersiz ve en önemlisi devletsiz bir yer haline geliyor şehir. Sadece şehirde kalanlar bir yangın ihtimaline karşı itfaiye ve belediye başkanı. Hükümet, düzenin yokluğunda, düzensizlik baş gösterecek düşüncesiyle ayrıldığı şehirde, düzensizlik baş göstermeyince bir çok yollara baş vurmaya devam ediyor. Hükümetin yani başkanlığın şuan ki düşüncesi şehre 3 polis memuru göndermek. Bunlar komiser, müfettiş ve memurdan oluşuyor. Salgında gözleri gören tek kişi yani doktorun karısını artık hükümet biliyor ve boş oy olayının bir örgütlenme olduğunu düşünerek; doktorun karısının peşine ve grupta olan diğer kişilerin araştırılması isteniyor. Hükümet aslında masum olan doktorun karısına iftiralar atarak halkı ayaklandırmaya başlıyor. Gazetelerde, radyolar da ve televizyonlar da hep bu haber öne çıkıyor. Halkın bir çoğunluğu doktorun karısının masum olduğuna inanıyordu. Üç el silah sesleri... Doğarız ve o an sanki ömür boyu sürecek bir pakt imzalamış gibiyizdir, Fakat gün gelir, bunu benim adıma kim yazdı, diye sorarız. Kitap hakkında ki düşüncelerime ve incelememe burada son verirken, şimdiden okuyacak kişilere bol siyasetli ve lütfen ''Körlük'' kitabının devamı olarak değil de, tamamen bağımsız başka bir kitap gibi okumanızı tavsiye ediyorum. :) (⏮ Enes ⏭)
'K'örmek: Bu kitabımızın konusu 'Siyaset' Bu kitap hakkında uzun uzun inceleme yapmak istemiyorum, zaten yapamam da çünkü siyaseti hiçbir zaman ne sevebildim ne de anlayabildim. Doğrusu anlamak da istemiyorum. Sonuçta dönüp dolaşıp insanların ölmesi gereken bir politika olan siyaseti kim sevip anlamak ister ki? kitap/gormek--4552 kitabında da değişen hiçbir şey olmuyor ve siyasetin bedelini yine halk ödüyor. kitap/korluk--1185'ün bedeli olduğu gibi kitap/gormek--4552'in bedeli de olacaktı, olmalıydı, siyasetçi bunlar, vicdanlı insan değiller o kadar da değil. yazar/jose-saramago'nun dediği gibi; "Bizim için yeni bir şey değil bu, dünyanın böyle olduğunu biliyoruz zaten, günahkârların bedelini daima doğrular öder." (Halil Vural)