dedas
Turkcella

Doktor Jivago - Boris Pasternak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Doktor Jivago kimin eseri? Doktor Jivago kitabının yazarı kimdir? Doktor Jivago konusu ve anafikri nedir? Doktor Jivago kitabı ne anlatıyor? Doktor Jivago PDF indirme linki var mı? Doktor Jivago kitabının yazarı Boris Pasternak kimdir? İşte Doktor Jivago kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 01.06.2022 13:00
Doktor Jivago - Boris Pasternak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Boris Pasternak

Çevirmen: Hülya Arslan

Orijinal Adı: До́ктор Жива́го

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750829949

Sayfa Sayısı: 640

Doktor Jivago Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Ne kadar büyük bir aşktı yaşadıkları!

Özgür, eşi benzeri olmayan bir aşktı. Başkalarının ancak şarkılarda söylediklerini onlar yüreklerinde hissetmişlerdi. Birbirlerine olan sevgilerinin nedeni, uyduruk tanımlarda betimledikleri gibi, ‘yakıcı tutku’ ya da ‘karşı koyulamayan duygular’ değildi. Evrendeki her şey; ayaklarının altındaki toprak, başlarının üstündeki gökyüzü, bulutlar, ağaçlar birbirlerini sevmelerini istedikleri için bağlanmışlardı birbirlerine. Birbirlerine olan aşkları kendilerinden çok çevrelerini, sokakta karşılaştıkları tanımadıkları insanları, uzun yürüyüşlerinde gördüklerini, yaşayıp buluştukları odaları mutlu etmişti belki de.” Ülkemizde romancı olarak tanınan ama Rus edebiyatının büyük şairi Boris Pasternak’ın tek romanı: Doktor Jivago. 1917 ihtilalinin gölgesi altında üç hayat. Jivago, Lara ve Tonya.

1956’da SSCB tarafından yayımlanması uygun görülmeyen, 1957’de gizlice kaçırıldığı İtalya’da ilk kez yayımlanan ve 1958 Nobel ödülünü Pasternak’a kazandıran kitap, 50 yılı aşkın bir süre sonra, ilk kez eksiksiz bir biçimde ve doğrudan Rusçadan çevrildi. Jivago’nun yazdığı şiirler ekiyle birlikte.

“20. yüzyılın ortasında, 19. yüzyılın büyük Rus romanı, Kral Hamlet’in hayaleti gibi, geri dönüp bizi ziyaret ediyor. Boris Pasternak’ın Doktor Jivago’sunun bizde uyandırdığı duygu işte bu.”

-Italo Calvino

Doktor Jivago Alıntıları - Sözleri

  • - " (…) "İnsanların düşlerinde gördüklerinin, gündüz yaşayıp etkisinde kaldıkları şeyler olduğu söylenir. Ben bu konuda daha farklı düşünüyorum. Bana göre insanlar düşlerinde zamanında değer vermediği, üzerinde durmadığı şeyleri görür...”
  • Alt tarafı ne yaptık biz? Kendimizin olmayan bir eve girdik, her şeyi babamızın malı gibi kullanıyoruz.
  • Kendini bildiği günden beri hayretle hep şunu sormuştu: Onda da tıpkı başkaları gibi aynı bacaklar, aynı kollar vardı. Aynı şekilde konuşuyor, aynı şekilde alışkanlıklar edilmiş bulunuyordu. Öyleyken nasıl oluyordu da insan başkalarına hiç benzemiyordu.

Doktor Jivago İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Dünya Edebiyat tarihinde belki de en çok tartışılan , tartışılacak olan ve tartışılmayı da hak eden bir kitap. Kitabın hem övülecek ve hem de eleştirilecek o kadar çok özellikleri var ki; işte bütün bunlardan dolayı bence de çok tartışılmalı ve çok konuşulmalıdır bu kitap. Kitabın yazarı Boris Pasternak , aslında usta bir şairdir ve şiirleri ve şiir kitaplarıyla ünlüdür. Neden böyle konusunun dışında bir kitap yazmak istedi bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da iyi ki böyle bir şeye kalkışmış ve bize bu eseri bırakmış olmasıdır. Kitap, on yıl gibi uzun bir zamanda yazılmış olup yazıldığı ülke olan Sovyet Rusya'da basılmasına izin verilmemiştir. Kopyalarının gizlice kaçırıldığı İtalya'da 1957 yılında ilk baskısı yapılmıştır. Bu ilk baskısından bir yıl sonra yani 1958 yılında ise yazarına Nobel Edebiyat ödülü kazandırmış bir kitaptır. Yazarın Nobel Edebiyat ödülünü reddetmesi ise başlı başına ayrı bir tartışma konusudur. Kitap, öncelikle bir dönem romanıdır. O dönemi direk yaşamış olan yazar tarafından gerçek olayların veya benzerlerinin çeşitli kişiler üzerinden kurgulanarak anlatılmasıdır. Çarlık ve Sovyet Rusya'sının 1900 yılından başlayıp 1943 yılına kadar olan yaklaşık 43 yıllık bir dönemini bize anlatmaktadır. Japon-Rus savaşı, 1905 devrimi, 1.Dünya savaşı, Ekim Devrimi , iç savaş , devrim sonrası Sovyet Rusya'sı ve nihayetinde 2. Dünya savaşı yıllarını da kapsayan uzunca bir dönem. Ve maalesef hayatları bu döneme rast gelen insanlar. Bu dönemde yaşanan dramlar, acılar, insan ilişkileri, yaşamın zorlukları, korkular, çelişkiler, mecburiyetler, katliamlar, kan, göz yaşı, sefaletler, ırk ayırımları, yoksulluk, açlık, bir yaşamda aklınıza gelebilecek her türlü olumsuzluğun içinde verilmiş yaşam mücadeleleri. Tabii ki bütün bu olumsuzluklara kurban edilmiş dokunaklı ve kırık bir aşk hikayesi. Kitapta, zaman, çevre ve insan psikolojisi betimlemeleri , siyasal , toplumsal ve ruhsal analizler uzun uzun yapılmış. Müthiş denecek şekilde başarılı olan bu betimleme ve analizlerin zaman zaman kitabı durağanlaştırdığı da aşikardır. Ama bu betimlemeler olmasa kitabın özü bu derece algılanabilir miydi acaba? O acı olayları yaşayan insanların içlerindeki korkuları, ızdırabı , hayat kaygılarını , kısaca nasıl bir ruh hali içinde olduklarını bu derece hissedebilir miydik acaba? diye düşünmeden edemiyor insan. Kitaptaki dikkat çeken ve yadırganacak bir durum da tesadüflerin çokluğu. Konu adeta tesadüfler üzerine kurulmuş gibi. Bu durum ise haklı olarak kitabı basitleştirip bir yeşilçam filmi görünümüne soksa da kitabın amacını ve bütünlüğünü düşündüğünüzde bu durumu hoş görüyorsunuz. Ben yazarın bunu bilinçli olarak, konunun daha iyi anlaşılması için yaptığını zannediyorum. Zaten size verilecek mesaja odaklandığınızda bu durumun pek önemi kalmıyor gibi. Bence kitabın yazılış amacı anlatıldığı dönemin yaşam şartlarının zorluklarını insanlara gösterme ve o dönemin genel bir muhasebesini yapmaktır. Diğer detayların hepsi bu amaca yöneliktir. Bu yüzden kitabı eleştirirken bu durum göz önüne alınarak eleştiri yapılırsa daha ılımlı olunacağı kanaatindeyim. Kitapta , zaman ve yer olarak hayat süreleri bu döneme rastlamış iki insan var. Yuri ( Dr.Jivago) ve Lara . Olaylar bu iki kişi ve onların etrafındaki insanlar üzerinden okuyucuya aktarılıyor. Ayrı ayrı yaşamları ve çevreleri olan bu iki insan olayların akışı sonucunda roman boyunca ancak tesadüfen bir kaç defa birbirleriyle karşılaşırlar veya aynı ortamı paylaşırlar. Ama öyle bir dönemde hiçbir kimsenin hayatı kendi elinde değildir ki bu iki kişinin de hayatları kendi istekleri doğrultusunda gelişsin. Yazar, dönemin olaylarının insanlar üzerindeki yıkıcı etkisini anlatırken, diğerlerinin olduğu gibi bu iki insanın da duygularını ve iç çatışmalarını çok güzel anlatır. Dönemi ve dönem insanının yaşantısını en iyi anlatan romanlardan biri olarak değerlendirdiğim bu kitabı, ben büyük beğeniyle ve büyük keyif alarak okudum. Okunmasını da tavsiye ederim. Yıllar yıllar önce seyretmiştim kitabın filmini. Bu yüzden okumamı bu kadar sonraya bırakmıştım. Film beni çok etkilemişti. Hele o muhteşem müziği mest etmişti. Eğer izlemediyseniz 1965 yılı yapımı aynı adı taşıyan filmini de seyretmenizi ve o harika müziği görüntüler eşliğinde dinlemenizi öneririm. https://www.instagram.com/p/CZKF9dUDd9d/?utm_medium=copy_link (mehmet temiz)

Pasternak’ın 1957 yılında yayımladığı Doktor Jivago adlı tek romanı pek de beklentilerimi karşılamadı. Gerek karakterler gerek olaylar zincirinin birbirine yakın olması ve zaman zaman karışması kitaba odaklanma açısından olumsuz durumlardı. Aslında kitapta tek bir ana karakter yok. Doktor Jivago (Yuri) dışındaki karakterler de detaylıca anlatılmış. Kitapta hem 1905 Rus Devrimi, (farklı bölgedeki ayaklanmalar) hem de 1. Dünya Savaşı’nın yansımalarına yer verilmiş. Yaklaşık kırk yıllık uzun bir zaman dilimi dağınık şekilde ilerliyor. Ben benzer tarzda çok daha iyi dönem eserleri okumuştum, ondan dolayı bu eseri çok da beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Eseri çok beğenenler olmuş, yine de merak edenler şans verebilir. (Uğur Karabürk)

Yaponiya ilə Rusiya arasındakı müharibədən sonra zəifləmiş çar hakimiyyəti dünya müharibəsi ilə birlikdə iflasa uğramaq həddinə çatdı. Bolşevik inqilabından və ondan sonrakı vətəndaş müharibəsindən bəhs edən əsərdə ağlarla qırmızıların amansız mübarizəsi, ölüm-dirim mübarizəsi... Ömrü boyu “nə etməli” sualına cavab axtaran bu ziyalıların səadətini sonsuz və zəngin ölkəsində tapmaq səyləri. Ölkə təkcə Romanovlar sülaləsinin ən amansız çarlarına deyil, İvan Qroznının tiranlarına da həsəd aparacaq zorakılıq dövrünə qədəm qoydu. Ziyalıların yüzillik missiyası iflasa uğradı, söz itdi. Romanı tamamlayan nikbin cümlələr müəllifin əllinci illərin ortalarından sonra qismən səngimiş fırtınanın məstedici təsirindən ilhamlanan məşum aldatmacasının ifadəsidir. Bəlkə də bu cümlələrə görə əsərin doğma şəhərində çap olunacağına inanan B.Pasternak bu istiqamətdə həddindən artıq səy göstərmişdir. "Doktor Jivado”nun əsas personajlarının əhəmiyyətli bir hissəsi cəmiyyətin elitasından olan savadlı insanlardır. Ölkələrinin, yaşadıqları cəmiyyətin acınacaqlı vəziyyətindən razı deyillər, bununla barışa bilmirlər. Onların ürəkləri dəyişiklik hissi ilə qidalansa da, onlar fəlakətlərdən qorxurlar və bütün bu dəyişikliklərə və yeniliklərə məhv olmadan nail olmaq üçün rəvan yol axtarırlar. Axtarırlar amma tapa bilmirlər, arzulayırlar amma görmürlər. Onlar Rusiyanı sevirlər, bütün vəhşi ambisiyalarını boğmağa, onu bütün bəşəri cəhdlərdən çıxarmağa çalışırlar. Onlar mifologiyadan miras qalmış bəşəri dəyərlərdən - dini mənbələrdən tutmuş rus maoçularının bu ölkəyə gətirdiyi humanist ideyalara qədər bütün mənəvi sərvətlərini qeyd etmək istəyirlər, bu dəyərlərin qorunub saxlanmasının və inkişaf etdirilməsinin vacibliyini dərk etmək istəyirlər, lakin tapa bilmirlər. Onların bilmədikləri odur ki, dünyada sərt rejimlərin dinc yolla dağılmasının heç bir siyasi nəzəriyyəsi və ya tarixi təcrübəsi yoxdur. Nəticədə bütün romanı əhatə edən bu xaosun quluna çevrilir və ətraflarında baş verən hadisələrdə daha passiv, tamaşaçı mövqeyi tutmaqdan o tərəfə keçmirlər. Onlar tamaşaçıdırlar, amma biganə deyillər. Əvvəla qeyd edim ki, kitab başlanğıcda ləngdir və sizə sıxıcı gələ bilər, amma orta hissədə personajlar və hadisələr başa düşüldükcə daha axıcı olur. Əgər imtahan həftəsindənsinizsə və ya depressiyadasınızsa, oxumayın, kitaba yazıq olar. Oxumadan əvvəl anlaya bilmək üçün, müəllif və hadisələrin baş verdiyi illər haqqında araşdırma aparın. Xoş mütaliəyələr. https://www.diziyo10.net/film-izle/doktor-jivago-1965-turkce-dublaj-izle/ istəyənlər üçün; kitabdan ekranlaşdırılmış film. Əvvəlcə kitab və müəllif haqqında; İlk dəfə İtaliyada nəşr olunan (xüsusən italyan və rus dillərində) “Doktor Jivaqo” ondan təkcə SSRİ-yə qarşı deyil, digər ölkələrdəki kommunist hərəkatlarına qarşı da güclü təbliğat vasitəsi kimi istifadə edir. Roman dəfələrlə müxtəlif dillərdə çap edilmiş və yayılmış, cib formatında nəşr edilmiş və sovet turistlərinə paylanmışdır. CIA, Dr. O, Jivaqonun təsirindən həmin illərdə İrandakı kommunist meyllərə qarşı istifadə etmək üçün romanın fars dilinə tərcümə və nəşrini də maliyyələşdirib. Pasternak həm əsər çap olunanda, həm də Nobel mükafatına layiq görüləndə ciddi repressiya, bədxahlıq və şantaj kampaniyası ilə üzləşir. Bütün SSRİ-də yazıçılar, şairlər və alimlər ona qarşı amansız səlib yürüşü keçirdilər. Müəllifin həbsi, deportasiyası və vətəndaşlıqdan məhrum edilməsi ilə bağlı çoxsaylı təkliflər var. Mətbuatda, radio və televiziyada, müəssisə və idarələrdə keçirilən yığıncaqlarda ona hər cür hədiyyələr verilir, ən nalayiq söyüşlər söylənir, ən aşağılayıcı təhqirlər edilirdi.Ölkənin birinci şəxsi N.Xruşşovun “donuz belə oturacağını yıxa bilməz” sözləri bütün qarayaxma kampaniyasına epitafiya rolunu oynadı. Sonralar dillərdə əfsanəyə çevrilən məşhur “Oxumamışam, amma hökm edirəm” ifadəsi o illərdə “zəhmətkeşliyin nadir nümunələrindən idi. Sovet dövlətində, ümumiyyətlə, bütün totalitar və avtoritar rejimlərdə iqtidar-sənətkar qarşıdurmaları dövründə olduğu kimi, o dövrdə də müəllifə qarşı ən qəddar rəftarı onun yazıçı yoldaşları göstərmiş, ona sarsıdıcı zərbə vurmuşdular. Kitabda üç mövzu əhatə olunub; Ön planda Dr. Jivaqo və Lara hekayəsi sosialist hakimiyyətinin gəlişi ilə bağlı Rusiyanın və onun xalqının iqtisadi və siyasi çöküşünü arxa planda göstərir, vətəndaş müharibəsinin bütün təfərrüatlarını ortaya qoyur. Kitab Yuri Andreasviçin anasının ölümü ilə başlayır, sonra Anna Qromeko və Aleksandr Qromekos Yuri Andreeviçi (Doktor Jivaqonu) özləri ilə aparır və başqa şəhərdə görüşürlər, Yuri ilə Qromekosun qızı Tonya ilə, eyni evdə böyüyərək eyni məktəbdə oxuyur.. Anna Qromeko, Yuri'nin həkim olmasında uşaqlıqdan onu dəstəkləyir. Bundan sonra adlarını xatırlamadığım yüzlərlə müxtəlif, söhbətləri, qəribə rusca adlar var. (Oktyabr inqilabı) Atası ölmüş qız, Lara Fyodorovna anası və bacısı ilə qatarla Yuryatinə gəlir... Laranın atasının köhnə dostu Komarovski (Viktor İppolitoviç) onları qarşılayır. Yuri Jivaqo, Tonya, Lara böyüyür.. Lara Fyodorovna (qızı daha sonra sevəcək doktor Jivaqo) gənc yaşda valideynlərini itirmiş Paşa adlı sevgilisi və gənc oğlan Qızıl Orduya dəstək verir. Paşa Antipov gedəndə Komarovski (Laranın atasının dostu) qızı təcavüz edir və Komarovski naharda olarkən Lara onu güllələyir... Bu zaman Antipov içəri girib Laranı qovur. Təsadüfən həkim Jivaqo buradadır və Komarovskinin yarasına baxarkən Lara Fyodorovnanı ilk dəfə görür və özü də fərqinəndə olmadan, aşiq olur.. Lara Fyodorovna ilə Yuri Andreeviçin sevgisinin son cümləsi... "Nə böyük sevgi yaşadılar! Azad, misilsiz bir sevgi idi. Onlar başqalarının dediklərini yalnız mahnılarda ürəklərində hiss etmişdilər. Onların bir-birinə olan sevgisi "yandırılmış ehtirasdan" və ya qarşısıalınmaz ehtiraslardan qaynaqlanmırdı. uydurma təsvirlərdə təsvir olunduğu kimi.Kainatdakı hər şey ayaqlarının altında idi."Aşağıdakı yer, başlarının üstündəki səma, buludlar və ağaclar bir-birinə bağlanmışdı, çünki bir-birlərini sevmək istəyirdilər. Bəlkə də onların bir-birinə olan sevgisi ətraflarını, küçədə rastlaşdıqları insanları, tanımadıqları insanları, yaşadıqları otaqları, rastlaşdıqları otaqları özlərindən daha çox sevindirmişdi”. Lara və Paşa Antipov, Yuri Andreyeviç və Tonya evlənirlər. Paşa Antipov könüllü olaraq müharibəyə qoşulur və cəbhədə vuruşur... və xəbər gəlir ki, Paşa yaralanıb. Lara könüllü olaraq, cəbhədəki əsgərlərə baxıb ərini tapıb, Yuri Andreeviçlə yenidən görüşür. (Həkim də könüllü olaraq cəbhədə döyüşə qatılmışdı). Bundan sonra çox uzun olacaq, yazmayacam. Özündə çox dərin və psixoloji təsirləri ehtiva edən, müharibədən, xalqın həyatından, inqilabdan hər şeyi danışan möhtəşəm bir əsərdir... (Kamal)

Doktor Jivago PDF indirme linki var mı?

Boris Pasternak - Doktor Jivago kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Doktor Jivago PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Boris Pasternak Kimdir?

Boris Leonidoviç Pasternak (18 Şubat, 1890 - 30 Mayıs, 1960), Rus şair, yazar, 1958 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi.

Moskova'lı sanatçı bir aileden geliyordu. Ünlü bir ressamın oğludur. Bir süre müzik eğitimi gördü. 1909'da müzik eğitimini yarım bırakarak Moskova Üniversitesi'nde felsefe okumaya başladı. 1912'de Almanya'ya giderek Marburg Üniversitesi'nde bir süre felsefe derslerini izledi. İtalya üzerinden Moskova'ya döndü ve Moskova Üniversitesi'ndeki öğrenimini tamamladı.

Yapıtlarında doğa tutkusunu doğaya ilişkin imgelerle dile getirmiş, insan ve toplum sorunlarını kaynaşmış bir bütünlük içinde yansıtmıştır. İlk şiirlerinde sembolizm ve fütürizm akımının etkileri görülmüştür. Pasternak bireysel yaratıcılığın toplumsal eyleme boyun eğmek zorunda kaldığı bir dönemde yetişmiş, şiirinde bireysel ve toplumsal yaşantıları organik bir bütünlüğe kavuşturmuş, toplumsal sarsıntıları kendi benliğinde derinliğine yaşayarak çağının trajik gerçekliğini dile getirmiştir. Şiire yeni söyleyiş özellikleri kazandırmış. Özellikle aşk ve tabiat temaları üzerinde durmuşdur.

İmge ve sözdizimi açısından Rus şiirine getirdiği yeniliklerle geleneksel Rus şiirinin yalın biçimlerini uzlaştırmıştır. Çağımızın en büyük şairlerinden biri sayılmaktadır.

1958 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı ama ödülü Stokholm'da kabul ederse SSCB vatandaşlığından atılacağı korkusuyla geri çevirdi. Peredelkino'da öldü.

Boris Pasternak Kitapları - Eserleri

  • Doktor Jivago
  • İnsanlar ve Haller
  • Erken Trenlerde
  • Bir Hikâye
  • O Günler
  • Kızkardeşim Hayat ve Doktor Jivago Şiirleri
  • İkinci Doğuş
  • Son Yaz
  • Sonsuzluk Benimle Var
  • Jenya Luvers
  • Son Yaz - Jenya Luvers

Boris Pasternak Alıntıları - Sözleri

  • Düş kırıklığı mı? Dünyada kuğusal bir Requemle mi ayrılacaktık, sanıyordun? (İkinci Doğuş)
  • .....son yaz;hayatın bireyleri hâlâ esirger göründüğü ,sevmenin nefret etmekten daha kolay,daha doğal olduğu o son yaz ;insanlar oradan oraya demek böyle dolanmışlardı. (Son Yaz)
  • Duygularını dinlenmeye almış, kendini günlerin ve saatlerin akışına bırakmıştı. (İnsanlar ve Haller)
  • Otlar arasında gözlüklerini yitirmiş avlu, Orada kitabını okuyor gölge. (Kızkardeşim Hayat ve Doktor Jivago Şiirleri)
  • Hava boğucuydu. Sereja bir gramer kitabının yardımıyla, ihmal ettiği zayıf İngilizcesini ilerletmeye çalışıyordu. Yemek vakti gelince, Sereja ve Harry yukarı katta, dans salonuna çıkarlar ve Bayan Fresteln’i beklerken eğlenceye dalarlardı. Sonra, Bayan Fresteln’in ardı sıra yemek odasına giderlerdi. Bayan Arild, dans salonuna çoğunlukla Bayan Fresteln’den beş, on dakika önce gelirdi; Sereja da Danimarkalı kadınla ev sahibesi hanım görünene kadar yüksek sesle konuşur, sonra ondan, yüzünden okunan bir üzüntüyle ayrılırdı. Böylece, üç kişilik alay, başta Bayan Fresteln olduğu hâlde yemek odasına doğru ilerler, onlar kapıya yaklaştıkça da hanımefendinin can yoldaşı uzaklaşırdı. Böylelikle de Sereja ile Bayan Arild’in yolları ayrılmış olurdu. Sereja’nın esas yemek odasına -servis odası-, pişmiş tavukların sofraya getirilmesi üzere parçalandığı, dondurmaların hazırlandığı bitişik odaya da -yemek odası- demekteki ısrarlı inadını Bayan Fresteln bir süredir ister istemez hoş görmekteydi. Zaten Sereja’nın acayipliklerine alışmış, ondan hep böyle şeyler bekler hâle gelmişti, zira onun şakalarını her zaman anlayamamasına rağmen, Sereja’ya herkesten başka, acayip yaratılışlı biri gözüyle bakıyordu. Bayan Fresteln özel öğretmene güvenmiş, hayal kırıklığına da uğramamıştı. Sereja da, şimdi bile Bayan Fresteln’e kin beslemiyordu; onun hiç kimseye kin beslediği yoktu ya. O ancak, kişiliğinde kendi zıddını gördüğü, yani, hayat üzerinde, her şeyi küçümseyişiyle insanı kışkırtacak kadar kolay zafer kazanmış, hayatın en güç, en değerli öğelerinden kaçınmış kimselerden nefret ederdi. Ne var ki, bu olanağı kendi kişiliklerinde ortaya koyabilen insanlara da pek az rastlanıyordu. Yemekten sonra, yukarı kattan aşağıya, kırık dökük armoniler sızdı. Bu armoniler, bir garsonun gösterebileceği sakarlıktan daha ani ve daha dikkat çekici, beklenmedik patlamalarla yukarıdan dalga dalga dökülüp dağılıyordu. Bu gümbürtülü çavlanın her dökülüp, kesilişi arasında da, boyları kilometreleri bulan halılardan bir sessizlik uzanıyordu. Bayan Arild, üst katta, sımsıkı kapalı, çifter çifter kapitone kapıların ardında, kuyruklu piyanoda Schuman ve Chopin’den parçalar çalıyordu. Böyle anlarda insan elinde olmaksızın, pencereden dışarı bakmak için her zamankinden daha güçlü bir istek duyardı. Ne var ki, dışarda gözle görülür hiçbir değişiklik yoktu: Gök, nemli ve sıcak bir sütun gibi dikilen yağmursuzluk esası üzerinde kımıldamadan duruyor ve bu göğün altında, altmış kilometrelik bir çevre içinde, tozdan meydana gelmiş bir ölü deniz, beş ana istasyonun bulunduğu semtteki arabacılar tarafından, bir kutsal ateş gibi hiç aralık verilmeksizin dört bir yandan besleniyor, şehrin büyük surları ardından kalan tuğla çölünün ortasından yükselen duman da buna yardım ediyordu. Her şey altüst olmuştu. Frestelnler şehirde oturmaya devam ediyorlardı, Bayan Arild’in evde kalışı da uzamıştı. Ama tam onların hareketlerini geciktirmelerine herkes hayret etmeye başladığı sırada kader, birdenbire her şeye haklı bir görünüş kazandırdı. Harry kızamığa yakalanıp yatağa düşünce, yazlığa taşınma işi, çocuğun iyileşmesine kadar geri bırakıldı. Toz toprak getiren fırtınalar dinmedi, yağmur yağacağına dair bir işaret belirmedi ve herkes buna alıştı. Hatta durum öyle bir hal almaya başladı ki, görünüşe göre hepsi de art arda haftalarca hep o insanı tembelleştiren, hamlaştıran aynı günü -zamanında kulağından tutulup karakola teslim edilmemiş olan günü- yaşıyor gibiydiler. Böylece, karakola verilmeyen gün gittikçe gücünü arttırdı ve herkese kafa tutmaya başladı. Artık sokaktaki köpekler bile öğrenmişlerdi bunu. Hâlâ bir parça değişikliğin hafif bir soluk gibi estiği gecelerde ise, tanıklar huzurunda takvimin kurumuş yapraklarını mühürleyip kapatan oluyordu. (Son Yaz)
  • Şah. Ben uykusuzlukla karşı karşıya oynuyorum. (Erken Trenlerde)
  • Her yazardan bir özellik alınsa, sözgelimi Lermontov’un çoşkusu, Tutçev’in çokboyutluluğu, Çehov’un şiirselliği, Gogol’ün sersemletme yeteneği, Dostoyevski’nin hayalgücünün şiddeti alınacak olursa - Tolstoy’u tek bir özelliğiyle sınırlamak için ne söylenebilir? (İnsanlar ve Haller)
  • "Kadının varlığını kabullenmeniz için mutlaka onun kötü bazı sırları olduğuna inanmanız gerekiyor. Kadının meşru bir ortamda kaynayan su gibi renksiz bir şey olduğunu düşünüyorsunuz sanki. Ama eğer kadın, perdenin arkasından bir yerden düzene ters giden bir gölge gibi ortaya çıkarsa durum değişiyor, o zaman bu gölgeyle ilgili hiçbir tartışmaya girilmiyor ve ona paha biçilemiyor." (Bir Hikâye)
  • Koruluklar nasıl dökerse yapraklarını, Tıpkı öyle giysilerini döküyorsun sen de, Düştüğün zaman kucaklayışa İpek püsküllü sabahlığının içinden. (Kızkardeşim Hayat ve Doktor Jivago Şiirleri)
  • Bütünüyle ermek istiyorum En esasa kadar Çalışmada, yol arayışlarında Yüreğin karmaşasında (İkinci Doğuş)
  • "Bir sandalyeyle geldin odama .. "Bir raftan indirdin hayatımı .. .. ve tozlarını üfledin." (O Günler)
  • Yaşamda kaybetmek kazanmaktan daha gereklidir. Tohum, eğer ölmezse, filiz veremez. Yorulmadan yaşamak, ileri bakmak ve bellekle birlikte unutmayı sağlayan canlılarla beslenmek gerekir. (İnsanlar ve Haller)
  • Her şey ıssızdı, ama ben yine Duyuyordum uykuda çığlığı (Erken Trenlerde)
  • “İnsanın aşağılanması ne büyük, ne izi silinemez bir şeymiş ki birey daha başına gelmemiş bir şeyi geçmişte yaşadıklarıyla bir tutuyor ve bir zamanlar incitildiği ya da darbe aldığı toprağa hiçbir yönden benzemeyen bir yere ihtiyaç duyuyor!” (Bir Hikâye)
  • Ah utanç, ağırlıksın bana! Ah bulunç, bu erken Kopuşta o kadar düş, hala direşken! Ben, insan, ne zaman boş dermesi olsam (İkinci Doğuş)
  • Günbatımı odayı ve elimdeki kitabı aydınlatırdı. Akşamleyin iki manzara olurdu orada. Biri hafif gül rengiyle kitabın sayfalarında dururdu. Öbürü de sayfanın içeriğinde ve üzerine basılmış şiirlerin ruhunda olurdu. (İnsanlar ve Haller)
  • Boşa geçmiş yıllar, hoşça kalın! Vedalaşalım, ey aşağılamanın Uçurumuna meydan okuyan kadın! Ben, alanıyım senin savaşının. (Sonsuzluk Benimle Var)
  • Ve bitmeyen yalnızlığımla dolu Kalbimde benim ve doğada her şey (İkinci Doğuş)
  • Acısını içerim nergisin, güz göğünün, İhanetlerin orda tutuşan akışını, Acısını akşamın, gecenin, bir gürûhun, Hıçkıran bir dörtlüğün o kaba acısını. (Sonsuzluk Benimle Var)
  • yeni bisiklete binmiş bir çocuk gibi... (Erken Trenlerde)

Yorum Yaz