Fragmanlar - Herakleitos Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Fragmanlar kimin eseri? Fragmanlar kitabının yazarı kimdir? Fragmanlar konusu ve anafikri nedir? Fragmanlar kitabı ne anlatıyor? Fragmanlar PDF indirme linki var mı? Fragmanlar kitabının yazarı Herakleitos kimdir? İşte Fragmanlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Herakleitos
Çevirmen: Cengiz Çakmak
Orijinal Adı: Fragments
Yayın Evi: Kabalcı Yayınları
İSBN: 9789759970246
Sayfa Sayısı: 332
Fragmanlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Kendimi keşfettim" diye haykıran bir filozof ve keşfedileni yüzyıllardır anlamaya çalışan insanlık! Ephesos'un gizemli güzelliği kadar derîn sözler! Hermann Diels 1867 yılında Herakleitos'a ait olduğu kesin ve bazıları da ona atfedilen 139 fragmanı bir araya topladı. Felsefe dünyası için bu heyecan verici ve hâlâ da esinlendirici niteliğinden bir şey kaybetmemiş bir gelişmeydi. Bu fragmanlar üzerine sayfalarca yorum ve onlarca kitap yazıldı. Ama onlar hep özgün kalmayı başardılar, capcanlı, adeta soluk alan, kişiyle konuşan ve kişiyi konuşdurtan niteliklerini korudular.
Fragmanlar Yunanca asıllarıyla birlikte dilimizde ilk kez yayımlanıyor. Üstelik her fragmana dair yetkin ve dilden/kültürden beslenen yorumlarla. Ve sözcükler anlam kazanıyor, felsefe hayatla buluşuyor, kültürlerarası köprüler kuruluyor, herkes eşitleniyor fragmanlar önünde ve Herakleitos sesleniyor;
"Bu kadar acele etme sakın,
Ephesoslu Herakleitos'un kitabını bitireceğim diye,
çıkacağın yol öyle dik ki,
kasvetli, zerre ışık yok! Ama bir eren kılavuz oldu mu sana,
aydınlanır bir anda, güneş bile hiç kalır yanında!"
Fragmanlar Alıntıları - Sözleri
- "gece vakti yakılan bir kandil gibi yanar ve söner insan."
- Ölçülü olmak en büyük erdemdir.
- Ephesoslu Heraklitos der ki, yaşamın amacı gönül rahatlığıdır.
- “Dinlemeyi bilmediklerinden konuşmayı da bilmiyorlar.”
- “Bu kosmos’u ne tanrılar ne insanlar yarattı, o her zaman vardı.”
- "Uykudayken ne yaptığını unutan insanlar gibi bunlar da uyanıkken ne yaptıklarının farkında değiller."
- "Hiçbir filozofun öğrencisi olmadı, onu eğiten kendi doğası ve azmidir."
- eğitim eğitilenler için ikinci güneştir.
- "Tanrı iseler ne diye arkalarından ağlıyorsunuz? Arkalarından ağlıyorsanız ne diye kendilerini hâlâ tanrı kabul ediyorsunuz?"
Fragmanlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bir taş attım kaybolana...: Keşke eserleri iyi bir şekilde korunsaydı da her detayları okuyarak analiz edebilseydik dedirten, insanlık tarihinin en önemli filozoflarından biri olan Herakleitos'e ait şaheser. Günümüz tabiriyle ifade etmek gerekirse Herakleitos zor bir karakterdir. Bu zor ve isyankar kişilik kendisini düşüncelerinde de göstermiş ve herkes anlamasın diye oldukça zor bir üslup seçmeye özen göstermiş. Fragmanlarda da bunu rahatlıkla göreceksiniz. Fragmanlar ile benlik-doğa-kozmos dengesini göreceksiniz. Bütünsellik içinde benliği doğa ve kozmos ile bir tutarak bugünün panteist düşüncenin özünü oluşturan görüşü ortaya çıkarmıştır Herakleitos. Daha doğrusu kuramsal olarak zeminin oluşturmuştur. Daha sonra Spinoza başta olmak üzere, Nietzsche gibi isimler bu görüşü oldukça geliştirecek argümanlar sunacaktır. Logos kavramı üzerinden gerçekleştirilen anlatıma bakılırsa Herakleitos'in topluma kızmasında temel neden doğa üstücü bir inanışa sahip olarak devleti kutsayan bir görüşe sahip olmaları olmalı. Herakleitos'in bu görüşleri öylesine değerli ve etkileyici ki Nietzsche üslup olarak bile Herakleitos'i izlemiştir. Bu vesileyle benlik-doğa-kozmos bütünselliği üzerine düşünerek kendi çıkarımlarınızı bu fragmanlarla karşılaştırmanız oldukça değeli bir etkinlik olacaktır. Keyifli okumalar. Ve konu dışı not: İnceleme yazmak bile öylesine zorlaştı ki silinmesi yüzünden 4 defa baştan başlamak zorunda kaldım. Gerçekten tasarlanmış bu güncel site efsane olmuş. Artık alternatif kitap okuma noktalarına yönelme zamanı geldi. Hoşça kalın. Bir taş attım kaybolan'a... (Uğur De Molinari)
Kendimi keşfettim: İncelemeye, alıntıyla başlamak istiyorum; "Ana babasını dinleyen çocuklar gibi olmamalıyız; yani bize aktarıldığı gibi." (185) Yani, geleneksel bilgilerle, başkalarından öğrenmekle bilge olunmaz. Bilgelik soruşturmakla ve sorgulamakla başlar. Ayrıca, birçok filozof'un metinlerini dikkatle incelerseniz; Herakleitos'tan etkilendiklerini göre bilirsiniz. Herakleitos'un, kitleye tepkisi ve kitle üzerine. "Fragmanlarından ve Diogenes Laertios'un aktardığı öykülerden Herakleitos'un çoğunluğu anlayışsız ve değersiz olarak gördüğünü çıkartabiliriz. Kendi döneminde yaygın olan dinsel inanç ve adetlerle açıkça alay etmektedir. Bilgece bir yaşam sürmekten yoksun olan çoğunluğu birçok fragmanında hayvanlarla eş tutar." "Uyanıkken bütün gördüğümüz ölüm, uyurken gördüğümüz ise uykudur." Herakleitos'un döneminde yaygın olan gizem dinlerine (mystēria) göre, ölüm sonrasındaki yaşamı öğrenmenin yollarından birisi de uykuda, daha doğrusu rüyalarda ruhun öte dünyayı ziyaret etmesidir. Kendisi bu inanca karşı çıkar. Çünkü ona göre ölüm ancak uyanıkken anlaşılabilir. Uykuda ise uyumaktan, bilinçsiz bir halde bulunmaktan başka bir şey yoktur. Altın arayanlar çok fazla toprak kazarlar ve çok az bulurlar. "Altın (khryson) eşeklerin tercih etmediği bir şeydir." Ama hakikati bulmak ve keşfetmek isteyenler için bulunması çok zor ve zahmetli bir madendir. Bu fragmanda geçen dizēmenoi, "arama, keşfetme ve bir şeyin aslını ortaya çıkarma" anlamlarına gelir. Aynı terim ünlü "Kendimi keşfettim!" fragmanında da karşımıza çıkacaktır. Altın, Herakleitos'a göre hakikatin simgesidir, derindedir ve öyle kolaylıkla kendini ele vermez. Hakikate ulaşmak için derinleşmek ve üzerini örten ön yargılardan kurtulmak gerekir. Bu da sıradan insan için çok zor bir uğraştır. Çünkü bu tür insanlar çerçöpü bilgiye tercih ederler. "Deniz hem en saf hem de en kirli sudur. Balıklar için içilebilir ve can verici; insanlar için içilemez ve öldürücü." Her bir canlı varlığın ilgileri ve ihtiyaçları farklıdır. Bu bakımdan her canlı nesneler dünyasıyla farklı bir şekilde ilişki kurar. Nesnelerin tecrübe edilmesi her canlı varlıkta farklı şekillerde ortaya çıkar. Aynı nesneler her tür üzerinde aynı etkiyi yaratmaz. Denizin hem yaşam verici hem de öldürücü olması kendi yapısındaki karşıtların birliğinden değil, iki farklı tecrübeden dolayı ortaya çıkan bir durumdur. Fragmanlar'ın çoğu kaybolmuş ve bu çok üzücü. Yine de, mutlaka okuyun. (Kamal)
“Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar.” “Her şeyden bir, bir’den her şey.” “Ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. Biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamına ölür.” İlkçağ felsefesi okumak her zaman hoşuma gitmiştir çünkü düşününce elinizde yaklaşık 2200-2500 senelik metinler tutuyorsunuz. Evet belki saf bir şekilde ulaşmadı, belki bazıları sonradan eklendi fakat büyük bir çoğunluğu o zamana aittir. Sanki geçmişe gidip de onlarla sohbet eder gibi hissedersiniz. Onlardan hala bir şeyler öğrenebilirsiniz. 2200 sene öncesinde yaşamış olsalar da onlar hala bizim öğretmenimizdir. Bu yüzden severim işte. İlkçağ felsefecileri arasında belki en gizemli ve en karanlık kişilik. Dediklerini veya demek istediklerini tam olarak anlayamadığımız. Az konuş ve öz konuş mantığıyla hareket eden birisidir kendisi. Düşününce de biraz haklı diyorum fakat bu kadar da az konuşma be adam diyesim gelmiyor da değil. Kitaba geçmeden önce Herakleitos’tan bahsedelim biraz. . . Herakleitos’un MÖ 540 ila 480 arasında yaşadığı düşünülüyor. Düşünülüyor çünkü yaşamöyküsü tam bilinmiyor. Hakkında bildiğimiz çoğu şeyi diğer filozoflardan veya şairlerden öğreniyoruz. Fragmanlarını okudukça anlayacaksınız ki kendisi çok sivri dilli birisi ve korkusuzca istediği şeyi eleştirebiliyor. Örnek vermek gerekirse, toplumunun dini görüşünü, hayat görüşünü, davranışlarını vb. Fakat nasıl oluyor da bu kadar sivri dilliyken hala hayatta kalabiliyor diye düşünebilirsiniz. Denilene göre kendisi yüksek mevkide bir aileye sahip yani gücünü buradan alıyor. O zamanlarda bir bilge olarak kabul edilmesi, fikirleriyle toplumu şekillendirebilmesi sebebiyle Ephesoslular (Efesliler) Herakleitos’u çağırarak kent için yasalar tasarlamasını istemişler. Fakat Herakleitos bu çağrıyı dikkate almayıp Artemis Tapınağının yakınlarında çocuklarla aşık oynamayı tercih etmiştir. Bu kadar garip bir insanın ölümü de bir gariptir. Diogenes Laertios bir tanıklığa dayanarak Herakleitos’un vücudunun su toplaması sonucu öldüğünü veya başka bir tanıklığa göre iyileşmek amacıyla kendini gübre yığınına gömdürdüğü ve pislik içinde kalarak köpekler tarafından parçalanarak öldüğünü söylemiştir. Tabii hangisi doğru tartışmalı ve kesin bir bilgi yok. Yine de garip demek yerindedir. . . . Herakleitos’un felsefesinden de çok kısa bahsetmek gerekir. Herakleitos çoğunluğu asla sevmemiştir ve çoğunluğu aptal olarak görmüştür. Kalabalığa değil sadece bilgeliği (logosu) anlayabilene yazdığını sıkça dile getirmiştir. Çünkü çoğunluğun hakikat yerine geçici hazlar peşinde olduğunu düşünmüştür ve bunu fragmanlarında defalarca bize anlatmıştır. Mutluluk dediğimiz şeyin hakikati bilerek ve ona uygun yaşamak olduğunu söylemiştir. Hakikat her şeyden üstündür fakat asıl önemli olan çok bilmek yerine doğru bilmektir. Bu yüzden Pisagor’u sıkça eleştirir. Sadece Pisagor'u değil Homeros'u ve Hesiodos'u da eleştirmiştir. Görüşlerinden biri ise, nasıl ki Thales her şeyin altında yatan birlik su’dur dediyse Herakleitos’a göre de bu ateştir. Çünkü ateş, doğası gereği, herhangi bir şeye rahatça dönüşebilecek ve her şeyi de rahatça kendisine dönüştürebilecek yapıdadır. Hatta ruhun en yüksek makamının ateşin özelliklerinde olduğunu düşünür yani kuru ve sıcak en düşük özel ise nemli ve ıslak olmasıdır. Diğer bir görüşü, Herakleitos’a göre asıl bağlamı veya uyumu oluşturanlar, birbiriyle uyumlu ve uzlaşan öğeler değil, tersine uyumsuz ve uzlaşmaz olan öğelerdir. Yani uyum dediğimiz şey aslında uyumsuzlardan oluşur. Ve belki de en önemli görüşlerinden birisi, her şeyin sürekli bir akış halinde olduğu düşüncesidir. Herakleitos “Aynı nehre girenlerin üstünden her an yeni sular akar; ya da aynı nehre adım atarız ve giremeyiz; biziz, biz değiliz.” Der. “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Kısaca felsefesinden de bahsettiğimize göre kitaba geçelim. Kitaba Cengiz Çakmak hocamızın çok güzel önsözü ve Herakleitos’un yaşamöyküsünü anlattığı yazıyla başlıyoruz. Tamamen sade ve akıcı bir dille yazılmış ve hiçbir şey bilmeyen birinin bile bir şey öğrenebileceği şekilde yazmıştır. Bu önsöz, hayat hikayesi, üslüp konularından sonra bize direkt fragmanlar karşılıyor. Kitabın belki de en sevdiğim taraflardan birisi her fragmana ayrı bir açıklama konulması. Çünkü Herakleitos’un dili zaten zor anlaşılırken bir de Türkçe çevirisi giriyor işin içine bu yüzden Cengiz Hoca sıkılmadan tek tek her fragmanı açıklamış. Benim alıntılarımda yorumlara yazdığım şeyler Cengiz Hoca’nın açıklamaları. Diğer bir güzel yan ise her fragman bir Türkçe bir de Yunanca aslıyla verilmiş olması. Ha diyebilirsiniz Yunancayı nasıl anlayalım. Haklısınız ama en azından görmüş oluyorsunuz. Ekstra merakınız varsa Fizik dersinde gördüğünüz Yunan harflerini okuyarak kelimeyi az çok tayin edebiliyorsunuz. Ben denedim işe yarıyor :). Herakleitos hakkında hiçbir şey bilmeyen biri bile bu kitabı alıp Herakleitos hakkında birçok şey öğrenebilir. Hem Herakleitos felsefesine giriş niteliğinde hem de Heraleitos’un fragmanları var işte daha ne istiyorsunuz :)) Şiddetle tavsiye ederim. İyi okumalar. . . Tavsiye: https://open.spotify.com/track/2QTSDTXM2PsUzUE9jro56N?si=4bd8ad9ff04d4b13 (Olcay)
Fragmanlar PDF indirme linki var mı?
Herakleitos - Fragmanlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fragmanlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Herakleitos Kimdir?
Anadolu Efes'de yaşayan Sokrates öncesi (Pre-Socratic) filozof.Efes'in yerlisi olduğu ve babasının adının Bloson olduğu gibi detaylar dışında hayatı hakkında pek az şey bilinmektedir. Batı felsefe tarihinde dinamik bir felsefî sistem ortaya koyan ilk kişidir.Herakleitos'un hayatı hakkında hemen hemen kesin olan hiçbir şey bilinmemektedir. Yaşamına ilişkin pek çok bilgiyi Diogenes Laertios'tan öğreniyoruz. İyonya'nın sonuncu ve en büyük filozofu olan Herakleitos'un Bloson'un oğlu olduğu ve İ.Ö. 540 civarında Efes'te doğmuş olduğu söylenmektedir. Apollodoros'a göre 69.Olimpiyatta sivrilmiştir. (İ.Ö. 504-501) Efes'te kral-rahipler veren bir aileden geldiği anlaşılmaktadır. Antisthenes bu görevi kullanma sırası Herakleitos'a geldiğinde, bu hakkını kardeşine bıraktığını söyler.
Kendisinin çağdaşları ile karşıtlık içinde bulunduğunu görmüş ve topluluk içinde yaşamaktan uzaklaşmıştır. Bu büyük filozofun söylediklerinden döneminin siyasal durumundan hoşlanmadığı ve sert bir dille bu durumu eleştirdiği anlaşılıyor. Yalnızca siyasal durumu değil, kendi yurttaşlarını da eleştiriyor. Arkadaşı Hermodoros'u sürgüne yolladıkları için Ephesos'lulara şöyle diyor:
" Bütün yetişkin Ephesoslular kendilerini asıp kenti çocuklara bıraksalar iyi olur; çünkü onlar 'hiç kimse bizden çok değerli olmamalı; böyle biri varsa, gitsin, başka yerde başkalarının arasında yaşasın!' diyerek, aralarındaki en değerli adamı , Hermodoros'u sürgüne yolladılar."
Yurttaşları ondan kanunlar yapmasını isteyince, kent artık kötü yönetim biçiminin hakimiyetinde olduğundan bu isteği geri çevirmiştir. Herakleitos'un zenginleşmiş yeni sınıfa karşı duyduğu nefreti şu fragment'ten anlıyoruz:
"Hiç eksik olmasın zenginliğiniz Ephesos'lular. Olmasın ki alçaklığınız belli olsun"
Bir hikâyeye göre Herakleitos Artemis Tapınağına çekilerek aşık oynuyormuş. Ephesoslular çevresinde toplandıklarında şöyle demiş: "Ne şaşıyorsunuz reziller? Yoksa böyle yapmak sizinle birlikte devlet yönetmekten daha iyi değil mi?"
Halka "yığın, anlayışsızlar" gözüyle bakıyor, bu küçümseme onların geleneksel inançlarını da içine alır. Herakleitos'un Ksenophanes'in yerleşik din anlayışına eleştirici tutumunu devam ettirdiğini görüyoruz:
"Gece dolaşanlar, Magos'lar, Bakkhos rahipleri, Dionysos'un rahipleri, gizemlere erenler. Ölümden sonra ceza çekmekle tehdit ediyorlar ve ateşte yanacaklarını kehanet ediyorlar; halkın arasında kabul gören bu gizli ayinler böyle kutsal olmayan tarzda cereyan eder."
"Kana bulanarak arındırmaya çalışıyorlar kendilerini,çamura batmış birinin kendini çamurlu suyla yıkaması gibi.Çamurla temizlenen birine herkes deli der. Karşılarındaki tanrı heykellerine yakarıyorlar, konuşur gibi duvarlarıyla evlerin. Ne tanrılar ne de kahramanlar hakkında bir şey bildikleri var"
"İnsanlar bu töreni Dionysos'a saygıda bulunmak için düzenlemeyip, sadece Phallus'a övgüler düzseydiler, o zaman bu gerçekten utanmazca bir iş olurdu. Oysa kendilerinden geçerek saygıda bulundukları Dionysos ile Hades tek ve aynı şeydir."
Bu büyük filozof, daha önceki büyük Yunan bilginlerini, filozoflarını ve şairlerini de küçümsüyor:
"Homeros'u yarışmalardan kovmalı ve sopalamalı, aynı şekilde Arkhilokhos'u da."
"Çok bilgi insanı akıllı yapmaz; öyle olsa Hesiodos'u, Pythagoras'ı, Ksenophanes'i ve Hekataios'u akıllı yapardı."
Herakleitos fragmanlarından anlaşıldığı gibi Yunan dünyasında kabul görmüş bu isimleri eleştiriyor. Platon da Herakleitos gibi Yunan dünyasında çok önemli olan Homeros ve Hesiodos'u insanları yanlış şekillendirdikleri konusunda eleştirmiştir. Platon'un beğenmediği o mitoslardaki evren tasarımıdır.
Diogenes'e göre Herakleitos çocukluğundan beri olağanüstü bir insandı; gençliğinde hiçbir şey bilmediğini ileri sürerdi ve kendini incelediğini söyler: "Kendimi keşfettim" "Ruhun ucu bucağı yok"
Herhangi bir filozofun öğrencisi olmamasına rağmen Ksenophanes'in derslerini dinlediğini söyleyenler vardır. Herakleitos Milet'li filozoflardan da etkilenmiştir. Zıtlıkların çatışması ve birliği ana öğretisinde Anaksimandros ve Pythagoras'dan etkilendiği görülmektedir. Ruh öğretisinde de Anaksimenes'ten etkilenmiştir.
İlk olarak Herakleitos eserinden elimizde en fazla sayıda fragmentin bulunduğu filozoftur. (Diels 126 fragment)Eserinin adı "Doğa üzerine". Diogenes'den öğrendiğimize göre eseri üç bölümdür; Birinci evren üzerine, ötekiler politika ve tanrı bilim üzerine. Bu eser atasözlerini andırır ifadelerden oluşan şiirsel bir düz yazıdır. Yığına karşı gösterdiği küçümseme üslubunda da kendini gösterir. Geniş halk yığınları tarafından anlaşılmayı isteyen bir insanın diliyle konuşmaz. Bilmeceyi andıran sözleri ancak kendisini anlayabilecek niteliğe sahip olan seçkinlere hitap etme arzusunun ifadesidir. Dilinin bu özelliklerinden dolayı kendisine "karanlık" denmiştir.
Herakleitos'un sözlerini anlamak için çaba harcamak gerekir. Bilmeceyi çözmek gerekir. Çünkü ona göre hakikat gizlenmeyi sever:
"Delphoi'daki tanrının kehaneti ne açıklıyor ne de gizliyor, yalnızca işaret ediyor."
Kitabını adak olarak Artemis tapınağına koydu. Diogenes'ten öğrendiğimize göre eseri o kadar ünlü oldu ki Herakleitosçular denen ardılları ondan kaynaklandı.
Herakleitos Kitapları - Eserleri
- Fragmanlar
- Kırık Taşlar
Herakleitos Alıntıları - Sözleri
- "Tanrı iseler ne diye arkalarından ağlıyorsunuz? Arkalarından ağlıyorsanız ne diye kendilerini hâlâ tanrı kabul ediyorsunuz?" (Kırık Taşlar)
- "gece vakti yakılan bir kandil gibi yanar ve söner insan." (Kırık Taşlar)
- Ölçülü olmak en büyük erdemdir. (Fragmanlar)
- "Hiçbir filozofun öğrencisi olmadı, onu eğiten kendi doğası ve azmidir." (Kırık Taşlar)
- Ephesoslu Heraklitos der ki, yaşamın amacı gönül rahatlığıdır. (Fragmanlar)
- Ephesoslu Heraklitos der ki, yaşamın amacı gönül rahatlığıdır. (Kırık Taşlar)
- "Hiçbir filozofun öğrencisi olmadı, onu eğiten kendi doğası ve azmidir." (Fragmanlar)
- Ölçülü olmak en büyük erdemdir. (Kırık Taşlar)
- eğitim eğitilenler için ikinci güneştir. (Kırık Taşlar)
- "Uykudayken ne yaptığını unutan insanlar gibi bunlar da uyanıkken ne yaptıklarının farkında değiller." (Kırık Taşlar)
- "gece vakti yakılan bir kandil gibi yanar ve söner insan." (Fragmanlar)
- "Tanrı iseler ne diye arkalarından ağlıyorsunuz? Arkalarından ağlıyorsanız ne diye kendilerini hâlâ tanrı kabul ediyorsunuz?" (Fragmanlar)
- eğitim eğitilenler için ikinci güneştir. (Fragmanlar)
- “Dinlemeyi bilmediklerinden konuşmayı da bilmiyorlar.” (Fragmanlar)
- “Bu kosmos’u ne tanrılar ne insanlar yarattı, o her zaman vardı.” (Fragmanlar)
- “Bu kosmos’u ne tanrılar ne insanlar yarattı, o her zaman vardı.” (Kırık Taşlar)
- “Dinlemeyi bilmediklerinden konuşmayı da bilmiyorlar.” (Kırık Taşlar)
- "Uykudayken ne yaptığını unutan insanlar gibi bunlar da uyanıkken ne yaptıklarının farkında değiller." (Fragmanlar)