Fink - Murat Menteş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Fink kimin eseri? Fink kitabının yazarı kimdir? Fink konusu ve anafikri nedir? Fink kitabı ne anlatıyor? Fink kitabının yazarı Murat Menteş kimdir? İşte Fink kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Murat Menteş
Yayın Evi: Alfa yayınları
İSBN: 9786254494383
Sayfa Sayısı: 310
Fink Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Küresel markaların reklam yüzüydü.
Hollywood yıldızlarıyla takılıyordu.
Yakuzaların kara listesindeydi.
Cami cemaati ona 'Muhammed Ali' diyordu.
Prensin teklifini reddetti.
Koruması dünya şampiyonuydu.
Krala secde etmedi.
Kaplan saldırısından kurtardığı kadınla evlendi.
Danimarka'da mimar olarak iş bulamayınca...
Taksi şoförlüğü ve bulaşıkçılık yaptı.
2 yıl psikiyatrik tedavi gördü.
130 kilo olmuştu.
Ve şimdi geri döndü!
2002'de Kıvanç Tatlıtuğ'un kazandığı modellik yarışmasında dereceye giremeyince Hong Kong'a gidip Goku Sky adını alan ve Asya-Pasifik ülkelerinde tam 10 yıl fırtına gibi esen top-model Göksenin Yıldırım'ın inanılmaz ama gerçek hikayesi!
Baştan sona seci sanatının kullanıldığı ilk modern roman!
"Upuzun bir rap şarkısı! Fink'i bestelemek isterdim."
GAZAPİZM
Yepyeni bir üslup! Murat Menteş kendi kendisiyle düello etmiş ve kazanmış! -TANER ELHAN
Fink müthiş bir roman. Fakat anlatılanların gerçek olması... İşte bu cidden olağanüstü! -İLKAY YILDIZ
Fink, anlatıya direnen bir kaos; Menteş onu kozmosuna uyarlıyor. Menteş genelde icat eder, bu kez keşfediyor. Goku ile birlikte görkemli ve sansasyoneller.
Fink Alıntıları - Sözleri
- "Hayat tümden manasız bir şeymiş gibi yaşa. Dayanıklılık mühim bir şey bana kalırsa."
- "Kim ne derse desin, sevda güzel şey..."
- “Bende kafa yapıyor maziyi hatırlamak.”
- Düşünmeyi reddeden, hiçbir şey öğrenemez...
- Tereddüt ve pişmanlık beni fazla yoruyor.
- "Sonradan fark ettim ki, çocukluk asıl, insana ileri yaşlarda lazım."
- Bana sorar iseniz ha taht ha tahta.
- "Ne kadar hassas isen o kadar kolay deliriyorsun."
- “… gül gibi yaşıyoruz fakat birkaç diken var.”
- Oraya ölmeye değil, yaşayıp yaşamadığımı anlamaya gidiyorum.
- “Deli gibi istiyorum normal biri olmayı..”
- Ne kadar hassas isen o kadar kolay deliriyorsun.
- Bazı dertler yalnızca Tanrı'yla paylaşılır.
- Herkes görür göz önünde olanı. Asıl marifet gizli kalan şeyi görmektir.
- "Kızın yüzü deniz manzaralıydı. İki gözünde iki ayrı okyanus. Birini geçseniz de ötekinde kesinkes kaybolursunuz."
Fink İncelemesi - Şahsi Yorumlar
" Bu romanda anlatılanlar gerçek olmasaydı onları uydurmazdım" diyor yazar. Romanda Göksenin Yıldırım adlı hala yaşayan, bir zamanların ünlü modelinin hayatını okuyoruz. Ben Göko Beyin hayatını okurken vay bee ne maceralı yaşamlar var bizimki de hayat mı dedim. Tabii ki Menteşin eğlenceli üslubuyla elinizde eriyor roman Benim için Menteş okumak yılbası gecesi gibi. Aşırı eğlendiren bir süre tüm sorumlulukları, geçmişi, sıkıntıları arkanızda bıraktıran bir zaman dilimi. Tabii yarın çok az şey hatırlanan bir zaman bu :D Edebi anlamda okura fazla bir şey katmıyor zaten yazarın da böyle bir gayesi yok bence. Hayattan kısa bir mola koparmak isteyenler, bir süre günlük hayatın kaosundan kaçıp gülmak, eğlenmek isteyenler mutlaka tanışın Menteşle! Bu kitabı okurken ne doları ne siyaseti ne market fiyatlarını falan düşünüyorsunuz.Bir kitap kahkaha attırır mı attırır kardeşim, Menteş bunu başarıyor işte benim için! Ruhi Mücerret romanındaki etkiyi veremese de iyi geldi bana bu kısa mola.. (Özge)
Sen Gerçek Misin? - https://www.youtube.com/watch?v=I_w0zCN9kcA: Bu yazıda Murat Menteş'in son romanı Fink’ten bahsetmeyi planlıyorum. Tabii roman diyebilir miyiz, diyemez miyiz? Ondan da söz edeceğim. Murat Menteş ile tanışmam Ruhi Mücerret’le olmuştu. 2013 yılındaydık ve ardından bütün kitaplarını okudum. Ve nihayetinde bir süre önce, son romanı olarak Fink’in piyasaya çıktığını öğrendim. Murat Menteş’i beğendip seven, tarzından hoşlanan bir okuruyum. Özgün bir tarzı vardır. Sizi içine alan, “Ucuz Roman” tarzı tekmelerin, tokatların havada uçuştuğu, ilginç kahramanların ve ilginç kahraman isimlerinin olduğu bir tarzı vardır. Ruhi Mücerret ile başlayan bu yolculuğum devam ediyor ki, zaten öyle olmaz mı? Yani bir romancının bir kitabını alırsınız. Eğer beğenirseniz diğerleriyle devam edersiniz. Ben de öyle yapmıştım. Fink acaba neydi? Bir roman mı yoksa başka bir şey mi deniyordu? Gördük ki, roman ama onun da aslında kapakta söylediği gibi; “bu romanda anlatılanlar gerçek olmasaydı, onları uyduramazdı!” Murat Menteş ile gerçek bir kişi olan kapaktaki kişi, yani romanın baş kahramanı Göksenin Yıldırım Uzakdoğu'da ya da Pasifik Asyası'nda bilinen adıyla Goku Sky gerçek bir kişi ve hayatta var. Peki biz onun hayatta olduğunu nereden biliyoruz? Elbette Murat Menteş'in sunuş yazısından ama tabii Murat Menteş de bir romancı olduğu için çok güvenemiyoruz da! Çünkü sunuş yazısında bahsettiği şey iyi bir roman girişi özelliği taşıyor… Bir kitap imza etkinliğinde bir okurun yanına yaklaştığını anlatıyor. Şöyle iri yarı, heybetli, gösterişli babayiğit bir adam geliyor ve kendisinin onun sıkı bir okuru olduğunu söylüyor. Ardından da çok basit şeylermiş gibi anlatıyor. “Ben top modeldim. Puma, Nokia, Heineken gibi önemli markaların vitrin yüzüydüm, falanca mankenlerle defileye çıktım. Kaplanla boğuştum, Japon mafyası ile kapıştım. Van Damme ile şöyle bir hatıram oldu” gibi ilginç şeyler anlatıyor ve bunları da biraz sırasız anlatıyor. Murat Menteş de haliyle karşısındaki kişiyi çok ciddiye almadığını söylüyor. Sonra dinledikçe aslında onun doğru söylediğine inanmaya başlıyor ve esasında tam olarak şu oluyor. Bu yazının özeti de şu olabilir. “Murat Menteş'in yarattığı roman karakterlerini Cenabı Allah zaten yaratmış!” Tam olarak bunu söyleyebiliriz. Böylece doğrudan Murat Menteş’e adeta, “Yeni bir karakter oluşturmana gerek yok. Ben yarattım. Dünya da var ve böyle bir hayat yaşadı” deyip karşısına çıkarıyor. Bu acayip bir şey! Yani romancı açısından da öyle romanın kahramanı olan ama gerçek bir kişi olan Göksenin Yıldırım yani Goku Sky açısından da öyle… Yine ilginç olan şeylerden biri de şu: Murat Menteş de ona diyor ki, siz madem bu kadar popülerdiniz, niçin kimse sizi tanımıyor? Türkiye medyasında bir tane haberiniz dahi çıkmamış…” Çünkü adam Türkiye'de hiç çalışmamış ve oradaki ismi de zaten Göksenin Yıldırım değil. Türklükle de bir alakası yok. Onu orada bir Çin-Türk melezi gibi sunuyorlar. Oradaki adı Goku Sky… Kimse onu Türk olarak bilmiyor ama Japonya'ya, Kore ya da Hong Kong'a gittiğinizde ve Goku Sky dediğinizde çok tanınan birisi. Ama öz vatanında hiç tanımıyor. Bu hakikaten ilginç ancak adamın hayatı da ilginç. Tıpkı Murat Menteş romanlarının kahramanları gibi tezatlar içerisinde, enteresan davranışlar sergileyen bir isim. Şöyle örnek verelim. Beş vakit namaz kılıyor mesela ve uzun süre moda dünyasının içerisinde yer alıyor. Örneğin bir defilede tek erkek model o ve yanında dünyanın en önemli kadın modellerinden yirmi tanesinin olduğu bir etkinlik var. Barlarda, gece kulüplerinde, striptiz kulüplerinde takılıyor ama bütün bunlara rağmen namaz kılıyor. Bu da onun ailesinin dindarlığından değil. Tamamen kendi kişisel davranış biçimi ile alakalı. Aslına bakarsanız Murat Menteş romanlarındaki kahramanların tam karşılığı… Onun kahramanları da böyleydi. İçki içmezler, zina yapmaz ama adam öldürürler! Böyle ilginç bir tiplemeleri vardı. Şöyle ilginç bir klişe vardır. Bilirsiniz, “Hayatımı yazsam roman olur” ya da “benim hayatım zaten roman” denilir. Tabii eğer bir romancı değilseniz, hayatını yazamazsınız. Romancı iseniz hayatınızı birebir yazdığınızda bir otobiyografiye dönüşebilir! Fakat burada Göksenin Yıldırım romancı olmadığı için yazamıyor ama Murat Menteş ile kimyaları epey tutuyor ve ona anlatıyor. Hem usta bir yazıcı, hem de iyi bir kurgucu olan hem de kendine has bir tarzı olan bir adam zaten Murat Menteş ve adeta gökte aradığını Göksenin Yıldırım'da ya da Goku’da bulmuş oluyor. Çünkü onun anlattığı şeyler Murat Menteş'in belki de yazmayı planlayacağı bir romanın bizzat kendisine dönüşüyor. Yani Murat Menteş'in yaratacağı bir karakteri, hatta bir değil, birkaç karakteri sunuyor ona. Nitekim orada sadece Goku yok, başka tipler de var. Mesela Goku’nun kankası ve eski zamanlardan beri arkadaşı olan Sofian adı Cezayirli çok ilginç bir tip var. Keza başka karakterler de var. Eğer Murat Menteş uydurmadıysa onun yaratacağı karakterlere çok uygun. Gerçi Murat Menteş'in uydurmadığını zaten anlıyoruz. Çünkü kitabın sonunda bir fotoğraf albümü var ve orada romanın içerisindeki karakterlerin hepsinin gerçek ile alakalı fotoğrafları var. Romanı okumadan önce izlemediğim, -çünkü ipucu almak istemiyordum- lakin bittikten sonra seyrettiğim birtakım videolar var. Murat Menteş ile Göksenin Yıldırım'ın birlikte katıldıkları programlar mesela… Adam kanlı canlı bir karakter. Yani hikaye gerçek. Peki romanında ne var derseniz; romanda bir kere sanat ve edebiyat var. Yani kuru kuruya, “işte ben şu tarihte şurada doğdum. Çocukluğum şurada geçti, şunları yapardım, ailem böyleydi, ben bir yarışmaya katıldım falan filan” değil. Kaldı ki Kıvanç Tatlıtuğ'un birinci olduğu 2002 Best Model yarışmasına katılmış. Kıvanç Tatlıtuğ olurken Göksenin Yıldırım dereceye girememiş ama Kıvanç Tatlıtuğ ile bir ahbaplıkları var. Bunları kronolojik olarak anlatsaydı kuru bilgi ve biyografi olabilirdi. Ancak onun da kafa karışıklığının etkisiyle parça parça ve sırasız anlattığı mevzuları Murat Menteş de roman tarzında bu şekilde anlatıyor. Yani biraz flaşbek de diyebileceğimiz bir tarz var. Sonuçta bir kronoloji yok. Gelgelelim bu kronolojinin olmaması durumu, hiçbir şekilde okuru rahatsız etmiyor. Murat Menteş yine burada, romanın tamamında deniyor ama tamamında değil, büyük bir kısmında diyelim, seci sanatı uygulamış. Ne demek bu? Düz yazıda kafiye kullanmış, uyaklar kullanmış. Böylece farklı bir anlatım tarzı oluşturmuş. Biraz daha şiirsel bir anlatım tarzı var, devrik cümlelerin olduğu bir anlatım tarzı… Olumsuz bir tarafını görmediğimi söylemem gerekir. Yine klasik Murat Menteş aforizmaları hem bölüm başlarında var hem de roman içerisinde. O anlamda da tarzını bozmamış. Hatta çizgi roman tarzını da bozmamak için araya birtakım çizimler konulmuş. Samsung, Nokia, Puma gibi pek çok önemli markanın reklam yüzü olmuş bir kişi Göksenin Yıldırım. Hakikaten enteresan ve uluslararası bir hikayesi var. Mesela mimarlık okumuş, bitirmiş ve üniversite ev arkadaşlarından birisi bir Kürt aşiret liderinin oğlu iken diğeri ise ülkücü bir reis! Onlarla çok samimi. Tezatların olduğu ilginç bir hayatı var. Mesela, oruç tutuyor; orucunu bırakmıyor ve o dönemin en önemli kadın mankenlerinden birisiyle bir çekim var. Kendisi niyetli ve kadının bütün o cilvelerine hiçbir şekilde karşılık veremiyor. Oruç olduğu için tabii ama dolayısıyla Goku’yu eş cinsel zannediyorlar. Sonra da gidip o günkü orucunu bir gece kulübünde açabiliyor. Değişik bir tarz ama zaten onun hayatındaki bu enteresanlıklar Murat Menteş'in romancılık tarzı ile tamamen uyuşmuş. Ben romanı okurken hiçbir şekilde sıkılmadım. Zaten bölümlemeler var. İlginç başlıkların olduğu ve merak uyandıran bölümlemeler ve hatta roman karakteri kitaba bir dipnot koyuyor. Yani avukat abisi mevzuya müdahil oluyor ve diyor ki, “romancı Murat Menteş böyle yazdı ama olay aslında öyle olmadı, böyle böyle oldu!” diye bir dipnot bile giriyor. Yani kurmaca ile gerçekliğin çokça örtüştüğü, iç içe girdiği bir roman. Kaldı ki benim “iyi roman” kriterlerimden birisi budur. Gerçeklik hissi vermesi… Burada zaten, bu gerçek mi diye en başından itibaren düşünüyorsunuz. Çünkü bu bir gerçek! Sadece bu gerçeği Murat Menteş gibi farklı bir romancı bu şekilde anlatabilirdi. Menteş ise bunu başarmış. Gerçeğin romanlaşmış hali diyebiliriz Fink için. Lakin elbette gerçek bu kadar başarılı ve edebi değildir. Murat Menteş'in becerisi sayesinde farklı bir eser ortaya çıkmış. Son derece enteresan, Murat Menteş okurlarını şaşırtmayan ama onu ilk defa okuyacak olanların beğenilerini kazanacak bir roman olduğunu düşünüyorum. Finki’in Murat Menteş okurlarının Antika Titanik’te, benim de hissettiğim, “bu tam olmamış” hissinden sonra kesinlikle tatmin olabilecekleri bir esere dönüşmüş olduğu kanaatindeyim. Sona yaklaşırken şunu ifade edeyim. Göksenin Yıldırım'ın Türkiye'de çok değer verdiği, uğruna sırada bekleyebileceği yahut yol yürüyebileceği iki kişi varmış. Birisi Cüneyt Arkın diğeri de Murat Menteş imiş. Bu anlamda doğru bir buluşma olmuş. (Mehmet Y.)
BU SEFER İCAT DEĞİL KEŞİF!: Normalde kitap yazılırken karakter, yazar tarafından belirlenir ve olay örgüsü onun etrafında döner. Fakat elinize alacağınız bu kitabın karakteri, kendi hayatını yazarın eser haline getirmesi için onun karşısına çıkıyor bir imza gününde. Murat Menteş başta reddediyor Göksenin Yıldırım'ı nam-ı diğer Göko'yu. Sonra anlattıkları merak uyandırdığından, kabul ediyor hayatını yazmayı ve iki sene boyunca telefonda sık sık konuşarak oluşturuyorlar bu biyografiyi. Kronoloji odaklı dökülmüyor anılar Göko'nun zihninden. Murat Menteş de orijinalliğe sadık kalmak için bozmuyor bu 'düzeni'. Göko aslında mimar ama model olmuş. 2002'de Kıvanç Tatlıtuğ'un birinci seçildiği Best Model'e katılmış ilk olarak. Derece almayı hayal ederken eli boş dönmüş oradan. Daha sonra yurtdışına gitme fırsatı bulmuş, yıllarca podyumlarda yer almış. Dünyaca ünlü markaların sayısız reklam filminde oynamış. Islamın şartlarına uygun yaşamış ve sırf bu yüzden cinsel tercihleri yanlış anlaşılmış. Podyumdan inip camiye gitmiş, içkili partilerden sonra namaz kılmış. Çevresi oldukça geniş, her türlü adamla tanışık olurken başı beladan da kurtulmamış neredeyse. Yaşı geçtikçe, yüzündeki bebeksiliği kaybettikçe haliyle şöhreti de kayıp gitmiş ellerinden. Diplomasına sahip olduğu işini de yapamamış maalesef. Bulaşıkçılık, şoförlük derken bir şekilde geçimini sağlamış. Bu arada evlenmiş yabancı bir kadınla. Bir kızı olmuş. Kendini aşkın kollarında sanarken kısa bir süre sonra boşanmayla sonuçlanmış bu hülya. Aslına bakarsanız anlattığı onca hikayenin sonunda Göko'nun tek derdi Türkiye'de tanınmamak. Tüm dünyada meşhur olup kendi ülkesinde işsiz mimar olarak bilinmesi gerçekten vahim bir durum. Ha bu arada seci sanatının kullanıldığı ilk modern roman Fink. Adı neden Fink derseniz onu romanın sonunda öğreniyorsunuz. Eğlenceli bir kitap okumak isterseniz çevirin sayfaları. Biyografi okumaktan ziyade keyifli biriyle sohbet ediyormuş gibi hissedeceksiniz. Bazen ağzınız açık kalacak bazen de üzüleceksiniz. Şans vermeye değer.. Sağlıkla kalın.. (SabriyeK.)
Kitabın Yazarı Murat Menteş Kimdir?
Murat Menteş (d.21 Eylül 1974, İstanbul), Türk şair ve romancıdır.
2009'da yayımlanan Korkma Ben Varım adlı romanı, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından roman dalında ödüle layık görülmüştür.
Samed Karagöz ile Klark adındaki kültür sanat programı TVNET'te yayınlanan Menteş, 2011 yılından beri Standart FM'de yine Samed Karagöz'le birlikte Nunchaku isimli programı sunmaktadır. 2012 yılında Yeni Şafak gazetesinde köşe yazıları yayınlamaya başladı ve bu işini 26 Temmuz 2013 tarihinde bıraktı, afilifilintalar.com sitesinde yazmaya da devam etmektedir. Menteş'in "Deplasmanda Plasebo" adlı şiiri Kaan Boşnak tarafından bestelenmiştir.
Romancılığı
Menteş romanı Türkçe edebiyatta fazlaca karşılaşılmayan sıradışı olaylarla doludur. Ve bu sıradışı olaylar, son derece enerjik bir üslupla anlatılır. "Romanı, saatte 300 km. gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum. Dileyen okur yavaş yol alabilir, fakat hızlı okunmaya elverişli bir anlatımı benimsiyorum." diyen yazar için hız, romanın temel taşlarından biridir. Dolayısıyla kitaplarında uzun tasvirlere ve betimlemelere yer vermez. Bu durumu "Eskiden romancılar bir dağı ya da bir odayı detaylı bir şekilde tasvir ederken bugün görsel çağda yaşadığımız ve herkes her şeyi gördüğü için tasvir romanı hantallaştıran bir şeye dönüşüyor." şeklinde açıklar.
Yazarın alametifarikalarından; Nuh Tufan, Hayati Tehlike, Şebnem Şibumi, Nazlı Hilal gibi karakter isimlerinden ise şu şekilde bahseder: "Biz, benlik imgesi kaymış bir toplumuz. Dikkat edin, sarsak, sığ kızların genel adı “Kezban” oldu. Ayşe, Fatma, Yahya, Süleyman gibi geleneksel isimler ile Çağatay, Tonguç, Tuğçe gibi isimler arasında sınıfsal aidiyet çağrışımı farkı var. Roman kahramanlarımı bu yüzeysel algı ve banal tasniften muaf tutmak için orijinal isimler seçmeye çalışıyorum."
Eserleri
Kuzgun'un Gölgesi (şiir, Yediiklim Yayınları, 1999)
Kaosa Mütevazı Bir Katkı (deneme, Şule Yayınları, 2001)
Aynalı Barikatlar (deneme, Şule Yayınları, 2003)
Dublörün Dilemması (roman, İletişim Yayınları, 2005)[5]
Korkma Ben Varım (roman, İletişim Yayınları, 2009)
Garanti Karantina (şiir, Sel Yayıncılık, 2010)
Ruhi Mücerret (roman, April Yayıncılık, 2013)
Antika Titanik (roman, April Yayıncılık, 2018)
Derde Deva Randevu (roman, April Yayıncılık, 2019)
Derde Deva Randevu 2 (roman, Alfa Yayınları, 2019)
Murat Menteş Kitapları - Eserleri
- Korkma Ben Varım
- Dublörün Dilemması
- Ruhi Mücerret
- Garanti Karantina
- Kaosa Mütevazı Bir Katkı
- Aynalı Barikatlar
- Kuzgun'un Gölgesi
- Antika Titanik
- Derde Deva Randevu
- Derde Deva Randevu 2
- Fink
Murat Menteş Alıntıları - Sözleri
- "İkimiz de kanıyoruz bu dünyada olanlara..." (Garanti Karantina)
- İnsanlar adaletsizliği sadece kendi başlarına gelince dert ediyorlar. (Derde Deva Randevu)
- Gerçeğin nerede olduğunu bilemeyiz... Bizi yaşatan, hayaller ve hikayelerdir. (Derde Deva Randevu)
- "Yaşamak ölülerin de hakkı." (Ruhi Mücerret)
- Peki ya üniversiteler? -Modern üniversiteler, işsizlik probleminin kamufle edildiği park alanlarıdır. Tarihte ilk defa insanlar 30 yaşına kadar eğitim görüyorlar. Bu normal değil. (Derde Deva Randevu 2)
- Ev içinde uyurgezer bir despot iken, dışarıda ölmeden yok olmayı başarmış zavallı bir avareye dönüşen erkekler hangi onurlu itirazı üstlenebilir ki? (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
- Ahlaksız kimseler, ahlakın ne olduğunu bilmeyen kimselerdir. Dolayısıyla, sahiden ahlaklı kişilerle karşılaşsalar bile onların özelliklerini kavrayamayan yaratıklar, sağlamlığı çürüklükte arayacaklardır. (Aynalı Barikatlar)
- “Bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik nedir?” sorusunun cevabı 19. yüzyıldan hazırdır: “İkisini de gazeteyle öldürebilirsin!" (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
- "İnsanlar birbirlerinin dertlerini kusur sayıyor." (Korkma Ben Varım)
- Günü geçmiş gazeteleri birbirine ekleyip okuduğunda herhangi bir tarih kitabı okumuş sayılmazsın, okuduğun bok yoluna gitmenin tarihidir. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
- Herkes kendi mezarını kazarsa bütün çirkefi örtme imkanı doğar. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
- Araba kullanırken can verenlerin çoğu, araba kullanmak için can atanlar arasından çıkıyor, ne tuhaf. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
- "Sonradan fark ettim ki, çocukluk asıl, insana ileri yaşlarda lazım." (Fink)
- "Tüm insanlığa kahve ısmarlamak, aklımdan geçen bu..." (Dublörün Dilemması)
- "Kızın yüzü deniz manzaralıydı. İki gözünde iki ayrı okyanus. Birini geçseniz de ötekinde kesinkes kaybolursunuz." (Fink)
- "Kim ne derse desin, ıslık değil parola çığlık..." (Garanti Karantina)
- “Kartları kader karıştırır, sen de oynarsın. “ (Korkma Ben Varım)
- Kutsal kitaplar ? -Kitaplar inanmak için değil, anlamak için okunur. Kutsal kitaplar içinde geçerli bu. Anlamadığınız bir kitapla bağ kurduğunuzu iddia etmeniz gülünç olur. (Derde Deva Randevu 2)
- “… gül gibi yaşıyoruz fakat birkaç diken var.” (Fink)
- Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar Ve yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar Ve bu yüzden düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, Sarılırsak yanarız deyip aşkı hep uzaktan sevdik... Hangi çiçek, diğerini "sarı açtı" diye ayıplar? Hangi kuş, farklı ötünce diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar... (Derde Deva Randevu)
Editör: Nasrettin Güneş