Evliliğin Estetik Geçerliliği - Soren Kierkegaard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Evliliğin Estetik Geçerliliği kimin eseri? Evliliğin Estetik Geçerliliği kitabının yazarı kimdir? Evliliğin Estetik Geçerliliği konusu ve anafikri nedir? Evliliğin Estetik Geçerliliği kitabı ne anlatıyor? Evliliğin Estetik Geçerliliği PDF indirme linki var mı? Evliliğin Estetik Geçerliliği kitabının yazarı Soren Kierkegaard kimdir? İşte Evliliğin Estetik Geçerliliği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Soren Kierkegaard

Çevirmen: İbrahim Kapaklıkaya

Yayın Evi: Araf Yayınları

İSBN: 9786055205775

Sayfa Sayısı: 132

Evliliğin Estetik Geçerliliği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sağduyulu düşünce, evliliği ahlaki hale getirmez; aksine ahlaksızlığa dönüştürür. Tensel sevginin tek bir şekli, değişmiş hali vardır ve bu hali,aynı derecede estetik, dini ve etiktir ve o da aşktır. Sağduyulu mantık ise, onu hem estetiksiz, hem de dinsiz hale getirir; çünkü burada tensellik, aşkın yakın hakları içinde yer almaz. Bu yüzden şu ya da bu neden le evlenen adam, hem estetiksiz, hem de dinsiz bir adım atmış demektir. Maksadın iyiliğinin, bunu değiştirme açısından yararı yoktur; zira, tüm hata zaten adamın bir maksadı omasındadır. Eğer bir kadın, dünyaya bir kurtarıcı getirmek için aynı şekilde evlenseydi evet, böylesine delilikler duyuyoruz ve bu tür delilikler, kadının evliliğine muazzam bir "neden" katıyor, o zaman bu evlilik, hem estetikten uzak, hem de ahlaksız ve dinsiz olavaktı. Bu kişinin sıklıkla açıkça görmediği bir durumdur. Belli bir sağduyulu insanlar sınıfı, estetiği kibir ve çocukluk olarak görürü ve ağır bir şekilde aşağılar; kendi acınacak teolojileri içinde, kendilerinin böyle şeyleri aştıklarını sanırlar. Aslında durum tam tersidir; bu tür sağduyulu insanlar, hem etikten, hem de estetikten uzaktır. Bu yüzden kişi, daima hem daha dindar, hem de daha estetik olan diğer cinse en iyi şekilde bakar.

(Tanıtım Bülteninden)

Evliliğin Estetik Geçerliliği Alıntıları - Sözleri

  • Eğer yaşamdaki esas unsur neşe olsaydı, neşeyi öğrenmek için dizinin dibine otururdum.
  • Sen gizem kalmazsa, aşkın biter diye korkuyorsun. Ama ben ancak o kalmadığında başladığını düşünüyorum. Sen insanın neye sevgi duyduğunu tam olarak bilmeyi gözü kesmez diye korkuyorsun, sen karşılaştırılamazlığın mutlak olarak önemli bir bileşen olduğunu hesaba katıyorsun; bense insanın ancak neye sevgi duyduğunu bilince sahiden sevdiğini hesap ediyorum. .
  • îlk aşk güçlüdür, tüm dünyadan daha güçlüdür; ama kuşkuyla karşılaştığı anda yok olur; tıpkı en tehlikeli yerlerde nihayetsiz derecede güvenle yürü­yen, ama kendisine seslenildiğinde anında düşen uyurgezer gibidir.
  • -Kadın zayıftır’, hayır kadın yumuşaktır, Tanrıya erkekten daha yakındır. Bu nedenle kadın için aşk her şeydir ve Tanrı’nın ona bahşedeceği inayet ve doğrulamayı kesinlik­le küçük görmeyecektir. Bir kadının aklına evlilik aleyhine hiçbir şey gelmez ve erkekler kadını yozlaştırmadığı sürece ebediyen de gelmeyecektir. Ancak özgürleştirilmiş kadından böyle bir aleyhte fikir çıkabilir. Saldırı daima erkeklerden gelir; çünkü erkek mağrur­dur, her şeyi ister; kendinden daha yüksek hiçbir şey yoktur.
  • "Bir kızla aşkdan başka bir sebeple evlenmek daima o kıza hakarettir."
  • Sen kendinin dışındasın, bu yüzden başkalarının muhalefeti olmaksızın yapamazsın.

Evliliğin Estetik Geçerliliği İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Dixi et animam meam liberavi!*: Öncelikle Kierkegaard ile giriş yapmak isterim. Kendisini kitap/korku-ve-titreme--6376 ile tanıdığım Danimarkalı filozof ve teologtur. O kitapta size farklı ufuklar açan, farklı sorgulamalar ve bakış açıları sunan bir özgünlük vardır. İnancı etik açıdan sorgular. Zaten meseleleri, etik ve estetik açıdan ele alarak orijinal sorgulamalar yapması beni etkiliyor galiba. Görünmeyen yana ışık tutmak… “İnsanî varoluşun üç temel düşünce ve eylem tarzı vardır: birincisi bireysel ve estetik, ikincisi toplumsal ve etik, üçüncüsü ise aşkın ve dinîdir.” Gelelim bu kitabına; Kierkegaard’ın Ya/Ya da adlı eserinin içindeki bölümler ayrı birer kitap olarak Türkçemize kazandırılmış. Örneğin bu kitap da evliliğin etik ve estetik açıdan irdelenerek savunulduğu bölümü teşkil ediyor. Önsözde verilen bilgiye göre; Yargıç adlı karakter bize bu sorgulama ve savunmayı yaparken, diğer bölümde ona cevap veren de Ayartıcı’dır. O kısım da kitap/bastan-cikaricinin-gunlugu--6431 olarak kitaplaştırılmış, yani orada da Ayartıcı, Yargıca karşı tam tersi argümanları savunuyor anladığım kadarıyla. Bu kitap tam olarak neyi savunuyor peki? Aslında bu kitapla alakalı inceleme yapmamayı düşünerek bol bol alıntı paylaşmıştım. Ancak kendime yazdığım notlardan ufak bir derleme ile siteye de inceleme bırakmaya karar verdim son anda, eseri bilmeyenler için katkısı olacağını düşünüyorum. Kitap; evliliğin, evrensele temas eden (yani etik olan) ve ebedi yönü olan (yani kalıcı olan), aynı zamanda estetik ve dini bakımdan da geçerliliği olan birliktelik olduğunu izah etmeye çalışıyor kısaca. Bu izah ve kanıtlamalar, isnat noktası olarak kendine, mantık ve felsefe ile yazarın kendi kültürel kodlarını ve Hristiyanlığı esas almakta. Dayandığı kimi noktalar zaman ve kültürel farklılık dolayısıyla çok tatmin edici görünmezken kimi noktalarsa mantıki açıdan etkileyici ve özgün olarak ele alınabilir. İlk aşkı kutsayan ve değerli olanın, bir defa sevmek olduğunu düşünen Yargıç, evliliği yer yer ilk aşkla benzeştirirken, bazı yönlerden onun da üzerinde olduğunu savunuyor. İtiraz ettiği ve ikna etmeye çabaladığı karakter ise Ayartıcı, yani anlaşıldığı kadarıyla, evliliğe inanmayan, evliliğin aşkı öldürdüğünü düşünen, her çiçekten bal alarak ancak aşkı her daim taze tutacağına inanan gönlü geniş arkadaş :) İçerikte güzel bir mantıkî ikna mücadelesi var anlayacağınız. İddialar ve savunuları okuyucuya kalsın. Ben bitirmeden son olarak dikkatimi çeken orijinal bir benzetmeye değinmek istiyorum; Fatih ve Sahip Olan kıyası. Ayartıcı, türlü yönleriyle Fatih’e benzetiliyor, yani fetheden ve sürekli fetih peşinde koşana. Ayartcı’da da tıpkı Fatih’in muhterisliği, gururu, sabırsızlığı ve saldırganlığıyla benzeşim gösteren yanlar vardır. Evli olansa Sahip Olan’la benzeşir. Aslında mantıken bakarsak Sahip Olan’ın kendisidir de. Sahip Olan olarak; güven, sabır, tevazu ve kalıcılığa sahiptir. Tabi bu mevzu bu kadar kısa değil. Daha uzun ve farklı yönler de vurgulanıyor. Ben bakış açısını sunmak ve biraz tat bırakabilmek adına buna kısaca değindim. Dediği gibi Danimarkalının; “Herkes kendi yaşamında bir ya/ya da yaşar. Bu temel bir meseledir. Cümleler uzun ve ara terimler olumsaldır. Ama planın kavranması, bireyin gelişiminin derecesine göre değişecektir.” *Söyleyeceklerimi söyledim ve zihnimi boşalttım! (Emin K.)

"aşkın şiirsel olduğu iddiası doğru değildir. Hayır, şiirsel olan evliliktir. Ve eğer dünya ilk aşkın gerçekleştirilemeyeceğini, bu kadar sıklıkla ve acıyla gözlemliyorsa, o zaman ben de bu mateme memnuniyetle katılırım." Søren Kierkegaard, bu kitabında da okuyucuyu zerre kadar bile hayal kırıklığına uğratmıyor ve bütün bilinen, ezberlenen yanlışlara karşı saldırarak kafaları allak bullak ediyor. Kitap dedik ama açalım, iki ciltlik "Ya/Yada" eserinin bir bölümünden alınmış bir metin, İbrahim Kapaklıkaya tarafından dilimize kazandırılmıştır. Aynı şekilde, "Kişiliğin Gelişiminde Etik Estetik Dengesi" de bu şekilde basılmıştır, bu açıdan bir birlik içinde olduğunu söyleyebiliriz. Eser, Kierkegaard'ın, ebedi aşkı Regine'den ayrıldıktan sonra kaleme aldığı eserdir ve üstadın tüm eserlerinde olduğu gibi, Regine'in etkisi yoğun bir şekilde hissedilmektedir. Søren, daha sonra günlüğüne, "Eğer gerçekten iman sahibi olsaydım, onunla evlenirdim." yazmıştır. Pekiyi üstad, o zaman öyle bir durumdayken bu eseri nasıl kaleme almıştır? Elbette ki, Kierkegaard'ın büyüklüğünü gösteren en önemli niteliklerden biri devreye giriyor ve müstear isimle, başka bir yaşamı düşleyerek, onun ağzından mükemmel bir mektup yazılıyor. Mektubu yazan kişi 'Yargıç Wilhelm'dir. Yargıç, tahminen beş yıl kadar önce evlenmiş, evliliğe toplumun baktığından farklı bir açıyla bakabilen, kendisini mükemmel ifade edebilen bir adamdır. Hitap ettiği kişi ise, aile dostu A. ve "Baştan Çıkarıcı" Johannes Climacus'tur. A. ve Johannes estetik evrede kalmışlardır ve etik evreye geçiş yapamamışlardır. Wilhelm ise bundan dolayı üzüntü duymaktadır. Dostunun evlilik konusunda yanlış görüşe sahip olduğunu göstermek istemektedir: "Sen gizem kaybolduğunda aşkın biteceğinden korkarken, ben ise ancak gizem ortadan kalktığında aşkın başlayacağına inanıyorum." "Hayır dostum, dürüstlük, açık kalplilik, açıklık, anlayış evliliğin yaşam prensibidir; bunlar olmaksızın evlilik çekici olmadığı gibi estetik de değildir." Wilhelm için evlilik, etik olduğu kadar estetiktir de. Etiği kutlamak için, estetikte vazgeçmek gerekmez. A'nın yücelttiği ilk aşkta ise sadece estetik vardır. Sadece estetik olduğu için bütün kalbi ilk aşkta kalmıştır ve kendisi de ilerleyememiştir. Kierkegaard'ın yaklaşık 180 yıl önce kaleme aldığı fikirler bugün de geçerliliğini korumaktadır. Bugün, evlilik üzerine daha geçersiz ve anlamsız fikirler vardır. Bu nedenle, yanlış evlilikler ve mutsuz bireyler topluma yayılmaktadır. Bu eser, evlilik amacında olan her bireyin mutlaka okuması gereken bir eserdir, yine özellikle erkekler için okunması daha şarttır diye düşünüyorum. (arifsahin)

Aşk ve Evlilik Üzerine: Evliliğe güzelleme olarak düşünülse de aslında kitap, görev ve sorumluluk bilincinin aşkı uzun yıllar sürdürülebilir kılacağını, evlilikten yana tavır alarak tartışıyor. Aşk ve evliliğin birbirinden güç aldığı iddiası kitap boyunca sürüyor. (Fehime ERGÜN)

Evliliğin Estetik Geçerliliği PDF indirme linki var mı?

Soren Kierkegaard - Evliliğin Estetik Geçerliliği kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Evliliğin Estetik Geçerliliği PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Soren Kierkegaard Kimdir?

Soren Aabye Kierkegaard (1813-1855), Danimarkalı filozof ve teolog.

Kierkegaard dindar babasının etkisiyle din eğitimi alarak ve katı bir dini atmosfer içinde yetişti.Tüm yaşamında bu çocukluğun etkisi görülür.Kendisi de dinsel düşünceleri olan birisi olmakla birlikte sürekli din adamlarıyla, kurumlarıyla ve düşünceleriyle çatışma halinde oldu. Mevcut Hıristiyanlığın yozlaşmış olduğunu ileri sürdü ve Hıristiyan inancinin tamamen yenilenmesine yönelik eleştiriler geliştirdi. Kierkegaard, din ve Tanrıyı tamamen bireysel bir konu olarak değerlendirdi. Bu yönde giderek sistematik felsefenin bireyi göz ardı eden bütüncüllüğünü de reddetti. Felsefesinde bireyi merkeze aldı.

Felsefesi

Kierkegaard, varoluşçuluğun öncülerinden sayılır.Varoluşçu felsefe bir bakıma her varoluşçu filozofta kendine özgü bir nitelik kazanarak ayrıca tanımlanır, ancak bilinen genel nitelikleri ve felsefi özgürlüğü açısından varoluşçuluğun kurucu isimlerinin başında Kierkegaard sayılmaktadır. Kierkegaard'ın belli bir felsefî sistematik geliştirmediği doğru olmakla birlikte (Kierkegaard bu anlamda Nietzsche gibi bağımsız ve dizgesiz filozoflardandır), kullandığı kavramlar ve felsefe yapma tarzı sonradan varoluşçu felsefelerde görülen nitelikleri barındırır. Kierkegaard'ın itiraz ettiği ve sürekli eleştirdiği filozof Hegel'dir. Hegel'in rasyonalist ve sistematik felsefesi Kierkegaard için kabul edilemezdir.Varoluşçu felsefelerde görülen kavramların çoğunluğu öncül olarak Kierkegaard'da görülür: saçma, bunaltı, korku ve kaygı.Kierkegaard'ın felsefî sorunsalı bir bakıma mevcut Hıristiyanlık içinde ve hatta karşısında nasıl iyi bir Hıristiyan olunacağı noktasına da bağlıdır. Kierkegaard, felsefe tarihinin soyut mantıksal kurgularla geliştiğini ve bu nedenle bireyi, bireyin gerçek yaşamını gözden kaçırdığını düşünür.Ona göre varoluş, somut ve öznel insanın yaşamıdır.Bu nedenle felsefe somut düşünmeye, yani varoluşa yönelmelidir.

Soren Kierkegaard Kitapları - Eserleri

  • Baştan Çıkarıcının Günlüğü
  • Korku ve Titreme
  • Ölümcül Hastalık Umutsuzluk
  • Kahkaha Benden Yana
  • Kaygı Kavramı
  • Felsefe Parçaları ya da Bir Parça Felsefe
  • Kendinizi Sevmeyi Unutmayın
  • Hakikat Şaraptadır
  • Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş
  • Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir
  • Aforizmalar
  • Meseller
  • Tanrı'ya İhtiyaç Duymak
  • Tekerrür
  • Evliliğin Estetik Geçerliliği
  • Ya / Ya Da
  • Etik-Estetik Dengesi
  • İroni Kavramı
  • Şimdiki Çağ-Başkaldırının Ölümü Üzerine
  • Müzikal Erotik
  • Sevginin İşleri
  • Günlüklerden ve Makalelerden Seçmeler
  • Ölüme Götüren Hastalık
  • Evliliğin Estetik Geçerliği / Korku ve Titreme
  • Toplu Eserler 1
  • İtirazlara Cevaben Evlilik Üzerine Muhtelif Gözlemler-Bir Kocanın Kaleminden
  • Dolayımsız Erotik veya Müzikal Erotik Evreler
  • Kierkegaard Yazılarından Seçmeler
  • Fear and Trembling and The Sickness Unto Death
  • For Self-Examination
  • Suçlu mu? Suçsuz mu?
  • The Difference Between a Genius and an Apostle
  • Aşk Eserleri

Soren Kierkegaard Alıntıları - Sözleri

  • Benim için önemli olan, uğrunda yaşayıp uğrunda ölmek istediğim fikri bulmaktır. (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • "Her insanda, kendisine karşı tamamen şeffaf olmaktan bir derece alıkoyan bir şeyler var. Bu şeffaflıktan uzak olma, kişinin kendi dışında yer alan yaşam şartları yumağına açıklanamaz bir şekilde dâhil olması ve bu yüzden neredeyse kendisini açıklayamaz hale gelmesi ölçüsünde gerçekleşmektedir. Kendisini açıklayamayan kişi sevemez ve sevemeyen kişi tüm insanların en mutsuzudur. Ve sen aynı serkeşlikle kendini herkese karşı bir bilmece olma sanatında eğitiyorsun. Genç dostum! Peki ya hiç kimse senin bilmeceni çözme zahmetine katlanmazsa O zaman yaptığının ne zevki kalacak? Ama her şeyden önce kendin için, kendi kurtuluşun için bu vahşi kaçışı, içinde kabaran bu imha etme hırsını durdur. Senin yapmak istediğin bu; sen her şeyi yok etmek yaşama dair kuşku açlığını doyurmak istiyorsun. Kendini bu amaca göre yetiştiriyorsun. Zihnini buna göre eğitiyorsun. Memnuniyetle kabul edeceğin gibi, başka hiçbir şeyde iyi olmasan da bunda iyisin. Sana zevk veren her şey yaşamın etrafını yedi kez dolanıyor ve borusunu üflüyor ve böylece her şeyin tepe taklak oluyor ki senin ruhun huzur bulabilsin. Evet ne üzücü ki yankı yapıyorsun ve yankı ancak boşlukta işitilebilir." (Toplu Eserler 1)
  • Asıl mesele kendimi anlamak, Tanrının gerçekten benden ne yapmamı istediğini görmek; asıl mesele, benim için doğru olan bir hakikati bulmak, uğrunda yaşayıp öleceğim fikri bulmak. (Kahkaha Benden Yana)
  • Evlenirsen pişman olursun; evlenmezsen yine pişman olursun. Evlen ya da evlenme, ikisinden de pişman olursun. (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • Deliler ve gençler insan için her şeyin mümkün olduğunu düşünürler. Yanlış! (Korku ve Titreme)
  • "Korkaklığın en korktuğu şey karardır, zira karar, bir anlığına olsun, sisleri daima dağıtır. Bu yüzden korkaklık en sevdiği düşüncenin ardına saklanır: Zamanın koltuk değneği. Korkaklık ve zaman acele etmemek için "Bugün değil yarın " demeye daima bir neden bulur. Oysa göklerdeki Tanrı ve ebediyet der ki : "Bugün yap. Kurtuluş günü şimdidir." (Tanrı'ya İhtiyaç Duymak)
  • Kendi olmayı istememek, kendi ben 'inden kurtulmayı istemek, ve bu da şu anlama gelmektedir; kendi olmanın umutsuz istenci. (Ölümcül Hastalık Umutsuzluk)
  • . Aslında artık her şey için elkitapları var, yakın zamanda eğitim, tüm dünya çapında, az ya da çok sayıda ezbere yorumun öğrenilmesinden oluşacaktır. Baskı makinesinin mektupları tek elden çıkarması gibi, insanlar da muhtelif olguların arasından uygun olanı seçip çıkarma kapasitelerine bağlı olarak başarı gösterecekler, bu arada hiçbir şeyin anlamından haberleri olmayacak. . (Şimdiki Çağ-Başkaldırının Ölümü Üzerine)
  • Benim için önemli olan, uğrunda yaşayıp uğrunda ölmek istediğim fikri bulmaktır. (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • Hayat nasıl da boş ve anlamsız. (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • Aşk en üstün neşe olsa bile ondan vazgeçiyorum, birini gocundurmayı ya da kıskandırmayı istemeden; ve eğer aşk hayal edilebilecek en büyük faydayı bağışlama hali olsa bile bana onun için verilen fırsatı reddediyorum -fakat düşüncelerimi fahişeliğe sunmadım. (Kierkegaard Yazılarından Seçmeler)
  • “Ben kendim için acı çekerken tutunacak bir şeyim olabilsin diye ızdırabın yoluna işaretler yerleştiririm, ama başkası için acı çektiğim vakit, yolumu kaybederim, zira başkasının aslında nerede olduğunu haliyle bilemem ve her an sil baştan başlamam, bir sonraki an herhangi bir şeyi es geçmemek için kabusuna dayanmak zorunda olduğum daha da korkunç bir ihtimali düşünebilmeye hazırlıklı olmam gerekir.” (Suçlu mu? Suçsuz mu?)
  • “Oğul, babanın kendi yansımasını gördüğü bir ayna ve baba ise, oğulun kendisinin gelecekte ne olacağını gördüğü bir aynadır.” (Hayat Çözülecek Bir Problem Değil, Yaşanacak Bir Hakikattir)
  • İnsan konuşabiliyor diye, tam da bunun içindir ki susabilmek bir hünerdir. (Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş)
  • “sevgi her şeye inanır - ve yine de hiçbir zaman aldanmaz..” (Sevginin İşleri)
  • Hiç kimse sahici ben olmaya cesaret edemiyor. Herkes bir tür "beraberlik" içerisinde gizleniyor. Duyarlı organların bedenden korunduğu ve nesnelerde doğrudan temas içinde olmayışı gibi biz sıradan insanlar da ebedi olana kişisel, dolaysız bir temasa girmeye korkuyoruz. Bunun yerine geleneklere ve başkalarının sesine bel bağlıyoruz. Hakikatin önünde bireysel sorumluluktan korunan bir yaşam süren bir numune ya da nüsha olmaktan memnunuz.. (Tanrı'ya İhtiyaç Duymak)
  • “Hayata bakışım tek kelimeyle anlamdan yoksun. Kötü bir ruh burnumun üzerine bir gözlük yerleştirdi herhalde, gözlüğün bir camı dev gibi büyütüyor, öbür camı aynı ölçüde küçültüyor.” (Ya / Ya Da)
  • . Kendini kaybetmişleri veya her anlamda bütünüyle yoldan çıkmış olanları anmayacağım bile: Onlar para için köpek rolünü oynayanlardır... . (Şimdiki Çağ-Başkaldırının Ölümü Üzerine)
  • Belki de sana karşı aşırı derecede yumuşak sözlerle konuşuyorum. Belki de sana çok fazla katlanıyorum. Belki de tüm gururuna karşı üzerinde kullandığım otoriteyi artırmalıydım. Ya da belki seni bu konuya hiç katmamalıydım, zîra sen bir çok yönüyle tehlikeli bir kişisin ve bir kimse seninle ne kadar birlikte olursa, o kadar kötüleşir... (Evliliğin Estetik Geçerliği / Korku ve Titreme)
  • Herkes kendisi tarafından kandırılır. (Kaygı Kavramı)