akademi
Turkcella

Ecinniler (Cilt II) - Fyodor Dostoyevski Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ecinniler (Cilt II) kimin eseri? Ecinniler (Cilt II) kitabının yazarı kimdir? Ecinniler (Cilt II) konusu ve anafikri nedir? Ecinniler (Cilt II) kitabı ne anlatıyor? Ecinniler (Cilt II) kitabının yazarı Fyodor Dostoyevski kimdir? İşte Ecinniler (Cilt II) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 02:36
Ecinniler (Cilt II) - Fyodor Dostoyevski Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Fyodor Dostoyevski

Çevirmen: Nurşen Kocamaz

Orijinal Adı: Besy

Yayın Evi: İlya Yayınevi

İSBN: 9789944260879

Sayfa Sayısı: 377

Ecinniler (Cilt II) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Devlet bürokrasisinden yararlanmaya çalışan, asilliklerini sürdürmeye kararlı, kaprisli ve kırılgan insanlara karşı, kendilerini aşağılanmış hisseden ve yönetimde söz sahibi olma idealindeki gençlerin oluşturdukları yasadışı örgütlenmelerin planları ve eylemleri; provakasyonlara, ajitasyonlara, yangın, kundaklama ve hatta birlikte yola çıktıkları en yakınlarını bile öldürmeye kadar varır. Ardı arkası kesilmeyen cinayetler, sonunda bu gizli oluşumu da kendiliğinden yok edecektir...

Ecinniler (Cilt II) Alıntıları - Sözleri

  • Bence tehlikenin ahmak kimseler tarafından gelmesine hiç gücenmemeli, çünkü işleyen kafaları değildir.
  • Von Lembke otuzsekizine geldiğinde ortaya birdenbire Yuliya Mihaylovna çıkıverdi. Geleceği bir anda parladı. Alçak gönüllü ve intizam sever von Lembke, kendisinin de onur sahibi bir insan olabileceğini hissetti. Yuliya Mihaylovna, eski hesaba göre iki yüz cana, bundan başka geniş tavsiye imkânlarına da sahipti. Öte yandan von Lembke güzeldi, kadın ise kırkını aşmıştı. Dikkate değer ki, von Lembke yavaş yavaş ona tutuldu.Lembke çok geçmeden belli rütbe ile belli nişanı aldı, ondan sonra da bizim vilâyete tayin edildi. Bizim vilâyete gelmeye hazırlanırken Yuliya Mihaylovna kocası üzerinde gayretle çalıştı. Fikrince von Lembke kabiliyeti olmayan birisi değildi, salona girmesini ve kendini göstermesini biliyordu, zekice dinlemeyi ve susmayı beceriyordu, oldukça iyi tavırlar kapmıştı, hatta söylev vermeyi biliyordu, hatta kafasında bazı fikir kırıntıları da vardı, en yeni ve lüzumlu liberalizmin cilâsını taşıyordu. Ama gene Yuliya Mihaylovna’yı telâşa düşüren bir tarafı vardı: pek az şey kapabiliyordu ve daimî kariyer aramalarından sonra gerçek bir dinlenmeye ihtiyaç gösteriyordu. Yuliya Mihaylovna kendi ikbalperestliğini ona da aşılamak istiyordu, o ise birdenbire kâğıttan bir kilise maketi yapıştırmaya başladı.
  • İnsanın kendi yüzünden daha şeytanca ne vardır? Çünkü kimse öyle olduğuna inanmaz.
  • Bir an sustu, sonra kaba bir alay ve sabırsızlıkla ilâve etti: — İnsan severliğiniz yalnız kendi yazdığınız romanların içinde değildir, sanırım.
  • Varvara:Peki, meselâ sadaka vermek hususunda bana neler söylemiştiniz? Sadaka vermek zevki, ahlâk dışı bir zevktir, zenginliğinden, kudretinden, dilenci ile kendisi arasında yaptığı mukayeseden memnun olan zengin kişinin zevki. Sadaka, hem vereni, hem alanı bozan bir şeydir; üstelikte maksadına ermez, çünkü sefaleti artırmaktan başka bir şeye yaramaz, çalışmak istemeyen bir takım tembeller, tıpkı kazanmak ümidiyle kumar masasına oturan kumarbazlar gibi, sadaka verenlerin etrafında sıralanırlar. Bununla beraber, kendilerine fırlatılan metelikler, dertlerinin yüzde birini bile iyi etmez. Hayatınızda çok para verdiniz mi? Seksen kopekten fazla değil, hatırlarsınız. Bir hatırlamaya çalışın, en son verdiğinizi. İki yıl önce idi yahut hatta dört yıl önce. Bağırıyorsunuz, işi berbat etmekten başka bir şeye yaramıyor bu. Sadaka, bugünkü cemiyette, bir kanunla menedilmelidir. Yeni teşkilâtta asla fakir insan olmayacak. — Oh! Başkasına ait sözlerin ne hazin tefsiri. Demek siz de yeni teşkilâttan yanasınız! Öyle mi? Bahtsız, Tanrı yardımcınız olsun.
  • Nikolay Vsevolodoviç, eskisi gibi, en ince ayrıntısına kadar vilâyet nizamlarına uymaya başladı. Onu neşeli bulmuyorlardı: “Feleğin sillesini yemiş bir adam, başkalarına benzemez, elbette ki düşünecek şeyleri olması gerekir”. Hatta gururu ve tiksinti duyar gibi, kimseyi yanına sokmama hali, ki dört yıl önce bizde kendisine karşı nefret uyandıran bu hali bile şimdi saygı uyandırıyor ve beğeniliyordu.
  • Düşmana karşı duyulan korku öfkeyi de yok eden bir duygudur.
  • HALKTAN KOPUK AYDIN TİPİ-Fransız zekâsını ne diye yererler? Bizim Rus tembelliği, bizim miskinliğimiz, bir fikir yaratmaktaki kabiliyetsizliğimiz, sadece bu; öteki milletlerin sırtından geçinmeye alışmışız! Sadece bu, başka bir şey değil.Bunlar sadece tembel adamlar.Fransız zekâsı falan değil. Ah! İnsanoğullarının iyiliği için Rusları, zararlı mikroplar gibi, yok etmek lâzımdı. Biz gençliğimizde büsbütün başka emeller peşinde koşmuştuk. Şimdi ben bir şey anlamaz oldum.
  • — İşittiğime göre burada centilmenlik taslıyormuşsunuz.
  • “Sen biliyor musun, diye bağırdım ona. Biliyor musun; o sizi coşturan giyotin, programınızın başında geliyorsa sadece şunun içindir: kafa kesmek kadar kolay bir şey yoktur, ama ülkü sahibi olmak her şeyden güçtür.! Vous etre des peresseux! Votre drapeau et une guenüle, une impussance. [Tembelsiniz.
  • Hoşunuza gidiyorsa benden istediğiniz kadar nefret edebilirsiniz
  • aristokratlar için çalışmak ve onlara Tanrılar gibi boyun eğmek bir alçaklıktır!
  • Ben önce bir budala kılığına girmek istemiştim, düşündüm ki budala görünmek, olduğun gibi görünmekten daha kolaydır.
  • Üç hafta önce fabrika işçilerinden biri hastalanmış, koleradan ölmüştü, arkasından başka işçiler de koleraya tutulmuşlardı. Bütün şehir telâşa düştü. Çünkü zaten civar illerde kolera salgını vardı ve salgın bizim şehre doğru yürüyordu. Şunu söylemeliyim ki bu, istenmeyen misafiri baştan savmak için şehirde elden gelen bütün sağlık tedbirleri alınmıştı. Ancak fabrikanın sahibi olan İşpigulin kardeşler milyoner olduklarından, bundan başka büyük kimselerle ahbaplıkları bulunduğundan fabrika içinde de aynı sağlık tedbirlerini almayı akıllarından bile geçirmemişlerdi. Tabii bu olay üzerine herkes, fabrika kolera yuvasıdır, diye tutturdu. Gerçekten fabrika, hele işçilerin oturdukları yerler bir pislik yuvası idi, öyle bir pislik yuvası ki dolaylarda kolera salgını olmasa bile bu hastalık yine bu ocaklardan çıkabilirdi. Tabii, hemen gereken tedbirler alındı.
  • Eğer yetkililer bir önlem almayacak olurlarsa, bu bildirilerin ardından yüzlerce kişi dilleri bir karış sarkarak koşacaklardır; birçok vaatler var; bizim halkımız budaladır; sadece votka içmesini bilir. Halk suçluyu da suçsuzu da birbirine karıştıracak ; her iki durumdan da korkuyorum.

Ecinniler (Cilt II) İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Dostoevsky, Karamazov Brothers and Ecinniler, which constitute one of his greatest works together with Crime and Punishment , aimed to present the intellectual and religiously troubled periods of the 19th century Russia to the reader, and in the 21st century it has created a work that does not lose its validity and timeliness. The work of the liberal, conservative, atheist conflicts that did not rest even after hundreds of years, has managed to address the 21st century thanks to its immortal subject and typical characters that can appear in every age. (Burak Sarıbulut)

İnsani değerlerin radikal uçları üzerine işlenmiş, yorucu diyaloglar ve bir biriyle mürekkep bağlantılı ilişki döngüleriyle insan hayatında intiharın, tanrının ve yüce duyguların yerini anlatan ağır bir roman. İnsanın ruhsal özgürlüğü ve Tanrı arasıda gidip gelen karakterlerin farklı yollarla ölüme giden yolunu, bu yoldaki iç sıkıntılarını ve genelde bu sıkıntılarının çözümlenmediği kahramanların intihar kararını nasıl aldıklarını, o an için ruhsal durumlarını genel ve detaylı olarak işleyen dahi yazar yine zamanın rus milletini, rus ruhunu köylü hayatını, kadın duygularını, aşkı, sosyalizmi ikincil konular olarak da olsa enine boyuna anlata bildiğini göstermiş. P.S. Kitabın içinde mistik birşeyler arayacak olanlar için duyuru: Mistisizm, kitabın isminden başka biryerinde yok. (siyah kağıtta siyah mürekkep)

Kitabın Yazarı Fyodor Dostoyevski Kimdir?

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский) (d: 11 Kasım 1821, Moskova - ö: 9 Şubat 1881, Sankt Petersburg), Rus roman yazarı.

Dostoyevski, Mikhail ve Maria Dostoyevski'nin oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Babası Mikhail, askeri cerrahlıktan emekli olduktan sonra Mariinsky Hastanesi'nde yoksullara hizmet etmeye başladı. Hastane, Moskova'nın en kötü yerlerinden birinde bulunuyordu. Dostoyevski de bu hastane de doğdu. Mikhail, alkole bağımlıydı ve evini sıkı disiplin ile yönetiyordu. Çok kolay sinirlenebiliyordu. Dostoyevski'nin annesi Maria ise bir tüccar kızıydı.

Dostoyevski, çocukluğunu çoğu zaman sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirdi. Babasının çalıştığı hastaneden bulunan hastalar ile vakit geçirmeyi ve onların hikâyelerini dinlemeyi çok seven Dostoyevski, ilköğrenimini Moskova'da yaptı. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman, sert disipliniyle tanınan Petersburg Mühendis Okulu'na gönderildi. Arkadaşlarının, sinirli ve aşırı duyarlı bir yapıya sahip olduğu için "Ateş Fedya" lakabını verdikleri Dostoyevski, Petersburg'ta zamanını kitap okuyarak, düşüncelere dalarak ya da kardeşi Mihail ile söyleşerek geçirdi. Babasının 1839'daki ani ölümünü burada öğrendi.

Okulu başarıyla bitirdikten sonra İstihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı.

1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. On ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Maria Dmitrievna Isayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg'a yerleşti.

Petersburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski'nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkiledi.

İlk yazarlık dönemi

Ordudan ayrıldıktan sonra kurgusal roman yazmaya başladı. Dostoyevski'nin ilk kitabı olan İnsancıklar (Bednye Lyudi) ilk olarak 1846 yılında yayımlandı. Dostoyevski, toplumunu acımasız kurallarında yaşlı bir adamın öksüz bir kıza duyduğu sevdayı iç dünyasındaki derin çatışmalarla işledi. Halkın sıcak ilgisiyle karşılanan bu kitap, eleştirmenlerden de övgüler aldı. Ünlü eleştirmen Belinski, romanı okuduktan sonra Dostoyevski'ye gelecekte büyük bir yazar olacağına dair övgü dolu sözler söyledi. Şair Nikolay Neksarov, Dostoyevski hakkında "Yeni bir Gogol doğdu" diye konuştu. Yazarlıkta ün sağladıktan sonra 1846 yılında Gogol esintileri bulunan kitabı Öteki (Dvoynik) yayımlandı. Yazar bu romanda, kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma halinde bulunan bir memurun hikâyesini anlattı. Bu romanda ele aldığı çift kişilik temasını daha sonra bazı romanlarında kullansa da roman, Belinsky dahil hiçbir eleştirmence beğenilmedi. Eleştirmenler romanı sıkıcı buldu ve alay etti.

1847 yılında ise Ev Sahibesi (Hozyayka) isimli romanı yayımlandı. Dostoyevski bu eseri ile de beklediği övgülerin aksine olumsuz eleştiriler aldı. Dostoyevski, ruhsal çöküntüye düştü ve üzüntüden hasta oldu. Ancak yazarlığı bırakmayan Dostoyevski, 1848 senesinde Beyaz Geceler (Belıye Noçi) ve Bir Yufka Yürekli (Slaboye Serdtse) adlı kitapları yayımlattı. Bir Yufka Yürekli, yazara itibarını yeniden kazandırsa da beklediği başarıyı elde edemeyen Dostoyevski'nin umudunu kırdı. Yazarlıkta umudunu kırılan Dostoyevski, politikayla ilgilenmeye başladı ve genç liberallerin (Tetrashevski) grubuna girdi.

İkinci yazarlık dönemi

1859'da ordudan terhis edilerek Moskova dışında küçük bir yerde kalmaya zorlanan Dostoyevski, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Petersburg'a döndü. Kardeşi Mihail ve arkadaşı N.N. Strahov ile birlikte Vremya (Zaman) ve sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri hazırladı. Bu dergilerde Slavcı düşünceyi savunduğunu belirten yazılar yazdı. Ezilenler (Unijenniye i Oskorblyonniye) ve Ölü Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma) ile kendinden söz ettirdi. 1863 yılında arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntıya düşen ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşayan Dostoyevski, Yeraltından Notlar adlı yapıtı 1864 yılında yayımlandı. Romanda bir zihnin derinliklerine indi. Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie) ve Kumarbaz(İgrok) adlı yapıtları 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı 1858 yılında Semipalatinsk'te bulunduğu zaman Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarlamıştı. Bunun nedeni, Sibirya'dan ayrılana dek roman yazmama kararı almasıydı. Dostoyevski, kardeşi Mihail'e gönderdiği bir mektupta kitap hakkında:

“ ...Konusu gerçekten çok güzel. Kahramana gelince, bugüne kadar hiç denenmemiş bir kişi. Ama bugünün Rusyasına bakacak olursak, böyle bir kişi karşımıza sık sık çıkmaktadır. Bu sonuca halkın kafasını yeni fikirleri anlayarak vardım. Öyle hissediyorum ki, yeni fikirler ve görüşlerle döndüğüm zaman, romanımı genişletmekte başarılı olacağım. Kişi aceleye gelmemelidir dostum. Ve insan iyi olanın dışında hiçbir şey yapmamalıdır... ”

diye yazdı.

Dostoyevski, bu eserinde bir Rus aydını olan Raskolnikov'un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edindi. Yazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza'yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski'nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866, Ebedi Koca (Veçnıy Muj) 1870, Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlandı. Bütün bu başyapıtlar birbirinin izledi. Karısı öldükten sonra sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlendi. Yeniden borçlanan ve kumaranelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirdi. 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya)[ ve 1879'da Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi) adlı romanları yayımlandı. Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyevich Solovyov'dan ilham aldı. Zosima ve Alyosha'nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamadı. 1881 yılının Ocak ayında bir ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasında yürüdü.

Dostoyevski, beğeniyle karşılanan ilk romanı İnsancıklar'dan sonra yazdığı Öteki ve Ev Sahibesi ile olumsuz yorumlar aldı ve depresyona girdi. Ancak yazar, kendisini ruhsal çöküntüye götüren düşüncelerden uzaklaşmayı bildi. Dış dünyadan kopan zihninin parçalanışını kendi çözen yazarın eserlerindeki ruhbilimsel açıdan en zengin tema da çift kişilik temasıdır. Kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma hali içerisinde bulunan bir memuru anlattığı Öteki adlı yapıtında daha sonra da işleyeceği bir tema olan çift kişilik temasını işlemişti.

Ellili yaşlarında içine bazen bir karamsarlık ve ağırlık çöken Dostoyevski, bu durumu ikinci eşi Anna Grigoriyevna Snitkina’ya "Sanki bir suç işlemişim gibi bir çeşit sebepsiz hüzün ve keder içindeyim" diye açıklamıştı. Ecinniler'de Stavrogin'i bir çocuğa tecavüz ettirmiş olması yüzünden de kendini hep suçlamıştı.

Dostoyevski kendi çocukluğunda, annesine acı çektirmesinden, sürekli sarhoş olmasından ve hizmetkârlara kötü davranmasından dolayı babasından nefret ediyordu. Eserlerinde kullandığı, kaderine boyun eğen ve uysal kadın örneğini kendi evinde; annesinde gördü. Kadının alttan alması, erkeği daha da kızdırmaktan başka bir işe yaramayacağını görmüştü. Çok duyarlı biri olan Dostoyevski, bu yüzden babasına kin besliyordu. Babasının ölümünü haber aldığında, "Babamın ölümünde benim hiçbir suçum yok, ama bu öldürmenin kefaretini ödemeye hazırım, çünkü içimden onu öldürmek geçiyordu" diyerek Karamazov Kardeşler adlı romanında yer alan Dimitri Karamazov'un tepkisinin benzerini gösterdi. Dostoyevski, babasının ölümünü istediğini düşünerek depresyona girdi. Bazı yazarlara göre de ilk sara nöbetlerine de bu düşünce sebep oldu. Sigmund Freud ve birçok psikanalizci, babaya duyulan bu nefrete ve bunu izleyen suçluluk düşüncesine dayanarak Dostoyevski'nin hastalığının sinirsel kökenli olduğunun ortaya çıkardı.

Andre Gide, Ezilenler adlı romanın, aşağılanışın insanı cehennemlik ettiği, alçakgönüllüğünse kutsallaştırdığı fikriyle dolu olduğunu söylemişti. George Steiner ise Charles Dickensvari bir havanın olduğunu söylediği Ezilenler'de bulunan temanın Ebedî Koca'da, Ecinniler'de ve Karamozov Kardeşler'da da yer aldığını söyledi. Nicholas Berdyaev, Dostoyevski'nin bütün yaratıcı gücünü insana ve insanın kaderi temasına adadığını, bunun da onu ölümsüz kılmaya yettiğini belirtti.

Devlet aleyhinde bir komploya katıldığı iddiası ile tutuklandıktan sonra sekiz ay hapisanede kalan Dostoyevski, suç ve ceza kavramlarıyla en yoğun şekilde burada karşılaştı. İdam edilmek üzereyken affedildi. Cezası dört yıl kürek ve altı yıl adî hapse dönüştürüldü. Dört yılın sonunda er rütbesi ile kışlaya verildi ve 1859 yılında terhis edildi. Suç ve Ceza adlı eserini 1858 yılında oluşturmaya başladı. Bu eserinde ahlak kavramını ve siyaseti harmanladı. Dostoyevski, bu romanda sadece Rus halkını değil, tüm insanlığı tehdit eden bir kısır döngüden kurtulmanın gerçekleşebileceğini vurguladı. Yazar, John Stuart Mill'in ekonomik refah için bireysel bencilleşmeyi öneren kuramını Semyon Zaharoviç Marmeladov'un ağzından eleştirdi.

Dostoyevski, düşünce ve sanat deneyimini sürekli olarak arttırdı. Tanrı'dan, ateizmden, kötülükten, özgürlükten söz eden roman karakterleri, gerçekte aynı bilincin farklı anları gibidir. Bu karakterler aracılığıyla Dostoyevski, cinleri ruhundan uzaklaştırır. Bakış açısı değişmekle beraber eserleri, gerçeğin hep aynı çoşkulu ve acı veren arayışı içerisindedir.

Fyodor Dostoyevski Kitapları - Eserleri

  • Suç ve Ceza
  • Öteki
  • Beyaz Geceler
  • Yeraltından Notlar
  • Kumarbaz
  • Ölüler Evinden Anılar

  • Amcanın Düşü
  • Başkasının Karısı
  • Puşkin Üzerine Konuşma - Batı Çıkmazı
  • Budala
  • Ecinniler
  • Delikanlı
  • Ebedi Koca

  • Ev Sahibesi
  • Ezilenler
  • İnsancıklar
  • Karamazov Kardeşler
  • Mutluluğun Kıyısında
  • Öyküler
  • Stepançikovo Köyü

  • Yufka Yürek
  • Netoçka Nezvanova
  • Tatsız Bir Olay
  • Timsah - Gülünç Bir Adamın Düşü - Uysal Bir Ruh
  • Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları
  • Dokuz Mektupluk Roman
  • Dünyayı Güzellik Kurtaracak

  • Üç Novella
  • Bir Yazarın Günlüğü
  • Suç ve Ceza (Çizgi Roman)
  • Rus Öyküleri
  • Büyük Engizisyoncu
  • Gülünç Bir Adamın Düşü
  • Mektuplar

  • Çocuklarla Beraber
  • Beyaz Geceler - Uysal Kız
  • Nelli’nin Öyküsü
  • Dürüst Hırsız
  • Bobok
  • Yufka Yürekli - Soytarı
  • George Sand Öldü mü?

  • İradesiz Adam - Noel Ağacı ve Düğün
  • Karamazov Kardeşler (Cilt 2)
  • Küçük Kahraman
  • Diriliş - Kumarbaz
  • Çocukluğum - Ezilenler
  • Timsah
  • Bir Yufka Yürek - Dürüst Hırsız

  • Ecinniler (Cilt II)
  • Suç ve Ceza 2. Cilt
  • Yeraltından Notlar - Beyaz Geceler
  • Karamazov Kardeşler - Cilt 3-4
  • Budala 2. Cilt
  • Seçmeler
  • Delikanlı 2. Cilt

  • Başkasının Karısı - Namuslu Hırsız
  • İnsancıklar - Beyaz Geceler
  • İnsancıklar - Netoçka Nezvanova
  • Uysal Kız
  • Delikanlı - Cilt 3
  • Rus ve Dünya Edebiyatı Üzerine Notlar
  • İnsanın Ruhunu Yücelten Bir Acı, Ucuz Bir Mutluluktan Daha Değerlidir

  • Seçilmiş Əsərləri
  • Yoxsul İnsanlar
  • Bay Proharçin
  • Üç Hikâye: Beyaz Geceler - Polzunkov - Yufka Yürek
  • Sıradışı Bir Olay
  • Four Stories
  • Timsah ve Nahoş Hikaye

  • Suç ve Ceza

Fyodor Dostoyevski Alıntıları - Sözleri

  • Bence tehlikenin ahmak kimseler tarafından gelmesine hiç gücenmemeli, çünkü işleyen kafaları değildir. (Ecinniler (Cilt II))
  • Çok duygulu, ama ezilmiş insanlar vardır. Bu insanların delilikleri, öbür insanlara karşı bir çeşit kara mizah gibidir. (Çocuklarla Beraber)
  • Her şeyin iyisi eskidenmiş. (Beyaz Geceler)
  • -“Çağ dışı ve çağdaş ihtiyaçlara uymayan sanat büsbütün var olamaz. Varsa da o sanat değildir; o, soysuzlaşmıştır, yozlaşmıştır, gücünü ve her türden sanat değerini kaybetmiştir.” (Rus ve Dünya Edebiyatı Üzerine Notlar)
  • Bırak geçmiş geçmişte kalsın... (Dürüst Hırsız)
  • ..kadın bütün hakikati duysa da sanki bilmiyor duymuyor gibi davranır! (Ev Sahibesi)

  • "Başkalarından saygı görmek istersen, önce ve en önemlisi kendi kendine saygı duymalısın; ancak bu şekilde kendini saydırabilirsin." (Ezilenler)
  • Anlık bir yanılgıydı benimkisi, bir sis, bir duygu yoğunluğuydu. (Bir Yufka Yürek - Dürüst Hırsız)
  • “…kendine lâyık görmediği bu kadar büyük bir saadet onu ezmiş, içini allak bullak etmişti. Nihayet, bedbaht olmak için durmadan marazi bir şekilde vesileler arayarak haraboluyordu…” (İradesiz Adam - Noel Ağacı ve Düğün)
  • İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir. (Ölüler Evinden Anılar)
  • "her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır. (Yeraltından Notlar)
  • Kaderin cilvesi, şanssızlık, gene bırakmamıştır peşini (Bay Proharçin)
  • “Yüreğim konuşurken ben susmayı beceremem.” (Beyaz Geceler)

  • Kendini en iyi aldatmasını bilen, herkesten daha neşeli yaşar. (Suç ve Ceza 2. Cilt)
  • Bir suçsuzu cezalandırmaktansa, on suçluyu bağışlamak daha iyidir. (S. 682) (Karamazov Kardeşler - Cilt 3-4)
  • İnsanın aptallığı sonsuzdur, siz de bilirsiniz. (Yufka Yürekli - Soytarı)
  • İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. (Suç ve Ceza (Çizgi Roman))
  • Çok tuhaf ama olasılıkların gerçekten bir sistemi olmasa bile rastlantısal bir düzeni var sanki (Kumarbaz)
  • İnsanın kendi yüzünden daha şeytanca ne vardır? Çünkü kimse öyle olduğuna inanmaz. (Ecinniler (Cilt II))
  • Ne çok gülmüşümdür, içinde binlerce kötülük bulunan, ama kendini iyi biri zanneden zayıflara. (Seçmeler)

Yorum Yaz