dedas
Turkcella

Deliliğe Övgü - Desiderius Erasmus Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Deliliğe Övgü kimin eseri? Deliliğe Övgü kitabının yazarı kimdir? Deliliğe Övgü konusu ve anafikri nedir? Deliliğe Övgü kitabı ne anlatıyor? Deliliğe Övgü PDF indirme linki var mı? Deliliğe Övgü kitabının yazarı Desiderius Erasmus kimdir? İşte Deliliğe Övgü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 04.06.2022 23:00
Deliliğe Övgü - Desiderius Erasmus Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Desiderius Erasmus

Çevirmen: Yücel Sivri

Orijinal Adı: Stultitiae Laus

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786053327189

Sayfa Sayısı: 152

Deliliğe Övgü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Desiderius Erasmus (1469-1536): Yeni Ahit’in ilk editörü, ilahiyat edebiyatının önde gelenlerinden ve Kuzey Avrupa Rönesansı’nın en önemli hümanistlerinden olan Erasmus, filolojik yöntemleri kullanarak tarihsel-eleştirel geçmiş araştırmalarının temelini attı. Eğitim alanındaki yazıları klasiklere eski dini müfredat yerine hümanist bir bakış açısıyla yönelinmesine katkıda bulundu. Kilisenin gücünün kötüye kullanılmasını eleştirirken yükselen reform taleplerini teşvik etti. Bu tutumu hem Protestan Reformu’nda hem de Katolik Karşı Reformu’nda ses buldu. Luther’in doktrinini ve papalığın sahip olduğunu iddia ettiği güçleri reddeden bağımsız duruşu nedeniyle her iki tarafın hedefi haline geldi. İngiltere’ye giderken tasarladığı ve Thomas More’un evinde yazdığı Deliliğe Övgü ile dönemin entelektüellerini eleştirdi, öğretmenler, papazlar, ilahiyatçılar, filozoflar, tüccarlar, avukatlar, hükümdarlar, azizler ve kendini zeki sayan herkesi alaycı bir dille yerdi.

Yücel Sivri (1961): Ortaöğrenimini 70’li yıllarda İstanbul’da, Haydarpaşa Lisesi’nde tamamladı. Berlin Teknik Üniversitesi’nde Matematik, Alman Filolojisi, Eski Diller ve Tarih bölümlerinde eğitim gördü. Doktorasını Ortaçağ Alman Edebiyatı alanında yaptı. Yücel Sivri 1980 yılından bu yana Berlin’de yaşıyor, akademik ve edebi çalışmalarını sürdürüyor. Felsefe, edebiyat, dil bilimi, onomastikon ve tarih alanlarında Almanca ve Türkçe kaleme alınmış yapıtları ve çevirileri var. Çeşitli yayın ve eğitim kuruluşları için kültürlerarası ve bilimsel danışmanlık hizmetleri veriyor.

Deliliğe Övgü Alıntıları - Sözleri

  • Bende ne maske, ne de yalan olabilir, kalbimde bulunmayan bir hissin görüntüsü de hiçbir zaman yüzümde görünmez. Ben sadece kendime benzerim.
  • Her delilik sürekli zararlı değildir.
  • Yüz dilim ve yüz ağzım, ahmakların her türünü okumak için güçlü bir sesim olsa, aptallığın bütün adlarını dile getiremem ki.
  • Ne için yasal tedbirler aranırdı, kuşkusuz iyi yasaların doğduğu kötü davranışlar olmasaydı?
  • Bu hayat, ölümden başka hiçbir şey değildir.
  • Bir kralın hem zengin hem hükümdar olduğunu kim kabul etmez? Buna rağmen ruhunu hiçbir iyilikle donatmadıysa, hiçbir şey ona yetmiyorsa kesinlikle en yoksul adamdır.
  • Soruyorum, acaba kendinden nefret eden kişi kimi sevecektir?
  • “İnanç, umut edilmesi gereken şeylerin dayanağı, görülmeyen şeylerin özüdür.”
  • “Hem gençliğin tez elden gitmesine engel olan hem huysuz yaşlılığı uzak tutan tek şey aptallıktır.”
  • Kendinden nefret eden biri bir başkasını sevebilir mi? Böyle biri kendiyle kavgalı olan başka biriyle uyum içinde olabilir mi? Kendine eziyet çektirip yine kendi kendine çok bilmişlik taslayan böyle bir insan başka birine huzur verebilir mi? Bu sorulara olumlu yanıt veren varsa, o budalanın dik âlâsıdır.
  • Din adamlarının Kutsal Kitap, yumuşak balmumu gibi çıkarlarına göre durmadan şekil değiştirdiğinde duydukları haz! Ya insan ırkının eleştirileri olarak ortaya çıkıp kendi gizli yahut açık fikirlerinden azıcık olsun aykırı düşünceler ileri sürmek bahtsızlığında olanları herkesin gözü önünde tövbeler etmeye mecbur bıraktıkları zamanki zaferleri!
  • Maymun her zaman maymundur, erguvan renkli kumaşlar kuşansa bile.
  • “Seni öven yoksa, sen de kendini öv.”
  • Abartılmış bilgelik ne kadar sersemce ise zıvanadan çıkmış akıl da bir o kadar tehlike arz eder.

Deliliğe Övgü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kankasını eğlendirmek için adamın biri bir haftada bir kitap yazmış. Adam Erasmus, kankası Thomas More… Sonra sen bizim miskin ergene “ Fatih’in İstanbul’u…” Hadi canım sen de!!! Kitap önsöz açıklama falan derken otuzuncu sayfada ancak başlayabiliyor. Ve otuzuncu sayfadan itibaren de sizi bir sürpriz bekliyor: Pre- İntermediate düzeyinde Latince bilenler simultane çeviri yapsın dermişçesine tüm çift sayı olan sayfalar Latince, tüm tek haneler ise biz “serf” ler için Türkçe. Sürpriz ama iyi mi kötü mü bilemedim? Sonuçta Latince gizli tarikatların dili. Sakın bu bir İlluminati kriptosu falan olmasın? Olmasın mı? Peki olmasın. O zaman, Latince sayfalarda kesin anamıza bacımıza sövüyorlar! Biz tedbiri elden bırakmayalım. Önsözde deliliği hem övüyor hem de yeriyor denilse de bence kitap boyunca sadece övüyor. Tüm dünya karşılarında dursa da davasını için, aşkı için, inandığı için “mecnun” olanları övüyor. Bir Tanrıçanın ağzından, toplumdaki tüm bozuklukları, cahillikleri, yalanı, ikiyüzlülüğü ve bunları yapan insanları alaya alıp koskoca insanlar bu iğrençlikleri bilerek yapacak değiller ya (!) “kedidir o kedi” diyor anlayana. https://www.youtube.com/watch?v=stbS2LJssWQ Erasmus kitapta çok fazla atıfta bulunuyor. Özellikle Yunan mitolojisine, Roma uygarlığına, Eski ve yeni Ahit’e. Hadi yazarı anladık deli. Sanki sadece kankası okuyacak, hem bencil hem deli… Tamam da, çevirmene ve Kabalcı Yayınlarına ne oluyor. Hadi biz de kitabın adına yaraşır delilik yapalım dercesine neye atıfta bulunsa bir not maddesi koymuşlar. Dipnot da değil kitabın 287. sayfasından 334. Sayfasına kadar 680 madde açıklama var. Örneğin; cümle içinde “Sisyphos Kayası” denildiğinde buna bir not koymuş, diğerini de açıklayacağım diye bir not koymuş derken olmuş sana 680 madde. Eğer çok merak ediyorsa, bırak, o meraklı derviş gitsin, Google hazretlerine sorsun. Yaklaşık 204.000 sonuçtan hangisini isterse oradan öğrensin. Okuyucuya bu kadar “armut piş, ağzıma düş” muamelesi aslında hakaret. “Tembel! Neyi kendin yaptın ki zaten. Kaldırıp da mabadını bir bakmazsın biliyorum. Aç ağzını, aç hazır bilgi, aç…” dermiş gibi… Kameraya karşı sosyal mesajımı da vereyim: Okuma hazzına, hızına karşı “ Nuri Alço” davranışlarına hayır!!! Çocukluk, yaşlılık, kadınlar, dostluk, evlilik, savaş, bilgelik, doğa vb bir çok konuya iğnesini batırıyor. Erasmus özetle diyor ki: “Gerçek” delilik bir mertebedir herkes erişemez. Siz gafiller kendi yaptığınız putlara taparken, kendi uydurduğunuz kurallar karşısında saygı duruşuna geçerken, ( Bu saygı örneğine benzer bir şeyi başka bir yerde daha yazmıştım. Faninin biri “ Atatürk’e mi laf atıyon sen!” demişti. ATAM ! ciddiyim, sen kalk da ben yatam… ) mutsuzluğu dibine kadar yaşarken; delilik mertebesine erenler, saçmalıklarınızla hayatı kendinize zindan etmenize gülmeyecekler sadece üzülecekler. Hz. İsa gibi yalvaracaklar göğe doğru: Affet onları, ne yaptıklarını bilmiyorlar… Tüm “engellemelere rağmen” ismi güzel, kendi daha güzel bu kitabı cebren okutunuz efenim. ( Mitoloji uzmanı falan olmanıza gerek yok ama en azından Homeros’un İlyada ve Odysseia kitaplarından sonra okursanız daha fazla zevk alırsınız. ) https://www.youtube.com/watch?v=4QPU1VpPn2s (Meşrebi Kalender)

Cehalet mutluluktur! Kitabın asıl çeviri ismi "Ahmaklığa Övgü" ancak Türkiye'de ilk olarak "Deliliğe Methiye" olarak çevrildiğinden isim öyle kalmış. Aslında orijinal isim ile çeviri gerçekleştirilseydi kitabın daha anlaşılabilir olacağı kanısındayım. Ve yazar şöyle başlıyor aslında kitaba "Budalalığa övgüler yağdırdım, ama tamamen budalaca değil." Aslında dünya da ki tüm olguları budalalığa bağlıyor ve bunu çok zekice bir çizgiden götürüyor. Ben çok severek ve sindirerek okudum. Din, siyaset, sanat, bilim kısacası ne ararsanız hepsini tek tek ele almış 68 maddede. Hepsi ile ilgili çıkarımlarda bulunmuş. Ve yazıldığı dönemle şimdi ki arasında pek bir şeyin değişmediğini görüyorsunuz aslında bir abimin de dediği gibi değişmiyoruz dönüşüyoruz :) Bunlara ek olarak eğer benim gibi Yunan mitolojisi ve Roma tarihi konularında eksiklikleriniz varsa okumanız biraz fazla zaman alıyor. (Nisa Nur)

Deliliğe Övgü İncelemesi - Dikkat Spoiler İçerir!: Desiderius Erasmus'un 15. yüzyılda yazdığı ve insanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını, salt özgürlüğe ulaşmasını ve mutlu olmasını sağlayan özelliğin delilik olduğunu açıkça ifade ettiği eseridir. Gerçekten de öyle değil midir? Çevremizde "deli" veya "ahmak" olarak nitelediğimiz insanlar bizlerden daha özgür ve daha mutludurlar. Hadi bizleri geçtim, "bilge" olarak gördüğümüz veya bizi yönetmesi için kendisine oy attığımız yöneticilerden bile daha mutlu, daha özgür ve daha kendileridir. Ahmaklar veya deliler, fazla düşünmezler, kafalarını yormazlar, insanlığın gidişatına yönelik olumlu bir çaba sarf etmezler, çaba sarf edenleri de hiç umursamazlar... Ahmaktırlar; ama mutludurlar. Zira halk da ahmaklara değer verir. Bizlerse bir şeyleri daha ileriye daha güzel noktaya getirmek için canla başla mücadele ederiz. Gelin görün ki, bu mücadelemiz bizi onlardan daha özgür, daha değerli veya daha mutlu kılmaz. Ne yaparsak yapalım, onlar kadar özgür ve mutlu olamayız. "Ahmak"lığın anlatıldığı bu eserle ilgili sözlerime son verirken, herkese keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim. (Semih Doğan)

Deliliğe Övgü PDF indirme linki var mı?

Desiderius Erasmus - Deliliğe Övgü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Deliliğe Övgü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Desiderius Erasmus Kimdir?

Günümüzde, Rönesans’la birlikte ortaya çıkan hümanizm akımının yaratıcılarından ve en büyük temsilcilerinden biri olarak bilinen Rotterdamlı Erasmus, 1465 yılında Hollanda'nın Rotterdam kentinde doğdu. Bugünkü ortaöğrenimi karşılayan bir öğrenim döneminin ardından Augustin tarikatına girerek rahip oldu. Ancak hiçbir zaman geleneksel anlamda bir rahip olarak etkinlik gösteremedi; kendini daha çok bilime adamak istediği gerekçesiyle, dini makamlardan "cüppe giymeme" iznini aldı. Paris Üniversitesi'ne devam etti. 1499'da İngiltere'ye gittiğinde, john Colet, Thomas More(Morus) gibi aydınlarla tanıştı ve bu dostluklarla ufku daha da genişledi.

Papalığın düşünceler üzerinde kurduğu hegemonyaya karşı çıkarak, gerçek Hıristiyanlık ruhunu antik çağın yalınlığında aradı. Güzel sanatların ve bilimlerin yayılmasını, Avrupa'nın ortak bir sanat ve bilim anlayışının çatısı altında birleşmesini, hümanizmin birinci koşulu saydı. Özgün yapıtlarıyla ve çevirileriyle antik çağ düşüncesinin Avrupa'da yayılmasına çok büyük katkılarda bulundu. Martin Luther'in reformları başladığında, kilisenin yenilenmesi görüşüne katılmakla birlikte, Hıristiyan dünyasının kargaşaya, parçalanmaya sürüklenmesine şiddetle karşı çıktı.

1536'da Basel'de öldüğünde Avrupa'nın düşünce yaşamında papaların bile ziyaretine geldikleri bir kişi olacak kadar saygın bir yer edinmişti.

Bütün yaşamı boyunca Latince konuşup yazan Erasmus ölmeden önceki son sözlerini ana dilinde söylemişti: "lieve God"

Deliliğe Övgü (özgün adıyla: Morias enkomion seu laus stultitiae),Erasmus'un canlılığını, geçerliliğini ve çekiciliğini günümüze değin değişmeden koruyabilmiş tek yapıtıdır. Bu küçük kitabın taslağını 1509 yazında, İtalya'dan İngiltere'ye yaptığı yolculuk sırasında çıkaran Erasmus, yazma işini İngiltere'de, dostu Thomas More'nin evine vardıktan kısa süre sonra gerçekleştirdi; kitabı da Thomas More'a adadı. Yapıtını birkaç gün gibi kısacık bir sürede tamamlayan Erasmus, bu arada hiçbir kitaptan yararlanmadı.

Düşünce yapısı ve eserleri

Gülmece türündeki yapıta egemen olan iki temel görüş vardır. Bunlardan birine göre gerçek bilgelik, deliliktir. Öteki görüşe göre ise kendini bilge sanmak, gerçek deliliktir. İnsana yeryüzünde yaşama gücü kazandıran şey, gerçek bilge olma niteliğiyle doğrudan doğruya deliliğin kendisidir. Kitapta delilik (stultitia) , kendi kendisine övgüler düzer; bu arada çocuklukta ve yaşlılıkta, aşkta, evlilikte ve dostlukta, politikada ve savaşta, yazında ve bilimde deliliğin nasıl her zaman egemen olduğu gösterilir.

Tüm uğraş alanları, bu arada özellikle din kurumu ve din adamları bu panorama çerçevesinde sergilenir. Deliliği konuşturma kisvesi altında Erasmus, çağının kilisesine ve o kilisenin mensuplarına en acımasız eleştirileri yöneltir. Bu niteliğiyle “Deliliğe Övgü” çağlar boyunca bağnazlığa karşı kaleme alınmış en yetkin düzeydeki başyapıtlardan biri olmuştur. Yapıtın yazılışını izleyen sonraki yüzyıllarda -haklı olarak- düşünce düzeyindeki bağnazlığın her türlüsüne yönelen bir eleştiri diye yorumlanması, belki de bugüne değin koruduğu kalıcılığın baş nedenidir.

Yazınsal açıdan Deliliğe Övgü, Latin ozanı Horatius'un "hakikati gülerek söylemek" ilkesinin belki de en yetkin örneğidir. Biçim açısından Erasmus, yapıtını kaleme alırken daha önce yapıtlarını çevirdiği Lukianos ve Libanios'tan da esinlenmiştir.

Desiderius Erasmus Kitapları - Eserleri

  • Deliliğe Övgü
  • Barışın Şikayeti
  • Çocuklar için Adabımuaşeret
  • Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi
  • Adagia
  • Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş

Desiderius Erasmus Alıntıları - Sözleri

  • Seçkin bir bilgelik yoksa ,altın neyi ifade eder; pırlantaların ışıl ışıl parlamaları, olağandışı erdemler yoksa olağanlığın ötesine ne kadar geçebilir. (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)
  • Bırak başkaları armalarına aslanlar, kartallar, boğalar, leoparlar çizdirsin. Armalarını nüfuz ettikleri sosyal bilim dalları kadar amblemle süsleyebilenler, işte onlar gerçek asalete sahip olanlardır. (Çocuklar için Adabımuaşeret)
  • "Çocukların karakterinin en iyi oyun esnasında belli olduğunu söylerler. Hile yapmaya, yalan söylemeye, dövüşmeye, şiddete, öfkeye, kibre meyilli çocuk, oyun sırasında doğasındaki bütün bu kusurları açıkça dışa vurur." (Çocuklar için Adabımuaşeret)
  • - " (…) Arada bir, her şeyden elini eteğini çekemiyorsan, özgür değilsin..." (Adagia)
  • "Gerçek adap hem doğayı hem de aklı tatmin etmekten geçer. ... Bir çocukta en hoşa giden şey, iyi ahlakın yoldaşı ve bekçisi olan edeptir." (Çocuklar için Adabımuaşeret)
  • Çünkü daha uzun süre yaşayan değil, yaşamı daha değerli olan insan en talihli olandır; yaşamın büyüklüğü yılların sayısıyla değil doğru hareketlerin sayısıyla ölçülmelidir. (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)
  • Her delilik sürekli zararlı değildir. (Deliliğe Övgü)
  • Bu hayat, ölümden başka hiçbir şey değildir. (Deliliğe Övgü)
  • Bir okul diğeri ile kavgalı, sanki hakikat bölgeye göre değişiyormuşcasına. (Barışın Şikayeti)
  • Duos insequens lepores, neutrum capit: İki tavşanın peşinde koşan, ikisini de avlayamaz (Adagia)
  • "İnsanın onu seven kişiyi terk etmesi insafsızlık, ona iyilik yapana yüzünü dönmesi nankörlük ve onu meydana getirip ayakta tutana kötü davranması ise vicdansızlıktır." (Barışın Şikayeti)
  • Din adamlarının Kutsal Kitap, yumuşak balmumu gibi çıkarlarına göre durmadan şekil değiştirdiğinde duydukları haz! Ya insan ırkının eleştirileri olarak ortaya çıkıp kendi gizli yahut açık fikirlerinden azıcık olsun aykırı düşünceler ileri sürmek bahtsızlığında olanları herkesin gözü önünde tövbeler etmeye mecbur bıraktıkları zamanki zaferleri! (Deliliğe Övgü)
  • “Seni öven yoksa, sen de kendini öv.” (Deliliğe Övgü)
  • Kuşların kralı kartalın, böceklerin en mütevazısı tarafından neredeyse tamamıyla harap edilmesiyle düştüğü duruma gülerek eğlendiğinde, öğretmen yine bunun anlamını işaret etmelidir: En güçlü prens dahi en mütevazı düşmanını öfkelendirmeyi ya da küçümsemeyi göze almamalıdır. Çoğu zaman için fiziksel olarak hiçbir zarar veremeyenler,bunu hile yoluyla gerçekleştirirler. (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)
  • Barışı gerçekten kalbinde taşıyan kişiler onu her fırsatta iki elleriyle tutmak isterler. (Barışın Şikayeti)
  • Bende ne maske, ne de yalan olabilir, kalbimde bulunmayan bir hissin görüntüsü de hiçbir zaman yüzümde görünmez. Ben sadece kendime benzerim. (Deliliğe Övgü)
  • "Tevazu, işte çocuklara, özellikle de soylu çocuklara en çok yakışan duruş budur. Ruhunu edebiyatla besleyen herkesi soylu olarak görmek icap eder. Bırak başkaları armalarına aslanlar, kartallar, boğalar, leoparlar çizdirsin. Armalarını nüfuz ettikleri sosyal bilim dalları kadar amblemle süsleyebilenler, işte onlar gerçek asalete sahip olanlardır." (Çocuklar için Adabımuaşeret)
  • Gerçek bir Hristiyan kimdir? Yanlızca vaftiz edilmiş ya da kiliseye kabul edilmiş ya da ayinlere giden bir insan değildir : Daha çok, İsa'yı kalbinin derinliklerinde yaşatan ve bunu bir Hristiyan ruhuna yaraşır biçimde hareket ederek ifade eden kişidir. (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)
  • Şu ölümlü insanlık .. (Barışın Şikayeti)
  • Genellikle, en fazla özeni dalgalar tarafından en ciddi biçimde dövülen kıyılara gösteririz... (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)

Yorum Yaz