Elantris - Brandon Sanderson Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Elantris kimin eseri? Elantris kitabının yazarı kimdir? Elantris konusu ve anafikri nedir? Elantris kitabı ne anlatıyor? Elantris PDF indirme linki var mı? Elantris kitabının yazarı Brandon Sanderson kimdir? İşte Elantris kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Brandon Sanderson

Çevirmen: Can Sevinç

Orijinal Adı: Elantris

Yayın Evi: Akılçelen Kitaplar

İSBN: 9786055069537

Sayfa Sayısı: 510

Elantris Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

ELANTRİS devasa, güzel, kelimenin tam anlamıyla parlak, güçlü büyülü yeteneklerini Arelon'un tüm insanlarının iyiliği için kullanan hayırsever varlıklarla doluydu. Ve bu tanrısal varlıkların her biri, Shaod'un gizemli dönüştürücü gücü onlara dokunmadan önce sıradan birer insandı.

Ancak on yıl önce, hiçbir uyarı olmaksızın, büyü çöktü. Elantrianlar buruşuk, cılız, cüzzamlıya benzer yaratıklara dönüştü. ELANTRİS'in kendisi de karanlık, pislikle dolu ve döküntü haline geldi. Shaod artık bir lanetti.

Arelon'un yeni başkenti Kae, halkının unutmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıkları ELANTRİS'in gölgesinde kalıyor. Teod Prensesi Sarene, Veliaht Prens Raoden ile bir devlet evliliği yapmak için geldi. Karşılıklı mektuplaşmalarına dayanarak mutluluk bulacağını umuyordu. Ancak mutluluğun yerine prensin ölü, kendisinin ise onun dulu kabul edilmiş olduğunu gördü., Acımasız Fjordell bağnaz fanatiklerinin imparatorluk hırsı karşısında son direnen ülkeler oldukları için hem Teod, hem de Arelon tehdit altındalar.

Fırtınaışığı Arşivi ve Sissoylu serileri ile fantastik kurguya damgasını vuran Brandon Sanderson'ın ilk kitabı olma özelliği taşıyan Elantris, yazarın ne kadar iyi bir kurgu ustası olduğunu bizlere bir kez daha kanıtlıyor.

Elantris Alıntıları - Sözleri

  • “Hiçbir savaş, en umutsuz olanı bile, doğru olan şeyi savunurken verildiğinde boşuna değildi..”
  • “Dışarıdan gelecek mucizeyi beklemeleri değil, çalışarak kendi hayatlarını iyileştirmeleri gerekirdi..”
  • geçmişte şanssız olman, geleceğinden de vazgeçmen gerektiği anlamına gelmez.
  • Hiçbir savaş, en umutsuz olanı bile, doğru olan şeyi savunurken verildiğinde boşuna değildi.

Elantris İncelemesi - Şahsi Yorumlar

ELANTRİS || YORUM: Brandon Sanderson fantastik türünde en sevdiğim yazarlardan ilk üçe girecek kadar kalitelidir benim gözümde. Yazım tarzı, okuyucuyu her kitabında dumura uğratması, karakter analizleri ve sizi kitaptakilerin gerçekliği konusunda şüpheye düşürmeyecek kadar inandıracak olmasına bayılıyorum. Tek kelimeyle müthiş bir yazar. Eğer fantastik okuyorsanız bu yazara mutlaka bir şans vermelisiniz. Neyse, biz konumuza dönelim. Kısaca kitabın içeriğinden bahsedeyim öncelikle. Arka kapakta da yazıldığı gibi Elantris aslında Tanrılar Şehri olarak anılan bir yerleşkedir ve muhteşem bir güzelliğe sahiptir. Elantris’teki bu muhteşem güzellikteki yapılarda yaşayan insanlar olan Elantrian’ların büyüleyici görünüşleri ve yetenekleri öyle inanılmazdır ki insanlar artık onları tanrı olarak atfetmektedirler. Elantrian’lar aslında taşı, toprağı yiyeceğe çevirebilmek, ölmekte olan bir hastayı iyileştirebilmek gibi çok çeşitli özel güçlere sahip insan topluluğunu ifade etmektedir. Elantrian olmak için ise soy bağına veya başka bir nedene ihtiyaç duyulmamakta, rastgele bir biçimde herhangi bir insan Elantrian’a dönüşebilmektedir. Hatta bu durum da kitapta Shaod, yani dönüşüm olarak ifade edilmektedir. Elantrian’lar oldukça fedakar ve yardımsever oldukları için diğer insanlar tarafından da çokça sevilmektedir. Ancak, 10 yıl önce sebebi bilinmeyen bir biçimde Elantris şehri ve Elantrian’ların büyülü güzelliği yerle yeksan olur ve Elantris, artık kendilerine dahi faydası dokunmayan hastalıklı Elantrian’ların yaşadığı bir çöplüğe dönüşür. Lekeli deriler, asla iyileşmeyen yaralar, atmayan bir kalp ve hiç geçmeyen bir açlık hissiyle cebelleşen Elantrian’ların bu ani düşüşü insanlarda çok acı bir değişime sebebiyet vermiş ve ülkede yönetim Elantrian’ların elinden alınmış, sıradan insanların eline geçmiştir. Halk ise yeni yönetimin birçok Elantrian’ı katletmesine şahit olmuştur. Bizim asıl konumuz ise bu yönetimdeki kral Iadon’un oğlunun Shaod’a yakalanarak hastalıklı Elantrian’a dönüşümüyle alakalı. Baş karakterimiz olan Iadon’un oğlu Reoden, halk tarafından oldukça sevilen bir insandır. Bir sabah uyandığında Shaod’un onu aldığını aynadaki yansımasında görünce dumura uğrar. Tenindeki kahverengi lekeler bu hastalığın en büyük belirtisidir. Tamamiyle politik bir evlilik olsa da düğününden birkaç gün öncesinde böyle bir olayla karşı karşıya kalmak karakterimizi oldukça etkiler. Reoden, babasının emriyle yaka paça Diğer Elantrian’ların olduğu Elantris’e gönderilir. Ancak kralın itibarının sarsılmasını önlemek için halka, Reoden’in öldüğü haberi yayılır ve sahte bir cenaze töreni düzenlenir. Reoden ile evlenecek olan ve diğer asıl karakterimiz de Sarene. Kendisini oldukça çirkin bulan ve asla evleneceğine ihtimal vermeyen karakterimiz bu evlilikle nihayet mutlu olacakken yaşanan talihsiz olay neticesinde tüm neşesi söner, yapılan evlilik sözleşmesi gereği eğer taraflardan birisi nişanlılık döneminde ölürse evliliğin muteber olacağı gerçeğiyle baş başa kalır. Dolayısıyla Sarene Iadon’un halkının prensesi olma mertebesine erişir. Sarene politika ve siyaset konusunda kendini oldukça geliştirmiştir ve bu konulara ilgisi olan çok zeki bir kadındır. Reoden’in sahte ölümü aklında büyükçe soru işaretleri bırakır ve Reoden’in ortadan kaybolmasının asıl sebebini araştırmaya koyulur. Kitabın konusu gerçekten çok orijinal. Zaten yazarı tanıyorsanız muhtemelen kitabın orijinalliği sizi pek fazla şaşırtmamıştır. Ben nedense Sissoylu serisinin farklı bir versiyonu gibi hissettim Elantris’i. Aslında aşırı bir benzerlikleri yok, sadece yazarın anlatımından ötürü benzetmiş de olabilirim ya da Sissoylu serisine karşı çokça özlem duyduğum için de böyle düşünmüş olabilirim. Ama kitabı çok sevdim. Benim için tek sıkıntısı kısa olmasıydı. Bence tek kitapla yetinilecek bir kurgusu yoktu kitabın. En azından iki veya üç kitaplık bir seri çıkarılacak kadar kaliteliydi. Mesela sıkça adı geçen bazı karakterleri tanıyamadık bile kitapta, en azından onlarla yüz yüze gelme fırsatı tanınsaydı fena olmazdı bence. Karakterlerden ise en sevdiğim açık ara Reoden oldu. O kadar tatlı ve okurken içinizi bir hoş eden bir karakterdi ki Reoden’li bölümler gelsin diye sayfaları hızlı hızlı çevirdim. Gerçek hayatta tanımaktan mutluluk duyacağım kadar içten ve karakterli bir insandı Reoden. Bu kadar Reoden’den bahsetmek yeterli sanırım. Gelelim Sarene’e. Sarene de ne istediğini bilen, çok kararlı, kişiliğini samimi bulduğum ve okumaktan keyif aldığım bir karakterdi. Reoden ile karşılaşmalarını ise dört gözle bekledim. Sarene’in de artık mutlu olmasını okurken öyle çok istiyorsunuz ki bir an önce bir olağanüstülük olsun da Reoden ile evlenebilsinler diye içinizden geçiriyorsunuz sürekli. Kısaca, Sissoylu kadar olmasa da okumaktan gerçekten çok keyif aldığım ve tekrar okumak isteyeceğim kitaplardan birisi oldu Elantris. Bu kadar kısa anlattığıma bakmayın, gerçekten anlatmadığım onlarca terim, fantastik yaratıklar ve olaylar bulunsa da onları da sizin okuyup deneyimlemeniz daha keyifli olacaktır eminim. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyor, hepinize sağlıklı günler diliyorum. Puanım: 5/5 (Zeynep EGE)

Çok ama çok uzun bir okuma sürecinin ardından sonunda bitirebildim. Uzun sürmesinin sebebi kesinlikle kitabın kötü olması değil bunu belirtmek isterim sebebi hem vakit bulamamış olmam hem de kitabın ilk 300 sayfasının çok yavaş ilerlemesiydi. Ancak çok beğendim, etkileyici bir kitaptı. Yazar öncelikle kitaba ilk başladığımda beni yabancı terimlerle korkuttu, söylenilen şeylerin ne olduğunu anlamakta çok zorlandım aslında olaya direkt geçmişti. Fakat okudukça kafamda çoğu şeyin oturduğunu anladım hatta konuyu ince ince işlemiş, bize bu farklı dünyayı yavaş yavaş anlatmış ve artık olaylar olduğunda "aa evet bundan mıymış, evet çok mantıklı" diye yorumlar yapabildim. Konusuna gelecek olacak Elantris isimli görkemli bir şehir var; bu şehirde gümüşi ciltleri, beyaz saçları olan ve 'AON' ismi verdikleri büyüler yapabilen tanrı gibi görülen canlılar var. Ancak birden "Shaod" ismi verilen bir hastalık bu canlılarda ortaya çıkıyor sonra da bulaşıyor olaylar bu konunun çevresinde şekilleniyor. Kitap 3 ana karakterin anlatımıyla ilerliyor. Tabiki gözünüzde zombi ya da bulaşıcı hastalık tarzı bir konu canlanmasın çünkü hiç alakası yok, yazar çok güzel bir evren ortaya çıkarmış. Hem dinsel hem kadim fikirler temelini oluşturmuş. Birazcık aşk da serpiştirmiş. Finali tam istediğim gibiydi. Fantastik aynı zamanda ağır bir kitap arıyorsanız okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. (Simurg)

Elantris, Brandon Sanderson’dan okuduğum 4. kitap oldu. İyi bir sıralamayla gittiğimi düşünüyor ve çıtayı her kitapta yavaş yavaş artırıyorum. Bunun için de bana tavsiyelerde bulunan canım arkadaşıma teşekkür ediyorum. Brandon Sanderson, yurt dışında oldukça popüler olan Türkiye’de ise yayınevlerinden dolayı neredeyse hiç tanınmayan bir yazar. Oysa rahatlıkla söyleyebilirim ki ben dahil hepimiz çok şey kaçırıyoruz. Elantris’e yoğunlaşıp onu yorumlamam gerekirse öncelikle yazarın onlarca kitabının içinde yazdığı ve bastığı ilk kitabı olduğunu söylemeliyim kendilerinin. Ve buna rağmen dünyası ve karakterleri o kadar iyi kurgulanmış ki! Elimdeki baskı 500 sayfalık ve normal kalınlıkta gibi duruyor ama boyutu çok büyük yazı puntosu ise çok küçük. Yaklaşık 600-700 sayfa eder normal bir baskıda diye düşünüyorum. Yine de böyle bir dünya tek kitapta ancak bu kadar detaylandırılıp insanı şaşırtabilirdi. Tarihi dokusu olan fantastik kurgularda aradığım birkaç önemli nokta bu kitapta vardı. Bolca karakter, yeterli ölüm ve acı, yeterli duygu yoğunlukları, mantıklı ana karakterler, gönül rahatlığıyla yakıştıracağımız bir çift, kurgunun temelini oluşturan bir katman, yavaş gelişen ama insanı sıkmayan ilerleyen sayfalardaysa şaşırtan bir kurgu. Eminim böyle söyleyince size de güzel gelmiştir, öyle de. Aynı zamanda Elantris okuduğum nadir orijinal fantastik kitaplardan da biri oldu. Kurgunun temelleri çoğu kitapta tarih üzerine kurulur. Krallıkların ve kişilerin geçmişlerini yazar bize verir ve mantık çerçevesine oturtur. Elantris’te tam bir tarih olduğu söylenemez ama bunun yerine yoğun bir din anlayışı var. Hatta kitap direkt bunun üzerine kurulu. Elantrian fikri de gayet farklı. Karakterlere alışınca hepsini kucaklayasınız geliyor. Hem kadın hem de erkek karakterleri aynı anda mantıklı yazan nadir yazarlardan aynı zamanda Brandon Sanderson. Elantris seri mi olacak bilmiyorum ama genel var mı, bence yok. Sonu biraz hızlı gelse bile burada bırakılabilir. Tüm bunlar dışında kitaptaki tek olumsuz taraf okurken bazen yazarın beni oyaladığını hissetmemdi. Kimi zaman konudan bağımsız şeyler anlatarak yazar ya kafa karıştırmaya çalışmış ya da sayfa uzatmaya. Yine de korktuğumun aksine hızlıca okuyabildiğim bir kitap oldu. Olayların en önemli kısımları son 50 sayfada vuku buldu ve her şeyin sonuçlanmasının ardından sadece 5 sayfa falan herhalde okuduk. Bu bana Yara İzi Kralı veya Kuşların ve Yılanların Şarkısı’nı çağrıştırdı. Cinsellik içermeyen ama belirli bir yaş sınırı olması gerektiğini düşündüğüm bir kitap oldu. Bunun sebebi kitaba ilk 100 sayfada yavaş yavaş adapte olmanız. Bir anda okuması oldukça zor ve kafa karıştırıcı bir sürü terim ve ad görmek okuyucuyu yorabiliyor. Sonrasında kitabın ilerleyişi de yavaş ve üç ana karakter üzerinden olduğundan herkesin kolay kolay okuyamayacağını düşünüyorum. Belirli bir kitap okumuşluğunuz varsa severek okuyabilirsiniz. Bu sırada kitaba başlamadan en sondaki yazar notlarına bakmanızı tavsiye ederim. Orada genel hatlarıyla karakter adlarının okunuşları veriliyor -ben bir süre sonra gördüğüm gibi okumaya başladım yoksa çok zor- aynı zamanda da kitabın ilerisinde önemli olacak Aonları gösteriyor. Şahsen kitap boyunca hiç haritaya bakma ihtiyacı duymadım ama Aonlara (şekillere, işaretlere, runlara) bol bol baktım. Genel anlamda tavsiye ettiğim ama okuma güçlüğü (reading slump) yaşıyorsanız biraz ertelemenizi tavsiye edebileceğim bir kitap oldu. Sanderson’a başlamak için ağır bitirmek içinse hafif olabilecek bir kitap. Aralara sıkıştırın derim… (Sude Özer)

Elantris PDF indirme linki var mı?

Brandon Sanderson - Elantris kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Elantris PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Brandon Sanderson Kimdir?

1975’te, Lincoln, Nebraska’da doğdu. Biyokimya bölümünde bir dönem okuduktan sonra kendine geldi ve asıl eğiliminin yazarlık alanında olduğunu fark etti. İngilizce bölümüne geçti ve Brigham Young Üniversitesi’nden mezun oldu, sonra okuluna geri dönerek yaratıcı yazarlık konusunda yüksek lisans yaptı. O zamandan bu yana hem yetişkinler hem de genç okuyucular için kitaplar yazmıştır. Bunların arasında Mistborn üçlemesi, Warbreaker ve Alcatraz dizisi bulunmaktadır. Karısı ve çocukları ile birlikte Utah’da yaşamaktadır, sık sık Magic: The Gathering oynamaktadır, düzenli olarak peynirli makarna yemektedir ve zaman zaman da BYU’da yazarlık öğretmektedir.

Brandon Sanderson Kitapları - Eserleri

  • Sissoylu - Son İmparatorluk
  • Sissoylu - Kuşatma
  • Elantris
  • Lejyon
  • Sissoylu - Çağların Kahramanı
  • Kralların Yolu
  • Steelheart
  • Parlayan Sözler
  • Lejyon 2 - Kayıp Cesedin Peşinde
  • Steelheart / Firefight
  • Savaşkıran
  • Lejyon
  • Sissoylu - Kanun Alaşımı
  • Calamity
  • Alcatraz Kötü Kütüphanecilere Karşı
  • Oathbringer
  • Ritmatist
  • İsimsiz'in Çocukları
  • Sissoylu - Benliğin Gölgeleri
  • Sissoylu - Matem Bantları
  • Alcatraz Kötü Kütüphanecilere Karşı 2-Katibin Kemikleri
  • Beyaz Kum
  • Kristalya Şövalyeleri
  • Kırık Mercek
  • Kara Yetenek
  • Skyward
  • Kralların Yolu 1. Cilt
  • Arcanum Unbounded
  • Kralların Yolu 2. Cilt
  • Edgedancer: From the Stormlight Archive
  • Rhythm of War
  • Dawnshard
  • The Emperor's Soul
  • Words of Radiance
  • Oathbringer - 1. Cilt
  • Shadows for Silence in the Forests of Hell
  • Brandon Sanderson's White Sand Volume 2
  • Starsight
  • Sissoylu 6 - Matem Bantları
  • Oathbringer - 2. Cilt
  • Warbreaker
  • The Eleventh Metal
  • The Original
  • Snapshot
  • Perfect State
  • The Way of Kings Prime
  • Sixth of the Dusk
  • Cytonic
  • Mistborn Trilogy Boxed

Brandon Sanderson Alıntıları - Sözleri

  • Teskinde gerçek ustalık doğal duyguların teşvik edilmesiydi, diğer doğru duyguları dikkatli biçimde daha az güçlü hale getirerek yapılırdı. İnsanlar duygulardan örülmüş bir halıydı; çoğu zaman "hissettiklerini" sandıkları şeyler, sadece o anda hangi duyguların baskın olduğuyla ilgiliydi. (Sissoylu - Kuşatma)
  • "What is it you think I am?" Shallan whispered, meeting the older woman's eyes, finally asking the question that she hadn't dared. "Right now, you are but a promise," Jasnah said. "A chrysalis with the potential for grandeur inside. When once humans and spren bonded, the results were women who danced in the skies and men who could destroy the stones with a touch." (Words of Radiance)
  • "Mutluluk geçer. Çoğu zaman kısadır; bu yüzden de onu arzulamakla, onun tadını çıkardığımızdan daha fazla zaman harcarız." (Kralların Yolu 1. Cilt)
  • Kumaşta rengin, duvarlarda tabloların, güzel müziğin de şart olmadığını, ancak insanoğlunun hayatta kalma ihtiyacından fazlası olduğunu söylerdi. (Ritmatist)
  • Başarmak mı istiyorsun? diye düşündü. Etrafında olan bitenlerin kontrolünü ele almak, oradan oraya sürüklenmemek mi istiyorsun? O zaman başarısızlıkla baş etmeyi de öğrenmek zorundasın. (Savaşkıran)
  • It's good to have someone at your side who disagrees with you, Duchess. It makes you work harder to be sure you are right... and to question when you are wrong. (Beyaz Kum)
  • Bu kadar ferah bir yerde, bir hücreye kapatıldığı zaman olduğundan daha gergin ve sıkışmış hissedebilmesi amma garip. (Sissoylu - Kanun Alaşımı)
  • Yalnız başınaysan, kimse sana ihanet edemez. (Sissoylu - Son İmparatorluk)
  • "Acıma güçlü bir araç olabilir. Ne zaman başka birine bir şeyler hissettirebilirsen, onların üzerinde güç sahibi olmuşsun demektir." (Arcanum Unbounded)
  • Neler olacağından çok fazla korkarsan, asla harekete geçemezsin. (Steelheart)
  • Ne olmuş? diye tekrar ettim. Evet, sadece kafamın içindeydi. Ama acı denen şey de sadece kafamın içinde değil mi? Sevgi de sadece kafamın içinde değil mi? Hayatta önemli olan ne varsa, hepsi de tartıya vurulamayan şeyler! Hepsi de beynimizin uydurduğu şeyler! Uydurulmuş olmak onları önemsiz yapmıyor. (Lejyon)
  • Yeterince dikkatli bakarsan her zaman başka bir bakış açısı vardır. (Sissoylu - Matem Bantları)
  • Time. It was a sadistic master. It made adults of children — then gleefully, relentlessly, stole away everything it had given. (Rhythm of War)
  • Nothing to do. No, he thought. You can’t pretend you have nothing to do because you’re scared. Find a new purpose. (Rhythm of War)
  • "Guc yoldan cikarir; mutlak guc ise mutlak bir yoldan cikistir." (Steelheart)
  • Ruhunuza mâl olacak kitaplar mı okursunuz? (Alcatraz Kötü Kütüphanecilere Karşı 2-Katibin Kemikleri)
  • "Efendim," dedi Darriance, Wayne'in paltosunu katlarken. "Ranette Hanım'dan sizin için yeni ekipmanlar geldi. Onları test etmek isteyip istemeyeceğinizi soruyor." "Hay Harabet!" dedi Wayne. "Onu kaçırdım mı? Benim için ne bıraktı?" "Size tokat atmamı söyledi," diye itiraf etti Darriance. "Onun da gönlü var. Gördün mü, Wax, onun da gönlü var!" (Sissoylu - Benliğin Gölgeleri)
  • "Farklı olmanın zor tarafı, insanların seni kim olduğunla değil, ne olduğunla tanımlamaya başlamasıdır." (Alcatraz Kötü Kütüphanecilere Karşı 2-Katibin Kemikleri)
  • Güneşin doğuşunun güzel olmak için güzel olmaya ihtiyacı yoktu (Calamity)
  • "Ölüm bütün insanların sonu!" diye kükredi Dalinar. "Bir kere göçtükten sonra, onun ölçütü ne? Biriktirip üstünde didişmeleri için mirasçılarına bıraktığın zenginlik mi? Sadece onu öldürenlere aktarılmak üzere toplamış olduğun şan mı? Tesadüf eseri sahip olmuş olduğun yüce konumlar mı? Hayır. Biz burada savaşıyoruz çünkü biz anlıyoruz. Sonlar aynı. İnsanları birbirinden ayıran yollar. Biz o sonun tadına baktığımız zaman, bunu başlarımız dik, gözlerimiz de güneşe bakarak yapacağız." (Kralların Yolu 2. Cilt)