diorex
sampiyon

Felsefe Sözlüğü - Orhan Hançerlioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefe Sözlüğü kimin eseri? Felsefe Sözlüğü kitabının yazarı kimdir? Felsefe Sözlüğü konusu ve anafikri nedir? Felsefe Sözlüğü kitabı ne anlatıyor? Felsefe Sözlüğü PDF indirme linki var mı? Felsefe Sözlüğü kitabının yazarı Orhan Hançerlioğlu kimdir? İşte Felsefe Sözlüğü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 21.08.2022 22:00
Felsefe Sözlüğü - Orhan Hançerlioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Hançerlioğlu

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751400895

Sayfa Sayısı: 474

Felsefe Sözlüğü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türk edebiyatının büyük ustası Yakup Kadri Karaosmanoğlu,1 Mayıs 1952 tarihli Varlık dergisinde, genç Hançerlioğlu!na şöyle seslenmişti* Aziz meslektaşım. Vefalı dostum Yaşar Nabi"nin bana göndermekte olduğu yayınlar sayesinde, edebiyat aleminin genç kıymetlerin itanımak fırsatını buluyorumb. Hemen söylemek isterimki bunlar arasında ilgimi en çok siz çekmektesiniz*.Kültür Bakanı Sayın Cihat Baban,9 Mart 1971 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şöyle dedi: *Orhan Hançerlioğlu"nun gelişme temposunu izleyenler, yakınlarda onun, bütün dünyanın üzerinde duracağı orijinal yapıtlarlaTürk düşüncesini yüceleştirdiğini göreceklerdir*.Değerli yazar Oktay Akbal, 20 Şubat 1977 tarihli Cumhuriyet gazatesinde şöyle yazdı: *Orhan Hançerlioğlu üstünde geleceğin araştırmacıları sanırım çok kafa yoracaklar. Bu birbiri üstüne konan kocaman yapıtlar, Hançerlioğlu adını uzun uzun yaşatacak, kuşaklar boyu belleklere yerleştirecek.*Türk Dil Kurumu Başkanı Profesör Dr. Seha L.Meray, 25 Mayıs 1973 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şöyle dedi: *Sayın Hançerlioğlu"nun büyük dil ustalığıyla kaleme aldığı hep el altında tutulması gereken Felsefe Sözlüğü...*.Ordinaryüs Profesör Dr. Sayın Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, 22 Mart 1977 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şöyle yazdı: *Hançerlioğlu, bu Felsefe Ansiklopedisi"nde en derin, en çapraşık felsefe konularını o denli açık, o denli anlaşılır biçimde dile getirmiş ki, bunları okumak gerçekten büyük bir zevk oluyor*.Değerli ozan Melih Cevdet Anday, l Eylül 1978 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şöyle dedi:*Böyle büyük, önemli, ciddi bir ansiklopedik yapıtı tek başına başaran sayın Orhan Hançerlioğlu"nu kutlamak isterim. Bu yoğun çalışma ürünü, kalıcı yapıt...*

Felsefe Sözlüğü Alıntıları - Sözleri

  • Aristoteles' e göre tinsel duygularımız tensel isteklerimizin gerektiği ölçüde karşılanmamasından doğarlar.
  • Sokrates'te göre acıdan kaçmak ve hazza yönelmek ancak bilgiyle gerçekleşebilir. Yaramıza bıçak vurdururuz, çünkü bilgi ilerdeki büyük acıdan korunmak için şimdiki küçük acıya katlanmamızı gerektirir. İnsan, acıdan bilgisizce kaçar ve hazzı bilgisizce isterse, yarasına bıçak vurdurmaz ve ölür.
  • Fransız tarihçisi François Mignet'ye göre olayları insanlar değil, insanları olaylar yönetir.
  • Amerikan anlambilimcisi S. Chase'e göre sömürme düşüncesi, sömürme sözcüğünden doğmuştur. Sömürme sözcüğü dilden atılırsa dünyada sömürme olmayacaktır, daha açık bir değişle sömürme ya da sömürülme diye bir toplumsal olay söz konusu olmayacaktır.
  • Hayvanlar, doğada bulduklarıyla yaşarlar İnsanlarsa; yaşayabilmek için üretirler.
  • "Platon'a göre doğruyu bulma yolunda düşünsel bir etkinlik, Aristoteles'e göre ilk nedenlerin bilimi, Aziz aLAugustinus'a göre tanrıyı bilmek, Aquinas'a göre tanrının tanınması, Giordano Bruno'ya göre doğayı bilmek, Francis Bacon'a göre bilimsel veriler üzerine düşünmek, Thomas Hobbes'a göre doğruyu düşünmek, Leibniz'e göre gerçekte doğru olanı anlatmak, John Locke'a göre düşünceleri gerçek aleme açmak, David Hume'a göre insan zihninin mahiyetini incelemek, İmmanuel Kant'a göre bilginin nasıl mümkün olabileceğini öğrenmek, Johann Gottlieb Fichte'ye göre varlığın hiçbir şey olmadığını ve benin bilgisine ulaşmak, Hegel'e göre düşüncenin kendi karşıtlarıyla çelişerek ilerlemesinin bilimi, Auguste Comte'a göre bütün bilimleri birleştiren bilim, Karl Jaspers'e göre ölmesini öğrenmektir."
  • Antikçağ: Evrenin hangi özdekten yapıldığını araştıran Milet'li fizikçilerden sonra oluş'u açıklayan Herakleitos'la felsefesel çalışma evrenselleşiyor. Âmâ Herakleitos'un doğa biliminin yardımından yoksun bu saf sezisi o kadar geniş kapsamlı ki ona hemen "karanlık" adını takıyorlar. Sokrates "Herakleitos'ta anladıklarım pek güzel, öyle sanıyorum ki anlamadıklarım da... Bu derinliğe inebilmek için Delos'lu bir dalgıç gerek" diyor. Evreni bir yana bırakıp insana dönme zorunludur. Sokrates'e göre felsefe, neleri bilmediğini bilmek'tir. Doğa biliminin yardımından ve denetinden yoksun felsefe, ister istemez bir düşünsel çalışma olacaktır. Platon onu doğruyu bulma yolunda düşünsel çalışma olarak tanımlıyor. Aristoteles'e göre o, ilkeler ya da ilk nedenler bilimi, Epikuros'a göre bir yaşam bilimi'dir, mutlu bir yaşam sağlamak için tasarlanmış eylemsel bir sistem'dir. Bu çağda felsefe, genel karakteriyle bir törebilim niteliğindedir. Ortaçağ: Augustinus'a göre Tanrı'yı bilmek'tir, gerçek felsefeyle gerçek din özdeştir'ler. Tertullianus'a göre felsefe yapmak dogma'yı açıklamak ve onun doğruluğunu tanıtlamak'tır. Scottus Eriugena'ya göre felsefe inan'ın bilimi'dir, felsefenin konusu dinin konusunun aynıdır. Anselmus'a göre de inanılanı anlamaya çalışmak'tır. Abaelardus'a göre inanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmak'tır. Skolâstiklere göre felsefe akılla dogma arasındaki uygunluğun tanıtlanması'dır. Aquino'lu Thomas'ya göre felsefenin konusu Tanrı'dır, felsefe Tanrı'nın tanıtlanmasıdır. Sadece Duns Scotus'dür ki ilk kez felsefeyi dinden ayırma eğilimi göstermiştir. Bu çağda felsefe, genel karakteriyle bir tanrıbilim niteliğindedir. Yeniçağ: Bir hayli eskidiği halde felsefe tarihlerinin çoğunda hâlâ yeniçağ adıyla dilegetirilen felsefe evresinde büyük düşünür Giordano Bruno'ya göre felsefenin görevi doğayı bilmek'tir. Bu anlayış, görüldüğü gibi, düşünsel felsefede çok büyük bir adımdır. Campanella'ya göre felsefenin konusu eleştiri'dir. Francis Bacon'a göre felsefe deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üstünde düşünmek'tir. Hobbes'a göre felsefe yapmak doğru düşünmek'tir, felsefe sonuçların nedenleriyle ve nedenlerin sonuçlarıyla olan karşılaştırmalı bilgisi'dir. Descartes'a göre felsefe bir bilim'dir ve onu kesin bir bilim yapmak için geometrik yönetemi metafiziğe uygulamak gerekir. Spinoza da bu düşüncede onu izlemiştir, ona göre de felsefe genelleştirilmiş bir matematik'tir. Leibniz'e göre felsefe gerçekte doğru olanı anlatmak'tır, göklerden yere inmelidir ve konusu beş duyuyla kavranan şeyler olmalıdır. Locke'a göre felsefe, filozofların gözlerini gerçek âleme açmak için bütün düşüncelerimizin duyumlarımızla gerçek âlemden geldiğini tanıtlamak'tır, bilgi düşüncelerimiz arasındaki bağlılığın ya da uyuşmazlığın algılanması'dır. Condillac'a göre felsefe duyumların bilgisi'dir. Hume'a göre felsefe insan zihninin mahiyetini incelemek'tir. Diderot'ya göre felsefe bilim'dir ve ancak doğa bilimleri, fizyoloji ve tıp üstüne kurulabilir. Kant'a göre felsefe bilginin nasıl mümkün olabileceğini öğretmek'tir. Bu da bilginin kendi kedisini eleştiri'siyle gerçekleşir. Fichte'ye göre felsefe yapmak varlığın hiç bir şey olmadığını ve görevin her şey olduğunu bilmek'tir, bu bakımdan da ben'in bilgisi'dir. Schelling'e göre felsefe doğa ve ruh çift görünüşünde saltıkın bilmi'dir, bu saltık da ben'le ben olmayan karşıtlığının özdeşliği'dir. Hegel'e göre felsefe düşüncenin kendi karşıtlıklarıyla çelişerek ilerlemesinin bilmi'dir, bu bilimse mantık'tır. Herbart'a göre felsefe yapmak bilimlerin temelinde bulunan kavramları aydınlatmak'tır. Schopenhauer'e göre felsefe deneysel bir metafizik'tir, varlığın temelinin irâde olduğu deneye dayanarak anlaşılır. Spencer'e göre bilim ancak bir kısım tekleştirilmiş bilgidir, felsefe'yse tümüyle tekleştirilmiş bilgi'dir. Auguste Comte'a göre felsefe bütün bilimleri birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimi'dir. Bu evrede, görüldüğü gibi, metafizik ve idealist bir açından da olsa, felsefe gittikçe bilimselleşmektedir. XX. Yüzyıl: Yüzyılımızda, eytişimsel özdekçiliğin dışında, yeni olguculuk, yeni Kantçılık, olgucu mantıkçılık, uygulayıcılık, tanrılı ve tanrısız varoluşçuluk, uyumsuzluk vb. gibi çeşitli akımlar idealist, usaaykırıcı ve bilinemezci bir doğrultuda gelişmişlerdir. Camus'ye göre "evren uyumsuzdur ve bilinemez", William James'e göre "insanın evrendeki durumu kedinin kitaplıktaki durumu gibidir, görür ve duyar âmâ hiçbir şey anlamaz", Heidegger'e göre "dünya ancak içinde insan varoldukça vardır, içinde insan yoksa dünya da yoktur", Jaspers'e göre "felsefe yapmak, ölmesini öğrenmektir". Fransız düşünürü Roger Garaudy, bütün bu akımları mızmız felsefeler adıyla niteler. Bu mızmız felsefeler, yüzyılımızda, büyük bir çoğunlukla, antikçağda olduğu gibi, kurulu düzenin savunuculuğunu üstlenmişler ve onu ayakta tutabilmek için kullanılmışlardır.
  • En iyi olan Tanrı'yla evrendeki kötülüğün uzlaştırılması sorunu... Alman düşünürü Leibniz, bu sorunda Tanrı'yı savunmak için Théodicée'yi yazmıştır. İ.S. II. yüzyılda yaşamış Lactantius adlı bir kilise babası, yüzyıllar boyunca süren bu çelişmeyi şöyle açıklar: Tanrı, kötülükleri, dünyamızdan ya atmak istiyor da atmıyor ya atabiliyor da atmak istemiyor, ya ne atabiliyor ne de atmak istiyor. Bu konuda başka bir durum olmaz. Atmak istiyor da atamıyorsa, bu güçsüzlüktür ki, Tanrılığa yakışmaz. Atabiliyor da atmak istemiyorsa bu kötülüktür ki, Tanrılığa yakışmaz. Ne atabiliyor, ne de atmak istiyorsa bu hem güçsüzlük, hem kötülüktür ki, Tanrılığa hiç yakışmaz. Atabiliyor ve atmak istiyorsa -ki Tanrılığa yakışan budur- acaba niçin atmıyor?.. Bu soru, ortaçağın dincilerini kıvrandırmıştır. Hristiyan düşünürlerinin çoğuna göre dünya, bir kötülükler alanıdır, insan bu alana düşürülmekle cezalandırılmıştır ve onu ancak Tanrı'nın iyilikseverliği kurtarabilir. Bu konuda en iyimser düşünür olan Leibniz, iyimserlik felsefesinde şu sonuca varmaktadır: Bu dünya iyi bir dünya değildir âmâ mümkün olanlar arasında en yetkinidir. Tanrı'nın iyiliği, birçok eksik dünyalar arasından en az eksik olanını seçmekle belirmiştir. Tanrı'nın sonsuz iyiliği olmasaydı daha çok eksik olanını da seçebilirdi.
  • İdealizmin vardığı sonuç şudur: Evrende tek varlık (Ruh, Tanrı) vardır, o da var bulunmayandır.
  • "Ludwig Wittgenstein'a göre insanın bu dünyadaki durumu, bir sineğin şişe içindeki durumuna benzer. Şişeye sıkışmış olan sinek, dışarı çıkmak ister fakat bunu nasıl başarabileceğini bilmez. İşte felsefenin amacı, sineğe şişeden nasıl çıkacağını göstermektir."
  • Descartes, "Düşünüyorum, öyleyse varım"
  • İnsanlar önce yaşarlar, sonra yaşadıklarının düşüncelerini edinirler.
  • ...Cremonini'nin şu öğüdüne uyuyorlar: "İçinden dilediğin gibi, dışarıdan herkes gibi davran..."
  • Luther'e göre sosyal eşitsizlik Tanrı düzenidir ve olduğu gibi korunması gerekir...

Felsefe Sözlüğü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

her ne kadar alfabetik bir düzende yazılmış olsa da her maddesinde yazarın güçlü anlatımıyla zenginleşen ve 'doğru bildikleriniz' konusunda sizi şaşkınlığı uğratacak derin ve detaylı bir çalışma.. alfabetik eserlerden pek hoşnut olmayan okurlar içinse şöyle bir önerim olacak: belirli bir konuyu seçin.. o konuya ilişkin maddeyi okuyup, maddede gönderme yapılan diğer konu başlıklarıyla sentezleyin.. eminim, büyük bir keyif alacaksınız.. sadece belirli bir zamanda değil, hayatınız boyunca başvurabileceğiniz, alanında yazılmış en iddialı kaynak.. (siyami tatlıcıbaşı)

yazarı çok beğensem de bir felsefe sözlüğü olarak pek iyi değildir . daha çok "Orhan Hançerlioğluna göre felsefe sözlüğü" başlığında olması gereken kitaptır . bilimsel olmayan her düşünce ve kişiyi bu kitapta yarmiştir yazar . bu nedenle sözlük olmak görevini yerine getirememiştir . (berkay çelik)

Dünyaya bakış çokluğu.: Felsefe tarihine merakınız varsa almayı unutmayın. İnsanın dünyayı yorumlayıp, bakış açınızı zenginleştirecek. Gelmiş geçmiş felsefecilerin büyük bölümünü Bulabileceğiniz bir kitap. Böyle bir eseri yazması epey zaman almış olmalı. Roman tadında okuyabilirsiniz. Ben Orhan Hançerlioğlu'nu sadece sözlük yazarı olarak biliyordum. Ve sadece " Ali" isminde tek kitabı olduğunu sanıyordum. Kitaplarını buldukça cahilliğime gördüm. Sözlük yazarlığı yanında verimli bir yazar. Romanlarının hepsi ayrı güzel. Zevkle okunacak türden. Ayrıca senoryalaştırıp filimi, dizisi çekilse izleyeni çok olur. Felsefe sözlüğü dünyaya bakış açısının çokluğudur. Yazar bakış açısının zenginliğini eserlerine yansımıştır. Özellikle "ALİ". Herkes kendini her yerde aynı olacağını sanır. Oysa kişiyi oluşturan, kimliğini şekillendiren koşullardır. Okuduktan sonra kendiniz hakkında farklı düşüneceksiniz. (Abdulkadır Akpınar)

Felsefe Sözlüğü PDF indirme linki var mı?

Orhan Hançerlioğlu - Felsefe Sözlüğü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Felsefe Sözlüğü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Orhan Hançerlioğlu Kimdir?

1939 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Keşan ve Karaisalı’da kaymakamlık yaptı. İstanbul Belediye Müfettişi, Emniyet Şube Müdürü, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Müdürlüğü yaptı. 1954’ten sonra İETT Hukuk İşleri Müdürü olarak çalıştı. 1978’de emekli oldu.

Sanat hayatına şiirle girdi. Bir şiir kitabı çıkardı (Kıvılcım, 1936). Bazı dergilerde şiir yayımlamaya devam etti. Bir süre hikâye ile uğraştı. Bir hikâyesi Şadırvan dergisi yarışmasında birincilik kazanmıştı. 1951’den 1957’ye kadar her yıl bir roman çıkardı. İlk romanı "Karanlık Dünya" ile dördüncü romanı "Ekilmemiş Topraklar"’da Anadolu sorunlarını ele aldı. Diğer romanlarını ise büyük şehir yaşamlarından seçtiği sahnelerle ördü. Romanlarını birer büyük hikâye ölçüsüyle daraltması, her birinde yeni bir biçim denemesine girişmesi, dikkati çeken özelliklerindendir.

1956 yılında "Ali" adlı romanıyla Türk Dil Kurumu Ödülü’nü kazanmıştır. Orhan Hançerlioğlu 1956-58 yılları arasındaTRT uzun dalga radyo yayınında akşam saatlerinde yer alan "Binbir gece masalları" adlı yayında masalları seslendirdi.

Orhan Hançerlioğlu Kitapları - Eserleri

  • Ali - Kutu Kutu İçinde
  • Bordamıza Vuran Deniz - Yedinci Gün
  • Ruhbilim Sözlüğü
  • Büyük Balıklar - Oyun
  • Ekonomi Sözlüğü
  • Ticaret Sözlüğü
  • Karanlık Dünya
  • Türk Dili Sözlüğü
  • Yedinci Gün
  • Toplumbilim Sözlüğü
  • İslam İnançları Sözlüğü
  • Felsefe Sözlüğü
  • Düşünce Tarihi
  • Dünya İnançları Sözlüğü
  • Mutluluk Düşüncesi / Başlangıcından Bugüne
  • Felsefe Ansiklopedisi
  • Başlangıcından Bugüne Özgürlük Düşüncesi
  • Karanlık Dünya
  • İnanç Sözlüğü

Orhan Hançerlioğlu Alıntıları - Sözleri

  • Mânâsı olmayan bir şey ise yaşamıyor demektir. Taşların, toprakların, ağaçların ve böceklerin bile bir mânâ ifade ettiği bu dünya üzerinde kendimden şüphe etmem de ne yaparım? (Karanlık Dünya)
  • Ahmet birkaç defa bu adamın yaşamaktan ne zevk aldığını düşünmüştü. İçinde bulunduğu dünyanın farkında olmayan bu sağlam makinede ne güneşin doğuşundan, ne kuşların ötüşünden, ne mevsimlerin geçişinden hiçbir iz yoktu. Bu adam acaba ne için yaşıyordu?... (Karanlık Dünya)
  • Yaşamayı neşe ile karşılamaya başladığı günden beri yüzünün asık bulunuşu mutlaka esaslı bir sebebe dayanırdı. (Karanlık Dünya)
  • Yaşamamız gerek Gönül.. Yaşamak bizim de hakkımız olmalı. (Yedinci Gün)
  • İyilik ve kötülük. İşte bütün mesele bu iki ruhu mümkün olduğu kadar zarar vermeyecek surette bağdaştırabilmektedir. Ne yazık ki dünya kurulalı beri be din, ne felsefe, ne kanun bu işi bir türlü beceremedi… (Karanlık Dünya)
  • Dünyadaki bütün sevgilerin toplamı kadar seviyorum seni. . (Yedinci Gün)
  • Bulunduğum yere alıştım, ama itiraf etmeliyim ki memnun değilim. Tabi ki mümkün olmayan hayaller, tatmini imkânsız hayaller içindeyim. (Karanlık Dünya)
  • Başkalarına karşı maske taşımaya o kadar alışmışızdır ki, sonunda kendimiz bile gerçek yüzümüzü unuturuz. (Düşünce Tarihi)
  • Ne var ki artık, yoksulluk ve acı çeken insan yığınlarına öğütler yetmiyor.Onları baskı altında tutacak, başkaldırmalarını önleyecek bir güç gerekmektedir.Bu güç ‘devlet’tir. (Düşünce Tarihi)
  • Sonraki acıyı bilmeyen bilgisiz yakın mutluluğu seçer, yarasına bıçak vurdurmaz. Sonraki mutluluğu bilen bilgili yakın acıyı seçer, yarasına bıçak vurdurur. Her ikisi de seçimlerinde zorunluğun peşinden gitmektedirler. Ancak bilgidir ki gerçek zorunluğu sahtesinden ayırabilir. Bilgisizin zorunluğu mutsuzluğa, bilgilinin zorunluğu mutluluğa ulaştırır. İşte bu bilgidir ki kişiyi özgür kılar, zorunlu olaylara egemen yapar. SOKRATES (Başlangıcından Bugüne Özgürlük Düşüncesi)
  • Yapabilseydim eğer... Ne kadar isterdim, düşünmemeyi. (Ali - Kutu Kutu İçinde)
  • Yaşamak?... Ama nasıl yaşamak?... "Ben bu yaşamayı sevmiyorum," diye mırıldandı. (Yedinci Gün)
  • “Gelmek senin elinde miydi de gitmek elinde olsun?… Marifet ölmekte değil, yaşamakta..” (Yedinci Gün)
  • "Acımasız ve zorba" olarak bildiğimiz "Ceberrut" aslında tanrıya ulaşmanın bir aşaması. Tanrınında büyüklüğünü dile getiren bu sözcük aslında "güç" anlamına gelen İbranice "geburah" sözcüğünden türemiştir. Ayrıca bu terim tanrının niteliklerini de dile getirir. Buna karşın tanrının kendiliğine lâhût denir. İslam gizemciliğine göre en üste lâhût alemi, ortada ceberrut âlemi, altta da melakût alemi vardır. Tanrıya bu alemleri geçerek ulaşılır. (İnanç Sözlüğü)
  • Davranışlarını akla göre düzenleyenler delilerden daha deli olduklarından insanlıklarını unutur "tanrılığa özenirler." (Mutluluk Düşüncesi / Başlangıcından Bugüne)
  • Kazık, çakılmıştı bir kez. Çıkarmak kolay olmayacaktı elbet. (Düşünce Tarihi)
  • İdealizmin vardığı sonuç şudur: Evrende tek varlık (Ruh, Tanrı) vardır, o da var bulunmayandır. (Felsefe Sözlüğü)
  • Düşünmelisiniz... Başüstüne... Ama neyi düşünmeli, nasıl düşünmeli? Maziyi düşünsem, faydasız. İstikbalimi düşünsem, karanlık. O kadar karanlık ki onu göremiyorum. (Karanlık Dünya)
  • Geçmiş bütün ürpertileriyle karşısına dikilmişti. (Yedinci Gün)
  • Descartes, "Düşünüyorum, öyleyse varım" (Felsefe Sözlüğü)

Yorum Yaz