diorex
sampiyon

Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) - İlber Ortaylı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) kimin eseri? Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) kitabının yazarı kimdir? Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) konusu ve anafikri nedir? Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) kitabı ne anlatıyor? Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) kitabının yazarı İlber Ortaylı kimdir? İşte Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 07.03.2022 20:32
Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) - İlber Ortaylı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İlber Ortaylı

Yazar: İsmail Küçükkaya

Yayın Evi: Kronik Kitap

İSBN: 9789752430082

Sayfa Sayısı: 304

Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Türklerin son iki asrı bütün Doğu dünyasında ve Balkanlar'da dikkatle gözden geçirilmesi gereken büyük bir tarihî yolculuktur. Bu nedenle de Dünya Tarihi'nin önemli bir parçasıdır ve dikkatle üzerinde durulmalıdır."

-İlber Ortaylı-

“Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı'na yeni devletimizin yapı taşlarının döşendiği Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme döneminden başladık.

Atatürk ve silah arkadaşlarının yetiştiği II. Abdülhamid'in modernlik arayışı içinde geçen yıllarını, ama aynı zamanda istibdad günlerini ve buna karşı isyan edip hürriyet arayan genç Osmanlı subaylarının maceraları hayatları...

Millî Mücadele dönemini, özgürlük havasının egemen olduğu Cumhuriyet'in ilk iki yılını ve tek partili zorlu zamanları, ardından gelen çok partili siyasal yaşamın başladığı 1950'li yılları...

1913 Babıali Baskını'yla başlayan darbeler tarihini...

Yeni devletin ilk gününden itibaren çözmeye çalıştığı kadim problemleri; Kürt Sorunu'nu, "irtica" meselesini ve eğitim konusunu...

İslâmcılıktan milliyetçiliğe, merkez sağdan sosyal demokrasiye bütün siyasal akımları...

1876'dan 1924'e ve 1982'ye anayasa metinlerimizi... Bizleri 2023'e taşıyacak yeni anayasa özlemimizi...

Asırlık dış politikamız, ikili ilişkilerimiz, uluslararası kuruluşlardaki temsiliyetimiz, Kıbrıs Barış Harekâtı, AB macerası ve Ortadoğu politikalarımızı...

Şehirleşme, üniversiteleşme, gecekondulaşma, ekonomik büyüme, yolsuzluklar, gündelik yaşamdaki nitelik ve kalite kaybı gibi en güçlü sosyolojik dinamik ve gelişmeleri...

Yani bizi biz yapan ve bugünlere taşıyan önemli tarihsel dinamikleri konuştuk...”

-İsmail Küçükkaya-

Türkiye'nin geçmiş ve geleceğiyle ilgilenen her okurun mutlaka okuması gereken bir başucu kitabı…

(Tanıtım Bülteninden)

Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) Alıntıları - Sözleri

  • Sopanızdan evvel üslubunuz önemlidir.
  • Önemli bir sorun, üniversite öğrencisinin geleceğin aydını olarak düşünülmemesidir. Küçük vilayetlerin küçük merkezleri, hatta kasabaları üniversite istiyor. Bunun ilim irfan aşkından çok alışveriş ve kira gelirlerini artırmak için istendiği açıktır.
  • Devlet dediğimiz şeyin şekli değil, kendisi mühimdir. Mühim olan hükümdar değil, ilahi bir karakteri olan devlettir.
  • Maliye Nazırı Kont Vitte ve onun etrafındakiler “Bu savaşta kimse kazanmayacak, sadece siz değil, hiç kimse kazanmayacak; tahtlar, taçlar, anane, din her şey yok olacak,” diye feryatla cevap vermişlerdi. Galiba zaman çok acı bir şekilde Kont Vitte’nin feryatlarını haklı çıkardı. Birinci Cihan Harbi’ni sadece kaybedenler değil, aslında sözde kazananlar da kaybettiler. Dünya değişti ve bu değişen dünya birtakım acıların içinden geçmek zorunda kaldı. Bu acılar neydi? Hayatında ayakkabı giymemiş insanlar orduya girince çizme giymeye başladılar. Bunlar nasıl karşılanacaktı? Hiçbir devletin maliyesi, bu aşırı donanımlı, kalabalık orduların ihtiyacını karşılayacak durumda değildi. Para düzeni alt üst oldu; banknotlar çıktı. Bu karşılıksız basılan banknotlar harp sonunda ayrı bir ekonomik kriz dünyası yarattı. Kadınlar iktisadi hayatın içine girdiler, fabrikalara kadar gittiler; bu onları çok zedeledi, sonunda ister-istemez feminist hareket doğdu ve Batılı toplumlar taleplere cevap vermek zorunda kaldı. Bunlar Birinci Cihan Harbi’nde gösterilen fedakârlıkların onda birinin bile karşılığı değildi. Tahtlar ve taçlar yerinden oldu; sadece Osmanlı İmparatorluğu değil, Habsburgların Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Rusya’nın Romanov Hanedanı ve aslında ananesi zayıf da olsa Alman İmparatorluğu da rejim olarak tarihe karıştı ve doğudaki topraklar elden çıktı ki, 20 yıl içinde Polonya’ya taarruz ve neticesinde İkinci Cihan Harbi başlayacaktır.
  • “Her kültür ve medeniyet gibi Batı dünyası da duraklayacak ve gerileyecektir.”
  • Biz Cihan Harbi’nde büyük devlet olduğumuzu bir tarafıyla gösterdik, bir tarafıyla da dünyadan bihaber insanların elinde olduğumuzu gördük. Her şeye rağmen Cihan Harbi’nde biz bir vatan ve millet olduğumuzu ispat ettik. Tarihte çok az milletin böyle bir destan yazma kabiliyeti olmuştur. Şansı da az olmuştur, kabiliyeti de az olmuştur. Gelibolu gibi bir olay herkeste görülmez. Hatta asker geçinen memleketlerde bile olmaz bu. Almanların Gelibolu’su var mı? Yok! Çünkü Almanya saldırır, vatan savunmaya gelince çözülür. O şuur derin değildir aslında. Ama Ruslar ve Fransızlarda hep vardı.Biz Gelibolu’muzla, Sarıkamış’ımızla, Halep’imizle vatan savunmasını bilen nadir milletlerden olduğumuzu göstermişizdir. Bu, tarihin getirdiği bir seciyedir ama aynı zamanda da bir eğitim ve teşkilatlanma meselesidir. Eğer biz 19. asrın sonu ile 20. asrın başı ve sonunda bu seciyeyi göstermiş isek, her zaman büyük komutanlarımız, büyük devlet adamlarımız ortaya çıkmış ise, pekâlâ rahat rahat işgalcilerle uyuşma yolunu seçebilecekken bağımsızlık için kafa tutmuş ve bunu da başarabilmiş isek bunun bir geleneği var demektir.
  • Geleceğimizi de bugünün üzerine inşa edeceğiz. Bunda hiç şüphe yoktur ve parlak bir gelecek inşa etmek için büyük şansa sahip olan nadir milletlerden biriyiz. Bunu kimse unutmasın. Bu, insanlara belki iftihar vesilesi olabilir fakat aynı zamanda müthiş bir mesuliyet getirmesi gerekir. Türk çocuğu, etrafının sorumluluğunu taşıyan bir insan olmalı ki olmak zorundadır, yarın bir gün etrafımızda içtimai, iktisadi ve siyasi bir zelzele olduğu zaman seyirci kalmayalım.
  • Aslında Türk halkı anayasa içeriği ile fazla uğraşmaz. 1961'de olduğu gibi "boş ver canım" edasıyla bu anayasalar kabul edilir.
  • Türkleri konuşurken önce büyük bir coğrafyada ve inanç dünyasında Türkiye’nin öncülük rolünü bileceğiz. Bu önemli bir konudur. Bize modellik edecek başka kimse yok, ulus yok. Biz herkesin modeli olma durumundayız.
  • İTC için: Mustafa Kemal gibi bir lider, hele başarısız olmuş adamlarla iktidarı hiç paylaşmaz. Bu zevatın milletin gözündeki intibaına bakınız; memleketin, imparatorluğun cenaze namazını kılmışlar, topraklarımız gitmiş, insanlarımız gitmiş. Rumeli’deki vatan bile bunların yüzünden gitmiş. Ondan sonra da en kıymetli evlatlarımız mektep sıralarını boşaltıp yedek subay diye şehit düşmüşler, bunlarla bir kaderi paylaşmaz artık.
  • Açık konuşmak gerekirse, aslında milletimizin, yani Türklerin devleti olmasa, İslam dünyası askeri ve idari vasıflarını da kaybedecek ve çoktan gerilemeye başlayacaktı. Hristiyan dünyasının dirildiği, toparlandığı, organize olduğu, teşkilatlandığı, ilerlemeler kaydetmeye başladığı bir devirde bu üstünlüğü onlara kaptırmayan, onları geciktiren, onları birkaç asır için durduran, doğrudan doğruya Türklerin kurduğu Osmanlı İmparatorluğu'dur.
  • Benim Türk aydınına sürekli söylediğim bir şey var; Osmanlı mirasını reddetmek ya da benimsememek gibi bir lüksümüz, dahası böyle bir tercih hakkımız yok. Yüzyıl öncesini okumamız, geçmişle diyalog halinde olmamız gerekir. Son padişahın kızı ve halifenin gelini Sabiha Sultan’ın bir deyişiyle, kendisi Cumhuriyet ve saltanatın alâkası için; “O Türklerin imparatorluğuydu, bu da Türklerin cumhuriyetidir,” demişti
  • “Atatürk Latin harflerini sadece Türkçenin imlasına ve ses uyumuna uygun olduğu için benimsedi; yoksa bazılarının ifade ettiği gibi bir medeniyet değişimi ve savaşı değildir.”
  • Çünkü Yunanlılar ne kanun ne de nizam bilen, Balkanlar’ın küçük olsa da çok büyük özlemleri olan bir milletidir. Bir yere girdikleri zaman, İngiliz, Fransız hatta Rus ordusu gibi davranmayı bilmezlerdi. Maalesef ordu disiplini sağlayamaz; yağma, ırza geçme, öldürme gibi olaylar olur. Yani bir kanun tahtında işgali yönetme alışkanlıkları oluşmamıştır.
  • Bismark'ın deyimiyle "Birinci nesil kurar, ikincisi idare eder, üçüncüsü sanat tarihi okur, dördüncüsü batırır."

Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İlber Ortaylı ile yapılan söyleşi tarzı kitapları hem beğenmiyor, hem de her seferinde satın almadan duramıyorum. İçerik bakımından çok zayıf, sorulara cevaplar oradan oraya savruluyor, bir odak tutturmakta zorlanıyor insan. Böyle uzun dönemleri anlatmaya soyunan fakat böyle kısa olarak kurgulanmış kitaplar çok daha derli toplu olmalı bana göre. Menderes'i okurken kendimi birden Romanya'nın neyi nasıl yapmış olduğunda bulmamalıyım. Bunlar ancak çok daha kapsamlı eserlerde kendine bir yer bulmalı diye düşünüyorum. Kitabın iyi yaptığı şey ise bir cumhuriyetin ne olması gerektiği, nasıl bir eğitim politikası gütmesi gerektiği ve aydın birinin nasıl olması gerektiği ile ilgili daha derli toplu olan aktarımlar. Kitabın editörlüğünü bir felaket. Sanki nasıl konuşulduysa öyle yazıya aktarılmış gibi. Anlamsız cümleler, öznesi başka, yüklemi başka cümlelerle dolu her yer. Burada biraz daha özenli olunmalı bana kalırsa. Kitabın içinde İlber Ortaylı ara sıra çok önemli referans kitaplar veriyor. Sırf bu kitapları yakalamak uğruna okunabilecek bir eser olduğunu düşünüyorum. (Çağdaş Kocabıyık)

eksiğimizi bir nebze kapatan kitap..: Ülkemizde tarih derslerinin uyduruk olduğunu ve pek çoğumuzun tarih derslerini sevmediğini bilmeyen yoktur. En zayıf olduğumuz dönem ise inkılap tarihidir. Yoldan geçen herhangi bir insanı çevirin ve 1923'ten günümüze ne oldu diye sorun. Yüz sene için yüz cümle kuramaz. Bu kitap da yeni bir şey anlatmıyor. Çünkü malesef İlber hoca kitap yazmıyor, röportaj veriyor ve binlerce bilgi ile dolu beyni konudan konuya atlıyor fakat bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmiyor. Başlangıç için ideal bile denebilir. (Selanik)

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Hafif bir kitap. Dolu dolu diye bir beklenti ile okunmamalı. İsmail KÜÇÜKKAYA ile İlber ORTAYLI hoca arasında 1923-2023 tarihlerinin bir kritiği var. Fakat tam kapsamlı değil. Beklentisiz okunabilir. "Biz batıyoruz" ne demek, 75 milyonluk bir kitle batar mı? Bu mümkün değildir. Bu sikleti emecek deniz bulunmaz. (Seren ÖZDEMİR)

Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) PDF indirme linki var mı?

İlber Ortaylı - Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İlber Ortaylı Kimdir?

İlber Ortaylı (d. 21 Mayıs 1947, Bregenz, Avusturya), Türk tarih profesörü.

Avusturya'daki bir göçmen kampında 1947 senesinde doğdu. Kırım Tatarı kökenlidir. Stalin'in politikaları neticesinde anavatanlarından ayrılmak zorunda kalan ailesiyle birlikte 2 yașında Türkiye'ye göç etti. İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. 1965 yılında Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun oldu.

Akademik kariyeri

1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni ve Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi. Viyana Üniversitesi Slavistik ve Orientalistik Bölümü'nde öğrenim gördü. Yüksek lisans çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Prof. Dr. Halil İnalcık ile yaptı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde "Tanzimat Sonrası Mahallî İdareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu. 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. Bu dönemde Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı, buralarda seminerler ve konferanslar verdi. 1989'da Türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Yerli ve yabancı bilimsel dergilerde 16. ile 19. yüzyıllar arası Osmanlı tarihi ve Rus tarihi ile ilgili makaleleri yayınlandı. 2002 yılında Galatasaray Üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise Bilkent Üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti. Şu anda Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Türk Hukuk Tarihi derslerini vermektedir. Galatasaray Üniversitesi Senato üyesidir. Ayrıca İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı Kapadokya Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyeti üyesidir.

2005 yılında Topkapı Sarayı Müzesi başkanı oldu. 7 yıl bu görevde kalan İlber Ortaylı 2012 yılında yaş haddinden emekli oldu ve görevi Ayasofya Müzesi başkanı Haluk Dursun'a devretti.

Ortaylı, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi yönetim kurulu üyesi ile Avrupa İranoloji Cemiyeti ve Avusturya-Türk Bilimler Forumu üyesidir. Tarih Vakfı ve Afet İnan ailesinin işbirliğiyle iki yılda bir verilen Afet İnan Tarih Araştırmaları Ödülü'nün 2004 yılındaki sahipleri Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın da içinde bulunduğu jüri tarafından belirlenmiştir. 2009 yılında İzmir Kitap Fuarı'na katılmıştır. Milli Saraylar Daire Başkanlığı'nın Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlediği Vefatının 150. Yılında I. Abdülmecit ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu'nda açılış ve kapanış oturumlarına katılmıştır.

Ortaylı; Türkçe; ileri seviyede Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Rusça; orta seviyede Arapça, Farsça, Latince, İbranice, Sırpça ve Yunanca bilmektedir.

Özel yaşamı

1981 yılında Mersin eski Senatörü Dr. Talip Özdolay'ın kızı Ayşe Özdolay ile evlendi ve bu evlilikten Tuna adında bir kızı oldu. Daha sonra 1999 yılında eşinden boşandı. Ortaylı, bilgisayar ve internet kullanmayı sevmemektedir. Herhangi bir sosyal medya sitesinde adına açılmış hesapların hiçbiri kendisinin değildir. İlber Ortaylı'nın ayrıca çocukluğundan beri büyük bir tutku ve özenle biriktirdiği minyatür otomobillerden oluşan büyük bir koleksiyonu vardır.

Televizyon Programları ve Yazıları

2004 yılında TRT 2'de başlayıp TRT Türk'te haftasonları yayınlanan "İlber Ortaylı ile" adlı belgeseli sunmuştur. NTV'de "İlber Ortaylı ile Tarih Dersleri" adında bir program yapmıştır. Günümüzde Bloomberg HT kanalında "İlber Ortaylı ile Zaman Kaybolmaz" adlı bir program hazırlamaktadır. 2000 yılından beri Pazar günleri Milliyet gazetesinde, aylık Atlas Tarih ve üç aylık Doğu Batı dergilerinde makaleler yazmaktadır. Bir dönem yayınlanan Popüler Tarih ve Tarih ve Toplum dergilerinde ve Habertürk gazetesinin Habertürk Tarih ekinde de makaleleri yayınlanmıştır. Halen Doğu Batı ve NTV Tarih dergilerinin danışma kurulu üyesidir.

Aldığı Ödüller

Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Osmanlı Tarihinde Aile" isimli eserinin yanı sıra, tarih alanında 1970'li yılların başlarından itibaren yaptığı çalışmaları, yayınladığı makaleler ve kitapları, tarih biliminin yaygınlaştırılması çabaları, tarihi her yaştan Türk insanına sevdirme konusundaki faaliyetleri, yurtdışındaki bilimsel etkinlikleri ve Türk tarihçiliğinin uluslararası alanda önemli bir ismi olması da göz önüne alınarak tarih dalında 2001 Aydın Doğan Ödülü'ne değer bulundu. 2006 yılında İtalya'da Lazio bölge yönetiminin başlattığı ve her yıl devam etmesi öngörülen Akdeniz Festivali'nde, toplumsal ve kültürel tarih alanındaki "Avrupa ile Akdeniz arasında Lazio" ödülünün Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya verilmesi uygun görülmüştür. 2007 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin imzasıyla Rusya Federasyonu tarafından Rus dilini ve kültürel mirasını yayan, ülkelerin ve halkların birbirlerine yaklaşmasını sağlayan kişilere verilen Puşkin Ödülü'ne Türkiye'den Ortaylı layık görülmüştür.

İlber Ortaylı Kitapları - Eserleri

  • Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023)
  • Defterimden Portreler
  • Yakın Tarihin Gerçekleri
  • İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
  • İlber Ortaylı Seyahatnamesi
  • Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek

  • Türkiye'nin Yakın Tarihi
  • Tarihin Gölgesinde
  • Osmanlı Barışı
  • Osmanlı Sarayında Hayat
  • İlber Hocayla / Topkapı Sarayı
  • Osmanlı Düşünce Dünyası ve Tarih Yazımı
  • Avrupa ve Biz

  • Osmanlı Toplumunda Aile
  • Tarihin Sınırlarına Yolculuk
  • Üç Kıtada Osmanlılar
  • Son İmparatorluk Osmanlı
  • Osmanlıda Değişim ve Anayasal Rejim Sorunu
  • Osmanlı'da Milletler ve Diplomasi
  • Gelenekten Geleceğe

  • Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu
  • Barış Köprüleri
  • Tarihin Dönüşü
  • Resmi Tarih Yalanları
  • Tarihin Işığında
  • İmparatorluğun Son Nefesi
  • Eski Dünya Seyahatnamesi

  • Osmanlı Mirası
  • Tarihimiz ve Biz
  • 100. Yılında Birinci Dünya Savaşı
  • Tarih Sohbetleri
  • Tarihin İzinde
  • Türklerin Tarihi
  • Batılılaşma Yolunda

  • Zaman Kaybolmaz
  • Kırk Ambar Sohbetleri
  • Osmanlı’ya Bakmak
  • Türklerin Tarihi 2
  • Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi
  • İttihat ve Terakki
  • Efsaneler ve Gerçekler

  • Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı
  • Türklerin Altın Çağı
  • Tarih Yazıcılık Üzerine
  • Türk Tarihçiliğinde Dört Sima
  • Türkler İslamiyet ve Hilafet
  • İlber Ortaylı’nın Gözüyle İran
  • Ters Lale

  • Gazi Mustafa Kemal Atatürk
  • Tarihe Yön Veren 100 Lider
  • Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
  • Ottoman Studies
  • Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880)
  • İstanbul'dan Sayfalar
  • 500. Yıl Kutlamalarının Onuncu Yılında Nesim Benbanaste

  • Mekânlar ve Olaylarıyla Topkapı Sarayı
  • Tarihte İstanbul
  • 19. - 20. Yüzyıl Yabancı Seyyahların Gözünden İstanbul

İlber Ortaylı Alıntıları - Sözleri

  • "Ümitlerin yok olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu zamanda Türklerin tutunduğu isimlerin başında ise Atatürk gelmektedir." (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
  • Dolayısıyla Türkiye’nin kendi askeri gücünü iyi bilmesi, pazarlıklarda buna göre davranması ve dış politikada da uygun ittifaklara dayanarak barışcı politikayı götürmesi gerekir. Nihayet ABD ile alışverişin derece ve miktarını da bu sayede ayarlamak mümkündür. (Kırk Ambar Sohbetleri)
  • İslam dünyasının söz de Batıcı modernleşmeci değer ve akımları da, Batı kültürünün ne olduğunu bilmediklerinden klasik kültürü ihmal etmektedir. (Tarih Yazıcılık Üzerine)
  • "1924 Mart’ında bütün Osmanlı hanedan üyeleri Türkiye topraklarını terk ettiler ve 1952’de kadın üyelere af çıktı, 1974’te de bütün erkek üyelere bir af çıkartıldı." (Osmanlı Sarayında Hayat)
  • Kitleler hakikatten çok onun sunuluş biçiminden, yani ambalajından etkilenmektedirler. Ve bunun sonucu olarak sır kabuğu düştüğünde çark geriye dönmektedir. (Resmi Tarih Yalanları)
  • Tarihî geleneğinize sadık kalınız yeter; bunu yapmadığınız takdirde ne Batılı olursunuz ne ortak pazarlı olursunuz, ne de dünyalı olursunuz. Dünyadaki sıradan toplumlardan biri olarak kalırsınız. Toplumun geri kalmışı, insanlarını yeteneğine göre değerlendiremeyen toplum demektir. Dünya ülkelerinin ekserisi bu kategoridedir. Bir toplumun kendini üretme araçlarının en başında dil gelir ve dil, tarihle beraber düşünülür. (Avrupa ve Biz)

  • Hepinizin de bildiği gibi Avrupa kıtasında kurtlar öldü. Yaşadığı tek yer Roma civarın­daki Abruzzi'lerdir. Hâlâ orada kurt ulumaları duyarsınız ve birtakım meraklı turistler de hususi Abruzzilere giderler bunun için. (Efsaneler ve Gerçekler)
  • Her savaş rüzgarı hortum gibi toplumları kapıp götürmez. Bazı savaşların dışında kalmak mümkündür; hırslardan, fırsatçılıktan, boş büyüme ve zenginleşme isteklerinden uzak duran devlet adamları ülkelerini böyle felaketlerden korur. İkinci dünya savaşında kim ne derse desin Türkiye bu korumayı başardı. (Kırk Ambar Sohbetleri)
  • Âşık Paşazade Şeyh Edebali'nin torunu Mehmet Paşa'yı tanımış. (Paşa terimi burada Osmanlı vezirlerinin ünvan olan Paşa değil, 13. yüzyıl ve 14. yüzyılda dervişlere verilen bir ünvan olarak kullanılan Paşadır. İkisini birbirine karıştırmamak lazım.) Edebali'yi ondan dinlemiş olduğunu ve tarihine koyduğu bu konudaki bilgilerin de bu kanalla kendisine intikal ettiğini söylüyor. Burada Edebali'nin yaşlılığında 2 defa evlendiğini, kimlerin kızlarını aldığını da söylüyor, bunlardan son hanımından olan kızı Mal Hatun'u da Osman Gazi'ye verdiğini belirtiyor. Bu bağlantıyı yalnızca Âşık Paşazade kullanıyor. Diğer Osmanlı kronikleri bu konuda Âşık Paşazade'yi naklediyorlar. O zaman bu, nereden çıkıyor? Kanaatimce burada yine bu işin mesulü olarak Âşık Paşazade'yi görmek lazım. Bence Âşık Paşazade, dedesinin isyanı ile ilgili psikoloji içerisinde kendi sülalesinin isyanla bağlantısına dair eskiden kalma rivayetleri hafızalardan silebilmek ve Osmanlı Devleti'nin başlangıcını da olabildiğince kendi soyuna, sülalesine, en azından kendi tarikatına bağlayabilmek için böyle bir senaryoyu ortaya atmış olmalıdır. Benim kanaatimce böyle bir ihtimal çok kuvvetli. Bu suretle, Osman Gazi ve ondan türeyecek olan Osmanlı hükümdarlarının soyu neye bağlanmış oluyor? Vefaiye tarikatına bağlanmış oluyor. Çünkü Edebali, Baba İlyas'ın çok önemli bir halifesidir. Bir Rum Abdalıdır. Mademki onun kızıyla evleniyor Osman Gazi, o zaman mesele tamamdır. Osmanlıların soyu böyle bir tarikate bağlanıyor. (Efsaneler ve Gerçekler)
  • Bir kuzunun komuta ettiği bir aslanlar ordusu beni korkutmaz. Ama aynı şeyi, bir aslan tarafından komuta edilen kuzu ordusu için söyleyemem. -Büyük İskender (Tarihe Yön Veren 100 Lider)
  • Sorunu abartmayı çözüm sanıyorlar. (Osmanlı Toplumunda Aile)
  • Almanya Bismarck'tan sonra Rusya'ya açıkça cephe aldı. Ortadoğu'da ise İngiltere'nin tersine Osmanlı yanlısı görünen, daha doğrusu Osmanlı topraklarını konferans masalarında bölüştürerek değil de, İmparatorluğun kaynaklarından barışçı yollarla istifade etmeyi amaçlayan bir politika izlemeye başladı. (Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu)
  • Türkiye tarihinde, bunun münakaşası hep yapılıyor, "matbaa niye gelmedi" diye... Mat­baa gelmedi, çünkü insanlar ihtiyaç hissetmedi. Bu kadar açık. Matbaanın geldiği tarihte en çok okunan kitabın bugün kütüp­hanelerdeki saklanmış ve saklanabilecek, saklanması ihtimal dahilinde olan nüshalarına bakıyorsun, 100-150'yi geçmiyor. (Efsaneler ve Gerçekler)

  • Üretimin artmadığı yerde her şey boş slogan olarak kalmaya mahkumdur. (Eski Dünya Seyahatnamesi)
  • "Tarih sonsuz bir antrenmandır" (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
  • Bizim gibi ülkelerde hiçbir zaman ekstrem akımların taraftar bulması ve idareyi ele geçiren insanların bile uç hareketler göstermesi mümkün değil. Konsensüs içinde olmak zorunda. (Tarih Sohbetleri)
  • "Türk aydını maalesef dünyayı tanımıyor. Tanımadan konuşuyor, tanımadan düşünüyor ve ciddi şeylerle uğraşmıyor." (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
  • "Bizim cevaplamamız gereken sual şu: 'Neden bu kadar meraksızız?'" (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
  • Ankara'da Gençlik Parkı'nın Opera yanındaki girişinde, ışıklı bir Atatürk portresinin altında şöyle yazılı: " Atatürkçülük; Atatürk'ün yolunda ondan daha ileri gitmektir." (Resmi Tarih Yalanları)
  • Bir dostuma,çok Zeki olan bir adam olan Kral Fahd, “İslam Dünyasında bir buçuk devlet vardır; biri Türkiye,yarısı ise İran’dır.” demiş. (Osmanlı Mirası)

Yorum Yaz