dedas
Turkcella

Gezgin Satıcı - Guy de Maupassant Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gezgin Satıcı kimin eseri? Gezgin Satıcı kitabının yazarı kimdir? Gezgin Satıcı konusu ve anafikri nedir? Gezgin Satıcı kitabı ne anlatıyor? Gezgin Satıcı PDF indirme linki var mı? Gezgin Satıcı kitabının yazarı Guy de Maupassant kimdir? İşte Gezgin Satıcı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.04.2022 22:46
Gezgin Satıcı - Guy de Maupassant Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Guy de Maupassant

Çevirmen: Bertan Onaran

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944885713

Sayfa Sayısı: 160

Gezgin Satıcı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Guy de Maupassant (1850-1893): Ünlü romancı L. N. Tolstoy'un "... sayıları az olmakla birlikte, Maupassant gibi bir başka tür insan daha vardır ki, bunlar her şeyi kendi gözleriyle, içerdiği önemi ve anlamıyla, olduğu gibi görürler" sözleriyle andığı yazar ardında pek çok roman, öykü, deneme ve tiyatro oyunu bıraktı. Yazarın 1882-1887 arasında, özellikle 1883'te gazetelerde çıkmış öyküleri ölümünden sonra, 1900 yılında Gezgin Satıcı başlığı altında bir kitapta toplandı. Maupassant bu öykülerde, terk edilme duygusunu, kaygıyı, kadınla erkek arasındaki eşitsizliği, en büyük salgın hastalık saydığı savaşı anlatıyor. Kimi zaman güldüren, çoğu kez acıyla gülümseten öyküleri en yalın, 

en çarpıcı anlatımla dile getiriyor. 

Bertan Onaran (1937): Hayrabolu'da doğdu; Haydarpaşa Lisesi'ni, İÜ Edebiyat Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyat Bölümü'nü bitirdi. İlk çevirilerini 1963 yılında yayımladı. 1964'te Memet Fuat'la tanıştı; eserlerini çevirdiği yazarlar arasına Gide, Sartre, Camus, Mayakovski katıldı. Ardından Saint-Exupery, Marguerite Duras, Albertine Sarrazin, Gilles Martinet'den çeviriler yaptı. Cervantes'in başyapıtı Don Quijote'yi ilk kez tam metin olarak çevirdi. Wilhelm Reich'ın bütün kitaplarını Türkçeleştirdi. Malraux, Istrati, Ionesco, Alain Robe Grillet, Nathalie Sarraute'dan çeviriler yapan Bertan Onaran'ın 1972'de Beauvoir'dan aktardığı Konuk Kız'a TDK çeviri ödülü verildi.

(Tanıtım Bülteninden)

Gezgin Satıcı Alıntıları - Sözleri

  • Yavrum, sevgili yavrum! Zavallı yaratıklara karşı daha yumuşak ol. Yaşam yeterince hoyrat ve yırtıcı.
  • Ben bir kadını sevdiğim zaman çevresindeki her şey yeryüzünden silinir.
  • "Yavrum, sevgili yavrum! Zavallı yaratıklara karşı daha yumuşak ol. Yaşam yeterince hoyrat ve yırtıcı..."
  • Ne kadar çok kısa anı, küçük şey, buluşma, şöyle belli belirsiz yakalanmış, bulgulanmış gösterişsiz dram, henüz her şeyden habersiz, körpecik zihnimizi alıp usul usul üzücü doğrunun tanınmasına götüren iplerdir aslında.
  • "Bizler, hemen hepimiz, görünüşü gerçeklik saymaya, insanları gösterdikleri gibi sanmaya alışmışız."
  • Bizler, hemen hepimiz, görünüşü gerçeklik saymaya, insanları gösterdikleri gibi sanmaya alışmışız.
  • Büyükanne, o kibarlık yüzyılında doğmuş kadın yüreğiyle ürperdi: "... Çocukların ilacına konan şeker gibi, insan yaşamını aşkla, olabildiğince çok sevdayla tatlandırmazsa küçük kızım, kimse ona bu haliyle katlanmak istemez." Korkuya kapılan Berthe gözlerini ardına kadar açtı. Mırıldandı: "Ah büyükanne! Büyükanne, insan ömründe ancak bir kere sevebilir."
  • Birini sevebilmesi için insanın kör olması, kendini bütünüyle teslim etmesi, hiçbir şey görmemesi, hiç akıl yürütmemesi, hiçbir şey anlamaması gerekir. Güzellikler kadar zayıflıklara da hayran olması, her türlü değerlendirmeden, düşünmeden, uzak görüşlülükten vazgeçmesi gerekir. Bense gözümü böyle kör edemem, her türlü akıldışı gönül çelmeye karşıyımdır.
  • Siz anlayabilir misiniz, bir insanın ömür boyu, tek başına bir yere kapanacak, düşüncelere dalacak, düş kuracak zamanı olmamasını?
  • İnsanlarla ustaca alay etmekten, onları kendi saflıklarına gülmeye zorlamaktan ya da kızdıkları zaman yeni bir şakayla öç almaktan daha tatlı ne vardır yeryüzünde?
  • Bizler, hemen hepimiz, görünüşü gerçeklik saymaya, insanları gösterdikleri gibi sanmaya alışmışız.
  • "Bu dünyaya göre bir insan değildim.”

Gezgin Satıcı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

L.N.Tolstoy’un “…sayıları az olmakla birlikte,Maupassant gibi bir başka tür insan daha vardır ki,bunlar her şeyi kendi gözleriyle,içerdiği önemi ve anlamıyla,olduğu gibi görürler.” diyerek cesaretlendirdiği, yazarımızın akıl danışmanı,koruyucusu Gustave Flaubert’te şiirlerinin yetersiz olduğunu söyleyip öykü ve roman yazmaya teşvik etmiştir. : Bu iki duayen sayesinde naturalizm edebiyat akımına bağlı Fransa’nın en büyük hikaye yazarlarından biri olmuştur. : Gazetelerde yayımlanan öykülerini ölümünden sonra Gezgin Satıcı (Le Colporteur) başlığı altında bir kitapta toplanmıştır. : 20 hikayede yaşadığı dönemi ve dini eğitimi,çevre baskısını göz önünde bulundurursak ahlaki konular üzerinden işleyip evlik kavramını,terk edilme duygusunu, kaygıyı, kadınla erkek arasındaki eşitsizliği, en büyük salgın hastalık saydığı savaşı anlatıyor. Çoğu hikayelerinde bir çok insanın başına gelmiş,gelebilecek olayları okurken“benim başıma gelse ne yapardım ?”sorusuyla baş başa kalıyoruz. : Maupassant sade bir dil kullanıp insan betimlemelerine ağırlık vermiş ama okuyucusunu kesinlikle sıkmıyor.Yalnızca kadınlar üzerine görüşleri hoşuma gitmedi ama yukarıda dediğim gibi dönem farkı‍️okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız diyerek hepinize önyargısız günler diliyorum ‍️ (Asuman Özalp)

Mauppassant'ın hikayelerinin Gezgin Satıcı ismiyle toplu olarak yayınlandığı güzel bir kitap. Hikayeler oldukça kısa, anlatım oldukça sade. Genellikle ahlaki konular işlenmiş hikayelerde. Işin ilginç yanı neredeyse bütün hikayelerde evli insanlar eşini aldatıyor. Hatta bir hikayede büyükanne, torununa; insanların eskiden birbirini aldattığını, şimdilerde ise sadakat, sonsuz bağlılık gibi saçmalıklara inanıp bu eğlencelerden mahrum kaldığına dair dert yanıyor ve torunu şaşıp kalıyor. Büyükanne bir insanın hayatı boyunca sadece birini seveceğine, ona bağlı kalacağına inanmıyor. Bunu ise güzel ve anlamlı bir şey olarak yorumluyor Başlarda yazar karşıt fikirleri, olumsuz durumları göstererek doğruyu bulmamız konusunda bizleri teşvik ediyor falan diye düşündüm açıkçası. Ama sonunda evliliğe karşı olduğunu daha doğrusu evliliği genel kanının çok dışında yorumladığını anladım. En azında ben öyle sanıyorum. Merak edip hayatını araştırdım ve mutsuz bir evlilik hayatı yaşayıp boşanmış, bu düşünceyi doğrulayabilecek nitelikte bir kanıt. :) Bunlar dışında gerçekten anlamlı, düşündüren, sorgulatan, keyifli hikayelerdi genel olarak; tavsiye ederim.m (Ramov)

Hemen her gün bir inceleme paylaşmama (inanmadıkları için) bazılarını rahatsız edip şikayet etmeleri bir yana, sayısız mesajla her gün bir kitabı nasıl bitiriyorsun diye soranlar oluyor. Tabi ki buna inandıkları için sormadıklarını biliyorum. Sonuçta sizler gibi bir insanım her gün bir kitap bitirebilecek bir mucizeye sahip değilim. Keşke öyle bir yeteneğim olsaydı. İlerleyen saatlerde 2 inceleme daha paylaşmayı düşünüyorum yani günde 1 değil 3 kitap bitiriyorum dermişim. Sadece siteyi geç keşfettim ve bu güne kadar okuduğum kitaplar için inceleme yazıyorum. Kitabımıza gelince kitabımız 20 küçük şirin hikayeden oluşuyor. Birinci hikayemizde iki yol arkadaşının muhabbeti ve evine davet ettiği arkadaşının, karısının sırrını öğrenmesinden bahsediliyor. İkinci hikayemizde iki ölü nöbetçisinin ölüyü beklerken yaşadıkları korku dolu komik hikayeleri anlatılıyor. (çok eski çağlarda ölen kişinin gerçekten öldüğüne emin olmak işin ölü nöbetçileri olurdu. Ölen kişiyi bir hafta beklerlerdi. Yanlışlıkla öldü sanılıp tabutta canlanan veya daha kötüsü mezarda havasızlıktan ölen çok insan ölünce böyle bir yönteme başvuruldu. üçüncü hikayemizde her daim kavga eden yaşlı karı kocanın ilginç ve komik bir olay sonucu yeniden birbirlerine olan aşklarını hatırlatmalarından bahsediyor. Dördüncü hikayemizde aynı trenle yolculuk eden düsman ülkeler İngiliz ve Prusya askerlerinin maceraları konu ediniyor. Beşinci hikayemizi ve devamını kitaptan okuyabilirsiniz. İnsanı sıkmayan, yormayan basit anlatımlı keyifli bir kitaptır. Ben çok severim Guy De ağabeyimi herkesin okumasını isterim. (DUA)

Gezgin Satıcı PDF indirme linki var mı?

Guy de Maupassant - Gezgin Satıcı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gezgin Satıcı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Guy de Maupassant Kimdir?

Doğalcılık akımına bağlı Fransız öykü ve roman yazarıdır. Öykü alanında Fransa'nın en büyüklerindendir. Parisli bir borsa oyuncusunun oğlu olarak 5 ağustos 1850'de Dieppe kenti yakınlarındaki Miromesnil şatosunda dünyaya geldi. Guy de Maupassant, burada Normandiya bölgesini ve köylülerinin yaşamını yakından tanımak fırsatını buldu. İlk eğitimini Kilise'den aldı. 13 yaşında gönderildiği İlahiyat okulundaki yaşama ısınamadığı için kurallara aykırı davrandı. Böylece kendisini okuldan kovdurdu. Öğrenimini Rouen lisesinde tamamladı.

1869'da Paris'te hukuk okumaya başladı. Fransa ile Almanya arasında savaş çıkması üzerine öğrenimine ara verdi. Gönüllü olarak savaşa katıldı. 1870'de seyyar jandarma birliğinde asker oldu. Maupassant, o dönemde tanığı olduğu olayları, yaşadıklarını, gözlemlediklerini daha sonra kaleme aldığı birçok öyküsünde anlattı. 1871'de terhis olduktan sonra Paris'te hukuk öğrenimini sürdürdü.Babasını yardımıyla Donanma Bakanlığı'nda bir iş buldu. Atlet yapılıydı, iyi yüzer ve kürek çekerdi; yalnız aklı denizcilikte değildi; yazar olmak istiyordu. 1879'da da Eğitim Bakanlığı'na geçti. Canlı ve taşkın bir kişiliği olan Maupassant, hayatın zevklerine ve çalışmaya aynı coşkuyla sarılmıştı. Şair Louis Bouilhet, onun ilk şiir denemelerini teşvik etti. Yaşamını kazanmak için çalışmaya başladığı Bakanlıklarda bürokrasi dünyasını tanıdı. Böylece bürokratların bulunduğu ortamı gözlemlemek fırsatını buldu. 

Maupassant'ın yazarlık hayatı, 1871'den sonra başladı. Şiirler yazdı (Le Mur, Au Bord de l'Eau). 1871 ile 1880 arasında, özellikle, annesinin çocukluk arkadaşı romancı Gustave Flaubert'in etkisinde kaldı. Flaubert, Maupassant'ı iyi bir yazar olarak yetiştirmek için çok çalıştı. Ona gerçeği değişik bir bakışla gözlemlemeyi, yalnız gördüklerini ve duyduklarını yazmayı öğretti. İlk yazdıklarını okuyup düzeltti. Flaubert, onu Emile Zola, Ivan Turgenyev, Edmond de Goncurt ve Henry James gibi ünlü yazarlarla tanıştırdı. Flaubert'in 1880'de beklenmedik ölümü, Maupassant'ı çok derinden etkiledi.

1880'de, Flaubert'in ölümünden bir ay önce, aralarında Emile Zola'nın da bulunduğu natüralist (doğalcı) bazı yazarların öykülerinin toplandığı "Les Soirées de Médan" (Médan Akşamları) adlı kitapta Maupassant'ın da bir öyküsü yer aldı (Boule de Suif - Kartopu - İs Yumağı). Bu öykü, Maupassant'a ilk büyük başarısını getirdi ve onun öykü yazarlığına olan eğilimini ortaya çıkardı.

Maupassant, 1880'den 1891'e kadar, 18 kitapta toplanan yaklaşık 300 öykü ile 6 roman yayımladı. Romanları şunlardır: Bir kadının yaşamı boyunca uğradığı hayal kırıklıklarını anlatan ve ilk romanı olan "Une Vie" (Bir Hayat - 1883), "Bel Ami" (Güzel Dost - 1885), "Mont Oriol" (Oriol Dağı - 1887), "Pierre et Jean" (Pierre ile Jean - 1888), "Fort Comme la Mort" (Ölüm Gibi Kuvvetli - 1889) ve "Notre Coeur" (Kalbimiz - 1890).

Maupassant, en güzel öykülerini, 1881 ile 1886 arasında yazdı. Elde ettiği başarılar, ona yüksek sosyetenin kapılarını açtı. Son romanlarında, yüksek sosyeteye ilişkin yaşantılarını anlattı. Bu romanlar, doğrudan doğruya, Maupassant'ın karşı cinsle olan ilişkilerinin verdiği sıkıntılardan esinlendi. Öykü kitaplarından elde ettiği gelirle "Bel Ami" adlı bir yata sahip oldu. Maupassant, bu yatla Akdeniz'de geziler yaptı ve yolculuk izlenimlerini 1884'te yayımlanan "Au Soleil" (Güneşte), "Sur l'Eau" (Denizde - 1888) ve "La Vie Errante" (Serseri Hayat - 1890) adlı öykülerinde anlattı.

Maupassant, genç yaşında baş ağrılarından şikayet etmeye başladı. Hastalığı, 1884'ten itibaren, zihin yorgunluğunun ve gördüğü hallüsinasyonların etkisiyle gittikçe artıyordu. Sağlık durumu günden güne bozuluyordu. Ne olduğunu bilmediği ve kendisine düşman bellediği bir varlığı hep yanı başında hissediyor ve ölüm düşüncesi sürekli olarak aklını kurcalayıp duruyordu.

Guy de Maupassant, 1887 yılında yayımlanan "Le Horla" adlı öyküsünde, delilik belirtilerinin nasıl başladığını ve insan üzerinde ne gibi değişiklikler meydana getirdiğini anlattı. Bu kitap yayımlandıktan sonra, iyileşmek ümidiyle, uzunca bir deniz yolculuğuna çıktı. Yolculuktan döndükten sonra "Pierre et Jean" adlı romanını tamamladı. Daha sonra "Notre Coeur" adlı romanı kaleme aldı. 1890'da yayımlanan "La Vie Errante" adındaki yapıtından sonra da pek bir şey yazamadı. Sağlık durumu da adamakıllı bozulmuştu. Fazla ilâç almak yüzünden o iriyarı bedeni ve zihni yıpranmıştı. 1892'nin Ocak ayında kendini öldürmeye kalkıştı. Ağır hasta olarak Paris'e getirildi ve bir sağlık yurduna yatırıldı. Maupassant, 1893 yılında iyileşemeden öldü. Paris'teki Montparnasse mezarlığına gömüldü.

Guy de Maupassant Kitapları - Eserleri

  • Mutluluk
  • Aşk Başkadır
  • Güzel Dost
  • Hasırcı Kız
  • Gezgin Satıcı
  • Seçilmiş Hikayeler
  • Ölümden Acı
  • Ay Işığı
  • Gündüz ve Gece Hikayeleri
  • Bir Hayat
  • Serseri Aşklar
  • Küçük Asker
  • Sol El
  • Le Horla
  • Yağ Tulumu
  • Madam Tellier'nin Evi
  • Pierre ve Jean
  • Tombalak
  • Öyküler
  • Aşklarımız
  • Horla ve Karanlık Öyküler
  • Otel
  • Gönül Öyküleri
  • Jules Amcam
  • Seçme Öyküler
  • Bir Mucizedir Yaşamak
  • La Parure
  • Dönüş
  • Gerdanlık ve Diğer Öyküler
  • Lanetli El
  • Seçme Hikayeler
  • Parisli Bir Burjuvanın Pazar Gezintileri
  • Seçilmiş Hikayeler Cilt 1
  • İnci Hanım
  • Takı
  • Mücevherler
  • The Diamond Necklace
  • İşte Geldim
  • At Üstünde
  • Yasak Aşk
  • Horla / Miras
  • A Dead Womans Secret The Vendetta- Alexandre-A Duel
  • Matmazel Fifi
  • Kazazede
  • Toparlak
  • Sicim
  • Seçilmiş Hikayeler 2. Cilt
  • Femme Fatale
  • Sevgi Dalanları

Guy de Maupassant Alıntıları - Sözleri

  • “Neredesin mantık, ahlak ve sağduyu” (Küçük Asker)
  • "Sevgili özgürlük tutsana elimizi, sahip çıksana kendi davana!" (Yağ Tulumu)
  • "İnsan gerçekten kendisi için yaratıldığını sandığı bir varlığa rastladığı için mi sever, yoksa yalnızca sevme yeteneğiyle doğduğu için mi?" (Aşklarımız)
  • Yoksul insanların birbirlerine yardım etmeleri gerek... Savaşı kodamanlar yapıyor. (Toparlak)
  • Gerçekten de ister Prusyalı, ister İngiliz, ister Polonyalı, ister Fransız olsunlar, insanları öldürmek iğrenç değil mi? Size kötülük etmiş birinden öç almanız kötü bir şey adamı hapse tıkmaları da bunu gösterir; ama yavrularımızı tüfeklerle av hayvanları gibi öldürmeleri iyi bir şey mi ki en çok öldürenlere nişanlar veriyorlar? Hayır, bunu hiçbir zaman anlamayacağım! (Ay Işığı)
  • Savaş başka, barış başka. (Toparlak)
  • Sadece, gerçekte anlamlandıramadıklarımızdan korkarız. (Horla ve Karanlık Öyküler)
  • Janna fikirləşməyə başladı; qəlbinin dərin ümidsizliyində nəşənin, eşqbazlığın nəticə etibarilə aldadıcı olduğunu düşündü. (Bir Hayat)
  • (…) şu neşe saçan günün doğuşuna bakarken, böyle şafakların söktüğü şu yeryüzünde ne sevincin, ne de mutluluğun bulunmayışının nedenini düşünüyordu. (Bir Hayat)
  • Çocuklar bilmezler ki...Yaşanacak günler ne kadar az! (Jules Amcam)
  • Hasta düşünceler, bedeni humma ateşinden yada veremden daha çok yer bitirir (Le Horla)
  • Yasallık kazanmış aşk, vurdumduymaz aşk üzerinde her zaman üstünlük havaları takınır.. (Le Horla)
  • Karanlıkta korkunç dramlar olur. (İşte Geldim)
  • Ben yaşamımı onlardan almıştım. Fakat yaşam, verilen bir armağan mıdır? Herhalde benimki bir ezinç yükünden başka bir şey değildi. (Seçme Öyküler)
  • Kimseyle görüşmemek,dirsek dirseğe gelmemek ,çarpışmamaktan dolayı derisi, manevi derisi pek duyarlı ve nazik bir duruma gelmişti. (Bir Mucizedir Yaşamak)
  • "Yavrum, sevgili yavrum! Zavallı yaratıklara karşı daha yumuşak ol. Yaşam yeterince hoyrat ve yırtıcı..." (Gezgin Satıcı)
  • Ölümün karşısında ne yapabilir ki insan ? (Güzel Dost)
  • "What would you have? It is only Nature!" "Yes, but I say that Nature is our enemy, that we must always fight against Nature, for she is continually bringing us back to an animal state.” (The Diamond Necklace)
  • “Anılar beni böyle yapıyor. Zamanı geçen şeyleri sevsen de yok et! İnsan tamamen unuttuğu insanlarla beklemediği anlarda tekrar karşılaşıyor yoksa! Onları bir kez daha gördüğünü, seslerini işittiğini sanıyorsun, bu da korkunç bir etki bırakıyor. (Bir Hayat)
  • Ömrümüzün büyük azabı ebediyen yalnız olmamızdan doğuyor. Bütün gayretlerimiz, bütün hareketlerimiz sadece bu yalnızlıktan kaçmak içindir. Şunlar, şu çatısız sıra aşıkları da bizim gibi, bütün mahluklar gibi bir dakikacık olsun yalnızlıklarını dindirmeye çalışıyorlar. Fakat daima yalnızdırlar, daima yalnız kalacaklardır. Biz de öyle. (Seçme Hikayeler)

Yorum Yaz