akademi
Turkcella

Demian - Hermann Hesse Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Demian kimin eseri? Demian kitabının yazarı kimdir? Demian konusu ve anafikri nedir? Demian kitabı ne anlatıyor? Demian PDF indirme linki var mı? Demian kitabının yazarı Hermann Hesse kimdir? İşte Demian kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.04.2022 06:00
Demian - Hermann Hesse Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hermann Hesse

Çevirmen: Kamuran Şipal

Orijinal Adı: Demian: Die Geschichte von Emil Sinclair's Jugend

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750723353

Sayfa Sayısı: 200

Demian Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

On yaşındaki Latince öğrencisi Emil Sinclair, güvenceli aile ortamının dışında sert ve acımasız bir dünya olduğunu erken fark eder. Kendini bulma yolundaki delikanlı, din ve ahlâk gibi artık inanamadığı kalıplarla birlikte baba evinden de kopar. Küçük yalanlar ve hırsızlıklarla beslenen yaşantılarında, sağlam çocuk dünyasının çöktüğünü görür. Onu bu acılardan kurtaracak olan kişi, okula yeni gelen bir başka öğrenci: Max Demian'dır. Demian, Sinclair'in yaşamını yönlendiren, etkileyen baş kişi olur. Tanıştığı ve tanıdığı insanlar, Sinclair'in kendini ve benliğini bulma yolunda birer kilometre taşıdır. Hermann Hesse'nin öteki romanlarından ayrılan bir yanı var Demian'ın: Bir gençlik ve öğrencilik romanı olan Demian, yazarın o dönemdeki korkularını ve sorunlarını tümüyle yansıtıyor. Hesse'nin meslek sorunlarının yanına kişisel sorunları da katılıyor: Babasının ölümü, en küçük oğlu Martin'in tehlikeli bir hastalığa yakalanması ve karısının, onu hastanelerde tedavi görmeye zorlayan ve git gide ciddileşen ruhsal bozukluğu. Hesse'nin acılarla yoğrulan bu dönemi hayatında büyük değişimlere yol açtı. Ruhsal çöküntüsüyle, ancak doktor yardımıyla baş edebildi. Bu sorunlu dönemin meyvesi ise Demian oldu. Birkaç ay içinde bitirdiği romanını Emil Sinclair adı altında yayınevine yolladı, ancak İsviçreli bu genç, ama hasta yazarı desteklediğini söyledi. Gerçek kimliğini kitabın daha sonraki baskılarında açıkladı. 

Demian Alıntıları - Sözleri

  • Kimse kendisini ilgilendirmeyen bir düş göremez.
  • Bu düşüncelerin bir türlü sonu gelmiyordu kafamda. Kuyuya bir taş düşmüştü, kuyu ise benim körpe ruhumdu.
  • “Çünkü birini hayatına almak terk edilmeyi bekleyişin başlangıcı oluyor.”
  • Herkes için gerçekte bir tek uğraş vardı: kendini bulmak.
  • Birbirimizi anlayabiliriz ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz.
  • "Ölümün tadı acıydı, çünkü doğmaktı ölüm.."
  • Bizler kişiliğimizin sınırlarını her zaman fazlasıyla dar çizeriz.
  • "Düşlerde gerçektekinden daha çok yaşıyor hissediyordum kendimi."

Demian İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla…: “İçimde dışarı çıkmak isteyen bir şey vardı, ben onu yaşamaya çalışıyordum yalnızca. Neden böylesine güçtü bu?” İnsanın en zorlu yolculuğu, kendi içinde, kendini bulmaya dair yaptığı yolculuktur. Çünkü dinlenmeyle geçiştirilecek fiziksel yorgunluğun ötesinde, arayanın gücüne ve soluklanabilmesine göre giderilmesi zor bir manevi tükenme söz konusudur. Ancak sorularınız anlamlı karşılık bulursa o ruhsal çaba, bulmanın mutluluğuyla dinginliğe evrilebilir. Bunun somut karşılığını, ben bir adamın çok yorucu bir işin sonunda muvaffak olmasının tatminiyle söylediği; “işte şimdi uyuyabilirim” rahatlığı olarak görüyorum. Hesse de kitabında bu ısrarlı ve yorucu arayış halini kutsuyor işte. Sürüden ayrılarak, vasatın ötesine geçmek, korkmadan, kendini kandırmadan, ısrar ederek sürekli aramak… Çünkü bu arayış ancak insanı o ideal noktaya getirecek. O ideal noktaysa sürekli gelişen, dinamik bir yapıdadır. Yani aslında insan o noktanın kendisine hiçbir zaman varamaz ama limitine gelebilir ancak. Yıkıma giden dünyada bir kurtuluş olacaksa da bu ancak bu idealin bilincindeki insanlar eliyle olacaktır. Bu da romandaki ifadeyle “yazgıyı göğüslemek” oluyor. Çünkü vasatı yaşayan insanlar, soru sormadıkları için böyle bir derdin sahibi değildir ve mutludurlar da. Ezberleri onları günlük rutinlerinde uyuşturmuştur. Uyuşmuş ve kaybolmuş kimseler size elbette ki yol tarif edemezler. Burada yine şairin sözü geliyor akla: “İnsan için önüne çıkan bütün yollar “yürünebilir” yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.” Eğer insan, soru sorma cesaretini gösterdi, aramaya başladı ama ‘anlam’ını bulamadıysa da, Hesse’nin dediği gibi oluyor: ”..orman eski çekiciliğini yitirmiş, çevremdeki dünya tasfiye edilen bir mağazada satışa çıkarılan modası geçmiş malları anımsatıyordu, işte öylesine yavan ve zevksizdi; kitaplar bir kâğıt yığını, müzik ise bir gürültüydü yalnızca.” Zaten arayışı iyice zorlu hale getiren de bu farkına varma ama anlamı bulamama ihtimali. Eser, on yaşındaki bir çocuğun (Sinclair), onlu yaşların sonuna kadar ki ‘olma’ mücadelesini anlatıyor kısaca. Sinclair ne kadar ‘ol’du ? Orası tartışılır. Ama ben zaten kitabı okuduğumda oraya takılmadım çünkü sonundan çok yolculuk benim dikkatimi çekti. Başlığı Füruğ’un o güzel dizesi olarak belirleme nedenim de tamamen budur. Yolcudan çok yola baktım ben, kuş geçiciydi, beni uçuş cezbetti. “Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur” diyerek başlıyor anlatmaya Hesse. Tabii herkes bu yolu kullanmıyor, yolculuk beraberinde rahatsızlık da getirdiği için. Sinclair de on yaşında bu yolculuğa başladığında iyi ve kötü olarak iki dünyanın olduğunu anlıyor tıpkı küçükken bizim de öğrendiğimiz gibi. Maddi ve manevi durumu iyi olunca insan, tabi diğer dünyayı oldukça merak ediyor. Sinclair de o dünyanın içine girerek, o dünyayı yaşamak istiyor. Sinclair’in bu kötü olma hevesinin olduğu bölüm sürekli aklıma kitap/cavdar-tarlasinda-cocuklar--1855 kitabını getirdi. Orada da Holden Caulfield tepkisellikten de olsa böyle bir çabayla uğraşıyordu roman boyu. Tabi Sinclair’in bu hevesi roman boyu sürmüyor, onun durumu, her seferinde daha çetrefilli bir hale gelerek, merakı, farklı sorulara ve ilgiye dönüşüyor. Güzel kısmı; Sinclair cesaret edip ilerledikçe, soruları dallanıyor ve siz de onunla beraber bu soruları kendinize soruyorsunuz. Yani kendinizi rahatsız ediyor, bildiklerinizi gözden geçiriyor, aklınıza gelmediyse yeni soruların sahibi oluyorsunuz. Tam da bu noktada eserin kıymeti ortaya çıkıyor. Eğer ezberinizi kuvvetlendiren kitaplarsa okuduklarınız, onların faydası geçicidir. Tıpkı iki saat sonra sizi acıktıran gıdalar gibi, anlık geçici bir doygunluğa erersiniz. Ama size ezber kuvvetinden çok bildiklerinizi sorgulatıyor, sizi yeni soruların sahibi yapıyorsa, o kitaplar daha kalıcı bir fayda ifade ediyor demektir. Çünkü sizi yeni şeyler öğrenmeye teşvik ederek daha üst bir bilince ermenizi sağlarlar. Hesse, eserinde kurduğu evrende Doğu mistisizminden yararlanarak epey geniş bir perspektif ortaya koymuş. Normal yaşamında da Hindistan’a gidip bir süre orada yaşamış ve Asya’nın ruh dinginliği ile mistisizmi öne alan inanışlarını incelemiş. Yaşamını incelediğimizde, bu eserinin epey otobiyografik bir yan taşıdığını görüyorsunuz (Merak edenler Hesse’nin hayatına dair ayrıntılı bilgiyi Horselover Hanım’ın #34836856 incelemesinden edinebilirler). Tanıtım bilgisinde eserin bizzat Hesse’nin o dönemdeki korkularını ve sorunlarını yansıttığı belirtiliyor. Yine yukarıda verilen incelemede de belirtildiğine göre Hesse, psikanaliz tedavisi gördüğü zaman bu kitabı kaleme almış. Zaten sürekli sanrılı bir ruh halinin romanda hâkim olması sahte olamayacak kadar etkileyici ve karmaşıktır. Sinclair, bu arayışında tasavvuf anlayışına zaman zaman yaklaşır. Her insanın bir alem olduğu, Yaradan’ın ruhundan insana üfleyişi manalarına yaklaşacak sonuçlar elde ederken, zaman zaman kullandığı metot da tefekküre benzeşmektedir. Örneğin: Yanan bir şömineyi saatlerce izleyerek ondan varlığa ve yaradılışa dair sonuçlar elde etmek gibi. Ama bu arayışın sadece benzeşen yönleri, yoksa Sinclair ve arkadaşlarının varıp buldukları hem tanrı hem şeytan Abraxas’a kadar gidiyor. Önemli olansa Sinclair’in bulduklarından çok, o yolu onunla birlikte gidebilmek bana göre. Son olarak eserin memnun olmadığım taraflarından da bahsetmeliyim. Kurgudaki bazı kısımları zorlama olarak buldum. Sürekli olmayacak olayların ve rastlaşmaların olması (misal; alakasız bir şehirde yürürken “seste tuhaf aşina bir hava sezilerek” kaybettiğine denk gelmek ve sürekli bu tarz aşinalıkların sürmesi) kurgu ne kadar mistik bir yan taşısa da okura bir zaman sonra “hadi canım” dedirtiyor. Bir de kurgunun sonlarda iyice alakasız yerlere gitmesi, fikir güzel olsa da, üst bilinci yakalamış, aymış insan modelinin yanlış tasavvur edildiğini akla getiriyor. Muhtemelen bu da Hesse’nin zor zamanlarında kafa karışıklığı ve dürtülerinin yoğunlaşmasının bir sonucudur diye düşünüyorum. Daha üst düzey bir roman beklemiştim ama geldiğim noktada da iyi kazanımlar elde ettiğimi düşünüyorum. Güzel bir uçuştu. “Uyanık insanları bekleyen tek ama tek bir görev vardı: kendini aramak, kendi içinde bir sağlamlığa kavuşmak, el yordamıyla kendine özgü yolda ilerlemek, yolun nereye çıkacağına aldırmamak. Bu beni derinden sarsmıştı, söz konusu meyvenin yaşantısı buydu benim için.” (Emin K.)

DEMİAN OKUYANLAR HELP: Allah rızası için kitabı okumuş ve sindirmiş birileri bana yardım etsin.Bu kitap ne anlattı?Okuduğum tüm inceleme yazılarında bu emıl sınclaır büyüme sancıları ve kendini bulma hikayesi içimize işledi demiş ama karakter hikaye boyuca hiçir yere varmıyor? Max Demian bir süper kahraman gibi bir kaç felsefik söz söyleyip çıkıyor hikayeden. Demianın ve annesinin hikayesi hakkında hiçbir şey yok, bu çocuk Emil'den bir kaç yaş büyük sadece ama neden dünyayı 2 tur dolaşmış bir aydınlıkta ''bak sana bişey anlatıcam kafan açılacak'' modunda? Gerçek bi kişi değil sanki,gerçek olamayacak kadar ermiş ve mükemmel resmediliyor emil tarafından ama NEDEN. Demian annesine ilk görüşte Emilde mührü gördüğünü söylüyor alla aşkına nedir bu mühür bir bakışta anlaşılıyor ve o anne ne alakadır Emil kadını bilmeden etmeden delicesine düşlerinde görüyor kendisini bulunca yılladır aradığı yuvasına dönmüş oluyo? (elo cantaş)

Abraxas İçimizde: Karakterler gerçek mi yoksa kurgusal mıydı? Kitabı bitirdiğim halde anlamadım. Anlayan varsa söyleyebilir mi bana ? Sinchlair aradığını bulmuş mudur? Acaba .. Dünyada iyi ve güzelliğin var olduğu gibi kötü ve çirkinliklerde vardır. İnsan içinde de iyilik ve kötülük hep iç içedir. Bununla ilgili kitap da 'Abraxas, Gnostik inanışa göre görevi tanrısal ile şeytansal arasında simgesel bir bağlantı kurmak olan bir tanrının adıdır.' geçiyor :) Emily Sinclair kimdir diye araştırırken öğrendiğim küçük bilgi ; Demian ilk olarak hikayenin anlatıcısının adı olan "Emil Sinclair" takma adıyla yayınlandı, ancak daha sonra yazarın Hesse olduğu ortaya çıkmış. Kitabın konusuna gelirsek, On yaşındaki Emily Sinclair yetişkinliğe giden yol boyunca iyilik ve kötülük arasındaki halini anlamlandırarak kendi doğrusunu bulma yolundaki mücadelesine yer veriliyor. İki dünya olarak adlandırdığı dünyadan biri evdeki sıcak ve güvenli ortamı, öteki dünyaysa dışarısı sert ve acımasız olarak farklılık gösterdiğini görür. Karışık ve çöküntülü olayların içinde okuluna yeni gelen bir çocukla tanışır, Max Demian. Sinclair için hem yol gösterici olmuştur hem de kitaba adını vermiştir. Bu romanın okuması kolay, fakat derin varoluş sorguları, fikir içinde fikir anlatması sizi durup düşünmeye sevk ediyor.Felsefe, psikoloji, dini sorgular ile ilgili iseniz okuyabilirsiniz. Kitabı tam anladığım söylenemez bu yüzden bir vakit sonra tekrar okumayı denicem. Okuyacak arkadaşlara Keyifli Okumalar :) (Hicran Meydan)

Demian PDF indirme linki var mı?

Hermann Hesse - Demian kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Demian PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hermann Hesse Kimdir?

1877'de Almanya'nın Calw Kasabası'nda doğdu. 1962 yılında İsviçre'nin Montagnola Kasabası'nda yaşamını yitirdi. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazdı. Ardından Peter Camenzind, Çarklar Arasında, Gertrud, Rosshalde, Demian ve diğer romanları geldi. Birinci Dünya Savaşı'nda Alman militarizmini protesto etmek için İsviçre'ye yerleşti. İkinci Dünya Savaşı'nda hem Naziler, hem de antifaşistler tarafından sert şekilde eleştirildi. Bu eleştiriler, ayrıca sorunlu aile yaşamı ve savaş esirlerine yardım konusundaki yoğun çalışmasının sonucu ağır bir bunalım geçirdi. Jung'un öğrencisi Lang ona psikanaliz tedavisi uyguladı. Lang ile dostluğu ruhbilime ve Jung'a duyduğu ilgiyi körükleyerek şiirsel iç dünyasını zenginleştirdi. İnsancıllığı, barışseverliği ve insan yaşamını irdeleyen felsefesi, Bozkırkurdu, Narziss ve Goldmund ve Siddhartha adlı romanlarında özellikle belirgindir. Boncuk Oyunu adlı romanından sonra 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü aldı. Doğu edebiyatına ve mistisizmine düşkünlüğü, ayrıca bireysel bunalımlara çözümü Doğu felsefesinde arayışı, 1960 yıllarında canlanan Budizm ve Zen Budizm akımlarının da yardımıyla özellikle Amerikan hippi gençliği arasında en çok okunan yazarlar arasına girmesini sağladı. Eserlerinin büyük bölümü Türkçe'ye çevrildi.

Hermann Hesse Kitapları - Eserleri

  • Siddhartha
  • Bozkırkurdu
  • Masallar
  • Gençlik Güzel Şey
  • Peter Camenzind
  • Demian
  • Doğu Yolculuğu
  • Kaplıcada Bir Konuk
  • Çarklar Arasında
  • Öldürmeyeceksin
  • Boncuk Oyunu
  • Gertrud
  • Klingsor'un Son Yazı
  • Knulp
  • Rosshalde
  • Narziss ve Goldmund
  • Şeftali Ağacı
  • Sevgi Üzerine
  • Hermann Hesse'den Mektuplar
  • Hermann Lauscher
  • Küçük Dünyalar
  • Bozkır Kurdu'nun Düş Yolculukları
  • Yabancı Bir Gezegenden Tuhaf Haberler
  • Klein ve Wagner
  • Mektuplar
  • Entelektüelin Kütüphanesi
  • Seçilmiş Şiirler
  • Görkemli Dünya
  • İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez
  • Ağaçlar
  • Sevebilen Mutludur
  • Wege nach innen: 25 Gedichte
  • Gece Yarısından Sonra Bir Saat
  • If the War Goes On

Hermann Hesse Alıntıları - Sözleri

  • "Çiçeklerden örülmüş çelengi şen bir pervasızlıkla yuvarlak başlı kazıklardan çözüp aldım." (Gece Yarısından Sonra Bir Saat)
  • Seni buna inandıracak kimse muhtemelen hiç gelmeyecek. Ama hayatta inançsız yaşanamayacağını zamanla sen kendin anlayacaksın; çünkü bilgi hiçbir şeye yaramaz. Her gün görüyoruz; çok iyi tanıdığımızı sandığımız birisi öyle bir şey yapıyor ki, bu yaptığının bilgiyle, iyi bilmekle ilgisi olmadığını gösteriyor bize. (Gençlik Güzel Şey)
  • ... çocukluğumuzun geçtiği yerlerde her şey güzeldir, kutsaldır. (Gençlik Güzel Şey)
  • "Her şeyden zor ele geçirilen şey , her şeyden çok sevilir." (Sevebilen Mutludur)
  • Öyle ya, insan kötü bir şey yaptı mı, sonradan kendisi bilir kötü olduğunu, utanır yaptığından. Ama paylanıp azarlanırsa, o kadar utanmaz. (Rosshalde)
  • Bir tez ne kadar sivri ve ödün vermez biçimde dile getirilirse, kendi antitezini davet edişi de o kadar kesinlik taşır. (Boncuk Oyunu)
  • Her şeye bir 'anlam' veren tek yaratığın insan olduğunu bilmiyor musunuz? (Masallar)
  • "gönlüm bu renksiz, sığ, belli normlara uydurulup sterilize edilmiş yaşama ateş püskürüyor." (Bozkırkurdu)
  • Çoğu zaman böyleydi; birisi mutluluğu ya da erdemiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demekti. (Knulp)
  • "Yeniden inanç sahibi olacaksam, bu işi ancak, gelip beni buna inandıracak birisi başarabilir" Annem gülümsedi, yüzüme baktı; biraz düşündükten sonra dedi ki: "Seni buna inandıracak kimse muhtemelen hiç gelmeyecek. Ama hayatta inançsız yaşanamayacağînı zamanla sen kendin anlayacaksın; çünkü bilgi hiçbir şeye yaramaz. Her gün görüyoruz; çok iyi tanîdığımızı sandığımız birisi öyle bir şey yapıyor ki, bu yaptı- ğının bilgiyle, iyi bilmekle ilgisi olmadığını gösteriyor bize. Fakat insanın bir güvene, bir desteğe ihtiyacî vardır. Bir profesöre yahut Bismarck'a veya bir başka kimseye gitmektense, Hazreti isa'ya yönelmek her zaman için daha iyidir." "Neden?" diye sordum. "Hazreti İsa hakkında da da öyle fazla kesin bilgimiz yok ki!" 'Yoo, var pekâlâ. Hem sonra... Devirler boyunca orada burada tek tük insan çıkmıştır; kendilerinden emin ve korkusuz insanlar. Sokrates için, daha birkaç kişi için öyle derler; ama çok değildir sayıları; pek azdır hatta. Böyleleri rahat görülle ölebilmişlerse, bu onların zeki olmalarından değil, kalplerinin, vicdanlarının temizliğindendir. Diyeceğim, tek tüktür böyleleri; her biri ayrı ayrı hakkı olabilir. Ama hangşmiz onlar gibiyiz? Böyle pek az kimsenin karşısında, beri yanda binlerce, binlerce insan görüyorsun; zavallı, basit insanlar; Hazreti İsa'ya inandıkları için yine de uysal ve memnun ölebilmiş insanlar. Büyükbaban kurtuluncaya kadar ıstıraplar ve sefalet içinde tam on dört ay yattı da sızlanmadı; ıstırabına ve ölümüne adeta sevinçle katlandı, çünkü tesellisini Hazreti İsa'da bulmuştu." sözlerini şöyle bağladı annem: "Bunların seni inandıramayacağını iyi biliyorum. inancın yolu akıldan geçmez, aşk gibidir o da. Ama günün birinde, aklın her şeye yetmediğini göreceksin; O raddeye geldin de darda kaldın mı, bir teselli gibi görünen her ne varsa ona uzanacaksın. Bugün konuştuklarımızdan bazılarını belki hatırlarsın o vakit" (Gençlik Güzel Şey)
  • "Yani hayatımı, ona yeniden anlam katarak kurtarmak istiyorum." (Doğu Yolculuğu)
  • Saatler,sesleri işitilmeyen kanat hareketleriyle geçip gidiyor üstümüzden. (Gece Yarısından Sonra Bir Saat)
  • Genelde yaşanmaya değmez, çünkü amaçsız bir yaşamın tadı tuzu yoktur, amaçlı yaşam ise baş belasıdır. (Hermann Lauscher)
  • Sabır öğrenilmeye değer biricik şey, en zor şeydir. (İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez)
  • Her ölüm olayından sonra yaşam daha narin, daha incelikli niteliğe bürünür. (İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez)
  • Gel, ağla haydi! Ağlayabildiğimiz sürece işimiz bitik sayılmaz... Belki de bizim en değerli varlığımız, bizim şiirimiz, bizim yolunu gözlediğimiz büyük ezgi bu gözyaşlarının ardındadır. (Hermann Lauscher)
  • “…mutluluğun içinde bile bir pürüz vardı.” (Knulp)
  • İnsan yaşamı derin ve kasvetli bir gece gibi geliyor bana. (Gertrud)
  • Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır. Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar... (Rosshalde)
  • Sadece şunu biliyorum. Zaman zaman dış bir etki olmadan içimde karanlık bir etki oluşuyor. Dünyayı bir gölge sarıyor. Tıpkı bir bulutun gölgesi gibi. Sevinç yanlış ve müzik bitkin görünüyor. Can sıkıntısı her şeye yayılıyor. Ölmek yaşamaktan çok daha iyi. Bu melankoli, bir saldırı gibi zaman zaman geliyor başıma. Hangi aralıklarla olduğunu bilmiyorum. Gökyüzümü yavaşça kara bulutlar kaplıyor. Kalpte bir huzursuzluk başlıyor. Bunun nedeni bir kuruntunun uyarısı, muhtemelen de gece gördüğüm rüyalar oluyor. (Görkemli Dünya)

Yorum Yaz