akademi
dedas

Dokuz Buçukta Bilardo - Heinrich Böll Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dokuz Buçukta Bilardo kimin eseri? Dokuz Buçukta Bilardo kitabının yazarı kimdir? Dokuz Buçukta Bilardo konusu ve anafikri nedir? Dokuz Buçukta Bilardo kitabı ne anlatıyor? Dokuz Buçukta Bilardo PDF indirme linki var mı? Dokuz Buçukta Bilardo kitabının yazarı Heinrich Böll kimdir? İşte Dokuz Buçukta Bilardo kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.04.2022 08:00
Dokuz Buçukta Bilardo - Heinrich Böll Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Heinrich Böll

Çevirmen: Ayça Sabuncuoğlu

Orijinal Adı: Billard Un Halb Zehn

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750700071

Sayfa Sayısı: 312

Dokuz Buçukta Bilardo Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dokuz Buçukta Bilardo, Almanya'nın Ren bölgesinde yaşayan Fahmel ailesinin öyküsünü üç kuşak boyunca anlatırken, 20'nci yüzyılın ikinci yarısındaki Alman Toplumuna eleştirel bir bakışla yaklaşıyor. Heinrich Böll, Fahmel ailesinin çelişkilerle dolu yaşamındaki ana çatışmayı 'manda' ve 'kuzu' simgeleriyle yorumluyor; Faşizmin ve Nazizmin simgesi olan 'mandanın ilahi sırlarından yiyenler'le 'Tanrının kuzusu olanlar' arasındaki çatışma aynı zamanda bağımsız düşünceye sahip bireylerle oportünist çoğunluk arasındaki çatışmanın yansıması oluyor. Fahmel ailesi içindeki bu çatışma, Alman toplumu içindeki çatışmanın izdüşümüdür. Kardeşi kardeşe vurduran, karı kocayı ayrı düşüren, arkadaşlıkları bitiren bu çatışmanın hesaplaşması, 1958'in eylül ayında Baba Fahmel'in doğum gününde yapılır. O gün biraraya gelen aile bireyleri arasından biri, çocuklarını elinden alan, kendisinin aklını yitirmesine neden olan bu temel çatışmanın öcünü beklenmedik ve çok çarpıcı bir biçimde alır. Heinrich Böll'ün bütün yapıtlarında görülen duyarlıklı gözlem gücü, eleştirel yaklaşım, alaycılık ve hümanizma, bu romanda da yine önde. Yazarın önemli yapıtlarından biri olan Dokuz Buçukta Bilardo'yu yeni ve özenli çevirisiyle okurla yeniden buluşturuyoruz.

Dokuz Buçukta Bilardo Alıntıları - Sözleri

  • Figüranlar iyi eğitilmişti, ben de iyi bir yönetmendim.
  • Katiller bile, günün yirmi dört saati katil değildiler.
  • Kötü bir dünyada yaşıyoruz, yüreği temiz olanlar o kadar az ki.
  • Bir el hareketinin insanın hayatına mal olduğu dünyada, deli olarak ilan edilmenin bir yaşama ve ölüm sorunu olduğu dünyada benim hayatta kalmam bir talih oyunundan başka nedir ki?
  • Burada insanların üstündeki eşyalar kartondan bebeklerin elbiseleri gibi atılmıştı sırtlarına. İnsanlar çaresizce zamanın duvarlarını tekmeliyorlardı, camdan yapılmış yüzyıllardan daha kalın olan duvarlarının.
  • Acıyan yürek sonsuza dek sağlam kalır
  • Ardında soru işareti yerine nokta olan ve kendi cevabını kendisi veren sorularından korkardım.
  • Acısı olmayan insan nedir ki?
  • Yarım yumurta istemiş bir adam bir yumurtalık fatura çıkarıldı diye söylenip duruyordu bir kenarda. Üstelik müdürün yumurtayı listeden bütün bütüne çıkarma teklifine daha da öfkeleniyor ve kendisine yarım yumurtalık yeni bir hesap çıkarılmasını istiyordu. "Israr ediyorum." diyordu. Hiç şüphesiz adam bütün dünyayı , gittiği her otelden yarım yumurtalık hesap pusulası toplamak için dolaşmaktaydı.
  • Acıyan yürek sonsuza dek sağlam kalır.
  • Herhangi bir insanı mı arzuluyordum yoksa yalnız onu mu ?
  • Ben gülemiyorum artık, unuttum gülmeyi. Ama zamanında gülmenin faydalı bir silah olduğunu düşünür­düm. Değildi oysa. Bir kandırmadan başka bir şey de­ğildi.
  • Kılıç dediğin ayak altına alınmalıdır, ezilmeli oğlum. Ayrıcalıklar da öyle. Bunlar ancak kötülüklere yarar. Sağ elleri rüşvet doludur. Herkesin yediğini ye, herkesin oku­ duğunu oku, herkesin giydiğini giy. İşte o zaman gerçeğe yaklaşırsın. Soyluluk seni herkes talaş yediği zaman ta­laş yemeye, aydın insanların okuduğu kibar dergiler ye­rine mahalli gazetlerdeki kahramanlık palavralarını oku­maya zorlar. Hayır, el sürme onlara Robert.
  • Süt ve ballı kahvaltısını edip de kızarmış yumurtaya burun kıvıran köpek şimdi de köpekçe gereksinimlerini gidermek ve kaybetmek üzere olduğu koku alma duyusunu gazeteci kulübelerinde , park etmiş arabalarda ve bekleyen otobüslerde canlandırmak için dışarı çıkarılmasını bekliyordu.
  • Adam düzenden hoşlanır ancak düzenli olamazdı.

Dokuz Buçukta Bilardo İncelemesi - Şahsi Yorumlar

* Böll'ün Palyaço, Babasız evler, Ve o hiçbir şey demedi kitapları sonrası okuduğum dördüncü kitabı. Özellikle eserlerinde savaş sonrası dönemi inceleyen, sokağı, bireyi, yaşadığı psikolojiyi derin bir şekilde eserlerinde yansıtmıştır. ** Böll Fahmel ailesinin üç kuşaklık portresini çizerken Alman toplumuna, aile yaşantısına yoğun eleştiriler getirmekten çekinmez. Fahmel ailesini iki hayvan metaforu üzerinden çelişkileri, yalnızlıkları, faşizm ve nazizm imgelerine açıklık getirir. *** Sadece 24 saatin anlatıldığı romanda, Wilhelm dünyasından Federal Almanya'ya geçişte Mimar Fahmel ailesi ve uygarlık alaycılığı... **** Bir yandan savaş dönemi ve nazi faşizm döneminde örnek bir nazi sempatizanı, demokrasi döneminde ise ileri demokrasici aile bireyleri... İki yüzlülük ve riya abideleri... ***** Fahmel ve ailesi üzerinden savaş psikoloji, siyasi sempatizanlık, para felsefesi argümanlarıyla örülü bir eser... Okuyun. (HOMO FABER...)

Bay Böll'ü çok seviyorum; dokunduğu yaralar, herkesin bildiği ama görmezden geldiği yaşamlar onun kalemiyle daha bir önem kazanıyor sanki. Bu kitapta, geçmişle yüzleşen orta sınıf bir Alman ailesinin 20.yüzyıl başlarından itibaren yaşadıkları siyasi sıkıntıları, savaşın onlar üzerinde ne gibi etkiler bıraktığını okuyoruz. Kulağa sıkıcı gibi gelebilir, kesinlikle değil. En azından ben keyifle okudum. Çok bilinen kitaplarından biri değil belki ama kaçırılmaması gerektiği düşünüyorum. =) (G. İlke)

Öylesine yoğun duygularda yazılmış ki 260 sayfalık bir kitap okuyup 4-5 kitap okuma hazzına erişiyorsunuz. Günümüzde yaşananlara göre farklılık gösteriyor mu? Ne dersiniz? Okunması gereken eserlerden. Yazım tekniği oldukça güzel. (SihirliFlut)

Dokuz Buçukta Bilardo PDF indirme linki var mı?

Heinrich Böll - Dokuz Buçukta Bilardo kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dokuz Buçukta Bilardo PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Heinrich Böll Kimdir?

1972 Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi. 1917'de Köln'de doğdu. 1924 yılında okula gitmeye başladı. 1937'de liseyi bitirdi. 17 yaşında şiir yazmaya başladı. 1938 yılının sonbaharında çalışma kampına, bir yıl sonra da askere alındı. Piyade olarak, doğu ve batı cephesine gönderildi. 1945 yılının nisan ayından eylül ayına kadar, İngilizlerin ve Amerikalıların elinde savaş esiri oldu. Savaş bitip Köln'e döndükten sonra, hem üniversite öğrenimini sürdürdü hem çalıştı. 1947 yılında ilk kısa öyküsü Haberci, sonra ilk romanı Ademoğlu Neredeydin?, Ve O Hiç Bir Şey Demedi yayınlandı. Yapıtlarında İkinci Dünya Savaşı'nı, özellikle de insanların nasıl savaştıklarını, savaşın yıkıntılarını ve acılarını anlattı.

"Ve O Hiçbir Şey Demedi" adlı en ünlü romanını yazarken aklında tek bir gerçek vardı. Savaş yanında yoksulluk ve zor koşullar getirmiş, hayatını değiştirmişti. Mayına bastığı için yaralanan dizini iyileştirebilmek için para gerekliydi. O yüzden Böll, 5 gün evden çıkmadan bu eseri yazdı. Yayınevinden aldığı para ile de dizini eski hale getirmeyi başardı ve yazar olarak kariyeri devam etti.

Daha sonra yazdığı Babasız Evler adlı romanını, kendi babasını yitirmesinin ardından değil; ama çevresinde savaş yılları sonrasında acı çeken onlarca çocuğu gördükten sonra yazmıştır. Kendisi, savaş sonrası koşullardan, yoksulluk, açlık ve hastalık gibi sıkıntılardan hem kendi geçtiği, hem de çevresinde bu durumlardan acı çeken birçok insan gördüğünden, hiçbir zaman çocuk sahibi olmak istememiş, kendi deyimiyle "Böyle bir dünyaya çocuk getirmek" istememiştir.

16 Temmuz 1985 tarihinde, çalan kapı ziline koşarken merdivenden yuvarlanarak hayatını kaybetmiştir.

Heinrich Böll Kitapları - Eserleri

  • Palyaço
  • Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru
  • Ve O Hiçbir Şey Demedi
  • İlk Yılların Ekmeği
  • Trenin Tam Saatiydi
  • Ademoğlu Neredeydin?
  • Babasız Evler
  • Cüce ile Bebek
  • Dokuz Buçukta Bilardo
  • Fotoğrafta Kadın da Vardı
  • Yolcu, Sparta'ya Varırsan Eğer
  • Balık Tutma Dersi
  • Doktor Murke'nin Suskunluk Külliyatı
  • Solgun Köpek
  • Frankfurt Dersleri
  • Savaş Bitince
  • Melek Sustu
  • İrlanda Güncesi
  • Gül ve Dinamit
  • Nehir Kıyısı Kadınları
  • Denemeler
  • Hekayələr
  • The Stories of Heinrich Böll
  • Групповой портрет с дамой
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Cüce ile Bebek - Ve O Hiç Bir Şey Demedi
  • Frankfurt Konferansları
  • Die Spurlosen

Heinrich Böll Alıntıları - Sözleri

  • Günümüzde belli nedenlerden ötürü şeyhler kovboylardan daha çok seviliyor. (Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru)
  • Mezarlıklara gitmek çocukken bile hoşuma giderdi. Genç bir adama hiç yakışmıyor dedikleri bu tutkuya daha o zamanlar kaptırmıştım kendimi. Ama bütün bu isimler, bu çiçek tarhları, her harf her koku ... Hepsi bana, bir gün benim de öleceğimi hatırlatıyor... (Ve O Hiçbir Şey Demedi)
  • Nasıl ölürsen öl, mektupta hep şu yazılı olacak: Büyük Almanya uğrunda ölmüştür. (Trenin Tam Saatiydi)
  • Sıklıkla dünyayı değiştirmek gibi bir amaç gütmeyen yazarların kitaplarının, böyle bir amaç güden yazarlarınkinden daha çok dünyanın değişmesine katkıda bulunması, yazma eyleminin cilvelerinden biridir. (Gül ve Dinamit)
  • İnsanlar an­cak kendilerini güven içerisinde hissettikleri zaman rahat ve neşeli olabilirler; en önemli şey güven duygusudur. (Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru)
  • "Öyle harika kafayı buldum ki kendimi neredeyse mutlu hissediyordum. " .... "... sonra savaşı hiç aklıma getirmezdim." (Yolcu, Sparta'ya Varırsan Eğer)
  • "Göğün karanlık kubbesinde yıldızlar kurşuni gümüşten donuk noktalar gibi duruyordu. " (Yolcu, Sparta'ya Varırsan Eğer)
  • Anımsanan yalnızca düşlerdir aslında. (Solgun Köpek)
  • Kimin bakabilecek gözleri varsa, o kimse için saydamlık kazanır nesneler ve böyle biri nesnelerin içyüzünü görmeye, onların içine göz gezdirmeye kalkışabilir. (Gül ve Dinamit)
  • Ben her şeyin fiyatını öğrenmek zorunda kaldım; çünkü hiçbir zaman ödeme gücüm olmadı. On altı yaşında bir çırak olarak kente geldiğim zaman açlık bana bütün fiyatları öğretmişti. (İlk Yılların Ekmeği)
  • Benimle neden evlendin, mesela bunu söyle. “Kahvaltı için “dedim. Ben birisini arıyordum, kendisiyle ömrüm boyunca kahvaltı edebileceğim birisini.. (Ve O Hiçbir Şey Demedi)
  • Adam düzenden hoşlanır ancak düzenli olamazdı. (Dokuz Buçukta Bilardo)
  • Sanat için ilginç olan, yanmış, kavrulmuş şeydir, küldür, anımsamaların külüdür beri yandan, geleceğin külüdür. Hal (şimdiki zaman) diye bir şey yoktur. Benim bir satır önce söylediklerim geçmişe karışır, bir anıya dönüşür. Hal'de tutunmaya çalışan, geçiciliklerden bir parça kalıcılık koparmaya çalışan tek şey varsa, o da sanattır, külden, bir avuç toz ve topraktan ya da pislikten bir şeyler kotarmak için çırpınıp duran sanat. (Gül ve Dinamit)
  • Yasal ve iyi organize olmuş bir hayır kurumu dışında dinsel ve sosyal alanlar arasında herhangi bir insani ilişki aranıp bulunsa,kiliseler yalnızca Tannı'ya inandıkları için kendilerini topluma değil de insani olana adayan bir kişiyi ya da grubu yok etmek için ateist bir toplumla birlik olsalardı, doğrusu buna hiç şaşırmazdım. (Frankfurt Dersleri)
  • artık bağımsız olmak ve işimi serbest meslek biçiminde yürütmek istiyordum. (Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru)
  • "Yağmur yağdı, güneş açtı, ben yaşlandım ve buradan gidiyorum. " (Yolcu, Sparta'ya Varırsan Eğer)
  • "Yeryüzünde varoluşumuzun nedeni nedir ?" (Babasız Evler)
  • Genç yaşlarında ihtiyarlamış böyle dedeleri ne yapmalı? (Frankfurt Dersleri)
  • Aylar öncesi atom denemelerinde radyoaktif ışınların saldırısına uğrayan Japon balıkçıları neredeyse unutulmuş bulunuyor; oysa resimlerini gazete ve dergilerden kesip kartonlara yapıştırmamız ve odalarımızın duvarlarına asmamız gerekirdi. Çünkü adı geçen balıkçılar, yeni bir tür ölümün kurbanlarıdır. Birkaç gün güncel kalmış, bir dehşet dalgası kısa bir süre dünyayı gezip dolaşmış, Japonya'daki geçenlerin anlamı sezilmeye başlanmıştır. İnsanlığın topluca intihar olasılığı, ilk kez açığa vurmuştur kendini. Japon balıkçıları ve onların başına gelenler, pek çok şey gibi kısa bir süre güncellik kazanmıştır. Ama söz konusu tarihte gerçekten olup bitenler anlaşılamamıştır pek; üzerimize düşen yağmur, soluduğumuz hava bu yeni ölümü içinde taşıyabilir. Fırınlarda hamur yoğuranlar, farkında olmadan ekmeğimizin içine katabilir bu yeni ölümü; postacılar, onu postayla evimize kadar alıp getirebilir. (Gül ve Dinamit)
  • Haksız kazanılmış parayla kendinize dostlar edinin!Bu durum da ruhu etkiler. (Fotoğrafta Kadın da Vardı)

Yorum Yaz