akademi
Turkcella

Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri - Sigmund Freud Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri kimin eseri? Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri kitabının yazarı kimdir? Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri konusu ve anafikri nedir? Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri kitabı ne anlatıyor? Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri PDF indirme linki var mı? Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri kitabının yazarı Sigmund Freud kimdir? İşte Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 02.04.2022 04:00
Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri - Sigmund Freud Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Sigmund Freud

Çevirmen: Emre Kapkın

Yayın Evi: Payel Yayınları

İSBN: 9789753880473

Sayfa Sayısı: 297

Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kitap, patalojik psikolojiden çok, normal psikolojinin alanına giren bir inceleme olması bakımından Freud'un diğer yazılarından ayrılmaktadır, ve Freud'un aktardığı karışık ruhbilimsel süreçlerin en ince ayrıntılarla incelenmiş anlatılarını içermekle birlikte, okunması en kolay kitaplarından biri olma özelliğini korumaktadır. Kitap, özellikle, Freud'un pek hoşlandığı anlaşılan Yahudi halk geleneğinden alınanlar başta olmak üzere, zengin bir espiriler toplamı içermektedir...

Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri Alıntıları - Sözleri

  • Eğer biri bir espriye büyük bir içtenlikle gülüyorsa onun tekniğini araştırmak için elverişli bir ruh hali içinde bulunmuyor demektir.
  • "Tecrübe, tecrübe etmeyi hiç istemediğimiz şeylerin tecrübe edilmesine dayanır."
  • "İnsan hayatı iki bölüme ayrılır. Bu bölümlerden birincisinde ikincisinin çarçabuk gelmesini isteriz; ikincisinde ise birincisinin geri gelmesini."
  • Düşmanımızı alt etmenin zevkine onu küçük, aşağı, değersiz ya da gülünç kılmak suretiyle -ve hiçbir çaba harcamayan üçüncü şahsın da kahkahalarıyla buna tanıklık ettiği- dolambaçlı bir yol izleyerek ulaşmayı başarırız.
  • Şu ana kadar ele almış olduğumuz saçma esprilerin tekniği o halde gerçekte aptalca ve saçma olan bir şeyi budalaca ve saçma olan bir başka şeyi gözler önüne sermek ve sergilemek amacıyla sunmaya dayanmaktadır.
  • O halde bir saçmalık, nasıl olup da bir espriye dönüşebilir?
  • Bastırma, hiç kuşkusuz savunucu bir refleks ile lanetleyici bir yargılama arasında geçiş evresi olarak tanımlanabilir.
  • Çünkü ancak bu denli çok doyurulmamış istek toplumun düzenini değiştirecek gücü geliştirebilir.
  • Phocion (Atinalı devlet adamı) bir seferinde bir konuşmasını yaptıktan sonra alkışlandığı zaman arkadaşlarına dönüp sormuş: "Bu kadar aptalca ne söyledim ben?"
  • Bilinenin yeniden keşfinin, "farkedilmesi"nin, haz verici olduğu üzerinde görüş birliği var gibidir.
  • Eğitimli kişiler, fiziksel bozukluklarla alay etme alışkanlığından kurtulmuşlardır.
  • Diyebiliriz ki, düş-işlemi, düşünceleri birbirine ulayan mantıksal ilişkileri değil yalnızca onların hammaddesini sunmayı üstlenir ya da tüm olaylarda mantıksal ilişkileri gözardı etme özgürlüğünü korur.
  • Erkek çocuklarda saçma veya aptalca şeyler yapma eğilimi doğrudan doğruya anlamsızlıktan alınan hazdan kaynaklanmaktadır.
  • Özgürlük esprileri, espriler de özgürlükleri üretir.

Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Güzel kitap, sıkıntılı çeviri.: Beklenmedik noktalara değinen ve genel olarak geçerliliğini koruduğunu düşündüğüm bir eser. Tek sorunu çevirisinin özenerek yapılmamış gibi durması. Yolculuk kitabı olabilir. (ismail biçer)

İnsan Zihnine Yeniden Bir Arkeoloji: Espriler.: Freud'un psişik determinizm anlayışının en net ve güzel örneklerinden biri olan "Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkiler" isimli eseri; "Düşlerin Yorumu"nu okuduktan sonra, Freud'un kurduğu bilinç sistemini anlamak açısından pekiştireç olarak görebilirsiniz. Ancak şunu da belirtmek istiyorum ki; Freud psikolojisine özel bir ilgisi olanların bu eseri okumasını öneriyorum. Freud'un bu eserinde, espri kavramı ile gülünç kavramı arasındaki farkı iyi ayırt etmek gerekiyor ve elbette, eserin içerisindeki metinlerin yazıldığı dönem aralığını düşünerek Freud'un okuyucusuna sunduğu örnekleri incelemek gerekiyor. Eserin ilk başında, yoğun bir gülünç örnekleriyle (kimisi bir alt türü olan espri tarzında) karşılaşıyorsunuz. Ardından; espri tekniklerine göre esprilerin sınıflamasına şahitlik ediyorsunuz. Ben bu kısımları okurken biraz yoruldum diyebilirim. Bunun da sebebi; bu okumayı Freud'un ana dilinde yapmıyor oluşumuz. Tabii ki tek etkili faktör bu değil, ancak, bir espriyi farklı bir dile çevirirken işin büyüsü bozuluyor. Ne var ki; çevirmen Dr. Emre Kapkın'ın, nizamıyla okumamı daha kolay gerçekleştirdim. Bunun yanı sıra, espri tekniklerinin ve amacının (yani "Çözümsel Kesim") tartışıldığı bölümde, bolca örnek göreceksiniz. Fakat eserin Birleşimsel ve Kuramsal kısımlarında, örneklerin sayısı çok azalmaktadır. Bir anda, yoğun bir teori içerisinde kalıyorsunuz. Neyse ki konumuz, o kadar da bilimsel düzeyde değil ki, bu sizi okumaya teşvik ediyor. Bahsini ettiğim espri tekniğini, düşlerden de edindiğimiz bilgilerden yararlanarak şu şekilde tanımlayabiliriz: "Bir yerine-geçen oluşumunun eşlik ettiği yoğunlaştırmadır." (Esprinin kendisini de gülünç kılan şey, espri tekniğidir; bu sebeple, espri tekniğini anladığımızda esprinin kendisini anlamış olacağız. Kitabın içerisinde sayfa 73'de espri tekniklerinin sınıflaması verilmiştir, inceleyebilirsiniz.) Düşlerden bildiğiniz üzere, yerine-geçen ne denli güçlüyse, düşlerimiz o denli "saçma" haline geliyordu. Espriler için de aynı şeyi söylemek mümkün. Yerine-geçen değişimi ne denli hafifse, espri o denli anlaşılırdır ve bu anlaşılma da, esprinin iyi olduğunun göstergesidir. Esprilerin oluşumu için gerekli olan plastik malzeme sözcüklerdir. Öyle bir yere sözcük konur ki, sözcük kendi içkin manasını yitirir; öyle yere konur ki, kendi doğasını dışa vurur. Sözcüklerin bu iki kaderi, esprilerin yolağını belirler. Yani esprilerin teknikleri, bütünüyle lengüistik malzemenin sağladığı faydalardan istifade eder. Esprinin kalitesi açısından da sözcükleri değerlendirmemiz gerekir. Ancak öyle kötü espriler vardır ki, sözcüklere dokunulmadan sese dokunulur. Freud'a göre, cinaslar, en kötü söz oyunlarıdır. Zira sözcükle sözcük olarak oynanmaz (sözcüğün kendisine yönelik bir savaş yoktur), sözcüğün sesiyle oynanır. Anlarız ki; bir esprinin kalitesini tayin eden şey, esprinin sözcüklerle olan samimiyetidir. Şunu da açığa kavuşturmamız gerekir ki; sözcükleri, kuru kuru sözcük olarak tanımlamamız, Freud'a haksızlık olurdu. Zira, her anlamsızlığın, anlamlılığın kurnazlığı olarak gören Freud; sözcüklerin anlamlarına odaklanmıştır ve bu odağın en temel özelliklerinden birinin, espriler içerisinde, yerine-geçen olarak kendini gösterdiğini bulmuştur. Yani; öyle anlam esprileri vardır ki, sözcüğün değil, açığa çıkan anlamın espri kalitesi yüksektir. Siz sözcüğü cümleden çıkarıp yeni bir sözcük koysanız da, bu başarılı bir anlam esprisidir. Başarılı espriler arasında, kimi zaman saçma esprileri de sayabiliyoruz. Burada aramamız gereken işlev; saçma esprinin, saçma olan bir şeyi açığa çıkarmasıdır. Zira, "açığa çıkma" durumu, katartik düşünce zinciri içerisinde bir hazdır. Ancak; bir şeyi açığa çıkarmadığı halde, gülünen saçma espriler vardır. Freud'a göre, espriyi yapan kişinin otoritesi, espriyi anlamlı yapan şeydir. Bunu şöyle düşünebilirsiniz; defalarca gösterisine gittiğiniz bir komedi sanatçısını her gördüğünüzde gülmenizin sebebi budur. O kişiyi görünce, geçmişte o kişinin yaptığı esprileri anımsarsınız. Bu, sizin zihninizde kurulan bir otoritedir. Dolayısıyla; bir espri, kimi zaman saçma olsa bile (bir şeyi açığa çıkarmadan), ona gülüyorsanız, espriyi yapan kişinin otoritesi söz konusudur. Bu otorite çeşitli şekillerde olabilir, ancak konunun dışına taşmamak adına, konuyu çok da irdelemek istemiyorum. Esprilerin, illaki bir amacı olacak diye kural yoktur. Kimi zaman esprilerin kendisi, başlıca bir sonuçtur ve özel bir hedef yoktur. Bunlar ayrı bir bağlamda değerlendirilir. Bunların da temelinde, iki şey olabilir: 1) Saldırganlığın amaç olduğu bir espri. 2) Teşhirci bir espri. (Bunu biraz daha açarsak, karşı tarafa cinsel mesajlar vermek için, kimi zaman birebirde, kimi zaman toplum içerisinde, cinsel ögeleri esprilerin içine koyarız. Esasında bu bastırılmış olan'ın, açığa çıkarken esprilerin içine sığınmasıdır. Kendi cinsiyle cinsellik hakkında konuşurken kimi zaman gülünmesi, belki de bu bağlamda açıklanır.) Ama özel bir hedefi olan espriler için şunu dememiz gerekiyor ki; bir esprinin özü, espriden bağımsız olup burada özel bir düzenleme ile espri olarak anlatım bulan düşüncenin özüdür. Zira espri yolunda en iyi başarılar, en özlü düşünceler için bir zarf olarak kullanılır. Gerçeklik ve haz ilkelerini düşündüğünüzde; haz ilkesinin adeta ruhsal otomatizm içerisinde, zihinsel aygıt tarafından üretildiğini söyleyebiliriz. Bu üretim, mecburidir. Zira insan canlısı için haz, gerçeklik karşısında bir denge kurulması adına zorunlu bir şeydir. Gerçi, ilk hazzın gerçeklik karşısında duyulduğunu söylemek de doğru olmaz. Psikoseksüel gelişimin en erken evresinde, haz anlaşılmaya başlanır. Şunu dememiz gerekiyor ki; espriler bizlere haz sağlıyorsa, esprileri zihnin bir ürünü olarak değerlendirmemiz, yerinde olur. Sanırım bu da demek oluyor ki, espriler, zeka-benzeri bir zihinsel süreç içerisinden geçerek üretilen bir etkinliktir. Az evvel aktarmaya çalıştığımız teşhircilik kısmı (açıksaçıklık), espriler açısından önem arz eder. Zira, insanın doğal libidosuna göre, başka bir kişinin cinsel olan kısmını görmek, bir hazdır. Ancak birçok sebeple bunu apaçık görmek ve libidoyu hazza ulaştırmak mümkün değildir (kısacası gerçeklik ilkesinden dolayı). Siz de, açıksaçık bir espri yaparak cinsel olan'a ulaşmak istiyorsunuz. Ancak bir anda, karşı tarafın, cinsel olan bölgesini gördüğünüzde, gayri ihtiyari gülersiniz. İşte bu gülmenizin sebebi; karşı tarafın cinsel'ini görmek için biriktirdiğiniz enerjinin, bir anda boşa çıkmasıdır. Artık, siz adeta hazıra konmuş gibi, karşı tarafın cinsel'ine ulaşmışsınızdır. Freud'un, boşa çıkan enerjilerle alakalı yaptığı çıkarımlar, yalnız bu konuda değil, genel hatlarıyla birçok konuda dikkat çekicidir. Ayrıca nevrozların (bu terim psikiyatri için eski terminolojiye ait olsa da, Freud'un aktardıklarıyla bu terimleri kullanıyorum) bebeklik dönemimize dek uzandığını biliyoruz. Aynı şekilde, düşlerimiz için de bu geçerlidir. Şunun örneğini vermek gerek; kimi zaman, hiç ummadığınız bir anda, çocukluk anınız aklınıza gelir. Nasıl geldiğini anlamazsınız. İşte bu noktada, çocukluğunuzdan bir anı bilinçaltında uyanmıştır ve önbilince gelerek bilincinizin adeta kapılarını çalmıştır. Bu süre zarfında, bilinçler arası geçişlerde birtakım yoğunlaştırmalar (bunu başlangıçta, tanım yaparken söylemiştim) olur. Dolayısıyla aklımıza gelen anının mantığını kavrayamayız. İşte bazı espriler de var ki, kimi zaman niçin güldüğümüzü bile bilmeyiz. Ancak altındaki anlam (veya nadir de olsa, sözcüklerin ta kendisi), çocukluğumuza ithafta bulunmaktadır. İncelemenin başında, Freud'un psişik determinizm'inden söze girmemin sebebi de, tam olarak buydu. Freud, anlamlar üzerinde durmayı seven bu anlamları, geçmişimize götürmekten çekinmeyen bir psikiyatristtir. Ben elimden geldiğince, konunun içerisinde kalmaya çalışıp, anlam itibariyle kısaca özetlemeye çalıştım. Eserin içerisinde Sartre, Lipps, Bergson gibi birçok kişinin espriler hakkında fikirleri var (özellikle çoğu konuda Bergson ile aynı düşünen Freud, bazı noktalarda fikir ayrılığına düşmekte; bunu bilhassa bilinçdışı ilişkilerinde göreceksiniz). Ayrıca mizah gibi birçok gülünç türünün de tarifi ve bunların esprilerle kıyaslanması yapılmakta. Yukarıda da belirttiğim gibi, espriyi espri yapan tekniklerin de, sayfa 73'te detaylı sınıflamasına ulaşabileceğinizi söylemek istiyorum. Tüm bunların ayrıntılı izahı, Freud tarafından yapılıyor. Şayet Freud okuyucusuysanız, bu eser sizin için ilgi çekici olabilir. Amacı, insan zihnine arkeolojik çalışma yapmak olan Freud, bu eseriyle de, bu amacını apaçık ortaya koymaktadır. Haklı olsun, haksız olsun; karşınızda, istikrarlı bir bilim insanı görüyorsunuz. Pek espritüel Bay Sigmund Freud'u görüyorsunuz. :) (Yusuf Bozdağ)

Espri, günlük yaşamda en çok karşımıza çıkan, arkadaş çevremizde yüzümüzü güldüren ve genellikle en çok acı çeken arkadaşın espri yükünü çektiğini bildiğimiz durumu yansıtan olay. Bunu araştırıp temeline inen, fikirlerini ve kuramlarını bize aktaran ise yine Freud. Adamın bütün hayatı araştırmayla geçmiş, gel de şapka çıkarma şimdi. Saygıyı sonuna kadar hak ediyor buna ben eminim. Espriye dair ne varsa, hepsini; tekniği, amacı, işlevi, nedeni, dinleyenlere dair akla gelenler derken her şeyi aklına geldikçe, dili döndüğünce derler ya bizde, anlatmaya çalışmış yazarımız. Çok da güzel anlatmış tabi. Kitabı tamamladıktan sonra içimde de bir korku olmadı desem yalan olur şimdi. Gel de psikoloji okuyan birine espri yap şimdi kolaysa. Hele ki bu kitabı okuduysa. Yok bu nasıl espri, yok acaba ne demek istedi, aslında altındaki anlam ne derken espriyi yapan bile çekiniyorsa işimiz zor yani. Herkese iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)

Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri PDF indirme linki var mı?

Sigmund Freud - Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sigmund Freud Kimdir?

Sigmund Freud ( nüfus kaydında Sigismund Scholomo Freud) (d. 6 Mayıs 1856, Příbor, Moravya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu (bugün Çek Cumhuriyeti) - ö. 23 Eylül 1939, Londra, Birleşik Krallık), psikanaliz öğretisini geliştirmiş olan Yahudi kökenli Avusturyalı nörolog. Kişiliğin 5 farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren Psikoanalitik Kuram'ın kurucusudur...

Orta seviye bir Yahudi yün tüccarının, kırk yaşındayken, kendisinden yirmi yaş küçük bir kadınla yaptığı ikinci evliliğinden dünyaya geldi. Ekonomik bunalımdan dolayı ailesi Viyana'ya yerleşmek zorunda kaldıklarında, Freud henüz 4 yaşındaydı. 1938 yılına kadar burada yaşadı.

Lisede Latince, Fransızca ve İngilizce öğrenirken kendi çabalarıyla da İbranice, İspanyolca ve İtalyanca öğrendi. Başarılı bir öğrenciydi. Başlangıçta istemediği halde Goethe'nın yapıtlarından etkilenerek tıp okumaya karar verdi.

Üniversite yıllarında Yahudi düşmanlığıyla karşılaştı, okuldaki arkadaş çevresinden dışlandı. 1876 yılında fizyolojist Brücke'nin laboratuvarına girdi, burada anatomopatoloji ve insan sinir sistemi üzerine araştırmalar yaptı. 1881'de tıp öğrenimini bitirdi. 1883'te dönemin ünlü beyin anatomisi ve nöropatoloji uzmanı Dr. Theodor Meynert'in yönetiminde psikaytri kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. 1884'de kokain üzerine bir inceleme yapmakla görevlendirildi. 1884'te kokainin analjezik özelliklerini keşfetti, anestezik niteliklerini ise sezinledi. (Yaşamım ve Psikanalız adlı yapıtında kokainin anestezik niteliklerini aslında bildiğini, yalnız tıp çalışmalarını bıraktığından dolayı bunların başkaları tarafından ortaya çıkarıldığını ileri sürer.)

Aldığı bir bursla 1885'te Paris'e gitti, Salpêtriê Hastanesi'nde, Jean Martin Charcot'nun yanında staja başladı. Burada histerinin belirtilerini, hipnotizma ve telkinin etkilerini gözlemledi. Charcot'dan çok etkilendi. (Yaşamım ve Psikanaliz 'de Charcot'ya ne kadar düşkün olduğu görülür) Charcot'nun konferanslarını Almancaya çevirdi ve 1886'da yayımladı.

1886'da Paris'ten ayrılarak Berlin'e gitti. Burada çocuk nöropatolojisiyle ilgilendi. Viyana'ya dönerek özel hekimliğe başladı. 1886 ekim ayında 4 yıldır nişanlı olduğu Martha Bernays ile evlendi. Sinir hastalıkları ve histeri şikayetiyle kendisine başvuranlar üzerinde dönemin ünlü tedavi yöntemlerini, elektroterapi ve hipnotizmayı uyguladı. 1887'de Dr. Bernheim'in Telkin ve Telkinin Tedavideki Uygulamaları Üstüne adlı kitabını çevirdi.

Elizabet von R. adındaki bir kadın hasta kendisini serbest çağrışım yöntemine zorlayınca hipnozdan vazgeçti. 1892 - 1895 yılları arasında Charcot'nun Salı Günü Dersleri adlı kitabının çevirisini, savunma psikonevrozları üzerine bir makaleyi ve saplantılar ve fobiler üzerine başka bir makaleyi Breuer ile ortaklaşa hazırladı. Ancak tıp çevrelerince Histeri Üzerine İncelemeler hoş karşılanmadı. Bu yapıtta psikanalizin temel ilkelerine rastlanır.

1896 yılında babasının ölümü üzerine derin bir bunalıma girdi ve sistematik olarak kendini çözümlemeye başladı. Yine aynı yıl Breuer'le nevrozların cinsel açıdan açıklanması konusunda ters düşerek yollarını ayırdı. Histerinin cinsel etiyolojisi üzerine verdiği bir konferans skandala yol açtı. Bu dönemde W. Fliess'le yazışmaları, özçözümleme süreci, hayatı üzerinde önemli etkiler yarattı. (Bu yazışmaları Freud'un ölümünden sonra eşi ve kızı tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Freud psikanalize özel hayatını karıştırmak istemediğinden, kişisel kayıtlar bırakmamış, birçok yazışma ve mektubunu ölümünden önce yakmıştır.) Hayatının 10 yıl süren bu döneminde, Freud hem yandaş, hem öğrenci bakımından yalnız kaldı. Kendini hastaların tedavisine ve psikanalizin yaratılmasına yoğunlaştırdı. Bu sürecin sonucu olarak 1897'de Oedipus Kompleksi, 1900'de Düşlerin Yorumu (iki cilt) adlı eserler ortaya çıktı.

1908'te Viyana Psikanaliz Derneği kuruldu. Bu olay, Freud için bir dönüm noktasıydı, Yaşamım ve Psikanaliz kitabında buna büyük yer verdi. Ancak bu tarihten önce bile Freud'un çevresinde çözümlemenin giderek kurumlaştığı görülür. 1902'den sonra "Çarşamba Günleri Psikoloji Derneği", adı altında başta P. Federn, O. Rank, W. Stekel ve Alfred Adler olmak üzere, Freud'un ilk yandaşları bir araya toplandılar. 1904'de E. Bleuer'le yazışmaya başladı. 1907'de Bleuer'in asistanı Carl Gustav Jung tarafından ziyaret edilir. Jung aynı yıl Zürih'te Freud Derneği'ni kurdu. Bu Freud için büyük bir başarıydı, zira psikanaliz artık ülke sınırlarının dışına çıkmıştı. Takip eden yıllarda Jung, 1. Psikanaliz Kongresi'ne katıldı ve psikanaliz üzerine konferanslar vermek üzere Freud ile birlikte ABD'ye yolculuk etti. Freud, 1910 - 1920 yıllarında Psikanaliz Üzerine, Bir Paranoya Vakası Özyaşam Öyküsü Üzerine Psikoanalitik Gözlemler: Başkan Screber, Totem ve Tabu, Narsizmin İncelenmesine Giriş, Yas ve Melankoli adlı eserleri yayımladı.

1923'de kendisine üstçene ve damak kanseri tanısı kondu. İzleyen yıllarda 33 kez ameliyat oldu. Sürekli protez takması gerektiğinden dolayı uzun yıllar konuşma ve yemek yeme sıkıntısı çekti. 1938'de Naziler'in Viyana'ya girmesiyle birlikte en küçük çocuğu Anna ile birlikte Avusturya'yı terk etmek zorunda kalarak Londra'ya yerleşti. Ölümüne dek tedavi ve çalışmalarına burada devam etti.

Freud, prensipleri gereği kişisel hiçbir özel belge, anı defteri, mektup bırakmamış, hepsini yakmıştır. Bu nedenle, Freud'a dair ilk ve en kapsamlı bilgiler ilk olarak yakın dostu İngiliz psikaytr Ernest Jones'un 1953'te yayımlanan üç ciltlik Sigmund Freud'un Yaşamı ve Yapıtları adlı kitabıyla ortaya çıkarıldı.

Eserleri [değiştir]

Zur Psychopat­hologie des Alltagslebens (Günlük Yaşa­mın Psikopatolojisi)

Die Traumdeutung (Düşlerin Yorumu)

Über Psychoanaly­se (Psikanaliz Üzerine Beş Ders)

Totem und Tabu (Totem ve Tabu)

Zur Einführung des Narzissmus (Narsisizmin İncelenmesine Giriş)

Unbehagen in der Kultur (Uygarlı­ğın Huzursuzluğu)

Jenseits des Lustprinzips Das Ich und das Es (Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd)

Der Mann Moses und die monotheistische Religion (Musa ve Tektanrıcılık)

Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme, 1905

Der Witz und seine Beziehung zum Unbewussten, Nükte ve Bilinçdışı'yla İlişkisi, 1905

Psikanalizin Tarihçesi, 1914

Psikanalize Giriş Dersleri, 1917

Yaşamım ve Psikanaliz, 1925

Tutukluk, Semtom ve Korku, 1926

Bir Yanılsamanın Geleceği, 1927

Kültür İçindeki Huzursuzluk, 1930

Psikanaliz ve Uygulama,

Psikanaliz Üzerine,

Olgu öyküleri

Histeri ile Mücadele

Sigmund Freud Kitapları - Eserleri

  • Kitle Psikolojisi
  • Psikanaliz Üzerine Beş Konferans ve Psikanalize Toplu Bakış
  • Uygarlık Toplum ve Din
  • Amatör Psikanalizi
  • Sevgi ve Cinsellik Üzerine
  • Olgu Öyküleri 1
  • Olgu Öyküleri 2
  • Totem ve Tabu
  • Psikanaliz Üzerine
  • Nevrozlar - Psikanalize Giriş 2
  • Cinsellik Üzerine
  • Rüyaların Yorumu
  • Kokain
  • Bir Yanılsamanın Geleceği, Neden Savaş
  • Grup Psikolojisi ve Ego Analizi
  • Haz İlkesinin Ötesinde
  • Psikoloji Kanalize Ederek Psikanaliz Kuramı
  • Arzu Dürtü ve Çatışmaları Açığa Çıkarma
  • Bilinçaltı
  • Ruh Çözümlemesine Giriş Konferansları
  • Günlük Yaşamın Psikopatolojisi
  • Uygarlığın Huzursuzluğu
  • Cinsiyet ve Psikanaliz
  • Kültürdeki Huzursuzluk
  • Niçin Savaş?
  • Yaşamım ve Psikanaliz
  • Seçme Yazılar
  • Terapi
  • Endişe
  • Rüya Yorumları 1
  • Rüya Yorumları 2
  • Psikanaliz ve Uygulama
  • Psikanalize Giriş Dersleri
  • Ket Vurma
  • Musa ve Tektanrıcılık
  • Psikopatoloji Üzerine
  • Kendi Kendine Psikanaliz
  • Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası
  • Mutluluk Dediğimiz Şey
  • Davranış Bozuklukları ve Tedavisi
  • Çocukta Fobinin Analizi
  • Yanılgılar ve Düşler Üzerine
  • Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi
  • Bir Genç Kızın Günlüğü
  • Freud - Jung Mektuplaşmaları
  • Psikanalize Giriş
  • Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri
  • Dinin Kökenleri
  • İsteri Üzerine Araştırmalar
  • Psikanalitik Hastalık Öğretisi Hakkında Yazılar
  • Metapsikoloji 1
  • Metapsikoloji 2
  • Metapsikoloji 3
  • Metapsikoloji 4
  • Psikanalize Giriş
  • Psikanalize Giriş
  • Cinsel Yasaklar Ve Normaldışı Davranışlar
  • Sanat ve Sanatçılar Üzerine Notlar
  • Bir Histeri Vakası Analizi
  • Psikanalize Yeni Giriş Dersleri
  • Psikanaliz Açısından Edebiyat
  • Kültürel Cinsel Ahlak ve Modern Sinirlilik
  • Sanat ve Edebiyat
  • Aşkın Psikolojisi
  • Histeri Üzerine Çalışmalar
  • Metapsikoloji Haz İlkesinin Ötesinde Ego ve İd ve Diğer Çalışmaları
  • Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları
  • Ruh Çözümlemesinin Tarihi
  • Freud'un Mektupları
  • Psikanaliz Üzerine
  • Bakirelik Tabusu
  • Otobiyografi
  • Psikanaliz Üzerine Vakalar
  • Bilinçsizlik ve Psikanaliz
  • Siz Deli Misiniz?
  • Einstein’a Mektup
  • Psikanaliz
  • Eşeysellik Kuramı Üzerine Üç Deneme
  • Savaş ve Ölüm Üzerine
  • Bir Yanılsamanın Geleceği
  • Yas ve Melankoli
  • Rüya Psikolojisi
  • Leonardo da Vinci
  • Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü
  • İçgüdüler ve Baskılama
  • Espri Sanatı
  • Din
  • Takıntı Üzerine
  • Bilinçsiz-Olan
  • Anksiyete Üzerine
  • Psikanalizin Ana Hatlari
  • Totem ve Tabu - 2.Cilt
  • Kadın Cinselliği Üzerine
  • Ego ve Id
  • Bilinç Dışı
  • Bilinçaltını Keşfetmek
  • Sevgi Məktubları
  • Her İnsan Gördüğü Rüyanın Tabiridir
  • Aforizmalar
  • Sanrı ve Düş
  • Tutukluk Semptom ve Kaygı
  • Ruhsal Kimlik
  • Doğuştan Gelen Sapkın Eğilimler
  • Dora
  • Kendini Koruma İçgüdüsü
  • Psikanalitik İlerlemenin Önündeki Engeller
  • Psikanaliz ve Telepati
  • Cinsel İstismar - Psikoloji Serisi
  • Ensest
  • Yasaklar ve Normal Dışı İstekler
  • Gizemli
  • Düşüncelerin Sınırsız Gücü
  • Kadın Eşcinselliği
  • Totem ve Tabu Barbarlar ile Nevrotik Kişiliklerin Zihinsel Yaşantılarındaki Benzerlikler (Cep Boy)
  • Arzular ve Çatışmalar
  • Sexualleben
  • Введение в психоанализ
  • Sanat ve Psikanaliz
  • Erkeklerin Cinsel İçgüdüsü
  • Ketlenmeler, Belirtiler ve Anksiyete
  • Ego ve Kimlik
  • Libido ve Narsisizm
  • Cinsiyetler Ayrımı
  • Mədəniyyətin sancıları
  • Totem ve Tabu
  • Aşkın Psikolojisi

Sigmund Freud Alıntıları - Sözleri

  • Devletlerin, bireyleri kötülükten alıkoymasının, kötülük yapmayı ortadan kaldırmak amacından değil, onu tıpkı tuz ve tütün gibi tekeline almak amacından doğduğu düşüncesine kesin bir biçimde inanılabilir. (Cinsiyet ve Psikanaliz)
  • Kadınlar, özellikle de güzelseler, nesne seçimlerinde kendilerine dayatılan toplumsal kısıtlamaların bedeli olan belli bir kendiyle yetinme geliştirirler. Kesin konuşmak gerekirse bu türden kadınların erkeklerin kendilerine yönelik sevgileriyle kıyaslanabilecek yoğunlukta sevdikleri tek şey yalnızca kendileridir. Gereksinimleri de sevme değil ama sevilme doğrultusundadır ve bu koşulu yerine getiren erkek onların onayını kazanan kişi olur. (Metapsikoloji Haz İlkesinin Ötesinde Ego ve İd ve Diğer Çalışmaları)
  • Bastırma bireysel çalışır; bastırılmış olanın her bir türevi kendine özgü bir yazgıya sahip olabilir; biçim değişikliğinin fazlası yada azı başarının sonucunu tamamıyla değiştirebilir (Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü)
  • Biz ölümün yaşamın tek amacı olduğunu iddia etmiyoruz; ölüm kadar yaşamın da olduğu gerçeğini gözardı etmiyoruz. (Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları)
  • Bilinçaltında "hayır" sözcüğü olmadığını, zıtlıkların bir araya geldiğini biliyoruz. Reddetme ancak bastırma sürecinde ortaya çıkıyor. (Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi)
  • Psikanaliz bize baba kompleksi ile Tanrı inancı arasında yakın bir ilişkinin bulunduğunu ;bize kişisel bir Tanrı'nın psikolojik yönden yüceltilmiş bir babadan başka bir şey olmadığını göstermiştir ve her geçen gün genç bireylerin babalarının otoritelerinden kurtulduklarında dinsel inançlarını nasıl kaybettiklerine dair yeni kanıtlar sunmaktadır. (...) (Leonardo da Vinci)
  • Mutlu kişiler düş kurmaz, bunu ancak yeterince doyuma ulaşmamış kişiler yapar. Doyuma kavuşturulmamış, düşlemlemenin itici güçleridir ve her düş belli bir isteğe doyum sağlama çabası ve böyle bir doyumu ondan esirgeyen gerçek'i değiştirme girişimidir. (Sanat ve Sanatçılar Üzerine Notlar)
  • Olgunluk hazzı erteleyebilme kabiliyetidir. (Aforizmalar)
  • fakat bekâret bir tabunun, dinsel olarak tarif edilebilecek bir yasağın konusu haline gelmiştir. (Bakirelik Tabusu)
  • Temelde kırıcı olan bir düşünce belli bir yoğunluk seviyesine ulaşır ulaşmaz çekişme aktifleşir ve bu kesinlikle bastırmaya yol açar. (Bilinç Dışı)
  • Çocukluk çağında hiçbir gereksinimin bir babanın korumasına karşı duyulan gereksinimin kadar güçlü olabileceğini sanmıyorum (Kültürdeki Huzursuzluk)
  • Birbirleriyle uzlaşması zor çelişkilere düşüyorsunuz.. (Bir Yanılsamanın Geleceği, Neden Savaş)
  • "Efsaneye göre insan denilen varlık, kadın ve erkek olarak iki parçaya bölünmüştür; o zamandan beri aşk yoluyla birleşmeye çalışmaktadır" (Cinsellik Üzerine)
  • "Tam da hastalanacak zamanı bulmuştur büyük anne. Hastamız, sevdiğini, böylesine özlemişken..." (Psikanaliz ve Uygulama)
  • Ve her zaman öylesine güçsüz kalırdım ki, içimi yakıp kavuran tutkuları dışa vuramazdım. Dolayısıyla hep baskıladım kendimi, sanırım bu da halimden belli oluyor. (Yaşamım ve Psikanaliz)
  • İd'de içgüdüye düşen rolü ego da algı oynamaktadır. Ego tutkuları ihtiva eden id'in tersine, mantık ve sağduyu olarak adlandırılabilecek olan şeyi temsil etmektedir. (Ego ve Id)
  • herkes kendi hayatı üstünde hak sahibidir...' (Mutluluk Dediğimiz Şey)
  • Ama sorarım size, insanlar ellerine geçirdikleri bir şeyi ne zaman karmakarışık, ne zaman eciş bücüş bir duruma sokmamıştır? (Kendi Kendine Psikanaliz)
  • Sanki bilinçli olanın direnci, kökensel bastırılmış olandan uzaklaştırılmalarını sağlayan bir işlev görür. (Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü)
  • "Doğa, göründüğü kadarıyla bizi soğukkanlılıkla, zalimce, amansızca ve olasıdır ki tam da bizim doyum sağlamamıza yol açmış şeyler aracılığıyla yok eder." (Bir Yanılsamanın Geleceği)

Yorum Yaz