diorex
sampiyon

Daha - Hakan Günday Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Daha kimin eseri? Daha kitabının yazarı kimdir? Daha konusu ve anafikri nedir? Daha kitabı ne anlatıyor? Daha kitabının yazarı Hakan Günday kimdir? İşte Daha kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.03.2022 20:00
Daha - Hakan Günday Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hakan Günday

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050917260

Sayfa Sayısı: 420

Daha Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Ancak bu hikâye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili. Adı Gazâ. Babası bir insan kaçakçısı, Gazâ da onun çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani, hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta.

"Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye'dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim. Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. Önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir Boğaz Köprüsü anlamına geliyormuş. Ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. Çıplak ayağı Doğu'da, ayakkabılı olanı Batı'da ve üzerinden yasadışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü. Kursağımızdan geçiyordu hepsi. Özellikle de, kaçak denilen insanlar… Elimizden geleni yapıyorduk... Boğazımıza takılmasınlar diye. Yutkunup gönderiyorduk hepsini. Nereye gideceklerse oraya… Sınırdan sınıra ticaret… Duvardan duvara…"

(Tanıtım Bülteninden)

Daha Alıntıları - Sözleri

  • • “Kaç kez itiraf edilir ki aynı günah aynı insana ?”
  • • “…hiçbir şeyi umursamıyordum. Sadece gerçeği kabullenmem biraz zaman alıyordu, hepsi bu.”
  • • “Ne de olsa, bir deri bir kemikti insan. Ya sonunda kırışacak ya da yolda kırılacaktı.”
  • • “Neyse artık… Madem ölünce cennete gidemeyeceğim, ben de cennete gider, orada ölürüm !”
  • • “İnsanın gerçek özgürlüğü buydu: İstediği kadar ağlayabilmek. Belki bir de, istediği şeye ağlayabilmek…”
  • • “Beni tanımasalar da, insanlar tarafından acımasızca yargılandığımın farkındaydım !”
  • • “İtaat, iradesinden vazgeçen için, dünyanın bütün hatalarını yapabilme özgürlüğüydü !”
  • • “İnsanın, kendi gardiyanı olduğu bir hapishaneden kaçması çok zordu ! Ama elbet başaracaktım.”
  • • “Tek isteğim, her şeyi gömmek ve unutmaktı.”
  • Ne zaman ki hikâyemi bitirip sustum, artık bir girdap değil, durgun bir suydum.
  • • “Bu kadar acı yetmez! Biraz daha verin! Daha çok, daha!”
  • • “Herkesin etrafında bir sınır vardı ve hayat hikayeleri o sınırın içinde geçiyordu.”
  • "Her günü ilk kez yaşıyormuş gibi hissedecek kadar unutmak gerekiyormuş.."
  • • “Kendimi herkese kapatmış ve bütün kapılarımı içeriden kilitlemiştim.”
  • • “Bizim işimiz… Gideni göndermek…”

Daha İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hakan Günday'dan ödüllü bir kitap.. Ödülü her kelimesiyle hak eden, sarsıcı.. Fazlasıyla etkilendiğimi söylemeliyim. Babası insan kaçakçısı olan Gaza'nın öyküsü. Babasının adı Ahad. Kitabın ismi Daha'nın tersi. Henüz 9 yaşında babasıyla kaçakçılık yaparken yaşadığı kurgu yer olan Kandalı'da kendine muazzam bir sosyal deney ortamı hazırlayacak kadar zeki. Bu deneyin sonunda babası ve kaçaklarla yola çıktıklarında başlarına gelen kaza sonunun başlangıcı olur. Babası ve herkes ölür, 13 gün sonra bulunduğunda o artık yaşayan bir ölüdür. Önce sahip çıkılır, zekasıyla eğitimine devam eder ama sonrasında birden delirir. Akıl hastanesi deneyiminden de aklı sayesinde özgür kalır. Evine döner ve babasının kaçakçılıktan kazandığı tüm parayı annesinin mezarında bulmasıyla, akıl hastanesinde alıştığı uyuşturucunun etkisiyle kendine izole bir hayat kurar. Yapayalnızdır, kendi tercihidir. Kimselere dokunamaz, konuşamaz. İyileşmek için elinden geleni yapar, yollara düşer, insan içine karışmanın, ayağa kalkmanın yollarını arar ve kaderi onu sonunda öyle bir yere getirir ki, kendini affettirmesi artık kaçınılmaz olur; zamanında kötülük yaptığını düşündüğü tüm o kaçaklara, Cuma'ya, Rastin'e.. Ayağa kalkar evet, iyileşir evet, ama bedeli büyük olur.. Spoiler vermek istemem pek ama, bu kitapta altını çizmek istediğim cümleler öyle çoktu ki, kitabı buraya baştan sona yazsam az! DAHA fazlası kitapta.. Mutlaka okuyun.. (İlksen)

Hakan Günday oxumağa Az kitabı ilə başlamışdım və özümü tapdığım, hiss etdiyim, hətta oxuyanda gözümün dolduğu bir kitab olmuşdu. Ara-ara gedib alıntılarını təkrar oxuyuram və bir daha heyran qalıram. Oğuz Atayı da bu kitabda tanıyıb, heç oxumamağıma rəğmən sevmişdim, daha sonra Tutunamayanlar kitabını oxuyub, Oğuz Ataya olan heyranlığım yaranmışdı. Bu iki yazar görünməz iplərlə sanki birbirinə bağlı imiş kimi hiss edirəm bəzən... Bu kitabla isə Hakan Gündaya bir DAHA heyran oldum.  Günday  İntibah dövrü rəssamlığının 4 prinsipini kitabın müəyyən hissələrində başlıq kimi vermişdir.  Yazar Gazanın başına gələnləri rənglərlə müqayisə etmişdir, rənglər necə tonlar və çalarları dəyişirsə Gazanın da həyatı elə dəyişkən idi. Atası insan qaçaqçılığı ilə məşğul olan doqquz yaşlı Gazanın həyatı kitabın başından etibarən sizi içinə sürükləyir.  İnsan ailəsini seçə bilmir, Gazanın da dediyi kimi "Atam bir qatil olmasaydı, mən də olmayacaqdım." Həyat hər kəsə eyni ədalətlə yanaşmır, 9 yaşlı Gaza o yaşda öyrənməməsi gərəkən nə varsa artıqlaması öyrənir.  10 yaşında qaçqınlara hər gün yemək və su aparan Gaza təcavüzə uğrayır və hələ başına nə gəldiyini anlamayan Gaza sonrakı illərində bunun nə kimi psixoloji fəsadlar törədəcəyindən xəbərsizdi. Atasından isə sadəcə həyatda qalmağı öyrənən Gaza nə ana sevgisi nə də ata sevgisi görür. Bu sevgisizlik isə sonraları bütün insanlardan uzaq qaçmasına səbəb olacaqdı. Əslində kitabın sonrakı hissələri haqqında uzun-uzun danışa bilərəm amma spoi verib marağınızı azaltmaq istəmirəm. Kitabda qaçqınların çəkdikləri əzab əziyyət, yoxsulluq, çarəsizlik, onları qaçırmağa kömək edən şəxslərin yaşadığı psixoloji problemlər, yazarın siyasət oxuması səbəbi ilə kitabın aralarına salınmış  siyasətə olan baxış bucağı və s. çox mükəmməl işlənmişdir. Və son olaraq Onur Saylakın rejissorluğu altında çəkilmiş eyni adlı film mənə kitab qədər maraq oyatmadı, filmdə kitabın sadəcə birinci hissəsi olan Gazanın uşaqlıq illəri canlandırılmışdır, yenə də istəsəniz izləyə bilərsiniz. Bura qədər oxuyan hər kəsə təşəkkür edirəm, xoş mütaliələr diləyirəm. (İsazadə Şövkət)

Yapılan şikayetler üzerine spoiler tespit edilmiştir işbu incelemede kaba taslak olarak tam "BİR BUÇUK YILDAN SONRA" .. Şahsım adına, okuyacaklarınızda spoiler olduğunu düşünmüyorum .. Ama onlar OLDUĞUNU düşünüyorlar .. O yüzden sen SPOILER OLABİLİR diye oku sayın okur .. girizgahtan önce şunu söylemek isterim ki , "evrene iyilik gönder iyilik bulursun" , "sen pozitif ol hayat da sana güzel olsun" kıvamında görüşleri bugüne dek hep koh koh gülerek karşıladım .. inanmıyorum bunun doğruluğuna çünkü..yani bugün şarkılarını severek dinlediğimiz İlhan İrem gibi sevgi dolu ve hassas bir adamın ya da 70 sonlarına 80 başlarına damgasını vurmuş bir İzzet Altınmeşe ' nin ya da liseli parcasıyla hepimize ruhsal erezyonlar yaşatan bir Burhan Çaçan' ın ( kasıtlı uç örnekler veriyorum ki iyice irite olasınız =) ) meksika sınırında uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir çetenin çevresinde dünyaya geldiğini düşünün..ne mi olurdu? "KONUŞAMIYORUM!!" =) İzleme şansımız olsaydı kim bilir belinde uzisi ile tahsilata giden bir İlhan İrem , elinde ak-47 si ile toyota bir cipin kasasında insan kaçakçılığı yapan bir İzzet Altınmeşe ya da fajitasını yiyip tekilasını yudumlarken tortoilla ekmeğini soğuk getirdi diye garsonun topuğuna sıkıp gözünün üstüne puro söndüren bir Burhan Çaçan izleyebilirdik.. ( muazzez abacı' yı da psikopat japon mafyası yakuza içerisinde örneklendirmemek adına kendimi zor tutuyorum) bunları niçin anlatıyorum.. çünkü insan denen yaşayan organizmalar bütünü kendisine sunulanı almaya meyillidir..kendisine ne verirseniz onu alır .. hurdacının oğlu zurnacı olmaz .. o da demir bakır toplayıp , günlerini boyası dökülmüş , arka koltukları sökülmüş ,kilometre babında yeterince üzülmüş ve göğüs denen kısmı kösele olup sonra büzülmüş bir torosun içinde "street fitness" yaparak ya da kasası rekorları egale edecek denli doldurulmuş bir ford kamyonetin direksiyonu başında geçirecektir..çevremiz bizi biz yapan etmenlerin en başında gelir.. sonra bu etmenin içerisinde aile olgusu ve aileyi oluşturan bireyler sizi hayatınızda önemli kararlar almaya yönlendirir.. işte kitabımızın kahramanı Gaza da bu iki etmen bakımından hayata 2- 0 yenik başlayanlardan.. olabilecek tüm negatif olguları mıknatıs gibi üstünde toplayan bir baba..insan kaçakçılığı , alkol , erken yaşta sigara ve cinselliğe yönelik atılan adımlar..ve sonunda kendi yarattığı hastalıklı labirentte sürekli doğru yolu arayan ,yanlış yollara saptıkça DÜNYA CİNNET TURUNU uzatan bir isim ve başından geçenler.. şahsen ben okurken inanılmaz zevk aldım.. yazarın okuduğum ilk kitabıydı ama son da olmayacak .. muazzam bir zeka ,müthiş etkili ve akıl dolu metafor kullanımları..kendi siyasi ve dini görüşlerini alttan ısıtıp vermeyi de ihmal etmeyen bir beyin.. toplamı HAKAN GÜNDAY! ilk kez yeraltı edebiyatı okuyacaklar için ELZEM not : hiç parasız kalıp bakkaldan jilet aromalı çıtır- çıtır taze ata ekmeğin arasında , soğutucuda muhafaza edilen buz kesmiş patates kızartması yemek zorunda kaldınız mı? üstelik kola veya ayran alacak paranızda yok.. olacakları ben söyliyeyim .. o soğuk patatesler kış günleri saçaklardan yerlere uzayan sarkıtlara dönmüştür,üstelik içeceksiz çiğnemeye çalıştığınız için taze ekmek damağınızı yırtar.patateste tahrip gücünü arttırır..çiğneyene ,kum kiremit tuğla yiyor hissiyatı yaşatır. parasızlığınızın günlerinizi geceye çevirmesinden ötürü sosyolojik , ağızda açılan yaralardan ötürü de tıbbi bir buhrandır.. ANLADIN SEN ONU !! (Tuco Herrera)

Daha PDF indirme linki var mı?

Hakan Günday - Daha kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Daha PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hakan Günday Kimdir?

Hakan Günday (d. 29 Mayıs 1976) Türk yazar. 29 Mayıs 1976'da Rodos'ta doğdu. İlköğrenimini Brüksel'de tamamladı. Ankara Tevfik Fikret Lisesi'ni bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümü'nde üniversite eğitimine başladı. Ertesi yıl Üniversite Libre de Bruxelles'in Siyasal Bilimler bölümüne geçti. Öğrenimine Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde devam etti.

İlk romanı "Kinyas ve Kayra"yı 2000 yılında o dönemde Om Yayınevi'nin editörü Nevzat Çelik'in desteği ile yayımladı.

Hakan Günday, eski milletvekillerinden Faik Günday'ın torunudur.

26 Kasım 2014 tarihinde Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen törende 2014 yılı Türk-Fransız Edebiyat Ödülünü almıştır.

5 Kasım 2015'te, Fransızcaya Encore adıyla çevrilen "Daha" romanıyla Fransa'nın saygın edebiyat ödüllerinden Prix Medicis "En İyi Yabancı Roman Ödülü'nü almıştır.

İlk oyunu olan Malafa, 17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında gösterime girmiştir (2010).

Romanları

Kinyas ve Kayra (2000)

Zargana (2002)

Piç (2003)

Malafa (2005)

Azil (2007)

Ziyan (2009)

Az (2011)

Daha (2013)

Hakan Günday Kitapları - Eserleri

  • Kinyas ve Kayra
  • Az
  • Daha
  • Piç
  • Azil
  • Zargana
  • Ziyan
  • Malafa
  • Zamir
  • Kana Diz Kana

Hakan Günday Alıntıları - Sözleri

  • • “İnsanın gerçek özgürlüğü buydu: İstediği kadar ağlayabilmek. Belki bir de, istediği şeye ağlayabilmek…” (Daha)
  • Maalesef kurtuluş diye bir şey yok. Çünkü hiçbir son mutlu değildir. Çünkü son dediğin ölümdür. Ve hiçbir ölüm mutlu değildir. (Kana Diz Kana)
  • • “İnsanın, kendi gardiyanı olduğu bir hapishaneden kaçması çok zordu ! Ama elbet başaracaktım.” (Daha)
  • Onun tek silahı dilidir. Konuşarak öldürür. Konuşarak yaşatır. Konuşarak âşık eder. (Azil)
  • “Düşünceler mükemmel, ancak davranışlar kusurludur.” (Azil)
  • Kendisini anlayamamış her insanın boğazındaki kılçık yarasıyla yaşamak zorundaydı. Yaşadığı süre içinde, boğazı yarayla kaplanacak ve hiçbir zaman kendisini tanıyamamış olmanın acısını çekecekti. (Malafa)

  • Sonunda Tanrı sıkıntıdan patlamıştır.Buna da big bang denir. (Azil)
  • Başkası tarafından çizilmiş bir labirentte kendime ait bir çıkış yolu aradım. Bulup bulamadığımı bilmiyorum ve umrumda da değil. Çünkü yıllar önce hayalini kurduğum deney bulmakla değil, aramakla ilgiliydi. Yani deneyin sonucu deneyin kendisiydi. Denedim. (Kana Diz Kana)
  • Düşünce, insanın ölümsüz olan tek organıdır. (Malafa)
  • Dünyayı ben öldürmedim... Doğduğumda zaten ölüydü... (Zamir)
  • Gerçek hayatı ancak bir ölü kadar umursuyor. (Malafa)
  • Her meziyetin bir eziyeti vardır. (Malafa)
  • Peki kime satacağız bu deliliği? Tabii ki bir korkağa! Hangi korkak delirmek istemez ki! (Kana Diz Kana)

  • İnsanlar sadece sevdiklerini kaybedince üzülmezler. Adil olmayan her ölüme üzülürler. İntihar adil değildir.. (Zargana)
  • Unutma ki zaman, gidecek yeri olmayanların evidir. (Azil)
  • "Ağla!" demişti. "İstediğin kadar ağla yavrum. Çünkü bir daha ağlamayacaksın." (Az)
  • Davranışa dönüşen düşünceler daima geçmişe aittir. (Azil)
  • İnsanın kullandığı İlk alet başka bir insandı... _ (Ziyan)
  • Sevdiğini söylediği zaman ona kim inanacak? Nerede ölecek? Bütün bunları yaptığı için ona kim teşekkür edecek? (Malafa)
  • Hayat, cinsel ilişkiyle bulaşan ölümcül bir hastalıktır. (Zargana)

Yorum Yaz