Gertrud - Hermann Hesse Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gertrud kimin eseri? Gertrud kitabının yazarı kimdir? Gertrud konusu ve anafikri nedir? Gertrud kitabı ne anlatıyor? Gertrud PDF indirme linki var mı? Gertrud kitabının yazarı Hermann Hesse kimdir? İşte Gertrud kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.04.2022 06:00
Gertrud - Hermann Hesse Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hermann Hesse

Çevirmen: Kamuran Şipal

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750805899

Sayfa Sayısı: 186

Gertrud Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

oethe’nin GENÇ WERTHER’İN ACILARI’ndan yansımalar taşıyan, bir müzisyenin sanat yaşamına ilişkin trajik portresini çizen GERTRUD, Almancada ilk kez 1910’da yayımlanmış, Thomas Mann’a DOKTOR FAUSTUS’u yazarken esin kaynağı olmuştu.

GERTRUD, ünlü besteci Kuhn’un iki sanatçıyla; mutsuz, kendi kendini tüketme eğiliminde bir opera şarkıcısı olan dostu Heinrich Muoth ve nazik, ruhsal açıdan güçlü, kendinden emin soprano Gertrud Imthor ile tanışma hikâyelerini ve girift ilişkilerini başkarakterinin bakış açısıyla anlatan bir kurmaca anı.

Hesse bu kez, yüksek sanatın Apollon’cu ve Dionysos’çu tabiatların kaynaşmasıyla ortaya çıkabileceği tezine dayanan Nietszche’ci bir temanın izini sürerek eşsiz bir ezgi yaratıyor.

Hesse “Gertrud”la, müziğin bütün sınırları kıran kılavuzluğunda, insan varoluşunun uzlaşmaz unsurlarını keşfetmeyi sürdürüyor.

Gençliğimden itibaren beni yoğun biçimde etkiledi. Gücü, enerjisi ve canlılığı benim için hep örnek oldu.

Patti Smith

Benimle birlikte göreve başlayan yazın kuşağında kendime en yakın bulduğum, en sevdiğim kişi olarak ilk onu seçtim.

Thomas Mann

Kitaplarını büyük bir şaşkınlıkla ve daima merakla okudum. Bu Hermann Hesse sadece Amerikalılara ait bir romantik düşünce değil, aksine kesinlikle akıllı, doğrulanabilir, büyük bir yazardır.

Peter Handke

Gertrud Alıntıları - Sözleri

  • Gönlün kapısı olsa, üstünde şöyle yazardı: "Gir ama,incitme.."
  • Kadınları görüyordum sevgiden yanıp tutuşan; aşağılanmaları ve dayakları sineye çekiyor, sonunda kapı dışarı ediliyor, ama bağlandıkları erkekten yine de kopamıyor, kıskançlıkları ve horlanmış sevgileriyle onurları çiğnenmiş, köpeksi bir sadakat sergiliyorlardı. O gün uzun süredir ilk kez oturup ağladım.
  • "Gençlik yavaş yavaş çıkıp gidiyor elimizden azizim;sen de hissetmiyor musun bunu? Sözde yaşamın en güzel çağıymış. Umarım bütün o hoşa giden sözler gibi bunun da aslı yoktur. En iyi günler ileride gelecektir, yoksa geride kalan bütün yaşamımız doğrusu zahmete değmezdi. "
  • Ne yaşamak geliyor elimden, ne ölmek.
  • Gönlün kapısı olsa, şöyle yazardı: " Gir ama incitme. "
  • İnsan yaşamı derin ve kasvetli bir gece gibi geliyor bana.
  • Sezilen acılar gerçekten patlak vermeden önce tam bir bilinçsizlikten içeri gömülmeyi uman bir kazazedeyim.
  • ...dünyada müzik denen şeyin varlığı, zaman zaman melodilerin insanın ruhuna işleyip tüm benliğinin armonilerin seline kapılması, benim için hep derin bir avuntu kaynağı...
  • Tanrım, yaşam nasıl da böyle karmakarışık, böyle uyumsuz, böyle düzensiz olabilir? Yalan, kötülük, kıskançlık ve kin, insanlar arasında nasıl böyle varlığını sürdürebilir?
  • Genellikle en zor ele geçirdiği şeyi insan hepsinden çok baş tacı ediyor.
  • Yüreğimde ister hüzün ister neşe olsun,varlığımdaki güç bunların üstünde dinginlik içinde duruyor,durumu izliyor,aydınlık ve karanlığın birbirinden ayrılmaz kardeşler olduğunu görüyordu,üzüntü ve huzur aynı büyük müziğin ölçüleri,güçleri ve parçalarıydı.
  • ...Tanrım, yaşam nasıl da böyle karmakarışık, böyle uyumsuz, böyle düzensiz olabilir? Yalan, kötülük, kıskançlık ve kin, insanlar arasında nasıl böyle varlığını sürdürebilir?..
  • Gönlün kapısı olsa, üstünde şöyle yazardı: "Gir ama, incitme.."
  • ...Ne kadar küçük olursa olsun her ezgi, ne kadar mütevazı olursa olsun her müzik yapıtı, kristal bir uyum içinde bir araya gelmiş seslerdeki saflık, ahenk ve kardeşçe oyunun cennetin kapısını aralayacağını tüm açıklığıyla anlatıp durmuyor mu?!.
  • Çalışan insanların yaşamı sıkıcıdır; ilginç olan, haylazların yaşam ve yazgılarıdır.

Gertrud İncelemesi - Şahsi Yorumlar

#gertrud tutku dolu ve muazzam derinliği olan bir roman. Hikâyenin odak noktası, genç yaşta talihsiz bir kazada yaralanan ve hayatı boyunca bir ayağı topal olan içe dönük besteci Kuhn'un hayatıdır. Varlıklı bir ailenin oğlu olan Kuhn, tercihini müzikten yana yapınca, kaderiyle ve yaşamla tek başına mücadele eder. Âşık olduğu ilk kadın Gertrud’un karşılıksız sevgisinin yerini müzik alır. Opera sanatçısı ve en yakın arkadaşı Muoth ile Gertrud'un evlenmek üzere olduğunu öğrenince yıkılır çünkü her ikisi de aslında birbirinden nefret ediyor gibi görünür. Bu beklenmedik olay onu derin bir melankoliye sürükler ve intihar düşünceleriyle boğuşur. Kuhn, iki arkadaşının bu ihanetini beste yaparak unutmaya çalışır çünkü sadece müzikte saf uyum ve neşe bulur. Gertrud ve Muoth ciddi bir tartışma yaşayınca dayanamaz ve artık tanınan besteci Münih'teki arkadaşını ziyaret eder. O gece talihsiz bir olay yaşanır. Kuhn’un yaşam ile ölüm özlemi arasındaki dalgalanmaları, karşılıksız aşkın ona yaşattıklarını ve her şeye rağmen yine de hayata tutunmak için çabasını okumak beni çok etkiledi. Hermann Hesse’nin eserlerine aşinayım, ama bu kadar melankolik ve şiirsel bir roman beklemiyordum. “Kamelyalı Kadın" ya da “Paul İle Virginie” kadar hüzünlü bir kitap. (Le ciel)

Öncelikle spoiler isteyenlerin okumasını belirteyim çünkü kitabın içeriğindeki olaylardan bahsederek incelememi yazacağım. Kitap ana karakteri Kuhn'un iç sesi ile anlatılmıştır. Kuhn üniversite okuyacak fakat kendisine uygun hiçbir bölüm bulamamakta tek sevdiği şey müzik olduğundan bunu en başta meslek olarak görmese de konservatuvara gider. Bir kış günü sevdiği kız için istememesine rağmen karda kayar ve bir ayağından hasar alır. Ailesi bu dönemde okulunu bırakmak istiyorsa bırakmasını söyler ama o devam eder. Okulda başarısızdır, çünkü o müzik teorilerini öğrenmek değil besteler yaratmak istemektedir. Hayata oldukça zor tutunan ve şuandaki ülkemizdeki üniversite mezunu işsiz gençlerin iç dünyasında yaşadığı psikolojiye sahip birisidir, kendim bizzat şahidim :D Bir gün ünlü bir kemancınında olduğu opera grubuna davet edilir, besteleri beğenilir ve orada kitabın isminin yer aldığı Gertrud ile tanışır. Gertrud opera söyleyen bir kızdır ve onu ilk dinlediği andan itibaren aşık olur. Gertrud'a besteler, şarkılar hediye eden Kuhn onunla birlikte evde parçalara çalışmaya başlar. Birbirlerine yakınlaşırlar fakat Gertrud henüz bir ilişki istememiştir. Aralarına üçüncü kişinin katılma durumu olur ve Mouth isimli erkek bir karakter daha onların çalışma arkadaşıdır. Kuhn babasının ölüm haberi aldığında şehir dışına döner ve bu süreçte Gertrud ve Mouth sevgili olur hatta evlenmeye karar verir. Kuhn döndüğünde bunu öğrenince yıkılır ve Mouth da Kuhn un Gertruda ilgisi olduğunu anlar neden söylemedin gibi tartışmaları olur. Fakat evli çift anlaşamamakta ve Gertrud başka yerde kalmakta, sanırım ailesi. Mouth da Gertrud un resmini yaptırmıştır ve Kuhn ile bir gece aynı ortamda kalırlar, içerler ve o gece Mouth kendini camdan atarak intihar eder. Kitapta depresif olan ve intiharı düşünen Kuhn iken Mouth'un intihar etmesi oldukça şaşırtıcı geldi. Kitap bitti ama hala aklımda olayların sarsıcılığını yaşıyorum. Son olarak Hesse bu kitabı yazarken Geothe'nin Genç Werther'in Acıları kitabından çok etkilendiğini söyleyebilirim ve en az o kitap kadar etkileyici ve sarsıcı bir roman. (Şafak)

"İnsan yaşamı derin ve kasvetli bir gece gibi geliyor bana, ancak yer yer çakan şimşeklerin katlanılır kıldığı bir gece" diyor Hesse. Kitap boyunca da o kasvetli, bunaltıcı, gri hava sürüp gidiyor. Fakat kitabın başlarında her şeyin sona erdiğini, geriye dönüp anıları anımsadığımızı anladığımızdan olsa gerek deniz fırtınalı olsa da onu seyretmek nasıl bir dinginlik bırakıyorsa insanın üzerinde, kitabı okumak da öyle bir dinginlik oluşturuyor. Bir de bahsettiği o ışık çakması. Kitabın kasvetini dağıtan bu şimşekse bence müzik. O ahenk, o ritim, kelimeler üzerinden bizleri sarıp sarmalıyor. Kuhn' un sürekli içinde kabaran o derin ırmağın sesi bu sayede bizlere kadar ulaşıyor. Kurgusunun çok muhteşem olduğu söylenemez elbette. Neyin geleceğini, hangi klişelerle karşılaşacağını okuyucu seziyor. Buna rağmen benliğimi dolduran o tanıdık his kitabı bana yakınlaştırdı: "İnsanlardaki ortak noktalar, herkeste kendine özgü olarak bulunup kendisini başkalarından ayıran özelliklerden daha çok ve daha önemlidir." Değindiği noktalar ve bunu anlatış tarzı gerçekten hoş. Karakterlerinin hayat karşısındaki iniş çıkışları, Hesse' nin sürekli değindiği birlik hissini hatırlatıyor insana. gonderi/121824840 Kısacası bu kitapla Hesse'yi ne kadar özlediğimi anladım. Ben severek okudum. Herkese de tavsiye ederim. Not: İncelemede geçen alıntılar kitaptan alınmıştır. (Betül)

Gertrud PDF indirme linki var mı?

Hermann Hesse - Gertrud kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gertrud PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hermann Hesse Kimdir?

1877'de Almanya'nın Calw Kasabası'nda doğdu. 1962 yılında İsviçre'nin Montagnola Kasabası'nda yaşamını yitirdi. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazdı. Ardından Peter Camenzind, Çarklar Arasında, Gertrud, Rosshalde, Demian ve diğer romanları geldi. Birinci Dünya Savaşı'nda Alman militarizmini protesto etmek için İsviçre'ye yerleşti. İkinci Dünya Savaşı'nda hem Naziler, hem de antifaşistler tarafından sert şekilde eleştirildi. Bu eleştiriler, ayrıca sorunlu aile yaşamı ve savaş esirlerine yardım konusundaki yoğun çalışmasının sonucu ağır bir bunalım geçirdi. Jung'un öğrencisi Lang ona psikanaliz tedavisi uyguladı. Lang ile dostluğu ruhbilime ve Jung'a duyduğu ilgiyi körükleyerek şiirsel iç dünyasını zenginleştirdi. İnsancıllığı, barışseverliği ve insan yaşamını irdeleyen felsefesi, Bozkırkurdu, Narziss ve Goldmund ve Siddhartha adlı romanlarında özellikle belirgindir. Boncuk Oyunu adlı romanından sonra 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü aldı. Doğu edebiyatına ve mistisizmine düşkünlüğü, ayrıca bireysel bunalımlara çözümü Doğu felsefesinde arayışı, 1960 yıllarında canlanan Budizm ve Zen Budizm akımlarının da yardımıyla özellikle Amerikan hippi gençliği arasında en çok okunan yazarlar arasına girmesini sağladı. Eserlerinin büyük bölümü Türkçe'ye çevrildi.

Hermann Hesse Kitapları - Eserleri

  • Siddhartha
  • Bozkırkurdu
  • Masallar
  • Gençlik Güzel Şey
  • Peter Camenzind
  • Demian
  • Doğu Yolculuğu
  • Kaplıcada Bir Konuk
  • Çarklar Arasında
  • Öldürmeyeceksin
  • Boncuk Oyunu
  • Gertrud
  • Klingsor'un Son Yazı
  • Knulp
  • Rosshalde
  • Narziss ve Goldmund
  • Şeftali Ağacı
  • Sevgi Üzerine
  • Hermann Hesse'den Mektuplar
  • Hermann Lauscher
  • Küçük Dünyalar
  • Bozkır Kurdu'nun Düş Yolculukları
  • Yabancı Bir Gezegenden Tuhaf Haberler
  • Klein ve Wagner
  • Mektuplar
  • Entelektüelin Kütüphanesi
  • Seçilmiş Şiirler
  • Görkemli Dünya
  • İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez
  • Ağaçlar
  • Sevebilen Mutludur
  • Wege nach innen: 25 Gedichte
  • Gece Yarısından Sonra Bir Saat
  • If the War Goes On

Hermann Hesse Alıntıları - Sözleri

  • "Çiçeklerden örülmüş çelengi şen bir pervasızlıkla yuvarlak başlı kazıklardan çözüp aldım." (Gece Yarısından Sonra Bir Saat)
  • Seni buna inandıracak kimse muhtemelen hiç gelmeyecek. Ama hayatta inançsız yaşanamayacağını zamanla sen kendin anlayacaksın; çünkü bilgi hiçbir şeye yaramaz. Her gün görüyoruz; çok iyi tanıdığımızı sandığımız birisi öyle bir şey yapıyor ki, bu yaptığının bilgiyle, iyi bilmekle ilgisi olmadığını gösteriyor bize. (Gençlik Güzel Şey)
  • ... çocukluğumuzun geçtiği yerlerde her şey güzeldir, kutsaldır. (Gençlik Güzel Şey)
  • "Her şeyden zor ele geçirilen şey , her şeyden çok sevilir." (Sevebilen Mutludur)
  • Öyle ya, insan kötü bir şey yaptı mı, sonradan kendisi bilir kötü olduğunu, utanır yaptığından. Ama paylanıp azarlanırsa, o kadar utanmaz. (Rosshalde)
  • Bir tez ne kadar sivri ve ödün vermez biçimde dile getirilirse, kendi antitezini davet edişi de o kadar kesinlik taşır. (Boncuk Oyunu)
  • Her şeye bir 'anlam' veren tek yaratığın insan olduğunu bilmiyor musunuz? (Masallar)
  • "gönlüm bu renksiz, sığ, belli normlara uydurulup sterilize edilmiş yaşama ateş püskürüyor." (Bozkırkurdu)
  • Çoğu zaman böyleydi; birisi mutluluğu ya da erdemiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demekti. (Knulp)
  • "Yeniden inanç sahibi olacaksam, bu işi ancak, gelip beni buna inandıracak birisi başarabilir" Annem gülümsedi, yüzüme baktı; biraz düşündükten sonra dedi ki: "Seni buna inandıracak kimse muhtemelen hiç gelmeyecek. Ama hayatta inançsız yaşanamayacağînı zamanla sen kendin anlayacaksın; çünkü bilgi hiçbir şeye yaramaz. Her gün görüyoruz; çok iyi tanîdığımızı sandığımız birisi öyle bir şey yapıyor ki, bu yaptı- ğının bilgiyle, iyi bilmekle ilgisi olmadığını gösteriyor bize. Fakat insanın bir güvene, bir desteğe ihtiyacî vardır. Bir profesöre yahut Bismarck'a veya bir başka kimseye gitmektense, Hazreti isa'ya yönelmek her zaman için daha iyidir." "Neden?" diye sordum. "Hazreti İsa hakkında da da öyle fazla kesin bilgimiz yok ki!" 'Yoo, var pekâlâ. Hem sonra... Devirler boyunca orada burada tek tük insan çıkmıştır; kendilerinden emin ve korkusuz insanlar. Sokrates için, daha birkaç kişi için öyle derler; ama çok değildir sayıları; pek azdır hatta. Böyleleri rahat görülle ölebilmişlerse, bu onların zeki olmalarından değil, kalplerinin, vicdanlarının temizliğindendir. Diyeceğim, tek tüktür böyleleri; her biri ayrı ayrı hakkı olabilir. Ama hangşmiz onlar gibiyiz? Böyle pek az kimsenin karşısında, beri yanda binlerce, binlerce insan görüyorsun; zavallı, basit insanlar; Hazreti İsa'ya inandıkları için yine de uysal ve memnun ölebilmiş insanlar. Büyükbaban kurtuluncaya kadar ıstıraplar ve sefalet içinde tam on dört ay yattı da sızlanmadı; ıstırabına ve ölümüne adeta sevinçle katlandı, çünkü tesellisini Hazreti İsa'da bulmuştu." sözlerini şöyle bağladı annem: "Bunların seni inandıramayacağını iyi biliyorum. inancın yolu akıldan geçmez, aşk gibidir o da. Ama günün birinde, aklın her şeye yetmediğini göreceksin; O raddeye geldin de darda kaldın mı, bir teselli gibi görünen her ne varsa ona uzanacaksın. Bugün konuştuklarımızdan bazılarını belki hatırlarsın o vakit" (Gençlik Güzel Şey)
  • "Yani hayatımı, ona yeniden anlam katarak kurtarmak istiyorum." (Doğu Yolculuğu)
  • Saatler,sesleri işitilmeyen kanat hareketleriyle geçip gidiyor üstümüzden. (Gece Yarısından Sonra Bir Saat)
  • Genelde yaşanmaya değmez, çünkü amaçsız bir yaşamın tadı tuzu yoktur, amaçlı yaşam ise baş belasıdır. (Hermann Lauscher)
  • Sabır öğrenilmeye değer biricik şey, en zor şeydir. (İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez)
  • Her ölüm olayından sonra yaşam daha narin, daha incelikli niteliğe bürünür. (İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez)
  • Gel, ağla haydi! Ağlayabildiğimiz sürece işimiz bitik sayılmaz... Belki de bizim en değerli varlığımız, bizim şiirimiz, bizim yolunu gözlediğimiz büyük ezgi bu gözyaşlarının ardındadır. (Hermann Lauscher)
  • “…mutluluğun içinde bile bir pürüz vardı.” (Knulp)
  • İnsan yaşamı derin ve kasvetli bir gece gibi geliyor bana. (Gertrud)
  • Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır. Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar... (Rosshalde)
  • Sadece şunu biliyorum. Zaman zaman dış bir etki olmadan içimde karanlık bir etki oluşuyor. Dünyayı bir gölge sarıyor. Tıpkı bir bulutun gölgesi gibi. Sevinç yanlış ve müzik bitkin görünüyor. Can sıkıntısı her şeye yayılıyor. Ölmek yaşamaktan çok daha iyi. Bu melankoli, bir saldırı gibi zaman zaman geliyor başıma. Hangi aralıklarla olduğunu bilmiyorum. Gökyüzümü yavaşça kara bulutlar kaplıyor. Kalpte bir huzursuzluk başlıyor. Bunun nedeni bir kuruntunun uyarısı, muhtemelen de gece gördüğüm rüyalar oluyor. (Görkemli Dünya)

Yorum Yaz