akademi
dedas

Eristik Diyalektik - Arthur Schopenhauer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Eristik Diyalektik kimin eseri? Eristik Diyalektik kitabının yazarı kimdir? Eristik Diyalektik konusu ve anafikri nedir? Eristik Diyalektik kitabı ne anlatıyor? Eristik Diyalektik kitabının yazarı Arthur Schopenhauer kimdir? İşte Eristik Diyalektik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 01.03.2022 10:00
Eristik Diyalektik - Arthur Schopenhauer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Arthur Schopenhauer

Çevirmen: Ülkü Hıncal

Orijinal Adı: Eristische Dialektik - Die Kunst, Recht zu Behalten

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755705507

Sayfa Sayısı: 88

Eristik Diyalektik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, Kant'ın öğrencisi, Alman filozof Arthur Schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik Yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan "Eristik Diyalektik" yöntemini tariflendiriyor.

Bir tezin objektif olarak "doğruluğu ve haklılığından" ziyade dinleyicilerin gözünde "geçerliliğine" odaklanan, savunu, tartışma ve argüman kullanımında karşı tarafı alt etmenin yollarını felsefi "hileler" ile açıklayan Schopenhauer, kaçınılmaz olarak diğer filozofların konu üzerine fikirlerini ve yöntem sorunlarını da yorumluyor.

Eristik Diyalektik Alıntıları - Sözleri

  • İlk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçmasapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. Demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. Geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar...
  • --Kant felsefesinin sırlarına henüz vakıf değilsiniz. --Sırlarla işim olmaz benim.
  • Yani onları teorik ürünlerinden dolayı değil, sadece insan olarak, yapıklarından dolayı,sadece pratik açıdan beğeniyordum.
  • Hiçbir şey kibrin tatmininden önemli değildir ve hiçbir yara insanın canını kibrin yaralanması kadar yakmaz.
  • paveant illi, ego non pavebo
  • Farklı düşünenlerden nefret etmelerinin nedeni, onların başka bir görüşü savunuyor olması değil, kendi fikir ve yargılarını oluşturmaya kalkışmalarıdır.
  • herkesin kendi doğal mantığı olduğu gibi, kendi doğal diyalektiği de vardır. ama bu doğal diyalektik, hiç de doğal mantık gibi güvenilir değildir.
  • Eşit dağıtılmış aklın tersine, eşitsiz dağıtılmış yargının yetisi...
  • İlk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçmasapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu düşündüğün ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. Demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. Geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü desipere est juris gentium [budalalık insan hakkıdır ]; (Aristoteles)
  • "Nitekim herhangi bir bilgi dalında seçkin bir yetenek kendisini hissettirir hissettirmez bütün vasatlar ağız birliği etmişçesine onun üzerini örtmeye, onu her türlü imkân ve fırsattan yoksun bırakmaya kalkar."
  • Evrensel düşünce denilen şeye dikkatle bakınca, onun aslında sadece iki ya da üç kişinin görüşü olduğunu anlarız. Böyle genel geçer bir görüşün nasıl oluştuğunu incelemek, bunu açıkça gösterecektir. Böyle bir düşünceyi önce iki veya üç kişi varsaymış ya da formüle edip öne sürmüştür. Başkaları da iyi niyetle onlara güvenir, bunu yeterince sınadıklarına inanır. Söz konusu iki veya üç kişinin gerekli yetiye sahip olduğu önyargısıyla birileri bu fikri kabul eder; sonra da onlara güvenen, tembellik nedeniyle titiz ve zahmetli bir sınamaya girişmektense fikre hemen inanmayı yeğleyen birçok kişi daha çıkar. Böylece tembel ve saf taraftarların sayısı günden güne büyür. Fikre verilen destek iyice arttığında, daha sonraki yandaşları bunu onun sağlam ve ikna edici gerekçeleri olmasına bağlar. Geri kalanlar da, herkesin doğru saydığı bir şeye karşı çıkarak bütün dünyadan daha akıllı olmak isteyen şımarık ve huzursuz tipler damgasını yememek için, bu genel geçer fikri kabul etmek zorundadır. Şimdi taraftarlık artık bir görev haline geldiğinden, düşünüp yargıda bulunabilecek olan birkaç kişi de ister istemez susar.
  • "Hile 1: Genişletme. Muhalifin iddiasını doğal sınırları ötesine çekmek, mümkün olduğunca genel yorumlamak, mümkün olduğunca geniş anlamda ele almak ve abartmak; diğer yandan kendi önermenizin anlamını mümkün olduğunca dar alanda tutmak, sınırlandırmak. Çünkü bir iddia ne kadar genel olursa, saldırılara o kadar açık olur."
  • Herkesin doğal kendi mantığı olduğu gibi kendi doğal diyalektiği de vardır. Ama bu diyalektik hiç de doğal mantık gibi güvenilir değildir.
  • İlk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçmasapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa ilyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. Demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. Geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü desipere est juris gentium ( budalalik insan hakkıdır ) Aristoteles

Eristik Diyalektik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Schopenhauer esere mantık ve diyalektik tanımlarından başlıyor. Kökeni çok eskilere dayanan bu konuyu ele alırken diğer filozofların yöntem ve fikirlerinin eleştirisini de sunuyor. Sonra "her durumda haklı çıkma sanatı" olarak tanımladığı eristik diyalektik kavramı doğrultusunda 38 hile ile devam ediyor. Hilelerin kimini okurken insanların günlük hayatta sıklıkla başvurduğu yöntemler olduklarını düşünsem de bir kısmı tartışmayı sürdürmekten başka bir niyeti olmayan insanlarla karşılaştığım günler için birer savunma gibi göründü gözüme. Sade dili ile okurken zorlamayacak, hileleriyle de gelecek tartışmalarınız için iki taraftan en azından biri adına fikir sağlayacak bir kitap. (Beyza)

Eristik Diyalektik : Haklı Çıkma Sanatı, hem haklıyken hem de haksızken, tartışma sanatı. ''Haksızlık etmemek, övünmeye değmez; onu aklından bile geçirmemelidir'' der Demokritos, ''Haksız bir dava için dövüşmek, gerçek bir cesaret sayılmaz'' der yine Shakespeare, ''Haksızlığa uğramak, haksızlık etmekten evladır'' der Eflatun.. Yani diyeceğim o ki; Eristik Diyalektik bir bakıma onursuzca bir kavramdır. Haklı çıkmak, ya da yenilmemeyi öğrenmek içindeki insanlığı kaybetmemizin ilk aşamalarındandır. Ayrıca haklı çıkma hilelerin en sonuncusu olan 38 numaralı hile ''Kişiselleştirme'' oh my godness! dedirtti. Yapma be Arthur amca haklı çıkalım, çıkmasına da nerede onur, gurur, empati kavramları demeden edemedim. 38 maddede toplanmış hilelerin içinde kavramları, nesnelliği, öznelliği, hayatı, insanları, düşünüş şekillerini, Aristoteles'in topiğini ve bir çok şeyi öğreniyoruz. Ancak hileler bitince gönlümüzü almayı da bildi Schopenhauer. İşte hayat dersi niteliğindeki o kısım: ''İlk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçmasapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. Demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. Geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü ''budalalık insan hakkıdır'' Voltaire’in dediğini de hatırlayalım: ''Barış gerçekten daha değerlidir'' ve bir Arap atasözü: “Susma ağacının meyvesi barıştır.” Aslında akılların karşılaşması, çarpışması olarak tartışma çoğu zaman karşılıklı yarar sağlar; kendi düşüncelerimizi düzeltmeye, yeni görüşler üretmeye olanak verir. Ama bunun için, tartışmacıların bilgi ve zihin gücü bakımından birbirine oldukça yakın düzeyde bulunması gereklidir. Birinin bilgisi eksikse, her şeyi anlayamaz, seviyeli değildir. Zihin gücü yetersizse, bunun getirdiği kızgınlık onu sahtekarlığa, hilekarlığa veya kabalığa sürükleyecektir''. Yazar, Seneca, Cicero, Aristoteles (özellikle) gibi yazarların görüşlerini kendi fikirleriyle karşılaştırarak yeni bir kuram ortaya çıkarmaya çalışıyor. Kanaatimce başarıyor da. Eristik Diyalektik' ne demek bunu tam anlamıyla öğreniyoruz. Haksızlığın karşısında susan, dilsiz şeytandır. (Hz. Muhammed) Haksızlık önünde eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali) bunları da buraya bırakıp incelemeyi sonlandırıyorum. Bu adamı okuyun. (Homeless)

18.. lu yıllarda insanların tartışma usulü nedir düşünüyor bunun için ayrı bir emek ile eser vermeleri başlı başına takdire şayan. Eserde diyalog, diyalektik, mantik üzerinde güzel duruyor. Tartışma sanatını ve manipülasyonları ayrıntılı ele almış. Çevirmen Ahmet Aydoğan sunuş ve kitabın sonundaki eklerden anlaşılacağı üzere çok dolu bir kişi. Belli ilerde güzel çalışmalarina şahit olacağız. İyi okumalar. (Muhammed aric)

Kitabın Yazarı Arthur Schopenhauer Kimdir?

Arthur Schopenhauer (d. 22 Şubat 1788, Danzig - 21 Eylül 1860, Frankfurt), Alman filozof, yazar ve eğitmendir. Aynı zamanda Immanuel Kant'ın en çok değer verdiği öğrencisiydi. Schopenhauer, Alman felsefe dünyasındaki ilklerdendir ve dünyanın anlaşılmaz, akılsız prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduğunu söyleyerek dikkatleri çekmiştir.Ayrıca Schopenhauer, Nietzsche'nin ilk akıl hocasıdır.

Arthur Schopenhauer Kitapları - Eserleri

  • Bilmek ve İstemek
  • Düşüncenin Çağrısı
  • Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
  • İnsan Doğası Üzerine
  • Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
  • Bilim ve Bilgelik

  • Felsefe Tarihinden Kesitler
  • Hayatın Anlamı
  • Aşkın Metafiziği
  • Fikirlerin Bilgisi Üzerine
  • Eristik Diyalektik
  • Akıl Sağlığı
  • Ölümün Anlamı

  • Din Üzerine
  • İdeal ve Gerçek
  • Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine
  • Güzelin Metafiziği
  • Okumaya ve Okumuşlara Dair
  • Ölüm ve İçsel Doğamızın Yok Edilemezliği ile Olan İlişkisi
  • İstencin Özgürlüğü Üzerine

  • Merhamet
  • Üniversiteler ve Felsefe
  • Hiçliğin Mutlu Sessizliği - Aforizmalar
  • Arthur Schopenhauer - Bir Filozofun Huzurunda
  • Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine
  • Hayatın Bilgeliği
  • İsteme ve Tasarım Olarak Dünya

  • Okumak Yazmak ve Düşünmek Üzerine
  • Akıl Zayıflığı
  • Varolmanın Acısı
  • Aşk ve Cinnet
  • Mantıksal Düşünce Doktrini
  • Edebiyat Dersleri
  • Parerga ile Paralipomena

  • Arthur Schopenhauer - Toplu Eserler 2
  • Arthur Schopenhauer - Toplu Eserler 1
  • Kişilik Oluşumu ve Sorunları
  • Yaşamın Bilgece Deneyimleri
  • Aforizmalar
  • Ruh Görme Üzerine
  • Dünyanın Istırabı Üzerine

  • İrade Felsefesi
  • Mutlu Olma Sanatı
  • Kötümserlik Üzerine
  • Fikir Mimarları Dizisi 19
  • On Women
  • Müxtəlif Predmetlər Haqqında Düşüncələr
  • The Horrors and Absurdities of Religion

  • Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine
  • Studies in Pessimism
  • Parerga ve Paralipomena 2
  • Seçme Yazılar
  • Mutluluk Kendi Kendine Yetenlerindir
  • Düşünceler
  • Kadınlar ve Diğer Konular

  • The Art of Literature
  • Aklın Yolu
  • Writings Of Schopenhauer On Various Themes, Vol. 1
  • Aşkın Metafiziği
  • Həyat Müdrikliyi Aforizmləri
  • Cinsel Aşkın Metafiziği
  • Metafizik İhtiyacı

  • Doğadaki İsteme Üzerine
  • Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
  • Kant Felsefesi Eleştirisi

Arthur Schopenhauer Alıntıları - Sözleri

  • les grandes pensées viennent du coeur* Büyük düşünceler kalpten gelir. (Dünyanın Istırabı Üzerine)
  • “Her şeyin niçin olduğunun bir temeli vardır.” (Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine)
  • Güzelin nadiren yararlı olanla birleştiğini görürüz. Uzun ve narin ağaçlar meyve vermez, meyve ağaçları ufak tefek, bodur ve çirkindir... En güzel binalar, kullanışlı, işe yarar binalar değildir; bir tapınak barınacak bir mesken değildir. (Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine)
  • Hafıza düşünülmüş bir şeyi düşünür. (Düşüncenin Çağrısı)
  • Okumaksızın geçen boş zaman bir tür ölüm, insanın canlı canlı gömülmesidir(Seneca, 82) (Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine)
  • Bir düşüncenin esas yaşamı sadece kelimelerin sınır noktasına varıncaya kadar sürer. Orada taşa dönüşür, donakalır ve hayatı sona erer, fakat hayvan ve bitki fosilleri gibi ölümsüzdürler. Geçirdikleri kısa yaşamları bir kristalin kesilme anına benzer. Çünkü düşüncemiz kelimeleri bulduğu andan itibaren içtenliğini kaybettiği gibi ciddi olmaktan da çıkar. Başkaları için varolmaya başladığı andan itibaren içimizde yaşamaya devam etmesi son bulur, tıpkı bir bebeğin annesinden kopup kendi benliğine adım atmaya başlaması gibi. Şairin de dediği gibi: "Beni itirazla şaşırtmayın! İnsan konuşmaya başladığı anda yanılmaya da başlar." (Edebiyat Dersleri)

  • Dünya cehennemin ta kendisidir ve insanlar da bir yandan zulüm gören ruhlar, öte yandan cehennemdeki şeytanlardır (Dünyanın Istırabı Üzerine)
  • Dar kafalılık ve ahmaklık her zaman ve her yerde, bütün durum ve koşullarda, anlayıştan, zekâdan ve yetenekten nefret ettiği kadar şu dünyada başka hiçbir şeyden böylesine içten ve yürekten nefret etmez. (Üniversiteler ve Felsefe)
  • Kendisinin görgül karakterine dair edindiği kesin bilgi kişiye edinilmiş karakter denilen şeyi sağlar. O kişi iyi ya da kötü kendi özelliklerini ve bu yüzden kendisine ne için inanıp inanamayacağı ya da kendisinden ne beklenip beklenemeyeceğini kesinlikle bilir. Görgül karakteri sayesinde önceden sadece doğallıkla oynadığı rolünü artık artistik ve yöntemli bir şekilde ciddiyet ve kayrayla, söylendiği gibi karakterine hiç vefasızlık etmeden oynar. Kişi ne zaman karakterine sadık kalmazsa kendisi hakkında yanılır. (İstencin Özgürlüğü Üzerine)
  • Doyum dilenciye atılan sadaka gibidir, sadaka onu bugün canlı tutar, böylece onun sefaleti yarına uzatılabilir. (İsteme ve Tasarım Olarak Dünya)
  • “Yaptığımız her eylemde ilk önce “İnsanlar ne der?” diye düşünmekteyiz. Hayat sıkıntılarının neredeyse yarısı sırf bu yüzden oluşmaktadır.” (Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar)
  • Keder içerisinde neşe, neşe içerisinde keder. (Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine)
  • Hayat. hayat ismiyle anılır, ama gerçekte ölümdür o. (Hayatın Anlamı)

  • Voltaire “Saadet sadece bir rüyadan ibarettir.” der ve ekler:Sinekler örümcekler tarafından,insanlarsa acılar tarafından yenilmek üzere vardırlar. (Merhamet)
  • Kavrayışı bir suç, doğumu bir ceza, yaşamı bir iş ve ölümü de bir gereklilik olan bir insan, kendi­siyle nasıl gurur duyabilir ki? (İnsan Doğası Üzerine)
  • Çünkü her nesne gölge verir; her cisim kesinlikle özgül ağırlığına karşılık gelen bir ağırlıkla düşer... (Ruh Görme Üzerine)
  • Hayal gücü mahsulü olan her eser işkenceler içerisindeki insan yüreğinin kasılmalarını ve çırpınmalarını seyrettiğimiz bir gösteri kutusudur. (Hayatın Anlamı)
  • Zihinsel bir uğraşı içermeyen boş zaman ölümdür ve diri diri gömülmektir." (Aforizmalar)
  • Felsefe, sığınılacak bir limandan çok çıkılan bir yolculuğa benzer. (Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine)
  • Bu sıkılma hali varoluşun kendi içinde değersiz olduğunun dolaysız bir kanıtıdır, çünkü sıkılma hali varoluşun boşluğunu algılamaktan başka bir şey değildir. (Dünyanın Istırabı Üzerine)

Yorum Yaz