Factotum - Charles Bukowski Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Factotum kimin eseri? Factotum kitabının yazarı kimdir? Factotum konusu ve anafikri nedir? Factotum kitabı ne anlatıyor? Factotum kitabının yazarı Charles Bukowski kimdir? İşte Factotum kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Charles Bukowski
Çevirmen: Avi Pardo
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753420549
Sayfa Sayısı: 160
Factotum Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Zengin olmayı düşleyen yoksul ve despot bir babanın cehenneme çevirdiği ergenlik döneminden sonra iki yıl Los Angeles Üniversitesi´nde gazetecilik bölümüne devam eden Charles Bukowski (Henry Chinaski) kararını verir. Babası gibi biri zengin olmak istediğine göre, o tersini isteyecektir. Aylaklığı. Ancak erken yaşta saptadığı bir hedefi vardır. Yazar olmak.
Mukavva bavulunu alıp yola düştüğünde yirmi iki yaşındadır. Ucuz pansiyon odalarında sefaletle boğuşup yazmaya çalışırken kendine gerçek bir dost edinmiştir. Alkol.
Bar Sineği filminde beş günlük bir kesitini senaryolaştırdığı bu dönem yaklaşık on yıl sürer. Eyalet eyalet dolaşıp, pansiyon kirası ve içki giderlerini karşılamak için sayısız ikinci, hatta üçüncü sınıf işlere girip çıkar. Bukowski roman, öykü ve şiirlerinde sık sık özlemle söz ettiği bu dönemi anlatırken mizahının ve onu çağdaş Amerikan edebiyatının önde gelen yazarlarından biri yapan eşsiz yalınlığının doruğundadır.
Factotum Alıntıları - Sözleri
- “Nedir problemin peki?” “İnsanlardan hoşlanmıyorum.”
- Nedir problemin peki? Insanlardan hoşlanmıyorum.
- "Bazı kadınlar sihirliydi."
- Yalnızlıkla beslenen biriydim; yalnızlığımı alırsanız yemeğimi ve suyumu almış kadar olursunuz.
- “Bir an yanına gidip ona sarılmak geldi içimden.”
- “Çiçekler ölüler için değildir, ölülerin çiçeğe ihtiyaçları yoktur,”
- "Romantizme gerek yok."
- “Yalnızlıkla beslenen biriydim; yalnızlığımı alırsanız yemeğimi ve suyumu almış kadar olursunuz.”
- "Hiç aşık oldun mu?" "Aşk gerçek insanlar içindir." "Sen de gerçek gibisin." "Gerçek insanlardan hoşlanmam." "Hoşlanmaz mısın?" "Nefret ederim onlardan."
- "- Yalnız mısın?" "- Evet" "- Kimse yok mu?" " - Kimse. İnsanlara tahammülüm yok biliyorsun."
- Çiçekler ölüler için değildir...
- "Çoğu insanın tarzı yoktur. Senin var."
- Geri zekâlı olduğumu okul bahçesinde öğrenmiştim ilk kez.
- "Azim yok sende, hırs yok. Hayatla nasıl baş edeceksin?"
Factotum İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Akıcı, cümleler sade ve anlaşılır. Bukowski’nin romanlarını çok seviyorum, anlatımı gerçekten harika. Kitaplarını hiç sıkılmadan sürekli bir merak içinde okuyası geliyor insanın. Bu adamın tarzı, kitaplarında yer verdiği konular sabit; kadınlar, seks, alkol, at yarışları ve bölük pörçük işler.. Hoşuma giden ve kitaplarını okumaktan asla bıkmayacağım bir yazar. Her sayfasında güzel alıntılar bulabilirsiniz. Tavsiye ederim, kitap çok iyi! (Figen)
Adını sürekli duyduğum içimde her zaman başlama isteği olan Bukowski ile nihayet tanıştım. Çok büyük bir heyecanla başlamıştım kitaba, ki sayfalar ilerledikçe afallamaya, neler oluyor demeye başldım. Çünkü yeraltı edebiyatına ilk defa giriş yapıyordum ve karşımdaki yazılanlar daha önce okumadığım tarzdaydı. Hem yazar hakkında bilgi sahibi değildim hem de yazın tarzıyla..Yazarın kendi hayatını mı yoksa kurgu bir hayatı mı anlattığını kestirememiştim. Yok bu böyle gitmez diyerek Bukowski belgeseli olan “Born Into This” i açıp izlemeye başladım. İzledikçe Bukowski’yi tanıdım, tanıdıkça derin bir insan olduğunu fark ettim. Yaşadıkları onu ‘iyi edebiyat’ yapmaya zorlamış ve ortaya samimi dili olan kitaplarını çıkarmıştı. Birçok noktada ortak fikirlerimiz olduğunu fark ettim. Her ne kadar ‘Factotum’ kitabı, kitapları içerisindeki en fazla cinselliği en fazla küfürü içerse de bir şekilde sevdim Bukowski’yi. Bukowski tarzına alışık olmayanlara Factotum’un ağır geleceğini düşünüyorum. Dilinin ağır olmasından dolayı değil kesinlikle aksine fazla samimi dilinin sizi kahkahalara boğduğu sayfalar çoğunlukta. Tekrar gülümsemek için işaretler bile koydum. :) Yine de kelimelerle anlatamadığım Bukowski’nin okunması gerekir bence, ama önyargısız.. Kitap 20’li yaşlarındaki tam da ‘Factotum’ olan Henry Chinaski yani Charles Bukowski’yi anlatıyor. Tam manasıyla serseri takımından ‘aylak’ diyebileceğimiz bir adam Charles Bukowski. Para kazanmak, yaşamak için bulabildiği her tür ayak işine girer ve ilk fırsatta çıkar. Böyle böyle hayatına devam eder. Kitapla aynı adı taşıyan bir film de var. Tamamen kitabı yansıtmasa da (tabii ki kesilmiş sahneler var) filme uyarlanmış. Filmi karakterlerin nasıl oynandığını merak ettiğim için izledim. Matt Dillon harika bir Bukowski performansı sergilemiş. Ama dikkatimi çekenin Jan karakterini oynayan Lili Taylor olduğunu söylemeliyim. Kafamdaki Jan ile filmde ki Jan aynıydı. Bukowski severler izleyebilir. Son olarak Avi Pardo’nun çevirisine dikkat çekmek istiyorum. Bukowski’nin sade üslubunu o kadar güzel yansıtmış ki.. Avi Pardo’nun nefis çevirisi ile ortaya çıkan ‘Factotum’ u araştırıp okumanızı tavsiye ediyorum.Merak edenler olursa kitabın kendisini edinip okunabilirler. :) (S⠀ོ)
Susarak Anlaşılmayı Tercih Eden Adam.: Ekmek Arası'nın devamı niteliğinde olan bu kitabında yazar, yiyiyor, içiyor, sıçıyor, sevişiyor. Bir de at yarışı var tabii. Bukowski'nin (Henry Chinaski) gençlik yıllarında sürekli değişen iş ortamı, evden ayrılışı, kafasına koyduğu yazarlığa nasıl başladığı ve otel odalarındaki parasızlık ve sefalet halleri, aylaklıkları, şerkeşlikleri... Zaten her türlü ayak işini yapan anlamına geliyormuş "FACTOTUM". Her şeyi yapan ama aylak aylak oturup içki içip yazan bir adam olan Bukowski' nin alt metinde ABD`nin kendi kapitalizmine yenik düşüşünü anlattığı özyaşam romanı. kitap/factotum--7058 yazar/charles-bukowski (Ali)
Kitabın Yazarı Charles Bukowski Kimdir?
Charles Bukowski (16 Ağustos 1920 - 9 Mart 1994), asıl adı Heinrich Karl Bukowski olan Amerikalı yazar ve şair. Yapıtlarında bazen Henry Chinaski ismini de kullanmıştır. Hayatının çoğunu ABD'nin Los Angeles şehrinde geçirmiştir.
Eserlerinde genellikle toplum dışı insanlar ile depresyonu konu alması ve alkolizme yatkın bir hayat tarzını anlatmasıyla ünlüdür. Bunun nedeni olarak kendisinin bu hayatı yaşaması gösterilebilir. Bukowski'nin yazılarında kendi hayatını yazıp yazmadığı tartışma konusu olmuştur; hayranlarının bir kısmı bunları kurguladığını, çoğunluğu ise yaşamadan bu tip kurguları yapmasının mümkün olmayacağını ve o karakterde bir insanın bu hayatı sürmesinin zaten doğal olduğu görüşünü savunmaktadır.
I. Dünya Savaşı'nın sonlarında Almanya'ya askeri hizmet nedeniyle gelen Polonya asıllı Amerikan bir babanın ve terzilikle uğraşan Alman bir annenin çocuğu olan Charles Bukowski 1920 yılında Andernach, Almanya'da doğdu. 2 yaşındayken Los Angeles'ataşındılar. 1929 Krizi sırasında Bukowski'nin babası genelde işsizdi ve Bukowski'ye şiddet uygulardı. Genelde sessiz bir çocuk olan ve bu özelliğiyle dikkat çeken Bukowski, bazen çıldırış noktasına geliyor kendinden hiç beklenmedik kabadayılıklar yapıyordu. İlkokul yıllarından itibaren korkusuz olan Bukowski, kendi yazdığı bir eserinde ilkokul öğretmenine "sevişelim" dediğini söylemektedir. Bukowski, Los Angeles Lisesi'nden mezun olduktan sonra sanat, gazetecilik ve edebiyat dersleri aldığı Los Angeles Şehir Üniversitesi'nde 1 yıl okudu.
Yazmaya başladığı günden itibaren yazılarını yayımlanması için dergilere gönderen Bukowski'nin yazıları hep geri gönderilmiştir.
Ancak 24 yaşındayken "Aftermath of a Lenghty Rejection Slip" isimli kısa öyküsü yayımlandı. İki yıl sonra bir başka kısa öyküsü olan "20 Tanks From Kasseldown" isimli eseri yayımlandı. Bukowski yayıncılık yöntemlerinden hayal kırıklığına uğradı ve neredeyse 10 yıllığına yazmayı bıraktı. Hayatının bu bölümünü ABD'yi gezerek, çeşitli işlerde genellikle kısa vadeli çalışarak ve ucuz pansiyonlarda konaklayarak geçirdi. Hayatının diğer bölümlerinde olduğundan daha yoğun bir tempo ile açlık ile boğuşan ve kadınlarla zaman geçiren Bukowski daha sonra bu yıllarını Factotum isimli kitabında da anlatmıştır. Bu dönemdeki işlerinin kısa vadeli olmasının nedeni de düzen tanımaz kişiliği ve alkol bağımlılığıydı. Bukowski babasına olan nefretini onun aksine bir hayat yaşayarak göstermiş ve bir yazısında da bu yüzden bir hiç olmayı seçtiğini söylemiştir. O babasının aksine olduğu gibi görünen ve bir şey olmamayı hedefleyen birisi olarak kazandığı paraya önem vermiyor ve barlarda günü birlik bir hayat sürüyordu. Zengin Amerikalı kadınlarla ilişkiye girdiği dönemlerde onlara kaba dahi davransa etkiliyor onların evlerinde yaşamaya başlıyor ama bir türlü o hayata adapte olamayarak eski hayatına geri dönüyordu ki 1969'da da bunu, aç kalmayı seçtiğini söyleyerek ispat etmiş oluyor adeta. Ayrıca ömrünün çoğu denilebilecek kısmını da hipodromlarda geçirmiş ve bundan yazılarında sık sık söz etmiştir. 1950'lerin başında Bukowski, iki yıldan az bir süre ABD Posta İdaresi'nde posta kuryesi olarak çalıştı. 1955'te ölümün ucundan döndüğü alkol komasından dolayı hastaneye kaldırıldı. Taburcu olduktan sonra bir daktilo satın aldı ve şiir yazmaya başladı.1957'de Barbara Fry ile evlendi fakat 1959'da boşandılar. Bukowski, şiir yazmaya ve içki içmeye devam etti ve sonra Los Angeles'taki postaneye geri döndü. 1965'te hiç evlenmediği Francis Smith'ten bir kızı oldu. 1969'da Black Sparrow Yayınevi'nden ömür boyu 100 dolar maaş teklifini alınca postaneden ayrıldı. Bir mektubunda şöyle bir açıklaması vardı "İki seçenekten birini seçmek zorundaydım: Posta ofisinde kalıp delirmek ya da yazmaya oynayıp açlıktan ölmek. Ben aç kalmayı seçtim." Posta ofisini bırakalı bir ay olmadan Postane ismindeki ilk romanını bitirdi. 1976'da Bukowski, Linda King ile tanıştı. İki yıl sonra birlikte Los Angeles'ta bir liman şehri olan San Pedro'ya taşındılar. Bukowski ve Beighle 1985'te evlendiler.
Bukowski, Pulp romanını henüz bitirdikten sonra 9 Mart 1994'te 73 yaşındayken omurilikten yayılan lösemi sebebiyle San Pedro, Kaliforniya'da öldü.
Bu tip bir hayat yaşadığı için birçok kez tutuklanmış, dayak yemiş olan Bukowski hayatı, özgün dili ve tarzı ile Amerikan edebiyatına damgasını vurmuş, Türkiye'de ise ilk kez Sokak dergisi'nde çıkan öyküleri ile tanınmıştır.
Charles Bukowski Kitapları - Eserleri
- Postane
- Pulp
- Factotum
- Kahramanın Yokluğu
- Ekmek Arası
- Kadınlar
- Ölüler Böyle Sever
- Suda Yan Ateşte Boğul
- Hollywood
- Pis Moruk İtiraf Ediyor
- Kasabanın En Güzel Kızı
- Sıcak Su Müziği
- En Kısa Andır Mucize
- Pis Moruğun Notları 2
- Pis Moruğun Notları
- Sıradan Delilik Öyküleri
- Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi
- Pansiyon Manzumeleri
- Bütün Atlar Kaybetmeye Koşar
- Bana Aşkını Getir
- Güneş, İşte Burdayım
- Bir Tek Ben miyim Böyle Yaşayan?
- Günler Tepelerden Aşağı Koşan Vahşi Atlar Misali
- Kimse Bilmez Ne Çektiğimi
- Büyük Zen Düğünü
- En İyi Adamlar Yalnızken Güçlüdür
- Kaybedenin Önde Gideni
- Shakespeare Bunu Asla Yapmazdı
- Güneşe Uzan
- Kediler
- Sarhoş Çal Piyanoyu Vurmalı Çalgı Gibi Parmaklar Biraz Kanamaya Başlayana Dek
- Çanlar Kimse İçin Çalmıyor
- Gilles Deleuze ve Amerikan Edebiyatı
- Kapalı Bir Kapıdır Cehennem
- Gülün Gölgesinde
- İlham Perisine Oynamak
- Gece Çılgın Ayak Sesleriyle Yırtıldı
- Kendimizde Açtığımız Yaralar
- Aşk
- Ben Makul Bir Adamım
- Alaycı Kuş Bana Şans Dile
- Canlılar ve Ölüler İçin Fırtına
- Tükenmiş Hissediyorum Kendimi
- Bring Me Your Love
- There's No Business
- New Poems Book 1
- New Poems Book 2
- The Continual Condition
- New Poems Book 3
- New Poems Book 4
- Cehenneme Giden Yol
- The Pleasures of the Damned: Poems, 1951-1993
- Cehennemden Bir Köpektir Aşk
- Aforizmlər
- kadınlar
Charles Bukowski Alıntıları - Sözleri
- bir sonraki şişeden başka hiçbir şeyin önemi yoktu (Cehenneme Giden Yol)
- Haftada 64 saat çalışıp karşılığında 35 dolar alıyordu dangalak ve mutluydu (Kasabanın En Güzel Kızı)
- Bir şeyler biliyormuş gibi görünüyordum, ama yalandı, sahteydim ve insanın birden sahte olduğunu hissetmesinden daha kötü hiçbir şey yoktur dünyada. (İlham Perisine Oynamak)
- Gurur yeni biçimler yaratıp kazananlara aitti sadece… (Pis Moruk İtiraf Ediyor)
- “Şu haline bak. Bitkiden farkın yok.” (Ölüler Böyle Sever)
- Deleuze göre felsefe,kavram icat etmenin,bicimlendirmenin ve üretmenin sanatıdır.Eger felsefe kavramları icat ediliyorsa, o zaman düşünceyi kışkırtmak için icat ediliyor olmaları gerekmektedir. (Gilles Deleuze ve Amerikan Edebiyatı)
- Ölüm değil sorun, gelmesini beklemek. (Gece Çılgın Ayak Sesleriyle Yırtıldı)
- ''Sen paranoyak mısın?'' diye soruyor. ''Elbette, aklı başında herkes kadar.'' (Kasabanın En Güzel Kızı)
- çok fazla kadın düzmelisin güzel kadınlar ve birkaç düzgün şiir yazmalısın. yaş ve/veya yeni çıkan yetenekler meselesini kafana takma. daha çok bira iç daha çok ve daha çok ve haftada en az bir kez hipodroma git ve mümkünse kazan zordur kazanmayı öğrenmek -her denyo iyi bir kaybeden olabilir. ve Brhams'ını be Bach'ını ve biranı. unutma fazla egzersiz yapma öğleye kadar uyu. kredi kartlarından uzak dur, hiçbir şeyi zamanında ödeme. ve bu dünyada 50 dolardan fazla edcek bir fahişe olmadığını unutma sevme yeteneğin varsa önce kendini sev, fakat hiçbir zaman tam bir yenilgi olasılığını göz ardı etme, yenilginin nedeni sana yanlış ya doğru gelse de- ölümün tadına erken bakmak kötü bir şey olmayabilir. kilisilerden ve barlardan ve müzelerden uzak dur, ve örümcek gibi sabırlı ol- zaman herkesin çarmıhıdır, artı sürgün hezimet ihanet bütün o cürüf. biradan şaşma bira kesintisiz kan demektir. kesintisiz bir sevgili. büyükbir daktilo al, ve pencerinin önünde ayak sesleri ileri geri giderken örsele lanet şeyi, tuşlara ser vur ağır siklet bir dövüş olsun boğa güreşinde boğanın ilk saldırışı gibi ve müthiş dövüşmüş o eski köpekleri hatırla: Hemingway, Celine, Dostoyesvski, Hamsun. onları da senin yaptığın gibi küçük odalarda delirmediklerini sanıyorsan yanılıyorsun kadınsız yemeksiz umutsuz o zaman hazır değilsin demektir. daha çok bira iç. zaman var yoksa bile. (Cehennemden Bir Köpektir Aşk)
- Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren. Çünkü zor zamanlarda, en çok ona ihtiyacın olacak.. (Ölüler Böyle Sever)
- Bizler ölmekte olan kuşlarız Bizler batmakta olan gemileriz - Ayaklarımızın altında yer sarsılmakta ve bizler kollarımızı, bacaklarımızı dışarı doğru atıyoruz aynen çıyanın ölüm öpücüğünde olduğu gibi: ama sonra sırtımızda nazikle dişlerinin sesini duyuyoruz zehrimizi "politika" diye adlandırıyorlar. (Günler Tepelerden Aşağı Koşan Vahşi Atlar Misali)
- Çok tuhaf insanlar vardı pansiyonda. Bir şey söylemeleri gerektiğinde asla konuşmazlardı. (Kahramanın Yokluğu)
- " Sokaktaki adamın ayağında sağlam bir çift kundura olsun, karnı tok olsun. " (Kasabanın En Güzel Kızı)
- “Topluma uyum sağlayamadım nedense. İnsanlardan hoşlanmıyorum.” (Sıcak Su Müziği)
- *** ...saat dörde kadar her şey yolunda giderdi... (Canlılar ve Ölüler İçin Fırtına)
- İstedikleri buydu demek: yalanlar. Harikulade yalanlar. Buna ihtiyaçları vardı. İnsanlar ahmaktılar. (Ekmek Arası)
- her şeyden vazgeçebilmelisin, fırlatıp alabilmelisin, her şeyi. (Gülün Gölgesinde)
- Bir son istiyor musunuz? Siz yazın. (Pis Moruk İtiraf Ediyor)
- Zihnimizin durumu ülkemizin durumudur. (Kaybedenin Önde Gideni)
- *** bu bir ara. fırsat varken tadını çıkarın. (Canlılar ve Ölüler İçin Fırtına)