diorex
sampiyon

Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer - Ömer Hayyam Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer kimin eseri? Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer kitabının yazarı kimdir? Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer konusu ve anafikri nedir? Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer kitabı ne anlatıyor? Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer kitabının yazarı Ömer Hayyam kimdir? İşte Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 01.03.2022 14:00
Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer - Ömer Hayyam Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ömer Hayyam

Çevirmen: Aydın Karahasan

Yayın Evi: Telos

İSBN: 9786058495005

Sayfa Sayısı: 382

Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hayyam'ın rubailerinin büyük bölümü Aydın Karahasan'ın özenli çevirisi ve Farsça asıllarıyla birlikte Türkçede!..

Okur aynı zamanda bu büyük yapıtın doğduğu çağın özelliklerini, yaratıcısının yaşam öyküsünü ve dünya görüşünü de Aydın Karahasan'ın kapsamlı incelemesiyle bu kitapta bulabilecektir.

Ömer Hayyam; XI. Yüzyıl'ın Nişabur'undan çıkmış ve tüm çağları ve coğrafyaları özellikle rubailerinde çiçeklendirdiği yaşama sevinciyle fethetmiş bilim insanı, şair ve düşünür…

Tüm çağlar için söylenmiş bir başyapıt Rubailer. Üstelik Farsça sesiyle ve başarılı bir Türkçe söyleyişle…

2012 Haziran'ında kaybettiğimiz Aydın Karahasan'ı da şükranla, saygıyla anıyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)

Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer Alıntıları - Sözleri

  • " Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle Bana kötü deyip kötülük edeceksen Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle"
  • Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı.
  • Ey sevgili beraber sanki pergel gibiyiz, Başımız ikiyse de bitişik bedendeyiz, Bir nokta çevresinde dönüp durmama bakma, En sonunda beraber olacak değil miyiz? Cânâ men o tô nemûne-ye pergârim, Ser gerçe do kerderim yektendârim, Ber nokte revanim konûn dâere var, Tâ ahr-e kâr ser behem bâzârim. *** Eyvah ki hem ne eyvah, ytireğin sevdası yok! Coşkunluğu yok, bir dilbere yanması yok! Aşksız geçiriyorsan yaşadığın günleri, Tükenen şu ömrünün artık bir manası yok! Eyvah beran del ke der û sûzî nist! Sovdazede -ye mehr-e del efrûzî nist! Rûzî ke to bî eşg beser hâdî bord, Zâye ter ez an rûz torâ sûzî nist!
  • Olur olmaz şeylerden âdetim değil yılmak, Mümkün değil dünyada sonuna kadar kalmak, Ölmek kesin yazgımız buna aldırdığım yok, Korkum ölümden değil, namerde muhtaç olmak.
  • Şu dünyada günah işlemeyen söyle kim var ? Günah işlemeden yaşamak mümkün mü ey yâr ? Kötüyüm diye bana kötülük edeceksen, Ey tanrı aramızda öyleyse ne fark var ?
  • Ey dost yarından yana üzülüp tasalanma Ömrünü ganimet bil, geçmiş zamana yanma Binlerce yıl önce göçenlerle beraber, Biz de ederiz yarın köhne cihana veda
  • Gül çehreye nevruzda vuran rüzgar ne hoştur
  • Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı.
  • “Dedim sırların kaynağına girende, Kader, kısmet, cehennem, cennet nerede? Bilgece bir ses yükseldi derunumdan; Dedi: Cennet de, cehennem de senin içinde.”
  • Cennet ne cehennem ne gören yok a gönül Bir avdet edüp haber veren yok a gönül, Ummid ile korktuğumuz o şeylerden ki, Bir nam ü nişane gösteren yok a gönül!
  • "Romanlar, çeviriler, Ömer Hayyam hepsi kaldı!" diyerek gözlerinden yaş geldi. "Aydın, Ömer Hayyam'ı ve Rubaitlerini bitirmeden, son noktayı koymadan, yayınlandığını görmeden, 25 yıllık emeğinin eserini eline almadan bu dünyadan çekip gitmek yok!" dedim. Gülüştük! "Tamam!" dedi. Elimi tuttu. "Ömer Hayyam'ı sana emanet ediyorum! Sözümde duramayıp erkenden gidersem, senin yayınlamanı istiyorum!" "Hayır Aydın! Diren, iyi ol! Kitabını kendin yayınla!" dedim. En çok sevdiği rubailerden birini okumaya başladı: Dünya denilen zincire doymuş değilim, İşimi bir an bile boş koymuş değilim, Ömrümce şu dünyada hep öğrenmekte idim, Hala işimin ustası olmuş değilim. Eli ayağı tutmuyordu ama hafızası yerinde idi. "İşinin ustası oluncaya kadar yaşayacaksın!" dedim. Gülüştük, umutla ayrıldık birbirimizden.
  • Düşte bir bilge gördüm, pek güveni var akla, Dedi: "Fazla uyruma, gül açmaz uyumakla, Ömrümüzün yarısı zaten uykuda geçer, O ebedi uykunu toprak altına sakla!" **** Der hâb-ı bodem merâ heredemendi goft: "Kez hâb kesirâ gol-e şâdî meşkoft, Kâri çe konî ke ecel başed coft, Behriz kezîr-e hâk mî bâyed hoft."
  • Şu dünyada günah işlemeyen söyle kim var ? Günah işlemeden yaşamak mümkün mü ey yâr ? Kötüyüm diye bana kötülük edeceksen, Ey tanrı aramızda öyleyse ne fark var ?

Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hayyam’ı anlayabilmek için önce hayatını gözden geçirmek lazım bence. Devrinin çok önemli islam alimlerinin arasında yetişen ve matematik gibi pozitif bilimler üzerinde eserler veren Hayyam’ın rubailerinde din üzerinden ironi yaptığını anlamak çok zor olmaz. Hayyam’ı anlamak için ona ve eserlerine ortadan başlamamak lazım. Aksi takdirde pek çok rübaisi kulağımıza farklı ezgilerle gelen Hayyam’ı yanlış tanımış oluruz.. (Alper KOCAMAN)

Büyük bir matematikçi, büyük bir astronom ve bence büyük bir şairin cesur dörtlükleri... Kitabın başında Ömer Hayyam hakkında tarihsel ve kültürel bilgiler okuyorsunuz ve peşinden rubailerini okumaya başlıyorsunuz. Kitabın başında verilen tarihsel ve kültürel bilgiler sizi Hayyam rubailerine öyle güzel hazırlıyor ki... "İşte Ömer Hayyam'a böyle gelinir" diyorsunuz içinizden. Rubailer ise bambaşka bir dünya zaten. Anlayabilene hayatın sırlarını veren mükemmel dörtlükler. (Eray)

Kitabın Yazarı Ömer Hayyam Kimdir?

Gıyaseddin Eb'ul Feth Ömer İbni İbrahim el-Hayyam veya Ömer Hayyam (Farsça: عمر خیام; d. 18 Mayıs 1048 - ö. 4 Aralık 1131), İranlı şâir, filozof, matematikçi ve astronom.

Hayyam, Nişabur doğumludur. Yaşadığı dönemin ünlü veziri Nizamül-Mülk ve Hasan Sabbah ile aynı medresede zamanın ünlü alimi Muvaffakeddin Abdüllatif ibn el Lübad'dan eğitim görmüş ve hayatı boyunca her ikisi ile de ilişkisini kesmemiştir. Bazı kaynaklar; Hasan Sabbah'ın Rey kentinden olduğu Nizamül-Mülk'ün de yaşça Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah'tan büyük olduğunu ve böylece aynı medresede eğitim görmediklerini belirtmektedir. Yine de Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamül-Mülk'ün ilişki içinde olduklarını inkar etmemektedir. (Kaynak: Semerkant-Amin Maalouf Amin Maalouf'un bu kitabında Hasan Sabbah ve Nizamül-Mülk ile Ömer Hayyam'ın ilişkisini ve hikâyelerini kurgulamış olabileceği de düşünülmelidir. Hayyam'ın kendi dilinden yazılı böyle bir açıklaması yoktur.)

Ömer Hayyam, birçok bilim insanınca Bâtınî ve Mu'tezile anlayışlarına dâhil görülür. Evreni anlamak için, içinde yetiştiği İslam kültüründeki hâkim anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmeleri eşine az rastlanır bir edebi başarı ile dörtlükler halinde dışa aktarmıştır.

Hayyam aynı zamanda çok iyi bir matematikçiydi. Üçüncü dereceden bilinmeyen denklemlerle ilgili yazdığı cebir adlı eserinde bilinmeyen rakamın yerine Arapçada "şey" anlamına gelen kelimeyi kullanmıştır. Daha sonra bu eseri diğer dillere çevrilirken İspanyolcaya "Xay" olarak geçmiştir. Bu kelime ilk harfine indirgenerek bilinmeyen rakamın simgesi "x" olarak kullanılmaya başlamıştır. Binom açılımını ilk kullanan bilim insanıdır. Hayyam, genelde şiirlerindeki eğlence düşkünlüğünün belirgin olmasından dolayı rubaileri ile ünlenmiştir.

Geçmişte yaşamış birçok ünlünün aksine Ömer Hayyam'ın doğum tarihi günü gününe bilinmektedir. Bunun sebebi, Ömer Hayyam'ın birçok konuda olduğu gibi takvim konusunda da uzman olması ve kendi doğum tarihini araştırıp tam olarak bulmasıdır.

Rubailerinde; dünya, var oluş, Allah, devlet ve toplumsal örgütlenme biçimleri gibi hayata ve insana ilişkin konularda özgürce ve sınır tanımaz bir şekilde akıl yürüttüğü görülmektedir. Akıl yürütürken ne içinde yaşadığı toplumun ne de daha öncesi zamanlarda yaşamış toplumların kabul ettiği hiçbir kurala bağlı kalmamış, kendinden önce yaşayanların insan aklına koymuş olduğu sınırları kabullenmemiş, bir anlamda dünyayı, insanı, var oluşu kendi aklıyla baştan tanımlamış; bu nedenle de çağını aşarak "evrenselliğe" ulaşmıştır. Ancak unutmamak gerekir ki Hayyam'ın yaşadığı dönem, kendisi gibi çağları aşan ve tarihin gördüğü en büyük düşünürlerden birini yaratacak sosyo-kültürel altyapıya sahipti. Kendi tarihinin belki de en aydınlık dönemlerini yaşayan İslam dünyasında felsefenin hak ettiği ilgiyi gördüğü, Selçuklu saraylarında ise sentez bir Orta Doğu kültürü (Türk-Hint-Arap-Çin-Bizans) oluşmaya başladığı bir dönemde yaşayan düşünür, böylece nispeten yansız ve bilimsel bir öğrenim görmüş, felsefeyi günah saymayan bir toplum içinde özgürce felsefe ile ilgilenebilmiştir.

Hayyam, aynı zamanda dünya bilim tarihi için de önemli bir yerdedir. Günümüzde kullanılan Miladi ve Hicri Takvimlerden çok daha hassas olan Celali Takvimi'ni hazırlamıştır. Okullarda Pascal üçgeni Fransız matematikçi Blaise Pascal'ın soyadıyla olarak öğretilen matematik kavramı aslında Ömer Hayyam tarafından oluşturulmuştur. Matematik, astronomi konularında dünyanın önde gelen bilim insanlarındandır. Birçok bilimsel çalışması olduğu bilinmektedir. Öklidi yorumlamıştır ve Horasan'da da bir yıldız evi vardır. Kendisi Yunan biliminin savunucusuydu ve İbn-i Sina'nin düşüncelerinin takipçisiydi.

Pek çok rubai ünü sebebiyle Hayyam'ın rubailerine karıştırılmıştır, bilinen kadarıyla rubailerinin sayısı 158'dir. Fakat kendisine mâl edilenler binin üzerindedir.

Ayrıca Ömer Hayyam için tarihteki ilk bilinen savaş karşıtı eylemci yakıştırması da yapılmaktadır.

Rubailerinin Türkçeye çevirisi birçok farklı çevirmen tarafından yapılmışsa da rubaileri Türk halkına sevdiren çeviri Sabahattin Eyüboğlu tarafından yapılmıştır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ömer_Hayyam

Ömer Hayyam Kitapları - Eserleri

  • Dörtlükler
  • Çek Şarabı, Sev Güzeli
  • Bir Çöl Rüzgarı Ömrümüz - Rubailer
  • Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer
  • Sevgili Seninle Ben Pergel Gibiyiz: İki Başımız Var Bir Tek Bedenimiz
  • Rubailer

Ömer Hayyam Alıntıları - Sözleri

  • Bir çöl rüzgarı ömrümüz! Akıp giden bir ırmak. Giden günün, gelecek yarından bir farkı yok benim için! (Bir Çöl Rüzgarı Ömrümüz - Rubailer)
  • Yarın ne gelecek başına? Endişeli misin? Kaygılanma. Acıların korkularını haklı çıkarır yoksa! Hiçbir şeye bağlanma! Sorun etme kişileri, kitapları. Akıl sır ermez alınyazımıza! (Bir Çöl Rüzgarı Ömrümüz - Rubailer)
  • "Var mı dünyada günah işlemeyen söyle: Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle." (Sevgili Seninle Ben Pergel Gibiyiz: İki Başımız Var Bir Tek Bedenimiz)
  • Bir geldi mi derin ölüm uykusu, Biter bu dünyanın dedikodusu. (Sevgili Seninle Ben Pergel Gibiyiz: İki Başımız Var Bir Tek Bedenimiz)
  • Bulut geçti, göz yaşları kaldı çimende... (Sevgili Seninle Ben Pergel Gibiyiz: İki Başımız Var Bir Tek Bedenimiz)
  • Gül çehreye nevruzda vuran rüzgar ne hoştur (Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer)

  • Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam? Ben haramı helâlı karıştırmam: Seninle içilen şarap helâldir, Sensiz içtiğimiz su bile haram. (Dörtlükler)
  • Her bilimi gönlüm anladı bildi demişim. Bilgisizliğim ne denli az diye ne kadar mağrur imişim. Yazık ki bir de akıl gözüyle bakıp gördüm; Geçti yaşam boyu anladım ki hiçbir şey bilmemişim. (Rubailer)
  • "İnsan hayata bir kez geliyor, onu da başkalarını memnun ederek tüketmemelidir." (Sevgili Seninle Ben Pergel Gibiyiz: İki Başımız Var Bir Tek Bedenimiz)
  • "Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin Tekkede, manastırda eremezsin. Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada Cennetin cehennemin üstündesin." (Sevgili Seninle Ben Pergel Gibiyiz: İki Başımız Var Bir Tek Bedenimiz)
  • Mutluluk bekleme, bir an sürecektir yaşaman. (Çek Şarabı, Sev Güzeli)
  • Tanrım bir geçim kapısı açıver bana; Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana; Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni Haberim olmasın gelen dertten başıma. (Çek Şarabı, Sev Güzeli)
  • Düşümde bir bilge dervişi gördüm: dedi ki "Yatma!" Mutluluğun gülü açmaz ki bağda uzanıp uyumakla... Uyku bir anlamda yarı ölmektir, bu nasıl iş dostum? Hiç tükenmeden kara toprakta uyuyacaksın nasıl olsa! (Rubailer)

  • " Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle Bana kötü deyip kötülük edeceksen Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle" (Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer)
  • "Şarapla olmuşsam ben sarhoş, öyleyim, Kâfir, ateşperest, putperest öyleyim; Herkesin bir zannı var hakkımda benim, Ben kendime aidim, nasılsam öyleyim!" (Sevgili Seninle Ben Pergel Gibiyiz: İki Başımız Var Bir Tek Bedenimiz)
  • İşte bir günü daha kayboldu ömrümün (Dörtlükler)
  • Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler. (Dörtlükler)
  • Ey dost yarından yana üzülüp tasalanma Ömrünü ganimet bil, geçmiş zamana yanma Binlerce yıl önce göçenlerle beraber, Biz de ederiz yarın köhne cihana veda (Farsça Asılları ve Türkçesiyle Rubailer)
  • "Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş! Şu durmadan kurulup dağılan evrende Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!" (Sevgili Seninle Ben Pergel Gibiyiz: İki Başımız Var Bir Tek Bedenimiz)
  • Cenneti ve cehennemi arıyordum, dünyanın ve sonsuzluğun ötesinde. Görkemli bir ses yankılandı göklerde: “ Ne arıyorsun? Cennet de sendedir, cehennemde !” (Bir Çöl Rüzgarı Ömrümüz - Rubailer)

Yorum Yaz