Fırtına Takvimi - Jale Sancak Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Fırtına Takvimi kimin eseri? Fırtına Takvimi kitabının yazarı kimdir? Fırtına Takvimi konusu ve anafikri nedir? Fırtına Takvimi kitabı ne anlatıyor? Fırtına Takvimi PDF indirme linki var mı? Fırtına Takvimi kitabının yazarı Jale Sancak kimdir? İşte Fırtına Takvimi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jale Sancak
Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi
İSBN: 9786054764747
Sayfa Sayısı: 208
Fırtına Takvimi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Doğu'nun uzak bir kasabası olan Yelnehir'de yolları kesişen, kaderleri birleşen bir avuç insanın hikâyesidir, Fırtına Takvimi. Doğanın eline terk edilmiş, fırtınaların yıktığı, sellerin savurduğu bir ilçede hayata tutunmaya, sevdiklerini yaşatmaya, var olmaya çalışan yöre insanlarıyla, büyük şehirden gelip orada bambaşka koşulların içinde yoğrulan insanların, Alevi Halil ile Kevser'in, kızlarını tedavi eden Doktor Levent ile Süreyya'nın Levent'in hayatına dahil olan Hemşire Nur'un, bir türlü evlenemeyen Yücel ile sevgilisi Leyla'nın… Şiirsel bir anlatım, çarpıcı betimlemeler, acıtan hayat hikâyeleri. Usta öykücü Jale Sancak'ın ilk romanı.
"Ah bahtsızlık! Sel hükümran oldu Yelnehir'e. Sürükleyip götürdü önüne kattığı her şeyi. Diller sustu, eller çaresiz kaldı. Kardeşini yitiren Yazgülü'nün içi katıldı, Kevser, göğsündeki derin oyukla, gökten yağan, dağdan inen, tekmil saldırıp evini basan belayı arıtırken yas tutamadı. Öğüre öğüre çamurla uğraştı durdu. Halil'in aklında tek şey vardı… Doktordan hesap sormak."
(Tanıtım Bülteninden)
Fırtına Takvimi Alıntıları - Sözleri
- Aşağılarda yalancı bir bahar. Dünya ise kesilmiş bir şah damarı.
- Kaçsa ne fark eder, devasa gerçek durup duruyor önünde.
- Günler mi uzundu, beklemek mi? Öyle uzun. Neyi beklediğini bilmeden. Upuzun.
- İki yabancı, iki düşman, kopmaya yakın iki sevgili, iki çaresizdiler. O kısa anın içinden upuzun bir zaman geçti. Aşk, istek, coşku, iyi günler, kötü günler, birlikte tattıkları sevinçler, acılar, savruluşlar... En çok da acılar.
- "Her ilişki sonludur, günün birinde biter," demişti annesi. "Yani ne yaparsak yapalım aşk ölümlü, öyle mi annecim?" Uzaklara dalmıştı Senihanım. "Cesedi sürüklemenin manası yok Süreyya."
- Bir çocuklar düşünmez ölümü, nedir ölmek bilmezler, ancak ölüm onları bilir, gelir bulur.
- Dargınlık biriktiriyor ha bire.
- Mutluluk hiçbir şeye bağlı değil. Mutluluk yalnızca insanın kendisine bağlı.
- "Faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, gazetelerde üzerine bir şeyler yazılan terörle başlamaz. Faşizm, insanlar arasındaki ilişkide başlar. Ve ben anlatmak istedim ki, savaş ve barış yoktur. Hep savaş vardır..."
- Delimsirek rüzgâr diner dinmez, Yelnehir'i kesmeye hazırlanan yağmur hükümranlığını ilan etmiş, saatlerdir gücünü dayatıyordu. Ziyar Ana kalp çarpıntısıyla sıçrayıp kalktı. Geceydi hâlâ. Çıfıt bir karanlık. Perdeyi aralayıp gökyüzüne dikti gözlerini. Her yanı sel götürüyordu besbelli. Kevser'le Berru düştü aklına hemen. İçi burkuldu. Hatırında yalan yanlış kalan birkaç gülbankı birbirine karıştırarak iki evi de okuyup üfledi. Tam o sırada uykusu hafif Şilan da dikiliverdi. Gök gürültüsünden oldum olası ürken Şilan da titreyerek Allah'a yakardı. Peki ya Leyla, o nasıl bu kadar soluksuz uyuyor? Sanırsın küp gibi sağır. Sevdadan olmalı bu katmerli ağır uyku.
- Katıksız insan olmaktı önce, vicdandı, merhametti, gerisi şekil şemalidi.
- "...bazılarını anlamak zor, ağır edebiyat, bilmediğim sözcükler, ama işte son günlerin tek avuntusu, televizyonun saçmalıklarından iyi hiç değilse, sayfalar dolusu roman..."
- "Dünyanın en büyük palavrası masumiyet!"
- "Savaş artık cephelerde, dış dünyada değil, insanların iç dünyasındadır. En büyük hedef insanların iç dünyalarını yıkmaktır."
- Öyle ya, aşk kuşatınca, ondan gayrısını duymaz oluyor insan.
Fırtına Takvimi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Jale Sancak, Fırtına Takvimi ile 2014 yılı Duygu Asena Roman Ödülü'nünü kazanmış.Jale Sancak'ın da ilk romanı Fırtına Takvimi ayrıca. Jale Sancak, Doğu'nun uzak bir kasabasında yolları kesişen Halil ile Kevser'in, Leyla ile Yücel'in, Levent, Süreyya ve Nur'un hikâyelerine odaklanırken, yaşanan toplumsal acıları da karakterler üzerinden ustaca yansıtmış. Roman, zaman atlamalarının keskince kullanıldığı, oldukça parçalı bir yapıya sahip. İlk başlarda bu parçalı yapı, karakterlerin çokluğu, bağlantı kurmayı zorlaştırıyor.Ancak karakterleri tanıdıkça okuma kolaylaşıyor ve zevkleniyor. Maraş Katliamı, daha önce de söyledim, benim en büyük çocukluk travmamdır.Çocuk gözlerimle gazetelerde gördüğüm o kanlı sahneler, belki de; " insanın ne kadar kötü olabileceğini" ilk kez fark ettiğim andır. Fırtına Takvimi'nde de Maraş Katliamı sahneleri beni çok yaraladı. Bu olay, kitabın sadece kısa bir bölümü. Kaynağı ister devlet, ister toplum, ister aile, isterse kadın ve erkek arasındaki ilişkiler olsun, şiddet her bir karakterin boynuna asılı kalmış, yaralamış. Yaralı karakterlerin yaralı hikâyelerini ustalıkla anlatmış Jale Sancak. (Özlem Akbaş)
Jale Sancak'ın ilk romanı,yazarla tanışma kitabım.Bölümler fırtına adları ile ayrılmış. Yine yurdumdan,yakın geçmişimizden... parçalanmış kırık kalpler, yitip gidenler,umutlar.. Kişiler ve zaman geçişlerinin sertliğiyle öykülerden romana bütünleşen yapısı ile yorucu bir okuma hissiyatıyla biten bir kitap Fırtına Takvimi. (Leyla ATÇEKEN)
Haldun Taner Öykü Ödülü ve Duygu Asena Roman Ödülü gibi ödüllerin sahibi Jale Sancak'ın ilk romanı "Fırtına Takvimi" 2014 Duygu Asena Roman Ödülü’nü almış. Geçmişin ve şimdinin travmalarıyla başa çıkmaya çalışan insanların yürek parçalayan hikâyeleri, şiirsel bir anlatımla oldukça çarpıcıydı diyebilirim. Okurlarının, yazarın öykülerinden aşina olduğu, yaralı, parçalanmış, kırgın karakterle örülü, her biri kendi dramı içinde yaşama tutunmaya çalışan insan portreleri bu kez bir roman örgüsü içinde ortaya çıkmış. Doğu’nun uzak bir kasabası olan Yelnehir’de yolları kesişen, kaderleri birleşen bir avuç insanın hikâyesidir, Fırtına Takvimi. Doğanın eline terk edilmiş, fırtınaların yıktığı, sellerin savurduğu bir ilçede hayata tutunmaya, sevdiklerini yaşatmaya, var olmaya çalışan yöre insanlarıyla, büyük şehirden gelip orada bambaşka koşulların içinde yoğrulan insanların, Alevi Halil ile Kevser’in, kızlarını tedavi eden Doktor Levent ile Süreyya’nın, Levent’in hayatına dâhil olan Hemşire Nur’un, bir türlü evlenemeyen Yücel ile sevgilisi Leyla’nın… (Melek Ceylan)
Fırtına Takvimi PDF indirme linki var mı?
Jale Sancak - Fırtına Takvimi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fırtına Takvimi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Jale Sancak Kimdir?
3 Aralık 1958 tarihinde İstanbul’da doğan Jale Sancak, Bebek İlkokulu’nu, sonra da Behçet Kemal Çağlar Lisesi’ni bitirdi. Sekreterlik, düzeltmenlik, redaktörlük, desinatörlük yaptı. 1984’ten beri tekstil sektöründe modelist ve tasarımcı olarak çalışıyor. İstanbul’da yaşayan yazar; evli ve bir çocuk annesi.
Resimle de uğraşan Sancak, 1985’te TRT İstanbul Radyosu’nda seslendirilen “Yitik Sesler” adlı oyunuyla yazarlık yaşamına adım attı. 1980’li yıllarda yazdığı şiirler dönemin sanat ve edebiyat dergilerinde basıldı. Radyofonik oyunları ise TRT radyoları tarafından yayınlandı. 1979 yılında yapılan bir film hikâyesi yarışmasında birincilik ödülü aldı. “Mırıl Mırıl Münevver” adlı öyküsü TRT tarafından televizyon filmi olarak çekildi ve gösterime sunuldu. TRT radyolarında 20 kadar oyunu yayınlandı. Özel TV ve radyolara tanıtım programları hazırladı. “Kasabanın İncisi” adlı televizyon dizisinin senaryo ekibi içinde yer aldı.
1998’de TRT’ye “Ateşi Çalmak” adlı televizyon programını hazırladı. Gene TRT’de yayınlanan “Ömrüm Ömrüm” adlı dizide metin yazarı ve danışman olarak çalıştı. İlk öykü kitabı Bu Gece Pera’da 1989’da yayımlandı. 2001’de ve 2005’te Açık Radyo’da hazırlayıp sunduğu “Kenti Dinlemek” ve “Yaşamdan Sahneye” programları kitaplaştırıldı.
2001’de “Bıçkın Melek ve Küçük, Önemsiz Bir Kayboluş” adlı öyküsüyle Haldun Taner Öykü Ödülü ikinciliğini aldı. “Bu Gece Pera’da” adlı öyküsü Finceye çevrildi. Öykülerinden bir derlemeSeçilmiş Öyküler adıyla Bulgaristan’da, Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar ise Almanya’da yayımlandı. Almanya’da gerçekleştirilen bir dizi edebiyat etkinliğine konuk olarak katıldı.
19 Mayıs Kültür Merkezi, Aralık Derneği, Basad ve Turkcell Akademi’de yaratıcı yazarlık eğitimi verdi, edebiyat atölyeleri düzenledi. Şu anda İstanbul Galatapera Kültür ve Sanat Derneği’nin başkanıdır ve Galapera Sanatevi’nde hem edebiyat etkinlikleri hem de yaratıcı yazarlık, öykü ve senaryo atölyeleri düzenlemekte ve eğitmenlik yapmaktadır.
Muzaffer Buyrukçu, “Hayatın Bu Yakası” başlıklı yazısında Jale Sancak’ın öykülerini şöyle değerlendirir:
“Jale Sancak‟ın öyküleri, durgun hareketsiz bir zeminde göverir. Heyecan, entrika, kurgu çarpıcılığı, insanın yüreğini ağzına getiren bir coşku yoktur. Ama bir anlatım zenginliği vardır. Okurla baş başa kalan kişilerin yaşamlarını besleyen gölcükleri, ayrıntılı ve dopdolu bir biçimde koyar ortaya. Ruhlardaki karmaşayla, o karmaşanın doğmasına neden olan olayları ustalıkla kurcalar ve okurun iç evrenindeki olanakların arttırılmasına çalışır. “Sanat toplumun aynasıdır” derler ya, Jale Sancak, toplumun bir üyesi olan bireyin varlığındaki kıpırtılara ayna tutar, o aynayı benliğinin bütün katmanlarında dolaştırır, saptadığı gelgitleri, kavgaları, yükselme ve alçalmaları öyküleştirir.”
Jale Sancak Kitapları - Eserleri
- Uyanan Güzel
- Fırtına Takvimi
- Burada Mutlu Değilim
- Belki Yarın
- Lodosla Gelen
- Tanrı Kent
- Aynadaki Yüzler
- Bu Gece Pera'da
- Ansızın Gelen
- Bahçedeki Tuhaf Adam
- Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar
- Sürgün Melekler
- Surdibi'nde Çilingir Muhabbeti
- Aşkla Dayanmak
- Kenti Dinlemek
- Üç Aşk
Jale Sancak Alıntıları - Sözleri
- "Yani çağ bu. Bunalım geliyor abi,diyor kalabalıktan bir ses. Nötr surlarımızın çağı bu. Kurtulmaya çalıştıkça ,iyice içine battığımız bir çağ bu." (Bu Gece Pera'da)
- ️"Karanlığın kaç dil bildiğini öğrenmeye, kedilere ve delilere yetmiyor aklımız. Bir şarkı tırnaklarını tam da sağalır diye umduğumuz o yaraya geçiriyor. Bu sefer kar bizi kürüyor, şehvet etimizle çoğalıyor, babalar ölmeyi herkesten daha iyi biliyor. Yeniden başlamak istiyoruz karanlığa, sonra kedilere ve delilere. Bir şarkı daha söylesek diyoruz, bir mevsim daha geçse. Olmuyor. Ölüm, dayamış ağzını sol mememize, sütten kesilmemizi bekliyor." (Lodosla Gelen)
- Şairin dediği gibi sadece insan yalnız kalır dünyada . (Belki Yarın)
- Tasavvuf. İnsanın, sadece ben diye bir şeyin olmadığını görme noktası. Yani ben, sen diye ayrı bir şeyin olmadığını, insanın bir bütün olduğunu, bütünden parçalara ayrıldığımızı görmek. (Burada Mutlu Değilim)
- Organizasyon firmalarının ilanlarında rengârenk boyalı, komik, acayip, sevimli, kiralık palyaçolar... Altmış dokuz liraya, özel günler için, müşteri memnuniyeti garantisi ile. Altmış dokuz liraya dayak yer, düşer, kalkar, ıslanır, güler, ağlar, şapşallaşır palyaçolar. (Belki Yarın)
- Büsbütün mü gidiyorsun büsbütün mü yitik gökyüzü? (Aynadaki Yüzler)
- "Sana bir ad vermeyeceğim. Seni tüketmeyeceğim." (Bu Gece Pera'da)
- Doğup büyüdüğü yer diken gibi batar mı adama? (Tanrı Kent)
- Aşağılarda yalancı bir bahar. Dünya ise kesilmiş bir şah damarı. (Fırtına Takvimi)
- Şu senaryoyu filme çekebilirse, hayal tabii, çok para lazım çekmek için, burası Toronto değil, burası… Evet, illa bu kara kuşlar da olacak filmde. Angelopoulos’un takıntıları tadında. Güzeldir bazı takıntılar. Bardağa uzandı, temkinli yokladı, soğumuş neyse ki, bir yudum aldı. Kötü çay da alışkanlık yapabilirmiş anladık. Burası... Olmazlar ülkesi. (Uyanan Güzel)
- Kaçsa ne fark eder, devasa gerçek durup duruyor önünde. (Fırtına Takvimi)
- Sedat da kim? Deniz'i sorusu keskin, sivri uçlu bir şey gibi paralayıverdi içini. (Uyanan Güzel)
- "Dünyanın en büyük palavrası masumiyet!" (Fırtına Takvimi)
- Gel ey meçhul kişi, gel bütün kilitleri bir dokunuşunla paramparça et! Basamakları çökert! Duvarları yık! Tıkılıp kaldığımız şu bodrumu yok et! Gel çıkar beni buradan. Ya da fırtına kopart, kasıp kavur ortalığı. Deliler gibi es, bitir bu gürültülü sessizliği, bu korkunç boşluğu! (Aynadaki Yüzler)
- Bazen özlem, fazlasıyla hassaslaştırıyor insanı galiba , uzaklık kalbimi kırıyor (Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar)
- “Olsun, buraya varabilmişlerdi ya, umut hala vardı. Umut var kıyısıydı geldikleri. İnsan çoktu. Şu dünyada çoktu insan. Birisi, birileri, birinden biri mutlaka elini uzatırdı, mümkündü, öyleydi, yoksa varabilirler miydi şu göğün rengine belenmiş ummana?” (Belki Yarın)
- Dev binalar, gökdelenler, plazalar, çok katlı alışveriş merkezleri, büyük caddeler tükürür onu . Bu kez hepten yara kesilir hem ruhu hem bedeni. (Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar)
- Günler mi uzundu, beklemek mi? Öyle uzun. Neyi beklediğini bilmeden. Upuzun. (Fırtına Takvimi)
- "...Acıtan bir akış hayat benim için. " (Üç Aşk)
- "Birçoğu yeşil kartlı... Yani tescilli yoksul. (Tanrı Kent)