Eşekarıları - Aristophanes Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Eşekarıları kimin eseri? Eşekarıları kitabının yazarı kimdir? Eşekarıları konusu ve anafikri nedir? Eşekarıları kitabı ne anlatıyor? Eşekarıları PDF indirme linki var mı? Eşekarıları kitabının yazarı Aristophanes kimdir? İşte Eşekarıları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Aristophanes
Çevirmen: Sabahattin Eyüboğlu
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789754582211
Sayfa Sayısı: 80
Eşekarıları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Eşekarıları (Yargıçlar), büyük bir olasılıkla İÖ 422 yılında sahnelenmiş bir yapıttır. Aristophanes, bu komedyasında Atina'nın adalet mekanizmasıyla alay eder. O zamanlarda demagog ve savaştan yana olanlar, yargıçları kendi siyasi çıkarları uğruna kullanırlardı. Sıradan insanlar Spartalılarla işbirliği yapmakla suçlanır ve insafsız yargıçlar tarafından çok ağır biçimde cezalandırılırlardı.
Yargıçlar kararlarını balmumu tabletler üzerine sivri bir kalemle yazdıkları için Aristophanes, o kalemleri eşekarılarının iğnelerine benzetmiş, bu oyunuyla Atina halkını aydınlatmak, uyarlamak istemiştir.
Eşekarıları Alıntıları - Sözleri
- İşte bu! Sizin işiniz gücünüz bu: Dört bir yanda zorbalık görmek Şunu bunu vatan haini diye damgalamak.
- Birleşmiş devletler bakıyorlar ki, Atina halkı yemeden de yaşıyor nasıl olsa Sana da metelik vermiyorlar. Oysa baştakilere neler vermiyorlar: Ne tuzlu balıklar, ne şaraplar, Ne halılar, ne peynirler, ne ballar, Ne susamlar, ne kuş tüyü yastıklar, Ne gerdanlıklar, ne çanak çömlekler.. Ne kâseler, ne giysiler, ne çelenkler, Bolluk içinde göbek yapıyor hepsi. Oysa bir diş sarımsak bile vermiyor sana Sözde senin buyruğunda yaşayanlar: Bir diş sarımsak, balık çorbana katmaya. Sen ki neler çekmedin karada, denizlerde.
- Korkuya kapıldılar mı ne sözler vermezler size, Ne topraklar, ne buğdaylar, neler! Ne verdiler şimdiyedek? Hiç bir şey.
- «Bir olduk mu seninle ben Dünya gelir peşimizden.»
- Olur şey değil! Ne korkunç bağlılıktır bu, Belli bir yere, şuna buna!
- Ne geçiyor eline bir kaç metelikten başka? Bu parayı bile yünden yağ süzer gibi Damla damla veriyorlar, ölmemen için. Yoksul kalmanı istiyorlar senin, Niçin mi istiyorlar, bak söyliyeyim sana: Seni besleyenlere bağlı kalman için, Islığı çaldılar mı aç kurt gibi atılasın diye Onların düşmanları üstüne.
- Kendin de düşünsene biraz canım: Sen neden zengin değilsin, herkes neden yoksul?
- PHİLOKLEON Nereye gidiyor öyleyse bunca para? BDELYKLEON Ben Atina için çalışıyorum, Halk uğruna savaşıyorum, diyenler yok mu? Onlara gidiyor paralar. Çünkü sen bu güzel lâflara kanıp Başa getiriyorsun onları.
- Kölelik değil de nedir seninki? Bu adamlar, paralı dalkavuklarıyla baş tacı, Sen aldığın üç metelikle yetiniyorsun.
- Yaşamasını bilenler tutulur şaraba!
- Ben, ben köpeğiniz, parsadan pay almazsam Nasıl köpeklik ederim size?
- Kendin de düşünsene biraz canım: Sen neden zengin değilsin, herkes neden yoksul? Bu sözde halk dostları afsunluyor seni: ... Ne geçiyor eline bir kaç metelikten başka? Bu parayı bile yünden yağ süzer gibi Damla damla veriyorlar, ölmemen için. Yoksul kalmanı istiyorlar senin, Niçin mi istiyorlar, bak söyliyeyim sana: Seni besleyenlere bağlı kalman için,
- Kölelik değil de nedir seninki? Bu adamlar, paralı dalkavuklarıyla baş tacı, Sen aldığın üç metelikle yetiniyorsun. Sen ki denizde tayfa, karada piyade olmuş Kale duvarları aşmakta kullanılmışsın. Bu da yetmiyormuş gibi buyruk altındasın: İşte beni asıl ifrit eden de bu.
- Bari bundan böyle, siz ey tuhaf insanlar, Şairler çıkıp önünüze Yeni şeyler söylediler mi size Sevin, tutun onları. Alın düşüncelerini, ayvalar gibi, Saklayın dolaplarınızda: Böylece üstünüz başınız Sanat kokar bütün yıl.
Eşekarıları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
dönem ödevlerim: Dönemin yargı sistemi ve kafası kırık bir baş karakter daha. İnatçılık ve huysuzluk yine Roma dönemi komedi unsurları arasındadır. çok sevdim, seviyorum, seveceğim... (Ferda)
Ders için okudum ve pdf'ini bulabildim, acele etmem gerektiği için. İş Bankası Yayınları gibi (diğer iki kitap gibi) herhangi bir dipnot yoktu, bir ara fırsat bulursam o yayından okuyacağım sanırım. Konu alınan devirde doğru düzgün bir adalet sistemi yokmuş. Nüfus on iki bin civarında olmasına rağmen altı bin yargıç varmış. Yargıçlar günden güne (sanırım) halk arasından gönüllü olarak seçiliyor, hepsi de keyfime göre veriyormuş kararı. Günlük ücret de üç altın olunca çok rağbet görüyormuş yargıçlık. Hal böyle olunca da düzgün bir sistem oluşmamış. Baş karakter bir yargıç. Yargıçlığa bağlı olan, bundan keyif alan, geceden gidip mahkeme salonunun önünde bekleyen, birilerini cezalandırmadan yapamayan bir adam. Bu adamın oğlu ise bu düzensizliğin hükümetin işine yaradığını düşünen, babasını yargıçlıktan vazgeçirmeye çalışan bir karakter. Eserde oğlanın babasını vazgeçirmek için uğraşmasını, atışmalarını, sistem eleştirilerini görüyoruz. (Gülşah')
kitap/esekarilari--107131 , diğer adıyla yargıçlarin, İÖ 422 de oynandığı sanılıyor. Atina devletinin adalet mekanizmasına eleştiriler getiriyor bu oyunda Aristophanes. Atina devletinde, meslekten yargıç ve avukatlar bulunmiyordu. Davaları kurayla seçilmiş yargıçlar görüyordu. Bu yargıçlar yurttaşlar arasından seciliyordu. Kaba bir hesap yapılmış bununla ilgili. Yaklaşık yurtas sayısının dörtte biri oranında yargıç bulunuyordu. Bu büyük bir rakam. Kalabalık bir yargıçlar topluluğu oluşturulmuş. Ayrıca bu yargiclara bir de ödenek verliyordu. Bu da oldukça karlı bir iş haline geliyor ister istemez. Böylece de adalet sistemi bozuluyor. Şunu da belirtelim. O günkü Yunan kent devletlerinde en iyi durumda olan devlet Atina devleti. Diğer kent devletleri Atina'yi imrenerek seyrediyor. En büyüğü değil ama en imrenileni. Yani, en imrenilen devlette yaşanıyor bu olaylar. Bu komedya da yargiclik yapan babasını bu işten vazgeçirmek için uğraşan bir adamın komik hallerini, aslında trajikomik hallerini görüyoruz. Her yolu denemiş adam, en sonunda da eve kapatıyor, dışarı çıkmasına izin vermiyor. Onunla konuşarak ikna etmeye çalışıyor. Yaptığının iyi bir şey olmadığını, devlet yönetimindeki birkaç kişiye hizmet etmekten başka bir işe yaramadigini, hatta onların uşağı olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bakalım ikna edebilmek mı? Her yurttaş adalete güvenmek ister , adalete de guvenemezse ne yapar bu yurttaş? Ne yaparız? (Barış)
Eşekarıları PDF indirme linki var mı?
Aristophanes - Eşekarıları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Eşekarıları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Aristophanes Kimdir?
Aristofanes (Aristophanes), MÖ 456 - MÖ 386 yılları arasında yaşamış bir komedya yazarıdır.
Eski komedyanın en büyük yazarı olarak nitelendirilen Aristofanes, Aegina’da doğdu. Babasının adı Philippos'dur. Gençliğine dair kesinlik taşıyan bilgiler olmamakla birlikte günümüze ulaşamayan ilk oyunu "Bilgelerin Şöleni"nin MÖ 427’de oynandığı bilinmektedir. Dolayısıyla, Aristofanes’in oyun yazarlığı döneminin, Perikles'in ölümünden (MÖ 429) sonraki döneme tekabül ettiği söylenebilir. Yazar, Atina demokrasisinin en parlak dönemine yetişmiştir.
Perikles'in ölümünden sonra başa geçenlerin çıkarcı ve ikiyüzlü davranışları, Aristofanes'in komedyalarında sık sık yerilir. Özellikle Peloponez Savaşı esnasında savaş çığırtkanlığı yapan kişiler, Aristofanes'in "Barış Üçlemesi" diye adlandırılan komedya eserlerinde alaya alınırlar. Bu üçleme yazarın "Lysistrata" veya "Kadınlar Savaşı" (MÖ 411), "Barış" (MÖ 421), "Kömürcüler" (MÖ 425) adlı oyunlarından oluşmaktadır.
Aristofanes geleneklere bağlı ve her yeniliğe tepki gösteren bir yazardı. Düşüncelerinde tutucuydu. Edebiyatta ve sanatta yapılan yenilikleri pek beğenmezdi. Ona göre en iyi tragedya yazarı Aiskhylos’tur. Oysa her yönüyle yeni olan Euripides’i tutmaz, komedyalarında onunla alay ederdi. Yazarın tutumu Sophistlere ve doğal olarak Sokrates’e karşı da aynıydı; çünkü Aristofanes’in gözünde bunlar tehlikeli ihtilalcilerdi, gelenekleri yıkan, töreleri saymayan düşünürlerdi. Tüm bunlara rağmen, MÖ 411'de yazdığı "Lysistrata" oyununda gerçekleşeceğini umduğu barışı tesis etme görevini kadınlara verir. Bu durum, kadınların yurttaş bile sayılmadıkları Atina toplumu açısından önemli bir adımdır.
Aristofanes’in günümüze ulaşmayan ikinci oyunu ise "Babilonyalılar"dır (MÖ 426). Bu oyun Atina’nın iç ve dış politikasını taşlayan bir eserdir. Oyun, Dionysos şenliklerinde ve 3 kez de Lenaia bayramında oynanmıştır.
Aristofanes, yapıtlarını koronun ve mimin önemini koruduğu dramatik dönemin sonlarında vermiştir. Koroya yer vermeyen son oyunu da ("Plutos") kısa süren ve MÖ 4. yüzyıldan önce yerini Yeni Komedya’ya bırakan Orta Komedya’nın günümüze kalan tek örneği olarak bilinir.
Aristofanes’in yapıtlarının günümüzde de önemini koruması, diyaloglarındaki yaratıcılığa, genellikle yerinde ve ölçülü kullanılan yergi öğesine bağlanabilir. Özellikle Euripides’i alaya aldığı parodilerinin parlaklığının ve koro şarkılarının canlılığının yanı sıra barış, kadın-erkek ilişkileri, iktidara yergi gibi evrensel temaları ele alması, yapıtlarının geçerliliğini sağlayan diğer niteliklerdir. Her şeyden çok kadın ile erkek arasındaki aşk temasını işler. Oyunlarında para ve saygıdeğerlilik mutlu son için yeterli şartlardır.
Yazarın günümüze ulaşan oyunları
Günümüze ulaşan on bir metnin ilki "Akharnialılar" (MÖ 425), yazarın sergilenen üçüncü oyunuydu. Bu eser Atina ve Sparta arasında yaşanan Peleponez Savaşlarını ele alıyordu. Aristofanes bu eserinde oldukça kaba fırça vuruşlarıyla Kleon’u alaya alıyordu. Bu oyun bir yıl sonra oynanan "Atlılar"ın (MÖ 424) bir önsözü niteliğindeydi.
MÖ 423’te oynanan "Bulutlar" tragedya ve komedya eserlerinin yer aldığı yarışmada ancak üçüncülük aldı. Aristofanes bu eseri kendisi de başarısız bulduğundan oyunu tekrar ele aldı. Bu komedyada saldırılar Sokrates’e ve eğitim üzerine yöneltilmişti. Oyunun sonu oldukça yıkıcı oldu. Sokrates, tutuklanmasının ve ölüme mahkûm edilmesinin en önemli etkenlerinden biri olarak bu komedyayı gösterdi.
"Eşek Arıları" (MÖ 422) ise parayla tutulmuş ve yargı verme yetkisi olan jürileri keskin bir dille eleştiriyordu. Jüri üyeleri kocaman iğneleri olan eşek arılarına benzetilmişti. Oyundaki budala ihtiyarın adı Philokleon'dur (yani Kleon dostu), onu değiştirmeye çalışan oğlunu adı ise Bdelykleon'dur (yani Kleon düşmanı). Aristofanes bu eserinde, Kleon’a zenginlerin malına el koymasında yardım ediyorlar diye jüri üyelerini yeriyordu.
"Barış" (MÖ 421) yarışmada ikinci ödülü aldı. Bu eser Atina’nın Sparta ile savaşa son vermesini ve anlaşma yapılması gerektiğini savunan bir eserdi.
MÖ 414 yılında oynanan ve Aristofanes’in en sevilen oyunlarından biri olan "Kuşlar", Kleon’dan sonra başa geçen Alkibiades’i konu alıyordu. Bu oyunda savaş bitkini iki Atinalı yurttaş, cennetle yeryüzü arasında, gökyüzünde bir kent kurarlar. Tanrılardan egemenliği çalıp kuşları evrenin efendileri yaparlar. Kuşlar, kaba şakaları en az olan oyunudur.
Bundan sonra Aristophanes’in savaşa karşı yazılmış ve çağımızda müzikali bile yapılmış Lysistrata’sı (MÖ 411) gelir. Atina halkı tarafından çok sevilen ve ertesi yıl yine tekrarlanan Lysistrata savaşa son vermeyi zorunlu kılmak için erkeklerine aşk grevi yapan Atinalı ve Spartalı kadınların isteklerinde nasıl başarıya ulaştıklarını gösterir.
Lysistrata’nın ikinci kez oynandığı ertesi yıl (MÖ 410) Euripides’e yeni bir saldırıyı getiren "Thesmophoria Şenliğini Kutlayan Kadınlar", Euripides’in "Helene" adlı oyununa bir parodi olarak yazılmış eğlenceli ve hafif bir eserdi. Ancak yazarın Euripides’e daha büyük bir saldırısı "Kurbağalar" (MÖ 405) ile geldi.
MÖ 393’te oynandığı sanılan "Kadınlar Halk Meclisinde" yazarın ilk oyunlarından çok farklıydı. Atina demokrasisi gerilemeye başladığından siyasal taşlamaya girmek zorlaşmıştı; çünkü baskı başlamıştı. Aristofanes bu eserinde kadın haklarını alaya aldı.
Günümüze gelen on bir oyun metninden sonuncusu "Plutos"tur (MÖ 388). İyice gerileyen Atina devletinde eleştiri yok olduğundan, yazar bu oyununda ancak kinaye sanatına sığınabilmişti. Bu oyunda parabasis, yani koronun doğrudan doğruya halkla konuşup yazarın düşüncelerini dile getirip yöneticileri suçladığı bölüm, yoktu. Böylece eski komedya dönemi sona erdi ve yerini orta komedyaya bıraktı.
Aristofanes, ayrıca, Platon'un "Şölen" adlı eserinde bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bu eserde Platon, aşkın kökeninin komik ve söylencesel açıklamalarını belirtir.
Aristofanes'in Türkçeye çevrilmiş eserleri
Aristofanes, Kadınların Savaşı - Lysistrata, çev. Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1966
Aristofanes, Kuşlar, çev. Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1966
Aristofanes, Eşek Arıları - Yargıçlar, çev. Sabahattin Eyüboğlu, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1966
Aristofanes, Bulutlar, çev. Ali Süha Delilbaşı, Mf.V., Ankara, 1957
Aristofanes, Barış, çev. Azra Erhat, M.E.B., Ankara, 1966
Aristofanes, Kurbağalar, çev. Nevzat Hatko, M.E.B., Ankara, 1946
Aristofanes, Eşekarıları, Lysistrata, Kuşlar, Kömürcüler, Barış, çev. Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2006
Aristophanes Kitapları - Eserleri
- Eşekarıları, Kadınlar Savaşı ve Diğer Oyunlar
- Lysistrata
- Kadın Mebuslar
- Eşekarıları
- Ploutos (Servet)
- Kuşlar - Bulutlar
- Kurbağalar
- Kuşlar
- Barış Oyunları
- Bulutlar
- Kadınlar Şenlikte
- The Knights
Aristophanes Alıntıları - Sözleri
- Kendin de düşünsene biraz canım: Sen neden zengin değilsin,neden herkes yoksul? Bu sözde halk dostları afsunluyor seni: Ta Pontos'tan Sardenya'ya kadar Bunca şehir var senin emrinde: Ne geçiyor eline birkaç metelikten başka? Bu parayı bile yünden yağ süzer gibi Damla damla veriyorlar, ölmemen için. Yoksul kalmanı istiyorlar senin, Niçin mi istiyorlar, bak söyleyeyim sana: Seni besleyenlere bağlı kalman için, Islığı çaldılar mı aç kurt gibi atılasın diye Onların düşmanları üzerine. Halkın rahat etmesini isteseler, ettirirlerdi kolayca. Binlerce şehir var vergi veren bize: Her şehri yirmi insana bakmaya zorlasalar Yirmi bin yurttaşımız bolluk içinde yaşar, Ballı borekler, kaymaklı çörekler yer, Bu memleketin ve Maraton zaferinin tadını çıkarırdı. Ama şimdi zeytin toplayan ırgatlar gibi Para dağıtan kahyanın ardından yürüyorsunuz hep. (Eşekarıları, Kadınlar Savaşı ve Diğer Oyunlar)
- Tanrıya kısa devre ulaşabileniniz var mı? (Barış Oyunları)
- -Yanımda olmanı istedim. -Hayır, ağlamamı ve bunu izlemek istedin. (Kuşlar - Bulutlar)
- ÜYE: Tabii canım, içmedik mi zıvanadan çıkıyoruz Atinalılar beni dinlerse, devletler arası işleri Hep sarhoşken görmeliyiz. (Barış Oyunları)
- Bari bundan böyle, siz ey tuhaf insanlar, Şairler çıkıp önünüze Yeni şeyler söylediler mi size Sevin, tutun onları. Alın düşüncelerini, ayvalar gibi, Saklayın dolaplarınızda: Böylece üstünüz başınız Sanat kokar bütün yıl. (Eşekarıları)
- Çünkü bir “komedya” dahi gösterebilir doğru olanı. Ben de söyleyeceğim zaten korkunç ama doğru olanları. (Kadın Mebuslar)
- Ey insanoğulları! Yapraklara, sahte rüyalara benzeyenler! Sizler bir avuçla dağılan dumanlarsınız! (Kuşlar - Bulutlar)
- Yeni bir şeylere başlamaktan çekinme. (Kadın Mebuslar)
- Birleşmiş devletler bakıyorlar ki, Atina halkı yemeden de yaşıyor nasıl olsa Sana da metelik vermiyorlar. Oysa baştakilere neler vermiyorlar: Ne tuzlu balıklar, ne şaraplar, Ne halılar, ne peynirler, ne ballar, Ne susamlar, ne kuş tüyü yastıklar, Ne gerdanlıklar, ne çanak çömlekler.. Ne kâseler, ne giysiler, ne çelenkler, Bolluk içinde göbek yapıyor hepsi. Oysa bir diş sarımsak bile vermiyor sana Sözde senin buyruğunda yaşayanlar: Bir diş sarımsak, balık çorbana katmaya. Sen ki neler çekmedin karada, denizlerde. (Eşekarıları)
- Az şey değil, bizim canımıza okuyan da para. (Kuşlar)
- Yeni bir ülke aramaya gidiyoruz. Gürültüsüz, kavgasız bir yer bulup orada rahat bir yaşam süreceğiz. (Kuşlar - Bulutlar)
- Sizi biz koruyacağız hem de size rağmen. (Lysistrata)
- “Ne belalı şeydir bir adamın işleri yoluna girince burnunun dibinde biten dostları.” (Ploutos (Servet))
- Tabi ki insanın düşüncesi kanatlaridir , sözler insanı gökyüzüne çıkarır. Ben de akıllıca laflar söyleyerek kafana kanat takıyorum . Böylece kendine daha temiz iş bulursun. (Kuşlar - Bulutlar)
- Yaşanacak bir yer söyle bize, Yumuşacık halı gibi bir yurt, Serilip yatalım üstüne. (Kuşlar)
- "Ey Yunanlılar, sizler ki bir ailenin çocukları gibisiniz. Aynı Tanrılara kurban keser, Olympia'da, Thermopylai'da, Pytho'da, daha nice kutsal yerlerde birleşirsiniz, böyleyken, nasıl olur da, siz Yunanlılar, düşmanlarınız barbarlar size karşı bıçak bilerken, birbirlerinizi öldürür, kendi şehirlerinizin altını üstüne getirirsiniz?" (Lysistrata)
- Görüyorum zira rezil önderlerin memleketi istismar ettiğini. Kazara bir gün iyi olsa bile bu kişi, on gün beter oluverir. (Kadın Mebuslar)
- "En akıllı kişiler nice bilgilerini düşmanlarına borçludurlar. Düşmanı bilmek güvenlik sağlar. Bir dost bize nasıl korunacağımızı öğretmez. Oysa bir düşman bilgi edinmeye zorlar bizi. " (Eşekarıları, Kadınlar Savaşı ve Diğer Oyunlar)
- "Ah bugün yaşam biz insanlar için ne halde, kim onun bir delilik, hatta daha çok bir cinnet olduğunu reddedebilir? Insanların çoğu kötü olmasına rağmen malına mal katar haksızca parsayı toplar. " (Ploutos (Servet))
- Tüyleri yolunmuş.. Parası olanı yolarlar.. (Kuşlar - Bulutlar)