Gizli Günce - Aleksandr Puşkin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gizli Günce kimin eseri? Gizli Günce kitabının yazarı kimdir? Gizli Günce konusu ve anafikri nedir? Gizli Günce kitabı ne anlatıyor? Gizli Günce kitabının yazarı Aleksandr Puşkin kimdir? İşte Gizli Günce kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Aleksandr Puşkin
Çevirmen: Münire Yılmazer
Çevirmen: Cansel Rozzenna
Orijinal Adı: Ditari sekret 1836-1837
Yayın Evi: Chiviyazıları Yayınevi
İSBN: 9786055708627
Sayfa Sayısı: 264
Gizli Günce Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bir büyük dehanın iç dünyasının derinliklerine yolculuk... Sonucu ölüme çıkacak düello öncesi itiraflar... Modern Rus edebiyatının tartışmasız kurucusu, Rus dilinin babası Puşkin'in ölümünden kısa süre önce kaleme aldığı bu "Gizli Günce", bize dönemin Rusyası'nın soylu sınıfının yaşantısını, insanların birbirleriyle ilişkilerini, kadının toplum içindeki yerini kesin biçimde anlama olanağı veriyor. Puşkin, "Gizli Günce"nin en az yüz yıl yayınlanmamasını istemişti. Bunun nedeni, güncede adı geçenlerin ve çocuklarının, torunlarının mağduriyetine neden olmama isteğiydi. Çünkü günce Puşkin'in kendisiyle ve yakın çevresiyle kesin bir hesaplaşması anlamına geliyor... Karısıyla, sevgilileriyle, kaçamaklarıyla ilgili tüm ayrıntıları müthiş bir ustalıkla gözler önüne seren Puşkin, böylelikle iki yüzyıl öncesinin duyguları ve cinsel kültürüyle bugünün karşılaştırılmasını da sağliyor.
Gizli Günce Alıntıları - Sözleri
- Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir.
- ''Kitaplarımı kıskanırım ve okuması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir.''
- Sadakat sadakatsizlik çağrılarına karşı girişilen bir savaştır.
- Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir.
- Bir yabancının hüznünü gördüğünüzde ona karşı hissettiğiniz merhametin gücü, acı çekenin hissettikleriyle karşılaştırılamaz.
- Hayat sona erdikten sonra sır da sona erecektir.
- Tanrı, yasaları öğrenmekten bizi alıkoymuyor, ama onları değiştirme girişimlerini cezalandırıyor.
- İhmal edilmiş bir kadından kin ve nefret çıkar.
- Hayat ya huzuru ya da özgürlüğü verir, ikisi yan yana olamaz.
- Sadece yarım saatlik sabrım var, daha sonra kaçmam gerekiyor.
Gizli Günce İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Eğlenceli ama çirkin, sansasyonel ve tuhaf, iğrenç ama değişik ve sonuçta oldukça zevkli ve mükemmel bir kitap. Entrika ve skandallarla dolu, her tarafından samimiyet ve gerçeklik akan, Puşkin'in ateşinin dalgalar halinde tüm kitabın sayfalarına nüfuz eden ve ordan beynimize tesir eden müthiş bir üslupla kaleme alınan bir başyapıt. 1799da doğup 1837de ölmüştür. Kısa bir ömür ama hızlı bir yaşam. Öyle hızlı ki zamanın çatlak duvarları arasından bize kadar ulaşıyor entrikaları. Puşkin'in bu güncesindeki satırlarını okurken; bir insanın, ruhuna bir ayna tutup bu karmaşık ve komplike yapıyı olduğu gibi sayfalarına yansıtan bir samimiyet timsalini göreceksiniz. Hayatında olup bitenleri istemeyeceğiniz kadar bir çıplaklıkla anlatan, saf bir cesaretle ve en gerçekçi üslupla hiçbir çekinme ya da utanma olmadan kaleme aldığını düşünün, hele ki bu yazar Puşkin gibi yetenek dolu bir deha olunca, sizce de ortaya bir şaheser çıkması kaçınılmaz değil midir? Kitabın içeriğinde; Evlilik üzerine sert eleştirilerde bulunmalar, adet ve görenekleri yerden yere vurmalar, yeniliklere acıkmalar, fanteziler üzerine çırpınmalar, tutku ve heyecanın körelmesinden yakınmalar gibi konuların etrafında ustaca söylenilen sözler dizisini bulacaksınız. Modern rus edebiyatının kurucusu sayılan Puşkin, Dönemin Hollanda konsolosunun evlatlığı olan ve aynı zamanda baldızıyla evli olan Danthes'in, eşiyle olan münasebetinden dolayı kendisini düelloya çağırmıştır. Bu düelloya defalarca engel olunmak istenmesine rağmen dönmez kararından Puşkin. Düelloda karnından yaralanıp iki gün sonra ölür. Çar 1.Nikola askerleri kasten düellonun gerçekleşeceği yere değil de başka yere göndermiştir. Tabi rus halkı şoka uğramıştır ayaklanma başlamıştır her tarafta. Ama olan olmuştur, Puşkin yoktur artık. Herneyse bu acı, seneler önce yaşanmış ve bitmiştir biz tekrar duygulansak da ne fayda. İnsanların kompleks bir yapılarının olduğunu söylememe gerek yok ama bu karmaşık yapıyı olduğu gibi anlatan, hiçbir ahlaki yaptırımdan kaçınmayan, çevredeki insanları da aynı gerçeklikle yansıtan bir başka kitabın var olabileceğini zannetmiyorum. Puşkin'in bu kadar pervasız davranmasının sebebi ölümünün git gide yaklaştığını hissetmesinden kaynaklanıyor. Danthes ile düelloya girişmeden önce yazmıştır bu kitabı ve çevresindeki insanlara zarar gelmemesi için (eğer ölümü gerçekleşirse!) en az 100 sene sonra yayımlanmasını istemiştir. Nitekim bu isteği de gerçekleşmiştir. Kitap tam 153 sene sonra 1990da Amerika'da yayımlanmıştır ve büyük yankı uyandırmıştır. Bir kesim, bu kitabın ona ait olmadığını iddia etmiştir. Ortaya tartışmalar çıkması ve iki zıt kutubun cereyan etmesiyle, kitap incelemeye alınmıştır. Puşkin'in yazılarıyla karşılaştırılıp bu kitabın ona ait olduğu fikrinin baskın çıkmasıyla tartışmalar sona ermiştir. Bu kitabın sevmediğim tarafı ise pornografik içeriğinin olması ve çokça vajinadan bahsetmesiydi. Öyle ki vajinanın kendi tapınağı olduğunu bile söylüyordu Psikopat Puşkin.d Ölümü koklayan adamın alıntısıyla kapatmak istiyorum incelemeyi: "Bu satırları yazarken elime bakıyor ve onu ölü iskeletimin bir parçası ve toprağın altında gömülmüş olarak gözümün önüne getirmeye çalışıyorum." İyi Okumalar. (CeKDaRo)
Kitabın içeriği epey mide bulandırıcı. O çok çağdaş ayağına yatanların da midesini bozacak kadar hem de. Tabi olumlu düşünceler de var hakkını yemeyelim. Düşünün bir kitap yazıyorsunuz ve kitapta bahsettiğiniz insanlar zarar görür endişesiyle ölümünüzden 100 yıl sonra basılmasına izin veriyorsunuz. Çok büyük düşünce. Bu konunun benzeri de ne zamandır aklımda dolaşıyor, anlatayım: Düşünün, yaşıyoruz, eğlenmek ve kazanmak için. Nasıl yaşarsanız yaşayın, ne yaparsanız yapın ölüyorsunuz. Sizi tanıyan insanlar da öldüğünde aslında hiç dünyaya gelmemiş gibi oluyorsunuz. Bitti yani. Kalıcı olmak içinse eser-eserler bırakmak gerekiyor bana göre. Mesela Puşkin de yazmasaydı, tanınmayacaktı. Bu kadar basit işte. Puşkin’in ilişki hayatından sıkça bahsetmesi ve affedersin Puşkin ama bu kadar midesiz biri olmanı hiç kaldıramadım yani. Yani düşünün hanımlar, beyiniz sizi sürekli aldatıyor, hatta kız kardeşiniz buna dahil. Hatta ve hatta bunu sizin izninizle yaptığını da düşünün. Bu yüzden olmadı Puşkin, yakışmadı Puşkin. Bir uzaklaştım ben senden şimdi. Mesela sayfa 147’nin son paragrafı. Yazarın karşısına çıkan kadınlar nasıl bilmem, ancak kadınlara bakış açısı ve cinsellik yorumuna katılmıyorum. Karşı çıkıyorum. Bir kadının senin istediğin hayalindeki gibi olması için, seni sevmesi gerek. Sizler yalnızca para karşılığı bedenini satanlarla beraber olduğunuz için, karşılıklı duygulara önem vermeyebilir, bir hazzı yalnızca hayal edebilirsiniz sayın Puşkin. İyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Puşkin’in Gizli Güncesi şiirlerden, hikayelerden ve de romanlardan da önemlidir bana göre. Yazarın çıplaklığa en yakın hissettiği andır günceler ve bunun ölümünden ancak yüz yıl sonra yayımlamasına izin vermesi bunu bir kat daha önemli kılıyor. Bir kimse önündeki boş kağıda içini tüm çıplaklığıyla ne kadar dökebilir? Başka bir deyişle bir kimse kendi akışkan gerçekliğiyle gerçekten yüzleşebilir mi? Hala bunun imkansız olduğunu düşünüyorum. Çünkü insan koşulları tarafından manipüle edilmiştir. Yazarken dahi üzerinde hissettiği baskıyı duyumsar ve zihnine ulaşıp karışan fikir daha birçok etkenle beraber dışarıya akarken manipüle edilmiştir. Lakin çatlaklardan akan suyu tüm parlaklığıyla görmek yine de muhteşem bir duygudur. Evet Puşkin, son derece ahlaksıztır, ahlak demirini eritmiştir. arzularını önüne dizdikleri setlerden taşıran bir yapısı vardır. Hatta pek çok konuda eril olduğu da söylenebilir. Puşkin, her şeyin libidinal olduğu gerçeğini kavramış bir yazardır ve yüz yıl sonra açığa çıkarmak üzere gizlediği Günce’si okunmaya değerdir. (Baran Sarkisyan)
Kitabın Yazarı Aleksandr Puşkin Kimdir?
Aleksandr Puşkin (Rusça: Алекса́ндр Серге́евич Пу́шкин; 6 Haziran 1799 - 10 Şubat 1837), Rus şâir ve yazar. Rusya'nın "ulusal şâir"i ve modern Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir.
Yaşamı
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, 6 Haziran 1799'da Moskova'da doğdu. Babası Sergey Lvoviç Puşkin, soylu bir ailenin ilk çocuğudur. Annesi Nadejda Osipovna Hannibal'in büyük dedesi Etiyopyalı Abraham Petroviç Hannibal, Rus Çarı I. Petro'nun vaftiz oğlu ve çarlık ordusunda seçkin bir subaydı. Puşkin, soylu bir ailenin üyesiydi. Annesi ve babası eğitimli insanlardı. Puşkin, ilk bilgilerini Fransız mürebbiyelerden edindi. Henüz sekiz yaşındayken Fransızca ve Rusça öğrenmişti. 11 yaşına geldiğinde özgürlükçü ve hicivci yazarlarını beğendiği Fransız edebiyatından etkilenerek Fransızca şiirler ve güldürüler yazmaya başlamıştı.
Döneminin tanınmış şair ve yazarları, Puşkin'in evine gelip gidenler arasındaydı. Ancak hiçbiri geleneksel Rus masalları anlatan, Rus türküleri söyleyen dadısı kadar Puşkin'i etkilememiştir. Yaşlı dadısı Arina'nın anlattıklarının, Puşkin'in çocuk rûhunda önemli izler bıraktığı düşünülmektedir. İleride Rus halk şiiriyle, masallarla, konuşma dilinin deyimleriyle ve anlatım özellikleriyle tanışıklığını dadısın ve anneannesi Mariya Hannibal'a borçludur.
Şiire başlaması
Puşkin, on iki yaşına geldiğinde, aristokrat aile çocuklarına yönetime hazırlamak için Rus Çarı I. Aleksandr'ın Tsarskoye Selo'da (Çarın yazlık köyü) açtırdığı okula yazdırıldı ve bu okuldaki altı öğrenim yılı boyunca, tıpkı okulun diğer öğrencileri gibi, Petersburg'a gitme izni verilmeden dış dünyadan kopuk bir şekilde eğitim gördü.
Şairlik yeteneğiyle arkadaşları arasında sivrildi. İlk şiiri "Şair Dost'a" (1814) Nikolay Karamzin'in Avrupa Habercisi dergisinde yayımlandı. Puşkin'in lise yıllarında yazdığı şiirlerinde gerçekçilik eğilimi açıkça göze çarpmaktadır. O dönem şiirinde kullanılmayan kaba ve gündelik sözcükleri kullandığı şiirleriyle Gavrila Derjavin'in dikkatini çekmeyi başardı.
Artık ünlü bir şair sayılmaya başlayan Puşkin, Çar Köyü Lisesi'ndeki eğitimini 1817'de tamamladıktan sonra Petersburg'a giderek Dışişleri Bakanlığında çalışmaya başladı. Bu arada birçoğu yasaklanan özgürlükçü şiirleri ve taşlamaları, bu sıralarda halk arasında yayılmıştır. Rus edebiyatında ilk kez, şiir halk tarafından hayranlıkla karşılanmıştı.
Puşkin, bu sırada Rus Çarı I. Aleksandr tarafından Kafkasya'ya tayin edildi ve burada ünlü Kafkas Esiri ve Bahçesaray adlı destanlarını yazdı. Gerçeği olduğu gibi aktarmayı tercih eden Puşkin'in eserlerinde ne klasik şiirin kuralcılığı, ne de Romantizm'in etkileri belirgin bir şekilde öne çıkıyordu.
Sürgün yılları
Kafkasya'dan dönen Puşkin'in Rusya'daki askeri yönetime karşı oluşundan dolayı dört yıl süreyle başkente girmesi yasaklandı ve ailenin sahip olduğu Mihaylovskoye köyünde yaşamak zorunda bırakıldı. Hükûmet tarafından oğlunu gözetim altında tutmakla görevlendirilen babası da görevini yerine getirmişti.
Yirmi dört yaşındaki Puşkin, bu sürgün döneminde, yedi yıl sonra tamamlayacağı Yevgeni Onegin adlı romanını yazmaya başladı. Çingeneler, Peygamber ve Boris Godunov adlı önemli eserlerini de yine bu sürgün yıllarında yazdı. Bu yıllarda ülkesinde süregelen özgürlük mücadalesi dışında Yunan İsyanı ve İspanya ile İtalya'daki mutlakıyet karşıtı hareketleri yakından takip etti.
1820-1824 yılları arasındaki sürgün döneminden sonra Rus Çarı I. Nikolay tarafından Moskova'ya çağrılan genç şairin kaleminden çıkan her şey, artık çarın sansüründen geçecektir. Polis baskınları ve aşk serüvenleri ise Puşkin'in yaşamının ayrılmaz parçaları olmuştu.
Evliliği
Puşkin, bir baloda yüksek rütbeli ve emekli bir memurun kızı olan Natalya Gonçarova ile karşılaştı ve bu genç kıza aşık oldu. Puşkin, Natalya'ya evlenme teklif etti; Natalya ise şairin evlenme teklifini belirsiz bir tarihte cevaplamak üzere cevapsız bıraktı. Puşkin, bu durum karşısında umutsuzluğa kapılmış ve Moskova'dan uzaklaşmak istemişti. Bu nedenle, 1829'da, bir gözlemci olarak Rus ordusuna katıldı ve Osmanlı topraklarına geldi. Sonradan yazdığı "Erzurum Yolculuğu" adlı eserinde seyâhat izlenimlerini anlatan Puşkin'in, daha başka birçok eserinde de Erzurum'dan aldığı esinlerin izlerini bulmak mümkündür.
Moskova'ya dönen Puşkin, Natalya'ya evlenme teklifini yineledi. Uzun çekişmelerden sonra Natalya'nın ailesini de ikna etmeyi başardı ve sonunda nişanlandılar. Bu evliliği istemeyen Natalya ise bu duruma kayıtsız kaldı. Natalya'nın bu olumsuz tutumu, ilişkilerinin sonuna kadar da bu şekilde devam etti.
Puşkin'in eşi Natalya Gonçarova
Bitmek bilmeyen soruşturmalar ve yasaklamalar yüzünden rahatsız olsa da, Puşkin yazmaya devam etti. Yevgeni Onegin, Don Juan, Veba Sırasında Ziyafet gibi manzum trajedyalarını ve Dubrovski, Maça Kızı gibi önemli eserlerini bu dönemde kaleme aldı. Gogol ile olan arkadaşlığı da bu döneme rastlamaktadır. Öyle ki, Gogol'a ünlü Ölü Canlar romanını yazma fikrini Puşkin'in verdiği söylenmektedir.
Ölümü
Bu dönemde hayatına George Charles d'Anthès adında biri girdi. Puşkin, kendisine yazılan birkaç imzasız mektup aracılığıyla, d'Anthès adındaki bu Fransız'ın karısı Natalya Puşkin'e kur yaptığını öğrendi. 1837'de d'Anthès'i düelloya çağırdı. 27 Ocak 1837'de St.Petersburg yakınında Kara Dere'nin bir köşesinde düellonun yapılmasına karar verildi. Puşkin'in şâhidi arkadaşı Danzas'tı. Düelloda kullanacağı silahı almak için gümüşlerini sattığı iddia edilmektedir.
Düelloda Puşkin tarafından omzundan yaralanan d'Anthès, Puşkin'i karnından yaralamayı başardı. Büyük bir soğukkanlılıkla iki gün boyunca can çekişen Puşkin, şubat ayında bir öğleden sonra hayata gözlerini yumdu.
Şâirin ölüm haberi duyulunca evinin önünde toplanan halk, Yevgeni Onegin'in son baskısını tüketti. Şairin ölümü üzerine başlayan huzursuzluk, neredeyse hükümete karşı bir ayaklanma noktasına geldi. Olayların kontrolden çıkmasından çekinen polis, bir gece yarısı şairin tabutunu gizlice kiliseden aldı ve Mihaylovskaya köyüne götürerek toprağa verdi.
Hakkında Gogol'un “Puşkin, olağanüstü bir olaydır.” ve Dostoyevski'nin de daha mistik bir tavırla “Puşkin, bize gelecekten haber veren bir ermiştir.” dediği Puşkin, modern Rus edebiyatının oluşmasına en büyük katkıda bulunan edebiyatçı olarak kabul edilir. Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus halk ruhunu sentezleyerek, Rus edebiyatında “gerçekçilik akımı”nı başlatan öncü bir isim olmuştur.
Aleksandr Puşkin'in düello günü uğradığı son yer, Peterburg Nevski Prospekt'de Wolf's şekercisidir (şimdiki Cafe Litteraturnia). Bu cafede Puşkin'in balmumundan bir heykeli bulunmaktadır.
Eserleri
Ruslan i Lyudmila – Ruslan ve Ludmila (1820) (şiir)
Kavkazskiy Plennik – Kafkas Esiri (1822) (şiir)
Bakhchisarayskiy Fontan – Bahçesaray Selsebili (1824) (şiir)
Tsygany, – Çingeneler (öyküsel şiir) (1827)
Arap Petra Velikogo – Büyük Petro'nun Arabı (tarihsel roman, bitirilmemiş) (1828)
Poltava (1829)
Küçük Trajediler (1830)
Boris Godunov (1825) (dram)
Papaz ve uşağı Balda'nın hikâyesi (1830) (şiir)
Povesti Pokoynogo Ivana Petrovicha Belkina – İvan Petroviç Belkin'in hikâyesi (5 kısa hikâyeden oluşur: Atış, Kar Fırtınası, Cenazeci, Menzil Müdürü ve Bey'in Kızı) (1831) (düzyazı)
Çar Saltan Masalı (1831) (şiir)
Dubrovsky (1832-1833, yayınlandı1841, roman)
Prenses ve 7 Kahraman (1833, şiir)
Pikovaya Dama – Maça Kızı (hikâye) (1833) daha sonra operaya uyarlanmıştır.
Altın Horoz (1834, şiir)
Balıkçı ve Altın Balığın Hikayesi (1835, şiir)
Yevgeni Onegin (1825-1832) (şiirsel roman)
Mednyy Vsadnik – Bronz Süvari (1833, şiir)
Yemelyan Pugachev isyanının Tarihi (1834, düz yazı)
Kapitanskaya Dochka - Yüzbaşının Kızı (1836, düz yazı)
Kirdzhali – Kırcali (kısa hikâye)
Gavriiliada
Istoriya Sela Goryukhina – Goryukhino Köyü'nün Hikayesi (bitirilmemiştir)
Stseny iz Rytsarskikh Vremen – Şövalye Hikayeleri
Yegipetskiye Nochi – Mısır Geceleri (kısa şiirsel hikâye, bitirilmemiştir)
K A.P. Kern – AP. Kern'ne (şiir)
Bratya Razboyniki – Haydut Kardeşler (oyun)
Graf Nulin – Kont Nulin
Zimniy vecher – Kış akşamı
Puşkin'in birçok eserini filolog Metehan Mollamehmetoğlu Türkçeye çevirmiştir.
Aleksandr Puşkin Kitapları - Eserleri
- Yüzbaşının Kızı
- Seviyordum Sizi
- Bakır Atlı
- Aşk Şiirleri
- Maça Kızı
- Dubrovski
- Gizli Günce
- Boris Godunov
- Poemalar
- Erzurum Yolculuğu
- İstasyondaki Görevli
- Çingeneler
- Byelkin'in Öyküleri
- Öyküler
- Ruslan ve Ludmila
- Büyük Petro'nun Arabı
- Pugaçev İsyanının Tarihi
- Seçme Yazılar
- Bütün Öyküler, Bütün Romanlar
- Küçük Tragedyalar
- Yevgeni Onegin
- Bahçesaray Çeşmesi
- Mısır Geceleri
- Bütün Eserleri 2
- Çar Sultan
- Balıkçı ve Altın Balık
- Qızıl Xoruz
- Düello
- Qafqaz əsiri
Aleksandr Puşkin Alıntıları - Sözleri
- "Umudun sadece gölgesi bile kalsa, Tanrı aşkına, vazgeçmeyin." (Dubrovski)
- …huzur arıyordu, Uyuşukluk ve keder bitirmişti onu (Ruslan ve Ludmila)
- Şiirlerle ne anlatıyoruz ona? Gerçek en değerli şey bana. Düşünmeden derim : şirinsin herkesten Hep aynı şeyi söylerim ben. (Aşk Şiirleri)
- "Bir şairle karşılaşmak her zaman hayırlıdır. Şair, dervişin kardeşidir. Onun ne vatanı vardır ne de dünya nimetlerinde gözü." (Erzurum Yolculuğu)
- "İntikamdan, delilikten vazgeçer gibi vazgeçtim." (Dubrovski)
- Bir tek aşktır soğuk ömrün neşesi, Bir tek aşktır acısı kalplerin: Bir anlık mutluluktur hediyesi, Oysa acısı dinmez çilelerin, Yüz kez daha mutludur gençliğinde O ânı havada yakalayabilen. Giz dolu bir mutluluğun önünde Çekingen güzelliğiyle boyun eğen. (Aşk Şiirleri)
- Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir. (Gizli Günce)
- Hüzünlüyüm, Nina: Yolum can sıkıcı... (Seviyordum Sizi)
- Ve tanıdım aşkı tüm benliğimle, Göksel sevinciyle Ve acı veren kederiyle…. (Ruslan ve Ludmila)
- Ama n'eylersin ki, bende Böyle bir güç yok, biliyorum; Karar alındı: ferman sizde, Kadere teslim oluyorum. (Aşk Şiirleri)
- Derin saygının yerini üstünkörü nezaket almıştı. (İstasyondaki Görevli)
- "Gençlerin bağışlayacakları en son şey cesaretsizliktir. Gençler cesareti bütün insan erdemlerinin en başta geleni ve her kusurun mazereti olarak görürler." (Öyküler)
- Ahlâk, eşyanın doğasındadır. (Yevgeni Onegin)
- Nice aceleci olursan ol, Bir aşk randevusuna bile, Ve nice hayale dalarsan dal, Saklanıp gizleyerek kalbinde, Onunla buluştun mu, çekingen Durursun, elinde değil işte... (Aşk Şiirleri)
- ...Ölümü dilemek mi delilik, Dona Anna? Deli olsaydım, yaşama tutunmayı dilerdim, Aşkın merhemini sürmek için yüreğinize; Deli olsaydım, pencerenizin altında beklerdim Gecelerce, serenaddan, uyku girmezdi gözünüze; Deli olsaydım, önünüze atardım kendimi Gizlenip sesizce acı çekmezdim... (Küçük Tragedyalar)
- "Büyük bir kişinin düşüncelerini izlemek, çalışmaların en öğreticisidir." (Büyük Petro'nun Arabı)
- Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir. (Gizli Günce)
- Daha iyisini bulursan unutursun beni, Daha kötüsüne düşersen ararsın beni (Yüzbaşının Kızı)
- “Bırak bana prangalarımı, Kimsesiz, ıssız anılarımı, Hayalleri, hüznü, gözyaşlarını: Benimle paylaşamazsın onları.” (Poemalar)
- Ne sıkıcı ezgilerine, ne ziyafetlerine, Ne de ihtiyacım var gölgeliklerine- Ne yemek yerim, ne de dinlerim, Bahçelerinin ortasında öleceğim! (Ruslan ve Ludmila)