diorex
sampiyon

Eğitim Üzerine Düşünceler - John Locke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Eğitim Üzerine Düşünceler kimin eseri? Eğitim Üzerine Düşünceler kitabının yazarı kimdir? Eğitim Üzerine Düşünceler konusu ve anafikri nedir? Eğitim Üzerine Düşünceler kitabı ne anlatıyor? Eğitim Üzerine Düşünceler PDF indirme linki var mı? Eğitim Üzerine Düşünceler kitabının yazarı John Locke kimdir? İşte Eğitim Üzerine Düşünceler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.06.2022 04:00
Eğitim Üzerine Düşünceler - John Locke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: John Locke

Çevirmen: Hakan Zengin

Yayın Evi: Morpa Yayınevi

İSBN: 9789752840264

Sayfa Sayısı: 254

Eğitim Üzerine Düşünceler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Eğitim Üzerine Düşünceler,

özellikle İngiltere ve Fransa´da Aydınlanma´nın öncülüğünü yapmış, düşünceleri Amerikan Anayasası´na kaynaklık etmiş John Locke´un, genç bireyi pratik hayata hazırlamak için yazdığı, pedagojik bilgelikler, psikolojik bakış açıları ve metodik inceliklerle örülü kitabıdır. Önermeleri l 7. yüzyıl sorunlarını ilgilendiriyor gibi görünse de Locke´un eğitim sorunlarına ilişkin çözümlerinin günümüzde de geçerliliğini sürdürdüğü şaşkınlıkla görülecektir.

Eğitim Üzerine Düşünceler,

bu yönüyle de tekrar tekrar okunabilecek bir başvuru ve bas ucu kitabıdır.

 

Eğitim Üzerine Düşünceler Alıntıları - Sözleri

  • Eğer öğretmeni küçük görüyorsan yanlış bir seçim yapmışsın demektir..... .........
  • Belki de hastalıkları önleyici bazı ilaç tavsiyeleri bekliyorsunuz...
  • Sık sık düşünme alışkanlığı zihinlerinin akıntıya kapılıp gitmesini önler ve düşüncelerinin faydasız ve dikkatsiz şeylerden sıyrılmasını sağlar.
  • Günde düzenli tek öğünden fazlası o kadar kötü görülüyordu ki Sezar'ın döneminde güneş batmadan önce davet verme ya da ziyafet sofrasına oturmak görgüsüzlük sayılıyordu.
  • Eğer öğretmeni küçük görüyorsan yanlış bir seçim yapmışsın demektir..
  • Sert korse ve sıkı giysilerin doğal ve neredeyse sürekli etkileri, küçük göğüsler, kısa kısa nefes almak ve ağız kokusu, hasta akciğerler ve vücudun deforme olmasıdır.
  • Hiç kimse iyi işlenmemiş bir elmas takıp ortalıkta gezmek istemez. Elmaslar iyi cilalandığında ve işlendiğinde bir şaşaa verir. İyi nitelikler aklın değişmez zenginlikleridir, ama onları güzelleştiren görgüdür.
  • Romalılar, yüzmeyi öyle gerekli görmüşlerdi ki okur-yazarlıkla aynı kefeye koymuşlardı.
  • Gözü ne kadar şapkanın altında kapalı tutarsanız dünyaya, gün ışığına çıktığında o kadar çok kendinin ve diğerlerinin kurbanı olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
  • Eğitimde dikkat edilmesi gereken konu yerleştirdiğiniz alış­kanlıklardır; bu yüzden bu konuda da diğerlerinde olduğu gibi hiç­ bir şeyi alışkanlık haline gelecek duruma getirmeyin, çünkü zama­nı gelince bu alışkanlığı kesemez veya geliştiremezsiniz.
  • Ruhun gücü, beden gücünün dayanabildiği zorluklar ve acılarla ilintili olması gibi, aynı şeyle ilintilidir: Bütün erdemlerin ve değerlerin varlık nedeni, insanın kendi arzularına boyun eğmemeyi becerebilmesi, kendi eğilimlerine karşı gelebilmesi ve hırsla başka yöne götürmek istese de yalnızca aklın gösterdiği yolu izlemesidir.
  • dünya konusunda kendisi hala acemi olan bir öğretmen öğrencisine dünyayı öğretemez.
  • Kış boyunca, aşırı soğuklarda bir tek gece bile atlamadan her gece ayakları yıkamanın çok iyi olduğunu biliyorum. Çocuk ayaklarını kendi ovup silebilecek kadar büyümesi bile, ayaklarını ve bacaklarını buzlu suya sokabilir ve bu alışkanlığı edinmeye başlarken zırlayıp çok üşükr. Ama büyük hedef, soğuk suyu sık ve rahatlıkla kullanarak vücudunun bu yerlerini güçlendirmek, böylece farklı şekilde yetiştirilmiş olanların ayaklarının tesadüfen ıslanması halinde genelde yaşadıkları rahatsızlıkları bu yolla önlemektir.
  • Düşünceleri, özellikle korku gibi narin ve zayıf ruhlarda çok büyük izler bırakan tutkuların esiri ve rahatsızlığı içindeyken çocukların bir şey öğrenmesi mümkün değildir. Verdiğiniz dersleri almasını istiyorsanız zihni rahat ve sakin bir halde koruyun. Titreyen bir kağıda olduğu gibi titreyen bir zihne de düzgün karakterler çizmek mümkün değildir.
  • * Çocuklar bizim bilmediğimiz her şeye yabancıdırlar ve karşılaştıkları her şey onlar için zamanında bizim için olduğu gibi ilk başta bilmecedir ve onların bilgisizliğini görüp bu durumdan onları kurtarmaya çalışan medeni insanlar çevresinde bulunan çocuklar ne de mutludurlar. * Sorgulayan çocukların doğal, orijinal ve bilgi edinmeden öne sürdüğü fikirler insanı düşünmeye zorlayabilir.

Eğitim Üzerine Düşünceler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çocuk eğitimine yönelik halen kullanılan ve bilinen birçok bilgi paylaşılmış olduğunu edindim kitap aracılığıyla. Öğretmen ve ebeveynlerin çocuğun öğrenmesini istedikleri davranış konusunda öncelikle örnek yetişkinler olması eğitimin en belirleyici konusu olmakla birlikte itaat konusunda aşırı baskıcı tutuma sahip olunduğunu düşünüyorum. Yetişkinlere çocuklarla oyun oynamayı öneriyor, çocukların özgürlüğü sevdiğinden bahsediyor, sevgi ve saygı duyarak iletişim kurulması gerektiğinden bahsediyor. Fakat eğitim için, oto kontrol sağlamak için itaatkarlığı mutlak görüyor olması tek tip çocuk şablonunu gözümde canlandırıyor. Çeviriden kaynaklı çelişkili ifadeler bulanabileceğini düşünüyorum. Şiddet, fiziksel cezaya ve dayağa karşı olup gerektiği durumlarda nasıl dayak atılacağını öğretiyor olması, kırbaçlamaktan bahsediyor olması gibi. Bununla birlikte bana kattığı faydalı yeni bilgi ve edinimler bulunmaktadır. Kitabın yazıldığı yüzyıl ve içinde bulunduğumuz yüzyıl farklılıklarını ve paralelliklerini bir arada aynı kitapta bulmak okuma deneyimi adına kazandırıcı olmuştur. John Locke ve kitabın bana kattıkları; 1.Ağacın “en” yaşken eğileceği, 2. Eğitimde ceza, fiziksel ceza ve nihayetinde dayak gibi bir kavrama ve uygulamaya asla yer olmadığını düşündürtmesi, 3. Bütün çocukların örnek alacağı iyi, güzel, doğru davranışları daha da çoğaltıp çocukların hepsinin beni gözlemlediğinden emin olmam gerektiği, 4. Çocuklara ilgi, saygı ve mutlak sevgi ile sevgimi daha da çok göstermem gerektiğini bir kez daha hatırlatması gibi faydaları olmuştur. (Güneş)

İngiliz Aydınlanmacı düşünür John Locke, bu eserinde bir çocuğun nasıl yetiştirebileceği üzerinde duruyor. Özellikle öğretmen ve ebeveynin üzerine düşenleri tespit etmeye çalışıyor. Kendisi a posteriori Bilgi anlaştığından hareketle Bilgi edinme sürecinde tecrübe bilgisinin önemini vurgulamaktadır. Bu kitap özgür bir birey olarak çocuğun eğitim ile bunu tam anlamıyla geliştirmesi üzerine kurulmuş bir örüntüdür. Sağlıklı yaşamdan yapılabilecek sosyal etkinliklere kadar geniş bir perspektif de öğrenim süreci değerlendirilmektedir. Tam anlamıyla zevk alarak okuduğumu söyleyemem bir çok satırda aynı şeyleri okuyup durduğum hissine kapıldım. Yine de empirizmin önemli temsilcisi olan Locke’ un bu eserini okuyarak eğitimin tarihsel ve felsefi temelleri hakkında yapılacak bir araştırmanızda önemli bir parçayı bulmuş olabilirsiniz. (Gamze Yıldırım)

Jean-Jacques Rousseau'nun Emile adlı başat eserinde anlattıkları gibi, John Locke'un da kendi pedagojik düsturunu oldukça açıklayıcı bir dille ele aldığı, bir çocuğu, dışsal birtakım tahakküme dayanan yanlış metotlarla ve uygulamalarla insan-dışılaştırmadan nasıl en iyi şekilde yetiştirebiliriz veya ideal eğitim nedir gibi sorulara cevap niteliğinde kaleme aldığı düşüncelerini aktardığı oldukça faydalı bir kitap olmuş. Rousseau'nun Natüralist Eğitim felsefesinin pek çok ilkesi(çocuğun birey oluşuna ağırlık verme, pratik öğretim, doğayla iç içe olma vs.), Locke'un pedagojisiyle de uyumlu ve ekstra olarak, Locke'dan maddeler halinde daha fazlasını öğreneceksiniz. Ayrıyeten John Locke, "Hükümet Üstüne İkinci Tez" ya da "Hoşgörü Üstüne" gibi liberal eserleriyle tanınan ve klasik liberalizm felsefesinin ilk savunucularından biri olmasıyla bilinen biri olmasının bilindik bir getirisi olan fikirlerinin etkilerini, bu pedagojisinde de görüyoruz. Nitekim, Locke, salt dayağa karşı olmakla birlikte, modern özgürlükçü pedagojilerin temel ilkelerinin ilk hallerini bize sunuyor (spoiler vermemek için okumayı size bırakıyorum). Tabii, çağından bağımsız bir filozof düşünülemeyeceği gibi, zamanının sosyolojik konjonktüründen de etkilenmiş John Locke, pek tasvip etmediğim "korkuya dayanan saygı" veya bazı keyfi durumlarda dayağa izin verilmesi gerektiği gibi fikirleriyle de handikaplarını sergiliyor. Fakat, bunlar da faydalıdır, çünkü rasyonel düşünceyle ne yapmamamız gerektiğini bize gösteriyorlar. Mutlaka kütüphanenizde bulunmalı. (Gökaçınlar)

Eğitim Üzerine Düşünceler PDF indirme linki var mı?

John Locke - Eğitim Üzerine Düşünceler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Eğitim Üzerine Düşünceler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı John Locke Kimdir?

John Locke, Bristol yakınlarında, Wrington'da doğdu. Kumaş ticareti ile uğraşan bir aileden gelmektedir. Babası ticaretle uğraşmak yerine noterliği tercih etmiştir, ibadetle sadelik isteyen Püriten mezhebinin koyu bir taraftarıydı. Locke'un daha sonra öne sürdüğü öğrenim kuramlarında babasının büyük etkisi sezilir. Locke yüksek öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde yaptı, en çok tabiat bilimleriyle tıp okudu. Hayata atıldıktan sonra hem yazar, hem de siyaset adamı olarak çalıştı. Önce Brendenburg Dükalığı'nda İngiliz elçiliği katibi olarak bulundu. İngiltere'ye döndükten sonra da 8 yıl Shaftsbury adında bir İngiliz aristokratının yanında özel hekimlik yaptı. 1683'te Shaftsbury'nin Hollanda'ya kaçmak zorunda kalması üzerine Locke da İngiltere'den ayrıldı. Ancak 1689'da İkinci İngiliz Devrimi Başarı kazanınca İngiltere'ye dönebildi. Ancak daha sonra tekrar Fransa'ya iltica etmek zorunda kaldı.

John Locke Kitapları - Eserleri

  • Hoşgörü Üstüne Bir Mektup
  • Yönetim Üzerine İkinci İnceleme
  • İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme
  • Kelimelerin Suistimali
  • Eğitim Üzerine Düşünceler
  • Hükümet Üzerine Birinci İnceleme
  • İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme
  • Tabiat Kanunu Üzerine Denemeler
  • Anlama Yetisinin Yönetimi Üzerine
  • Tolerans Üzerine Bir Mektup
  • Sivil Toplumda Devlet
  • İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme
  • An Essay concerning Human Understanding

John Locke Alıntıları - Sözleri

  • Belirgin ve aşina olduğumuz fikirler hafızamızın zaman ve mekân algısı oluşmadan yerleşse de sıradışı şeyler hakkında o kadar geç fikir sahibi oluruz ki neredeyse herkes onlarla ilk karşılaştığı zamanı hatırlar. (Kelimelerin Suistimali)
  • Ahlaki dürüstlüğü belirlemede göz önünde tutulacak ölçüt insanın kendi çıkarıdır; hayatta yer alan bütün ödevler, insanın kendi çıkarını gözetmek zorunda olduğu gerçeği üzerine dayanmaktadır. (Tabiat Kanunu Üzerine Denemeler)
  • Hiç kimse, sahip olduğundan daha fazla bir iktidarı başkasına veremez. (Yönetim Üzerine İkinci İnceleme)
  • Yargı daha ileri gidebilir ama bu bilgi değildir; kanı olmakla kalır ve bilginin gerektirdiği kesinlikten yoksun olur. (İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme)
  • Mutlak monarşi, sivil toplumla uzlaş(a)maz. Mutlak gücün, insan hakkını ve tabiatını düzelttiğini düşünen birisi, başka bir çağın tarihini okusun. (Sivil Toplumda Devlet)
  • Siyasi yönetimin işlerini, din işlerinden kesinlikle ayırt etmeyi ve ikisi arasına âdil sınırlar koymayı bütün her şeyin üzerinde zorunlu buluyorum. Eğer bu yapılmazsa, bir tarafta insan ruhunun çıkarlarıyla ilgilenenler yahut en azından koruduklarını ileri sürenler arasında sürekli ortaya çıkacak olan ihtilaflara son verilemez. (Hoşgörü Üstüne Bir Mektup)
  • Ve bir insanın sözcükleri aydınlatmadan önce, sözcüklerin anlamı kadar sesleri­ne de karşı gelebilmesi için büyük bir beyne sahip olması gerek­lidir. (Hükümet Üzerine Birinci İnceleme)
  • Başkalarının gözlerindeki perdeyi seviyor olması, fırsat bulduğumda benim kendi perdemi kaldırmama engel midir? (Anlama Yetisinin Yönetimi Üzerine)
  • Herkes gördüğü, duyduğu, hissettiği ya da düşündüğü zaman aslında ne yaptığı üzerinde kendi kendini dinlediğinde algılamanın ne olduğunu daha iyi kavrayacaktır. Zihninde olup bitenleri duyan biri algılamanın ayırdına varabilir. Bu duyumu almayan ne kadar anlatılırsa anlatılsın algılamaya ilişkin tek bir kavrama kavuşamaz. (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme)
  • Zihinlerimize çi­zilen resimler soluk renklerle bezenir ve ara sıra boyanmazlarsa tümüyle silinirler. (İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme)
  • 8. İnsanın Anlama Yetisi üzerine yaptığım bu araştırmanın doğuşuna ilişkin söylenecek çok şey olduğunu düşünmüştüm. Fakat öncelikle, okuyucumdan, deneme boyunca göreceği üzere, "ide" sözcüğünü oldukça sık kullandığım için özür dilemeliyim. Bana göre, bu terim, bir insan düşünürken anlama yetisinin nesnesi haline gelen şeyleri simgeliyor; bu yüzden de düşünme ediminde zihnin kullanılabildiği imge, kavram, tür ya da başka herhangi bir şey ile denmek istenenin dile getirilmesinde "ide"yi kullandım.32 32 Locke'da ide, insan zihninin iç ya da dış duyu verisi olarak doğrudan kavrayabileceği her şeyi kucaklayan en geniş genellemeye ait bir terimdir. Tam eşanlamlısını bulmak güçtür ancak "görünüş" en yakın anlamdaşıdır. Locke'un ilk işi zihni dolduran bileşik ideler ya da toplu görünüşleri yalın ya da indirgenemez öğelere ayırıp bilinçte belirlemeleri ve kipleşmelerini irdelemeleridir. Algılama, imgelemler ya da hayaller ve soyut kavramlar Locke'un idesinin türleridir ki Plato'nun ide diye adlandırdığı duyular üstü ilk örnekler, Kant'ın aşkın akıl ideleri, Hegel'in mutlak idesi ile karıştırılmaması gerekir. Ayrıca Locke'da ide bilgiyle karşıtlık içerir. Oysa Bay J. S. Mili onları karıştırır. (Mantık, I. Kitap, IV 3) İdeler ya da görünüşler (fenomenler) bilgide ayrılmaz öğedir: Bilginin kendisi de bunların bağıntılarının algısı ya da sezgisidir. Bu algı ya da sezgi olmadan ideler anlaşılmazlar; Ancak soyutlama yoluyla bilgideki bağıntılarından ayrı olarak düşünülebilirler ki Locke ikinci kitabında bu yola gitmiştir. Locke Denemesinin bu parolası ile ne demek istediğini, kendisini yeni ideler yolu çıkarmakla suçlayan Stillingfleet ile tartışmasında açıklar ve savunur. "Düşüncelere sahip olmakla idelere sahip olmak aynı şeydir benim için; ve sözcükleri anlaşılır biçimde kullanan herkes de idelere sahip olduğunun bilincindeyse idelerin zihindeki varlığı dikkate alınmalıdır" diyor. Stillingfleet'in idelerle kesinlik ve olasılığa ulaşma konusundaki sözü, "Böyle yapmamanın yeni bir yolu" şeklindeydi ve Locke buna yanıt olarak, "idelere sahip olmak, yalnızca, kabul ettiğimiz doğru ya da yanlış bir önermeye ilişkin bir anlam yakalamış olmaktır" diyor. Locke'a göre "bu yeni ideler yolu ile eski anlaşılır biçimde konuşma yolu hep aynıydı ve aynı kalacaktır." İdelere karşı çıkışı sözcükler konusunda bir tartışma olarak görüyor. Fakat ideler değil de kavramların öne sürülmesi durumunda bu karşı çıkışın yalnızca kavramın dile getirmek istediğinden daha dar bir kullanım içermesi yönünde olduğu ortaya çıkar, diyor. Locke'un "kavram" terimi karışık modlar dediği ideler sınıfına karşılık geliyor. "Kırmızı ya da bir at kavramı kırmızı ya da at idesi ile aynı anlamı taşımaz; fakat tersini söyleyenlere de karşı çıkmam çünkü sözcükler konusunda o kadar müşkülpesent değilim." (Yanıt, s. 69). Bir şeyin idesine sahip olmak onu algılamak, imgelemek ya da düşünmektir; idesini taşımamaksa hiç algılamamak ya daimgelememek, düşünmemektir. Locke idelerin nesneler olduğu kadar algılar olduklarını da belirtiyor ki her durumda bir ide ya da görünüşün bir kişinin onu algılamasına bağlı olduğunu demek istiyor, böylece. Zihnin bilincinde olduğu her şey bir idedir. Kendi gerçekliği ya da nesnel gerçekliğe uygunluğu kendilerinde düşünülen idelere yabancı düşünceler sokar ki bu ikinci kitabın bakış açısıdır. Yalın ya da toplu, Locke'un idelerinin "her biri tikel varlıklardır; evrensellik onlar için ilineksel olduğundan, tikel ideler bir tikel idenin temsilinden daha fazlasını içerirler. (VI. Kitap, 27. Bölüm, 8). Fantezi, kavram, tür; Locke'a göre, ide ile bir arada var olmaz ama ona bağlıdırlar. Descartes'in ide terimine, Berkeley'in dışduyu sunumuyla sınırladığı ide ile dışduyuyla temsil edilemeyen kavram ya da anlam karşılaştırmasına, ve Hume'un izlenim ya da duyuda sunulan ile ide ya da hayal gücünde temsil edilen ayırımına bakınız. (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme)
  • Bir meşe ağacının altında topladığı palamutlarla ya da koruluktaki ağaçlardan topladığı elmalarla beslenen insan elbette bunları kendine tahsis etti. Öyleyse soruyorum, onun olmaya ne zaman başladılar? Sindirdiğinde mi? Yediğinde mi? Yoksa kaynattığında mı? Ya da onları eve getirdiğinde mi? Veya onları topladıgında mı? (Sivil Toplumda Devlet)
  • İnsanların bütün Siyasal Toplumlannı Yönetecek Yasalar yapma meşru İktidarı, öylesine aynı şekilde Toplumlann bütününe aittir ki, Yeryüzündeki herhangi bir Prens ya da Hükümdarın, Tanrıdan kişisel ve doğrudan biçimde alınmış bir açık Görevlendirme olmaksızın ya da ilk başta Yasaların üzerinde uygulayacağı kişilerin onayından türetilmiş bir Yetki olmaksızın kendi Yasalannı yürütmesi saf Tiranlıktan daha iyi değildir. Dolayısıyla halkın Tasvibiyle yasa yapılmadıkları sürece bunlar Yasa değildirler. (Hooker Eccl. Pol. lib. i. sect. 10) Dolayısıyla bu noktadan hareketle şuna dikkat etmek zorundayız ki, İnsanlar doğal olarak Siyasal insanlar Çokluğunun bütününü yönetecek tam ve eksiksiz İktidara sahip olmadıklarından sonuçta bizim tam Onayımız olmaksızın, bu tür bir durumda hiç kimsenin Emirlerine göre yaşamak durumunda olamayız. Bu nedenle yönetilebilmek için bir parçası olmak amacıyla önünde onay verdiğimiz Topluma benzer bir evrensel bir anlaşmanın aynısıyla kaldırılmadan önce onay vermemiz gerekir. Dolayısıyla hangi türden olursa olsun İnsani Yasalar onayla olanaklıdır. (Hooker Eccl. Pol.) (Yönetim Üzerine İkinci İnceleme)
  • Sözcükler şeyleri gizlemek için değil, bildirip göstermek için oluşturulmuştur; sözcükler, öğretiyormuş gibi yapan ama başka amaçla kullanan kişilerin eline düştüğünde, gerçekten de bir şey gizlerler, ama gizledikleri şey konuşanın cehaletinden, hatasından ya da safsatasından başka bir şey değildir, çünkü hakikat söz konusu olduğunda altında gizlenmiş başka bir şey yoktur. (Anlama Yetisinin Yönetimi Üzerine)
  • "İkna etmek bir şeydir,emretmek başka bir şeydir. İlki kanıtlarla,ikincisi cezalarla sürdürülür." (Tolerans Üzerine Bir Mektup)
  • Bu düzende biçim bir kez kurumsallaştığında, budalalık ya da beceriden hangisi başlarsa, gelenek onu kutsal kılar ve ona karşı gelmenin ya da onu sorgulamanın yüz­süzlük ya da delilik olduğu düşünülür. (Hükümet Üzerine Birinci İnceleme)
  • "Eğer bir kere, yasalar ve cezalar aracılığıyla, bir şeyin dinin içine sokulmasına müsaade edilirse, buna koyulacak hiçbir sınır bulunmayacak, fakat, siyasî yönetimin bizzat biçimlendirildiği hakikat kuralına göre her şeyi değiştirmek her hâlükârda meşru olacaktır." (Hoşgörü Üstüne Bir Mektup)
  • Eğer öğretmeni küçük görüyorsan yanlış bir seçim yapmışsın demektir.. (Eğitim Üzerine Düşünceler)
  • Si non vis intelligi, debes negligi. ['Eğer anlaşılmak istemezseniz önemsenmezsiniz de."] (Kelimelerin Suistimali)
  • Hiç kimse, ne tek tek kişiler, ne kiliseler, hatta ne de devletler, din vesilesiyle birbirlerinin dünyevi mallarına ve sivil haklarına tecavüz etmek yetkisine sahiptirler. (Hoşgörü Üstüne Bir Mektup)

Yorum Yaz