diorex
sampiyon

Deli İbram Divanı - Ahmet Büke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Deli İbram Divanı kimin eseri? Deli İbram Divanı kitabının yazarı kimdir? Deli İbram Divanı konusu ve anafikri nedir? Deli İbram Divanı kitabı ne anlatıyor? Deli İbram Divanı PDF indirme linki var mı? Deli İbram Divanı kitabının yazarı Ahmet Büke kimdir? İşte Deli İbram Divanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.05.2022 04:00
Deli İbram Divanı - Ahmet Büke Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Büke

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750755408

Sayfa Sayısı: 208

Deli İbram Divanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Fabrikanın bacasının tüttüğü ilk gün başladılar can almaya. Dişlerine kan değmiş kurt sürüsü gibi denize daldılar. Yaş almış demediler, küçük demediler, yavrulama zamanı demediler. Köstence’nin göğü yağ kokusuyla doldu. İnsanlar öğürerek gezer oldu. Süngüyle vurmak başka ama tüfekle avlanmak dayanılır değildi. O tarraka, o gümbürtü! Dağlara kaçtım kaç defa. Mağaralara girdim. Solucanlarla çıyanlarla geçirdim günlerimi. Ama sabah olup gün doğunca o sesler yine her yanı tutuyordu.

Deli İbram Divanı, öykücülüğümüzün yaşayan büyük ismi Ahmet Büke’nin romanda da ne kadar mahir olduğunu gösteren, uzun yıllar akıllarda kalacak, konuşulacak bir eser. Ege insanının doğayla, tarihle, efsanelerle beslenen hayatı, coğrafyamızın kangren olmuş adaletsizlik, gelir eşitsizliği sorunlarıyla harmanlanıyor, bir ada ve deniz hikâyesi olarak biçimleniyor. İzmir’in de yer yer karakter olarak belirdiği bir dönem romanı olan Deli İbram Divanı, deniz edebiyatımızın klasikleri arasına girmeye aday.

Deli İbram Divanı Alıntıları - Sözleri

  • Burası Köstence. Üstte mavi gök, altta boz deniz, arasında kızılca kıyamet
  • Fakat zaman acımasız yel gibiydi
  • Şu dünyada tek gerçek şey var, o da yaşamak
  • Zaman kesindir. Geri döndürülemez, tamir edilemez, her şeyden ve herkesten bağımsız halde sadece kendinde bir akışla dünyaya açar kendini.
  • Osman çocuktu ama özünde insandı. Yani ölmemek için başka bir hayatı almayı öğütleyen bilgi, ona şah damarından daha yakındı.
  • O kadar susmuş geceydi ki herkes güneş doğmaktan vazgeçecek sandı
  • Açlık sofuluğu bozarmış
  • -Şu dünyadaki insanların ya elleri kandadır ya da başkasının cinayetine susmuştur.
  • "Dirilirler dirilirler gelirler Huzur-ı mahşerde divan dururlar." Karacaoğlan
  • Yunuslar denizin kanatlarıdır
  • Kadın öyle seri ve kendinden emin, neredeyse gözü kapalı yapıyordu ki işini, felaket sanki onlara uğramamış, çektikleri acı don değiştirip bir kedi gibi eşiklerinde hiç uyumamıştı.
  • Lâkin hayat hiçbir zaman tekdüze akmaz. Kara gün kararıp durmaz
  • -Durup dururken arıya çiçeği sorsan o da şaşırırdı.
  • Açlığın bol, adamın bol, ekmeğin kıt olduğu yerde senin olmaz dediğin iş en kolayı.

Deli İbram Divanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Oğuz Atay Öykü Ödülü, Sait Faik Hikâye Armağanı gibi ödülleri kazanan Ahmet Büke, öykücülüğü ile öne çıkan bir  yazar. Öykülerini çok sevdiğim, sanırım  tek bir kitabı dışında tüm kitaplarını ( genç yetişkin kitapları dahil)  okuduğum benim için ayrıca  özel bir yazar. Deli İbram Divanı, Ahmet Büke'nin ilk romanı.Aslında öykü olarak kurgulamış Ahmet Büke başlangıçta, ancak öykü romana evrilmiş. Biz onu öykücü olarak görsek de Ahmet Büke: "Kendimi öykücü ya da roman yazarı olarak görmüyorum.Ben aslen hikâye anlatıcısıyım.Yani dedemin, ninemin, babamın sözle yaptığını ben onların daha moderni olarak edebiyatla yapıyorum." demiş bir söyleşisinde. Deli İbram Divanı, Köstence'de başlıyor.Demokrat Parti'nin ilk kuruluş yılları.Yoksulluk can yakıcı düzeyde.Anakarakterlerden Osman'ın askerde olduğunu görüyoruz yine, daha romanın başında. Tüm taşlar roman sonunda yerlerine oturuyor. Ahmet Büke, kitabı yazabilmek için, denizciliğe soyunmuş âdeta.Araştırmış, dalgıçlık öğrenmiş. Ahmet Büke, hikâyelerinden çok farklı bir dil kurmuş Deli İbram Divanı'nda.Doğayla, tarihle, efsanelerle beslenen çağdaş bir masal yaratmış.Adaletsizliğe, eşitsizliğe karşı duran, yeni bir İnce Memed efsanesi yaratmış, rollerin Deli İbram, Osman, Yusuf Reis hatta Demirci Asım ve Osman'ın babası Balıkçı arasında dağıldığı. Türk edebiyatı klasikleri arasına girebilecek bir kitap Deli İbram Divanı.Tavsiyem ilk baskısını alıp, koyun kitaplığınıza. (Özlem Akbaş)

“Deli İbrahim Divanı” veya “Deli İbrahim Tarihi” : Bu romanda sıkça tekrar edilen leitmotive olarak belli bir amaçla seçilmiş. Boynunda deve çanıyla gezen Deli İbram, aslında en akıllı karakterdir. Onun neden delirdiğinin hikayesi bir alt metin olarak sunulsa da okuyucuya, romanın kilit noktalarında hep karşımıza çıkan en önemli karakterlerden biridir ayrıca. Adaletin, iyiliğin, dürüstlüğün sembolüdür. Roman, asker ocağındaki Osman’ın, atları tımar ederken ilginç bir şekilde yüzbaşının yanına gelip ona terzi olup olmadığını sormasıyla başlar. Yüzbaşı, başka bir adama gönlünü kaptırdığını ve kendisinden boşanmak istediğini söyleyen karısına bir manto diktirmek için Osman’a görev verir. Oldukça ilginç olan bu hikayeyi bir kenara bırakan yazar, Osman’ın çocukluğuna ve memleketine götürür bizi. Daha 12 yaşındayken babasıyla balıkçılık yapan Osman’ın işlediği bir “günah” ailesinin felaketine sebep olmuştur veya o öyle sanır. Osman’ın geçmişine yaptığımız yolculuk esnasında Kuvayi Milliye, çok partili hayat, gelir eşitsizliği, adaletsizlik ve rant gibi tarihî ve siyasî bir çok konuyu da hikayenin akışını hiç bozmadan önümüze sermiş yazar. Romanın akışına kendimi kaptırmışken ve sağ taraftaki çevrilmeyi bekleyen sayfalar azalmaya başladığında, yahu bu Osman’ın komutanının hikayesi ne olacak, diye bir meraka kapıldığım sıralarda yazarın konuyu tam da oraya bağladığını görmek güzeldi. (Elif Osmanoğlu)

metnin ne anlattığını bilmeden başlayıp, sona ulaşmadan bırakamadığım bir roman oldu. yazarın ilk romanıymış deli ibram divanı. başkarakter osman köstence'de babasının dalyan işini öğrenerek yetişir, köylerinde yoksulluk kol gezmektedir. öyle ki, aç kalmamak adına yunus avlamak ve onu yemeğe kadar varır iş. burada yazarın denize, denizciliğe , yunus avına ilişkin verdiği ayrıntıları görürüz. kutsallara, geleneklere, hatta mitolojiye? de ucundan değinilmesi metnin katmanlaşmasını sağlar. diğer yandan, 50'lilerde geçen yoksulluğu, köylünün yoksullaşıp küçük bir kesimin amansız zenginleşmesini, varsıllaşanın yardakçı bürokratlarını, esnaflarını görürüz. güçlünün yanında olana sırtını dayayanların, bal tutanın parmağını yaladığına inananların varlığını hissederiz. bunlar varlığı kadar, osmanın babası ve osman'da düzenin diğer kutbunu oluşturur belki de. bu onların mücadelesidir. Zayıfın aklına başvurma gerekliğidir. (Gökhan Kahya)

Deli İbram Divanı PDF indirme linki var mı?

Ahmet Büke - Deli İbram Divanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Deli İbram Divanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Büke Kimdir?

1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden mezun oldu. Ölümsüz Öyküler Yayımevinin düzenlediği "Xasiork 2002 Kısa Öykü Yarışması"nda “Kayıp Dua Kitabı” isimli hikâyesi birincilik ödülüne layık görüldü. 2008'de "Alnı Mavide" ile Oğuz Atay Öykü Ödülü'nü, 2011'de Kumrunun Gördüğü adlı kitabı ile Sait Faik Hikâye Armağanı'nı aldı.Öyküleri, e-edebiyat, AdamÖykü, Özgür Edebiyat ve Patika dergilerinde yayımlandı. Sosyal Ayrıntılar Ansiklopedisi ve Derkenar isimli internet dergilerinde kısa öyküler yazmaya devam ediyor.

Ahmet Büke Kitapları - Eserleri

  • Varamayan
  • Kumrunun Gördüğü
  • Yüklük
  • Ekmek ve Zeytin
  • Alnı Mavide
  • İzmir Postası'nın Adamları
  • Çiğdem Külahı
  • Deli İbram Divanı
  • İnsan Kendine De İyi Gelir
  • Cazibe İstasyonu
  • Kırlangıç Zamanı
  • Evde Kimse Yok
  • Mevzumuz Derin
  • Eyvah, Babam Şiir Yazıyor!
  • Gizli Sevenler Cemiyeti
  • Neşeli Günler
  • Annemle Uzayda
  • Gökçe'nin Yolu
  • Paspas Tepemde Kapiş Paçamda
  • Çayırın En Tuhaf Yuvası
  • 100 Tuhaf Kitap

Ahmet Büke Alıntıları - Sözleri

  • "...Yalnız adamlar sürüsünü yitirmiş Afrika fillerine benzerler.Zihinlerinde kolektif hatıralar kazılıdır..." (Çiğdem Külahı)
  • "İnsan öleceğini bildiği halde neden bu kadar zalim?" (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • Uzun uzun geceyi ve ışıkları seyretti. Şimdi ondan uzak sokaklarda, gecenin serinliği ve nefeslerin kirli sıcaklığı birbirine karışıp duruyordu. Uslu bir kedi gibi kıvrılan bu şehir aslında hayatına nasıl da benziyordu. Sakince yatağında akan rutin yaşamı, yani uzun tuvalet anlarında okuduğu gazeteler, gazetelerdeki köşe yazıları, haftada bir çıkan çizgi roman ekleri, akşama doğru yediği kurabiyeler, gece Lamia’nın yarı aydınlık göbeğindeki kelebek dövmesi, kısaca doğum ve ölüm kadar normal olan her şey nasıl da değişivermişti. Artık yarısı çalışmayan vücudu, gidip gelen zihni ve anılarıyla sadece uzaktan aynı insandı. Bilgisayarında yanıp sönen uyarı ışığı yapması gereken işi anımsattı. Puflayıp klavyeyi önüne çekti. Özel şifresiyle ana veri tabanına giriş için gereken ilk adımı attıktan sonra diğer onaylama işlemine gelmişti sıra. Bilgisayarına bağlı optik okuyucunun güç düğmesini çevirip aktif hala getirdi önce. Ardında retina taraması için kızıl zeminli küçük ekranın üzerine eğildi. İnce çizgi göz hattı boyunca dijital sesler çıkararak geçti. Başını geri çekmek üzere davrandığında ensesinden kavrayan bir el, hareketini bitirmesine engel oldu. Çırpınıp kurtuldu ve arkasından baskı yapan bileği kavrayıp yana doğru itti. Sendeleyen gölge yan masaya doğru geriledi. Heyecanla ayağa fırlamıştı ama kısık gülme sesiyle durakladı. Masa lambasının ışığı çevirdiğinde sesin sahibi ortaya çıkıverdi. “Hala tavşan kadar korkaksın be Orkun...” (Evde Kimse Yok)
  • Zaman kesindir. Geri döndürülemez, tamir edilemez, her şeyden ve herkesten bağımsız halde sadece kendinde bir akışla dünyaya açar kendini. (Deli İbram Divanı)
  • “...ama insanı insana kilitlemek en iyi yol. Birbirlerini bog‌azlayamazlar, c‌u‌nku‌ kimse yanında bir cesetle yu‌ru‌yemez. Yaralamazlar da birbirlerini, aksayan adım birbirini bezdirir hayattan. En iyi yol ma‌hkumu ma‌hkuma bag‌lamaktır. (Ekmek ve Zeytin)
  • "Planların ve hedeflerin olmalı." Şimdi kutsal kitaplar yeniden inebilseydi eğer, bu cümleyle başlardı galiba. (Mevzumuz Derin)
  • Çocuklar koşarken çizgi çizgi böldüler zamanı. Kı­zardı yollar. Elleri tutuştu hepsinin. (Yüklük)
  • Beni sevmeye mecbur mu? Değil elbette ama düşünmeli. Bir insan bu denli çaresiz bırakılamaz. (Varamayan)
  • Ölümün verdiği ağrının giderek azalması ve sonunda kül kadar hafiflemesi için tek ilaç geçmişle barışmaktı. (Alnı Mavide)
  • “Atlılar. Siyah örtülerine bürünmüş adamlar. Uzun bir şarkının ağır vuruşlarını andırırcasına yürüyorlardı.” (Evde Kimse Yok)
  • Uzaydan koptum geldim. Zımpara gibi havadan geçerken alev aldım kesin. En çok da ayaklarım yanıyor. Çıra kokusu. Kim fırlattı lan, beni? (Kumrunun Gördüğü)
  • "Kalbim, boş bir kağıt gibi duruyor önümde." (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • Bahçemizde nar vardır. Dallarına karıncalar basar güzün. Bal yapıyor ağlayan gözleri. Bu iyi değil onun için ama çaresini bulamadık. “İlaçlamak olmaz,” dedi babaannem. “Narın ne diyeceğini bilmiyoruz. Belki memnun karıncadan.” (İnsan Kendine De İyi Gelir)
  • Bilmek başka bir görmek haliymiş. (Yüklük)
  • ‘Hayat, kapıya tek bir umudun gelme ihtimaliyle sürüp gidebiliyor bazen.’ (Gizli Sevenler Cemiyeti)
  • "...Romanın arkasına saklanabilir yazarlar.Trençkotla siste yürüyen insanlar gibi.Vücut kıvrımlarını göremezsiniz.Sadece gittiği yönü anlayabilirsiniz yazarın.Ama öykü öyle değil işte.En sevdiğiniz öyküyü usul usul yeniden okuyun.Yazarı sizden gözlerini kaçırmaya uğraşacaktır.Ama nafiledir bu da.Bir sarraf tartısı gibi anlarsınız onun kıymetini..." (Çiğdem Külahı)
  • Hayret yani, bu hayatta her şey oluyor. (Kumrunun Gördüğü)
  • İnsan dediğin ürperir. Üşür sonra. Üşüdükçe de rüya mı görür? Çölde soğuk rüzgârlar eser üzerine. Güneşe doğru açtıkça yüzünü sırtında soğuk, karlı bir dağ büyür. Dönmek ister, olmaz da olmaz. (Kumrunun Gördüğü)
  • "Her şey değişince ölüyor insan." (Cazibe İstasyonu)
  • Soru soran bir karınca. Dünyasını çözmeye çalışan bir imalat hatası. (Evde Kimse Yok)

Yorum Yaz