Evlerden Biri - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Evlerden Biri kimin eseri? Evlerden Biri kitabının yazarı kimdir? Evlerden Biri konusu ve anafikri nedir? Evlerden Biri kitabı ne anlatıyor? Evlerden Biri kitabının yazarı Orhan Kemal kimdir? İşte Evlerden Biri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Kemal

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752897168

Sayfa Sayısı: 258

Evlerden Biri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Evlerden Biri, Orhan Kemal'in sık sık ele aldığı aile yaşamına en iyi ışık tutan romanlarından biri. Ev içlerinde kapalı kalan hayatların aslında nasıl da fırtınalarla dolu olduğunun en iyi belgelerinden biri olan Evlerden Biri, ortak yalanlarımızla kurduğumuz ailenin aslında nasıl da bir hapishane olduğunu anlatıyor. Her zaman insana inancını koruyan Orhan Kemal, bize gerçeklerin üstüne kurmadığımız hayatların nasıl da kolayca çözülüp gideceğini hatırlatıyor.

 

Evlerden Biri Alıntıları - Sözleri

  • - Gaz yok,o yok,bu yok.Hâlâ kalkmış bana yollardan bahsediyorsun. -Alaman harbi sırasında şekeri beşyüz kırk beşe yediğimizi ne çabuk unuttun? -Harp içindeydi o oğlum! Şimdi harp mi var? Nedir bu yokluk? Her şey ateş pahası.Meyveler de mi Avrupa dan Amerika dan geliyor?”
  • Doğrusu gözler insanın içinin aynasıdır. Gözleri güzel olmayanların ruhları da kirlidir. Yahut bana öyle gelir.
  • Nedir bu yokluk? Her şey ateş pahası.
  • Duvarda asılı küçük el aynasına gitti.Aldı, yüzüne baktı, beğenmedi. Hiçbir zaman beğenmemişti bu yüzü.
  • İnsan dünyaya bir kere geliyor. Yemeli, içmeli, atıp tutmalı, yaşamalı be.
  • Fakirlikten, yoksulluktan bıktım. Yeter, illallah artık!
  • - Gaz yok,o yok,bu yok.Hâlâ kalkmış bana yollardan bahsediyorsun. -Alaman harbi sırasında şekeri beşyüz kırk beşe yediğimizi ne çabuk unuttun? -Harp içindeydi o oğlum! Şimdi harp mi var? Nedir bu yokluk? Her şey ateş pahası.Meyveler de mi Avrupa dan Amerika dan geliyor?”
  • Lanet olsundu, lanet olsundu böyle dünyaya da insanlara da...
  • Gönül kimi severse güzel o.

Evlerden Biri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Orhan Kemal, eserlerinde sık sık aile yaşamına ışık tutar. Orhan Kemal'in en ünlü romanlarından biri olan ''Evlerden Biri'' adlı bu roman da, evlerin kapalı kapılarının arkasında nasıl hayatların yaşandığını gözler önüne serer. Kendi iç dünyalarına yönelen insanların, aileleri ve dış dünya ile olan ilişkileri konu edilmiştir. Akıcı bir dille yazılmış ve farklı kahramanlar içeren bu roman ayrıca televizyon dizisine de konu olmuştur. Yeşilçam tadında bir film gibi.. Aynı evin içinde bir kaşık suda boğacak kadar birbirlerinden nefret eden üç kardeş.. Kendisine karşı özgüveni olmayan, ailesi de dahil olmak üzere dış çevreyle pek iyi anlaşamayan, içine kapanık, bir şirkette daktiloculuk yapan İskender.. Yaşı ilerlemesine rağmen evlenmemiş, evlilikten de umudunu kesen, bir mağazada kasiyerlik yapan abla Ayşe.. Hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi, ailenin gelecek umudu, kardeşlerin en küçüğü, en uyanığı ve bana göre en ukalâsı Erdal.. Yaşına başına bakmadan karısını boşayıp, komşu kızı Nursen'le evlenme hayalleri kuran, tabiri caizse ''kart zampara'' diyebileceğimiz emekli baba Sadi Bey.. Ve çocukları için saçını süpürge eden, pek sesi çıkmayan, hep arada kalan anne Hediye Hanım.. Şu son satırlar romanı özetler nitelikte: ''Dünya mı azdı? İnsanlar mı değişti? Üç kardeştiler, kuzu gibi üç kardeş. Babaları ölüverince düşman oldular birbirlerine!'' Romanda durumlar her karakterin gözünden anlatılmaya çalışılmış. Aile de olsa her ferdin menfaat çabası içinde olması, kardeşlerin birbirine karşı güvensizliği, kendince hırsları gözler önüne serilmiş. Ailenin her bireyi kendini düşününce aradaki bağlar da çatırdayarak ailenin sonunu getiriyor. Çocukken, akşamları dışarıdan başkalarının penceresi aydınlık evlerinin içerisindeki hayatları merak ederdim. Kendimce fikir yürütürdüm. Kitap okurun zihninde, âdeta o mahallede yaşıyormuş da, olaylara dışarıdan tanık oluyormuş gibi bir his bırakıyor. Bu konuda Orhan Kemal'in betimlemeleri çok başarılı diyebilirim. Okumanızı tavsiye ederim. Kitapla ve sevgiyle kalın.. (Müverrihe)

#orhankemal ile tanışma kitabım  #evlerdenbiri oldu. Büyük şehrin kenar mahallesinde yaşayan hayata tutunmaya çalışan bir ailenin hikayesi. Tırnak içinde aile diyorum.Neden mi ? Bir ailenin fertlerinde menfaat duyguları hastalık derecesinde fazla ise herkes kendi geleceğini düşünüp ona göre bir yol çizmeye çalışıp diğer bireyleri yok sayarsa Aile olabilme olgusundan uzaklaşır. İşte bu sorunsalı çok samimi ve sade bir dille anlatmayı başaran yazar Evlerden birine daha doğrusu evlerimizden birine bizi konuk eder. #kitapalıntısı Doğrusu gözler insanın içinin aynasıdır. Gözleri güzel olmayanların ruhları da kirlidir. (Ömer Kılıç)

Ah o ev bi' satılsa...: Bir kitap mı okudum yoksa bir yeşilçam Türk filmi mi izledim kararsızım. Okurken tüm sahneler gözümün önünde aktı gitti. Birbirlerini bir kaşık suda boğacak üç kardeş, birbirlerine tahammül ve sevgisi kalmamış yaşlı bir karı koca... İskender'e mi üzüleyim... Ayşe'ye mi... Yoksa Erdal'a mı kızayım bilmiyorum. Hep arada kalan klasik Türk annelerinin en güzel örneğini bu ailede görebiliriz. Tabi bir de yaşlı karthoroz var! Kitabın adı evlerden biri ama o evdekiler herkes gibi. Herkesin içinden halktan. Hayaller kuran fabrikada çalışan kızlar... Üç beş kuruşa çalışan küçük memurlar... Emekliliğinde gençlere özenen yaşlı amcalar... Hayatın tüm sahnelerini kitapta görüyorsunuz. Orhan Kemal çok büyük bir usta bunda hemfikiriz. Bu eseri de harika bir dille yazmış. Yazarken sizi de o kenar mahalleye çekmiş sokmuş bir köşeye her şeyi izletmiş. Kahvehanede yere atılıp üstüne basılırak söndürülen sigarının kokusu bile gelecek burnunuza. Öyle gerçekçi... Herkesin kendi penceresinden anlatılan durumlar hayaller umutlar ve acı gerçekler... Okuyun. O eve bir kaç günlüğüne konuk olun. (Derya Sarıoğlu Tuncay)

Kitabın Yazarı Orhan Kemal Kimdir?

15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi, öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip neredeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadı. 1932’de Adana’ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı. 1950’de İstanbul’a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Sofya'ya gitti. 2 Haziran 1970’te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.

Orhan Kemal Kitapları - Eserleri

  • Eskici ve Oğulları
  • Bereketli Topraklar Üzerinde
  • 72. Koğuş
  • Cemile
  • Murtaza
  • Ekmek Kavgası

  • Baba Evi
  • Hanımın Çiftliği
  • Avare Yıllar
  • Önce Ekmek
  • El Kızı
  • Tersine Dünya
  • Gurbet Kuşları

  • Baba Evi - Avare Yıllar
  • Evlerden Biri
  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
  • Çamaşırcının Kızı - Küçücük
  • Kötü Yol
  • Devlet Kuşu

  • Kardeş Payı
  • Arkadaş Islıkları
  • Kaçak (Hanımın Çiftliği 3)
  • Bir Filiz Vardı
  • Kanlı Topraklar
  • Dünya Evi
  • Müfettişler Müfettişi

  • Üçkâğıtçı (Müfettişler Müfettişi 2)
  • Suçlu
  • Sokaklardan Bir Kız
  • Grev
  • Sarhoşlar
  • Yalancı Dünya
  • Küçücük

  • Sokakların Çocuğu
  • İnci'nin Maceraları
  • Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı
  • Yüz Karası
  • Serseri Milyoner - İki Damla Gözyaşı
  • İstanbul'dan Çizgiler
  • Yağmur Yüklü Bulutlar - Dünyada Harp Vardı

  • Elli Kuruş Çikolata
  • Kırmızı Küpeler / Babil Kulesi
  • Serseri Milyoner
  • Yazmak Doludizgin
  • Kenarın Dilberi
  • Elli Kuruş
  • Önemli Not!

  • Hanımın Çiftliği
  • Yağmur Yüklü Bulutlar
  • Senaryo Tekniği ve Senaryolar
  • Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı
  • Eskici Dükkanı
  • Bütün Oyunlar 1
  • Arslan Tomson

  • Bütün Oyunlar 2
  • Farecik - Uyku
  • Küçükler ve Büyükler
  • Arka Sokak
  • Aslan Tomson - Köpek Yavrusu
  • Kaybolan Romanlar
  • Hanımın Çiftliği

  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Boyacı
  • Önemli Not! - Orhan Kemal Soruyor
  • İstanbul İstanbul

Orhan Kemal Alıntıları - Sözleri

  • Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı.  Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu. (Kötü Yol)
  • Genç kadın gene çekmedi. (Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı)
  • Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? Muhsin usta gözlüğünü çıkardı, Camlarına hohladı, sildi, gözüne takarken: — Bitmeyecek, dedi. — Hiç mi? — Hiç. — Niyetin katip olmak mı yani? — Hayır. — Ya? — İnsan olmak! (Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1))
  • Bütün namuslu insanlar, hırslı insanlar, kursağında haram yutmıyan insanlar böyle efendi... (Eskici Dükkanı)
  • Gökteki ay kirli bulutların gerisinde yüzüyordu sanki. Şehir uykudaydı. Çok uzaklardan berrak gecenin derinliklerinden çalgı sesleri yüzerek geliyordu. Duymuyordu. (Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı)
  • Seni neden sevmiyor, istemiyorlar? (Senaryo Tekniği ve Senaryolar)

  • “Bir insan sevildiği yeri bilmeli.” (Bereketli Topraklar Üzerinde)
  • Uzun uzun dikilmişti oracıkta. Evlerinin oluklu çinko duvarlarına dayalı sırtı, göğün derinliklerine kaçıp giden ayın ışıltısı, babasızlığın acısıyla yanan ufak yüreği. (Kaçak (Hanımın Çiftliği 3))
  • Dostunu öldüren erkeğe rastlamak olağandı da, kadın bir parça aykırı geliyordu. (Sokaklardan Bir Kız)
  • "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!" (72. Koğuş)
  • Yeni bir sigara yaktı. (Kaybolan Romanlar)
  • Yanımda sen olduktan sonra ben de yatabilirim mezarlıkta. (Sokakların Çocuğu)
  • ' Hapishane nasıl yer? ' ' Bırak. İnsanları insanlıktan çıkarmak, vahşi, canavar hale getirmek istersen at oraya. İşsiz, güçsüz, yarı aç bir alay insan. Dört duvar arasında can sıkıntısından birbirlerini yiyorlar. Güçlüysen ne ala, değilsen yandın. (Sokaklardan Bir Kız)

  • Bu dünyadan, bu dünyanın patlamaya hazır mayınlar gibi yaşayan, başıboş insanlarından korkuyorum... (...) İçimin derinliklerinde bir yerleri kemiren dert bu derttir... (Serseri Milyoner)
  • Çıldıracaktım, iş neredeydi? Kime gitsem de iş istesem, aldığım karşılık değişmiyordu: "Yok!" (Arkadaş Islıkları)
  • "Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?" (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her seyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlat maya yetmez. (Cemile)
  • Doğanlar hiç ölmese...İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi? Sanki yemiyorlar mı? (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Haysiyet, şeref, namus... Evet ama yenir miydi bunlar, içilir mi? (Küçücük)
  • Ne diye geleceklerdi? Kirli yüzleri alelade beyaz kağıtlarla gizlenmeye çalışılmış kerpiç duvarlarını, çatlak aynasını, şeker sandıklarının birleştirilmesinden meydana gelmiş karyolasını görmeye mi geleceklerdi? Yoksa, sakat bacağı tahta parçasıyla kabaca yamanmak istenmiş külüstür masasını mı? Allah göstermesindi! Onlar gelmek istese bile önler, yüz karası zannettiği fakirliğini onlara, o zengin kızlarına asla göstermek istemezdi. (Kenarın Dilberi)