Gör Beni - Akilah Azra Kohen Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gör Beni kimin eseri? Gör Beni kitabının yazarı kimdir? Gör Beni konusu ve anafikri nedir? Gör Beni kitabı ne anlatıyor? Gör Beni PDF indirme linki var mı? Gör Beni kitabının yazarı Akilah Azra Kohen kimdir? İşte Gör Beni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Akilah Azra Kohen
Editör: Funda Acar
Tasarımcı: Emir Tali
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9786051853635
Sayfa Sayısı: 592
Gör Beni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bedenimin içindeki canı gör, sadece etimi değil.
Gözlerimin içindeki hayatı gör, sadece bakışımı değil.
Hissettiklerimi gör, sadece tepkilerimi değil.
Beni gör.
Derinliğimden boğulmadan,
Sorularımda kaybolmadan,
Korkularında yok olmadan,
Gör beni.
Bir fısıltıya koydum kendimi.
Kalbine soruyorum yerimi:
Başarabilir misin beni görmeyi?
Cesaretin yeter mi?
Topla cesaretini ve gör beni.
Birileri bizden fırtına bekliyor, onlara gökkuşağı vermeye hazır mısınız?
Gör Beni Alıntıları - Sözleri
- "Seni affetmekten yorulabilirim."
- Hayat en çok ta umursamamayı öğretiyordu, sürekli bir saldırı altında yaşamak zorunda kalmışlara.
- Bedenimin içindeki canı gör, sadece etimi değil. Gözlerimin içindeki hayatı gör, sadece bakışımı değil. Hissettiklerimi gör, sadece tepkilerimi değil. Beni gör. Derinliğimden boğulmadan, Sorularımda kaybolmadan, Korkularında yok olmadan, Gör beni. Bir fısıltıya koydum kendimi. Kalbine soruyorum yerimi: Başarabilir misin beni görmeyi? Cesaretin yeter mi? Topla cesaretini ve gör beni. Birileri bizden fırtına bekliyor, onlara gökkuşağı vermeye hazır mısınız?
- Merakları ortak olan varlıklar bir gün birbirlerini mutlaka bulurlar..
- Sevgide buluşabilenler konuşmadan anlaşırlardı.
- Aşk, eğer gerçekse, engellenemezdi.
Gör Beni İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sevemedim Karagözlüm: Gör Beni, Akilah Azra Kohen imzalı, ülkenin çok satan romanlarından birisi durumunda. Ben de romanı çok beğenen bir arkadaşımın “mutlaka okumalısın” tavsiyesiyle bu kitabı okudum. Kitabın sitedeki puan ortalamasının çok iyi olduğunu görüyorum. Demek ki, iz bırakan, başarılı bir roman ya da en azından öyle düşünmemiz gerekiyor. Ancak benim için öyle mi? Doğrusu tartışılır… Yani iz bıraktığı tartışılmaz çünkü okurken çok sıkıldığım ve ısınamadığım bir roman oldu; bu anlamda olumsuz bir iz bıraktı! Kohen romanın hemen başında aslında biz okurları ikaz ediyor, diyor ki, “tarihi gerçeklik, kronoloji… Bunları arayıp da beyninizi boşuna yormayın lütfen, öyle okuyun” diyor. Ancak bu uyarıyı yapmış olmak bunları aramayacağımız anlamına gelmemeli. Kendi çapımda iyi bir okur olduğumu düşünüyorum. Bir roman severim aynı zamanda. Tarihi romanlara da ilgi duyuyorum. Ancak ben romanda gerçekçiliği arayan bir okurum. Dolayısıyla bu kitabı beğenmeme sebeplerimin başında gerçekçiliğin olmaması geliyor. Yani Abdülhamid dizisinde sultana İngiliz elçisini tokatlattıran senaryo ne kadar uçuksa, kusura bakmasınlar ama Azra Kohen'in bu romanı da o kadar uçuk. Hatta bir dönem moda olan, yeşil roman diye tabir edilen, hidayete erme öyküleriyle maruf olan bazı romanlar vardı. Bu da tersinden öyle düşünülebilir. Yani cumhuriyetçi propaganda yapan ve bence propagandist bir roman… Ama başarılı bir roman değil. Bir kere, bu tarz romanlarda tarihi şahsiyetlerin isimlerini kullanıyorsanız, “gerçeklik aramayın, ben yazdım oldu, bitti” demenin çok da doğru olduğunu zaten düşünmüyorum. Burada da iç içe girmiş pek çok tarihi şahsiyet var ve bunlardan birisi mesela Muazzez İlmiye Çığ. Ünlü tarihçi ve Sümer araştırmacısı romanda kendine yer bulmuş. Karakterler maalesef, “propagandacı roman” karakterleri gibiler. Çok net ve keskinler. Kimisi tamamen kötülük üzere inşa edilmişken, kimisi, Selim ve annesi gibi mesela bir anda büyük dönüşüm yaşıyorlar. Kohen'in anlatıcılığını beğendiğimi de söyleyemem Bence yetersizdi. Niçin bu kadar okunduğunu, en azından bu romanıyla anlayabilmiş değilim. Belki diğer kitapları başarılıdır, bilemiyorum. Roman hacimce hayli kalın, yaklaşık 600 sayfayı buluyordu. Ancak iyi kitap okurları için sayfanın bir önemi yoktur. Eğer eser akıcıysa, başarılıysa kendisini zaten okutur. Hatta planladığınızdan daha erken bitirirsiniz; başka fırsatlar, zamanlar oluşturup kitaba devam edersiniz. Lakin bunda öyle bir şey yoktu, en azından benim için yoktu. Eğer başladığım bir kitabı kesinlikle bitirme huyum olmasaydı, bu romanı anında bırakırdım. Ancak azmettim ve bir şekilde bitirmiş oldum. Romandaki pek çok karakteri ve hadiseyi abartılı buldum, bana inandırıcı gelmedi. Melek karakteri mesela... Keza sonu da uçuk olmuş, inandırıcılıktan bir hayli uzak idi bence. Biraz örneklerle devam edeyim... Romanın özellikle ilk çeyreği, bir ara bildiğimiz “dinler ve medeniyetler tarihi” ders notları gibiydi. Hatta tahminim Muazzez İlmiye Çığ Hoca’nın kitaplarından alınmıştır büyük bir kısmı. Yani bir roman okumaktan çok, ders dinliyor gibi bir duruma düşüldü. Verdiği bilgiler ilgi çekiciydi, kabul ama bir roman formatı için fazlaydı. Ayrıca bir romanda fotoğrafların, müzik tavsiyelerinin, “işte bu sayfada şunu dinleyin” gibi, olması da benim çok hoşuma gitmedi bir okur olarak… Sınıftaki derviş karakteri son derece saçmaydı bana göre. Tabii ki bunlar kişisel değerlendirmeler, tam karşıtını düşünenler de olacaktır. Yazarın sevenleri ve bu kitabı beğenenler ki, puan ortalamasına baktığımızda ben azınlıkta kalıyorum, belki de bana kızacaklar. Hatta karşı eleştiriler yazacaklar ancak bana tavsiye eden dostumu da kırma pahasına fikirlerimi elbette belirteceğim. Bu kitap umduğumun çok uzağında kaldı, beklentilerimi karşılayamadı. Yazarın tarzı ve dili de pek hoşuma gitmedi. Nitekim “yok artık” dediğim bazı yerler de oldu. Mesela onlardan birisi, İngiliz ajanların kurup, içerideki hainlerin desteklediği bir oluşumun adının “Hizmet hareketi” olmasıydı. Buralarda tebessüm ettim çünkü Kohen de modaya uymuş ve kendince bir adres bulmuş, vurun abalıya durumları oluşmuş... Yani meğer bu örgüt ta 1930'larda kurulmuş, Mememen Hadisesi’ni organize etmiş, ismi bile aynıymış! Yok artık… Yazarın çok fazla devrik cümle kullandığını gördüm. Hatta sayfa 59’da bu devrik cümleler o kadar çoktu ki, artık kulak tırmalar hale gelmişti. Yazarın cehalet de denebilecek birçok hatası olmuş. İlginçtir, bunlara editörler neden müdahale etmemişler? Örneğin sayfa 85’te, Sümer dilinin Türkçeyle benzerliği anlatılırken, Sümercedeki emsal kelimesi verilip, Türkçe de emsal denilmiş. İyi de emsal Arapça değil mi? Misalin çoğulu… Sayfa 86’da yine yok artık denecek bir ifade var. 1930’ların başındaki bir diyalogta, “Birinci Dünya Savaşı’nın adı değişmeli” demiş. Halbuki o zaman Birinci Dünya Savaşı bile denilmiyordu, çünkü ikincisinin olacağı belli değildi. 126. sayfada “İlahtan çok ilahçı” diye bir tabir var! Umarım “kraldan çok kralcılar” gelip de beni yaylım ateşine tutmazlar. Sf. 216 yazarın İslami jargona uzaklığının bir nişanesi olabilir mi acaba? “… çekilen tekbirleri izledi.” demiş. Halbuki tekbir çekilmez, getirilir. Hızlıca geçip, sonlara geleyim ve bir bomba daha yazayım. Sayfa 590’dayız. Yoksa yazarımız, Fas’ta Farsça konuşulduğunu mu sanıyor? Okuyalım: “Robert Farsça, "ne şimdi bu?" dedi, bilerek argo konuşmuştu, çünkü Fas'taki çetelerden birinin emir eri miydi bu herif diye düşündü ama böyle bir tekniği bırak uygulamayı, bilmezdi bile bu Farsiler.” Yanlış anlaşılmasın, orada bir harf hatası falan yok, çünkü olay Fas’ta geçiyor. Özetle, ben vasat buldum bu romanı. Böyle gördüm… (Mehmet Y.)
Gör beni- Azra Kohen: Hani bir şeyi çok seversiniz, onun hakkında söyleyecek yüzlerce cümle vardır kafanızın içinde ama büyüsünü bozacağım korkusuyla cümleleri bir araya toparlayamazsınız, takılıp kalırsınız, şu an öyle bir an yaşıyorum. Kitap okumak, zamanla bir yaşam biçmi oldu benim için. Bir hobi değil, zaman geçirmek için yapılan bir eylem değil, bir yaşama biçmi. Ve bana bu uzun yolculuğumda yön veren, bir parçam olan, eksik yanımı saran ve benimle bütünleşen birtakım kitaplar oldu tabii ki. Ama GÖR BENİ... kelimelerle anlatılamayacak kadar bütünleştim bu kitapla. Okuduğum en eşsiz romanlardan biri. "Yaralarımızı sessizce görenler, sabırla paylaşmamızı bekleyecek kadar incinmemizden sakınanlar değil miydi gerçek sevenlerimiz? Sevgi sabırdı, inançtı, hissetmekti, anlamaktı." Gör beni. Sadece bedenimi değil gözlerimin içindeki yaşamı gör. Sadece bakışımı değil, tepkilerimi gör. Diyor yazar. "Kimsin sen? Kim olmaya karar verdin. Kendini seçtin mi? Yoksa başkalarının seçimlerinden mi etkilendin? Unutma, sen sadece olmaya karar verdiğin kişisin." Kitabın konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Kurtuluş Savaşı sonrasında cumhuriyetçilerin yanında eski zihniyetten kurtulamamış, olgunlaşamamış insanlar da başgösteriyordu bildiğiniz üzere. Çünkü savaşa bizzat tanık olanlarla savaşı uzaktan ingilizlerle izleyenlerin bildiği gerçekler bir tutulamaz. Kitapta cahilce düşüncelere fazlasıyla tanık olsam da hiçbirine de sinirlenmedim. Çünkü hepimiz farklı ortamlarda yetişiyoruz ve ilk fikirlerimiz ne yazık ki bize aşılanıyor. Ama karşımıza çıkan fırsatlarla yozlaşmış düşünceleri sorgulamayı öğrenebiliriz. Kendimizi bulabiliriz. Kitap birkaç karakterle bu iki bakış açısını karşılaştırarak sevgiyi, aşkı, acıyı, aileyi ve en önemlisi de bir kendini bulma hikayesini işliyor. Ülkü, Selim, İlmiye, Orhan, Ali, Fred, Ayşe, Semiha... hepsi bambaşka bir kişiliğe sahip, hepsi kendi savaşını veriyor içinde. Azra Kohen'den daha önce Aeden'i okumuş ve çok çok sevmiştim ama Gör Beni'nin yeri bende bir başka oldu. Benim kıymetli kitabım oldu. İçinde çok önemli, bir insanın hayatını değiştirebilecek güçte olduğuna inandığım cümlelerle bezeli bir kutu oldu bana. Bir hazine gibi. Kesinlikle okuyun. Okuyun ve biraz düşünün üzerine. Okuyun ve biraz hayatın anlamını bulun içinde. Okuyun ve bilgi edinin. Okuyun ve sevgili yazarın tarihle ilgili bakış açısına, insanlığın ilk evrelerine tanık olun. OKUYUN VE KENDİ SAVAŞINIZI VERİN. "Neyin merakına takıldıysa zihnimiz onun dünyasında var oluyordu gerçekliğimiz." (Ebrus.)
Bir daha asla!: Azra Kohen'in okumaya çalıştığım ve okuyacağım tek kitabı Gör Beni olacak sanırım. Gerçekten çok kötü kurgulanmış, akıcılıktan yana gördüğüm en kötü kitaplardan biriydi. Bu zaman kadar Sırlar Uçurumu diye bir kitabın ardından yarım bıraktığım ikinci kitap oldu. Okumaya, bitirmeye çok çabaladım ama olmadı, dayanamadım. Daha ilk sayfalardan başlayan bir karakter çokluğu yüzünden hikayeye odaklanmam zora girdi. Yazar tarihsel gerçeklere uymadığını daha ilk sayfadan uyardığı için bu konuya girmeyeceğim ama kesinlikle kitabın başında böyle bir şey yazması okurda bir ön yargı oluşturuyor. Bir yandan da tarihsel gerçeklere uymayan bir tarihi kurgu neden yapılır onu da anlamış değilim. Yazar dini konularda az bilinenlere bir sınıf kurgusuyla değinmeye çalışmış ve kimsenin bilmediğini düşündüğü bu dini konuları anlata anlata bitirememiş, ama benim gibi dinler tarihine aşina birine okulda geçen bölümlerin zulüm olacağınaysa düşünememiş. Kısacası Gör Beni kitabı beni bir süre elime kitap alamayacak derecede yordu, gerçekten de on-on beş gün elime başka kitap alamadım ama en sonunda güvendiğim limana, Necati Cumalı'nın Tütün Zamanı serisinin 2. Kitabı olan Yağmurlarla Topraklar kitabına sığınarak bu durumdan kurtuldum. Yağmurlarla Toprakları'ysa en kısa zamanda okumayı düşünenler için değerlendireceğim. Gör Beni kitabına puanım; 3/10. (Hasan Bulut)
Gör Beni PDF indirme linki var mı?
Akilah Azra Kohen - Gör Beni kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gör Beni PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Akilah Azra Kohen Kimdir?
Azra "Akilah" Kohen (evlilik öncesi soyadı Sarızeybek; d. 1979, İzmir), Türk yazar. İlk kitabı olan Fi Akilah mahlası ile yayımlandıktan sonra, ikinci ve üçüncü kitabı Çi ile Pi Akilah Azra Kohen adıyla yayımlandı. Fi, Çi, Pi üçlemesinden sonra 2017 yılında fantastik gerçekçilik türünde Aeden ve 2019 yılında tarih içeriği ile yine best-seller olmayı başaran Gör Beni isimli romanlarını çıkardı.
İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon Sinema bölümünden mezun olduktan sonra Kanada’da Ottowa Üniversitesi’nde Üçüncü Dünya Ülkelerine Yardım Ekonomisi bölümünde eğitim almış, daha sonra Liverpool Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. İyi derecede İngilizce ve İtalyanca konuşan Azra Kohen evli ve bir çocuk annesidir.
Ülkemizde yayınlanan Fİ-Çİ-Pİ isimli üçlemesi ve AEDEN ve GÖR BENİ isimli eserlerin yazarıdır. Üçleme kitapları dizi olarak işlenmiş ve Fİ ve Çİ adı altında izleyici ile buluşmuştur. Azra KOHEN, BİZ bilincindedir. Evrendeki her canlının birbirine bağlı ve birbirinden sorumlu olduğu ve bir bireyin bile doğru davranarak dünyayı değiştirebileceğine ve hakiki insan olmak için her an evrimleşebileceğine olan inancı ile eserlerini yazmakta, konferansları, projeleri ve sosyal, toplumsal bilinci yükseltmek amacı ile hazırladığı özgün videoları ile insanoğlunun tekamül yolculuğuna katkıda bulunmak için her an çabadadır. Hayat yolculuğunda OKU’manın en iyi rehber olduğuna inanır. Azra Kohen’in parolası : Hayata katkımız olsun!
Akilah Azra Kohen Kitapları - Eserleri
- Fi
- Çi
- Pi
- Aeden
- Gör Beni
Akilah Azra Kohen Alıntıları - Sözleri
- Merak etti.. Merak etmenin tehlikeli olduğunu bile bile... (Fi)
- . Bırak ben derslerimi kendim alayım. Bana dost ol, öğretmen değil. . (Fi)
- . Kadın olmak. Bir zekâya verilebilecek en eşsiz destek, büyük bir üstünlük. . (Fi)
- Sana duyduğum inancın zerresini bana duysan, belki kendini bu kadar gelişmiş sanırken aslında bu kadar geride kalmazdın (Aeden)
- Bir toplumun gelişmesi için anneye, yani kadına, o toplumu doğuracaklara saygı mecburiyettir. (Aeden)
- Hissetmek yaşamaktan bile ağırdır (Pi)
- Zaten ne önemi vardı ki kim olduğunun, niye var olduğunu dahi bir kez düşünmemiş birinin? (Pi)
- “Hayat sadece bir an. Ya efendisi olursun ya da kölesi.” (Çi)
- Hissettiğim çaresizlik bedenime ağır geliyor . (Aeden)
- Bizi gömdüler ama tohum olduğumuzu bilmiyorlardı. (Pi)
- Fazla sorgulamadan, soru sormayı saygısızlık sayıp biat ederek İslam'ı yaşadıklarını sanırlar ama İslam insandan düşünmesini bekler. Düşünmesini, sorgulamasını, anlamasını. Çünkü özü o kadar sağlamdır ki İslam'ı ne kadar sorgularsan o kadar seversin, anlarsın. (Pi)
- Acının kutsallığını anlamalıydı insan, mutlulukla uyuşmadan, kendimizi kandırmadan, başımıza gelenlere kızmak yerine sahiplenmeliydik. (Çi)
- Ne tuhaftı, yaşadığımız zorluklar karakterimizin en kuvvetli yanlarını oluşturuyordu. (Çi)
- Yola çıktığınızda tek ihtiyacınız, inanç ve size inanan birkaç kişiden başka bir şey değildi, adımlarınızı temiz attığınız sürece gerisini hayat mutlaka verirdi. (Çi)
- Senin kimseye ihtiyacın yok, ne beğenilmeye ne alkışlanmaya... Tek gerçek bu. (Fi)
- Dini yüreğinde yaşayanlar Yaradan’ın yolunda sessizce var olurken, dini aklında yaşayanlar diğerlerinin üstünde oluşturdukları egemenlikle kitleleri yönetmek için varlardı. (Çi)
- . Hayat, sadece hissettiğindir. . (Fi)
- Siz hiç sıkı sıkı sarıldınız mı birine? (Fi)
- Unutma! Ne olduğunu bulma savaşındasın. Korkma! Vazgeçmezsen başaracaksın. Bil! Yarattığın etkinin tepkisini deneyimlemek için burdasın. Çünkü etkinin tepkisidir hayat. (Çi)
- Amaçsızlık içinde yitip gidecek bir hayattansa bir amaca ait olmak daha yaşanasıydı. (Çi)