dedas
Turkcella

Doktor Moreau’nun Adası - H. G. Wells Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Doktor Moreau’nun Adası kimin eseri? Doktor Moreau’nun Adası kitabının yazarı kimdir? Doktor Moreau’nun Adası konusu ve anafikri nedir? Doktor Moreau’nun Adası kitabı ne anlatıyor? Doktor Moreau’nun Adası PDF indirme linki var mı? Doktor Moreau’nun Adası kitabının yazarı H. G. Wells kimdir? İşte Doktor Moreau’nun Adası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 31.05.2022 22:00
Doktor Moreau’nun Adası - H. G. Wells Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: H. G. Wells

Çevirmen: Celal Üster

Orijinal Adı: The Island of Doctor Moreau

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052951125

Sayfa Sayısı: 176

Doktor Moreau’nun Adası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Wells’in öncü niteliğindeki bilimkurgu klasiği Doktor Moreau’nun Adası yayımlandığı günden beri “sarsıcı” etkisinden hiçbir şey yitirmedi. Bilimsel yöntemlerinin doğuracağı sonuçlar konusunda hiçbir sorumluluk hissetmeyen çılgın bilim insanının hikâyesi, unutulmaz filmlere ilham vermiştir. Acı, zulüm, ahlaki sorumluluk, insanın doğaya müdahalesi gibi felsefi temalarıyla dikkat çeken yapıtında, Wells daha sonra genetik

alanındaki çalışmaların gündeme getireceği etik meseleleri öngörmüştür.

Bir deniz kazasından kurtulan Edward Prendick, mahsur kaldığı adada garip yaratıklar ve karanlık sırlarla karşılaşır. Bu ada, insanı ve yazgısını kollayacak bir Tanrı’nın bulunmadığı, bütünüyle ahlaktan yoksun bir evrenin mikrokozmosudur adeta. Doktor Moreau’nun Adası bilimin kontrolden çıktığı zaman barındırabileceği potansiyel tehlikelere karşı bir uyarı niteliği taşır.

HERBERT GEORGE WELLS (1866-1946): İngiliz yazar, gazeteci, sosyolog ve tarihçi Wells, en çok The Time Machine (1895; Zaman Makinesi), The Island of Doctor Moreau (1896; Doktor Moreau’nun Adası), The Invisible

Man (1897; Görünmez Adam) ve The War of the Worlds (1898; Dünyalar Savaşı) adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınır.

Ancak edebiyatın yanı sıra tarih ve politika alanlarında da kalem oynatmış verimli bir yazardır.1930’ların başlarında mizaha yönelen Wells, Love and Mr. Levisham (1900; Aşk ve Bay Levisham), Kipps: The Story of a Simple Soul (1905; Kipps: Basit Bir Kişinin Öyküsü) ve The History of Mr. Polly (1910; Bay Polly’nin Tarihi) adlı romanlarında alt-orta sınıftan kişilerin beklentilerini ve düş kırıklıklarını işledi. Diğer önemli yapıtları arasında The Outline of History (1920; Tarihin Ana Çizgileri), The Work, Wealth and Happiness of Mankind (1932; İnsanlığın Emeği, Refahı ve Mutluluğu ) ve The Shape of Things to Come (1933; Olayların Alacağı Biçim) sayılab

Doktor Moreau’nun Adası Alıntıları - Sözleri

  • Bu adada yaşanan acı dolu kargaşayı gördükçe, bu dünyanın akıl sağlığına duyduğum inancı yitirdiğimi itiraf etmeliyim.
  • Bir hayvan fazlasıyla acımasız ve kurnaz olabilir ama ancak gerçek bir insan yalan söyleyebilir.
  • "Şu canına yandığımın dünyası," dedi. "Ucu ortası belli değil! Doğru dürüst bir hayatım olmadı ki. Bundan sonra olur mu, bilinmez..."
  • “Umut ediyorum, yoksa yaşayamazdım.”
  • “Acı sadece bizi uyarıp harekete geçirmeye yarayan kendimize özgü tıbbi danışmanımızdır.”
  • Özellikle trenlerde ve otobüslerdeki insanların o bomboş, ifadesiz yüzleri daha da mide bulandırıcıydı; benimle aynı cinsten yaratıklardan çok ölü bedenlere benziyorlardı.
  • Toplumdan dışlanmış, ipsiz sapsızın tekiyim ben.
  • sanırım her şey değişti artık...
  • Bizi hayvandan çok insan kılan her ne ise, teselliyi ve umudu, sanırım, insanların gündelik kaygıları, günahları ve dertlerinde değil; maddenin uçsuz bucaksız, sonsuz yasalarında aramalı.
  • Uzaklaşıp yalnız kalmayı özlüyorum.
  • Kadın ve erkek tüm insanlığın hissettiği haz ve acı denen şeyler, geçmişlerindeki hayvanlardan onlarda kalan izlerden ibarettir.
  • Şehirlerin ve kalabalıkların düzensizliğinden uzaklaştım ve günlerimi bilgelikle dolu kitapların; insanların parlak ruhlarının, hayatımızı aydınlatan pırıl pırıl pencerelerinin arasında geçiriyorum.
  • Korkunun bir hastalık olduğunu söylerler, ben de buna içimdeki bitmeyen korkuyla tanıklık edebilirim.
  • “Şans eseriydi işte.” diye araya girdi. İnsanın hayatındaki diğer her şey gibi.
  • Bir an kedere düşüyor, bir sonraki an ümitsizliğe boğuluyordum.

Doktor Moreau’nun Adası İncelemesi - Şahsi Yorumlar

(Ön not: Bu kitabın da içerisinde yer aldığı 5 muhteşem bilimkurgu eserini yorumladığım videomu izlemek isterseniz şu linke tıklayabilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=BvYXVnAcIQ0) İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 23. kitap oldu. H.G. Wells’in daha önce iki kitabını daha okumuştum ve ikisinde de beni kendisine hayran bırakmayı başarmıştı. Bu kitabında da tıpkı önceki iki kitabında olduğu gibi oldukça etkileyici fikirler ve bakış açıları mevcut. Avrupa’da canlı hayvanlar üzerinde veya insanlar üzerinde deney yapılmalı mı yapılmamalı mı tartışmalarının yaşandığı zamanlarda Wells, kendi düşüncesini bu bilimkurgu romanı aracılığı ile ortaya koymuş. Her şeyden önce kitabın 1896 yılında yazıldığını düşünürsek H.G. Wells’in hakkını bir kez daha kendisine saygıyla teslim etmek gerekiyor. Kitap, Edward Prendick isimli bir adamın başından geçen olayları anlatıyor. Bütün kitap boyunca Prendick’in adeta anı defterini okuyor gibi hissediyorsunuz. Prendick, nereye gittiği veya nereden geldiği belli olmayan bir gemide yolculuk yaparken gemi kaza yapıyor ve kendisi kazadan sağ çıkan tek insan oluyor. Daha sonra başka bir gemi tarafından kurtarılıyor ve Doktor Moreau’nun Adası'na getiriliyor. Burada Moreau ile tanışıyor ve zamanla onun canlı hayvanlar ile çeşitli deneyler yaptığını görüyor. Moreau, güncel tanımıyla, plastik cerrahiye hayatını adamış birisi ve yaptığı deneylerle adasındaki hayvanlardan insan üretmek istiyor. Edward Prendick de bilimle ilgilenen biri olduğu için ilk başta Doktor Moreau’ya karşı çıkıyor ve onu engellemek istiyor. Bu noktada biraz konuyu dağıtmakta fayda var. Bilindiği üzere, insanoğlu var olduğu andan itibaren biyolojik çevresindeki ve kendi vücudundaki olayların nasıl meydana geldiğini hep merak etmiştir.Bunun için birçok deney yapılmıştır, halen de yapılmaya devam etmektedir. Deneysel araştırmalarda işin tabiatı gereği denek kullanmak bir zorunluluktur; bu anlamda deney hayvanları kaçınılmaz olarak insan deneklere en önemli alternatif olmuştur. Peki hayvanlar da bizim gibi canlılar olduğuna göre onları deneylerde kullanmak ne kadar etiktir? Birçok hayvansever arkadaşımın hayvanların kullanıldığı deneylere karşı çıktığını biliyorum. Bu konuda aranızdan farklı görüşten insanların çıkacağına da eminim. O yüzden bu noktada bir soru sorarak konuyu etrafından dolaşmayı tercih ediyorum: Eğer ki ölmek üzere hastaneye kaldırılsaydınız, hayvanlar üzerinde yapılan testler sonucunda geliştirilmiş ve bu sayede güvenebileceğimiz bir ilacı almayı reddeder miydiniz? Hayvanların kullanılarak deney yapılması konusunda ortak bir karara varmak, dolayısıyla yukarıdaki soruma aynı cevapları vermek ne yazık ki mümkün değil. Dediğim gibi eminim birçok kişi bu konuda farklı düşüncelere sahiptir. Ancak bu konuya fazla duygusal yaklaşmanın da insanlar için olumsuz sonuçlar doğuracağı kanaatindeyim. Bilimsel çalışmalar ve deneyler durdurulamaz. Zira bilim, doğada var olanı anlama sanatıdır. Bizim de yegane amacımız doğada var olanı anlamak veya anlamlandırmak olmalıdır. Tabii bu demek değildir ki, deney adı altında hayvanlar işkence görsün... Doktor Moreau da kitapta “dirikesim” olarak adlandırılan bir işlemi hayvanlar üzerinde uyguluyor. Dirikesim,hayvanlar başta olmak üzere, canlıların bilimsel amaçlar için cerrahi tekniklerle parçalarına ayrılma işlemi olarak tanımlanıyor ve Moreau bu sayede birçok “yarı insan” üretmeyi başarıyor. Ancak Moreau bir Frankenstien olmadığı gibi Dr. Jekyll ile Mr. Hyde da değil. Karakter olarak tamamen onlardan farklı. Wells burada “tanrımsı” bir karakter kurgulamış ve Moreau’yu adeta bir yaratıcı gibi önümüze sunmuş. Ancak Moreau kesinlikle bir deli değil, sadece hayvanları bilim için canlı canlı kesmeye meraklıdır ve hiçbir şeyi ele geçirmek gibi bir niyeti yoktur. Tek amacı merakını gidermektir, yani bilimdir. Zaten sorulan bir soruya da şöyle cevap veriyor: "Bugüne dek konunun etik yönüyle hiç ilgilenmedim. Doğa çalışmaları insanı en az doğa kadar acımasız yapıyor." Yani Moreau'nun benim yukarıda değindiğim etik konusuyla ilgili hiçbir tereddüdü yoktur. Onun tek amacı gerçeğe ulaşmaktır. Kitabın alt metninde Doktor Moreau'nun Tanrı'yı, yarattığı ucubelerin(yarı insanların) ise insanı temsil ettiğini düşünüyorum. Doktor Moreau tarafından belirlenen ve ucubelerden uyulması istenen kanunlar ise kutsal kitapları temsil ediyor olmalı. Kitapta Moreau iyi bir tanrı motifi çiziyor ama belirlediği kanunlar anlamsız maddeler içeriyor. Bu noktada Wells, Deizm'i de övmüş olabilir, bilemiyorum. Fakat yazdıklarıyla bir semavi din eleştirisi mi yaptığını yoksa bir semavi din övgüsü mü yaptığını bir türlü anlayamadım. Zaten kitabı güzel ve değerli yapan da okurken aklınıza onlarca fikrin gelmesi. Bilimkurgu ile tanışmak isteyenler için Wells'i öncelikli olarak öneriyorum. Bu kitabı da önceki okuduğum kitapları gibi tam bir bilimkurgu baş yapıtı. Herkese tavsiye ederim. (Semih Doğan)

Doktor Moreau'nun Adası Hakkında: Doktor Moreau'nun Adası kitabı çıktığı zamanlarda Avrupa'da hayvanlar üzerinde deney yapılması hakkında büyük tartışmalara yol açmıştır.Hayvanlar üzerinde deney yapılmasının yasaklanmasına büyük ölçüde yardımcı olmuştur. Kitap hem baş karakterin iç konuşmaları hem olay işleyişi açısından çok başarılı.Kitabın başında bir kazadan kurtulan Edward Prendick isimli karakterin hayvanlarla dolu bir geminin sahibi tarafından kurtulması ile başlar.Adada yaşanan olaylar aslında insanlara da önceden bir uyarı niteliğindedir.Deneylerle insan ve hayvanın bir halini yaratmaya çalışan bilim adamı umdugundan farklı bir şeyle karşılaşır.Bu bilim adamının istekleri,pişmanlığı çok iyi anlatılmıştır. Çıktığı dönemden itibaren hep sarsıcı bir etkisi olan bu kitap dönemi açısından da çok önemlidir. Bilim kurgu klasikleri okuyan herkes okumalı ufuk açıcı,akıcı ve sarsıcı bir kitap (yewonsunny)

Doktor Moreau'nun Adası, 1896 yılında, H.G.Wells henüz otuz yaşındayken basılır. Wells, "bilimkurgu" olarak bilinen türün, ilk yaratıcılarından biridir. Doktor Moreau'nun Adası'nın anlatıcısı Edward Prendick, yolculuk yaptığı gemi batınca, başka bir gemi tarafından kurtarılır.Vahşi hayvanları taşıyan bu gemi, yüküyle birlikte Edward Prendick'i Pasifik üzerinde bir adaya bırakır.Bu adada, yaptığı deneyler nedeniyle toplumdan dışlanmış Dr Moreau yaşamakta, dışlanmasına neden olan deneylerine devam etmektedir. Dr Moreau hayvanları kesip biçerek, insan üretmeye çalışır.Kısmen de başarılı olur.Yarattığı insan hayvan karışımı canlılar, az da olsa  düşünebilen, duygulanabilen, iki ayakları üzerinde durabilen varlıklardır. Doktorun belirlediği kanun nedeniyle, hayvan-insanlar  büyük  korku yaşamaktadır. Anlatıcımız Edward Prendick kendisini böyle bir dehşet ortamı içinde bulur. Jorge Luis Borges'in " gaddar bir mucize" olarak tanımladığı, Marget Atwood'un " bir kere okundu mu, kolay kolay unutulmayacak bir kitap" diye bahsettiği Doktor Moreau'nun Adası kesinlikle okunması gereken bir kitap. (Özlem Akbaş)

Doktor Moreau’nun Adası PDF indirme linki var mı?

H. G. Wells - Doktor Moreau’nun Adası kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Doktor Moreau’nun Adası PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı H. G. Wells Kimdir?

Herbert George Wells ya da daha çok tanındığı adla H. G. Wells (21 Eylül 1866 - 13 Ağustos 1946), Dünyalar Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau'nun Adası ve Zaman Makinesi adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınan ama neredeyse edebiyatın her dalında birçok eser vermiş olan İngiliz yazardır. Sosyalist olduğunu açıkça söyleyen H.G. Wells'in çoğu eserinde önemli ölçüde siyasi ve sosyal yorumlar bulunmaktadır. Jules Verne gibi gelecekteki teknolojik gelişmeleri anlattığı kitaplarıyla bilimkurgu dalının öncülerinden hatta yaratıcılarından sayılmaktadır.

Wells'in bilimkurgu romanlarında teknolojinin gözlemlenmesinin getireceği olanaklar bir yana bırakılır. Wells'te spekülasyon bir edebiyat biçimine dönüşür ve teknolojinin değil de onun toplumsal temellerinin araştırılmasına dönük bir boyut kazanır.

Wells'in ilham kaynağı Jules Verne olmuştur, ama Verne'in Aya Seyahat'i (De la Terre a la Lune) ile Wells'in Aydaki İlk İnsanlar (The First Men in the Moon) romanını karşılaştıracak olursak, kolaylıkla görebileceğimiz gibi Wells; Verne'in teknolojiye verdiği önemi paylaşır, ama Verne'in romanında 'Nasıl ve hangi teknolojik olanaklar?' sorusu ortaya atılırken, Wells'te Ay yolculuğunun teknik sorunu baştan savma bir biçimde geçiştirilir. Çünkü Wells'in derdi, teknolojik olanakların gelecekteki muhtemel ürünlerini tahmin etmek değil, Ay'daki toplumsal hayatın bizzat kendisi üzerine, tıpkı bir zamanlar Thomas More'un 'Ütopya Adası' örneğinde olduğu gibi, model düşünceler geliştirmektir.

Wells sadece bilimkurgu içindeki ütopya karşıtı düşüncelerin savunucusu olarak bu türe damgasını vurmakla kalmaz, toplumun şiddet ve zor yoluyla, gereğinden hızlı bir süreç içinde sosyalist bir topluma dönüştürülmesinin sakıncalarına olduğu kadar, sınıf karşıtlıklarının da iyice sivrileceğine karşı da uyarır bizi.

...

H. G. Wells Kitapları - Eserleri

  • Zaman Makinesi
  • Doktor Moreau’nun Adası
  • Görünmez Adam
  • Dünyalar Savaşı
  • Körler Ülkesi
  • Tanrıların Tohumu
  • Efendi Uyanıyor
  • Ağrı Dağı Yolcusu Kalmasın
  • Duvardaki Kapı
  • Körler Ülkesi ve Diğer Karanlık Öyküler
  • Ay'daki İlk İnsanlar
  • Gölgeler İçinde Rusya
  • Gelecek Günlerin Hikayesi
  • Tüm Savaşları Bitirecek Savaş
  • Geçmiş Günlerin Hikayesi
  • Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu
  • Kipps
  • Ay Işığı Masalları
  • Kızıl Oda ve Diğer Öyküler
  • İnsan Hakları
  • Uzay ve Zaman Hikayeleri
  • Kısa Dünya Tarihi
  • Açık Komplo
  • The Magic Shop
  • Tanrı İnsanlar
  • Ana Hatlarıyla Dünya Tarihi - 1
  • Hayalet Bataklıkları
  • Görünmez Kral Tanrı
  • Kuyrukluyıldız Günleri
  • Çağdaş Bir Ütopya
  • Geleceğin Keşfi
  • On İki Hikâye ve Bir Rüya
  • The Crystal Egg and Other Stories
  • Ann Veronica
  • In the Abyss
  • Seçilmiş əsərləri
  • The Land Ironclads
  • The World Set Free
  • A Slip under the Microscope
  • The History of Mr Polly
  • The Crystal Egg & Other Stories
  • Thirty Strange Stories
  • The Wheels of Chance

H. G. Wells Alıntıları - Sözleri

  • “Şans eseriydi işte.” diye araya girdi. İnsanın hayatındaki diğer her şey gibi. (Doktor Moreau’nun Adası)
  • Huzursuzluğun getirdiği ızdırap içindeydim . (Zaman Makinesi)
  • İnsanlar artık özgür değiller. Özgür olamadıkları gibi, daha büyük ya da daha iyi de değiller. Keşke hepsi bu kadar olsa. Bu şehir bir hapishane. Bütün şehirler gibi. Anahtar servet sahiplerinin elinde. Sayısız insan, beşikten mezara kadar sadece çalışıyor. Bu doğru mu? Hep böyle mi olacak bu? (Efendi Uyanıyor)
  • Zamanla öğretmenler bile gereksiz hale geldiler. Elektrikli aletlerin olmadığı bir dünyada yaşamak ilkellik olarak görülmeye başlandı. Kırsalda yaşamak çağın rafine değer yargılarına göre sefaletten farksızdı. (Efendi Uyanıyor)
  • O, kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır ve kendini kafa karıştırıcı fikirlerden uzaklaştırmaya devam edecektir. O, bir koh-i noor'a dönüşür; o bir Işık Dağı'dır, büyüyen ve giderek yoğunlaşan. O, her yere yayılan ve her şeyi içine alan bir berraklık, parlaklık ve arılıktır. Onun kesilecek bir kafası ya da zarar verilecek bir bedeni yoktur. O, tüm engelleri aşar; her türlü sınırlamaya karşı koyar. O her şeyi, kendisine uymaya zorlar. Hava ne denli bulutlu ve sisli, ne denli kapalı ve puslu olursa olsun, o şafak sökerken gelir. Denize indirilen gemilerde sabah olurken, o gelir. O, görünmez kral Tanrı'dır. (Görünmez Kral Tanrı)
  • "Kör de ne?" diye sordu kör adam omzunun üstünden fütursuzca. " (Körler Ülkesi)
  • "Başkaları neyse de ondan böyle bir şey beklemezdim." (Duvardaki Kapı)
  • Ama bir yol bulmak hiçbir zaman o yolun ustası olmak değildir. (Ay'daki İlk İnsanlar)
  • " Körler Ülkesi'nde Tek Gözlü Adam Kral Olur. " (Ay Işığı Masalları)
  • Sosyalist olma, dünyaya başkaldırma ve sonsuza kadar bir daha misafirliğe gitmeme gibi çılgın planlarını tekrar düşününce cesaretini kaybetmişti. (Kipps)
  • “Good heavens!” he exclaimed; “What little things we are! What daring little devils! Down there, miles and miles of water—all water, and all this empty water about us and this sky. Gulfs!” He threw his hands out, and as he did so, a little white streak swept noiselessly up the sky, travelled more slowly, stopped, became a motionless dot, as though a new star had fallen up into the sky. Then it went sliding back again and lost itself amidst the reflections of the stars and the white haze of the sea’s phosphorescence. (In the Abyss)
  • Ari kavimleri Batıya doğru iki dalga halinde ilerlediler. Fransa’ya, Britanya’ya ve Ispanya’ya girdiler. Büyük Britanya’ya demiri getirmiş olup, Breton (Brythonic) Keltler adiyle anılırlar. Galli’ler dillerini işte bu Keltlerden almışlardır. Aynı ırktan Keltler, Ispanya'ya girdiler.Sadece oradaki Heliolitik Bask’larla değil, deniz kıyılarındaki Samî asıllı Fenike’li sömürgeleriyle de temasa girdiler. Latin Ariler İtalya'ya, Sanskrit dili konuşan Ari kabileler de, Milâttan önce 1000 yılından çok önceleri batı geçitlerini aşarak kuzey Hindistan’a girmişler. (Kısa Dünya Tarihi)
  • İnsan kusurlu bir hayvandır. (Açık Komplo)
  • Yahudilerin sebt günü geleneği pek çok Hristiyan tarikatının önemli geleneğidir. ama isa sebt gününü yıkmış sebt'in insan için olduğunu insanın sebt günü için olmadığını söylemiştir. (Ana Hatlarıyla Dünya Tarihi - 1)
  • "Bu səhləblər həmişə nə qədər maraqlıdırsa, - bir dəfə dedi, - bir o qədər də ehtimal və gözlənilməzliklər mümkündür. Darvin onların mayalanmasını öyrənmiş və sübut etmişdir ki, səhləbin adi çiçəyinin quruluşu həşəratların tozcuğu bitkidən bitkiyə daşımasına uyğun şəkildədir. Amma səhləblərin çoxlu məşhur növləri mövcuddur ki, bu cür mayalana bilmir. Məsələn, kipripedilərdən bəziləri - onlardan tozcuq daşıya bilən heç bir həşərat məlum deyil. Bəzi səhləblərdə isə, ümumiyyətlə, heç vaxt toxum tapa bilməyiblər." (Seçilmiş əsərləri)
  • “ ...prensip olarak, yalnız olmak ve rahatsız edilmemek istiyorum. ” (Görünmez Adam)
  • Kader insanların küçük planlarını altüst eder. (Ay'daki İlk İnsanlar)
  • “Ben seninim ve sen de benimsin. Bundan daha önemli ne olabilir ki?” (Tanrıların Tohumu)
  • Dünya büyüyor ama insanlar küçülüyor.Yine de aklımız ve duygularımız var.Sadece içgüdüleriyle hareket eden varlıklar değiliz ama gücümüzün bir sınırı var.Bir gün hepimiz ölüyoruz.Ölüyoruz,doğuyoruz,yaşamaya devam ediyoruz,zaman geçiyor... (Gelecek Günlerin Hikayesi)
  • Bizler yarı ölü sayılırız bir yerde. (Efendi Uyanıyor)

Yorum Yaz