diorex
sampiyon

Dev Şeftali - Roald Dahl Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dev Şeftali kimin eseri? Dev Şeftali kitabının yazarı kimdir? Dev Şeftali konusu ve anafikri nedir? Dev Şeftali kitabı ne anlatıyor? Dev Şeftali PDF indirme linki var mı? Dev Şeftali kitabının yazarı Roald Dahl kimdir? İşte Dev Şeftali kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.07.2022 15:00
Dev Şeftali - Roald Dahl Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Roald Dahl

Çevirmen: Lale Akalın

Orijinal Adı: James and the Giant Peach

Yayın Evi: Can Çocuk Yayınları

İSBN: 9789755108049

Sayfa Sayısı: 144

Dev Şeftali Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Roald Dahl, çocuklar için pek çok güzel kitap yazmış ünlü bir yazar. Daha önce yayımladığımız Çarli'nin "Çikolata Fabrikası" ile Çarli'nin "Büyük Cam Asansörü" adlı iki güzel kitabını okuduysanız, bu yazarın değerini bileceksiniz. Bu kitabında, dev gibi kocaman bir şeftalinin üzerinde yapılan serüven dolu bir yolculuğun öyküsünü anlatıyor Roald Dahl. Bu öykünün baş kişisi James, küçük yaşta öksüz ve yetim kalmış dünya tatlısı bir çocuktur. Hayvanat bahçesinden kaçan bir gergedan, bir gün James'in annesini de babasını da yer. Yapayalnız kalan zavallı küçük James, teyzelerinin yanına sığınmak zorunda kalır. İki teyzenin içleri kötülük doludur; James'e yapmadıklarını bırakmazlar. Bir gün... Hayır, öyküyü anlatmamızı beklemeyin. Okumaktan başka çareniz yok. Bir başlayın hele, elinizden bırakamayacaksınız.

(Arka Kapak)

Dev Şeftali Alıntıları - Sözleri

  • “…oturup beklemeliyiz. Sonunda her şey düzelecektir.” “Ne kadar büyük bir saçmalık!” diye bağırdı Solucan. “Hiçbir zaman sonunda her şey düzelmemiştir; bunu sen de çok iyi bilirsin.”
  • "sorun şu... Yani bir sorun olmaması, sorunun ta kendisi."
  • Kişisel olarak, ölmeyi tercih ederim.
  • Ardında bıraktığı ise bir yıkıntı idi.
  • Bugün, yarın, öbür gün ve daha sonraki günler, ona ceza, acı, mutsuzluk ve umutsuzluktan başka bir şey getirmeyecekti.
  • Her gün saatlerce bahçenin alt başında durur, aşağıda, bir sihirli halı gibi uzanan o güzelim dünyayı seyrederdi; korular, tarlalar ve okyanustan oluşan o güzel, ama yasak dünyayı.
  • Bu noktanın da ardında, okyanus görünürdü; koyu lacivert, ince uzun bir çizgi, gökyüzünün bittiği yerde bir mürekkep izi gibi tıpkı.
  • Her gün saatlerce bahçenin alt başında durur, aşağıda, bir sihirli halı gibi uzanan o güzelim dünyayı seyrederdi; korular, tarlalar ve okyanustan oluşan o güzel, ama yasak dünyayı.

Dev Şeftali İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Can Çocuk Yayınları’nın 2020’de çıkardığı 37.baskısını elime ilk aldığımda sayfalarını hızlıca ilerlettim. İçerisindeki resimlere bakarak, okumadan bir hikâye yazmaya başladım. Yüzü hep gülen bir oğlan ve arkadaşları olduğunu düşündüğüm küçük hayvanlar! Benim hikâyem, düşlerinde farklı gezegenlere yolculuk yapan bir çocuk hakkındaydı. Ailesi tarafından şımartılan, oyun oynayabileceği bir kardeşi ya da arkadaşı olmadığı için bahçesindeki hayvanlar ile arkadaşlık kuran… Kitabın ilk sayfasında hikâyemin buruşturulup atıldığı hissi kapladı benliğimi. Daha ilk sayfadan anne ve babasını kaybeden bir oğlan, mutluluğu nerede bulabilir ki? Diken ve Sünger teyzelerine verilen James Henry Trotter, üç yıl boyunca türlü eziyetlerle yaşamış. Buna rağmen sessiz kalarak, teyzeleri ne isterse yapmaya devam etmiş. Yaşadıkları yerde hiçbir arkadaşı yokmuş. Gerçi olsaydı da teyzeleri görüştürmezdi ya (!) Üç yılın ardından, kavurucu bir sıcak altında odun kesen James, aile ve arkadaş özlemiyle ağlamaya başladı. Teyzelerine, deniz kıyısına gitmek istediğini söylediğinde, teyzeleri kızdı ve dövmekle tehdit etti. James koşarak tozlu defne öbeğinin altına saklandı. İşte hikâyemiz orada başladı. Kendisine mutluluk vadeden yaşlı bir adamla tanıştı James. Ama tek bir şansı vardı. Bu şansını iyi kullanması gerekiyordu. Kullanabilmiş miydi sahi? Dev Şeftali’nin içine girdiğinde tanıştığı ve kısa sürede arkadaşlık kurduğu Yeşil-Yaşlı Çekirge, Bayan Örümcek, Kırkayak, İpekböceği, Ateşböceği, Gelinböceği ve gözleri görmeyen Solucan ile soluksuz bir maceraya atılıyor James. Kitabın başlarında rüya olduğunu düşündüğüm macera, kitabın sonunda, iyi ki rüya değilmiş, dedirtti. Kitap boyunca komik tasvirler, eğlenceli şarkılar ve pratik çözümlerle James’e eşlik ettim. Hatta Çekirge acaba bu şarkıyı hangi ritimde söylemiştir, diye düşünerek şarkıları seslendirmeye çalıştım. Tabii benim söylediklerim eşsiz bir keman gibi çıkmadı… Yaratıcı düşünme becerisini geliştiren bir kitaptı. Şeftalinin martılar tarafından havalanması, gökkuşağının kırılması bana çok farklı geldi. Çok güzel düşünülmüştü. Özgürlük ülkesi diye bilinen ABD’ye gitmeleri de manidar olmuş doğrusu. Ama kitabın ölüm olgusunu işleyişini beğenmedim. Bu kitabın yaş grubu, hayvanlardan korkabilir. Her an bir hayvanın ailesini ya da kendisini yiyebileceğini düşünebilir. Gelinböceğinin bir insan ile evlenmesi de farklı bir yaklaşım doğurmuş. Gerçi yazarımızın diğer kitaplarına baktığımızda, absürtlükler görmekteyiz. Resimler sayesinde maceraya dahil olmam daha kolay oldu. Sadeydi resimler. Eğer ufak bir çocuk olsaydım, siyah beyaz resimleri renkli kalemlerimle boyardım. Tıpkı gökkuşağının boyanması gibi… Soluksuz okuduğum bu kitabı, atandığım zaman öğrencilerim ile paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Okuma etkinliklerinde, yazma etkinliklerinde, dinleme ve konuşma etkinliklerinde tereddütsüz kullanılabilecek, nitelikli bir kitap. Kitaptaki şarkıları söyleyerek, öz güvenlerinin gelişmesini sağlayabileceğimi düşünüyorum. Çeşitli etkinlikler ile üst düzey düşünme becerilerini destekleyebilirim. Kitap hayal gücünü, iş birliği yapmanın önemini, arkadaşlığı ve yalnız hissetme duygusunu o kadar iyi işlemiş ki, güncel konularda da bu kitap en büyük yardımcım olabilir. Herkese tavsiye edebileceğim, muhteşem bir kitaptı… (Esra)

*beğenene geri takip yapıyorum*: bahçesinde dev bir şeftali bulunan bir çocuk şeftalinin içindeyken şeftali yuvarlanıyor ve çocuk da onunla beraber gidiyor, o sırada yaşanan maceraları anlatan bir kitap. düşünmeden okuyun, ilkokul veya ortaokulda okunursa/okutturulursa daha zevkli olur (ben.eylul)

Farklı bir kitaptı. Ancak teyzelerin James'e karşı kötü davranmaları çocukların psikolojisine olumsuz yönde etkileyebilir yani bu kitabı en az 7. sınıfta okunmaya başlanması gereken bir kitap. Bir ot obur tarafından Jamesin anne ve babası yenilmesi, sadece bu olaya gülen tek kişi ben değilimdir herhalde Lakin bir şeftalinin martılar tarafından uçurulması ya da gökkuşağının kırılması gerçekten iyi bir hayal gücü. Bir de James'in anne baba ve teyzelerinin ölmeleri özellikle teyzelerini kendisi şeftaliyle öldürmesi pek hoşuma gitmedi. En sonda gelinböceğinin bir itfaiyeci ile evlenmesi bu da çok garipti. Ama genel olarak eylenceli bir kitaptı okunmasını tavsiye ederim. (Ayşe Bilici)

Dev Şeftali PDF indirme linki var mı?

Roald Dahl - Dev Şeftali kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dev Şeftali PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Roald Dahl Kimdir?

1916’da Galler’de Norveçli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1932'de İngiltere'nin tanınmış özel okullarından birini bitirdikten sonra, üniversiteye gitmek yerine Kanada'daki Newfoundland'e yapılan bir keşif yolculuğuna katıldı. Afrika'da Shell Petrol Firması için çalıştı. II. Dünya Savaşı'nda savaş sırasında tanıştığı romancı C.S.Forester'ın özendirmesiyle, orduda çalıştığı yıllarda başından geçen olayları yazmaya başladı. Daha sonra RAF savaş uçaklarında pilotluk yaparken, başından aldığı ağır bir darbe sonucu ordudan ayrıldı. Ve bu olay onun ilk kısa öyküsüne konu oldu: "Shot Down Over Libya".

ABD’ye gitti. Burada İngiltere için diplomatlık ve istihbaratçılık yaptı. 1942’de yazdığı ilk öyküsü “A Piece of Cake”te de (Çocuk Oyuncağı), 1943’te Walt Disney için yazdığı ilk çocuk kitabı The Gremlins’de de (Cinler) pilotluk günlerini yazdı.

Çocuk kitaplarının yanı sıra büyükler için yazdığı kitapları ve oyunları vardır. Özellikle Charlie’nin Çikolata Fabrikası ve Matilda gibi çocuk kitaplarıyla tanınan Dahl’ın yetişkinler için iki romanı (Sometime Never: A Fable for Superman [Hiçbir Zamanlar: Süpermen İçin Bir Masal], Oswald Amcam) ve altmıştan fazla öyküsü bulunuyor. Dahl, Senin Gibi Biri adlı öykü kitabı ile “Pansiyoncu Kadın” ve “Deri” adlı öyküleriyle üç defa Edgar Allan Poe Ödülü’ne layık görüldü.

1953 yılında Patricia Neal ile evlendi ve 1983 yılında boşandı. Beş çocukları olmuştur. Dahl 23 Kasım 1990 tarihinde Oxford, Oxfordshire, İngiltere'de 74 yaşında bir kan hastalığı nedeniyle vefat etti.

Kendi yazdığı otobiyografisi Boy, Roald Dahl'ın çocukluğunu anlatmaktadır. Bir başka kitabı Going Solo 'da ise Dahl'ın savaş içindeki anıları ve deneyimleri yazmaktadır.

Ayrıca Great Missenden'de bir Roald Dahl Müzesi ve Öykü Merkezi bulunmaktadır. Bu merkez Dahl'ın çalışmalarını göstermektedir.

Roald Dahl Kitapları - Eserleri

  • Charlie'nin Çikolata Fabrikası
  • Matilda
  • Charlie'nin Büyük Cam Asansörü
  • Dev Şeftali
  • Bay ve Bayan Kıl
  • Cadılar
  • Koca Sevimli Dev
  • George'un Harika İlacı
  • Dünya Şampiyonu Danny
  • Büyülü Parmak
  • Yaman Tilki
  • Kaplumbağa
  • Zürafa, Peli ve Ben
  • Küçük Adam Büyürken
  • Öptüm Seni
  • Amcam Oswald
  • Benek Tozu ve Diğer Müthiş Sırlar
  • Şeker Henry'nin Akılalmaz Öyküsü
  • Sahaf
  • Senin Gibi Biri
  • Tat
  • Kancık
  • Benden Bu Kadar
  • İrikıyım Timsah
  • Son Perde
  • Tek Başına
  • The Twits
  • Kuğu
  • The Witches
  • The Magic Finger
  • Tat
  • Charlie and the Great Glass Elevator
  • Taste and Other Tales
  • George's Marvellous Medicine
  • Boy
  • The Way Up to Heaven
  • The Boy in the Dress

Roald Dahl Alıntıları - Sözleri

  • . Babamın gözlerinin gülen biri olmasına sevindim. Bu, bana asla sahte bir gülümseme vermediği anlamına geliyordu çünkü kendin ışıl ışıl hissetmiyorsan gözlerinin parıldamasını sağlamak imkansız. Ağızdan gülümseme farklıdır. Dudaklarınızı hareket ettirerek istediğiniz zaman sahte bir ağız gülümsemesi yapabilirsiniz. Ayrıca gerçek bir ağız gülümsemesinin her zaman onunla birlikte bir göz gülümsemesi olduğunu öğrendim. Bu yüzden dikkat et, diyorum ki, biri sana gülümsediğinde ama gözleri aynı kaldığında ; "Sahte olduğu kesin." ... (Dünya Şampiyonu Danny)
  • Bu Kitabı Okuyan Çocuklara BIR MESAJ Büyüdüğünüzde ve kendi çocuklarınız olduğunda, şu önemli şeyi hatırlayın lütfen. Ağırbaşlı bir ana-baba hiç de eğlenceli değildir! Bir çocuğun istediği ve hak ettiği ana-baba şöyledir: ÇILGIN! (Dünya Şampiyonu Danny)
  • " Eğer küçük bir hesap makinesi yapabiliyorsa,ben neden yapamayacakmışım ? " (Matilda)
  • "Kitaplar hiçbir zaman bitmez İçinde arkadaşların oldukça" (Zürafa, Peli ve Ben)
  • I know where I want to be, but I can’t possibly be sure we’re anywhere near it. (Yaman Tilki)
  • İnsancık, kendinden birini öldüren tek hayvan. (Koca Sevimli Dev)
  • "Umut fakirin ekmeği. Öyle değil mi Charlie?" (Charlie'nin Çikolata Fabrikası)
  • Bruno was getting smaller by the second. I could see him shrinking... Now his clothes seemed to be disappearing and brown fur was growing all over his body... Suddenly he had a tail... And then he had whiskers... Now he had four feet... It was all happening so quickly... It was a matter of seconds only... And all at once he wasn't there any more... A small brown mouse was running around on the table top... (The Witches)
  • “İnsan ya öyle olursa ya böyle olursa diye kara kara düşünmeye başladı mı, hayatta hiçbir şey yapamaz.” (Charlie'nin Büyük Cam Asansörü)
  • They were tough, those masters, make no mistake about it, and if you wanted to survive, you had to become pretty tough yourself. (Küçük Adam Büyürken)
  • Londra... bir sahaf dükkanı ve iki tuhaf insan; dükkan sahibi william ve yardımcısı bayan tottle. Tuhaflar, çünkü ikisi de kitap satışıyla ilgilenmek yerine her gün bir yandan gazetelerde çıkan ölüm ilanlarını okuyor, bir yandan da en sevdikleri kitabı, Kim Kimdir’i karıştırıyorlar. Niçin? (Sahaf)
  • Geri döneceğime ölmeyi yeğlerim. Geri dönmek asla bir seçenek değil. Olsaydı herşey daha kolay olurdu. Düşmanla dövüşmeyi, bu korkuyla dövüşmeye yeğlerim. (Benden Bu Kadar)
  • Arzu olmadan düş kırıklığı olmaz, sen ise hiçbir arzu duymayacaksın.. (Öptüm Seni)
  • «Neşelenin biraz,» diye seslendim arkasından. «Kendinizi bırakmayın böyle. Her yaraya bir merhem bulunur .. » (Son Perde)
  • Nice ünlü hanımlar Sizin yaşamınız için giderler. (Amcam Oswald)
  • Babam, sizin eğitim görmüş dediğiniz adamlardan değildi. Hayatında yirmi kitap okuduğundan bile şüphe ederim. Ama harika bir masal anlatıcısıydı. Her gece, bana bir uyku masalı uydururdu ve en güzelleri de diziye dö­nüşen ve geceler boyu sürenlerdi. Bunlardan biri, hiç kuşkusuz en azından elli gece sürmüştü, “Koca Sevimli Dev” ya da kısaca “KSD” adlı kocaman bir adam hakkındaydı. KSD, normal bir adamdan üç kez daha uzundu ve elleri de tekerlekli el arabaları kadardı. Bizim benzin istasyonundan çok uzakta olmayan, geniş bir yeraltı mağarasında yaşar ve sadece karanlıkta dışarı çıkardı. Mağaranın içinde, yüz çeşitten fazla sihirli toz ürettiği bir fabrikası vardı. Bazen masal anlatırken,ellerini ve kollarını sallayarak bir aşağı bir yukarı volta atardı. Ama çoğu zaman yatağımın kenarına, yanı başıma oturur ve alçak sesle anlatırdı. “Koca Sevimli Dev, sihirli tozlarını, çocukların uykudayken gördükleri rüyalardan yapardı,” dedi. “Nasıl?” diye sordum. “Anlat baba, nasıl?” “Hayatım, rüyalar çok esrarengiz şeylerdir. Rü­yalar, uyuyan insanları arayan küçük bulutlar gibi,gecenin karanlığında uçuşurlar.” “Onları görebilir miyiz?” “Hiç kimse onları göremez.” “Öyleyse Koca Sevimli Dev onları nasıl yakalıyor?” “Aaa,” dedi babam, “işte işin ilginç yanı bu. Gördüğün bir rüya, gecenin karanlığına sürüklenirken, mini minnacık bir ses çıkarır. Bu, öyle yumuşak ve belli belirsiz bir sestir ki sıradan insanların duymaları olanaksızdır. Ama KSD, kolaylıkla duyabilir. İşitme duyusu kesinlikle olağanüstüdür.” Babamın masal anlatırken, yüzündeki o dikkatli bakışı severdim. Yüzü solgun, sakin ve çevresinde olup bitenden haberi olamayacak kadar donuk olurdu. “KSD,” dedi, “bir hanımböceğinin yaprağın üze­rinde yürürken çıkardığı sesi bile duyar. Karıncaların, toprağın altında oradan oraya aceleyle koşuştururken fısıldaşmalarını bile duyar. Oduncu baltasıyla ağacı kestiğinde acıyla çıkan keskin çığlığı da duyar. Evet canımın içi, kulaklarımız yeterince hassas olmadığı için, çevremizde duyamadığımız dünya kadar ses var.” “Rüyaları yakaladığında ne oluyor?” diye sordum. “Onları şişelere hapsedip kapaklarını iyice sıkı­ yor,” dedi babam. “Mağarasında bu şişelerden binlerce var.” “İyiler gibi kötü rüyaları da yakalar mı?” “Evet,” dedi babam. “Her ikisini de yakalar. Ama tozlarında sadece iyi olanları kullanır.” “Kötü olanları ne yapar?” “Onları yok eder.” Size babamı ne kadar sevdiğimi anlatmam imkânsız. Yatağımda yanıma oturduğunda, uzanıp ellerimi ellerine bırakır ve sonra uzun parmaklarıyla işaret parmağımı yakalar, sımsıkı tutardı. “KSD, ürettikten sonra bu tozları ne yapardı?” diye sordum. “Gecenin karanlığında,” dedi babam, “çocukların uykuda olduğu evleri araştırmak için köyleri gizlice dolaşır. Uzun boyundan dolayı iki, hatta üçüncü kattaki pencerelere yetişebilir ve içinde uyuyan çocuk olan bir oda bulduğunda, bavulunu açar...” “Bavulunu mu?” dedim. “KSD, her zaman yanında bir bavul ve bir körük taşır,” dedi babam. “Körük bir sokak lambası direği kadar uzundur. Bavul tozları taşımak için. Bavulu açar ve tam doğru tozu seçer... körüğün içine koyar... körüğü açık pencereden içeri kaydırır... ve pof!.. tozu üfler... ve toz odada uçuşur... ve çocuk onu içine çeker...” “Peki sonra ne olur?” diye sordum. “Sonra, Danny, çocuk müthiş, harika bir rüya görmeye başlar... ve rüya en müthiş ve en harika ânı­na geldiğinde... sihirli toz o anda gerçekten her şeyi ele geçirince... ve birdenbire rüya artık rüya olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşür... ve çocuk artık yatakta uykuda değildir... tamamen uyanıktır ve gerçekte rüyanın yerine geçmiş ve onun içinde yer almıştır... yani gerçeğin içinde... yani gerçek hayatın içinde. Gerisi yarın. Artık geç oldu. İyi geceler, Danny. Şimdi uyu.” Babam beni öptü ve sonra küçük gaz lambasının fitilini alev sönene kadar kıstı. Karanlıkta çok hoş bir kırmızılık yayan odun sobasının önüne oturdu. “Baba,” diye fısıldadım. “Ne var?” “Sen hiç Koca Sevimli Dev’i gördün mü?” “Bir kez,” dedi babam. “Yalnızca bir kez.” “Gördün mü? Nerede?” “Karavanın arkasındaydım,” dedi babam, “ay ışı­ğının aydınlattığı çok açık bir geceydi. Yukarı baktım ve birdenbire bu inanılmaz uzun boylu adamı tepenin zirvesinde koşarken gördüm. Uzun-adımlı, uçar gibi garip bir yürüyüşü vardı ve siyah paltosu arkasından kuşların kanatları gibi uçuşuyordu. Bir elinde bavul, diğerinde körük vardı ve tarlanın sonundaki yüksek akdikenden çite geldiğinde, sanki orada öyle bir şey yokmuş gibi uzun adımlarla yürüyüp geçti.” “Korktun mu, baba?” “Hayır,” dedi babam. “Onu görmek heyecan vericiydi ve biraz da ürkütücüydü, ama korkmadım. Şimdi artık uyu. İyi geceler.” (Dünya Şampiyonu Danny)
  • ... öylesine bir sessizlik vardı ki, ansızın açık pencereden uzakta vadideki öbür çiftlikten değirmen deresindeki suyun bendin üstünden akışının sesi geldi. (Senin Gibi Biri)
  • Aman aman kötü adamlar değillerdir. Ama iyi adamlar da değillerdir. Gerçek anlamda bir önemleri yoktur. Yalnızca dekorasyonun bir parçasıdırlar. (Şeker Henry'nin Akılalmaz Öyküsü)
  • “Kim olduğun ya da neye benzediğin hiç önemli değil, yeter ki seni seven biri olsun.” (Cadılar)
  • Soru sormak kolaydır. Zor olan, yanıtlardır. (Charlie'nin Büyük Cam Asansörü)

Yorum Yaz