diorex
ARTUKBEY

Don Juan - Lord Byron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Don Juan kimin eseri? Don Juan kitabının yazarı kimdir? Don Juan konusu ve anafikri nedir? Don Juan kitabı ne anlatıyor? Don Juan PDF indirme linki var mı? Don Juan kitabının yazarı Lord Byron kimdir? İşte Don Juan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 13.09.2022 10:00
Don Juan - Lord Byron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Lord Byron

Çevirmen: Halil Köksel

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750801273

Sayfa Sayısı: 575

Don Juan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çanakkale Boğazı'nı yüzerek geçen kaç ozan bilirsiniz? Biz onların yalancısıyız, doğuştan sakat ayağına karşın yaman yüzücü olan yiğidimiz Byron, daha sakalları şeftali tüyü denliyken, 1810 yılın Mayıs ayının üçünde, gezi yoldaşı teğmen Ekenhead'le birlikte Çanakkale Boğazı'nı yüzerek geçer. Merak bu ya, Homeros'un (boğazı yüzerek geçen yiğitler konusunda) doğruyu söyleyip söylemediğini sınamak için yaparlar bu işi de. Atalarından kalma Lord unvanını giyeli ve parlamentodaki Özgürlükçü Parti sıralarında kafa sallamaya başlayalı bir yıl olmadın yollara düşüşüne, at biniciliğine, barut sıkıcılığına, yerinde durmazlığına, başıbozukluğuna, göçebeliğine ve XI. Kanto'nun ellibeşinci sekizliğinde dediklerine bakarsak, Napolyon'udur ya, azıcık da Timurlenk'idir o şiirin.

Don Juan Alıntıları - Sözleri

  • Tıpkı en karanlık bir gökyüzünün en müthiş bir fırtınayı haber verdiği gibi ihtiras da kendini en çok sakladığı zaman en çok açığa vurur.
  • Haz günahtır, bazen günah da bir hazdır.
  • İnsanı daha az seviyorum diyemem Ama doğayı daha fazla...
  • İki kafanın uyuşabileceğine inanan o saf umudum geçti...
  • Şi­ir, anıların kana karıştıktan ve damarlarda yıllandıktan sonra söze dökülmüş durumudur.
  • İşte yığınları bir işe yönelten de Bir tek kafanın ürettiği güçtür, O da suları akıtan yele Ya da sürüyü koruyan boğaya benzer, Gözü açılmamış yavruya kılavuzluk eden anaya Ya da sürüyü otlağa yönelten koç gibidir, Boynundaki çıngırakla; Böyledir büyük insanların küçükler üstündeki etkisi de.
  • Ve o gece sağanak yağmurlar yağdı Ağızlarını açtılar yağmura Kurak bir yaz toprağındaki çatlaklar gibi, İnsan bilmez iyi suyun değerini, acıyla öğrenmeden önce, Türkiye'de ya da İspanya'da bulunduysanız belki Ya da doğduysanız aç tayfalar arasında, Deve çanlarıyla büyüdüyseniz çöllerde, Olmayı isterdiniz, Gerçek nerdeyse orda - bir kuyuda.
  • Nasıl, nasıl anlatacağım onlara; Taze bir cennetten atılan ve ardından Sabanla, kazmayla alın teri dökmeye Ekip biçmeye, örüp dikmeye, öğütmeye ve tüm Sanatları, özellikle savaş ve vergilendirme Sanatlarını öğrenmeye koşulmuş olan Bu gencecik insanlara; bu kalıntılar karşısında Yeni bir müze örnekleri olduklarını gördüklerinin!

Don Juan İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çanakkale Boğazı'nı Yüzerek Geçen Serüvenci: Öncelikli Yahya Kemal’in mısrasıyla sizleri baş başa bırakmak istiyorum: “Kalbimde vardı ‘Byron’u bedbaht eden melal!” Peki ya kimdir bu Byron, onu bedbaht eden melal nedir? Byron ülkesindeki ve dünyadaki yayılan adaletsizliği, yolsuzluğu ve eşitsizliği yüreğinde hisseden, onu parçalayan ve haykırmak isteyen bir şairdir. Fransız İhtilali’nin ardından Fransa İmparatorluğu’nun sahip olduğu gücü gittikçe kötüye kullanmasından ötürü içinde bir burukluk oluşur. İngilitere’de şairler ün kazanabilmek adına krallara methiyeler düzerken Byron kelimeleriyle ruhunun arasındaki bağı koparmaz. Düşündüğünü yazar, sonu ne olursa olsun. Hattâ şiirini bile önemsemez, aklına geldiği gibi yazar. Önemsemediği hâlde bile adeta bir dehaya ait olabilecek mısralar döktürmesi onun büyük yeteneklerindendir tabii ki. Satırlar arasında kendini anlattığı bir alıntıya gidelim: “Ruhunu şiirlerde yalanlama alçakgönüllülüğünü göstermedi o Ne de yeteneğini bir suça dönüştürdü. Veliahtı övmek için değildi kraldan tiksinmesi Ve zorbalardan her zaman iğrendi.” Byron, Don Juan’ın öyküsünden ziyade kendi çığlıklarını satırların arasına gömmüş adeta. Hattâ kitabın adının Don Juan olmasının bir yanılsama olduğunu düşünüyorum; Byron’un Ruhu olsa beni hiç şaşırtmazdı açıkçası. Bunu düşünme sebebimse anlatımda bölünmeler yaşanmasıydı. Birden Don Juan’dan çıkıyorsunuz İngiltere’nin alçaklarıyla tanışıyorsunuz. Daha sonra sizi Homeros’a savuruyor, mitolojik kahramanlarla konuşuyorsunuz. Yetmiyor yardıma Shakespeare’i de çağırıyor, adeta size geçmiş zamanının şölenini yaşatıyor. ‘Ama Don Juan?’ diye sorduğum anda onu öyle bir yerlere götürüyor ki soluk soluğa okumak zorunda kalıyorsunuz. Sultanın haremine mi gitmek isterseniz, Çariçe Katerina’nın odasına mı, Yunanistan kıyılarına mı, İspanya topraklarını mı? Hayır, hayır birini seçmenize gerek yok, hepsine uğrayacaksınız, hem de Byron’un bu derece bilgiliyi nereden öğrendiğini hayret ederek. Güzel yüzlü Don Juan.. aman düşman başına vermeye! Nasıl bir karakterse gören her kadın âşık oluyor, yuvaları bozuluyor, hasretlere düşüyor. Don Juan aşka koşuyor, mevkiye makama değil. Düşündüklerini karşısında sultan da olsa çekinmeden söylüyor (Ne kadar da Byron!). Serüven dolu bir hayatın ardından kaçınılmaz olan genç yaşta ölümü yaşamak zorunda kalıyor. Çanakkale boğazını yüzerek geçen bir maceraperest için yaşlılığın ne önemi olabilirdi ki!! Eseri o kadar ilgi görüyor ki her yerde çevrilmeye başlıyor. Çağdaşları olan Puşkin ve Lermontov da Byron hayranlığını gizleyemiyorlar. Byron’un öfkesi hâlâ doğruluğunu koruyor. Neredesiniz yolsuzluk ve kralcılık yapan sahte İngiliz şairleri? Adlarınız Byron’un Don Juan destanında gömülü kaldı. Byron da birçok yazarın, şairin yaşamında tadamadığı ünü ölümünden sonra yakalamıştır. Atom bombalarını gördük, bilim adına yapılan vahşetleri gördük ve hâlâ da görmeye devam ediyoruz. Biz ki tarihten ders almayı beceremeyen yaratıklar olarak kendimizi bir sorgulamalıyız. Dönelim Byron’un eleştirisine, 1800’lerin başından seslenilen eleştirisine: “Ne kadar ters buluşlar gördük birbirine! (Kimi gerçek dehaya, kimi boş ceplere işaretti) Yeni burunlar yaratıyor biri, giyotin yapıyor biriyse, Birinin dağıttığı kemiklerinizi, yerine koyuyor ötekisi.” Ayrıca Albert Camus’nün felsefesini açıklayacak dizeleri de buldum! Buyurunuz Don Juan yazarından Albert Camus’ya uzanan yolculuk: “Her neyse, gününü gün et Juan, gün et gününü! Sonu gelir bu sevinçli ve geçici şeylerin de Parçalar yarın hep aynı canavar tüm bunları çünkü "Yaşam acınası bir oyuncudur - oynayın öyleyse Acınası oyuncular oyununuzu!" (sf.406) Bazı bölümlerde o döneme hâkim olmadığım için anlayamadım, geçip gitti. Arada anlatımın kesilip farklı konulara dağılması da beni birazcık rahatsız etti diyebilirim. Don Juan’dan ziyade Byron’u dinlediğimi düşünüyorum. Bir kurgudan ziyade bir haykırış. Memnun muyum bundan peki? Evet diyebilirim. İki alıntı daha ekleyerek gidiyorum, keyifli okumalar diliyorum :) “Yapayalnız kalsam da Değişmem özgür düşüncemi tahtlara!” (sf.407) “Bütün maddeleri seve seve taşa kurşuna Çevirene dek parçalardım bulabilmek için Dünya'nın ruhunu.” (sf.385) (Doğukan)

Karakter olarak bildiğimiz Don Juan'ın aslında yazarın ta kendisi olduğundan başlamak lazım evvela. İçeriği yeterinden fazla anlatılmış birçok incelemede zaten çok anlatmaya gerek yok ancak yazarın anlatış tarzından tutun da çevirmen Halil Köksel Beyfendiye kadar her ayrıntıya dikkat çekmek lazım şayet muazzam akıcılıkta bir kitap her ne kadar manzum destansı yapıtları okumayı sevmesem de. Bu arada Lord Byron'un sürekli başka şairlere yazarlara sataştığını, tarihsel ve felsefik hatta mitolojik karakterlere kadar değindiğini, konunun içerisine bunları nasıl eritip koyduğunu ve hiç sırıtmadığını söylemek de şart çünkü bu her yiğidin harcı olmaz. Bu eserin tek kusuru bitmemiş bir hikâye olması ha bir de herkesin okuyamayağı bir eser olması. (Gizem yaz)

İncelemeye yazar/halil-koksel 'in çeviri başarısıyla başlamak istiyorum. 575 sayfalık nazım metinlerini okumak ayrı bir sorun, bunları çevirmek apayrı bir sorundur. Ama Halil Köksel bize öyle bir sürpriz hazırlamış ki, devrik cümlelerden oluşan bir düzyazı metni okudum adeta. Kelimeler, satırlar, hikayeler akıp gitti. Kitapta asil bir aileden gelen Juan, evli bir kadının odasında yasak bir ilişki içerisindeyken kadının kocası tarafından uygunsuz halde basılır ve bunun neticesinde gönüllü sürgüne gider. Gemileri batar, zor hayatta kalır, açlıktan, susuzluktan, boğulmaktan kurtulur ve hayatına genç ve güzel bir kadın girer. Kızın korsan olan babası tarafından yakalanır ve köle olarak satılır. Don Juan bir şekilde hareme kadar girer ve Sultan Gülbeyaz'ın yanında bulur kendini. Yazar; sürekli sevilen, arzulanan Don Juan'ın aşk maceralarını, hayatta kalma sürecini ve yurduna geri dönüşünü bir çırpıda okuyucuya sunarken zamanın savaşlarından da bahsetmeden geçmemiş. Kitap okumaktan haz alan herkesin kitaplığında Don Juan gibi bir klasiğin olmasını arzu ederim. (Son Ay)

Don Juan PDF indirme linki var mı?

Lord Byron - Don Juan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Don Juan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Lord Byron Kimdir?

George Gordon Byron, daha sonra, 6. Baron Byron (1788 – 1824) Anglo-İskoç Şair. Romantizm akımınınönde gelen simalarındandı.

Lord Byron Kitapları - Eserleri

  • Don Juan
  • Seçme Şiirler
  • Abydos'lu Nişanlı Kız
  • Manfred
  • Chillon Mahpusu
  • The Giaour
  • Childe Harold's Pilgrimage
  • Cain: A Mystery
  • Sardanapal
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Poetical Works-Byron

Lord Byron Alıntıları - Sözleri

  • . Ruhun bu çoraklığını içimde taşımak ve kendi ruhumun mezarı olmak hayatsa... ... (Manfred)
  • Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır, yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç. Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde ve sesinde de müzik. İnsanı daha az seviyorum diyemem ama doğayı daha fazla. (Seçme Şiirler)
  • Artık Gezmeyeceğiz Başıboş Artık gezmeyeceğiz başıboş, bunun için Gecenin içine bu kadar geç vakit, Hâla sevse de kalp, Ve hâla parlak olsa da mehtap. Çünkü kılıç kınını yıpratır, Ve ruh göğsü eskitir, Ve kalp mola vermeli nefes için, Ve aşkın kendisi dinlenir. Gece başıboş gezmek için yapılmış olsa bile, Ve gün çok erken dönse de, Artık başıboş gezmeyeceğiz gene Yakınında ay ışığının biz. (Poetical Works-Byron)
  • İblis: Ah, bu göz yaşları!..Bu göz yaşlarının nə qədər axacağını bilsəydin! Ada: Kim? Mənmi axıdacağam? İblis: Yalnız sən deyil, hamı. (Seçilmiş Əsərləri)
  • İnsanı daha az seviyorum diyemem Ama doğayı daha fazla... (Don Juan)
  • . Biz, yarı toz, yarı tanrı... ... (Manfred)
  • Zamanın onayından geçmiş eski bir derstir, Bunu en iyi öğrenenler, en çok üzülenlerdir: İstenilen şey elde edildiğinde anlaşılır Ödülün önemsizliği, ödenen bedele değmediği: Gençlik harcanır, zihin bozulur, haysiyet kaybolur, O başarılı Tutku ancak bunlara sebep olur! (Childe Harold's Pilgrimage)
  • İki kafanın uyuşabileceğine inanan o saf umudum geçti... (Don Juan)
  • “My injuries came down on those who loved me— On those whom I best loved: I never quell’d An enemy, save in my just defence— But my embrace was fatal.” (Manfred)
  • Hear me, hear me— Astarte! my belovèd! speak to me: I have so much endured, so much endure— Look on me! the grave hath not changed thee more Than I am changed for thee. Thou lovedst me Too much, as I loved thee: we were not made To torture thus each other, though it were The deadliest sin to love as we have loved.” (Manfred)
  • "Kalplerimiz... kudretimiz dahilinde değildir." (Sardanapal)
  • İblis:Ölümə baxacaq qəsər cəsarətin varmı? Qabil: Ölüməmi? Onu indiyə qədər kimsə görməmişdir. İblis: Kimsə görməmişdir,fəqət hər kəs dadacaq (Seçilmiş Əsərləri)
  • Ve o gece sağanak yağmurlar yağdı Ağızlarını açtılar yağmura Kurak bir yaz toprağındaki çatlaklar gibi, İnsan bilmez iyi suyun değerini, acıyla öğrenmeden önce, Türkiye'de ya da İspanya'da bulunduysanız belki Ya da doğduysanız aç tayfalar arasında, Deve çanlarıyla büyüdüyseniz çöllerde, Olmayı isterdiniz, Gerçek nerdeyse orda - bir kuyuda. (Don Juan)
  • İşte yığınları bir işe yönelten de Bir tek kafanın ürettiği güçtür, O da suları akıtan yele Ya da sürüyü koruyan boğaya benzer, Gözü açılmamış yavruya kılavuzluk eden anaya Ya da sürüyü otlağa yönelten koç gibidir, Boynundaki çıngırakla; Böyledir büyük insanların küçükler üstündeki etkisi de. (Don Juan)
  • O yürür güzellikte gecesi gibi Yıldızlı göklerin ve bulutsuz iklimlerin, Ve en iyi olan şeyler bütün karanlığın ve aydınlığın içinde Birleşir onun görünüşünde ve gözlerinde, Böyle yumuşatır o hassas ışığı Cennetin gösterişli güne vermediği. (Poetical Works-Byron)
  • Gün akıp gider, fırtına bulutları saklasa da güneşi; Aynı şekilde kırılsa da kalpler, yaşamaya devam edecekler: Ayna da kırıldığında, her bir parça Ayrı çoğaltır görüntüyü; Ve birken bin olur görüntü, Hem aynıdır o, hem de artmıştır kırılmayla; Aynı şekilde kalp de vazgeçmeyecek yaşamaktan, Paramparça olsa da, hareketsiz ve soğuk, Ve kanı çekilmiş olsa da uykusuzluk ve üzüntüden, Yaşlanana dek sararıp solmaya devam edecek, Ve kimse bilmeyecek, çünkü anlatılmaz böyle şeyler. (Childe Harold's Pilgrimage)
  • “…—many things answer’d me— Spirits and men--but thou wert silent all. Yet speak to me! I have outwatch'd the stars, And gazed o'er heaven in vain in search of thee, Speak to me! I have wander'd o'er the earth, And never found thy likeness—Speak to me!” (Manfred)
  • Tıpkı en karanlık bir gökyüzünün en müthiş bir fırtınayı haber verdiği gibi ihtiras da kendini en çok sakladığı zaman en çok açığa vurur. (Don Juan)
  • “yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır, yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç. topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde, ve sesinde de müzik. insanı daha az seviyorum diyemem ama doğayı daha fazla.” (Poetical Works-Byron)
  • İblis : Allaha əyilməyən- mənə əyilmiş deməkdir. (Seçilmiş Əsərləri)

Yorum Yaz