dedas
Turkcella

Deliliğin Dağlarında - H. P. Lovecraft Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Deliliğin Dağlarında kimin eseri? Deliliğin Dağlarında kitabının yazarı kimdir? Deliliğin Dağlarında konusu ve anafikri nedir? Deliliğin Dağlarında kitabı ne anlatıyor? Deliliğin Dağlarında PDF indirme linki var mı? Deliliğin Dağlarında kitabının yazarı H. P. Lovecraft kimdir? İşte Deliliğin Dağlarında kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 23.05.2022 09:00
Deliliğin Dağlarında - H. P. Lovecraft Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: H. P. Lovecraft

Çevirmen: Barış Emre Alkım

Orijinal Adı: At the Mountains of Madness

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9786053752486

Sayfa Sayısı: 136

Deliliğin Dağlarında Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Anlatmam gereken gerçeklerden kaçınılmaz olarak kuşku duyulacak; yine de eğer mantıksız ve inanılmaz gözüken şeyleri çıkaracak olsaydım, geriye hiçbir şey kalmazdı.

Howard Phillips Lovecraft, küçük yaşta babasını kaybeden, gençliğinde de annesini akıl hastanesine uğurlayan yalnız bir adamdı. Büyükbabasının anlattığı korku öyküleri onun dehşetlere gebe hayal dünyasının kapılarını açtı. Hep içine kapanık biri oldu. Tek çaresi yazmaktı. 1920'li ve 30'lu yıllarda yazdığı öykülerle korku edebiyatına damgasını vurdu ve korku diye adlandırdığımız duyguyu yeniden tanımladı. Onun eserlerinin çoğu modern insanın adlandıramadığı dehşetler hakkındaydı.

Deliliğin Dağlarında, adlandıramamanın yarattığı dehşeti bir bilim adamının, yani asıl işi tanımlamak ve sınıflandırmak olan birinin gözünden yansıtıyor okura. Tam da bu yüzden korku edebiyatının meselesi olan metinlerinden biri bu. Bilinmeyeni aydınlatma çabasının ve modern insanın umutlarının karşısında, derinden yükselen bir karanlığın ve sözcüklere dökülemeyen bir deliliğin öyküsü.

Deliliğin Dağlarında Alıntıları - Sözleri

  • Mahallede dolaşan söylentiler yalnızca şaşkın merakın ucuz yaratıcılığıydı.
  • Dağlar, hayal edilebilecek her şeyi gölgede bırakıyor.
  • Duygularımızın basının anlayacağı bir dille ifade edilemeyeceği bir noktaya geldik ve daha ileriki bir noktada, gerçekten de sıkı bir sansür kuralı uygulamak zorunda kaldık.
  • "Corona Mundi - Dünyanın Çatısı"
  • Bizi, belki de mantığın yapabileceğinden daha iyi bir şekilde kurtaran sadece içgüdüydü; gerçi kurtarıcımız bu idiyse bile, ağır bir bedel ödedik. Mantıktan geriye çok az şey kaldı bizde.
  • ...insanın bu gölgeli delilik dağlarının eteklerinde kendi hayal gücüne mukayyet olması lazım.
  • ..Oyuktaki kalıntılar bugüne kadar çok daha eski periyotlara ait olduğu düşünülen organizmaları - hatta Silur ve Ordovik Dönem'e kadar giden gelişmemiş balıkları, yumuşakçaları ve mercanları - içeriyordu. Kaçınılmaz sonuç, dünyanın bu kısmında, üç yüz milyon yıl önceki yaşam ile sadece otuz milyon yıl önceki yaşam arasında, dikkate değer ve eşsiz bir süreklilik olduğuydu.
  • ‘İnsanlığın selameti için, uykudaki anormalliklerin tekrar hayata dönmemesi için, iğrenç kabusların süzülerek daha geniş alanlara yayılmaması için, dünyanın karanlık, ıssız köşelerinin, keşfedilmemiş derinliklerinin rahat bırakılması gerekiyor.’
  • "Ne Orpheus'un kendisi ne de Lut'un karısı geriye dönüp baktıkları için bu kadar ağır bedel ödememişlerdir."
  • ...ve o kötücül yörenin merkezindeki devasa hayaletimsi kuşların ebediyen haykırdığı bir kelime vardır: "Tekeli-li! Tekeli-li!"
  • Anlatmam gereken gerçeklerden kaçınılmaz olarak kuşku duyulacak; yine de eğer mantıksız ve inanılmaz gözüken şeyleri çıkaracak olsaydım, geriye hiçbir şey kalmazdı.
  • “İnsanlığın barışı ve güvenliği için, yeryüzünün bazı karanlık, ölü köşeleri ve sıhhi derinliklerinden bazılarının kendi haline bırakılması kesinlikle gereklidir; uyuyan anormallikler yeniden canlanan hayata uyanmasın ve kafirce hayatta kalan kabuslar kıvranıp siyah inlerinden daha yeni ve daha geniş fetihlere sıçramasın.”
  • Bu çıplak, karabasan kuleler, rüyaların yasak ülkesine, uzak zamanın ve mekanın çapraşık uçurumlarına ve boyutlararasılığa açılan korkunç bir geçidin kapısını işaretliyor gibiydiler. Bunların kötü şeyler olduğunu - uzak yamaçları lanetli, nihai bir dipsiz uçuruma bakan deliliğin dağları olduğunu- düşünmeden edemiyordum.
  • “Yine başka bir zaman, ilerlemenin çok zor olduğu bir yere geldim. Bu aşamada sertleşmeliyim; ama bazı deneyimler ve imalar vardır ki, iyileşmeye izin vermeyecek kadar derin izler bırakır ve yalnızca öyle bir ek duyarlılık bırakır ki, hafıza tüm orijinal dehşeti yeniden esinler.”
  • Bazı deneyimler ve imalar vardır ki, insanı iyileşmesine izin vermeyecek denli derinden yaralarlar ve geriye sadece o ilk dehşeti çağrıştıran, artmış bir hassasiyet bırakırlar.

Deliliğin Dağlarında İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Belki de delirmiştik, dememiş miydim size, o zirveler deliliğin dağlarıydı diye?" yazar/edgar-allan-poe'nun kitap/nantucketli-arthur-gordon-pymin-hikayesi--111389 kitabı tadında bir kitap. Zaten kitabın ilk sayfalarında da yazarın bu eserden ilhamlandığı şu cümlelerle belli oluyor: "Danforth tuhaf kitapların tam bir tutkunuydu ve Poe'dan bahsedip duruyordu. Poe'nun tek uzun öyküsü olan tüyler ürpertici ve muammalı Anhur Gordon P/m'indeki Antartik manzara benim de ilgimi çekmişti." Bu iki kitabı kıyasladığımızda aşırı fazla benzerlik var, bunlardan en önemlisi her ikisinde "Oyuk Dünya İnanışı"nın ön planda olması, ki bu hakta kaanataonder'in incelemesinden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.( gonderi/141527789 ) Ben özellikle aralarındaki farklara dokunmak istiyorum. İlk ve en gözeçarpan fark, ikisinin de edebi roman olmasına rağmen, bu kitap insana o etkiyi vermiyor. Yani sona kadar dikkat ettim ki, acaba bir tane bile olsa diyalogla karşılaşacak mıyım, ya da monoton anlatım şeklinin kenarına çıkacak mı yazar, ama her ikisinin cevabı hayır oldu. Zaten kitabın da canımı en çok sıkan yanı buydu. Onun dışında dediğim gibi, bilgi edinmek adına çok okunaklı. Okuduğum yönde coğrafyanın ön plan bir ders olması, beni kitaba yaklaştıran nedenlerdendi. Kullanılan terimleri sadece ezbere bilen benim gibiler için daha farklı bakış açısı kazanılabilir. Arkeen'den tutun da Silur'a, Devon'dan tutun da Jura ve Tebeşir devrine dahi yer verilmiş ve hepsiyle başkahramanın yaklaşımıyla bir daha tanışıyoruz. Edgar Allan Poe'nun kitabının devamı gibi yazılmış kitap/buzlar-sfenksi--28045'ni biliyordum ama daha bir yazarı bu kadar etkileyeceğini düşünmezdim. Bu da demek oluyor ki, kitap/nantucketli-arthur-gordon-pymin-hikayesi--111389 hakkında benim bir şey söylememe gerek kalmadı, bu iki kitap kendi sözünü demiş. :) Kitabın tanımında bile korku, gerilim içerikli olduğu yazıyor ama ya korku kavramının tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ya da bu kitapta ben bildiğim şekilden korku denilen şey yoktu. Evet, bir kaç yerde gerilim var, bunu inkâr edemem, fakat korku.. Zaten korkunç olması değil şart olan, bilgi edinmem ve keyif vermesi yetti benim için. En sevdiğim alıntı: gonderi/147917980 Hem kitap/nantucketli-arthur-gordon-pymin-hikayesi--111389, hem de kitap/deliligin-daglarinda--120592 kitaplarını okumama neden ve heveslendiren değerli arkadaşıma teşekkürler.. ( Dipnot: bu korku kitabı değil, kaanataonder ://) Son olarak, "...insanın bu gölgeli delilik dağlarının eteklerinde kendi hayal gücüne mukayyet olması lazım." (Rûhe)

~76° | Deliliğin Dağlarında: Merhaba. yazar/H-P-Lovecraft'in bu kitabı kesinlikle sadece bir gün içerisinde bitirilebilecek bir kitap. Zaten 136 sayfa. Bir çırpıda okunur. Ele alınan konu yazar/edgar-allan-poe'un kitap/nantucketli-arthur-gordon-pymin-hikayesi--111389 adlı kitabında da ele alınan ve benim daha önce bir ileti olarak paylaştığım ''Oyuk Dünya İnanışı'' temel olarak. gonderi/137429476 Arthur Gordon Pym'in Öyküsü adlı kitapta bu konuya oldukça yüzeysel olarak girilmişti. Karakterlerimizin amacı güney sularını ve topraklarını keşfetmekti. Ancak kitabın sonunda pek çok sorunun cevabı verilmeden her şey bir sona ermişti. Ancak bu daha sonraki yazarlara ilham kaynağı olmuştu. Bu kitapta da bir tık daha ileri gidilmiş. Yaklaşık bir milyar yıl önce uzaydan gelen ''Eskiler''in suda başlayan yaşamlarından sonra Antarktika'da karaya çıkıp bir şehir kurmaları, ilerleyen milyonlarca yıl boyunca çeşitli teknolojik gelişmelerle gelişmiş bir medeniyet hâline gelmeleri, daha önce örneği görülmemiş sanat eserleri vermeleri, ilginç ölü gömme teknikleri sergilemeleri, buzullaşmayla beraber karadan uzaklaşıp mağaraların ıssız ve derin geçitlerinden tekrar suya ve yeraltındaki dünyaya yerleşmeleri ve ayrıca yine uzaydan gelen başka varlıklar tarafından pek çok kez saldırıya uğramaları gibi konulara değinilmiş. Ha, yine de bu kitap da bizi o dünyayla tanıştıran bir kitap değil. Bir araştırma ekibi Antarktika'ya gidiyor. Amaçları, zamanında güllük gülistanlık bir kıta olan Antarktika'nın evrimini incelemek. İşte bu araştırmaları esnasında başlarına gelen tuhaf olaylar yukarıda anlattığım inanışı onların da aklına getiriyor. Bu inanışın peşinden giden ve doğru olup olmadığını bulmaya dair büyük bir merak ve arzu besleyen karakterlerimiz bizi ancak o dünyaya ulaşmayı sağlayan bir geçidin ağzına kadar getirebiliyor. Edgar Allan Poe'un Arthur Gordon Pym'in Öyküsü adlı kitabının daha önce okunması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu kitap bu inanışın korku edebiyatında kullanımının bir nevi öncüsü. Aşağıya ona yazdığım incelemeyi de koyacağım. gonderi/137434897 Keyifli okumalar! (Kaan Ata Önder)

KORKU MU EDEBİYATI?: Bir süredir gotik edebiyattan bir şeyler okumak istiyordum. Aklımdaki, kitap/jane-eyre--119621 misali şato tarzı bir ev, çatıya kapatılmış bir ev sakini, yahut gizli saklı işleri olan bir uşak, geçmişi kazdıkça ortaya çıkan esrarengiz örtülü olaylar, hayaletli sihirli mihirli şeylerdi yahut kitap/sinirdaki-ev--28935 gibi bir şey. E tabi bu umduklarım, yazar ne uygun görürse, azıcık gerdiği sürece sıkıntı olmaz. -DI. Gotik edebiyatı araştırırken de karşıma Lovecraft çıkınca ıskalamadım. Peki bu seçimle iyi mi ettim? Nereden eleştirmeye başlasam bilmiyorum. Okuyacak olanlar için sürprizbozan olacak fakat bence bozulacak bir sürpriz yok, siz yine de okuyup okumayacağınıza kendiniz karar verin. Öncelikle kitaptaki düşünce gerçekten güzeldi. Bir grup güney kutup bölgesine gidiyor ve orada biyolojik ve jeolojik araştırmalar yapıyor. Her şey son teknoloji. Lovecraft 1937'de ölmüş bir yazar. Bu kitap da 1920'lerin sonuna doğru yazılmış. O zamanlarda bu kadar teknolojik gelişmelerin olduğunu bilmiyordum, bu yüzden epey şaşırdığımı söylemeliyim. Bu konularla ilgili yeterinden fazla bilgi verilmiş. Yetmedi biyolojik mi dersiniz bayolojik mi bilmem, bayıltana kadar bilgiye boğulduğumuz bir sürü paragraftan sonra, bir ümit bir olay olsun, bir hareketlilik olsun derken, neyse buraya sonra geleceğim. Dünyanın tarihi ile ilgili de bayıltan satırlara gömmeyi uygun bulan Lovecraft, gerçekten güzel olan roman konusunu, bence güzel de harcamış. İkinci Zaman, Üçüncü Zaman, Tebeşir Çağı, Jurasik ve Komakiyen dönemleri, Üstneojen Çağı vs. Bunlar romana yedirilse, ara ara geçse inandırıcılığı artıran ve hoşumuza giden ayrıntılar olabilirdi. Sürekli bunların geçtiği cümleler okumak bir yerden sonra yeter artık dedirten, insanı sıkan, romanın dışına atan, dozu aşmış ayrıntılar. Sonuç itibariyle Tarih Öncesi Devirlerle ilgili bir araştırma kitabı değil, kurgu bir kitap okuyoruz. Yabancılaşma ve yüzleşme öyküsüymüş. Pabucumun yüzleşmesi. Bu kelimeyi gören de essahtan bir şey var zanneder. Bütün bir kitap bunlarla geçti. Son 30 sayfada nihayet biraz ekşın geldi. Ama o kadar az ki, dişimin kovuğunu doldurmadan bitti. Bu. Kitap bu. Yazılışta geçen KAFİRCE, DELİCE, DEHŞET VERİCİ, YAZMAYA CESARET EDEMEYECEĞİM gibi ifadelerin garipliğinin saçmalığının ne alakasına gelelim. İşte burda olmayan sürprizi bozacağım. Bu ekip araştırmaya gitti ya, kitabın en başında ve arka kapak yazısında orada garip yaratıklarla karşılaşacakları zaten belirtilmiş, yani bu benim olayın tadını kaçırmam değil. Siz böyle bir yere gidiyorsunuz, bunlar muhtemelen uzaydan gelmiş, taa tarih öncesi devirlerden beri burada yaşadığını araştırmalarınız sonucu anladığınız, zekası olan varlıklar. Kendilerine ev yapmışlar, şehir kurmuşlar, Buzul Dönemi falan oraları terkedip denizlere geçmişler vs. Kendi hallerinde yaşıyorlar, efendi efendi, kimseye bulaştıkları yok. Şimdi biri bana buradaki kafirliği bir açıklasın. Neden kafirce yapılar? Bu bir argo kullanımdır tamam da siz oraya gelene kadar kimi kesip biçtiler? Oraya gelen ilk ekibin başına bir şeyler geliyor. Dehşetli korkunçlu şeyler. İlk önce fırtına falan zannediliyor. Değil, üç harfliler basmış gibi (Palu Family effect) bunları orada basmışlar ama olay gölgede. Gelen 2. ekibi de bir karşılaştır doğru düzgün, canavarlar uzaylılar bunları görmeden, ekip onları bir görsün korka korka. Yok adamlar ellerine horoz şekerlerini alıp bunların inlerine giriyor. Lalalalala. Şirinler müziği fonda. Böyle sakin sakin geziyorlar. 37 köpeğin 36'sının öldüğünü görün, çadırlar paramparça sakin selim buraları gez, sonra sürekli dehşet içeren cümleler kur ama dehşet yok. Çünkü dehşet dedikleri şey, 1. ekibin betimlenmesi değil bakın, bunlar dağlara bakıyorlar dehşet, yere bakıyorlar dehşet, duvardaki bizim çivi yazımız misal resimlere yazılara bakıyorlar dehşet, gökyüzüne bakıyorlar dehşet. Dağlara delilik diyorlar. Dağ ve delilik. Kitapta defalarca deli, delice, delilik kelimeleri geçiyor, ama okur put gibi bakmakta. WHY??? Yahu ne olacaktı Los Angeles sokakları mı bekliyordunuz, inin cinin top oynadığı ve hatta hayatın olmadığını düşündüğünüz yerler zaten. Hayatın var olduğunu öğrenmek tamam şaşırtır da kitap boyunca dehşet dehşet dehşet. Kitaptaki anlatıcı, ''House of Alien Families'' gezisini gerçekleştirirken hani insanı napıyorsunuz dedirten ve sizin bilim aşkınıza uzaylı yeşil yapışkan sıvısı yapışsın e mi öfkesini hissedip, çıkın ordan şımarıklar sizi terliğini fırlatmak istediğiniz uzun yürüyüşlerinde, nihayet son 30 sayfasında dev penguenler görüp iki çığlık bir kovalamaca yaşıyorlar ve kitap bitiyor. 7 puanı hem kitabın ana fikri güzel diye hem de son 30 sayfa için verdim ve inanın cömert bir puan ya da inanmayın beni ilgilendirmiyor ister sevin ister gömün, ben kitabı beğenmedim. Şu yazmaya cesaret edemediği ve ekip arkadaşına aklını oynattıran her ne idiyse yazsaydı da biz de korkudan bir irkilme vakası yaşasaydık. Olmamış. Allahtan %40 indirimle almıştım. :) (Kübra)

Deliliğin Dağlarında PDF indirme linki var mı?

H. P. Lovecraft - Deliliğin Dağlarında kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Deliliğin Dağlarında PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı H. P. Lovecraft Kimdir?

Howard Phillips Lovecraft, (20 Ağustos 1890-15 Mart 1937) Amerikalı korku yazarı ve Cthulhu Mitosu'nun yaratıcısı. Eserlerinde bilim kurgu ile korkuyu birleştiren ilk yazardır.

20 Ağustos 1890'da Rhode Island, Providence'de doğdu. Pazarlamacı olan babası Winfield Scott Lovecraft ve annesi Sarah Susan Phillips Lovecraft'ın tek çocuğuydu. Anne ve babası, ikiside otuzlu yaşlarındayken evlenmişlerdi. 1893 yılında Lovecraft henüz 3 yaşındayken, babası Chicago'da bir iş gezisinde olduğu sırada kaldığı otel odasında ağır bir psikolojik rahatsızlık geçirdi. Providence'e geri getirilerek Butler Akıl Hastanesi'ne kaldırıldı. 1898 yılında bir sinir krizi sonucu geçirdiği felç yüzünden ölene dek burada kalacaktı. Babasının hastalığı ve ölümünün Lovecraft üzerinde oldukça büyük ve derin bir etkisi oldu.

Yazarın en verimli dönemi, yaşamının son on yılında Providence'e döndükten sonra başladı. En bilinen kısa öyküsü Charles Dexter Ward Vakası ve Deliliğin Doruklarında'yı bu dönemde yazdı. Alonzo Typer'ın Günlüğü, Tümsek, Kanatlı Ölüm gibi birçok hayalet öyküsünü edebiyat dünyasına tanıttı. En üretken olduğu bu yıllarda iyice yoksullaşan yazar hayatta kalan teyzesiyle küçük bir pansiyona taşınmak zorunda kaldı.

1936'da yazara bağırsak kanseri teşhisi kondu. Yetersiz beslenme yüzünden durumu iyice ağarlaşan Lovecraft, 15 Mart1937 yılında Providence'de yaşama veda etti.

H.P. Lovecraft adı, 1926 yılında yazdığı korku romanı Cthulhu Mitosu'yla ölümsüzleşti. Bu roman, birçok filme, besteye ve çizgi romana esin kaynağı oldu. Günümüzde de yaşamını sürdüren aralarında Stephen King, Bentley Little, Joe R. Lansdale ve Neil Gaiman'ın bulunduğu birçok bilim kurgu yazarına esin kaynağı oldu.

H. P. Lovecraft Kitapları - Eserleri

  • Cthulhu'nun Çağrısı
  • Deliliğin Dağlarında
  • Nyarlathotep
  • Karanlıkta Fısıldayan
  • Innsmouth'un Üzerindeki Gölge
  • Uyku Duvarının Ötesinde
  • Charles Dexter Ward Vakası
  • Erich Zann'ın Müziği
  • Lanetin Uyanışı
  • Zamanın Dışından Gelen Gölge
  • Mezarlıktaki Dehşet
  • Cthulhu’nun Çağrısı
  • Toplu Eserler 1
  • H.P. Lovecraft - Bütün Hikayeleri
  • Bilinmeyen Kadath'a Düş Yolculuğu
  • Bütün Romanları
  • İki Novella: Inssmouth Üzerindeki Gölge - Zamanın Uçurumunda
  • Denizler Kuruyana Kadar
  • Dunwich Dehşeti
  • Herbert West : Diriltici
  • H.P. Lovecraft Seçme Eserler
  • Cthulhu'nun Çağrısı ve Diğer Tuhaf Öyküler
  • Dagon
  • Toplu Eserler 2
  • Karanlığın Hayaleti
  • Edebiyatta Doğaüstü Korku
  • Toplu Eserler 3
  • Tuhaf Kurgu Yazmak Üzerine Notlar
  • Tuzak
  • H.P Lovecraft'tan Üç Öykü
  • H.P. Lovecraft Seti
  • Ölülerin Çığlığı
  • Yuggoth’tan Mantarlar
  • Gotik Öyküler
  • The Horror at Red Hook
  • The Colour Out of Space
  • Bothon
  • Cthulhu Mitosu Öyküleri
  • Le Temple
  • The Dunwich Horror
  • The Horror in the Museum
  • Evdeki Resim
  • At The Mountains of Madness
  • The Lurking Fear
  • Gölgelerden Gelen Korku
  • H.P. Lovecraft's the Dunwich Horror
  • Complete Works of H. P. Lovecraft

H. P. Lovecraft Alıntıları - Sözleri

  • Evrendeki bütün dehşeti gördüm, bundan sonra ne bahar sabahları ne de yaz çiçekleri benim için zehirden başka bir şey olamaz. (Cthulhu'nun Çağrısı)
  • “Her biri kendi yönünde çaba sarfeden bilimler bugüne kadar bize çok az zarar verdi,ama bir gün dağınık bilgilerin bir araya getirilmesi gözlerimizin önüne öyle korkunç bir gerçeklik serecek ki,bu manzara içindeki kendi konumumuzu görünce ya ortaya çıkan bu gerçek nedeniyle delireceğiz ya da ölümcül ışıktan yeni bir karanlık çağın huzur ve güvenliğine kaçacağız.” (Cthulhu’nun Çağrısı)
  • Büyük bir sır, tabii varsa bileni. (Yuggoth’tan Mantarlar)
  • Altımızdaki inanılmaz manzaraya aptal aptal bakarken dilimizin ucuna ‘Corona Mundi -Dünyanın Çatısı-’ gibi türlü türlü fantastik deyişler geldi. Bu ölü kutup dünyasını ilk gördüğümden beri sık sık aklıma takılan tekinsiz eski efsaneleri şeytani Leng yaylasını, Mi-Go’yu Himalayalar’ın iğrenç Karadam’mı, insanlık öncesi dönemlere ilişkin imalarla dolu Pnakotic Elyazmalarını, Cthulhu Mezhebi’ni, Necronomicon’u, şekilsiz Tsathoggua ve bu yarı-varlıkla ilişkili şekilsiz yıldız döllerinden daha kötü şeyler üzerine Kuzey ülkelerinin söylenlerini düşündüm yeniden. (Toplu Eserler 1)
  • Yeryüzündeki en büyük lütuf, insan zihninin çevresinde bulunan her şeyle bağlantı kurma konusundaki yetersizliğidir bence. (Cthulhu'nun Çağrısı)
  • Hayatım boyunca bilinmeyene karşı hissettiğim hevesi kaybetmedim ve son gelmeden evreni olabildiğince yakından tanımaya kararlıyım. (Mezarlıktaki Dehşet)
  • “Bilinmeyen, bazı insanları sanıldığından çok fazla çekiyor..” (Bütün Romanları)
  • "Nereye gittiğini gizli tut. Büyük bir aydınlanma seni bekliyor." (Karanlıkta Fısıldayan)
  • Fakat evrende acı olduğu kadar merhemi de vardı ve o merhem unutuştu. (Lanetin Uyanışı)
  • Bazen kendine gelmen için, başkalarından gitmen gerekir. Uzaklaşmak, özgürlüktür... (Charles Dexter Ward Vakası)
  • Yaklaşık bir buçuk metre uzunluğundaki pembemsi yaratıkların bir çift devasa sırt yüzgeci ya da zarımsı kanadı, bir dizi eklemli uzvu, kabuklu gövdeleri vardı ve normalde kafasının olması gereken yerde de çok sayıda güdük antenle kaplı, oval şeklinde bir yumru bulunuyordu. (Cthulhu'nun Çağrısı ve Diğer Tuhaf Öyküler)
  • Tanrım al beni! Buradayken kırmızı olurum daha iyi, Zambak gibi beyaz ve yarım yıldır ölü olacağıma! (Uyku Duvarının Ötesinde)
  • Yüzeye çıkmış olan batabilir, batmış olansa yüzeye çıkabilir. (Cthulhu'nun Çağrısı)
  • Deniz delirmiş gibi monologuna ve rüzgâr söylenmesine devam etti, fakat bunlar bilinçsizliğin duvarlarıyla benden uzaktaydı ve bir süreliğine gece okyanusu uyuyan bir zihinden atılmıştı. (Denizler Kuruyana Kadar)
  • Hafıza bazen merhametli silinmeler yapıyor. (H.P Lovecraft'tan Üç Öykü)
  • …bir insan Doğayla belirli sınırların ötesinde oynayamaz ve dokuduğun her dehşet, seni yeryüzünden silmek için yükselir. (Bütün Romanları)
  • Kinik olmak iyidir, hâlinden hoşnut bir kedi olmak daha bile iyidir ve en iyisi de hiç var olmamaktır. (Tuhaf Kurgu Yazmak Üzerine Notlar)
  • Ölüm merhametlidir; çünkü oradan dönüş yoktur, ama gecenin öte tarafından yorgun, bitkin ve bilgili geri dönenler için artık huzur diye bir şey yoktur. (Herbert West : Diriltici)
  • Erken uyarılan, erken önlem alır. (Denizler Kuruyana Kadar)
  • kelimeler ruhumu kemiren dehşet ve şaşkınlığın yalnızca çok küçük bir kısmını anlatabilir. (Zamanın Dışından Gelen Gölge)

Yorum Yaz