diorex
sampiyon

Dublörün Dilemması - Murat Menteş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dublörün Dilemması kimin eseri? Dublörün Dilemması kitabının yazarı kimdir? Dublörün Dilemması konusu ve anafikri nedir? Dublörün Dilemması kitabı ne anlatıyor? Dublörün Dilemması kitabının yazarı Murat Menteş kimdir? İşte Dublörün Dilemması kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 25.02.2022 20:00
Dublörün Dilemması - Murat Menteş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Murat Menteş

Yayın Evi: İletişim Yayınevi

İSBN: 9789750503221

Sayfa Sayısı: 263

Dublörün Dilemması Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Murat Menteş, okumacı, tartışmacı, kavgacı, yani kışkırtıcı bir yazar arkadaşım. Onunla çekişirken çiçek açarsınız. Yazarlık macerasını ben de merakla izliyorum. Peşinen söyleyeyim, fiktif, tümden hayal ürünü metinler sevmem, fakat Murat Menteş'in birbiri peşi sıra kurduğu cümlelerin gücü, benim kendimce şikayetimi kuruntuya dönüştürdü. Ben, Murat'ın yaşındayken kelimelerle kasap gibi boğuşuyordum; Murat aksine, kelimeleri kırbaçlayıp cümleler içinde düzene sokuyor ve bunu pek mahirce başarıyor. Bu yüzden Dublörün Dilemması çok canlı, renkli, inceden felsefi çığlıklarla bezeli bir kitap ve hızla yaklaşan bir yazarı işaretliyor... Böyledir, edebiyat kavgayla başlar huzurla sona erer derler; gerçi ben görmedim, hayırlısı Murat için olsun!..

-Nihat Genç-

Çok acayip. Çok tuhaf. Müthiş!.. Böyle bir kitabın yazıldığına inanamıyorum. Okuyun, siz de inanamayacaksınız!

-Hakan Albayrak-

Dublörün Dilemması ilginç, heyecanlı, eğlenceli, derinlikli...

bir roman. Ama galiba en önemli özelliği, bize sözcüklerin gücünü hatırlatması. Hiperaktif bir zekanın ürünü, bu baş döndürücü macerayı okumak büyük keyif! Ben sevdim eller alsın.

-Alper Canıgüz-

Dublörün Dilemması Alıntıları - Sözleri

  • '' imkansız '' reddedilmiş bir mümkündür .
  • "Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz."
  • Kayıtsızlık, bir yok etme çabasıdır.
  • Birini takip etmenin en iyi yolu, onun önünde yürümektir
  • “İhanetin hakiki eleştirisi mezar taşlarına yazılır.”
  • Bazen yalnızca imkansız gerçekleşir.
  • ¶¶ Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz. ¶¶
  • "Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz"
  • Engeller, gözünüzü hedeften ayırdığınız zaman karşınıza çıkan korkunç şeylerdir
  • ¶¶ Gerçek acı, insanı yapay sevinçten daha çok canlandırır. ¶¶
  • Fevkalade! Unutma Nuh’um, aşk, insanın şahsiyetini pekiştirir. Çünkü hayatın manası, aşk bohçasında gelen bir hediyedir. Mevcudiyetinin hakkını vermek hiç değilse mazeretini bulmak isteyen insan yalnızca aşka müracaat edebilir…
  • En önemli ayrımlar hep en belirsiz olanlardır.
  • Bazen yalnızca imkansız gerçekleşir.
  • "Tüm insanlığa kahve ısmarlamak, aklımdan geçen bu..."
  • İnsan, ne ise o olduğunu inkar eden yaratıktır.

Dublörün Dilemması İncelemesi - Şahsi Yorumlar

BİZ BU ÇAĞIN FİYAKALI KAYBEDENLERİYİZ. Bir okurun kütüphanesinde yıllar yılı bulundurupta okumadığı olağanüstü kitaplar vardır. Her seferinde başına gidip onları okşar ve yerine bırakır. Sonra o yıllara ihanet edip gidip başka kitaplara sarılır. Bu durumun yaşanma ihtimali 1 de 1. Sevdiğiniz biriyle yanlış mezarlara gömülüp birbirinizi kaybetme ihtimaliniz 3 milyonda 1 İnsanın aptal durumuna düşmektense susmayı tercih etme ihtimali 4454'te 1 Dostoyevski'nin bir sabah işe giderken karanlıkta yola çıkmamıza istinaden 'aşağılık insaoğlu her şeye alışır' deme ihtimali 100 milyonda 1 Ülkemizdeki ayrılıkların, çekişmelerin, savaşların, didişmenin, olumsuzlukların bitme ihtimali 'imkansıııız' Merhabalar, uzun zamandır inceleme yazmıyormuşum, bunu fark ediyorum. Bu sekmenin bana soğuk, yabancı olduğu nadir zamanlardır. Okuduğum bir kitabı başkalarının da okuması %98 oranında insanları mutlu etmektedir. En azından beni %98 oranında mutlu ediyor. O sebeple oransal açıdan bakmam gereken yerin ta kendim olması gerektiğini düşünüyorum. Her neyse beni de mutlu eder birinin okuduğum kitabı okuması ancak incelemelerde üstüne basa basa ''bu kitabııı okumazsanız, gözünüz açık gider. Hataların dik alasını yaparsınız, Okuyuuuun'' gibi cümlelere sığınmadım hiç. (bunları yapanları eleştirmiyor hatta destekliyorum) İlk kez okuduğum bir kitabı, yazarı elimden geldiğince size sevdirmeye çalışacağım. Bunda başarılı olur muyum bilmiyorum ancak iddiam yok. Sadece deneyeceğim. Murat Menteş kimdir ağalar, hanımlar bu siteden önce bilmez idim. Muhtemelen bu site olmasa bilemeyecektim de. Varlığım yaklaşık 1 senedir bu siteyi işgal ediyor. Bu işgalimi gerçekleştirirken tanıdığım birçok yazar / kitap oldu. Ve eveeeet! Ben Murat Menteş gibisine rastlamadım! Hangi kitabı okursak okuyalım bir noktadan sonra bir sıkılma hali ya da dikkat dağınıklı yaşadığımız oluyor. 276 sayfa boyunca bir an olsun sıkılmadım, bir an olsun dikkat dağınıklığı yaşamadım. Eğlenceli bir dili var Menteş'in. Onca şamatanın, gırgırın arasında hayat dersi vermeyi de ihmal etmiyor. Ayrıca derin bir araştırmacı olduğu kanaatine de hemen sahip olabilirsiniz. Kolombiya kravatı mesela! Bir çok latin dizisi izlememe rağmen hiç karşıma çıkmamıştı. Senin aklına nereden esti be adam... Hayatı fazlasıyla ciddiye alıyoruz. Çevremizdeki insanları da. Komiktir ki nesneler de bizim ciddiye aldığımız temel taşlardan. (kimseyi tanımadım ben senden daha özel: PARA) Evet neleri saydık, eğlenceli bir dili var, didaktik bir yapısı var. Bunlar tamam. Demeden edemeyeceğim başka bir özelliği de hayal gücünün sınırsızlığı. Kitabın içinde sallamasyonel bir çok öykü mevcut. (çoğu kitap zaten kurgu değil mi??) Evet kurgu içinde kurgu var. Hayal gücünün sınırsızlığı normalde beni rahatsız eder. Yok artık Lebron James! dediğim bir çok nokta bile oldu. Ancaaaak bunlar beni hiiiç rahatsız etmedi. Çünkü dil ya bu yılanı da bile yola getiriyorsa beni de tavlaması uzun sürmeyecektir. Ben de tavlandım sevgili arkadaşlar. Yeraltı edebiyatını seven çok sever, sevmeyen de hiç sevmez. Jojo Moyes, Sarah Jio, Kahraman Tazebittiyarıngel vs gibi tatlı dilli adamları okumayı sevenler var. Yeraltı edebiyatı onlara hiç gelmez. Yeraltı edebiyatının zirvesi benim için Yeraltından Notların ''Yeraltı'' kısmıdır. Döner döner okurum, okur okur sorgularım. Ne de güzel iç hesaplaşmadır, iç organlarını ne güzel döke döke kusmadır o öyle. Leonardo Da Vinci'nin hayatının anlatıldığı Da Vinci Demon's dizisini izleyeniniz oldu mu hiç? Murat Menteş'in burada anlattığı karakteri ona çok benzettim. Belki buluşların derecesi aynılık taşımıyor olabilir ancak sürekli arayış içinde olan kıpır kıpır zıpır karakteriyle olmazları oldurur edası gözlerimde o karakteri canlandırdı. (Çok film izlemiş olmalı Murat Menteş) Evet çok film izlediğine öylesine eminim ki! Her karşına çıkan karakteri ayrı bir dizi / film karakterine benzetiyor Menteş. Bir yere kadar açıp baktım ancak baktım olacak gibi değil ben de bakmadım. Bu kitabın ana karakterlerinden biri olan D.D. (ismi lazım değil, okuyun bilin) bir arkadaşımın tabiriyle ''voddiri vot vot, zoddiri zot zot'' bir karakterimiz. Karakter derken bildiğin Eyşan'ın elinde fırçası olan hali. Bu kitapta aşk var mı derseniz bir miktar var. Var ama öyle yüreğinizi burkmaya izin vermiyor. Ama bir yandan da olgu olarak orada ve gözünüzü kanatmayı ihmal etmiyor. Yine Adalet Ağaoğlu'nun 'Üç Beş Kişi' adlı romanında yaşanmış bir olayı 5 farklı ağızdan dinlemiştim. Burada da aynısı gerçekleşiyor. Yaşanan olayı farklı ağızlardan dinliyoruz. Taşlar önceleri hayli ağır geliyor ancak farklı ağızlardan dinlenince birer birer yerine oturuyor. Bilim kurgu romanlarında olay örgüsünü yazarlar istediği gibi yönlendirir. Ne de olsa kurgunun sınırsız halidir. Murat Menteş ise ne kadar da dalgacı bir anlatıma yönelmiş olsa da bir ciddiyeti benimsiyor. Olayların olurluğuna, karakterlerin var olmuş olabileceğine, yaşanmış ya da yaşanması muhtemel bir kimlik kazandırıyor anlatımına. Cephanelikleri tastamam, sınıra sevkiyatı sağlanmış, tehditlerin boyunduruğunda, konusuz bir savaşa soyunulmuş. Hikayeyi büsbütün ele alındığında karmakarışık bir labirentte gibi hissedebilirsiniz kendinizi, yılmayın. Gerçi buna izin vermeyecektir yazar. Hep bir eli yakanızda ancak gitmekte de özgürsünüz. Gi-de-me-ye-cek-si-niz! Üzüldüm be bitmesine. Yazılacak tonlarca şey var ancak bu kadarı kafi diye düşünüyorum. Yerinizde olsam bir saniye durmam. Hemen alır, okurum. Bu keyifli anlatıda bir sürü de gerekli / gereksiz şey öğrendim. (Neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna siz karar verin) Öyle işte keyifli okumalarınız olsuuun. Son olarak kitaptan: ''Birini takip etmenin en iyi yolu, onun önünde yürümektir. Kimse önündeki kişi tarafından takip edildiğini aklına getirmez.'' (Homeless)

yazar/murat-mentes topu almış, orta yuvarlağa doğru ilerliyor, ama gol olup olmaması umrunda değil. Mesele top oynamak çünkü. Öyle yazmış. Büyük edebiyat yapacağım yerine azıcık yazıp eğleneyim diyen yazar olur mu? Olurmuş. Peki atmasyonlarla kendini okutan kitap olur mu? Olurmuş. Öğrencilere ev yemeği satan köşe restaurantta üç kuruşa açık büfe bulmuşsunuz, ekmeğin üstüne Nutellayla altlık yapıp üstüne bi çimdik katakulli, bi çimdik kıyaklık, bir çay kaşığı fırlamalık, bir fiske serserilikle üstlük yapıyorsunuz. Bu arada Leonard Cohen’la düet yapıp, Pembe Panterle de dans ediyorsunuz. Yetmiyor, Umut Sarıkaya kolunuzu çimdiklerken gözkırpıp kıkırdıyor, #kadınanam da “yat uyu yavrum, biraz da yarın okursun” diyor. Çünkü: “evvel zaman içinde ...mışmış! Yuhmuş! yok bir şeymiş! dahası varmış! Ohaymış be!" Bu kadar saçma güzel. Edebiyat değil diyenler olmuş, elle tutulur bir konusu yok, kitap bitince geriye bir şey kalmıyor diyenler. Öncelikle, mahsuru var mı? Bence yok.İkincisi, bal gibi edebiyat, hem de kendine has. Öte yandan, arkadaşlar kitap absürt ya hani, hayatınıza anlam kazandırma, size bir şey verme vaadi yok yani. Ciddi ve sıkıcı zamanlardan geçtiğimiz şu günlerde hayatın anlamını azıcık kenara bıraksak,gülüşsek olmaz mı? Ha, kitap mükemmel mi, değil. Popüler kültür ve edebi göndermelerin gereginden fazla yapılması anlatımı biraz hırpalamış. Çok ayaklı anlatım da tempoyu sekteye uğratmış. Ama yazar sekteleri çamaşır suyunda beklettiği için kağıdın üstünde gözle görünmez oluyor. Okuyorsunuz. Hatta oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi kalma korkusuyla kitap bitecek diye korkuyorsunuz. Bence kitap Lunapark aynası. Kıkır kıkır bakmalık..Önce Bay Herkes’in ne düşüneceğini boşverin, kendinize siz diye hitap edin, biraz kendinden uzaklaşmak iyidir zira. Sonra da aynaya bakın, saçma sapan gülün. Prof. Dr. Umursamaz’a bir selam çakın, Borges’in bastonunu sallayarak geçin gidin. Bu. Keyifli okumalar.. (Emel Keleş)

"Biz Bu Çağın Fiyakalı Kaybedenleriyiz": Ben de çoğu kimseler gibi, aynı başlığı attım incelememe "Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz" :) Çünkü belki de ilk defa, kaybedenler bu kadar fiyakalı kaybettiler. Okuduğum ilk Murat Menteş kitabı oldu ve biliyorum ki sonda olmayacak. Çünkü yazarın kaleminde, uyuşturucu etkisi yaratacak yetenek mevcut.. (Çok ciddiyim) 314 sayfayı yüzümde kocaman bir tebessümle okudum. Yeri geldi patlamalı kahkalar attım. Polisiye ve absürt mizah tadında bir eser olmakla beraber, ince göndermeleri (ama gerçekten çok ince) saygıyla yâd ettim. Buram buram zekâ kokan bir kalem Murat Menteş. Yazarın bolca okuduğu, kitabın her sayfasından belli oluyor. Kelime dağarcığını genişletmek isteyenler için bir başucu kitabı olabilir. Kitabın sonunda ki "sürpriz sonu" okurken, aklıma çocukken yediğim Cornetto dondurmasının külahından ki çikolata tadı geldi.(Biliyorum absürt bir benzetme oldu ama baştan aşağı absürt bir eserden bahsediyorum bir nevi lügatına uydurdum diyebilirim.) O tadı hepiniz bilirsiniz, hah işte öyle bir tad. Şimdiye kadar yaptığım tüm incelemelerde kitabın yazarını, kitabı, diğer okurların incelemelerini araştırıp mümkün olduğunca nizamlı incelemer yaptım. Ama bu eserde aynı şeyi yapmadım, yapamadım.. (Tam yaparken bir gülme geldi vazgeçtim.) Kitabın bazı sayfalarında, "Leyla İle Mecnun" esintisi vardı. Ayrıca kitabın kapağında, bambaşka bir "kafası" olan adam Onur Ünlü var. Murat Menteş'le nasıl bir bağlantısı var emin değilim ama sayfalarına dokunduğu kesin. Velhasıl kelam tadı damağımda kalan, sol yanımı kazanan, güzide bir eser oldu kitap/dublorun-dilemmasi--1604 En yakın zamanda yazarın bir diğer kitabı olan kitap/ruhi-mucerret--3492 edinip aynı iştahla okumaya devam edeceğim. Sevgiler saygılar.. Dip Not: "Orhan Gencebay çalarken arabadan inilmez kaptan!" https://youtu.be/3jKNhX4Sv80 kitap/dublorun-dilemmasi--1604 yazar/murat-mentes (Ali)

Kitabın Yazarı Murat Menteş Kimdir?

Murat Menteş (d.21 Eylül 1974, İstanbul), Türk şair ve romancıdır.

2009'da yayımlanan Korkma Ben Varım adlı romanı, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından roman dalında ödüle layık görülmüştür.

Samed Karagöz ile Klark adındaki kültür sanat programı TVNET'te yayınlanan Menteş, 2011 yılından beri Standart FM'de yine Samed Karagöz'le birlikte Nunchaku isimli programı sunmaktadır. 2012 yılında Yeni Şafak gazetesinde köşe yazıları yayınlamaya başladı ve bu işini 26 Temmuz 2013 tarihinde bıraktı, afilifilintalar.com sitesinde yazmaya da devam etmektedir. Menteş'in "Deplasmanda Plasebo" adlı şiiri Kaan Boşnak tarafından bestelenmiştir.

Romancılığı

Menteş romanı Türkçe edebiyatta fazlaca karşılaşılmayan sıradışı olaylarla doludur. Ve bu sıradışı olaylar, son derece enerjik bir üslupla anlatılır. "Romanı, saatte 300 km. gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum. Dileyen okur yavaş yol alabilir, fakat hızlı okunmaya elverişli bir anlatımı benimsiyorum." diyen yazar için hız, romanın temel taşlarından biridir. Dolayısıyla kitaplarında uzun tasvirlere ve betimlemelere yer vermez. Bu durumu "Eskiden romancılar bir dağı ya da bir odayı detaylı bir şekilde tasvir ederken bugün görsel çağda yaşadığımız ve herkes her şeyi gördüğü için tasvir romanı hantallaştıran bir şeye dönüşüyor." şeklinde açıklar.

Yazarın alametifarikalarından; Nuh Tufan, Hayati Tehlike, Şebnem Şibumi, Nazlı Hilal gibi karakter isimlerinden ise şu şekilde bahseder: "Biz, benlik imgesi kaymış bir toplumuz. Dikkat edin, sarsak, sığ kızların genel adı “Kezban” oldu. Ayşe, Fatma, Yahya, Süleyman gibi geleneksel isimler ile Çağatay, Tonguç, Tuğçe gibi isimler arasında sınıfsal aidiyet çağrışımı farkı var. Roman kahramanlarımı bu yüzeysel algı ve banal tasniften muaf tutmak için orijinal isimler seçmeye çalışıyorum."

Eserleri

Kuzgun'un Gölgesi (şiir, Yediiklim Yayınları, 1999)

Kaosa Mütevazı Bir Katkı (deneme, Şule Yayınları, 2001)

Aynalı Barikatlar (deneme, Şule Yayınları, 2003)

Dublörün Dilemması (roman, İletişim Yayınları, 2005)[5]

Korkma Ben Varım (roman, İletişim Yayınları, 2009)

Garanti Karantina (şiir, Sel Yayıncılık, 2010)

Ruhi Mücerret (roman, April Yayıncılık, 2013)

Antika Titanik (roman, April Yayıncılık, 2018)

Derde Deva Randevu (roman, April Yayıncılık, 2019)

Derde Deva Randevu 2 (roman, Alfa Yayınları, 2019)

Murat Menteş Kitapları - Eserleri

  • Korkma Ben Varım
  • Dublörün Dilemması
  • Ruhi Mücerret
  • Garanti Karantina
  • Kaosa Mütevazı Bir Katkı
  • Aynalı Barikatlar

  • Kuzgun'un Gölgesi
  • Antika Titanik
  • Derde Deva Randevu
  • Derde Deva Randevu 2
  • Fink

Murat Menteş Alıntıları - Sözleri

  • "İkimiz de kanıyoruz bu dünyada olanlara..." (Garanti Karantina)
  • İnsanlar adaletsizliği sadece kendi başlarına gelince dert ediyorlar. (Derde Deva Randevu)
  • Gerçeğin nerede olduğunu bilemeyiz... Bizi yaşatan, hayaller ve hikayelerdir. (Derde Deva Randevu)
  • "Yaşamak ölülerin de hakkı." (Ruhi Mücerret)
  • Peki ya üniversiteler? -Modern üniversiteler, işsizlik probleminin kamufle edildiği park alanlarıdır. Tarihte ilk defa insanlar 30 yaşına kadar eğitim görüyorlar. Bu normal değil. (Derde Deva Randevu 2)
  • Ev içinde uyurgezer bir despot iken, dışarıda ölmeden yok olmayı başarmış zavallı bir avareye dönüşen erkekler hangi onurlu itirazı üstlenebilir ki? (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)

  • Ahlaksız kimseler, ahlakın ne olduğunu bilme­yen kimselerdir. Dolayısıyla, sahiden ahlaklı kişilerle karşılaşsalar bile onların özelliklerini kavrayamayan ya­ratıklar, sağlamlığı çürüklükte arayacaklardır. (Aynalı Barikatlar)
  • “Bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik nedir?” sorusunun cevabı 19. yüzyıldan hazırdır: “İkisini de gazeteyle öldürebilirsin!" (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
  • "İnsanlar birbirlerinin dertlerini kusur sa­yıyor." (Korkma Ben Varım)
  • Günü geçmiş gazeteleri birbirine ekleyip okuduğunda herhangi bir tarih kitabı okumuş sayılmazsın, okuduğun bok yoluna gitmenin tarihidir. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
  • Herkes kendi mezarını kazarsa bütün çirkefi örtme imkanı doğar. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
  • Araba kullanırken can verenlerin çoğu, araba kullanmak için can atanlar arasından çıkıyor, ne tuhaf. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
  • "Sonradan fark ettim ki, çocukluk asıl, insana ileri yaşlarda lazım." (Fink)

  • "Tüm insanlığa kahve ısmarlamak, aklımdan geçen bu..." (Dublörün Dilemması)
  • "Kızın yüzü deniz manzaralıydı. İki gözünde iki ayrı okyanus. Birini geçseniz de ötekinde kesinkes kaybolursunuz." (Fink)
  • "Kim ne derse desin, ıslık değil parola çığlık..." (Garanti Karantina)
  • “Kartları kader karıştırır, sen de oynarsın. “ (Korkma Ben Varım)
  • Kutsal kitaplar ? -Kitaplar inanmak için değil, anlamak için okunur. Kutsal kitaplar içinde geçerli bu. Anlamadığınız bir kitapla bağ kurduğunuzu iddia etmeniz gülünç olur. (Derde Deva Randevu 2)
  • “… gül gibi yaşıyoruz fakat birkaç diken var.” (Fink)
  • Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar Ve yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar Ve bu yüzden düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, Sarılırsak yanarız deyip aşkı hep uzaktan sevdik... Hangi çiçek, diğerini "sarı açtı" diye ayıplar? Hangi kuş, farklı ötünce diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar... (Derde Deva Randevu)

Yorum Yaz